29 Mayıs 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8

29 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHUrtfcft'k 29 Mayıs 1935 Bir Italyan Habeş harbi Iş Bankasma olan borcun Elisa Landi yedi senedir ayrı yarısını Bakanlık verecek ne netice verebilir? Habeşistanda 4 ay tetkikat yapan Alman tayyarc yaşadığı kocasından ayrıldı Sarışın yıldız ((Şimdilik tekrar evlenmeğe niyetim yok. Fakat karar verirsem sinemadan Holivud, mayıs (Hususî) «Roma Âtesler içinde» ki masum kızı muvaffa kiyetle yasatmıs olan genc artist sesi ritremeden, fakat büyük bir teessür içind, bana derdini yanıyordu: Şimdilik ihtiyaclannı kocasının parasile temin etmek fikrinde olan bir ka dm deeilim. Buna karar verdijnm gün sinemadan çekilmek ve bütün hayatımı aile yuvamla çocuklarıma hasretmek is terim. Elissa Landinin kendi aşkı ve izdiva cına dair içini dökmesi ilk defa olarak vaki oluyordu. Dört senedir Holivudda yaşıyan, eski Avusturva împaratorluğu hanedanına mensub bir kontesin torunu olan sarışın yıldız hiç kimseye şirodiye kadar bu hususta tek söz söylememişti. Aşk ve izdivac işlerinin bir reklâm va sıtası olarak kullandığı sinema merkezinde bu ise dair sükutu muhafaza etmiş olan tek kadın o idi. Vakıâ bu sükut hak kında da ağızdan ağza birçok dedıkodular dolaşıyordu. Fakat o bunlann yalan olduğunu dahi açığa vurmak ihtiyacını duvmamıştı. Elissa 1928 senesinde îngilterede henüz acemi bir aktris sayılırken meşhur bir avukat olan John Laurence ile sevişerek evlenmişti. Genc kız Johna dostlanndan birinin evinde rastgelmiş, birbirlerinden hoşlanmışlar ve etraftan gördükleri tes. vik üzerine evlenmişlerdi. John neşeli, nüktedan ve çok malu matlı bir adamdı. Bulunduğu mecliste kileri daima Koş fıkralan, tatlı sözleri ile eğlendirirdi. Elissa ise biraz durgun, fazla hülyayı ve düsünceyi seven bir kızdı. Fakat Johnun neşesi ona da sirayet etmekte gecikmedi. On dört yaşında hayatını kazanmaya baslamış ve 18 yaşında tamamile müstakil bir hayata atılmış olan Elissa bu izdivacdan, paradan başka her sey bekliyordu. O ana kadar kendi kazancı olmıyan tek meteliğe el sürmemişti. Evlenmesi sırf sevgi yüzündendi. îzdıvacın sırf aşk için yapılmıyacağı nazariyesini bir türlü kabul etmek istemiy <ı. kocasının kendi sine b« paralık b :I e bir yardımı dokun masını bekle yo'du. John karısının bu huyda oldugunu görünce tabiî ona artistlik hayatına devam etmesi için müsaade verdi. Ailenin bütün masrafını hep yan yarıya yapıyorlardı. İçinde bir gün bile oturmadığı Londra daki apartımanm kirasının yarısını hâlâ Elissa vermektedir. Genc artist izdivac merasiminin icrasından iki gün evvel büyük sinema sosyetelerinden birile ilk kuntratını yapmıya muvaffak olmuştu. Sosyete kendisinden derhal, baş kadın rolünü oynıyacağı filmin dış manzaralarının çevrileceği Malta adasına gitmesini istedi. Elissa üç hafta Maltada kaldıktan sonra Londraya döndü. Derken bir baska fılme, onu takiben üçüncü bir filme başladı. Üstüste alb ay bu iş böyle devam etti. . Elissa işine büyük bir hevesle sarılmışh. Fakat bu gayreti fazla paraya veya şöhrete düşkün olduğu için göstermivordu. Sırf kocasının eline bakmamak, kendi ihtiyaçlarını kendi temin edebilmek için... Fazla meşguliyet onu yormuştu. Ha;talandı ve dört ay yatakta kaldı. Bu müddet enasında kocasından, kendisi için ne masraf ediyorsa bunlan ayrı bir deftere yazmasını rica etti. 1yi olduktan sonra da bu paralan ödedi. Elissada hesabilik âdeta bir illet halindedir. Yedi senelik evli olduklan halde Johndan tek bir he diye kabul etmemiştir. Avusturyalı yıldız ilk seneler, bjr gün gelip sinemayı bırakmak ve yalnız aile kadmı olmak ümidini besliyerek çalıştı. Fakat şöhreti artıp ta kendisini Holivuda çağırdıkları vakit artık bu hülyaya veda etmek lâzım geldiğini kendis'i de anlamıstı. Cünkü yapılan parlak tekliflere dayanamadı. oraya gitmek karannı ver dı. Kocası da bu kararına itiraz etmedi. Haftalar, aylar, seneler geçti. Karı koca birbirlerinden uzak yaşadılar ve ayrılmak ihtiyacını da duymadılar. Elissa bu hususta diyor ki: O zamanlar ayrılmak ihtiyacını kat'iyyen duymuyordum. Çünkü johnu seviyordum. Fakat mesleğimden de ayrılamıyordum. Bununla beraber Holivudda hiç bir ağza dedikodu sakızı olmıyacak derecede sakin ve çekingen bir hayat yaşadım. Bazılan bu sefer, bunu bir dedikodu vesilesi yaptılar. Adımı «so guk ve hissiz» e çıkardılar. Maamafıh ben buna razı oldum. Kocama hiyanet etmi« vaziyetİRde kalmaktansa «soğıik ve İzmir Belediyesinin borcu azalıyor BAMİSLERİ çekilirim!» diyor îzmir (Hususî) Bazı işler için Ankaraya gitmiş olan Şarbay doktor Behçet Salih döndü. Verdiği izahata göre, Şarbay, Aydın hattının ahnmasmdan atlı tramvayların kaldırılmasından, panayır birinci başkanlığm General Ismet înönü, ikinci başkanlığın da Ekonomi Bakanı Celâl Bayar tarafından kabul edılmesinden mütevellid îzmirin sevinc ve şük ranlannı, büyüklere sunmuştur. Hüku met merkezindeki bir çok teşebbüsleri a< lâka ile karşılanmış ve neticelenmiştir. binbaşısı «İtalyanlar mağlub olurlar» diyor I Bu meydanda Iş Bankasma olan borc derdi de halledilmiştir. Çünkü Belediye, bankaya her yıl 300 bin lira ödemektedir. Bu yüzden birçok işler, bilhassa bayındırlık faaliyeti aksamaktadır. Belediyenin kefili, Finans Bakanlığıdır. Teşebbüs neticesinde, Bakanlık, bu tediyatın yarısını deruhde etmistir. Yani belediyeye her yıl 150 bin lira verecektir ve 939 da borc bitecektir. Bunu müteakıb da Finans Bakanlığının vermeğe başlıyacağı parayı her yıl 150 şer bin liradan haM olan borcu ödemeğe başlıyacakrır, ki İ bu da 944 te kâpanmış olacâktir. Bu suretle şehr müessesesi, 150 bîn liralık yeni bir varidata Jcavuşmuş olmaktadır. Doktor Behçet Salih, îzmir şehri içinde belediyece otobüs işletilebilmesi için hükumetin yardımım istemiştir. Ümidi kuvvetlidir. Tahakkuk ederse otobüslerin parası 20 vılda ödenecektır. Bu meyandaki en güzel haber, panayın açmak hususundaki yalvanşın, Baş bakan Ismet Inönü tarafından kabul edilmiş olmasıdır. Hükumet, panayır icm, döviz, kontenjan, gümrük işlerinde, büyük kolaylıklar göstermektedir. Yukarıda ve asağıda tolda Habeş askerleri manevrada, sağda, Çocuklarm ölüme mahkum ettikleri çocuk Elisa Landinin son retimlerinden biri his«iz» olmayı tercıh ederim. John onu yalnız bir defa 1932 de eörmeğe geldi. Beş on gün çok eğlenceli ve neşeli bir hayat geçirdıler. Kocası gi dince Elissa gene tenha köşesine çekildi. Fakat Elissa Johnu hâlâ sevmekte olmasına rağmen bugün aynlmak kararı nı vermiş bulunuyor: Ne garib şey değıl mi, diyor, onunla dostluğumuz^ı bozmamak için aynh yoruz. Holivudda en ziyade şaştığım şey vaktile delicesine sevmiş olanların yek diğerlerinden ayrıldıktan sonra birbirleıi hakkında ağza alınmıyacak derecede ağır şeyler söylemeleridir. Fakat daha fazla şaştığım şey ise, bazılarının, onların hâlâ birbirlerini sevdıkleri için böyle yekdığerlerinin aleyhlerine alıp yürüdukleri mütaleasını ileri sürmeleridir. Şimdilik yeniden evlenmek akhmdan bile geçmıyor. Eğer bir gün karar ve rirsem bunu evvelce de söyledığim gıbi sinemadan çekilerek hayatımı tamamile aile yuvama ve çocuklarıma hasretmek ıçın yapacagım Elissa kuvvetli bir artist olduğu kadar, kuvvetli bir muharrirdir de... Son bas tırdığı eser üçüncü romanıdır. Kendisine teşekkür ve veda edip ayrılırken bana da bir tane hediye etmek lutfunda bulundu. Adı: «Atalar» dır. Kapının önüne çıktığım vakit yaprakları çevirmek istedım. İlk sahifesinde şöyle bir satır gördüm: «Bu eserimi severek evlendiğim ve dostça ayrıldığım John Lavrence ıthaf edıyorum». 3u Holivud ne garib bir memleket, şu artıstler ne tuhaf insanlar! oriada iki Italyan gemİMİ karaya atker çıkarıyor, sağda asağıda Italyan Habeş hududundaki ttalyan askerlerinin yasayışlajından bir intıba beşlılerin üzerinde ehemmiyetli bir tcsir yapamıyacaktır. Habeşliler toplu ve mütemerkiz mevzilerde harbetmezler. Habeş muharibleri daha ziyade baskınlardan ve tabiî arızalardan istifade ederler. Diğer taraftan bir İtalyan askeri bir Habeş askerıle göğüs göğse harbetmek vazıyetinde kaldığı zaman Italyan için muvaffakiyet ıhtimali yoktur. Habeşis tanda yerlılerin çoğu müstcvli, mütecaviz ve mütehakkim addettikleri bir düşmana karşı gavet derin bir gayiz ve kin bes lerler. Alelâde bir Habeşli bedenî kuv vet cıhetinden faık ve güçlü oldueunHan bir îtalyanın hakkından pek çabuk ge lir. Daima beraberinde bulunduğom Habeş împaratoruna bir gün dedım ki: « Ahvalın nazık olduğuna göre M. Musolin'nin (tarziye) addedebıleceği bir jest ile kendisinin sıkıntılı vaziyetten sıyrılmasma yardım edılse iyi olmaz mı?.» Lâkin împarator bu teklıf ve telkinimi derhal reddederek dedi ki: « Haksızlık Habeşistan tarafında değil, îtalya tarafındadır. İtalyanlar zannediyorlar ki Musolininin adını işitir işitmez korkusundan zangır zangır titriye cek bir memlekete girecekler ve kolayca zafer elde edeceklerdir. Lâkin îtalyanlar Habeşistana girdikleri vakit göreceklerdjr ki Habeşlılere hücum etmek muhakkak bir hezimet de mektir.» împaratora müzaharet eden reisler ile görüştüm. Bunlar İtalyaya karşı daha açık, daha metin davrandılar. Anladım ki împaratorun etrafındaki rüesa Ital yanın ebedî düşmanlarıdır. Bugün benim gördüğüm asıl tehlike împarator Halili sülâlesinin, Habeşli rüesanın îtalyanlara karşı besledıkleri hmc ve kini bir gün kesilemiyerek bunlan hücum etmekten menedememesi ihtimalidir. Bu hareket İtalyanlan bir devleti muazzamanın askerleri olarak şimdi muhafaza ettikleri atalet vaziyetini bırakarak şeref ve itibarlannı kurtarmak için muharebe meydanına atılmağa sevkedecektir.» P. N. Con Bolsin macera dolu hayatı Tanınmış artist filimlerinde vefasız erkefc rolüne çıktığı halde hususî hayatında mükemmel bir aile reisidir «Hayatım sanı feda» ve «Kadın asla unutmaz!» fi • limlerinin kahrama • nı John Boles bu • gün sade kadın seyırcılerin değıl, bü tün erkek sinema meraklılarının da takdirini kazanmış bir şahsiyettir. Hangi rolü deruhde e derse etsin o kadar kolaylıkla ve kuv vetle oynuyor ki in san onu hic çalışmadan, hiç uğraşma « dan sırf tabiatin kendisine verdiği kuvvetle bu hale gel miş zannediyor. Halbuki bilseniz John Boles bugünkü mevkiini ne kadar güç lükle elde etmistir. John Boles 1900 senesinde Amerika nın Teksas eyaleti" çevresinde doğmuş olc na gore bu | tip te büyük babasının çiftliğine dönüngün tam otuz bes yaşındadır. İlk ve or ce bu işin arkasını bırakmıştır. Fakat deta tahsilini bitirdıkten sonra Tıb Fakül likanlının ruhunda ötedjsnberi yerleşmiş tesine girmiş ve doktorasmı fizik üzerine olan artist olmak hevesi birdenbire kuv yapmıştır. vetlenmiş ve derhal Nevyorka hareket etAmerika büyük savaşa girdiği zaman zabit olarak Fransız cephesine yollanmış ve fransızcayı iyi bildiği için orada «entelicens servis» te çalışmıştır. John sesi güzel olduğu cıhetle Fran sada ıken şan dersi almış, fakat harb bi • miştir. Orada büyük bir sıkıntı ve parasızlık içinde şan dersi almaya devam eylemiş, hayatını kazanmak için bir kız mektebinde fransızca hocalığı etmistir. Bir aralık Avrupaya bir talebe gezintisi tertib et Amerikada bir şehirde beş on çocuk toplanmış, Amerika vah • şilerini taklid ederlerken harb esiri aldıkları iki arkadaşlarını bir ağaca bağlamışlar, etrafla rında saman yakarak onlart idama karar vermişlerdir. Çocuk lar bağırarak ağacın etrafında dönerlerken ağaca bağlanan yavrucuklardan biri diri diri yanmıştır. Resmimiz bu facia • dan bir mucize eseri olarak kurtulan küçük Dobrysky ile bağ . landığt ağacı gösteriyor. Tatil edilen dersler Halkevinde fransızca dersleri tatil e dilmiştir. Amelî elektrik, almanca ve hesab derslerine devam edılecektir. miş ve bu suretle beş para sarfetmeden tekrar eski dünyaya gelmiş ve Nevyorka dönüşte birçok tiyatrolara müracaat et mesine rağmen iş bulamamıştır. Nihayet çalışa çabalıya «Küçük Jessie James» ismindeki musikili komedide bir rol almışbr. Bunda muvaffakiyet gösterince diğer musikili komedilerdeki vazifeleri onu takib etmiş, bilhassa «Cikitty buseleri» is mindeki piyeste çok alkışlanmış ve Glorya Svanson ile birlikte «Sunyanın aşk ları» piyesinde oynamıştır. Bu piyesten sonda talih kendisine güler yüz göstermeğe baslamış ve bazı fi Iim sosyeteleri Johnu Holivuda davet et mişlerdir. Holivudda birçok sessiz filimlerde oynadıysa da pek o kadar göze çarpan bir sahsiyet olamamıştır. Sesli fılim cıkınca John büsbütün vükselmiş ve «Çöl şarkısı» kordelâsı onu büyük yddızlar derecesine çıkarmıştır. John bundan sonra janrını değiştir miş ve «Hayatım sana feda», «Başak» gibi facialar oynamıştır. John Boles filimlerinde çok defa vefasız görünmekle beraber mükemmel bir aile babasıdır. Bir kızı, bir de oğlu vardır. Habeşistanın vaziyetini süel (askerî) bakımdan tetkık eden Alman mütehassıslan îtalyanın bu memlekete karşı açacağı harbin ümidsiz oldugunu, İtalya aleyhinde netice vereceğini yazıyorlar. Bunlardan tayyare binbaşısı Hans Steffen Habeşistanda dört ay süren bir tetkik seyahati yaparak Berline döndükten sonra gördüklerini yazmıştır. Binbaşı Italyanın Şarkî Afrikadaki müstemlekelerine süel kuvvetler göndermekte olduğu bir za manda Habeş toprağına ayak basnuş ve dört ay daima Habeş Imparatorunun beraberinde bulunmuş, bu gergin ve heyecanh zamanlarda vaziyeti yakından görmüştür. Yazdığı yazılarda diyor ki: «Kanaatime göre İtalya girişmiş olduğu maceradan Habeşistandan zava hiri kurtaracak müsaadeler koparmadıkçe dönemez. Fakat Habeşistana karşı açacağı harb de ümidsizdir. Sonunda kaybedeceğine kuvvetle inanıyorum. İtalya ile Habeşistan arasında hakikî bir harb vukuunda Italyanın şimdiye kadar şarkî Afrika müstemlekeerinde karaya çıkar dığı 65,000 askerden pek azı berhayat olarak Italyaya dönecektir. Evvelâ iklim Habeşlilerin tarafında olup îtalyan kıt'alannı eritecektir. Somali hududunda 600 mil uzunluğunda bitarar mıntaka vücude getirilmiştir. Bu mmtakanm bir tarafında muhtelif reislerin kumandası altında 100,000 kişilık bir Habeş ordusu bekliyor. Diğer tarafında 65 bin îtalyan askeri vardır. Bunlardan 25 bin kişi teknik işlere bakan efraddır. îtdyan ordusunun beraberinde tank lar ve diğer her türlü asrî ve modern siIâhlar vardır. Fakat Habeşistan arazisinde tayyareler ve tanklar neye yarar! Hakikî harb başladığı vakit Habeşliler memleketin dahiline çekilecekler, arka larından îtalyan tanklarının gelmesini bekliyeceklerdir. Lâkin sarp dağlar, u çurumlar, kayalar tanklann önüne bertaraf olmıyan engeller olarak dikilecektir. îtalyanlann top kuvvetleri dahi Ha Samsunda yoksul çocuklara hediyeler verildi Samsun «Hususî» Çocuk Esirgeme* Kurumu, buradaki yoksul yavrulara muhtelif hediyeler vermiftir. Yukarıki resim hediye alan çocukları göstermektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: