20 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8

20 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Devlet otoritesi için canını veren kahraman köylü Orhaneli yolundaki soygunda şehid edilen Yiğit Ali, kahramankğın bîr timsali olmuştur 8 Cumfiuriret 20 Ma.(ıs 1935 Felsefe (Diderot) tan türkçeye çeviren: Haydar Rifat Basan: Mürettibler Şirketi matbaası tstanbul Zehîrlenenlerden biri dün öldü Hastalann bir kısmı iyileşti, tahkikat devam ediyor Usküdarda sütten bir mahalle hı\ • kının zehirlendiğmi dün yazmışbk. Hastalann birçoğu iyileşmiştir. Yalnız bunlardan Ali oğlu Ahmed ismindeki bir yaşmdaki çocuk ölmüştür. Yapbğımız tahkikata göre bu çocuğun annesi ve babası zehirlenmiş ve tedavi edilmişti. Fakat çocuğun annesi bir tedbirsizlik yapmış ve küçük çocuğuna meme emzirmiş ve bu yüzden çocuk zehirlenerek ölmüştür. Sütler Tıbbı Adlî kimyahanesine gönderilmiş, fakat daha bir son çıkmamıştır. Bu hususta bir muharririmize Ls küdar Müddeiumumisi Nazif şunlan söylemiştir: . « Zehirlenme hâdisesinin tahki* kabna iki gündenberi başladık. ölen bir yaşmdaki çocuğu Morga yolladık. Orada yapılacak olan otopsi ile hakikat meydana çıkacaktır. Sütleri satan Ziyanın da bir suçu olup olmadığı araştınlmaktadır.» "Tırnaklarını bana göster hastalığının ne olduğunu anlayıb söyliyeyim! „ Meşhur bir Fransız doktoru «Tırnaklarımız hayatımızın aynasıdır. Renkleri ve şekilleri her şeyi bildîrir» diyor Geçenlerde tıb âleminde yeni keşfedilen bazı usullerden, gözbebeği ve belkemiği halkalannın tetkiki neticesi hastalıklann teshis olunduğundan bahsetmiştik. Bir iki gün evvel gelen bir Fransız mecmuasında doktor Maurice Rollet tarafından yazılmış, buna mümasil bir makale gördük. Bu makale bir insanın tırnaklanna bakarak hasta mı, sağlam mı olduğunun, hasta ise hangi hastalığa tutulmuş bulunduğu pun anlaşılabileceğine dairdir. Aynen naklediyoruz: «Tırnaklar hayatımızın âdeta bir aynasıdır. Onlann şekillerine, büyük lük veya küçüklüklerine, parlak veya mat olmalarına nazaran ne gibi buh (•»lar geçirdiğimizi, ne gibi haöta Diderot on sekizinci asrın, kuşku suz su/lenebilir, en yüksek zekâlarından biridir. Müspet fikirleri yaymayı, hurafeleri baltalamayı ülkü edinmiş ve Fransız Ihtilâlinin temellerini kuranlardan biri olmuştur. Felsefe ile büyük ve çok büyük alâkası vardır, bundan dolayı da filozof tanılmıştır. Fakat felsefede bir mekteb ve bir mezheb kurmuş de ğildir. ötedenberi kurulu mekteblerin, skolâstik oknıyan, her birine ülkü sünü gözönünde tutarak gırip çıkmışür. O, felsefe yapmak değil, ihti lâl yapmak istiyordu. Bunun için de felsefeyi alet olarak kullanıyordu: Volter gibi! Haydar Rifat, hemen her ay bir tanesini bastırageldiği, değerli kitab Şehid Yiğit Alinin 14 kişüik ailesi lar arasmda bıze Diderotnun da Felsefe adlı küçük bir eserini verdi. Bu, *ursa (Hususî muhabirimizden) büyük ansiklopedistin felsefeyi ta ekirgenin biraz üstünden ve Orhan rif etmekten ziyade felsefeye dikkat eli çosesinden geçcnler, Uludağın yeşil ve sevgi getirmek için kaleme aldığı yamaclanna yaslanan güzel bir köy bir risaledir. Orada on sekizinci asra görürler. Burası, evleri kirecle sıvan kadar sürüklenip gelen felsefî mek mı; beyaz bir inci dizisini andıran «Yiteblerden hiçbirine işaret yoktur ve ğitali» köyüdür. felsefî yollar arasındaki kanşık mü Bursa ovasını kuşbakışı seyreden bu nasebetlere de temas edilmemiştir. şirin köy, gururunda haklıdır. Çiinkü; Bu bakımdan kitabda felsefeden zi şoseden aynlan yolun üzerinde köyleyade filozof görünür. rinin adını taşıyan kahraman bir ihti Diderot, her hangi bir felsefi mev yann abidesi vardır. Oradan gelip gezuun Systematiquement tahlil ve çen hcrkes otomobilini. arabasmı, abtetkik edümesi lâzım geleceğini her nı durdurur ve abideyi derin bir saygı kesten iyi bilen bir adamdı. Fakat evc sevgi ile selâmlar. serini, siyasî denilecek bir maksadla Bu abide, geçen sene Orhaneli soykaleme aldığı için birçok mevzuları gımunda bir jandarmamızı öldürdük şiir kılığı içine sokup sahifeler ara lcrini görünce haydudlarm üzerine sında sıralamıştır. Eğer onun felsefe bir sopa ile saldıran «Yiğitali» den bahsetmeğe salâhiyeti bütün dünâbidcsidir. Halkevi tarafından son zayada kabul edilmiş olmasaydı, felsefe manlarda adına bir anıt dikilen bu feadını taşıyan şu kitabı: dakâr köylü bize, hükumet kuvvetine Istanbal Mühendit mektebi tale(Dilettentisme Çizmeden yukan karşt beslediği temiz duygulan kanı beleri Yiğit Ali abideri öniinde çıkmak) gibi bir şey saymakta kimse pahasına göstermiştir. « Devlet jandarmasına el kaldı tereddüd etmezdi. Çünkü felsefi me M?hud soygun bizhn için bu nok rırsın ha!...» seleler o kadar sudan temas edilmiş tadan ibrete değer bir levha olmuştur. Bu, ne temiz ve ne yüksek bir ru ve felsefe edebiyata o kadar fazla feda hun ifadesidir. tşte Türk köylüiünün Cemiyet nizamlannı bozanlara olunmuştur. Söz gelimi iyi, doğru ve hükumet kuvvetini tanıması ve ona içgüzel için yazılan satırlan ele alahm. ten bir sevgi ve saygı ile bağlanması Bunlan okurken biz, Conceptjons buna derler. Bu fedai Türk köylisü nprmatives denılen o uç büyük Ça^pbir tane değildir. O köyîü, butun gqrienuı felsefî mahiyeti hâkkında niç köylümüzün timsalidir. îşte bu t»msali bir fjkir edinemiyoruz. Her düşüne nesilden nesile yaşatmak ve canlandırbilen adam, hayat için bir kazanç vemak içindir ki: Halkevimiz Yiğit Aliren herşeyin iyi, gerçek olduğu sezi nin köyüne güzel bir anıt dikti. Bu anıt len hâdiselerin doğru, zevki okşıyan Türkiyede bir köylü için dikilen ilk ave hoşa giden şeylerin de güzel oldubidedır. ğunu bilir. Lâkın bunların felsefî kıymetlerini bilmek herkese müyesser oAsırların ihmal ettiği Tıirk köylüsü lan saadetlerden değildir. Halbuki haddi zatında eşsiz bir cevherdir. Harb Diderot da şu küçük eserinde bu bümeydanlannda dünyaya parmak ısırtç Ifleri Bakanı Şükrü Katya Yiğit tan kahraman Türk köylüsü ayııi zayük kelimeleri gelişi güzel kullanıp Alinin ailetine mükâfat verirken gecıyor, sade edebiyat yapıyor. manda soysal gidişin de içten ve yü Bir sahifede Sumpathie de dile almrekten âşıkıdır. Yeter ki ona göste $ı içi kökreyen bu temız ı urk köylüsü mış. Fakat bütün öbür mevzular gibi ren ve öğreten olsun. ikinci bir «Kubilây» sayılmahdır. Bu şiir olarak. Büyük filozof, felsefe başEski devirlerde köylüyü köle sayan fedakâr ve kahraman Türk köylüsü bğı altında başka düşünceler güttüğü zihniyete, yirminci asırda iflâs e*nı ş yalnız soygunda bulunan kırk kişiye bir nazariye denir. Bunun yerine köy'ü, için sempatinin Raisonnable bir keydeğil hepimize örnek olmuştur. fiyet olup olmadığını, irade ile ilginuluslar için en verimli bir kuvvet kayHaydudlarm jandarmamızı şehid lıği bulunup bulunmadığını bile söynağıdır. Bizim köylümüze gelince: O, ettiklerini gören bu aslan yürekli ihti lemeğe lüzum görmemiştir. Halbuki hiçbir ulusun köylüsüne benzenıiyen yar kahramanın o anda bir hayduda sempati ve antipati, bugünün olduğu bambaşka ve tertemiz bir ruh taşiyan îndirdiği sopa ile beraber ağzmdan çıgibi onun felsefesinde de kuvvetli yer varhktır. kan şu yüksek sözlere bakın! tutan mevzulardandır. Adam Smith, irdeel olmıyan bu duygulan temel yaparak yepyeni bir felsefe kurduğu gibi çağdaş mütefekkirler o duygu ların bir çeşid Predisposition here ditaire olduğunu söylüyorlar. Yani sempati veya antipati mevzuu, felsefe adını taşıyan bir eserde şiir yapılıp geçiliverilecek meselelerden değildir. Fakat söylediğimiz gibi Diderot, kitabma felsefe adını vermekle beraber hiç te felsefe yapmaya özenmemiştir. Çağdaşlanna tabiatin hakikatini, düşüncelerin ve duygulann gerçek ta rafını göstermek istemiştir. Onun yaşadığı ve büyük işler başarmaya sa vaştığı günlerde felsefe, yani hakikat, Burta Halkevi köycülük komİtesi reisi Yiğit Alinin oğlile görüşüyor bu gibi kostümler içinde ortaya atılabilirdi. On sekizinci asır Fransasmı Rize Halkevi 300 köylüye ziyafet veHi uzun yülar fikrî heyecan içinde bırakan, Papalığı telâşa düşüren Rahib Melyenin vasiyetnamesi de o suretle kaleme alınmış felsefî eserlerdendi ve Volter tarafından yazılmıştı. Kitab hakkındaki fikrimizi söyîe dik. Tercüme hakkında hiçbir şey söylemek istemiyoruz.Çünkü Diderot eserinin bir yerinde şu mülâhazayı oku yucularına sunuyor: «Yabana d'Jden bir müellifi kendi dilimize sadakatle çevirmek için tek bir yol vardır: Ondan alınan duygular ruha kadar gir miş olmalı ve bu duygulan okuyucumuzun ruhunda da uyandıracak hale sokmadıkça memnun kalınmamalı dır.» Haydar Rifat, bu satırlan da ter Riza cHusust» Büyük Parti Kurultayı dolayısile burada büyük cüme ettiğine göre, elbette çevırım ifenlikler yapılmıs, Halkevi köycülük kolu tarafından üç yüzden şinde özenmiş ve Diderotyu küçült fazla köylü rnisafirlere bir ziyafet verilmiştir. Ziyafet çok samimî memiştir. Elbette, dedim. Bu kelime, olmuştur. Köylülerimiz, kendilerine karşı gosterîlen bu derin alâ tercümenin iyüiğine inan beslediği kadaa çok memnun kalmiflardır. Gönderdiğim resim bu ziyafeti mi gösterir, Eseri okuyanların da beföttermektedir. nimle inan birliği yapacaklarma ka « BSbreklerde ve barsaklarda iltihab olduğuna delâlet eden tabiî halden fazla bombeli ve küçük tırnaklar bir hale getirir. Kansere tutulmuş olanlann tırnaklan bazı doktorlara nazaran dört köşe bir şekil almaya başlar. Vücudde tehlikeli iltihablar mev cud olduğu, yahud, romatizma buh ranlan geçirildiği; gıda meselesinde bir bozukluk bulunduğu takdirde tırnaklar sertleşir ve üzerlerinde bir takım çiz giler peyda olur. Üzerlerinde oluklu çizgiler bulunar hrnaklara ekseriya ihtiyarlarda, fena gıda alanlarda ve böbrekleri vazifele rini iyi ifa etmedikleri için mütema diyen zehirlenmekte olanlarda tesadüf edilir. Tırnakların renkleri de mühim manalar ifade eder. Parça parça kırmızı ve san renkte olan tırnaklar kanm vü cudde iyi dolaşmadığına delâlet eder, Renkleri siyaha çalan tırnaklann sa hiblerinde ciğer zafiyeti vardır. Sıt ma veya sair hastalıklarda titreme ye tutulanlar bmaklannın esmerleş tiğini ve buhran geçtikten* sonra tekrar tabiî hallerini aldıklarını görürler. Tırnaklann dibindeki yanm ay şekIindeki beyazlıklara gelince, bunlar bazılannın bütün tımaklannda. bazılannın da valnır hirtac * > rlar. Tırnaklannın heosinde yanr Kırşehirde imar işleri artıyor Belediye, çarşıyı yeni baştan yapbrıyor Kırşehir (Hususî) Şu günler de Kırşehre yolu düşen bir yolcu baştanbaşa bir yığmtı ile karşüaşır. Bu ören üstünde yükselecek yann ki çarşının plânı mühendislikçe ih • zar ve tasdik edilerek belediyeye verilmiştir. Birçok dükkânlar yeni açılacak yollara gittiğinden belediye istimlâk işlerile uğraşmaktadır. Bele diyenin halka örnek olmak üzere yaptırdığı dükkân bitmek üzeredir. Duvarlan taştan, hatülan ve direkleri betondan yapılan dükkân, yarınki çarşının alacağı sağlam ve güzel şekli şimdiden gözler önünde belirtmektedir. Hergün yeni yeni dükkânların temelleri atılmaktadır. • Şimdi dükkânlarının yıkıldığından aci duyanlar, yann evlâdlarına, to • runlannın torunlarma ölmez bir akar bıraktıklarmdan dolayı bu işi yapanlara ve yaptıranlara hayır dua ede ceklerdir. Mahnd bereketi ve ucuzluk Kış hafif geçtiği, mevsim yağmur ları bol bol yağdığı için bu yıl Kır • şehirde bahar erken başlamıştır. Baştanbaşa söğüd, kavak ve meyva ağaclarile kaplanmış olan kasaba yeşillik içinde kaybolmuş gibidir. Otun Tîolluğu yüzünden iki kiloluk yoğurt çömlekleri beş kuruşa müşteri bulamıyor. Yumurtanın on tanesi yedi buçuk kuruşa satılıyor. Yalnız mev sim icabı olarak yağ ve et biraz pahalanmıştır. En iyi sade yağın kilosu 70 80 kuruşa, etin kilosu 25 kuruşa fırlamıştır. Tiftiğin kilosu 40 ile 45 arasındadır. Bir zamanlar Avrupaya kadar nefis halılar yollıyan Kırşe hirde halıcıhk, birkaç yıldanberi fiatlerin düşkünlüğü yüzünden can çekişmektedir. Vaktile Kırşehre yüz binlerce lira getiren bu gelir kaynağını modern teknik ve bilgilerle canlandırmak Kırşehir çocuklan için unutulmıyacak bir yumuştur. CEVAD TARIM Erkeklik kadretinin eknkliğine delâlet eden fazla yatn tırnaklar Iıklarla malul olduğumuzu anlıyabıli riz. Esrarlı kayıp Bundan bir ay evvel Ortaköyde Dereiçinde ekmek fırınında tablekâr Kütük oğullann dan Mahir oğlu Mazhar bir ay danberi ortada yoktur. Vak'aşöyle olmuştur. Fınnmdan gezmeğe diye çıkan Mazhar bir da ha tanıdıklann Fvrtnct Mazhar dan hiçbirisine görünmemiştir. Kendisinin bir cinayete kurban gittiği zannolunmaktadır. Meseleye zabıta el koymuştur. naatim vardır. Zira Diderotnun ince düşüncelerini, zarif tasvirlerini, Haydar Rifat bu tercümesinde muvaffa • kiyetle dilimize geçinniştir. Fransa ihtilâlinin tohumunu ekenlerin biri ve belki en büyüğü olan Diderotnun felsefesini okumak, hele gencler için büyük bir zevk ve fikrî bir kazanc temin edecektir. Sıhhî vaziyetimizin en mühim te sirinin görüldüğü uzuvlanmızdan biri de tırnaklarımızdır. Onlann tam bir ;ekilde inkişaflan sıhhatimizin yerinde olduğuna delâlet eder. Sıhhati tam olan çocuklarda ve genclerde tırnak lar bir haftada azamî bir milimetre büyürler. Halbuki orta yaşhlar ve ihti varlarda tırnaklar daha ağır uzarlar. Bir hastalığa tutulmuş, yahud nakahat devresi gecirmekte bulunmus olanlar tırnaklarının uzun zaman ayni halde kaldıklanna dikkat etmiştirler. Keza böylelerin saçlan da parlaklıklarını kaybeder, kırılmaya başlar ve uza mazlar. Diğer taraftan mevsimlerin de tır nakla^ üzerinde mühim tesirleri görü lür. Yazın tırnak! ar kıştakinden daha çabuk büyürler. Bir rahatsızlık dolayısile kendilerine UltraViolet şualan tedavisi yapılanlarda tırnaklarının pek çabuk uzamakta olduğunun farkına varırlar. Bazı insanlann tırnaklan yu muşak, bazılarımnki tabiî derecede sert ve bir kısmınınkiler de elâstiki olur. Tırnaklan yumuşak olanların vücudlerinde umumî bir zâfiyet ve hastalıklara karşı uzvî mukavemetsizlik mevcud olduğu anlaşıhr. Sert ve elâstiki ürnaklann sahibleri ise sağlam teşek külâta maliktirler. Adeta şöyle bir nazariye kurulabilir: «Bana tırnaklannı göster. Senin | sıhhatçe ne vaziyette bulunduğunu söyliyeyim.» • Simdi aramızda bulunmıyan doktor Leopold Levi kadınlarda ve erkek lerde tenasülî kudret ve zâfın tırnaklardan pek güzel anlaşıldığını isbat etmişti. Tırnaklan tabiî yuvarlaklığa malik olmayıp tamamile düz olan kadm ve erkekte tenasülî zâf mevcudddur. Diyabeti olanlann tırnaklan toz ha Iinde dökülmeğe ve ufalanmaya baş lar. Barsak ve böbreklerdeki rahatsız lıklar da tırnaklar üzerinde müessir olur. Bu hastahklara tutulmuş olan lann tırnaklan tabiî halden fazla bombeli ve küçüktür. Uzaktan adeta bir üç köşeli hendese şeklini andınrlar. Üzerlerinde helezonî çizgiler peyda olur. Parmaklan ince olduğu halde tır naklan büyük ve fazla kubbeli olanların verem veya kalb hastalıklanna istidadı olmalan ihtimali vardır. Bun ların barsaklannda kronik bir iltihab olmasmdan da şüphelenilebilir. Tırnaklan bir saat camını andıran, çok ince, çok geniş ve yumuşak olanlann da ciğerleri zayıfnr. Damar şiş kinliğine tutulmuş olanlann tırnaklan en küçük bir vesile ile kmlabilir. Çünkü çok sertleşmiştirler. Vücudde ma denî maddelerin ebik olması brnaklan tabiî halden daha alâsu'ki ve daha ince Bu elin bütün parmaklartndaki tırnakların dibinde yanm ay şeklin de beyazhklar vardır. Sahibinin nhhatinin tam olduğunu gösteriyor ay şeklinde beyazlık bulunanlar ha yatiyeti fazla demektir. Yalnız birkaç hrnağında bulunanların da zayıf ol duklan muhakkaktır. Tırnaklar üzerindeki ufak beyaz lekeler vücuddeki bazı iltihablara, hususile az madenî madde mevcud olduğuna delâlet eder. Bunlann olmaması tam sihhat alâmetidir. Fakat şimdilik, sade bu saydığımız esaslara istinaden insanlann şu veya bu hastahklara tutulduklanna kat'î surette hükmetmek doğru değildir. Tıbbm her sahası gibi «tırnaklardan hastalıklan anlama» şubesi de birçok mütehassıslann tetkikatile her an ilerle mektedir. Bunun kat'î miyar olacağı gün pek yakındır.» En zengin ve en fakir yan yana M. T. T. Amerikanm en zengin adam • Iarından biri olan William Kel • logg bir kiliseden çıkarken aLnmış olan bu resminde garib bir tesadüf eseri olarak kilise kapısında dilenen bir zavallı fakirle raber çıkmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: