2 Haziran 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8

2 Haziran 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET ~t Halîrao 1935 Belçika, şimendiferin 100 üncii yılını kutluladı 1804 te işlemeğe başlıyan ve 1829 da saatte ancak 25 kilometro gidebilen şimendifer, 1835 te dünya ekonomisinde rol oynamağa başladı Insan derisi, insan parmağı ve insan cesedi ticareti Nüfus Müdürlüğü faydalı Almanya gizli muhakeme Nüfusu artırmak için ne yapmalı? bir kitab çıkardı Gazeteci Jakob meselesi büyüyor yapılmayı istedi 183S senesinde işlemeğe başlıyan Belçikamn ilk şimendiferi [Ba temsili resim o zaman yapumiftır] Brükselde açılan arsıulusal sergi mülasebetıle Belçikalılar şimendıferin yüzüntü dönüm yılını kutluladılar. Vakıâ şi mendifer 1835 te değıl, ilk defa 1804 te Ingılterede, sonra Fransa, sonra da 'Amerıkada işlemeğe başladı. Fakat Belçikada şimendiferden ancak 1825 ile 1835 seneleri arasında amelî bir surette »tifade edıldığine göre bu kutlulayış tam yerinde olmuştur. Evet işte o seneler arasındadır ki siyasal ve ekonomik gayeler takib edilerek muntazam ray döşenen yer ancak Belçikadır. Belçikada demiryolunun tesisi Kral Birinci Leopold zamanma tesadüf eder. Bu hususta Nafıa Nazift Rogiff ile, yaktin o zamana kadar vâsıl olmuş olduğu en hızlı gitme şekli idi. 1835 îngılterede de şimendifer için ehemmiyetli bir tarihtir. Malî müesseseler ancak o tarıhte şimendifer kumpanvaları tesisini ve bu yüzden iktısadî menf aatler teminini düsünmüslerdir. Simendiferin icadının yeryüzünde hu sule getirdıği değisiklik çok mühimdir. Onun içindir ki tarihlerde şimendiferin icadı zamanma tesadüf eden siyasî vak'alara o kadar ehemmiyet verilmediği halde şimendiferden uzun uzadıya bahsedilmektedir. Şimendiferin icadı yeryüzünde adeta Amerikanın keşfi, matbaacılığın icadı g J93S senesinin mucizelerinden: Elektrikli, buharlı ve motörlü fimendiferler bir arada tile Büyük Okyanus ile Atlas Okyanusunu birleştirmek üzere Amerikanm or tasmdan bir kanal açmak projesi yapmış olan mühendis Pierre Simonun çok gayreti görülmüştür. 1834 te yapılması kararlaştırılan Brük$el MalİH yolu 1835 senesi mayısının beşinde bitmiş ve üç lokomotifle çekılen büyük bir katar 900 davetliyi hattm bir başından öbür başma kadar taşımıştır. Beş sene kadar epeyce pahalıya satılan şimendifer biletleVinin fiati 1840 da tngilteredekinin üçte biri derecesine in dirilmiştir. Fıatlerin bu kadar indirilebilmesi o zamanki şimendiferlerin masraf larının pek az olmasından ileri geliyordu. Bir kere hiçbir istasyonda gar binası değıl, hatta bir sığınılacak yer bile yoktu. Garlar ancak 1860 ta yapılmıya baş landı. 1835 ayni zamanda Almanyada da demiryolları inşaatının başladığı tarihtir. Almanyada ilk demiryolu olan Furth Nuremberg hattı 1835 senesi birincikâ nununun 7 sinde açılmıştır. Bu hat Bavyeralı mühendis Denis tarafmdan sekiz ay zarfında inşa edılmiştir. ilk zamanlarda buharla işliyen bu nakliye vasıtası ile hayvanların çektiği nakliye vasıtaları pekâlâ rekabet edebilmiş, birçokları sürat temin etmesine rağ men pahalı olan şimendifere rağbet et memişler ve arabalan tercih eylemiş lerdir. §imendiferde ilk sürat rökoru îngil terede kınlmış, 1829 da Liverpul ile Mançester arasma işliyen katar saatte 25 kilometro katetmeğe baslamıştır. Bu insaniye İsviçre federal meclisinin son celseİç tşleri Bakanlığı Nüfus umum müdürluğu geçen dort yılda yapılan ve ge sinde, dış siyasa kısmı şefi M. Motta, lecek dört yıl içinde yapılacak işlerı Almanya hukumetıle Jakob meselesi hulâsa eden bır eser neşretmiştir. Bu e hakkında yapılan müzakerelerin vaziserde nüfus dairelerinın feci vaziyetle yetme dair malumat vermiştir. Bılmdıği üzere, İsviçre hükumeti, rine temas edılmekte ve bu idarelerm ıslahı ve nüfus sicillerınin yenileştiril hakem usulunün Almanya tarafmdan mesi etrafmda mülâhazalar yürütül 'kabulunden hemen sonra, hakem mahmektedır. Eserin en mühim kısmını teş kemesmde, kendi namına bulunacak kil eden nüfusumuzu artırmak bahsin olan hâkimi tayin etmiş ve diğer üç bitaraf hâkımin İskandinavya siyasal den şu satırları nakledıyoruz: «Memleketimizin büyuk şehirlerin şahsıyetleri arasından seçılmesmi Alde mahdud bir tabakadan maada bütün man hukumetme bıldırmişti. M. Motta, Almanyanm, henüz kendi halk kütlesi doğumu tabiî olarak kabul etmekte olduğundan doğum olduğu gi hakemını seçtığıni ve Isviçrenın teklifgi meydana gelmektedır. Memlekette lerıne cevab vermedığmi söylemıştir. tabiî doğum yapılmış olduğundan doğu Dığer taraftan Gestaponun, yabancı mu arttıracak büyuk tedbırlere ihtiya memleketlerdeki faalıyeti hakkmda cımız yoktur denilebilir. Doğumu art heyecan verici şayiaların ortaya çıkmatırmayı teşvık yalnız büyük şehırleri j smdan korkan Almanya, hakem mahmizdeki mahdud ve bilhassa münevver kemesi celselermin gizli tutulmasını istabakava karşı lüzumludur. tedığini Isvıçreye bıldırmiştır. Bu teklif Ancak ölume karsı geniş mikyasta sa kabul edıldığı takdırde, Almanya, kenvaşa memleket şıddetle muhtacdır. dı hakemını tayın edecek ve Isvıçrenın Bu savaşın başında hiç şüphe yoktur teklıflerme cevab verebilecektir. ki sıtma, frengi ve emsali hastalık Salâhıyettar mahfıllerde, M. Mottalarla mucadele gelmektedır. Bu cidal de nın, Berlınden gelen bu teklifı kabul etsadece bunlan tedaviye ınhısar etme miyeceği kanaati vardır. İsviçre hükuyıp kaynaklarını tamamen kurutlma meti ve bilhassa Bâl, hakem mahkemeğa da matuf olmak lâzımdır. si celselerının alenî olmasını esas itibaHıfzıssıhha kaidelerini basit şekilde rıle ıstiyorlar. Bâl adlıyesi tarafmdan bütün halka yaymak. ve halkı bunlara elde edılen vesaık o kadar itham edıcı riayete alıştırmak hiç te ıhmal edılmi mahiyettedir ki .içinde yazılı olan şeyvecek bir mühimmedir. ler ifşa edıldiği takdırde arsıulusal bır Köylerin yerleri, evlerin yapılış şe tesir yapacaktır. kılleri, sular da az mühım rol oynamaDığer taraftan öğrenildiğine göre, maktadır. gazetecıyi kaçıran Wesemanın davasıGıda refahla alâkadar olmakla bera na haziran sonuna doğru başlanacaktır. ber mühım bır iştır. Dava üç dört gün sürecek, birçok şahıdBu bahiste en mühim işlerden biri de ler dınlenecektır. 'tedavi yoludur. Bugün halkın bü\aık Bâl adliyesinin, işin başlıca şahıdi obir ekseriyetinin belki de hayatı müd lan Almanyada mevkuf gazeteci Jakodetince doktor yüzü gördüğü vaki de bun, bır tsviçre ıstinabe komısyonu tağıldir. Bugün tedavi ile, doktorlarla uğrafmdan, yahud bitaraf bır devlet müraşan halkm mıktarı iyi hesab yapılsa messılleri tarafmdan dmlenmesini Alyüzde onu bulmadığı görulür. Doktor manyadan istiyeceği zannediliyor. Bâl marifetıle tedavi olunabılen halkm yalnız şehirlere ve bazı kasabalara mün hükumetinin bu hususta da îskandihasır olduğunu ve onun da yalnız pa navya siyasal mehafilınden aza seçeceralı tabakaya inhisar ettiğıni memleket ği söyleniyor. te yapılacak tetkikler kolaylıkla gösterır. Şu halde büyük bir ekseriyetin ve bütün köylünün tedavisi karşımızda mü him bir mesele olarak dakilir. Hulâsa: Memleketimizde nüfus mev cudu 17,5 milyondan aşağı değildir. Doğum nisbeti binde 40, artım nisbeti binde 21 den eksık değildir. Ölüm nisbeti binde 19 u geçmez ^ Viktor Hügo sefaletîn son noktası diye saçını kesib satan bir kadından bahseder; eğer sağ o!up ta bugün ayni sebeble satılan şeyleri görseydi Pariste işsîz ve kimsesizlerin içinde yalnız birkaç gece için bartnabih dikleri gece yatı evlerinden birinin koğuşu Viktor Hügo, Sefıller ismindeki ro manmda sefalet yüzünden saçını kesip satan bir kadından bahseder. Bunu; büyük Fransız edibi zamanının refahı içinde sefaletin en derin noktası olarak tasavvur ve tasvir etmiştir. Halbuki büyük makinelerin isleyip sefaleti artırdığı ve kadınların üste para vererek sac kestirdiği bu asırda bu bize nekadar ehemmiyetsiz ve manasız geli yor. Eğer Viktor Hügo; bugün dirilse, kendi memleketinde, Fransanın ortasın da, Parisin içinde, serseri gece misafir hanelerini, ve ihtiyarlar, kimsesizler ev lerini dolduran sefillerin içinde ne garib bir ticaretin doğduğunu, geliştiğini görse herhalde derin bir hayret içinde kala caktı. Bu adamlar acaba nelerini sahnazlar ki... Evvelâ isimlerini satarlar. îzdiva? etmeğe herne sebebdense mecbur olan kadınlar, bu isin kumusyonculan vasıta sile onlara müracaat ederler. Bır pazarlık yapılır ve ismini satacak adam evlenir. Kiminle?.. Ondan haberi bile olmaz... Yalnız nikâh günü Belediye dairesinde sevgili karısmı (!) görür. Okadar. Ya aydan aya parasını alır, yahud da bır defahk bir para... Omrünün sonuna ka dar onun zevclık vazifesi bitmiştir. Az bir para mukabılınde ismini sahnıştır. Böyle izdıvaclara muhtac olan ka dınlar ekseriya Fransız tebaasına geçıp, Fransada is görmek istiyen ecnebi ka dınlarıdır. Bunların içinde bilhassa bu son senelerde Hıtler rejıminden sonra Fransaya kaçmış olan Alman kadınlan ekseriyeti teşkil ederler. Bunlar yeni bir hayata kavuşmak için yeni bir tabiıyete gecmek mecburiyetindedirler. Fransada (Beyaz ızdıvaclar) ismi verilen bu ızdıvacları yapan Fransız ka dınlan c'ı vardır. Bu kadınlar ispatı rüştettıkleri halde Arjantine ve Mısıra gitmek istiyen fena yol tutmuş kadınlardır. Böyle kadınların İngiltereye dahi gıt mek icin evlı olmalan lâzımdır. Kâğıd larında evli oldukları yazılı olunca İn giltere polısi onlann ıkametine mâni o lamamaktadır. Bundan maada fena bir mazisi olan ve artık namuslu bir hayata avdet idıp polis defterınden ismini silmek istiyen kadınlar da böyle izdivaclar yapmaktadırlar. İşte bu sefıl, parasız, ac insanlar büyük bir memnuniyetle böyle izdivac lara razı olmakta ve isimlerini kolaylıkla satmaktadırlar. Isim satışında öyle büyük bir fevkalâdelık yoktur. Asıl işin harikulâde ta rafı bu adamların herşeylerini satmalarıdır. Herşeylerini, yani kendi vücudlerini, kendi bedenlerini... Evet simdi yeni cerrahlıkta yanmış bir deriyi değiştirmek imkânı vardır. Bir otomobil kazası neticesi yüzünden böyle bir yanık isareti kalmış olan bir zengin bugün artık endişe etmemektedir. Yırtılmış elbiselerini değiştirdiği gibi yanık veya yara izi kalmış yüzünün derisirri de değiştirmektedir. Zenginler bu nun için bu adamların kalçalarının, bal dırlannm ve sırtlarının derisini satın al maktadırlar. Bu nevi ameliyatlar yapan büyü kli nikler düskün insanlarla daimî surette münasebet halındedirler. Bir zenginin burnu parçalanmış... Geçici bir hasta lığı olmadığı kan tahlıllerile sabit olan bir sefılın burnu ne güne duruyor! an latacağımız şu hikâye hakıkîdir: Buyuk bır pıyanistin bir parmağı ka zaya uğramış, gelmiş bu sefillerin içinden bir kısiden bın frank mukabılınde bır parmak almağa kalkışmış. Bıliyor mu s u n u z k a c tal ' b çıkmış, tam döt yüz elli! Dört yüz elli fakir; Pariste bin frank kadar ehemmiyetsiz bir para için değil bır parmaklannı bütün bır ellerinı fedaya amade imişler. Korkunc şey değıl Bu adamların giriştikleri bu kabil alışverişlerin en garibi ölmeden evvel ce sedlerini tıb fakültelerine satmalarıdır. Tıb fakültesi ihtiyarlar arasında çok uzun yaşıyanlara, hastalar arasında hastalıkları çok karşık ve nadir olanlara daha fazla para vermektedir. Bunun için fena ve nadir bir hastalığı olan sefıl kendısıni daha bahtiyar addetmekte ve cesedıne venlecek parayı çe kişe, çekışe evvelinden pazarlık etmek tedir. Dirilığinde bu parayı yiyen adamm ölüsünün sonradan bir amfıteatrde herkese gösterilmesi hiç umurunda olmamak tadır. İnsan nasılsa toprağa girecek. Ha bu iş ölür ölmez yapılsm, ha Tıb Fakültesi teşrihhanesınden geçtikten sonra.. Vücudünün derisini, etini, kanını ve nihayet cesedini de satan bu sefillerden biri; bunu nasıl yaptığmı soran bir ga zeteciye cevaben acı acı gülmüş ve en zehirli bir istihza ile: Mirasçılarıma birşey bırakmak istemiyorum, servetimi kendim yiyeceğiml demistir. Yeni bir hava muvaffakiyeti büyük devrira yapmıştıf?"*Oofiöm1 *alanında bir karışıklık olmuşsa da sonradan iş pek mükemmel bir hal almı$, endüstri ise bu sayede dev adımlarile yürüyerek inkişaf etmiştir. Çünkü o zamana kadar iptidaî maddeleri bu kadar süratle ve bu kadar ucuz ele geçirmeği rüyalarında bile görmemiş olan fabrikalar var kuvvcti bazuya vererek çalışmıya başlamıslardır. Sonra imal ettikleri eşyanın muayyen noktalara süratle nakli onlann yeni satış pazarları bulmalanna vesile olmuştur. Diğer taraftan yeni bir endüstri sahası daha meydana çıkmıştır. O da lokomotif ve vagon inşası, ray imalâtı.. Ayni zamanda bunun birçok manevî iyilikleri de olmuştur. însanlan muayyen vakitlerde seyahat yapmıya alıştırmak gibi. Posta nakliyatı da şimendifer sayesinde intizam kesbetmiştir. 1880 senesinde elektrikli tramvay nakliyatı başlamakla beraber bunlar hicbir zaman harcıâlem olamamış, ağır yükler daima şimendiferlerle taşınmış ve uzun seyahatler daima onunla vapılmıstır. Bugün bile simendıfer bu noktadaki hâkimiyetini hâlâ muha faza etmektedir. Lokomotif, vagon imalâtmdaki tekâmül, büyük tüneller ve köprüler inşasının kabil olması, şimendiferi büsbütün halkın rağbetine mazhar etmiştir. Yalnız son zamanlardaki otomobil, otobüs rekabeti şimendiferi biraz müşkül bir vaziyete sokmuştur. Şimendiferin bir asır zarfında geçirdiği tekâmül safhalan hakkında geçenlerde Fransada neşrolunan 400 sahifelik kocaman bir kitab onun beşeriyete yaptığı iyilikleri çok iyi anlat maktadır. Moskova 1 (A.A.) Paraşutçü Aleksandrof, uçak tarihinde ilk defa olarak denize paraşütle bir atlayış yapmıştır Sukumda sahilden 7 kilometro ötede 2500 metrodan atlamış, paraşütü 1350 metroda açmış ve denize 20 metro kala da paraşütten ayrılarak suya dalmıştır Ayasofyada açılan mozaik Meydana çıkarılan büyük mozaik M. Çaldarisin Atinada söylediği nutuk Erzincanda yapılan büyük at koşusu Ayasofya müzennden bir intıba [lplerin aranndaki yer vaktile tmparator tahtının kürulduğu mahaldir] Ayasofyanm batı vestibülündeki bü yük mozaik dün öğleden sonra açılarak gazetecılere gösterilmiştir. Resim son cemaat yerine girilen Jüstinyenin tunc kapılan üstündeki aynayı doldurmaktadır, beş metro kadar geniş ve üç metro kadar yüksektir, bu mozaik bütün dünyanın en büyük resimlerinden biridir. Resim kompozisyon itibarile şöyledir: Orta grupta taht üzerinde Meryem Ana ile oğlunu gösteriyor. Meryem Ananın her iki tarafında çemberler içinde adı sam yazılıdır. Meryemin solunda ayakta duran büyük Kostantin olup ona İstanbulun bir resmini vermektedir. Bu resimde Meryeme Ayasofyanın resmini verdiğinii gösteriyor. Tablonun fonu altın mozaik olup resimlere de çok zengin kumaşlar giydirilmiştir. Bu mozaik onuncu asrın bir harikasıdır. Erzincan «Hususî» Burada Halkevi tarafmdan büyük bir at koçusu tertib ecîilmiştir. Koşu çok muvaffakiyetli olmuş, kazanan atlara muhtelif mükâfatlar verilmiştir. Yukarıki resim, koşuya gi ren atlardan bjr kısmile h&kem heyetini göstermektedir. Yunan Başbakanı M. Çaldarisin seçim savaşı için Üün Atinada 100 bin kişi önünde bir nutuk söylediğini dün yazmıştık. Tayyare ile Atinadan gazetemize gönderilen yukarıki resim, M. Çaldarisin nutkunu dinliyen halkı göstermektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: