3 Haziran 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

3 Haziran 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 3 Hariran 1935 Türklerle Süngu Süngüye No. 203 A. DAVER Çanakkalede A /Dikkatler Radyonun yeri Biz, genc, orta çağda, yaşlı yurddaşlar, ayrı gün ve tarihlerin adamlarıytz. Çocuklanmızla, genclerimiz istenildiği kadar olmasa bile yarının kültürünü taşıyacaklardır. Yurd ise kültürsüz kalan o kadar yurddaşla dolu ki bugünün bilgilerinden onları uzak bırakmamız, yürüyüşümüzü aksatsa gerektir. Gazetelerin çok az, kitablartn da gene Syie az okunduğunu düşünürtek boşluğu anlamış oluruz. Hele köylüler, bu bakımdan bende derin bir acı verir. Buna karşt elimizde birçok kitabların yerini tutacak bir değer var: Radyo.. Eğer radyo, bir kaç evin bir iki kentin yalnız müziği, eğlenceri yerini tutuyorsa bu bizim verdiğimiz az değerdendir. lyi bir programla, ağır da olsa toplantı yerlerine köylere ve yavaş yavaş aylık ödenişlerle evlere radyo neye koydurmuyoruz ? Bu radyolarda, daha iyi yasamağı, daha iyi düşünmeyi bize öğretecek metodik konferanslar, derin izler btrakabilir. Kısa Ve güzel konferanslar, yorgun, kitaba ve söze en az bağlanmış bir yurddaşı da çeker ve düsündürebilir. Eğer radyoya bu gözle bakarsak onu şimdiden kiiltür hayatımıza sokmaltyız. Yurddaş kitab da okumu* olsa kendine yarayanını buluncıya kadar vakit geçer. Radyo konferanslarının ise, güzelliği yurd daşlar la anlaşılmış bir tek ve en yarayan bir kitab yerini tutacağını sanıyorum. Çukurova mıntakasında RADYO ürün durumu çok iyî aksamki program^ Pamuklara arız olan yeni cins bir haşereye karşı umumî bir savaş açıld' Adana (Hususî) Bu yıl fazla yağmur ve sel baskmı yüzünden su altında kalan malaz (çukurca arazi) yerlerde bilhassa pamuk mahsulüne zarar veren iki cins haşare üremiştir. Bunlar dan birisi tırtıl biçiminde ve toprak üstünde yaşayarak sakını keserek tahri bat yapan, diğeri de solucan şeklinde top rak altında barınıp kökleri kemirmek suretile pamuk fidanlarmı kurutan bir nevi kurttur. İSTANBUL: ^ 18 fransızca ders 18,30 senfonik mtç siki (plâkla) 19,30 haberler 19,40 Şîter (solo) 20 Ege caz 20,30 Gavin kardeşler ve mandolinetta orkestrası 21 muk üzerine alivre satışlann iyi bir fi konferans 21.15 son haberler ve bors* atle başlaması da bu umuddan ileri gel lar 21,30 radyo ve tango orkestraa vt mekte olsa gerek. Bedrij'e Tuzan VİYANA: Bu hafta içinde 91 gün vadeli yeni mahsul iane pamuğu kilosu 35 kunıştan 17,15 gramofon 17,50 musiki bahis^ satılmıştır. Halbuki geçen yıl bu mevi leri 18.10 viyolonsel konseri 18,40 simde ayni cins pamuk ayni şartlarla tiyatro tenkidleri 19,25 edebi konuşmai daha aşağı fiatlerle muamele gör 19,45 ingilizce ders 20,15 san'at konuş/; müştü. ması 20.25 ulusal neşriyat 21,05 A^ Ovaauzdaki hububat durumuna ge lince, vakıa sellerle fazla yağmurdan bu mahsulümüz de hemen hemen "^20 nisbetinde bir zarar görmüşse de umutnî rekoltenin geçen yıldan aşağı kalmıyacağı hakkında alâkalılar arasında söz birliği vardır. vusturya halk şarkılan 21,35 Londra (national) dan naklen senfonik kon • ser: îdare eden Toskanini 23,40 ha • berler 23,50 radyo orkestraa 24,50 konuşma 1,05 cazband takımı. BERLÎN: 19,35 sporda tıbbî tedbirler 20,05 Frankfurttan nakil 20,45 günün akisleri 21,05 haberler 21,15 ders 21,45 eski süel marşlar 23,05 haberler 23.2â at yarışlannın neticesi 23,35 şarkılaı ve opera şarkılan 24,05 oda musikisi BUDAPEŞTE: 19,05 ders 19,35 bir stüdyodan nak • len filimciliğin içyüzü 20,20 Çingene orkestrası 21.35 Londradan nakil 23,35 haberler 23,50 Çingene musikisi 24,35 gramofon 1,10 haberler. BÜKREŞ: 18,05 radyo orkestrası 20,25 Rus musikisi 21,20 konser: Grigin eserleri 21,55 çifte piyano ile konser 22,25 şan konseri 22,50 haberler 23,05 gece konseri 23,50 haberler. LONDRA (Reg): 19,35 Vıyana musikisl 20,35 Londra tiyatrolarından nakil 20,55 askeri bando 21,35 konuşma 22,55 konferans « 23,10 dans musikisi 24,05 gramofon • 24.20 Droitwichten nakiL TULUZ: 20,05 şarkılar 20,25 filim musikisi 21 askerî bando 21,20 köylü danslan • 21.35 operet şarkıları 22,05 <İs Kralı> ismindeki operadan parçalar 22,50 radyo fantezisi 23,25 senfonik orkestra • 23.50 cazband takımı 24,20 Arjantin orkestrası 24,40 operet şarkılan 24,50 askerî bando 1,05 radyo fantezisi 1,25 salnn orkestrası. «24 santimetroluk bir obüs mermisi benden birkaç metro öteye düşünce hemen yere kapandım» Çanakkalede esir edilen hırittiyan müatemleke agkerlerinden bir grup sivil kıyafette Prannz topçn ı«bttind*ıi| O kadar ki gemicilerle askcrler bunlan nereye yerleştireccklerini bilemi yörlardı. Daglar gibi yığılan yiyeccklerin çokluğuna bakarak bunlan pahalı pahalı satan tacirlerin ne kazandığmı anlamak kâbildi. kalbim ö'yle şiddetle çarpıyordu ki biraz sükunet bulması için ağır ağır yürümeğe mecbur oldum. Büyük heyecanlann verdiği yürek çarpıntısı yavaş yavaş geçti. Ben de bataryama vardım. Türklerin topçu ateşi Bozcaadadan Mundrosa gidecek olan 20 ve 21 birinciteşrin Türkler ceCezairli zuhaflardan mürekkeb bir müf pane almışa benziyorlar. Çünkü mutadreze de vapura bindi. Gemide yer yoktu dan fazla demir yağdınyorlar. amma, onlar, açıkgözdürler, hemen kenHavanın güzelliği devam ediyor. Haldilerine birer yer buldular. buki felâket kâhinleri, birinciteşrin baş Demir aldık ve biraz sonra, limandan ladıktan sonra, hiçbir vapurun yanmadaçiktık. Deniz gene bir göl gibi... Vapu ya yanaş.amıyacağını löyleyip duruyor rumuz, nefes alan bir göğüs gibi kaba lardı. rıp alçalan denizin sathında tatlı bir salBu ayın sonunda Fransız kuvvetleri lanışla Seddülbahre doğru yollandı. dört alaya inmişti. Bunların ikisi Sene Alman denizaltı gemilerinden eser yok. gal zencilerinden mürekkebdi. Kalan Hayat güzeldir! topçu ise altı batarya 7,5 luk sahra, yaBoğazın ağzına geldiğimiz zaman, rım batarya 6,5 luk dağ, altı tane uzun birkaç ay evvel karaya çıktığımız Kum 15,5 luk toptan mürekkeb bir ağır ba kaleyi gördüm. Biz, burayı muhafaza tarya (yan bizimki), altı tane 15,5 luk etmeli idık, diye düşündüm. Biraz daha kısa, Eskikaleye tabiye edilmiş olan dört btede «Domuz bataryası» denilen ve bi tane 24 lük sahil topu ve iki tane 14 luk zfm bataryamıza ateş eden bataryayı gemi topundan ibaretti. gordüm. (Fransız topçu zabiti, 20 ve 21 birin(Tabiî bataryayı değil; bataryanın citeşrinde yeni cepane aldığımızı söybulunduğunu tahmin ettikleri yeri gör lüyor. Gerçi, 1915 birinciteşrin başlanmüştür. Eğer batarya böyle gözle veya gıcında Alman, Avusturya, Macar ve dürbünle göriinecek vaziyette olsay Bulgar orduları Sırbistana taarruza dı, yerinde çoktan yeller eserdi. A.D.) başlamışlardı. Fakat bu taarruzun en Ağzı bize doğru açık olan Eskihisar büyük hedefi olan Türkiye yolunu açlık deresinden doğru boğuk top sesleri i mak ve bize harb levazımı göndermek şitiyorum. Hiçbir zaman geç kalmıyan maksadı bu tarihlerde henüz elde edibataryam, Türklere cevab veriyor ve A lememişti. llk cepane kafılesi 30 birinnadolu tarafım dövüyor. citeşrinde Tunadan geçerek Avusturya Tuna filosu himayesinde Lon limanıölüm tehlikesi na varmıştı. Fakat bu birinci kafile Saat 16,30 da, bilâhâdise, Seddilba Kirde, iskele hizmetini gören River Clyde Bulgaristana mahsustu. vapuruna yanaştık. Hemen bataryama döndüm, kumluktaki sargı yerinde bir an durarak daha ileri gitmeden evvel, yo lumun üstüne düşen Türk mermilerinin oekadar fasıla ile atıldıklannı hesabla idım. Türk salvolan arasmdaki fasılalardan bilistifade yoldan geçeceğimi ümid ettiğim için. yokuşu tırmandım. Fakal mermilerin gelişmi yanlış hesablamıştım. Çünkü yolun yansmda bir güllenin ön cüsü ve müjdecisi olan ıslığını duydum. 24 santimetrelik bir obüs mermisi birkaç metro öteye düştü. Hemen kendimi yü zükoyun yere attım. Sımsıkı toprağa yapıştım. Türk demirlerile nahoş bir surette teşerrüf etmemek için tam zamanında yatmıştım. Mermi patladı ve üstüme bir yığın toprak ve demir parçası fırlattı. Kendimi yokladım. Çok şükür ki üstü me boşanan toprak çağhyanı altında sağ ve salim kalmıştım. Uzaktan gözlerile beni takib edenler, bu tehlikeli yolun üstünde, yaralandığımı ve öldüğümü sanmışlar! Toz duman dağıldıktan sonra, içine gömüldüğüm topraklann alhndan, mezarından çıkan bir hortlak gibi, fırladım. Sakin sakin yokuşu tırmanmağa devam ettim. Fakat Almanyadan Tür^dyeye gönderilen ilk cepane kafileleri ise 5 ikinciteşrinde Bulgarların Ziştova ve Rusçuk limanlarına vardılar ve buradan şimendifer1« Türkiyeye nakledildiler. Demiryolile Almanyadan Türkiyeye doğrudan doğruya cepane nakliyatı başlayıncaya kadar bu yoldan istifade edildi. İlk Berlin İstanbul Balkan treni 17 ikincikânun 1916 da Sirkeciye vardı. İki gün sonra da, sekiz günlük bir seyahati müteakıb ilk harb malzemesini havi tren Almanyadan İstanbula geldi. Salâhiyetli yerlerin anlattıklarına göre ancak malaz yerlerdeki mahsulâta zarar veren bu haşerelerin ömürleri kısadır ve yaptıklan kötülük te mahdud yerlere bağlı kalır. Sıcakların şiddetli devamı bu haşereleri büsbütün öldürür. Bu yıl hububattan en çok yulaf ve Binaenaleyh bunlar pek o kadar kor arpa cinsleri ekilmiştir. Bunun sebebi kunç değildir. Asıl korkunç olanı yeşil de bu iki cins mahsulün buğdaya nazave pembe kurtlardır ki hamdolsun on ran hem daha bereketli, hem de fiat lara henüz rastlanmamaktadır. bakımından daha üstün oluşudur. Çıftçilerimi, bu haşerelerin zarar Geçen mahsul yılı başlangıcmda melarına karşı yılmaz bir mücadeleye gi selâ buğday, kilosu 60 paraya kadar sarişmişlerdir ki o da hasara uğrıyan tartıhrken, arpa ve yulaf 70 para ile 2 kulaları yeni baştan sürüp ekmek ve bu ruştan aşağı düşmemişti. Bugün bile arada bu haşerelerin gıdasızlıktan ö daha şimdiden alivre arpa satışı kilosu lümlerini temin etmek... 95 paradan muamele görmüştür. Bununla beraber, henüz faaliyet devBu hal bile arpa ve yulaflanmızın resinde olan bu haşereler ikinci ve ba buğdaya nazaran daha verimli bir mahzan üçüncü defa ekilen pamuk mahsu sul olduğunu anlatmağa yeter. V.ö. lâtma bile zarar vermekten geri dur Adana ikliminin uygunluğu yüzün mamaktadırlar. den bu hafta içinde pazara yeni mahsul Bu iki cins haşerenin, şimdiye kadar arpa ve yulafın getirilmesi beklenmekÇukurovada bu biçim tahribat yaptığı tedir. ender olarak görülmüştü. Bilhassa bu Bu yıl ırgad durumu da çok uygunyıl olduğu gibi pamuklardan sonra sudur. Orta ve şark Anadolu yaylaların »am (küncü) lere de musallat oluşu hiç dan, her yıldakinden farklı, amele gelvaki değildi. Maamafih son günlerde mektedir. Amele (ırgad) haftalığı da sıcakların şiddetli bir şekilde devamı, uygundur. Yemesi, içmesi patrona aid bu kötü mahluklann köküne kibrit suyu olmak şartile ot kazıyıcı amelenin hafdökülmüşçesine tesir yapmaktadır. talığı 210, kızak amelenin haftalığı 240 Bugüne kadar Yüreğir ovasında böy kuruş üzerinden muamele görmüştür. lece zarar gören yerlerin genişliği an Batöz amelesinin haftalığı da 350 ku cak 1500 2000 hektara ulaşmaktadır. ruştan açılacağı beklenmektedir. Bu Diğer bütün pamuk sahası bu zarardan haftalık miktarının, meselâ 3 4 yıl önuzak kalmıştır. Zarar görmüş yerlere re 100 kuruşa kadar düştüğü gözönüne yeni baştan ekilen pamukların yetiş getırilirse bu yıl amele ve patron dumesi için her nekadar yağmura ihtiyaç rumlarınm ne derece iyileştiği hakkıngörülmekte ise de topraktaki gönenin da bir fikir edinilebilir. fazlalığı yüzünden yağmur yağmasa da Sözün kısası, Çukurovanm hububat bunlar yetişmesi umulmaktadır. ve pamuk işleri bugüne kadar, öyle pek Bu küçük arızayı bir tarafa bırakırsak te şıkâyet edilecek bir arıza görmiyerek ovamızın bu yılki pamuk mahsulü çok normal bir yolda yürüyor. Bundan sonBu ayın ikisinde Danimarka ümid verici bir durumdadır. Şayet bek ra da bir felâket gelmezse halkımızın Veliahdi Fredrik ile evlenmiş. lenmiyen bir afet olmazsa bu yılın gerek bütün manasile beli doğrulacak ve yüzü olan tsveç Prenseti tngrid izdi rekoltesi ve gerekse kalitesi her halde gülecektir. Hepimizin dileği bu mutlu vacınt tebrik için çiçek, mektub geçen yıldan üstün olacaktır, diye umul sonuca kavuşmuktır. NACl AKVERDl ve hediye yolltyanlara radyoda maktadır. Her halde daha şimdiden pa J Radyo ile teşekkür Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: Mehmed (Büyükada), Tanaş (Hey beli), Hüsnü Haydar (Eminönü), Übeyt (Cağaloğlu), Sıtkı (Lâleli), Hikmet Cemil (Küçükpazar), Asaf (Şehzadebaşı), Nuri (Aksaray), Hamdi (Şehremini), Arif (Karagömürük), Merkez (Bakır köy), Emilyadi (Fener), Halk (Has köy), Merkez (Kasımpaşa), Rıza (Beşiktaş), Merkez (Galata Doğruyol), Şark Merkez (Şişli), Matkoviç (Tünel), Kemal Rebül (İstiklâl caddesi), Faik Iskender (Moda), Mahmud (Kadıköy Doğruyol), Ahmediye (Üsküdar). teşekkür ediyor. Şeker fiatleri Gazi Antebde güzel bir müsamere verildi Ankradan verilen malumata göre şeker fiatinin ne kadar indirileceği henüz kat'î surette kararlaşmamıştır. Maliyet fiatini teşkil eden unsurlar arasında pancar bü <• yük bir yer tutmaktadır. Verilen bir karara göre pancann kilosu fabrikalar tarafından 30 paraya alınacaktır. Diser taraftan istihlâk resmi indirile ceği gibi fabrikaların bir sosyete halinde bırleşmesıle idare masraflan azalacakhr. Maamafih elde dört bin vagon stok şe Şu halde 20 ve 21 birinciteşrinde Çaker vardır. Bu itibarla yeni fıatler derhal nakkaleye henüz yeni cepane geimemişti ama Balkan yolu açılmak üzere tatbik edilemiyecektir. olduğundan kendi cepanemizden biraz daha fazla sarfetmek imkâm hâsıl olmuştu. Çanakkaleye gelen ilk müttefik kuvvet, 10 ikinciteşrinde vâsıl olan 24 sanMümessili: MARİ BEL timetroluk mükemmel bir Avusturyaîlâveten: Dünya haberleri Macar havan bataryası idi. Birincıkânun bidayetinde de 15 santimetroluk mıştı. İkinci batarya ise cenub grupuGazi Anteb «Hususî» Cumhuriyet mektebi Halkevi salonunda yeni bir Avusturya obüs bataryası gel na verilmişti. Çanakkaleye bundan başmişti. Bunlardan birincisi Ana/arta ka müttefikin kıt'ası gelmemiştir. bir müsamere tertib etmiş, bu müsamerede talebe tarafından bir temsil verilmiş, zeybek oynanmış, nutuklar söylenmiştir. Yukarıki grupunun sol cenahına, konulmuş ve A. D.) Sinantepeye pek tesirli bir ateş açresim, zeybek oynıyan talebeyi göstermektedir. (Arkası var) ( YENİ ESERLER Avın tarihi ) Matbuat Umum Müdürlüğü tarafından her ay muntazaman neşredilmekte olan «Ayın Tarihi» nin 16 ncı sayısı da dışarıda ve içeride bir ay içinde olup biten hâdiselerle dolu olarak çıkmıştır. Üsküdar Hâle Sinemasında Prensin Çılgınlıkları Yarımay 8 numaralı 1 haziran sayısı içi ve kapağı renkli olarak çıkmıştır. Bu sayıda Suad Dervişin (Kadınlar neye içlenirler) yazısı, Naci Sadullahın nükteleri, Cahid Uçugun (Ana), Cevad Şakirin (Ölümden korkmazlar tdası), Nurullah Atacın (Tipler) i, Cevad Şakirin (Avaroğlu) tarihî tefrikası sevile sevile okunacak güzel yazılardır. Tavsiye edeT12. "Cumnriyet,, in tefrikası : 64 Odada bir müddet gezindikten sonra ilâve etti: Evet... Evet, bu böyledir, tam zaman ıdır! Markama doğru yürüdü ve Müddei umumiyi kolundan tuttu: Haydi çabuk yürüyünüz! Bu son şansımızdır. Bir dakika fazla durmamalıyız! Markamı koltuğundan zorla kaldırdı ve kapıya kadar adeta sürükledi. Tam bir hafta var ki ben böyle birşeyden korkuyordum. Fakat Markam Vansın sözlerini an Iamamışh. Gitmemekte ısrar ediyordu: Vans, işi bana açmadan buradan bir adım bile atmam! Facia devam ediyor, bu son perdedir, bana inanınız! Sıra şimdi (küçük Mis Moffe) dedir. Biliyorsunuz ya çoYazan: Tercüme edenz cuk şarkılarında böyle bir isim geçer. A8. S. Van Dine Ömer Fehmt Baj*uf ma siz diyeceksiniz ki kaybolan kız BofVans başını kaldırdı, gözleri korku ve bodur. Zaran yok canım. Arada müşaendişe ile büyümüştü. behet var ya... Katil bu yeni şakasını Böyle föylemeyiniz, Markaml gazetelere de bildirecektir. Toprak yı ğınmın tepesine kızcağızı çıkaran odur. Bizim aradığımız canavar.., Kız şimdi kayboldu. Markam birşey anlamaksızın birkaç adım yürüdü. Hat ta iri gözlerini açarak kapıya atıldı. Vans galib gelmişti. Bizi istediği yere götürüyordu. Kapıdan çıkarken yanımıza taharri memuru Tracyyi de aldık. Vans: İş pek ciddidir, dedi, herşeye întîzar etmeliyiz! Yolda hiç kimse ağzını açıp birşey söylemedi. Yalnız Santralparkın çamurlu sokaklannı dönerken Vans mınldandı: Belki ben yanılıyorum. Fakat her tehlikeyi göze almahyız. Eğer gazete Ierin gene bir mektub almalannı bekli yecek olursak pek geç kalınz. Ne kazanırsak süratten kazanacağız. Müddeiumumî ümidsiz bir eda ile sordu: Ne bulacağınızı zannediyorsunuz? dık. Her yer gözden geçirildi. Korkmuş, Vans başını salladı: Bilmiyorum, fakat gene bir felâ şaşırmış olan Pin önünde bir sürü anahket olacak. tarlar olduğu halde bütün kapılan açtı. Arabamız profesör Dillardın kapısı Hat, ne aradığını bilmediği halde her taönünde durdu. Vans hemen taş merdi rafı kanştırıyor, Markam da kararsız bir vene atıldı. Zili çalınca kapı açıldı ve veI halde bakıyordu. Nihayet dördüncü kakilharc Pin göründü. ta geldik. Burada bir kapı ile karşılaştık Arnesson nerede? Üniversitede efendim. îkindi za ki anahtan Pinde yoktu. manı burada bulunur. Vans sordu: O halde bizi profesörün yanına Bu kapıdan nereye gîdilir? çıkar! Ambardaki küçük bir odaya efen Maatteessüf efendim, porfesör de dim. sokağa çıkmıştır. Böyle bir mania karşısında araşhrma Demek sen yalnızsın? Evet efendim kızım da çar§ıdadır. dan vaz geçeceği anlaşılan Vans bir adım geri çekildi ve kapıya bütün kuvvetile Nekadar iyi! Vans hademenin kolundan tuttu ve bir tekme attı. Kapı çatırdadı, fakat amerdivene doğru sürükledi: çılmadı. Evi arayacağız, Hat benimle beraVansm bu hareketinden ürkmüş olan ber gel! Markam onu omuzlanndan tutarak baHat bağırdı: ğırdı: Tabiî, ben hiç sizden aynlır mı Siz aklınîzı mı kaçırdıniz? Kanuyım? Araştırmaya zemin katmdan başla nu ayaklar altına alıyorsunuz>. Vans acı bir istihza ile mukabele Kanun! Biz kanunla eğlenen bir Fakat gaddarla uğraşıyoruz. Eğer sicze musib görünüyorsa onu himaye ediniz. ben bütün ömrümü hapiste geçirecek olsam bile gene mutlak bu kapıdan içeri gireçeğim. Hat kapıyı açmız! Hat müddeiumumiye bakmadı bile..« Ayaklannın ucunda yükseldi ve kuvvetini toplıyarak kapıya Büyük kilid gürültü ile yerinden kapı arkasma kadar açıldı. Vans Markamın elinden lcurtularalt önümüze çıkan merdivene atıldı, hepimiz arkasından gittik. Ambar karanlıktı. Vans pencereye doğru gitti, perdesini kaldırdı, muhtelif eşya ile dolu küçük bir odaya dahil olmuştuk. Buranın havat sı teneffüs olunmıyacak bir halde idi. Herşeyi kesif bir toz tabakası ortmüjbütün çıktı, yüklendL tü. (Arkau Par)

Bu sayıdan diğer sayfalar: