26 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

26 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 Mayıı 1935 Ruhî bahisler edilmiş bir zatm duygularını bağladığ adamlar ve sebebler ne kadar kuvvetli imdi bir kısa dalga hastalığı olursa olsun dinleyicinin keyfine kâh çıktı. Radyo kullananlar ve uğ yalık etmeğe giden lâübaliliklerde bulun8«tltn Sırrı Tarean rasanlarda kan deveranı bozu duğunu yazmamıştım; Atatürk günündı Samsunda bir bomba vak'asi... Bir Şehrimizdeki yumurta ihracatçıları Iuyormuş. Havadisin ana mahiyeti pek bütün bu ulusa çevrilmiş Istanbul rad muallimin evine bomba koymuflar... Derler ki dâhllerin birbirine benzi* gene buraya yollasın! O zaman nekadar dün kendi aralarında bir toplanu yapyen yerleri çokmuş, büyük aşklar ara çok sevineceğim, nekadar mes'ud ola mışlardır. Yumurtacılar bugün Türkofis te yeni Öğrenilen birşey değil. Radyoloji yosunu gazete müvezzii haykınşlarile dol Patlıyan bombadan ödü kopan muallim vak'ayı anlattıktan sonra şu sebebi göstesında da böyle bir yakınlık gözden cağım. Yavrum! Şimdi artık sana klm Istanbul şubesinde toplanacaklar ve yu ile meşgul olanlar ötedenberi tehlike için durmaktaki aykırılığa rağmen!.. Dün işbu falanca gazeteyi alıp ta bi riyor: kaçmıyor. Işte biri musikide, diğeri e bakacak? Ya ben kime bakacağım? murta ihrac nizamnamesi üzerinde yapıl dedirler. Hastalıklar hep kısa dalgalı olmaz ya! rinci sahifede spikerin medhine tahsis edebiyatta dünyaca tanınan Beethoven Benden kim hizmet bekliyecek? Ben ki masmı istedikleri değişikliklere kesin bir «Beş senedenberi lise ikinci devrede Belgradlı bir delikanlı da uzun dalga dilmiş fıkrayı okuyunca bu sefer ben de le Alfred de Musset. Bu iki büyük âşı me hizmet edeceğim? Bana yaptığın iyi şekil vereceklerdir. riyaziye hocalıgi ediyorum. Bu müddet dayanamadım, güldüm! kın da sevgi maceralan arasında bü lik ve fenalıkları nasıl unutabileceğim? Yumurtacılar bilhassa dördüncü mad hastahğına tutulmuş: Filimlerini ve rezarfnda sırf memlekete iyi talebe yetif* Spikerin alabildiğine yüksek muvafyük bir rabıta var. Beethoven güniin Benden çektiklerini unutup iyi günleri denin değişmesini istemektedirler. Bunun simlerini göre göre sarışın Alman yddızı tirmek kaygusile birçok talebemi döndürbirinde J. Jukardi isminde mavi gözlü, mizi hatırhyacak kudretin var mı? He için yumurta ihracatile uğraşacak firma Liyan Haydeye tutulmuş. Tabiî bu ka fakiyeti göklere çıkanlırken «içlerini bir düm. Bu yuzden beni sevmiyen birçok siyah saçh bir genc kıza ders verirken le son macera! Zavallı (George Sand) lann en az iki sene yumurta tecimini yap darında bir zarar yok. Okyanus ötesin türlii dizginliyemiyerek seslerinin tonlatalebe ve talebe velisi vardır.» abayı yakıyor ve ona yavaş, yavaş ını her vakit sev! Onu unutma!» mış olması isteğini ileri sürmektedirler. deki golgelere gönül bağlıyanlar tabur rında lâübalileşen, hatta dinleyicilerle cil*** Ondan sonra (G. Sand) bir mektu Altı maddenin de değişmesini dileyen tabur olduğuna göre nihayet bir Yugo* veleşen ve yayıklaşan» spikerlerden ör bütün varhğile bağlanıyor. Aralarında oldukça büyük bir yaş farkına rağmen bunda yeni âşıkından şöyle bahsediyor: yumurtacılar yumurtaların taze, konser iav genci de kalbinin pencerelerini Ber nekler veriliyordu. Bu usta kalemin üç beş Memlekete iyi talebe yetiştirmek kay« (Pagello) tarafından sana birşey ve ve çıkma olarak üç bölüme ayrılma lin yollanna açabilir. Fakat iş «ben sa kelime örgüsile canlandırdığı radyo söy gusu iyi bir kaygu... Fakat hocanın elinbu aşk önceleri genc kızın guruııınu na hayran, sen cama tırman!» kıvamın leyicileri ve elegüne karşı lâübaileşip cil deki talebeyi ölçecek santimetronun iyi olokşuyor. Biraz sonra büyük artistin yazmıyoVum. Yalnız bil ki o da senin sını dilemektedirler. da kalmamış. Bizim Belgradlı delikanlı veleşenlerin tarifi o kadar kuvvetliydi ki duğu ne malum?... Dönen talebe birçok kendisine bir Allah gibi tapındığını gö için benim kadar gozyaşı döküyof. OYumurtacılar yumurta çıkışmın Türgolf pantolonlu bir âşık Kerem kesiimiş, ne yapayrm? dayanamadım! rünce ürküyor, ondan kaçmak, uzak na karşı kullandığın samiml sözleri kofis ve yumurtacılann sıra ile göstereolduğuna göre santimetronun bozuk ollaşmak ihtiyacını duyuyor. O sırada kendisine okuduğum vakit için, için cekleri bir tüccar tarafından kontrolunu yanmış, yakılmış; sonbahar yaprağma Hatırlıjror musunuz ? duğu anlaşılıyor. dönmüş. tesadüf Juliettanın karşısına hiç tanın ağladı.» ve bundan başka nizamnameye bir *** 1 Tarıhte ilk hekim olarak tanılan Yerini aldığı bir âşıka karşı bir in madde ilâvesini de istemektedirler. Bu Nihayet birgün dayanamamış, sevgimamış, balet havaları yazan Talenberg Talebe veya velilerinin bomba ile it» isminde bir mızıkacıyı çıkanyor. Arala sanın gözyaşi dökmesi biraz romantik madde ile kontrol heyetlerini murakabe lisine içler acısı bir mektub döşenıp bir kimdir? yan etmesi çok yanlıştır. Kültür Bakanrında önce tabiî bir dostluk başlıyor, değil mi? edecek bir makam gösterilmesi öne sü resmini dilemiş. Yıldız ateşe körükle git 2 Beyşehir gölünün eni ve boyu lıeına şikâyet edebilirlerdi. Fakat ben bu dostluk gittikçe ilerllyor. Pek iyi 5 nisan 1814 te (Musset) (Geneve) rülmektedir. miş ve «benim için yanan kalbe» yazılı nekadardır? anlaşıyorlar ve evlenmeğe karar veri den yazıyor: aşifte bir fotoğrafını yollamış! Asıl fa 3 Bombay şehri hangi yılda ve orasını muhakeme etmiyeceğim. Yalnız rnemleketteki terbiye sistemi, ve tedri» uyorlar. Asü bizim aklımızın almadığı cıa da bundan sonra olmuş. Sekiz san kimler tarafından kuruldu? « (G. Sand) ım! Seni hâlâ büyük bir îimlik fotograf sekiz tonluk benzin pom 4 îngiliz Kralını Hindistan împa sulleri üzerinde duracağım. şeyler bundan sonra başlıyo*. Kız bu aşkla seviyorum. DÖrt gün sonra ara*•* pası gibi parlamış ve zavallı çocuk bu ratoru olarak ilân eden diplomat kimkararını üstada söylediği zaman Beet mızdaki mesafe 400 fersah olacak. ŞimCehenneme dönen kalbi ebediyen serin dir? hoven hîç gücenmiyor, darümıyor, kı di artık bende ne hırs, ne zorbalık, ne Bütün memleketlerde tafeberıîn yuzletmek için kendini Tunaya atmış.. rılmıyor, gene sevmekte devam ediyor de sinir nöbeti kaldı. Seni seviyorum. 5 Paristeki Panthe'onun yapılma de doksanı riyaziye dersinden döner. Tave sevgilisinln sevdiğine karşı da dost Senin de şimdi sevdiğin bir adamla yaBu kadannda gene birşey yok, diyebi sı hangi yılda bitti? ebe bu yüzden azab çeker. Çocuklann luk elini uzatıyor. Her ikisine de para şadığmı bildiğim halde, seni gene eskisi lirsiniz; çünkü Belgradlı delikanlı sevgi 6 Düğün yapıp evlendiği halde riyaziye dersindeki bu zâfları, mikrobu, lisi için ölenlerin kim bilir kaç milyon İsaya saygı göstermiş olmak için gene ilâcı, seromu keşfedilmemiş bir hastahkile yardımda bulunuyor. îşte birçok gibi seviyorum! Bu satırları yazarken cusudur! Daha alt tarafı var. Almatı ar kız kalan hükümdar kimdi? lârımızın akıl erdiremediği büyük aşk! göz yaşlarım bol, bol ellerimi ıslatıyor. tır. Kusur çocuklarda mı?... Fakat diğer tisti Tuna sularının dibinde kendini anAlfred de Mussetnin (George Sand) Fakat bunlar bütün ömrümde döktü7 İranhların Arab alfabesinden derslerde büyük kabiliyetler gösteren mağa giden gence pek acımış ve hâdue önce kullandıklan alfabenin adı? la olan aşk macerası da buna benziyor. ğüm göz yaşlarının en kıymetlisidir. çocukîann, yürcîe doksan gibi büyük bir yi duyunca Belgrada gelip deükanlının George Sandın Chopinle olan münase Şimdi çok sakinim. Ne garib bir rtiyanisbetsizlikle bu dersi başaramamalan, (Karşılıklan yarınki sayımızda) nehre atıldığı yere muhteşem bir çelenk betlerini çoğumuz sinemada seyrettik. dan uyandım. kusurun çocuklarda değil, riyaziyenifl bırakmış.. Dünkü »orgular vm karştlıhlan: Fakat bütün hayatı maceraîarla dolu Bu sabah (Geneve) sokaklannda edrisi usulünde olduğunu gösterir olan George Sand bir aralık Mussetye dükkanlara baka, baka dolaştım. Güzel Bizde bade harabülbasra, diye arab 1 Birleşik Amerıka devleti kaç *** de âşık oluyor. Bir erkek kadar cesur ve yepyeni şık bir yelek! îngilizce basılca artığı bir söz ve üstad Fazıl Ahmed cumhuriyetten doğuyor? Evine bomba atılan muallim, riyazicür'etkâr olan bu genc kaduı Mussetyi mış zarif bir eser göztime ilişti. Bir aytarafından merhum Süleyman Nazifin C Kırk beş cumhuriyetten. yenin de bir tedris usulü, bir psikolojisi kaçırmağa karar veriyor. Tabiî bu bü nada kendimi gördüm. Eski hatıralar Bağdad valiliği için söylenmiş: 2 Petrarkı şair yapan kadın kimolduğunu bilmez. Eğer bilmiş olsaydı, yük aşka karşı zaaf gösteren Musset gözümde canlandL O hayal senin vaktidir? Takviyet vermek için hükumetı talebesinin birçoğu dönmezdi. Bunu bil' sevgilisile beraber Paristen Venediğe le sevmek istediğin ve on yıl elemini C Lâvre. Buhtunnawa, miyen bazı hocalar hesab muadelelerini kaçıyor. Orada şairane bir ömür sür taşıdığın, onunla bahtiyar olmayı kı^rGitti Bağdada, jakat Bade hara 3 Hlndıstanda 332 yıl yaşıyan çocuklara bir demir leblebi gibi yutturmektelerken George Sand rahatsızlanı duğun, ona bağlanıp dayanmak istedi. A.> buî Basra! Türk Moğol Imparatorluğunu kim mağa çal'şırlar. Çocuğun midesi bu deli yor. Musset ona pagoU^ ısmmde bir ğin incecik bir dal! Fakat nasıl hâlâ kurdu? Beyti fardır. Aşagı Avrupanm beline mir leblebiyi yuttu mu fesada uğrar... dok*~ s eıırıyor. beni sevmenden bah6ediyorum. Ben ki ı Söğüd (Hususî) Kasaba Beledlya C Babür. nazlı bir genc kız kolu gibi dolanan 1 una Demir leblebiler midede birikince, tulum Pagello çok yakışıklı, sevimli bir Ital seni bu kadar hırpaladım. Beraber ya Bajkanı Hüsnü Kibarın Bilecik Vi • 4 Blucher kimdir, neden ve neresularında harab olan bu taptaze Basra patlar. yan delikanlısı George Sandın gönltinü şasaydık kimbilir daha neler çektire^ lâysti J)»iml ErKcümeni üyeliğine se beîki aru'stin günahı yok, ve Belv^ilıaılç, ^rcılın; Ka&a • Ptsı~ti Baghanı A* kazanmaİrta gccikmlyor. Mussetnln a;* gradlı delikanlıya belkı yapılacak "jey C rrus\'a Mareşaîiannaandır, Nakının yanında bir yenisi dâha filiz sür gözlerini kırpmadan sabahladjgını öm Osman Demir intihab olunmuştur. polyonur» yenilmesinde büyük rol o y Samsundaki oatlayış bir bomba ile olGönderdiğim resim başkan ve üyeleri acunaktan başka birşey değildir. meğe başlıyor. Dostluk günden güne rüm oldukça unutamam. Fakat nasıl yanmazsınız o mcdeni nadığından Berlinde ve Rostokta hey muş... Doğru değil! Fakat bir tazyik toplu bir halde gostermektedir. Mussetnin bir mektubu daha. ilerliyor. Bir gün Musset de hastaianımanası ifade ettiği için Kültür Bakanhyete ki sinema şeridlerine tiyelledi^ı peri kelleri dikilmiştir. «Ah yavrum! Mes'ud yaşıyor musun! yor. Yatağa yatıyor. Tabiî gene doktor 5 Türklerde en şöhretli ve eser ğınm üzerinde duracağı bir hâdisedir. misiniz? Hatırlıyor musunuz bir ak masallarile hayaller kör edip ömürler Pagelloyu çağırıyorlar. Doktorun (Ge yaşa! Bu senin hakkındır. Gencsin, güMekteblerdeki ders sistemleri. bozuktur: şam beraber bir otelde etrafımza bir söndürmektedir? Bazan göğsümüze so sahibi seyyah kimdir? orge Sand) a baygın bakışlarından, giz zelsin, sana lâyık gönül taşıyan bir aMüfredat programı cocuğun hazmedemiC Evliya Çelebi. düzüneye yakm şampanya şişesi diz kulmuş bir dilenci torbasına; bazan uzak li fısıltılarından zaten şübhelenmekte o damın koluna yaslanıp dünyanın en miştiniz! Umanm ki onlardan uzak yakm her rüzgâr önünde şadırvaniaşan 6 îstanbul Boğazı en dar yerde veceği kadar 3'üklüdür. Cocuklar, imtilan Musset bir hakikatle karşılaşıyor. gönül açan bir seması altında dolaşıhandan suyu çıkanlmış, bir üzüm posası kalacak bir kudrete sahibsiniz. Allaha nezleli burunlara benzettiğim gönüle ise kaç metrodur? Kırk derece ateş içinde kıvranan Mus yorsun, geziyorsun. (Pagelloya hitab halinde çıkıyorlar. Tenekede havasız kaısmarladık benim iyi Mussetm. Sızi o kadar hıncım var ki... İnsan zekâ«ının C Rumeli ve Anadoluhisarları aset yastıktan başını kaldınyor ve onla ediyor) deli kanlı! Ona kendi kalb ağkuruntusuna depo ettiğimiz bütün olgun rası en dar yeridir, 550 metro genişli an siranın patlaması nekadar tabiî ise, sevdiğün gibi siz de beni sevin! rm çay içmekte olduklarını görüyor. rılarından bahsederken benim de neçocukların patlaması da o kadar tabiHir. luklan bu bozuk, bu savruk makine mahHakikî dostunuz ğindedır. Bu gayet tabiî birşey değil mi? Yalnız kadar candan bağlı olduğumu ilâve etvediyor; ağustosböceğini kılavuz edinSABtHA ZEKERİYYA Pagello tabiî olmıyan ikisinin ayni bardakla iç meği unutma! Onu andıkça göz yaşla7 İngilterede muntazam bir devmiş gibiyiz.. Bu mektublan Parlste çıkan (îllusmesidir. Filhakika çay iki kişilikti. Fa rımı tutamadığımı, söyle.» let temeli kurulduktan sonra kaç kral tration) un nüshalarından birinde okuCilveleşme! George Sanddan Mussetye: kat yalnız bir bardak vardı! hanedanı gelip geçti? «Günümün en güzel vakitlerini o muştum ve okurken musiki dâhisi Musset kızmıyor, kıskanmıyor, hatta (Baştaraft 1 inci tahifede) ün bu sütunlarda, evvelki gun C • Sekiz hanedan: Sakson, Danidarılmıyor. Yalnız iyi olunca onlârı ken nunla senden. behsederek geçiriyoruz. (Beethoven) in J. Jukardi ile aşk mamarka, Normand, Anju, Tudor, İstuvart, ri ve Güzel San'atlar Akademisinİ gezkü spor tafsilâtmı radyo ile vedi haline bırakıp Parise dönmeğe karar O kadar hassas, o kadar iyi yürekli bir cerasmı hatırladım. Her ikisinin bütün ren spikerden, bayrama takılan Oranj, Hanovre. Şimdiki Kral Hanov mişler ve öğle yemeğini gene Parkolelde veriyor. George Sanddan izin ahp ayrı adam ki!... Benim duyduğum acıyı an sevgilerine rağmen kıskanc olmadıkla adın büyüklüğü, mütemadiyen gol yiyen re hanedanmdan sekizinci hükümdaryemislerdir. lıyor. Daha (Padou) ya varınca şu lıyor. Acılarıma dini bir hürmetle işti rını gördüm, Bizim bildığimiz, gördü kulübünün yenilişini hem görmek, hem dır. Dün sece saat 9 da misafir gazeteci* rak ediyor. Bana karjı büyük bir tevgi ğümüz aşklarda kıskanclık sevginin en âleme ilân etmek gibi hevecanlar arasınmektubu yolluyor: tabiî tezahüratıdır. Seven elbette ki ler şerefine Parkotelde bir akşam yetneve saygı gösterıyor. cGüzel çocuk! Bana git! dedin senden da pek az sapıtan becerikliliğinden bahZehirli süte dair rapor ği verilmiş ve Türk ve ecnebi gazetccileü Bir de (Dr. Pagello) nun (Musaet) onu başkalarından kıskanır. Halbuki setmiştim. Bu arada: uzaklaştım. Bana yaşamalısm! dedın. Birkaç gün evvel Üsküdarda süt içen bir arada yemek yemişlerdir. filozof (H. Taine) bunu hayvanî bir İşte yaşıyorum. (Padoue) da mola ver ye yazdığı şu mektuba bakın: İşte falanca gazetenin müdürü de 30 dan fazla kimse zehirlenmiş, bunlar€Şimdiyedek birbirimize birşey yaz (egoîsme) olarak tasvir ediyor ve şöydik. Akşamın saat sekizi idi. Yol beni Misafir meslektaşlar bugün müzeleri geldi! dan bir tanesi ölmüş, diğerleri de, Zey de gezdikten sonra akşam trenile Ankaçok yormuştu. Dayanıklılığımdan hiç madık. Belki her ikimiz de ilk mektu le diyor. İşte falanca gazetenin spor muhar neb Ka.mil hastanesinde gösterilen alâ«Kıskanclık marazî bir haldir. Tedaşübhe etme. Bana (Milan) a birkaç keli bu yazmaktan çekiniyorduk. Fakat bu, raya gideceklerdir. riri Bay sahada dolaşıyor. me yaz emi? Büyük sevgili George bizim kalbi konuşmalarımıza mani ol visi çok zordur. Sevgiden doğar, aşka ka yüzünden hayatlan kurtarılmıştı. O Misafirler arasında bulunan Asosiey Ehh artık yarın filânca gazeteyi gün hâdiseye sebeb olan manda sütleri muyordu. Her ikimiz de birbirimize benzer. İçimizı'e peyda olan küçük bir Sand!» ted mümessili ve Amerika matbuat cenıiGörülüyor ki Sandın vefasızhğma, sevgi ve saygı düğümlerile bağlıyız. kurt gibi önceleri sakindir, mahcubdur, okumak ister! Kim bilir bu bayramı ne şişelere konarak Tıbbı Adlî kimyahaneyeti azasmdan M. Farini Fin dün kenhercailiğine Musset hiç kırılmamıştır. Bunu başkaları anlıyamaz. Sağ ve ra çekingendir. Gizlenir, utanır, saklanır, güzel yazacaktır. sine gönderilmişti. Tıbbı Adlî müesse disile görüşen bir muharririmize denıiş Şenlik intibalarını işbu falanca gaG. Sand da öyle Mussetle aralarındaki hat olduğunuzu işitmekle bahtiysrım. kendi kendıni yer. Fakat günün birinsesi sütleri uzun uzun tahlil etmiş ve ra tir ki: Ben daima sizin sıhhatinizi düşünüyo de şahlanır, isyan eder, kudurur. Tıp zetenin bizzat müdürü yazacak galibal aşk bağını büsbütün koparmamış olduporunu da Üsküdar Müddeiumumiliğine « Türklerin misafirperver olduğunu rum. Çünkü yaradılışınız çok canlı ol kı bir yılan gibi kendi zehirile şişer, O kadar şeker anlatır ki mübarek! Her ğunu şu mektubdan anlıyoruz: Müddeiumumiliği uzaktan uzağa biliyorduk.Fakat bu misahalde yann falanca gazeteyi mutlaka o vermiştir. Üsküdar cUğurlar olsun! Uğurlar olsun benim makla beraber, kendinizi hayatın karı zehirlenirken zehirler, ölürken öldüyaptığı tahkikatı bu raporla birleştirip firperverliğin derecesinin, buraya geldikkumalısınız artık! melek (Musset) m. Allah yardımcın ol şık cereyanlarına kaptırmağa çok mü rür.» Gibi, saha havadisi vermeğe memur kararını verecektir. SELİM SIRRl TARCAS ten sonra bizim bildiğimizden cok daha sun! Eğer burada kalırsam seni bir gün saidsiniz. îradenize hâkim olabilecek İKÎ B Ü Y Ü K ÂŞIK: BETOVEN VE MÜSE Yumurtacılar bugün de toplanıyorlar Standardize ve kontrol için dilekler Harab olan Basra! Tulumu çok sıkma patlar! Söğüdde yenilenen Belediye heyeti Misafir ••l Cumhuriyet,, in tofrikasıı 9 Bu Gönül Böyî^ Sevdî , Yazan: Ercümend Ekrem Talu Hiç, bu ana kadar, bu oda, kendi gozlerine bu derece sefil, intizamsız, fakir gorünmemişti. Bu müşahede kendisini daha ziyade kızdırdı. Sanki intikam almak istiyormuş gibi, kalemini, yarıda kalan mektubun üzerinde, tekrardan hırs ve hid detle yürütmeğe başladı: «... Sen de, arkadaşm da, emin olunuz ki davetinizden çok mütehassis oldum. Her ne zaman beni görmege ihtiyacın olursa, serbest gelebilirsin..» Altına imzasınl attı, zarfa koydu, Vapadı. Ertesî sabah erkenden postaya yerecektî. Fakat hâlâ gönlü rahatlan mış değildi. Mektubu cebine koyarken, eli, amca kızmın ölümünü haber veren öteki mektuba değmişti. Bir daha içini çekti: Zavallı Ulfet!. Hiç değilse bunu tehlikesizce dü şünebilirdi. Havalinde şimdi de Ulfet canlanıyordu. Gözlerinin önünde, saçlari çift örgülü, entarisi belinden ör me bir kuşakla sıkılmış, çıplak ayak lan takunyalı, zayıf, esmer bir kızcağıt tecessüm etmişti. Bilhassa, onun manasız gözlerini hatırlıyordu. Aman yarabbim, ne gözlerdi, onlar! Fakat, bu hayalden tekrar öteki hayale geçmek, ikisinin arasında bir mukayese yapmak, bir lâhzalık mesele idi ve bu kendiliginden oluverdi. Bay Kadrinin bütün gayretlerine rağmen, ikinci hayal birincisine galebe çaldı ve onu gözlerinin önünden sildi. Bu esnada, Bay Kadrinin bakışlan, konsolun üstündeki aynada kendini gördü. Ürkek urkek, baktı, baka... Asıl ben ölmüşüm de, haberim yok... diye mırıldandı. Kendini koltuğun üzerine bırakıvermişti. Ne olduğunu, vilâyetteki mev kiini, birdenbire unutarak, ve nihayet bütün düjüncesini Aksarayda kalan maziye irca ederek, kendi hakikî var lığını arastırmasa koyuldu. Mazi ne kadar uzak, ve zaman denilen hafreye ne kadar derin gö mülü olsa, bir hiç, onu lâhzede canîandırmağa bazan kâfidir. Üzerindeki yazılar ucmuş bir kâğıd parçası, yanınızdan gelio gecen bir koku, dalda öten bir kuş, kulağa akseden bir nağme, ister istemez, gencliğinizi, çocukluğunuzu gö'7'erinizin önüne getirir. Bay Kadri, şimdi kendini, cami meydanında topac çevirirken, telgraf tellerinin üzerine konan serçelere taş atarken, mektebden çıkış, arkadaşlarile dövüşürken ve biraz daha sonra, mahalle kızlarmın arkasmdan dalgin dalgm bakarken, görüyordu. Bu, türlii hatırat arasında, yavaş yavaş, munis bir sima belirdi... Gözleri yarı kapalı duran Bay Kadri, boğa zına bir şeyler tıkandığını hissetti. Dünyada, her şeyden üstün, o bir tek kişiyi, anasını sevmişti. Ve onun bütün sevgi kabiliyetini inhisara alan bu ka • dın öldükten sonra, Bay Kadrinin gönlü, suyu çekilen bir değirmen gibi, sanki kuruyuvermişti. Bugün bile, eğer sılaya gitmeği hatırına getirmiyor, odasından dışanya ç'kmıyor, maiyetine sert davranıyor, ve .âleme karşı merharnetsiz, hissiz görünüyor idiyse, bunun sebebi, gönlünün en samimî köşesinde, yeri hâlâ boş kalan bir hatıra ve hâlâ sükunet bulmıyan bir gayzın mevcud olması idi. Çünkü, annelerini sevmiyen birçok kimseler, onları uzun zaman muhafaza ettikleri halde, talihin kendisini vakitsiz öksüz bı rakmış olmasını bir türlü affedemi yordu. İhtimalki bu çocukça bir duygu idi. Mümkündür. Fakat, henüz çocukluk çağında iken başına gelen bu felâket, gönlündeki tek filizi kökünden kopar • mış, ayni zamanda tarlayı da kurut mustu. Ve bir saatin içinde, Bay Kadri çocukluk denilen harikalar çağından, ihtiyarlığa intikal etmişti. Artık, bu kurumuş kalbin içerisinde hiçbir aşi kane maceraya yer yoktu. Bay Kadri imtihanlannı vermiş, memuriyete gir miş, kendine muayyen bir hayat tarzı çizmişti. Bu. yaşamak mı idi?.. Bazıları bu suale menfî cevab verirler. Lâkin Bay Kadri kendi yaşayışından, bugüne kadar şikâyetçi olmamıştı. Bu kadar düjünceden beyni yorulan müdür, esniyerek kalktı, yatagına girdi. Anasimn hayaline çocuk gibi sokularak uyudu. yüksek olduğunu anladık. Bu sabah (dün) Güzel San'atlar Akademinizi gezdik. Kadın ve erkek talebenin canh modeller karşısında ayni şekilde çalıştıklannı görmek bizim çok alâkamızı çekti. Bugün senesinin le büyük istiklâlini başka bir Arjantin istiklâlinin 135 inci yıldönümüdür. Bu münasebetmücadelelerden sonra tekrar eline alan Türkiyeyi daha gözle görüyoruz. Büyük Şef Atatürkün başkanlığı altında Türkiyede vücude getirilen terakkilere hayranız.» Ingiltere ve Avustralya Londra 25 (A.A.) Avustralya Başbakanı dün Lowestoftda bir söylevde demiştir ki: « Büyük Briytanya inanmalıdır ki 4 Ertesi günü, mektubu postaya ver • 1914 yılının kötü günlerine benziyen dirmek için yukarıya çağırdığı pansi günler yeniden başlarsa Avustralya, son adamına ve son gemisine kadar îngilteyoncu madam: tenin arkasından gidecektir.» (Arkan var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: