26 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 9

26 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

56 M»yıs 19.« Adolf Hitlerin Hayatı Hitler 1870 harbinin heyecanile büyük bir şef olmak hırsını duymağa başladı! Lambarch sokaklarında harb başlar ve Hitlerin ordusu muzaffer olur ve Paris düşerdi! 4 Alibey köyünde çingene kavgası! ISTANBUL HALKI NERELERDE OTURURLARt 1 Bekâr yatağı Sultanodaları Kızlarmı vermeyince ana Şehrin yiyeceğini satanlardan altı kişi insan kiri ve insan teri kokan ve babasına hücum avuç içi kadar bir odada idiler. Biri yemek yiyor, yanıbaşindaki çatlak edip yaraladılar topuklarının kirini göstermekten çekinmiyerek rahat rahat uyuyordu Kâğıdhanede Alibey köyünde çerge kuran kıptiler arasında dün kanlı bir kavga olmuştur. Ahmedle Züleyha isimlerindeki kan kocanın yirmi yaslarındaki kızı Hamideyi diğer bir çadırda oturan Cihan isminde bir delikanlı ötedenberi şiddetle sevmekte imiş. Fakat kızın delikanlıya meyli olmadığı gibi anası, babası da kızlarmı bu gence vermeğe taraftar değillermiş. Cihan birçok defalar bazan tatlılıkla; bazan da sertlikle kızın anasına, babasına müracaat ettiği halde hep aksi cevab alıyormuş. Nıhayet dün yanında Osman ve Şakir isimlerinde iki arkadaşı daha olduğu halde gene bu çadıra gelerek teklifini yenilemiş. 'Her vakit olduğu gibi bu sefer de red cevabile karşılaşınca şiddet göstermek istemiş. Kavga bir hayli uzun sürmüş. Nıhayet Cihan ile arkadaşlan bıçaklarını çekerek ana, baba ile kızlannın üzerine hücum etmişlerdir. Ahmed elinin kücük parmağından, Züleyha ile Hamide de sağ ellerinden ağır surette yaralanmışlardır. Mütecavizler hakkında tahkikat yapılmaktadır. Hitlerin; büyük zaferine aşkla bağlandığı Prent Bismark, Sedanda esir edilen Fransız tmparatoru üçüncü Napolyona Alman karargâhtna götürürken [Bismark atta, imparator arabadadır] Almanların tanıdıklan şeflerin en kudretlisi olan Hitlerin uzaktan teshir ettiği Braundu, Passau ve Lambach ahalisinin bugün süslemeğe yeltendikleri bu genc Iik, hakikatte, haylazhk ve oyunla geç miştir. Kilisedeki ilâhi ve taganni derslerini, her katolik köyünün uyuşuk ruhlu çocuğu görenek veya işsizlik saikasile, zaten ta kib eder. Kilise dualarının hazin tesirine kapılmıyan on, on iki yaşında çocuk ta»avvur edebilir misiniz? Buna rağmen, Avusturya Bavyera hududu üzerinde bir tek insan yoktur ki o çocuğun, bugünkü müstesna adama, daha o yajta iken benzediğini iddia et mesirl>' Hele Hitlerin, içinde dünyaya geldiği hanın sahıbleri bu hususta en ileride ge lirler. Dıktatörün doğduğu odayı ziya retçilere gezdirirken, orijinal bir hatıra bulup söylemek için çırpmırlar ve sözle rini daima şöyle bitirirler: «Bir gün gelecek bu bina, ağırhğınca altın edecektir!» Passauda, zabitler, vaktile Hitlerin yaptığı kahramanca işlerden bahsetmek için fırsat beklerler. Lambachh bir eczacı, mektebde Hıtlerle aynı sırada yanvana oturduklarını, ondan epi tokat yedığini bütün dünyaya anlattı. Manastınn pa paslanndan biri, talebesi arasında Hitler isminde zeki, haşarı ve muzib bir çocuk bulunduğunu hayal meyal hatırlamak tadır. seçerdi. Birkaç dakika sonra Lambachda artık harb başlardı! Bütün bu haylâz çocuk sürüsü, sokaklarda bağıra çağıra koşuşur, samanlık larda birbirini kovalar, tavuk kümeslerinde fırtınalar kopanrdı. Bu muharebe Lambach kasabasmın meydanına kadar sirayet eder ve orada, Parisi temsil eden yer, daima sukut eder ve zaptolunurdu. Sonra sulh imzalanır ve birinci Vilhelm imparator olurdu! Lambachda söylenildiğine göre, bu eski askerlerin çoğu bugün Nazidir. 18701871 muharebesinin, bütün bir gün Hitlerin kumandası altında devam ettiği, iki senedenberi Alman okullannda tedris edilmekte ve Hitletle beraber buluna mn daima zafer kazanmış, olduğu öğre tilmektedir. Genc kahraman, evine döndüğü za man, ailesinin tekdirlerini, mağrur bir kayıtsızhkla karşılıyordu. Eserinde zikrettiği harbe, kahramanlığa, askerliğe olan düşkünlüğünü bu hali çok açık olarak gösterir. Hitlercilerin genclik için tertib ettik Ieri küçük bir kitabda şu sözlere tesadüf olunur: «O günden itibaren Hitler yalnız Fransız Alman harbi oyununu ovnamağa başladı. Kırlar, çocuklann gürültüsile doluyordu. Fransızlan temsil eden cocuklar kolay kolay mağlub olmuyorlardı. Fakat Hitler öyle hırsla dövüşüyordu ki nihayet onlan altetmeğe muvaffak oluyor ve harbi kazanıyordu.» Panteonda Viktor Hügo ihtifali Toplantıya Reisicumhur başkanlık etti Geniş taşlarla döşenmiş bir avlu.. Sağ' da solda merdivenler var.. Kınk eski, harab merdivenler... Avlunun üstünü yeşil bir çardak örtmüş, bu yejil çardağın arasından san ve ılık bir bahar güneşi sızıyor... Taş merdivenlerden aşağı siyah çarşaflı bir kadın iniyor, kolunda kocaman bir bohça var. Ve bu bohçadan kirli çamaşırlar fırlamış... Binbir gece masallannm dekoruna benziyen bu eski hava içinde merdivenlerden yukanya çıkıyorum. Şimdi avluya kadar demir horkuluklu bir galerideyim. | Üstüste bırakılmış küfeler, yoğurtçu tablalan, başka seyyar »atıcılara aid sepetler ve saire bu kirli ve tozlu galerinin boyunca duvarlara dizilmiş. Demir parmaklıklann üzerine sütunlardan sütunlara gerilmiş iplerde şenlik bayraklan gibi sallanan kirli ve rengârenk iç çamaşırlan... ' Sultanodalarından gorunüşler ve bu odaların sakînleri Küfeleri göstererek: Anlamadın mı? Biz sokak sabcılarıyız. Omuzlannda, küfe, sabahlan gırtlaklannı delerek bizi uyandıranlarmış meğer bunlar ha!.... Neden burada oturuyorsunuz, diyorum. Sizin soyunuz, sopunuz, ananız, karınız yok mu"' Var!... Ya!... O halde burada işiniz ne?.. Başka odalardan da çıkıp etrafımıa sarmağa başlıyanlardan biri benimle alay ediyor: Belki i; vardır ama herkes kendî bildiğini kayınyor... Bildiğin, arkan olmadı mı nafile... Ben kendi hesabıma kadın yevmiyesile, evet elli kuruş yevmiye ile çalışmağa razıyım ama iş nerede? Yaşama savaşından pek yıldığından elli kuruşluk bir iş için bile tavsiye ve ütimasa ihtiyac var zanneden bu biçare adama, hem çok acıdım, hem de güldüm. Sonra bir diğerine sordum: Sen ne zamandanberi buradasın? Bir senedenberi. Ne iş yapıyorsun? Sebze satarım. Para tophvabildin mi? Iftiharla güldü. Çok şükür dedi. Para toplıyabildim. Çok para mı?.. Elhamdülillâh.. Tam on lira köye yollıyabildim. Altı buçuk lira da cebimde var... Kaç para ile işe başladın? Üç lira ile... Size burada kim bakar?.. Yemeğinizi kim pişirir? Ahçıdan alırız. Camasırlarınızı kim yıkar? Kadmlar var, gelip alır, yıkarlar^ Bize çül gibi bakarlar. Gülün aklı ve dili olsaydı kimbilir bu tesbihe nasıl isyan ederdi? Etrafıma bakındım ve bir şehrin yiyeceğini satan insanların daha sıhhî bir serait içinde hiç olmazsa temizliğine daha itina edilen bir yerde oturmalan lâ« zımdır diye düsündüm. Kuzum burava Belediye memurlan uğramazlar mı hiç? Ve bu sö'züme alacağım cevabdan emindim. Derhal böyle yerlere uğramıyan Belediye memurlanm tenkid etmeğe hazırlamyordum. Fakat hepsinin birden tek sesle: Uğrarlar, uğrarlar, aradasırada uğrarlar. Dediklerini duyunca yeniden hayretle donup kaldım ve tabiî ne düşündüğümü siz tahmin edersiniz. SUAD DERVİŞ *** Komşu kadmlar, Hitlerin elinden vaGene o tarihte, bu kitablan okuduk ka silkiyorlardı. Gümrükçünün oğlunun, tan sonra genc Hitler kendi kendine, haadam olmağa niyeti yok gibi görünüyor yatınm şu ilk mühim sualini sordu: Dığer ve bu halden meyus olan babası onu, küçük sılâh arkadaşları gıbi, kendİM de çiftlik uşağından başka bir §ey yapamı Avusturya toprağında doğmuş olduğu yacağmı tahmin ediyordu. halde Almandı ve Alman olduğunu hisBizzat Hitler mazisinin pek fakir ve sediyordu. Bu takdirde, nasıl oluyor da boş olduğunu hissettiği için, sekiz yüz sa babası 1870 muharebesine iştirak etme hifeye yakın eserinde, çocukluk hayatı mişti ve niçin öteki Almanlara benzemi nı birkaç satır içinde hulâsa edivermiştir. yordu. Bir gün, HitLer, babasınm, 1895 ta Bavyeralı bir Almanla, Avusturyalı rihinde Avusturyalı bir gümrük memu bir Alman arasında ne gibi fark vardı? runun evinde bulunabilecek cinsten kü Hitler, kendi de itiraf ettiği gibi, ne lÜDhanesini kanştırırken, birkaç tarihî eser den dolayı bütün Almanların Bismarkın ele geçirdi. Bunların içinden, o devrin büyük Almanyasma mensub olmak saaresimli bir mecmuası tarafından neşredilen detine irişemediklerini, büyük bir kıs Î870 muharebesine aid iki cildi seçti. Bu kançlık duyarak düşünüyor, bir türlü bukitablar Hıtleri fevkalâde alâkadar e lamıyordu Onları artık o günden sonra hiç yanm (Arkası var) idan ayırmadı. Geceleri bile yatağında bu kitablan okuyor, gezmeğe giderken yanı înegölde yapılan at yarışları na alıyor, ormanda, su kenarında, kır İnegöl (Hususî muhabirimizden) larda sahifelerini karıştırıyor, bellibaşlı Bu sene teşekkül eden Atıcılık ve Binibahislerini ezberliyordu. Bu bahisl»r ocilik Kurumu büyük bir çalışmadan sonnun şeflik kabiliyetini arttırmağa yardım ra dört beş senedenberi yapılamıyan ilketti. bahar at koşusunu tam bir intizamla yapBu eser, çocukluktaki haylazlıklarla, mıştır. Bursada yapılan bahar koşuharb, kayıtsız ve şartsız gerçekten harb a sunun akabinde înegöl kaymakamı Harasında bir köprü vazifesi gördü. Şansölye şimin himaye ve kurum başkanı Ömer olduktan sonra bıle Hıllerin bu süel bahisPeştelinin riyasetinde yapılan koşulara lere büyük bir kıymet vermekte devam ctEskişehir, Kütahya, Karacabey ve îztiği anlaşılıyor. Hitler, bugün, çocukla mitten atlar gelmişti. Halkımız bu koşura mahsus kitablarda bu bahislerin bu lara pek büyük bir alâka göstermiştir. lundurulmasına müsaade etmektedir. BunÖdemişte bir cinayet lardan anlasıhyor ki, daha pek genc iken, Hitler, harb hileleri icadmda ve düsmanÖdemiş (Hususî) Ödemişte? Hamla cesur ve kanlı muharebeler yapmakta za oğlu yirmi beş yaşında Izzet, hayvan iistad olmuştu. sürüsünün başında öldürülmüş olarak buHitler, daima kendisine itaat etmfkten lunmuştur. Ödemiş zabıtası, Ödemişin hoşlanan bir sürü haylazı Lambach kasa Yağh mahallesinden Demircili Mehmed, basınm bir köşesine toplar ve onlara, Al Yeniköyden Arif oğlu Mustafa Ali ve man ordularımn, Fransız ordulannı nasıl Tirenin Kızılcahavlu köyünden Hüsnüezdiğini hararetle anlatırdı. Nutuk bilin yü, suçlu olarak yakalamıştır. İddıaya ce, tatbikata geçilirdi. Hitler Alman or göre, İzzetle bu suçlular arasında kadm dusunun başbuğu olur, arkadaşlanndan yüzünden doğan bir düşmanlık varmış birisini de Fransız ordusuna kumandan ve hâdise de bundan çıkmıştır. Ustüste konulmuş ikişer küfenin iki yanında nöbet beklediği bir kapının Önünde duruyorum. Sonra ne sağa ve ne sola değmemek için eteklerimi toplıyarak açık duran kapının çuval perdesine yaklaşıyorum. Kapı perdesîni yanacakmış gibi parmaklarımın tam ucuyla tutuyorum ve: Hey hemşerim... Kimse yok mu Allah... Allah... Onlar köylü... burada. diye seslenerek bu çuvalı kaldıDışarlıklı. Nasıl akşamları kendi memnyonım. leketlerine dönerler... Perdesini kaldırdığım bu odanın da Siz köylü müsünüz? ha doğrusu bu koğuşun içerisinden yüzü Evet. me çarpan ağır kokulu bir hava ile gay Neden buraya geliyorsunuz?... riihtiyarî geri çekiliyorum. Köylü iseniz köyünüzde tarlanızda neBu hava insan kiri, insan teri ve pis den çahşmıyorsunuz?. bir yağla pişmiş yemek kokuyor. Bir tanesi: Demin sorduğum sualin münasebet Rençperlik bizi geçindirmiyor, disizliğine içimden gülüyorum. yor... Biz buraya uzun zaman için de Kim«e yok mu burada ha!... gelmeyiz ki Ya vergi borcumuz varsa Panteonda "Viktor Hügonun Nasıl kimse olmaz?... Perdesini paronu ödemek için ve yahud da bir iki çift maklarımm ucuyla tuttuğum bu kapının mezarına konulan çelenkler hayvan almak için çahşınz. Parayı birikarkasındaki küçük odada, yerlere tahtaParis (Hususî) 23 mayısta, Pa!ann üzerine konulmuş kalın kâğıdlann, tirdık mi hemen geri döneriz. Bir, bir buriste büyük Fransız şairi Viktor Hügoince ve kirli abalann pire tersinden ren çuk sene memlekette kalınz.. Gene bunun mezannda büyük bir ihtifal yapıldı. gi görünmiyen yorganların üstünde otu rada gelir çalışmz. îhtifale bu sene büsbütün hususî bir şe Demek İstanbul iyi yer... Burada ran, yatan tam altı kişi var... Bir tanesi kil verildi. M. Edmon Harokurun okuiyi Dara kazanıyorsunuz. İş çok öylemi? kenarda dizlerini namaz kılar gibi altına duğu bir şıirden başka hiçbır söylev söyalmış. Diğeri ortada bizim evlerimizde İçlerinde bir ihtiyarı: lenmedi. bulaşık veya mendil çorab yıkadığımız Tövbe istağfirullah insanı günaha Saat 1 1 de Reisicumhur M. Löbrön, kocaman pors*len bir tasın içindeki yosokma bayanım, diyor, iş çok olur mu Panteona gelmiş, Riyaseticumhur mızı purtlu bir paparayı istiha ile kaşıklıyor... | İstanbulda; hiçbir iş yok... İçimizde bir kası tarafından çalınan Marseyyez mar İkyi yerlerinden doğruluyorlar. i senedir buraya gelip te hâlâ bir iş edineşile selâmlanmıştı. Yanmda Ulusal EğiKenarda bir tanesi tahtalann üzerine memiş olan'/r var... Köyden birkaç lira tim (Mıllî Maarif) Bakanı, meclıs başkanları, Universite Rektörü, Akademi uzanmış, başını bir kirli çamaşır yığınma sermaye ile gelirsek onunla meyva, yoazasından bazıları ve daha başka resmi gömmüş ve yürümekten sismiş, şekiUerini ğurt, yahud birsey arayarak işe başlıyorkimseler bulunuyordu. Heyet üç sıra kaybetmis kocaman ayaklannın, kurak sun, o zaman hem birkaç para yapabidizilmiş çocukların ve genc kızlann ara bir ova kadar çatlak topuklarını ve bu lirsin, hem de geçinirsin. Fakat, eğer bir sından geçerek, mezarın önüne gitmiş, topuklann kirini göstermekten çekinmi imalâthanede, bir fabrikada çalışmağa geldinse yandın gitti. İnsanı dinlemezler orada, M. Löbrön dâhi edıbin mezarı yerek rakat rahat uyuyor. bile, kapıdan koğarlar. •*• üstüne bir çelenk koymuştur. Akademi namına da bir çelenk konulmuş ve M. Harokun Viktor Hügo için yazdığı şiiri okumuştur. Orkestra Saint Saensin zafer marşını, bundan sonra Bethovenin cenaze marşını çalmıştır. îhtifalin resmî kısmı bittikten sonra, ilk okul talebesinden 2,500 çocuk ve muhtelif liselerden beşyüz talebe Hügonun heykeli önünde bir geçıd resmi yaparak heykele çiçekler atmışlardır. Hügo ihtifalleri devam etmektedir. Paris 25 (Telsizle) Büyük Fransız edibi Viktor Hügonun ölümünün 50 inci yüdö«ümü münasebetile bugün her tarafta konferanslar verildi. Buyük adamın ismi anıldı. Merhaba hemşerim, diyorum. Merhaba. Burası neresi.. Bu hanm ismi nedir? Buraya Sultan odalan derLr efendim. Burada bekârlar otururlar. Bekâr odasını aklımda fransızcaya tercüme ettikten sonra bir de şu karşımdaki sefalet yuvasına bakıyor ve gülümsüyorum. Siz buranın kiracısı mısmız?.. Sen de ne kanşıyorsun, demek istiyen bir bak"5İa yü^üme baktıktan sonra: Fvet, diyor... Kiracıyım... Öteki gencler.... Onlar da kiracı mıdırlar? Evet. Kaca buranın kirası? Ayda beş buçuk lira. Adsırı başına mı? Yook canım.. Hep beraber ayda be* buçuk lira veriyoruz. Bizi dinlemek icin biran yemeğini bırakmış olan adam deminden daha büyük bir iştahla yemeğe koyuluyor. Kaç kisi yatıyorsunuz bu odada? Biz simdi altı kişiyiz.. Bazan daha kalabalık ta oluruz. İşiniz nedir sizin? Neden... îş mi yok acaba?... Samsunda tütüncüler için açılan kurs Komiserler arasında Şehrimizde bazı polis komiserleri ara sında değisikhkler olmuştur. Fatih birinci komiseri Hamdi Samatya birinci komiserlığine, Alemdar birinc komiseri Fehmi Beykoz birinci komiser lığine, Beykoz birinci komiseri Şerif A lemdar birinci komiserlığine, Eyüb ko miseri Muzaffer Aksaray birinci komi serliğine tayin edilmişlerdır. Tütün kursuna iştirak edenler grup halinde Samsun (Hususî) Samsun Halkevi köycüler komitesi İnhisarlar İdaresinin çok değerli yardımile Halkevinde bir (erken tütün fidesi yetiş tirme kursu) açmıştı. İnhisarlar fen memuru ve ayni zamanda Halkevi köycüler komitesi mümessıli Saıd Coşkun tarafmdan idare olunan bu kurs iki ayı nazarî, iki ayı amelî olmak üzere 4 ay devam etmiştir. Kursa köylerden akın eden merakh tütüncüler büyük bir hevesle de vam etmişlerdir. Memleket tütüncülüğünün ihyası hususunda atılan bu adım köyluler tarafından buyuk bir kıvançla karşılanmış ve gelecek yü için de çok faydalı bir örnek olmuştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: