20 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

20 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 Mayısl935 SAĞLIK BAHİSLERİ Maden suyu satışı j ? ^ = ^ ^ ^ ^ ^ ^ Kızılay küçük satış barakalan yaptırıyor ^^ =s = BS= ır ı ir=i. satış LDilüzerİnde ..' Kızılay küçük Baka = Kalıro Baki kalmak = Artmak (survivre) Fanî = Ö l « Fena = Tüken Ezelî = Öncesiz Ebedi = Sonrasız Eğer bu karşılıklar eski zamanîarda bulunmuş olsaydı, küçük din kitablanna şpyle başlardık: «Öncesizlik ve sonrasızhk, yalnız Tannya ozgüdür.» Kahz olan Tanndır. Bu Kalım dünyası değil, tüken dünyasıdır. Gerisi bir süru yalan! = Bakisi gurafı binihayet Geride kalanlara sabır dilemekten başka elden ne gelir? ölezlik duygusunu içinizden atarak çalışmız. Son batan geminm 30 tayfastndan 25 i bulundu. Artayanlar bitkin bir halde limana geldiler. Türldye ve türkçe Atatürkten sonra, büyük arkadacH nm da öz türkçe söylevini dinliyenler, büyük hareketin başanğına inan bag • lamışlardır. Türkçe de, Türkiye gibi kurtula • caktır. Çiinkii Osmanlı dili de, Osmanlı devlet kuramı kadar ve onun gibi »akatb: Bu devlet iki medeniyetin, do • ğu ve bah medeniyetlerinîn, gülünç bir kabşığı olduğu gibi, türkçe de, iki kültür arasmda bocalayıp duran, Iâtince bir terimle, arabca bir şerait sözünü bir fars harekesile birleştirmeğe çalı • §an görülmedik bir karma örneği idi Osmanlı devletinin uyrulan arasında Türkün yeri ne ise, osmanİKa soz« ler arasmda türkçe kelimenin yeri o idi. Ikisinde de bütün seref Türk ve türkçe olmıyanındı. Eski saray fer • manlanna bakınız: Yedi sanr ağdah arabcadan sonra, bir çıplak ve yoksul «ola ki...» sözü gelir. Sarayda smnah Arnavudlardan, ipekli Arabiardan, işlemeli Kürdlerden sonra, dış duvar kapısmda keçekülâh bir Türk nöbetçisi geldiği gibi! Dilde kapitülasyonlar, devlette o Ianlar kadar sıkı idi: Türke istediği • niz kadar vurunuz, nasıl bir yabancı • ya dokunamaz idiyseniz, dilde de, Türk kelimesini istediğiniz kadar ezip büküp bozunuz, fakat, Tann göster « meye, matbuulendam gibi bir «elif lâm» yanlışmda bulunursanız, yülaı yılı ağızlarda döner, dururdunuz. Meşru, teşri gibi kelimeler, bah kültürünün lâik kelimelerini karsüadıklan vakit, Avrupa sokaklannda sankla dolafan Mısırhlara benzerlerdi. Par lâmentoda sivil çoğunluk biraz zayıf ladı mı, dinciler bu kelimeleri hemen öz kaynaklan olan «şeriat» e bağlar lar, kanunlan Kuranlaşünnağa kal • karlardı. Osmanlı grameri bir imtiyazatı ec • nebiy dersi idi. Türkçeye sokakt* hükrr. nur, Arab ve Fars kelimele » rinin davası medreselere giderdi. Alfabeye: «Eliküsünennî, bakö sünbennî, taküsüntennî...» diye bir Hıcaz çölü mavah ile, ve gramere: Ba, min, ilâ An, lâm, alâ Fî, rubbe, hattâ, vavlüU Diye Farslann göğüsdöğme aymlanndaki goygojrcu ezgileri ile baflar dık. Ata sdzunö hatırlamaz naısınal «Benim oğlum bina okur; döner do • ner, gene okur!» O bina'yı |imdi tekrar elinize alı mz, gerçi artık sınıf dönmezsiniz ama, baş dönmesinden gözleriniz karanr, diziniz n'trer. Çocukluğunuza yanar, çocuklannızı kıskanırsınız. Bu yazıdaki kelime karşıhklan: Başarık: Muvaffakiyet Kuram: Bünye Uyru: Tebaa. Türkiyedehekim ihtiyacı Ve Ankarada Yeni bir Tıb fakültesi Profesör F. K. Gökay Biz bu satırlan yazarken devlet merkezinde Parti Kurultayı en hararetli konuşmalannı yapıyordu. Dilek encumeninde yurdun dört köşesinden gelen delegeler ulus sağlığı yolunda yapüan işlere teşekkür ve bir kısımları da kentlerinin duyduğu hekim ihtiyacını söylüyorlardı. Türkiyede hekim ihtiyacımn çok olduğunu, mevcud hekimlerin artık kâfi ve Tıb Fakültesinden hanl harıl hekim yetiş tirmenin lüzumsuz olduğunu söylü yenler de vardı. Türkiyenin tstanbul, îzmir ve buna benzer birkaç büyük şehrinde gerçi oldukça hekim mev cuddur. Fakat îstanbulun istisnaî vaziyetini gözönunde tutmak lâzım geldiğini bu sonunculara ilk 5nden ha ber vermek isteriz. Bundan birkaç yıl evvel Eübba Odası başkanı Prot Tevfik Sağlamın çağırış üzerine muallim Niyazi İsmet ve Dr. Nami ile birlikte Istanbulda mevcud hekimler üzerine sayı dilinden bir konuşma yapmıştık. O vakıt gördük ki, Istanbulda bir kısım hekimler Istanbuldan başka yere gidememek iztırarında olanlardır. Asıl büyük ekseriyeti memur hekimler teşkil etmekte, geride serbest olarak çaiışan hekim miktan pek az bir miktardan ibaret kalmaktadır. îstanbulda mevcud 700 bin nüfusa nisbetle hekim sayısı 1000 dir. Nonnal olarak kabul edilen ilri bin nüfusa bir helüm üzerinden hesab edecek olursak görürüz ki; îstanbulda bir pletor vardır. Fakat buna mukabil Îstanbulun uzun yü hükumet merkezi olması ve hâlâ da Türkiyenin irfan, ticaret ilâh.. noktalanndan seçflmiş şehirleri arasında yer alması Tıb Fakültesine malikiyeti buraya $ ^ e # t P , j ? a u h t e l i * eUerinden. hastajgelmesinj fcab ettirmçktedir. 3 u jiarekj^t jniivazeneyi temine ^ara maktadır. Buna rağmen mevcud sayıyı bir pletor olarak dahi kabul etsek arayerden çıkmasx icab eden zümre sayısı yüzü bulmıyacak kadar azdır. Diğerlerinden mühim bir kısmmın memuriyeti 341 kadannın daima Îstanbulda kalmalan gerekliği 46 sının yabancı ve bir kısmının te kaüdlüğünü rahat içerisinde geçir mek arzusu gibi sebebler dolayısile îstanbulda kalması lâzım geliyor. Şu halde burada da bir pletordan şikâ yet mevzuu bahsolamaz. Istanbul ana vatanın ancak bir cüz'üdür. Memleketin hakikî ihtiyacmı gözönünde bulundurmakla mükellefiz. Bu hususta ihsaî delüler bizim hekim ihtiya cımızın çokluğunu gösteriyor. Sağlık ve Soysal Yardım İşleri Bakanı Dr. Eefik Saydamın Ankarada ikinci bir Tıb Fakültesi kurulması yönünden hazırladığı 19 büyük sahifeli esbabı mucibe lâyihası memleket ve ulusun hekim ihtiyacını çok canlı bir su rette ifade etmektedir. Bu lâyiha ozümüzün ve diğer milletlerin ihsa iyatma dayanarak bilgi, müşahede ve mukayese üzerine hazırlanmış siyantifik ve soysal bir tezdir. Makalemizde bu kıymetli eserden zevkle istıfade ediyoruz. Bu tezde Türkiyedeki nüfus hareketleri ulusumuzun geleceği ince hesablarla tesbit ve bugünkü feyizli doğum artmasile 30 sene sonra25,010,024 sayısına erişeceğimiz tebşir edilmiştir. »Bir ülkenin nü fusuna göre hekim ihtiyacnun ta • yininde o ülkenin toprağma göre nüfus sıklığı derecesi, halkın genel kültürü, özgü ve soysal sağlığı koru ma bilgisi gibi temellerin gözönüne alınması gerektir. Nüfus sıklığı azaldıkça halk o derece dağmık olaca ğından ayni sayıdaki nüfus için halk sık olan yerlerde daha çok hekime ihtiyac olacağı gibi, soysal ve bilgi seviyesi yükseldikçe de hekim sayısının artması icab etmekte idi. Hekim sayısı genel ihtiyacdan az olan yerlerde bulunan hekimler daha ziyade büyük şehirlerde toplandıklan için ufak şehirler köy ve kasabalar hekimsiz kalmakta ve devlet sağlığı işleri için resmî tabib bulmak daha çok kökleşmektedir. Bu son vaziyet ülkelerimizde de tıpkı bulunduğundan, kaza larda tabib tayin edebilmek için leylî Tıb. Talebe Yurdundan çıkanlar mecburi hizmetle mükellef tutulmuşlardır.» Bugünün gSrüşile meden! ülkelerde 2000 nüfus için bir tabib normal had sayılmakla beraber endüstri çok ileri ve her çeşid işçi için mecburî sigorta teşkilâtı olan ülkelerde ise 2000 nüfusa bir hekim yetişmemektedir. Halen memleketimiz nüfusu, 2076 sayüı kanun hükümlerine göre yeniden yazılanlar da hesaba katümak üzere enaz 16 milyon tahmin edilebilir. Asker, sivil "bütün hekimlerimizin sayısı ise 2900 kadardır. Bu hesaba göre bütün ülkemizde 5516 nüfusa bir hekim düşmektedir. Bu nisbet genel ve vasati bir hesaba göredir. Fakat Istanbulu yukanda söylediği • miz istisnaî hekim sayısı dolayısile dış tutarsak Anadolu ve Trakyada 7800 den çok nüfusa bir hekim dü süyor. Bugün eliroizde iekim yetiş.* tirmek için îstanbuldaki Tıb Fakül • tesinden mezujı olaeaklar sayısite nüfus artması nisbetlerimizi gözönüne getirirsek bu şerait dahilinde mem lekette hekim ihtiyacının yakın bir gelecekte giderilemiyeceği aşikârdır. İşte bu zaruret Ankarada ikinci bir Tıb Fakültesinin kurulması lüzumunu ortaya koymaktadır ki bu zaru • retin dayandığı esaslan gelecek ya zımızda teşrihe devam ederiz. Yalnız diğer memleketlerdeki nü fus ve hekim miktannı bu vesile ile kaydedelim ki mukayeseye zemin teşkil etsin. rf Amerika Birleşik uluslannda 870 nüfusa bir hekim îsviçrede 1231 231 > Uruguay 1080 080 ı Macaristan 1290 .290 < Japonya 1358 358 > Danimarka 1476 476 îngiltere Gal 1476 476 Almanya 1552 552 ı Yunanistan 1727 727 ı Fransa 1697 697 i Belçika 2345 1345 ı İsveç 890 2890 < Brezilya 958 2958 • Bulgaristan 3059 1059 ı Lehistan 2289 !289 Yugoslavya 2658 1658 i Meksika 4237 237 Şili 5075 075 . Iran 40000 i 000 Tıb Dünyası Kılavuz için dersler 9 Dikkat edilecek sudur: Bu kelimeler cümle içinde, tek başlanna, canlı ve yerinde midir? Devletler arasmda en esaslı dost luklar, yalnız siyasa asığlan değil, belki daha fazla ekonomik değişler üstüne kurulur. Türk köyü ekonomide degiş haya • tma ginnedikçe ilkelikten çıkamaz. V ve f harfleri arasında sık sık değişiki olur. Kanunlarda yalnız Kamutay değijkeler yapabilir. Bahar havası değişkendir. Değişken huylu bir adam! Bu misallerde geçen yeni kelimeler: llkelik = İptidailik llke = tptidaî Kıztlay c€tniyetinin maden ntyu için açttğı baraka Kızılay Cemiyeti, Afyonkarahisar maden suyunu ıslah etmek için Al manyadan, iki sene evvel Şerrer is minde bir su mühendisi celbetmiştL Kurum, bu mühendisin idaresi altında, suyun ıslahmı, miktannm ço ğaltılmasmı, fennî bir surette şişe lere doldurulmasını temin etmek için, şimdiye kadar 180 bin liralık bir masraf ihtiyar eylemiştir. Bütün bu masraflardan ve emeklerden sonra bu maden suyu, ümid edildiği veçhile Cemiyet için hakikî bir gelir kaynağı olmuştur. Cemiyet, bu suyun gerek memle ket içinde, gerekse memleket dışın da sürümünü temin etmek için bir çok çareye de baş vurmuştur. Bu cümleden olarak memleket içindeki sürümü için Ankarada Merkezi Umumî parkında ve Büyük Millet Meclisi bahçesinde satış barakalan kurulmuş ve buralarda küçük şişeler içinde suyun satışı temin edilmek suretile halkın rağbeti kazanılmıştır. Kızılay Cemiyeti îstanbulda, Eminönünde de böyle bir baraka tesis etmiştir. *•* Bahn = îçyüz Zâhir = Dışyüz Herhangi bir işb dışyuzüne değil, içyüzüne bakınır. Yahud şöyle diyebiliriz: «Herhangi bir işin dış değil, iç yüzüne bakmız.» Fakat bu ikinci şekilde «yüz» kelimesini ayn yazmak daha doğru olur. •** Hergün beş kelime karşıhğı Be^inci liste 1 Sedye = Ira. örnek: Biz îstikl&l Muharebesinde Türk sedyesinin kuvvetine dayandık = Biz Erkinlik Savaşmda, Türk ırasının kuvvetine dayandık 2 Aciı = Eksin. Acz = Eksinlik. Acz duymak, iciz kalmak = Uksinmek. örnekler: Inküâb, adzlerin işi değildir = Devrim, eksinlerin İşi değUdir. Devrimdler büyük zorluklar karşısında, eksinmek değil, şevklerini artırmalıdırlar. 3 Ehemmiyet = önem. Ehemmiyet vermek =s öne » mek. Mühim = önemlL örnekler: Son yıllarda ekonomik işlere büyük 6nem ver mekteyiz. Son yıllarda en çok Snediği • , miz.ifiler^ endüstri girişimlericlir T= Son yıllarda en çok •• : < hemmiyet verdiğimiz içler, smaî teşebbüsattır. 4 Merasim = Tören. örnekler: Dün yeni bir resim sergisinin resmi küşadında bulunduk = Dün yeni bir resim sergisinin açım töreninde bulunduk. Reisicumhura askerf merasim yapılmak usuldendir = Cumur Başkanma süel tören yapılmak usuldendir. 5 Müsavi = Eşit Müsavat = Eşitlik. örnekler: Türk kanunları karşısında, bütün yurddadşlar •şittir. Türkiyede kadın, erkek eşitliği Cumhuriyetin eseridir. Bedbin = Karamsar Bedbinlik = Karamsarlıl Nikbin = Akunsar Nikbinlik = Akımsarlık Eyicil = Hayırhah Eyicillik = Hayırhahlık Kötücül = Bedhah • Kötücüllük = Bedhahhk Bencil = Hodbin Bencillik = Hodbinlik özkecil = Gayrendiş Özkecillik =s Gayrendişlik {Baştaratt 1 inei tahifede) Sen herşeye karamsar bir gözle bakmüştür. Bu sabah neşrolunan resmî maktan ne zaman kurtulacaksın? tebliğe göre kurbanlann adedi 49 dur. Ne çabuk karamsarhğa kapüıyor • Ttu ajanstnın verdiği taftilât $un? Moskova 19 (A.A.) Tas Ajansı Akımsarlık belki her zaman doğru bildiriyor: değildir; fakat her zaman kuvvetu'r. Maksim Gorki, dün 12 yi 25 geçe Akunsarlann çok defa, kalbleri de pilot Jurov ve ikinci pilot Mikeefin ak olur. idaresinde ve Aerodinami mertaz Eyicil ve özkecfl ol: Ne bafkasmm enstitusa işçilerinden 36 yolcu üe *ekötülüğünü iste, ne de yalnız kendini ral>er merfcez hayacıUk alanuunsüzedüşün! rinde uçmakta idi. Kötücül ve bencil olma: Herkesb Pilot Blagmin idaresinde, enstitüiyiliğini iste, ve başkalannı düşün!! ye mensub bir antrenman uçağı da Bencillik, gurur körlüğünden ge • Gorki ile beraber uçuyordu. lir. Gorki havada iken, cambazhk et *•• memek hakkındaki kesin yasağa rağMübadele = Deği| men, Blagin, 700 metro yüksekte ve Tadil = Değişke Gorkinin yakmmda, cambazlıklara Tebadül = Değişki başladı. Bir perende atarken, Blaginin Mütebeddil = Değişken uçağı Gorkinin kanadına çarpU ve Çok vakit, böyle birbirine benzer Gorki, civardaki Sokul köyünün ü kelimeler görünce, zihninizde, bunlan zerine, parçalanarak düştü. nasıl ayıracağmızı düşünürsünüz FaTayfalardan 11, mühendis, teknis yen ve işçüerle bunlann çoluk ve ço kat arabca «malum, ilâm, talim, isti lâm, talimat, muallim, ilim, âlim, macuklanndan da 36 kişi öldü lumat» ve daha bir sürü kelimenin, Blagin de ölmüştür. karmakanşık anlamlan içinde nasıl boölenlerin cenazeleri devlet hesa • ğulmuş olduğunuzu unutursunuz. Her bma 20 mayısta kaldmlacaktır. dilde bir kökten birçok kelime çıkar. Hükumet, ölenlerin ailelerine 10,000 Moskovadaki hava faciası ATAY On alb sene sonra bulusan iki kardeş Büyükderede güzel bir vazo imalâthanesi açıldı Bulgaristandan goçmen olarak şehrimize gelen iki Türk genci Büyükderede bir saksı ve vazo imalâthanesi açmışlardır. Bulgaristanda bu san'ati öğrenen soydaşlanmız çok güzel ve zarif işler yapmaktadır. Vazo ve saksılar için kullandıklan toprağj Büyükdere ruble cdemeğe ve kendilerine aynca birer aylık bağlamağa karar vermiştir. Maksim Gorki cem'an 7000 beygir kuvvetinde 8 motörlü bir uçaktı. 25 i tayfa olmak üzere 75 kişi taşıyabılir ve konaklamadan 2500 kilometroluk bir yol giderdi. Pravda gazetesinin teSamsunda riyaziye muallimi Vedaşebbüsüe halktan para toplanarak, dın evine kimin tarafından olduğu bel1933 yılında yapılmıştL Ağırlığı 42 li olmıyan bir bomba atıldığını ve buton, bir kanadm ucundan, öbür ka nun üzerine talebeden kırk kişinin zan nadın ucuna kadar olan genişliği 63 alnna ahndığını yazmışnk. Son habermetro, uzunluğu da 32 buçuk metro lere göre vak'a şöyle geçmişu'r: Rır idL gece saat 10 da muallim Vedad kanDüralümin denilen maddeden yasile beraber evinde otururken pencerepılmıştL İçerisinde bir elektrik san ye birisinin yaklaştığım ve bir ışığın çaDr. Prof. Fahrettin Kerîm GÖKAY trah, bir fotoğraf lâboratuan, bir si bucak yanıp söndüğünü görmüş. Bunu nema yeri, hem alıcı, hem de verici her zaman gelen arkadaşlanndan ckubir telsiz istasyonu, bir basım yeri, tucu Gündüzün, elektrik feneri zan 16 tane de telefon vardL nederek kapıyı açmak için odadan çıkBu uçak, başlıca propaganda gez • mışhr. Tam bu şjralarda da evde şidmelerinde kullanılıyordu. detli bir infilâk olmuş ve Vedadm kaGeçenlerde M. Lavalle Fransız gansı sarsınndan yaralanarak yere yu zetecileri bunu gezmişlerdL varlanmışur. Moskova 19 (A.A.) r^ıvada çarGürültüyü duyan polisler hcmen yepışır çarpışmaz, Maksim Gorkinin pitişmişler ve vak'aya vazıyed etmişlerlotlan plane uçuşla yere inmçk istedir. Hakikatin meydana çıkması için mişler, fakat uçak havada parçalan 40 talebenin ifadesi alınmışnr. Bu hâmıştır. disenin not alma meselesi yüzünden Tarçalan Sokol köyünün muhtelif çıknği zannolunuyor. Talebe serbest yerlerine dağümıştır. Şimdi etrafta, bırakılmışhr. uçağın kırılan motörleri, kanadları ve çatısı arasında, kopmuş başlar, tmtihan mümeyyizleri kollar ve bacaklar sürünmektedir. ö Devam etmekte olan ortamekteb ve lenler 43 kişidir. lise imtihanlannda bulunacak mü meyyizler işile meşgul olmak üzere li Fransız gemileri geliyor se ve ortamekteb müdürleri dün de Fransız Sen Jark gemisile diğer iki dvannda bulmuşlardır. Avrupa saksı Kültür müdürii Mehmed Eminin başFransız mekteb gemisinin Snümüzdeki ve vazolan kadar güzel eserler yapan bu iki kardeş Büyükderede Maloz çar bafta içinde lhnapımıza gelmeleri bek kanhğmda toplanmışlardır. lenilmektedir, Fransız amiralının istik?ısında 113 numaralı dükkânda çalıjBeklenen seyyahlar bali için bir program yapılacak ve şemaktadırlar. Yukanki resim, Türk Bugün îstanbula 350 tngiliz seyyasan'atkârlanmn yapbklan vazo ve sak rcfine zivafetler verilecektir. Amira itn Ankataya gitmcSi de muhtemeldir. hı gelecektir. «ılardan iki tanesini göstennektedir. Samsundaki hâdise Yeni bir kadın elçi Muallimin evine bomba Mm. Palno Meksikanm Kolombiya sefiri oldu nasıl atılmış? Kadınlann erkeklerle müsavi hak • lara sahib olmalan savaşı son günlerde yeni bir zafer daha temin etti. Şimdiye kadar elçilik yapan iki ka dma bir yenisi daha iltihak ettL Bu, Meksikanm Kolombiya devleti nezdine elçi tayin ettiği Palma Gkillendir. Yeni elçi ilk hayata atıldığmda mu j allim olmuştu. Bundan sonra Mek sikada ve Pariste yüksek filozofi ve pedagoji tahsiline koyuldu. Paristen döndüğü 1932 senesinde Kültür Ba kanlığmda büyük bir memuriyete tayin edümişti. Şimdi de elçi olmuş tur. Diğer iki elçi kadmdan birisi A merikah Braiyan Usses, diğeri Rusyalı Kolontaydır. On altt aene aonra birbirine iki kardeş yanyana Gebze (Husust muhabirimizden) i Izmirin işgalinde birbirini kaybedea] Mes'ud ve F. Atilâ o naltı sene son ra pek garib bir tesadüf eseri oia • rak burada buluştular. Bu iki kar deş senelerce yekdiğerini aramışiar, zaman, zaman gazetelere baş vur muşlarsa da buluşmak imkânı hasıl olamamıştır. Bu gaib iki kardeşten Mes'ud askerlik vazifesini yaparken ağabeyisi F. Atilâ ile buluşmuştur. Bundan dolayı da orduya medyunu şükrto olduğunu büyük bir sevincle söylü yor. Bu genclerin ana; baban Ispartadadır. Henüz buluşuşlanndan ha • berdar değildirler. Bartın kıyılannda bir vapur kazası Karadeniz kıyılannda Bartın boğazı açıklannda bir vapur kazası olmuçtur. Sadıkzade Aslana aid 120 ton luk Çeken vapunı tzmitten mısır yüklemiî ve Samsuna hareket etmiştir. Vapurun, Bartın kıyılanna geldiği vakit safb kınlmış, bir taraftan da su almağa başlamışür. Vapur batmak tehlikesile karşılaşınca tayfadan Reşid, bir sandala atlryarak Bartın Liman ida • resine haber vermeğe gitmiş, fakat zavallı gemici boğulmuştur. Çeken vapunı da, Barnndan yetisen motör ve o sırada Zonguldaktan Barnna gelmekte olan Kemal vapuru tarafından kurtarılmıştır. Yan sokaklarda kaldınm Istanbul belediyesi, Eminönu kaza • sı dahilindeki umumi caddelere yan sokaklara da kaldırmı düşe ne karar vermiş, ve rneseleyi alâkâdarlara bildirmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: