3 Haziran 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

3 Haziran 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 3 Haziran 1935 KuçOk; Hikâyeİ Peri kızı Anatol Franstan Iskender Plutarquetan türkçeye çeviren: Haydar Rijat Güzel artistlerin şampiyonası Venizelosun Yaptıkları Yazan: Sabık lntellicens Servis Şefi Sir Bazil Tomson Ben Plutarqueı, yurdseverlik kur banı Mithat Paşanın zindanda onu okuyarak derdini avutabildiği için se verim. Hürriyet âşıkı vezir, ölümünü beklediği o acı günlerde hep Plu tarqueın Büyük Adamlar serisini okurdu ve geçmiş günlerden ibret alarak kendini ölüme ısındırmak isterdi. 1815 yıl önce ölen Plutarquem Büyük Adamlar serisi dediğimiz eseri i çin cçözel bir değer taşımaz» diyenler vardır, bununla beraber o seriye giren her fasikülün hayli bilgi taşıdığını inkâr eden yoktur. O, geçmiş asırlarm büyük adamlarile gelecek asırları ta nıştırmayı ülkü edinen bir tarihcidir. Yazılarmda ahlâka büyük yer ayır mıştır ve hâdiseleri, şahısları hep o bakımdan süzgeçe vurmuştur. Aristi de, Themistocle, Simon Miltıade, Pa usanias, Alkibıade, Tracibolüs, Lycas, Sezar bu fasiküller içindedır ve İskender ise onların en iyi yazılmış olanla rından biridir. Tarihciler Cornelicus Kitabın üstüne ata biner gibi ohtrmuşta Nepos tarafından da ortaya konulan bu biçim eserleri Plutarqueınkilere göBirdenbire, nasıl geldiğinin farkına Gözlerimi ovarak: re çok eksık buluyorlar. Plutarqueta avarmadan, küçücük bir mahlukun bir di Bılmem, dedim. zi bükülmüş, bir bacağı boşlukta, adeta M. Sylvestre Bonard, siz budala sil duygu ve parlak üslub vardır. Be HaydePark veya Bulonya korusundaki bir malumat satıcıdan başka birşey de riki sadedır. İşte «Haydar Rifat o adamın en ünlü kadm atlılann aldığı vaziyette önümdeki ğilsiniz. Bundan daima şüphelenmiştim. eserini dilimıze çevirdi ve kendini yılkitabın iütüne oturmuş olduğunu gor Sokakta dolaşan ve pantalonunun yandüm. O Jcadar küçüktü ki boşlukta salla ğından gömlek ucu sarkan çocuklann en lardanberi okumıya alışanlara sundu. nan aytğı eteklerinin kıvrılarak serildiği küçüğii beni, sizin enstitülerinizin ve a İskenderi Yirminci asırda Plutarqueın masay* kadar inmiyordu. kademılerinizin gözlüklü azasından daha ağzından dinlemek, Haydar Rifatm Kiçücük beyaz elindeki değnek göz iyi tanır. Bilmek hiçtir, tahayyül herşey dilmaçlığile de olsa, tarihsel bir tad lerimi çekti. Çünkü arkeoloji tetkiklerim dir. Tahayyül edilenden maada hiçbir vermez. Çünkü İskenderi biz, Plu beni, tarih ve efsanenin değerleri belli şey yoktur. Ben muhayyelim. îşte bu, tarquetan daha iyi tanıyan bir asrın "•arlıklannı ve ayırtıcı vasıflarını tanıma mevcud olmaktır! Beni düsünürler ve adamlarıyız. Fakat yirmi asır daha ğa alıştırmıştı. Değneği gözden geçir ben gözükürüm! Herşey tahayyüleden sonra gelecek adamlar da İskenderi dim, bir ince fındık dalından kesilmişti. ibarettir, ve mademki sizi kimse düşün Plutarquetan dinlemekte estetik bir Bu, dedim, bir peri değneği; binaenaleyh müyor, o halde mevcud olmıyan sizsi zevk bulacaklardır. Çünkü o büyük cionu tutan kız da bir peridir. niz. Ben cihanı meftun ederim, Sylvestre hangirin şiir tarafını bu büyük tarıhci Karşımda obulunan kadının kım oldu Bonard; ben her yerdeyim. bir ay şuaı yaratmış ve yaşatmıştır. Bu doğru hükmü iyi kavrıyabil ğunu öğrenince kendisine bir iltifatta bu üstünde, gizli bir ürpermede, fısıldasan lunmak istedim. titrek yapraklarda, her sabah çayırlıkla mek için eseri gözden geçirelim: Plu Güzel kız, dedim, ziyaretinizin şe nn çukur yerlerindeki pembe fundanlık tarque daha kitabın başında İskenderi refini tecrübesiz bir gence veya kaba ve lar arasından vükselen beyaz buharlarda, yarı ilâh sayılan uydurma kahraman nezaketsiz bir köylüye değil, sizi tanı her yerde!... Beni görür ve severler. Ye larm soyundan getiriyor. Onun ınanır mak ve vaktile sızın, yemlıklerde kısrak re düşen yapraklara şarkı söyleten adım görünerek yazdığına göre Makedonyaların yelesini karıştırdığınızı, köpüklü larımın hafif izlerinde iç çekerler, ürpe lı kumandanın baba tarafından büyük gerdellerde süt içtiğinizi, kaşıntı vermek rirler. Küçük çocuklan güldürür, en ka dedesi Hercule, ana tarafından büyük için büyük annelerin arkasına çekirdek lın kafalı sütninelere akıl veririm. Beşik anası Achıledir. Yalnız bu hüküm, kiattığınızı, saf kimselerin burnunda ocak lere iğilerek yavruları avutur ve uyutu 'tabın tarihsel değerini sârsmıya ye çatırdattığınızı, ve, herşeyi söylemış ol tum; sonra siz de mevcudiyetimden şüp ter. Çunku dedikodulara değer vermek i tarih bakımından doğru olsaydı İskenmak için ilâve ediyorum evlere intizam he edersiniz. derin babasını Filip değil İran Şehın sızlık ve neşe getirdiğinizi bilmekle olSustu. Istihkar burnunun ince delikledukça bahtiyar bir kitab muhafızına ih rini şişiriyordu; ve ben kızşrınhâıma rağ şahı Bırınci Dara sayanları da dınle 'mek icab ederdi. Tarih okuyanlarca san ediyorsunuz. Bunlardan başka, ak men, bu küçücük mahlukun hiddetini takbihndiği üzere Birinci Daranın Makeşamlan korularda çıftlere dünyanın en dir ederken, o, kalemimi hokkada, gölde donya Kralı Füipi mağlub ederek kı güzel korkularını vermiş olmakla da ifti bir sandal küreği kullanır gibi, gezdırdi zını kendme vermeğe zorladığı, fakat har edebilirsiniz, değil mi? Fakat ben ve ucunu bana çevirerek burnuma fırlattı. bu kızla ancak bir gece yatıp ağzı koksizin en aşağı üç asırdanberi ilelebed Tamamen mürekkeb olduğunu hissettuğundan dolayı geri yolladığı ve bu kaybolduğunuzu zannediyordum. Sizi tiğim yüzümü uğuşturdum. Peri kızı prensesin Makedonyaya gebe gidip obu şimendıfer ve telgraf devnnde gör kaybolmuş, lâmbam sönmüştü. Camdan rada İskenderi doğurduğu rivayet o mek kabil miydi? Vaktile sütninelik et geçen ay ışığı önümdeki kitabın üstüne lunuyor. Bu, gülünc bir masal ise Plumiş olan kapıcım sızin hikâyenızı bılmi dökülüyordu. Ansızın çıkan serin bir rüztarquem hikâyesi de öyledir, tarih bayor, daha burnunu hizmetçisine sildiren gâr kalemleri, kâğıdları, pullan uçurukımmdan sıfır değerindedir. komşum ise sizin mevcud olmadığınızı id yordu. Masam baştan aşağı mürekkebdia ediyor. lenmişti. Fırtına esnasında penceremi a Lâkin kitabın şiir tarafı böyle de ğildir. Bunu da anlamak için bir ta Neler sayıklıyorsunuz? cık bırakmıstım. Ne ihtiyatsızlık! rihten, bir de Plutarqueın şu eserinden ayni hâdiseyi bildiren satırları karşı laştıralım. Tarih, büyük cıhangırin (Baştarafı 1 inci lahifede) dağlamıştır. Kendisine rahmet diler, Gordium şehrine gelişini şöyle yazar: sevgi ve saygısını kazanan bir bakan ol Türk millet ve hükumetile kederli ailesi «İskender dağlık ve sarp yerlerden geçdu. Bilhassa merdliğine, doğruluğuna ne taziyetlerimizi sunarız. ti, 333 yılınm ilkbaharında Fırikyanm herkes hayrandı. merkezı olan Gordium şehrine geldi. Vasıf Çınarın cenazesinin TürkiyeBu meziyetlerle, Türkiye Cumhuriye ye nakil ve büyük merasimle defnedılece Orada bir mabedde eski Firikya krallarına mahsus bir araba vardı. Bu aratini yabancı ülkelerde pek güzel temsil ğı tabiıdir. banın boyunduruğu arabaya o kadar edeceği düşünüldü. Evvelâ Peşteye, oraSovyet Rusyada teessür karışık bir düğümle bağlanmıştı ki dan Praga orta elçi, sonra Moskovaya Moskova 2 (A.A.) Merkezî îcra kimse açamıyordu. Eski bir kâhin bu ve Romaya ve nihayet, ikinci defa Ma düğüm hakkmda cevab verdiği sırada arif Vekâletini müteakıb, tekrardan Mos Komitesi Başkanı Kalenin, Vasıf Çınarın ölümü haberini alınca Türkiye Reisicum düğümü kim açarsa onun dünyaya hâkovaya büyük elçi oldu. huru Kamâl Atatürke bir bassağı telgra kim olacağını söylemişti. İskender buBütün bu bulunduğu ülkelerde Vasıffı çekmistir. Halk komiserleri kurulu baş nu bildiği için hemen kılıcını çekmış, tan, candan gelen bir sevgi ile bahsedi kanı Molotof ta Basbakan İsmet Inönüne düğümü ikiye bölüvermiştir.» Iirdi. Hükumetinin siyasasını gütmek ve ve Litvinof ta Dış Bakanı Tevfik Rüştü Ayni hâdiseyi bir de Plutarquetan korumak hususunda Vasıf gönüller üze Arasa başsağı telgrafları göndermişlerdir. dinliyelim: «İskender Gordiumu ele rindeki tesirlerinden de istifade etmiştir. Dış Bakanı muavini Krestinski Türkiye geçirdi ve üvez ağacı kabuğile bağlı Bu Türk devrimcisinin pek genc yaş maslâhatgüzarı Nureddin Pman görerek duran dillerde destan Arabayı görta ve gurbette ölümü, kendisini seven yüz Sovyet hükumeti adına başsağıda bulun dü. Kendisine hikâyeyi anlattılar: Kâlerle yurddaşın kalblerini derin surette mustur. hinler o düğümü çözene dünya haki miyetini vadediyorlardı. Düğüm o kadar meharetle yapılmış ve kabuk kendi üzerine o kadar karışık katlanmıştı ki ucunu bulmak kabil değildi. İskender, uzun uzun uğraşıp düğümü çözmeği düşünmedi, kılıcını vurdu, düğümü kesti. Aristobulun iddiasına göre İsken der, boyunduruğu oka bağlıyan kamayı çıkarıp boyunduruğu kendine doğru çekince düğüm kolaylıkla çözülmüş tür.» Pariste yapılan eğlen 64 celi müsabakalat Abluka Yunanistanı iflâsa sürüklediği gibi memleketin dünya ile muvasalasını da kesmişti Gelen cevablar, İngiliz Hariciye ve bi olan ecnebi efkârı umumiyesinin o zaDeniz Bakanlıklarının hiçbir şeyden ha man Yunanistana karşı şiddetli mukabeberi olmadığını gösterdi. Sonradan an lebilmisil tedbirleri alınması istediğin laşıldı ki bu hareketler, bir nümayiş imiş den dolayı muaheze etmemek gerektir. e bu nümavisi de daha evvel kendisin Çünkü efkân umumiye hakikati, bir türden bahsettieimiz ve bir kitab vazd'^ını lü öğrenememişti. Filvaki Itilâf milletlesöylediğimiz Mr. Lavvson ismindeki In rine hiçbir zaman söylenmemişti ki Yugiliz deniz istihbarat zabiti yaptırmış. nanistan, kendi silâh ve cepanesinin tesSivil hayatta, Kembricdeki Pembrok limini istiyen Fransız amiraline cevaben koleji profesörlerinden idi. Bu profesö iki defa ve yazı ile Yunan hükumetinin rün yaptığı bu düşüncesiz nümayiş, mem bu talebi kat'î surette reddettiğini bil leketinin şerefini ihlâl etmişti. Onun yap dirmiştir. Bu red cevablarının birinde tığı işler, Romada toplanan Itilâf baş söyle deniliyordu: «Amiralin istediği kabul edilemez. bakanlan tarafından, hemen şiddetle muDüşünülen zecri tedbirler Fransa ile Yu~ aheze ve reddedildi. Lavvson, yaptığı b'ırbirine bağlıyan an'anevi hatayı tamir ve zarar ziyanı tazmin et nanistam mek için emir aldı. Hapse tıktığı Yunan dostluğa yaraşmaz. Onun için bu tedbirmemurlannı tekrar vazifeleri başma ge ler hasumetkârane bir hareket ielâkki etirecek ve Venizelosçu azlığa gizlice da ddecektir.» Ecnebi memleketler efkân umumiyesî, ğıttığı silâhları toplıyacaktı. Bu adam, sonradan «Serigonun fethi» adile yazdı hiçbir zaman amiralin gizli emrini görğı kitabda bu emirleri atlatmakta göster medikleri için, onun Atinaya egemen diği meharetinden dolayı kendi kendini (hâkim) olan bütün mevzilerin icab emethetmiştir. O da Rokföyden ders al derse kuvvetle işgalıni ve Atinayı bu mış gibi, hapse tıktığı Yunan memurla kıtaata boyun eğecek bir hale koymağı nnı o kadar korkutmuştu ki bunlar tek emrettiğini bilmiyorlardı. Karaya çıkan rar vazifelerine dönmekten kendi kendi kıtaat Yunanlılan geri çekilmeğe davet lerine vazgeçmişlerdi. Bu beceriksiz, mü ettikten sonra, kendilerini bir tehlike ve nasebetsiz ve vakitsiz müdahaleler, Iti tehdide maruz görürlerse kuvvet istimal lâf devletlerinin Yunanistanda karşılaş edecek ve ateş açacaklardı. tıkları güclükleri artırmaktan ve onların Böylece garb efkân umumiyesi, Ya nüfuz ve haysiyetini kırmaktan bajka kınşark hâdiseleri etrafmda sükunet ve birşeye y?r?mıvordu. rici haberler alıyorlardı. Abluka saye sinde Yunanistan dünvadan ayn düş Müthif bir abluka müştü. Fransız ve ingiliz gazeteleri RokAbluka. Yunanistanda sivil halkı maddeten iflâsa sürüklüyordu. Manevi föyün yalanlarmı aynen naklediyorlar tesiri ise çok daha büyüktü. Memleket, dı. Fakat bunlar, Atinada, gazetelerde dünyadan tamamen ayn düşmüştü. Bü çıktıktan 1012 hafta sonra okunuyor tün muhabere ve muvasala kesilmişti, du. Itilâf sansürü, Yunanistanın sesini başka memleketlerden bilhassa bitaraf duyurmamağa dıkkat ediyordu. Yuna yerlerden gelen hususî mektublar şayed nistan dinlenmeden. kendini müdafaa ethıfz veya imha edilmezse, gönderildik meden mahkum edilmişti. ieri memleketlere geri çevriliyordu. Sa lamınde demırh Fransız harb gemılerınden birinde herhangi bir Fransız deniz zabiti, postayı tesellüm etmek vazifesini üstüne almıştı. Bu zabıt. beğenmedıği mektubun üstüne bir damga yaptştınp geri volluyordu. Lâstik mührün üstünde «abluka münasebetile mürseline iade» ibaresi yazılıydı. Bu, arsıulusal hukuk bakımından bir yenılık teskıl edıyordu. Yunan hükumetinin resmî muhaberatı da daha iyi bir muameleye tâbi değildi. Yunan hükumetinin ecnebi memle ketlerindeki mümessillerinden gelen tel graflar, mektublar gayrimuayyen bir zaman için ya alıkonuyor, yahud ımha ediliyordu. Rokföy için yeni bir faaliyet sahası açılmıştı. Yeni karargâhını kur duğunu Salaminden, yahud da Selânikten gönderdiği yalan ve iftira dolu biı rapor sağanağı, Londra ve Paris gaze teleri tarafından, hiçbir ihtiyat kaydi olmadan aynen kabul ve neşrediliyordu. Matbuata göre, işler çok sade bir şekilde şöyle cereyan etmişti: Kral Kos tantin, bütün harb malzemesini Itilâf devletlerine takdim etmiş ve bunları, karaya çıkarılan Fransız bahriyelılerine teslim etmek için Fransız amiralile mu tabık kalmıştı; sonra, hiçbir şeyden endişe ve şüphe etmeksizin sükunetle Atinaya doğru yürüyen ihrac bölükleri üzerine ateş açtırmıştı; bu suretle Atina sokaklarında bir mukatele yaptırmıştı. Mell. Polet Dübo otomobilinde Paris (Hususî) Burada artistler arasında eğlenceli müsabakalar yapıldı Artist, eline, içi su dolu bir bardak ala cak ve otomobille küçük bir maniayı atladıktan sonra yüz metro kadar gide cekti. Yarıştan dönüşte, yarışçılar otomobilden iniyor, bardaklannı muayene etti riyorlardı. Yarış sonunçları, kronometro ile ve bardağın içinde kalan su mikdarıle hesab ediliyordu. Bu oyuna iştirak et mek üzere, sinema ve tiyatro artistleri, sabah erkenden yataktan kalktılar, hem kendileri eğlendiler, hem de halkı eğlendirdiler. Yıldızlar, dudaklarında biraz üzüntülü bir gülümseme ile, endişe ile titriyen ellerinde içi su dolu kadehi, otomobılın penceresinden dışan uzatarak tutuyor, pırıl pırıl yanan otomobil, sanki tekerlek lerinde birer terlik varmış gibi, sessiz, sadasız geçtıkten sonra kapı en ufak bir sarsıntı bile yapmamak için bin türlü ıhti yatla açılıyor... Yıldız, dılınin ucunu uzatarak, ayaklannın ucuna basa basa yürüyor... Ve asabiyetten eli titriyor... Bu sıcak ilkbahar güneşi altmda, gü zelliği daha ziyade artan Polet Dubo: Eyvah! Arabayı Lulu ıslattı zannedecekler! diye haykırıyor. Lulu, yıldızın köpeğinin adıdır. Bu yarıştan sonra, zarafet yarışı başladı. Her bıri başlıbaşına birer mücev here benziyen otomobiller, içlerindeki kıymetli mücevherler alınmış birer mahfaza gibi, melül melül orman lokantasının önüne dizildiler. Derken, otomobiller birdenbire can landı. Rengârenk giyinmiş güzel kadınlar, otomobillerin beklemesine nihayet verdıler. O sabah için, bütün kadınlar sanşındı, zarafet mükâfatını kazanan Matmaze Jaklin Löklerk müstesna. Yukarıda an lattığım oyun cimkanadır. Cimkanada Matmazel Jermen Lövel ve M. Jan Si rano birinci mükâfatı kazandılar. İki Yunan elçisinin hiyaneti Yunanistanın Pariste ve Londradakî elçileri Romanos ile Gennadius ta, Selânikteki Venizelosçuların tarafına iltihak etmek için tam bu zamam seçmiş lerdi. Selânikteki muvakkat hükumet, mev • kıinin kuvvetlendığini goruyordu. ItıIaJ devletlerile Yunanistan arasındaki mü • nasebetlerin tam bir inkıtaa uğrıyacağı • nı ümid ediyor ve bunu elde etmeğe ça lışıyordu. 29 ıkincikânun 1917, Gennadius, tngiletre Hariciye Nezaretile konuşmalaı yaptığını Venizelosa bildıriyor. «Atina hükumetine karşı harb açddığı zaman, Ingiltere resmî makamlarının Yunan lebaasma karşı yapacahlan muameleyi» münakaşalar ettiğini yazıyor ve şu mütaleayı ilâve ediyordu: «Bize taraftar olduklarım söyliyen • leri and içmeğe davet edebiliriz. And içmiyenlere de, himayemizden mahrum kaIacaklarını ve Atina hükumetine karşı harb Rân edildiklen sonra bize iltihaklü' nna müsaade edilmiyeceğini de bildiri • rız.y> Vasıf Çınarı kaybettik Eski muharibler toplanıyor Paris 2 (Telsizle) Eski muhariblerin 18 inci kongresi bu sene burada topla nacaktır. Kongre bilhassa günün arsıulusal meselelerini tetkik edecektir. Kongreyi içtimaî muavenet bakanı açacak ve nu tuk söyliyecektir. Bunun bir manası da, Ingilterede yaşıyan Yunan tebaası, ya vatanlanna hiyanet etmek yahud da üsera karargâhlarına gitmekten birini intihab edecekler, demekti. Gennadius, Ingiltere Hariciye Nezaretinden, Yunanistanla harb ihti maline karşı Venizelos taraftarlanna ihOrtada tuzakçvar mıydt? tiyaten hususî pasaportlar verilmesini is İşte gazetelerin nazannda 1 birinci tediği zaman nazik fakat kat'î bir red cekânun «pusu» veya «tuzağı» nın hikâ vabı almıştı. yesi bundan ibaretti. Sıkı bir sansüre tâ(Arkan vttr) Verdon muharebesinin yıldönümü Paris 2 (Telsizle) Verdon mu • harebesinin 19 uncu yıldönümü müna sebetile bugün Pariste askeri ve dinî merasim yapılmıştır. Ingilterede yeni bir nakliye vasıtası Belçikada bisiklet yarışı Brüksel 2 (Telsizle) Bisikletle Bel : çikanın rurunu yapmak için yapılmakta olan müsabaka bugün bitmiştir. Müsabakada birinci çıkan 46 saat 51 dakika, 36 saniyede Belçikanın turunu yapmıştır. Bigada Kızılaya yardım eden yavrular Izmirde deniz sporları Izmir 2 (A.A.) Deniz sporları yurdunun açılma töreni dün akşam kalabalık bir halkm önünde yapılmıştır. Açılma törenini bir gardenparti takib etmiştir. ğer vermiyor. Fakat Plutarqu İsken dere sunulan zehiri bir kayadan damla damla akıtarak gene şıire ve hayale sapıyor, rivayetini enikonu kuvvetlendiriyor. İskenderi, Plutarqueın ağzından dinlemek bana hoş geldi. Kitabı okuya cakların da ayni hoşlamşı elde edeceklerini umuyorum. M. TURHAN TAN Biga «Hususî» Biga ilk okul talebeleri arasında Kızılay genc lik teşkilâtı vardır. Bu yavrular bu sene içinde gündeliklerinden arttırabildikleri para ile Kızılay için 22 lira biriktirmişler ve sene «o nunda bunun yüzde kırkını okullarındaki fakir yavrulara yardım için ayırarak yüzde altmışmı Kızılay genclik merkezine göndermiş lerdir. Gönderdiğim resim bu yavruları göstermektedir. İşte Plutarque, îskenderin hayatmı adım adım bu biçimde anlatıyor, sık sık şiir yapıyor ve gene sık sık oku yanları heyecana düşürüyor. O harb ler, zaferler, vuruşlar, kırışlar, kovalayışlar ve uzun mesafeleri kılıca dayanarak aşışlar orada parlak birer tablo halini almıştır. Eserde tarih bakımından dikkate değer büyük bir nokta, İskenderin zehirlenerek öldüğünü Plutarquem kuvvetle kaydetmesidir. Tarih bu rivayete de 5a gördüğünüz nakliye vasıtast ne tam bir araba, ne de tam bir gemidir. îkisinin ortası birşey... Fakat üzerine binip gezmek her halde eğlenceli birşey olacak... Ingilterede Bigbury ile Devonshire arasında işliyen motörle müteharrik bu nakliye vasıtası sığ sa hillerde kclaylıkla gezmekte, bazan gördüğünüz şekilde üst kısmı denizden çok uzak kalmakta, lâkin bazan da oturulacak yerine kadar suya eömülmektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: