21 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 13

21 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 Mayıs 1935 13 YAŞIYAN MEÇHUL ASKER Manyetizmaciler da işe kanşmağa başlamışlardı ilaksim Gorki faciası Facianın şahidi tayyareciler neler anlatıyorlar? lumhunyet Halk sütunu Aranılan gaib hakkında bir ihbar Yunanistanda intihab mücadelesi Birkaçı isimsiz adamı uyutarak mazisini söyletmeğe çalıştılar, fakat netice pek garib oldu Sovyetler «Maksim Gorki» gibi üç yeni tayyare yaptıracaklar Madam Marzat, köyünde nesi var nesi yok satmış, oğla zannettlği Manginin bulunduğu yere gelmişti 6 Oda birbirine girdi. Dul madam Lemay, gayet tabiî olarak şark diye düştü, bayıldı. Doktor bir yandan zi! çalıp adam çağırmağa, diz çöküp kadını ayıltmağa uğraşırken Gaubert te, sapkası arkaya înmiş, gömleginin eteklerini savura savura oradan oraya koşuvor, bir yandan da Mangine bakarak şaskın şaşkm: Gördün mii yapbğın işi! Gor dün mii yapbşnn işi! Diye söyleniyordu. Madam Lemay ayıldıktan sonra, kendisine, ertesi güne kadar hasta neye uğramamasını, gidİD istirahat et mesinî söylediler. Hepsine razı oldu vc şaokası bir tarafta, kendi bir tarafta sarhoş gibi sallana sallana şehrin yolunu turçu. Kadmcağız buraya içi rahat etsin diye gelmişti. Mangini istiyenlerin arasında, iddiasının doğruluğundan en az emin olan belki kendisiydi. Halbu ki Mangin onu tanımışb işte! Mangine aspirin yutturarak yat maga yolladılar. Ertesi gün, hastanenin direktörü, iki nöbetçi, muhase becî ve Gaubertten mürekkeb meclis huzuruna çıkanldj. Dünkü kadını tanıdınız mı? Hayır. Bu cevabı verirken, Manginde, büyük bir kabahat işlemiş bir çocuk hali vardı. Öyle ise, ne diye kadını kucakladmız ? Bilmem! Içimden öyle geldi. Doktorlar fena halde öfkelendiler. Lyon garındaki sahne, altı sene sonra burada tekerrür ediyordu. îstasyondaki zabit vekili gibi, şimdi hastane direktörü de, kapalı bir kapı karşısında bulunuyordu. Zavallı hasta da, beynini sıkan ismi, iradesinin biitün kuvvetile itiyor, fakat bu ismi yerin den bile kımıldatamıyor, hafızasını biraz olsun aydmlatamıyordu. Niçin yaptığımı bilmiyorum, hiç bir şey bilmiyorum, diyordu. Yüzünde öyle bir ıstırab ifadesi do Iasıyordu ki, karşısındakiler haline acıdılar. Madam Lemay, ertesi gün, tayin edilen saatte tekrar geldi. Yeni gelin gibi ezile büzüle direktörün yanma girdi. Direktör çekingen bir tavırla ka dına: Iş galiba bozuluyor, dedi. Kadını gene Manginin karşısma çıkardılar, fakat bu sefer tanımadı. Kadmcağız da bu defa gerçekten fena lık geçirdi. Bir saat onu tedaviye uğrastılar. Madam Lemay çekildi gitti. Fakat muvaffakiyete o kadar yaklaşmış idi ki, artık vaz geçmesine, ümidini kes mesine imkân kalmamıştı. Kendini müdafaa etti, siddetli bir mücadeleye girişti, hatta bir de avukat tuttu. Lemaym dosyası, kısa bir zaman zarfmda, en ehemmiyetli dosya haline geldi. Ölçü raporlan "gönderdi, koca sının el yazısmdan nümuneler ve fo toğraflarla dolu bir albüm gösterdi. «Mangin birkaç kelime ingilizce biliyorsa, orta tahsil görmüs olan Lemay da o kadar biliyordu» diye iddialar da bulundu. Kadınm gösterdiği delillerin hiç bi risi hakikate uygun değildi. Her gös terdiği vesikanm ileri sürülen iddia dan vaz geçmemek için zoraki bir inad!a tedarik edildiği belli idi. Fakat Madam Lemay, bir akşamüstü, yuvası nın tekrar kurulduğu vehmine kapılan bu biçare kadın, hiçbir itirazm, hirbir red cevab'.nm karşısmda bir adım bile gerilemek istemiyor, ayak diriyordu. On senedenberi didismekte ve hâlâ maçlubiyeti kabul etmemektedir. Mevsimler geçmeğe başladı. Arasıra, bir gazete, sütunalb doldurmak için, hafızasız askerin bir resmini ko yuyor, alt'.na da birkaç sabr yazı ilâve ediyordu. Günün birinde, hiç akla gelmiyen bir hâdise oldu. İpnotizmacılar müracaat ettiler. Temiz giyinmiş bir adam doktor Fenayroyu ziyaret ederek de di ki: Ben profesör Magundoyum. Fakirizm mütehassısıyım. Hastanızı ipnotize ederek mazisini söyleteceğime e • minim. tyi kalbli direktör vicdanına danışh. Vazifesi, vicdanı ve emri altındaki müessesenin nizamlan bir aastayı, bir şarlatanın eline teslim etmeğe mâni değil miydi? Diğer taraftan, ipnotizme, fennin nev'ima bir şubesi haline gelmişti. Bu suretle kaybolan hafızasını bulması ümidi, velev pek zayıf ta olsa, bunu Manginden esirgemeğe hakkı var mıydı> Kendi huzurunda, kendi kontrolu alhnda bir tecrübe yapılmasına müsaade etti. Manyata'zmeci, ceketini çıkardı, Mangini karşısına oturttu ve epice uğraşbktan sonra, hakikaten uyut mağa muvaffak oldu. Lâkin netice pek garib oldu. Man gin uyku halinde, direktörün boynuna sanlarak «çikolata isterim» diye tut turdu. Hastanm hafızasını yerine ge breceğini böbürlenerek iddia eden profesör de süklüm, püklüm çekildi gitti. Hâdise gazetelere aksedince, başka profesörler de üşüştüler. Direktör, bunlardan birkaçımn daha tecrübe yapmasına izin verdi. Nihayet işin fazla ileri gittiğini görerek manyatizmecilere hastane kapısını kapadı. Nezarete mütemadiyen mektublar, pullu istidalar yagdıran on dokuz tane aile bulunmasına ve Madam Mazencin muntazam ziyaretlerine rağmen, Mangin gene şefkatten mahrum yaşı yordu. Günün birinde bu da öldü. Madam Mazat isminde seksen yaşlarında bir ihb'yar kadm, günün birinde Rodeze geldi. 1914 te, Allahından başka bir de oğulcuğu olan bu kadın, onu cepheye gittikten sonra bir daha görememişti. Harb çoktan bittiği halde hâlâ onun dönüp gelecegini ümid ediyor, bekliyordu, bakmısızlıktan evinin etrafmdaki tarlalar çalılık haline gelmişti. Madam Mazat, oelunun geleceğinden o kadar emindi ki, gazetede çıkan Mangin ilânmı hiç şaşmadan okumuş, elinde kalan son paralan saymış, şaokasmı başına giyip, sopasım eline ahnca trene atlamışb. Hastaneye geldi, direktore oğlunu görmek istediğini söyledi. Yüzünde tath, tabiî bir tebessüm vardı. Mangi ni getirdiler. Kadın bir müddet ona dikkatle bakta. Sonra yanma yaklaşb ve ona hiçbir sual sormadan, hiç onu sıkmadan yavaşça kucakladı, öptü. Direktör dosyayı kanşhnyordu. Bazı itirazlarda bulunmak, istidasının çüriik taraflannı isbat ebnek istedi. Ka dmcağız başını sallıyor, memnun memnun: Evet, evet, diyordu. Gitti. Fakat üç hafta sonra tekrar geldi. Köyünde nesi var, nesi yoksa hepsini latmıs., *on deminde, baba bu 26/4/935 tarihli Cumhuriyet ga zetesinin on ikinci yaprağının üçüncü sütununda (Gaib aranıyor) ser levhası altındaki yazıyı okudom. 1332 senesi Hatice çocuğun eviâd olarak verildiğini yazmış olduğunuz Vehib Paşanm Trabzonda Memleket hastanesi dahilî mütehassısı Dr. Talât damadıdır. Binaenaleyh paşanm kerimesi de Talâtın refikasıdır. Ha(Bdftaraft 1 inci nahife.de) ticenin nerede bulunduğunu Talâtın akropat hareketleri yaparken Gor | refikasının bilmesi muhtemeldir. Bu kinin sağ kanadına şiddetle çarpmış, meselenin Trabzonda oturan bu aileparçalanarak düşmüştür. den münasib surette tahkik edilmeİçinde makinist ile sinema opera sini, Haticenin kardeşlerine maJu törü bulunan soldaki küçük tayyare mat verilmesini ve yahud işin taki kumandanı Ribuski kaza hakkında bini rica ederim. şunlan söylemektedir: Selânîkli Şefkati < Musademeden sonra Maksim Gorki tayyaresi sağ kanadmı kay betti ve on beş saniye iğilerek uç tu, sonra muvazenesini kaybederek Napoli 20 (A.A.) Hicaz velibaşaşağı yaslandı. 700 metro yüksekahdı Suud bin Abdül, dün Viktorya likten yere düşerek parçalandı.> vapuru ile buraya gelmiştir. Yanında Sinema operatörü bulunan tayya Hicaz Dış îşleri müsteşarı Bay Fuad re de vaziyeti gözden kaçırmamak iHamza vardır. çin Maksim Gorki tayyaresile bera Veliahd Avrupaya bah medeni ber aşağı inmeğe başlamış, fakat siyetini incelemek (tetkik) için geldi nema operatörü itidalini kaybederek ğini söylemiştir. pilotun boğazına yapışmış, fakat pi Bugün îtalya veliahdile birlikte ögle lot, tehlikenin önünü alabilmek için yemeğini yedikten sonra, Romaya gi operatörün yüzüne yumruk indirerek decek ve orada dört gün kalacakhr. ancak topraktan 150 metro yüksek Kral ile M. Musolini tarafından kalikte tayyareyi düzeltebilmiş, bu subul edilecek olan veliahd, sonra Pa retle kendilerini kurtarmıştır. Bu seris, Lahey ve Londraya gidecekbr. bebden dolayı facianın son sahneleri filme alınamamıştır. Yalnız musa deme anlan filme çekilebilmiştir. Kurbanlann cenaze merasimi ya püdı. Merasimde Stalinle, Komiser ler heyeti de bulunmuşlardır. Cena • ze marasiminden sonra matem mi • tingleri yapılacaktır. General Metaksas "Kralı mutlakgetireceğiz,, diyor Ceneral Kondilis ise «Rejim meselesi acele değildir, bu seçimde mevzuu bahs ettirmiyeceğiz» dedi (Baştarafı 1 inci aahifede) Yunan milletine işittirmemekti. Biz ve bizimle birlikte bu savaşa girenler birleştik. Bu bir hâdise idi. Bunu da duyurmamak ellerinden gelemezdi. Biz neden ve niçin böyle bir karar almağa mecbur olduk? Emelimiz, Yunan milletinin büyük ekseriyetinin hayatına uygun olduğu, hayatî ihtiyaclanmızın tatmini için bundan başka çare olmadığı halde yalnız partilerinin menfaatini düşünen hu kumet, sansürü vasıtasile bizi ahaliyi tenvirden menediyordu. Hatta Cum hurreisine gönderdi ğimiz mektubu bile gazetelerde neşrettirmediği için bunu örfî idare ve sansürün memnuiyebne rağmen bastırarak dağıtbrdık. Şimdi artık bu zincirler çürümüş ve kırılmış, mania kalkmış olduğundan efkân umumiye ile konuşmak ve her vakit yaptığımız gibi hakikati bütün acılığı ile Yunan milletine duyurmak sırası gelmiştir. Biz bu vazifemizi yaparken ne benim ve ne de benim fikrimde bulunan arkadaslanmm hiçbir tehdide kulak asmıyacağımızı söylemeğe lüzum görmüyorum. Biz tehdidlere alışkın değiliz. Hatta bu tehdidleri savuranlar da bunu bilirler. Esas meseleye girmeden evvel Yu nan milletine şunu bildireceğiz: (Kraliyetçiler birliği) bir parti değildir. Parti hedefleri gütmemektedir. Parti zihniyetinden yükselerek serbest düşünen siyasî elemanlann birleşme sidir. Biz Yunanistanın umumî anarşiden kurtulması için kralı getirmekten başka çare olmadığı kanaatinde birleçmiş kimseleriz. Bu defa yapılacak seçim bu sava şımızın ancak bir safhasıdır. Maksa • dımıza erişinciye kadar mücadeleye devam edecegiz. Ondan sonra da artık (Kraliyetçiler birliği) dağılacak, herkes hareketinde serbest bulunacak tır. Yunanistanın anarşiden kurtulması için niçin kralı getirmekten başka çare bulamadığımızı ve bunu neden millete teklif etbğimizi anlatacağım. Çünkü Yunanistanda cumhuriyet rejimi yoktur. Cumhuriyet, tesis edenler tarafından olduğu kadar sonradan himaye denler tarafından da torpillenmiş, harab edilmiştir. Birinci ve başlıca sebeb budur. Sonra aşağıdan başlıyarak bugün Yunanistanı kimin ve yahud kimlerin idare etbğine bakalım. Çaldaris mi? Onun için, hatta çok ağır hasta diyorlar, bütün etrafındakiler idareyi elinden kapbnnış oldugunu teyid ediyorlar. Kondilis mi? Başbakanın üzerinde ufak bir nüfuzu bile olmadan onun gölgesi albna sığınmış duruyor. Bakanlar mı? Mütemadiyen kabi neye girip çıkan bu zevat daima başbakanın kifayetsizliğinden bahsedip duruyorlar. Yunanistanı acaba pek canlyane olan son teşebbüsünden sonra dahi Venizelos mu idare ediyor. 1933 senesi 6 mart vak'asmdan sonra Çaldaris ve Kondilis hükumebnin nâzımlığını yapan Venizelos memle ketin mucize kabilinden kurtulduğu bu isyan hareketinden sonra da mı nâzımlık yapıyor? Yoksa bu kuvvet hüku metin mes'uliyetleri sırtîanna jrüklet mek istediği ordu ve donanma mıdır? Birisi çıkıp ta Cumhurreisinin memleketi idare ettiği ve yahud hiç olmazsa nâzımlık yaptığmı iddia edebilir mi? Yunanistanı kim idare ediyor? Bu suale verilecek cevab şudur: Beynelmilel ufuklann büyük tehlikelerle dolu olduğu şu sırada Yuna nistan dahilî tam bir anaşri halindedir. Talihi de küçük, büyük dostlannın merhametine kalmıştır. Iştc bunun için krallık lâzımdır.» Başbakan Çaldaris, âyan meclisinin sistematik obstriksiyonuna rağmen, idaresindeki hükumetin malum duru mu düzelbneğe ve ulus için daha iyi hayat şartlan elde etmeğe muvaffak olmuş oldugunu söylemiş ve demiştir ki: « Bu suretle yenfleşmek re yükselmek yolunu bulmuş olan memleket, istikbali güvenle derpiş edebilecek bir durumdayken 1 martta caniyane fesad hareketi patlak vermiş ve Yunanistam hatta haricî bakımdan birçok ciddî teh* likelere maruz bırakmışbr.» M. Çaldaris, General Kondilisin hükumetin icraatına olan muzaheretini saygı ile anmışbr. Mumaileyh, sözüne devamla fesad hareketinin başında bulunan adamın ve başlıca suçlulann cinayetlermin sonuçlanndan ürkerek Yunanistan haricine kaçtıklann! ve başka memleketlere sığmmış olduklarmı söyledikten sonra hükumetin ikinci derecedeki suçlulara karşı göstermiş olduğu insaftan ve ordu ile umumî idarenin tasfiyesi meselesinde mukabelebilmisil hislerine kapılmamak hususundaki kaygusundan bahseylemiştir. Sözü rejim meselesme nakleden M. Çaldaris, hiçbir zaman rejimin hiçbir tehlikeye maruz kalmamış oldugunu söylemiştir: « Istikbalde her türlü tahrikâta kar» şı rejimi himaye edecek olan tedbirler hü kumetçe teklif edilecek ve ulusal meclisçe bu teklifler üzerine icab eden kararlar alınacakür. Hükumet, kanunu esasinin şimdiki cumhuriyet rejim esasına dayanarak deüştirilmesi teklifinde bulunacakbr. Gerek Halk partisi gerek hükutnetle mesai birliğinde bulunan diğer partiler nazannda bir rejim meselesi yoktur. Yalnız Halk partisi, her zaman yegine hükümdann millet olduğu prensipini kabul ve müdafaa etmiftir. Buodaa dolayı Halk partisi, kendi prensipleri mucibince, yeni kanunu esasinin ulusa plebisit yolu ile rejim meselesi hakkında yüksek irade ve arzusunu izhar etmek vasıtasını vemıesine çalışacak ve bunu elde edecektir.» M. Çaldaris, bundan sonra hüku metin bilhassa ekonomik yenilik, idarenin yeniden tensiki, adliye hizmetle • rinin düzeltilmesi gibi hükumetin Sci len derpiş etmesi lâzım gelen meselr • lerden bahseylemiştir. M. Çaldarisin söylevi, halka sü rekli alkışlarile birçok defalar kesil miştir. Başbakanın treni Atina ile Patras arasındaki bütün istasyonlarda durmak mecburiyetinde kalmışür, çünkü halk Başbakanla onun yanmdaki hükumet erkânım alkışlamak istiyordu. Söyle vb samimî edası ve içindeki vatanperverane duygular, bütün memlekette çok iyi bü* tesir bırakmışbr. Başbakanın nutku radyo île Atinada ve diğer şehirlerde de nefrolunmu;tur. Atinada meydanlara toplanan yîil binlerce halk cyaşasın cumhuriyet» diye bağırmışlardır. Pabaslılann bir kısmı «yaşasın cumhuriyet» diye bağırdığı halde bir kısmı da «yaşasm kral» diye haykırmışlar * dır. Hicaz Veliahdı İtalyada Cenevre Türk talebe kuru munun güzel bir karan Sovyetlerin kararı Moskova 20 (A.A.) Halk Ko miserleri meclisi ile Sovyet Rusya komünist partisi merkezî komitesi, parçalanmış olan Maksim Gorki tayyaresinin yerine ayni tipte ve ayni hacimde üç büyük tayyare yapılmasına karar vermişlerdir. Bu tayyareler den birincisinin adı Wladimir Leni ne, ikincisininki Yossif Staline ve üçüncusününki de Maksim Gorki olacaktır . Tayyareyi yapan mühendis Motkovaya gidiyor Southend (Amerika) 20 (A.A.) Maksim Gorki uçağınm projelerini yapmış olan Moskova Havacılık Enstitüsu yardımcı direktörü M. Tupo lof, Maksim Gorkinin yerine kona cak yeni uçaklan tasarlamak üzere Amerikan tekniği öğrenmekte olan Sovyet mühendislerüe beraber Mos kovaya döneceğini söylemiştir. Cenevre 20 (A.A.) Anadolu a jansmuı özel aytan bildiriyor: «Bozkurt» Türk Talebe Cemiyeti, Cenevre Üniversitesi profesörlerin den E. Pitarla karısı, arsıulusal yazmanlardan Bayan Noel Roje ve profesör Malşı cemiyetin fahrî üyeliğine almağa karar vererek bunlan bir toplantıya çağırmıştır. Bozkurt başkanı M. Azizseylan profesörlere hoş geldiniz diyerek, Türk gençliğinin kendilerine olan bağlı lıklarını kısa ve fakat pek içten sözlerle anlatmış ve kendilerini cemiyet üyeleri arasında görmekten duydu ğu kıvancı bildirmis, cemiyetin kır mızı beyaz renkli kordelâsını göğüs lerine asmıştır. Amerikada feyezan Nevyork 20 (Telsizle) Ku rakhktan sonra nehirler birdenbire tafb. Orta vilâyetlerde 20 kişinin bogulduğu haber veriliyor. Maddî zararlar 3 milyon dolardan fazladır îspanyada faşistlerin mitingi Madrid 20 (A.A.) Dünkü faşist mitingine 3900 kişi iştirak etmiş br. Miting esnasmda Parti Başkanı ve eski diktatör Primo de Riveranın oğlu M. Antonio Primo de Rivera, şu sözleri söylemiştir: «14 nisan devrimi haklı bir hareket olmuştur. Zira, kralhğın vazifesi, tamam olmuştu. Ancak iktidar mevkiine geçen insanlar, kendi vazifelerini görmediler ve ulusun amaclannı tahak kuk ettirmediler.» M. Antonia, tspanyanrn dış siyasada Fransanın peşisıra gibnesinden şi kâyette bulunmuş ve partinin ne kral lıgın yeniden kurulmasma, ne de halkçı çiftçi hareketjne yardımcı olmıya ca^ını söylemişbr. Tayyare kurbanlarımn cesedleri yakdacak Moskova 20 (A.A.) Maksim Gorki tayyaresi kurbanlarımn naşı belediyenin ölüleri yakmağa mahsus olan binasında tabutlara konulmuş tur. Dünyanm her tarafmdan taziyet telgraflan gelmektedir. Alman elçi gi de aralarında olduğu halde bütün elçiler Dışarı îşleri Komiserliğine taziyetlerini beyan etmişlerdir. Pravda gazetesi, bazı Sovyet tay yarecüerinin disiplinsizliklerine ve külhanbeycesine hareketlerine şid detle hücum etmektedir. Voroşilofun bir emirnamesine gö re akrobasi yapan tayyareler tayya re meydanlanndan bir kilometrodan fazla bir mesafede bulunmak mecburiyetindedirler. Bu mecburiyete sivil tayyareler de riayet edeceklerdir. Sivil tayyarecilik şefi, kazaya sebebiyet vermiş olan tayyareci Blaguinein bu hareketinin cinayete yakın oldu &unu. söylemiştir. Pamuk fiatleri yükseliyor Adana 20 (A.A.) Borsamızda pamuk fiatleri gitbkçe yükselmektedir. Dün ve bugün pamuklanmızın kilosu 4344 kuruştan satılmıştır. Yeni arpanın kilosu da 90100 para ra arasındadır. Ceneral Kondilisin beyanatt Atina 20 (Telefonla) Başbakan Çaldaris Patrastan döndukten sonra bakanlar heyetini toplamı^, memurlann tasfiyesi işlerile meşgul ol ' muştur. General Kondilis rejim meselesi için tekrar beyanatta bulunarak bu me«elenin bu seferki intihabda herhangi bir surette mevzuu bahsedilmiyeceğini, millî meclis toplanıp ta büyük bir ekseriyetle reyiâma müracaat edilmesine lüzum gösterirse hükumetin bitaraf kalacağım, fakat rejim meselesinin memleket için hayatî bir mesele olması dolayısile bütün partilerin sükunet devri geldikten sonra halkı tenvir ve irşad ehneleri lâzım geldiğini söylemiçtir. Motkova elçimizin taziyen Moskova 20 (A.A.) Türkiye Büyük Elçisi Vasıf Çmar, Maksim Gorki ta^yaresinin uğramış olduğu felâketten dolayı Dışarı îşleri Komiserliğine taziyette bulunmuştur. cağından aynlmış, bir şefkat serserisi gibi, bu yabancı muhitte, cebindeki beş on para ile yerlesmeğe gelmişti. Madam Mazat hâlâ oradadır. Elindeki para bitmck üzeredir. Fakat buna aldırdığı bile yok. Yüreği rahat. kendisi memnun yaşayıp duruyor. Mun tazaman hastaneye gidiyor. Nefsini her şeyden mahrum ederek Mangine en nadide yiyecekleri taşıyor. Onun yanında bulunduğu zaman, rahatsız et memek için pek az konuşuyor. Manginin yanında oturmasına müsaade ettikleri kadar kalıyor ve tebessüm dolu ihtiyar yüzile onun karşısmda sessiz sessiz oturuyor, onu seyrediyor. Pek heyecanlı zamanlannda, Manginin koluna hafifçe dokunup: «Evlâdım» diye uzaktan sevmekle iktifa eden bu kadın şimdi artık pek mes'uddur. Sovyet Çek hava andlaşması imzalandi Moskova 20 (Telsizle) Mos kovayı Praga bağlıyacak olan tayyare servisine dair Sovyet Çek hava itilâfnamesi bugün Moskovada imzalan mıştır. Lehistanda yeni seçime hazırlık Varşova 20 (A.A.) Parlâmentonun hükumet bloku denilen Pilsudski grupu yeni seçme kanunlannı ha zırlamak için büyük bir faaliyetle çalışmaktadır. M. Çaldarisin nutka Meğer zaten sabıkalı imiş Fatihte oturan Şemsi isminde biri nin çeşmeve gitmekte olan on dört yaşlannda Zehra adında bir kıza taarruz ettiği için yakalanarak adliyeye verildiğini ve fakat tahkikat noksan görüldüğünden Emniyet müdürlüğüne iade olunduğunu yazmıştık. Bu adamm esasen bundan evvel de cebren bazı evlere girmekle sabıkalı olduğu tesbit edilerek tekrar müddeiumumiliğe verilmiş ve tevkif olunmuştur. (Arkası var) Atina 20 (A.A.) Başbakan M. Çaldaris, seçme mücadelesini Patrasta vermiş olduğu bir söylevle aç mıştır. Kendisi bu söylevini bundan böyle tarihî değer kazanmış olan Halk partisinin kurucusu, Gunarisin evının balkonundan vermiştir. Bilindiği gibi M. Çaldaris şimdi bu partinin başkanıdır. Söylevi kalabahk ve coskun bir halk kütlesi dinlemış ve halk, Başbakanı saygı ile alkışlamışbr. M. Çaldaris, hükumetinin bilhassa içerideki ihtilâflan gidermek ve bü tün Yunanlılarm birliğini elde etmeğe matuf olan icraatından bahseylemijtir. Adana pamuklanna bir kurd musallat oldu Adana 20 (A.A.) Adananın Karataş nahiyesine bağlı birkaç kö yünde ekilmiş pamuk ve kozalarda son günlerde kurd türemiştir. Agrotis Ipsi lon admdaki bu kurd fidanlann kök lerini keserek kurubnaktadır. Kurdun bulunduğu alan tahminen 1200 hektar olup birçok köylü tarlalanm yeniden bozup ekmektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: