8 Haziran 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

8 Haziran 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 8 Haziran 1935 Küçük j Hİkâyej Saadet rüyası Ermeni rahibler evlenmek istiyorlar! «Biz de medenî kanuna tâbi olmalıyız!» Venizelosun Yaptıkları Ülküç Şairi: Rifat Rami Annct Basan: Çorum Vilâyet Basın cvi Yazan: Sabık lntellicens Servis Şefi Sir Bazil Tomson 69 137 sahife tutan ve Anadolumuzun (Baştarafı 1 inci sahifede) ta göbeğinde basılan bu kitabı okuyup lerdir. Bunlar sivil elbise yaptırmakta bitırince dudaklarımdan bir kelime fırolduklarını ve perşembe günü hep bir ladı: Yazık!.. Şu satırları da o kelimeden yeni kıyafetle gezeceklerini söyle yi açmak, enginleştirmek için yazıyoYunan kanunu esasisinin ihlâl edilme rib bir istihzası değil mi?) karargâh kurrum. Düşunmeği, ince sezişlerle yüremektedirler. diği, üç hâmi devletten ikisinin M. Jonarın duktan sonra ilk defa olarak Zayimis iErmeni papazlan kıyafet kanununun ğine heyecan doldurmayı pek güzel vazife ve memuriyetıni tanımadıkları na le 10 haziranda Pirede görüşmüştü. Bu tatbikı gününü beklemeden sivil elbise başardığına inanmak istediğim Rifat zan dikkate alınırsa ve üç hâmi devlet görüşme esnasında, sadece Tsalyadaki Rami Armcının benim doğru özlülü giydiklerine memnun görünüyorlar. tarafından Yunanistana karşı deruhde e mahsulü elde etmek lüzumundan bah Dün Beyoğlundaki Ermeni kilisesine ğümden ve doğru sözlülüğümden in dilen garantinin, onlara memleketin da setmiş, Korent berzahını işgal meselesi giden bir muharririmiz, orada biri rahib cinmiyeceğini umarım. hilî işlerine karışmak hak ve salâhiyetini ne şöyle hafifçe temasta bulunmu? ve olmak üzere üç papazın ellerinde bas Düşüncelerini ve duygularını ölçülü vermediği düşünülürse Jonarın ültimato Başbakandan ertesi gün tekrar görüş ton, başlarında melon ve fötr şapka ol sözle kâğıd üzerine geçırmeği sever gö munun çok garib bir vesika olduğu mey mek üzere, randevu almıştı. Bu ikinci göduğu halde gezindiklerini görmüş, ken rünen Ülküç sahibine ilkin şunu hatır dana çıkar. rüşmede, yukarıda bir maddesini yazdılatmak isterım: Şiir, gelişıgüzel keli dilerile görüşmüştür. 5 haziranda, Prens Demidof Rus hü ğımız ültimatomu, M. Zayimise vermişme sıralamak değıldir. Ölçülü veya ölRahib Bahtiyaryan ne diyor? kumetine çektiği bir telgrafta, Ingiliz el ti. Bu ültimatomda fazla olarak şöyle Melon şapkayı giydikten sonra saka çüsüz olsun, herhangi bir sözun şıir sa çisinin, Jonar vasıtasile General Sarayı, denılıyordu: lını da hayli kestirip bir sivilden tama yılabilmesi için uzdıl (Elquent) olması Tsalyanın istilâsı hakkındaki projesinden, «Yunan kanunu esasisîni bu'lünlüğile mile farksız bir hale giren rahib Bah gerektir. Uzdillik ise birçok şartlara vaz geçirmeğe çalışması yolunda talimat yeniden kurmak için, vazife ve memuri Nişanlısının ismi Jülide idi, «.sşke tiyaryan muharririmize şunları söylemiş bağlıdır. Bunlann başında sözün tabiî aldığını bıldırıyordu. Ingiliz elçısıne ve yetime tavfikan sa majeste Kralın tahlAcaib, benim de yazacak birşeyle ve konuya uygun oluşu gelir. Lekesiz rim, tatlı hatıralarım var. H i ç ümid e söylemeseydınız, dedi. tir: rilen talimatta, Jonarın ve Sarayın, Kralı tan feragatini isiiyorum. Kral, hâmi devbir su gibi akmıyan soz uzdıl olamaz O, hiç kimseye ehemmiyet vermeden der miydim; daha iki buçuk ay evvel, « Görüyorsunuz ki artık tamamile zorla tahttan indirmiyerek onu, harbin letlerle anlaşmak suretile varisleri araFikriyeyi defterinin sahifelerini çevire bana doğru ilerledi; uzun uzun saçlan size, sivillere benzıyoruz. Bu kıyafeti is ve uzdıl sayılmıyan söz de hiçbir vakit devamı müddetince Yunanistanı terke sından kendi halefini bizzat seçecektir.» şiir tanılamaz. rek gülümserken gördükçe, içimde ümid ma, yüzüme bakarak söylendi: teğimizle kabul ettiğimizi herkese anlatikna etmekle iktifa eylemeleri de vardı Fransızlar Veliahdi de Halbuki şu Ülküçteki bütün yazılar Jülide, zavallı Jülide, alevler se mak için 13 haziranı beklemedik. Bu sizliğin kıvrandırdığı ne büyük bir acı Rusya protesto ediyor ama istemiyorlar duyardım. Bu bir odayı beraber pay ni nekadar değiştirmiş, yakmıya kıya gün îstanbulda ruhanî kıyafetle gezen aksak bir dıyem taşıyor. Kullanılan ölİki gün sonra Rusya Dış İşleri Bakanı Jonar, veliahd prens Jorjun (sonra laştığım arkadaşım bana nisbetle çok gü mamışlar, sade renklerini vererek kaç Ermeni papaz kalmamıştır. Uzun sa çüler bile o aksaklığa boyun iğerek Tereçenko, Parise ve Londraya çektiği dan îkinci Jorj ismile Kral olan zat) zel, hatta çok bahtiyardı. O , anası, ba mışlar. A m a üzülme Jülidem, sana bu kallı, cübbeli, herkesin nazarı dikkatini sarsaklaşmış gibidir. Düşünceleri bir telgraflarda, Yunanistanda bir rejim deKrala halef olamıyacağını, çünkü Franbası tarafından atılmış değildi. Onları da vakışmış, gel!.. celbeden papaz kıyafetlerimiz artık ta yana bırakıp diyemi ileri sürüyorum. ğişikliği yapılmasıru şiddetle protesto etsa, îngiltere ve Rusyanın Yunanistanm Çünkü Namık Kemalin dediği gibi güdüşünürken, Allah rahmet eylesin, ne i Elimden yavaşça tutarak beni çekti, rihe kanşmıştır. Biz, daha ilk günden miş ve îngiltere ile Fransanın, Rusyanın meşrutî hükümdarından beklemek ve iskıyafet kanununa uvmıya hazır olduğu zel kelimelere sarılamıyan yüksek fi muvafakatini almadan, hâmi devlet sıyi idiler diyebiliyordu. Kalbinin boşlu pencerenin önüne oturduk. temek hak ve salâhiyetini haiz olduklan Doktor bana: muzu söylemiştik. Bunun sebebi aşikâr kırler, açıkta bırakılan elmaslara ben fatile, yalnız başlarına hareket hak ve sağunu dolduracak bir de sevgili bulmuşteminatı, prens Jorjda göremediklerini i Dikkat et demek ister gibi işaret dır. Ermeni Gregoryan kilisesi asrın i zerler. Kolaylıkla başkalarmın eline lâhiyetini haiz olmadıklarını bildirmişti: tu. Çalıştığı mağazada ona herkes iyi Iâve etmişti. (Yani veliahde emniyeti geçebılir. Bu, çok doğru bir benzetiş cablarına uyan son derece liberal ve deederek bayanla beraber çekildıler. muamele ediyordu. «Fikrimizce bu hareket, Rusya, Fran miz yok demek istemişti.) tir. Sonra, fikrin şiir olabilmesi parlak O d a d a yalnız kalmıştık. Birkaç saniye mokrat bir kilisedir. Bızim dinimizde ruHalbuki ben, daha küçiikken nefret, Jonar, Kralın ikinci oğlu prens Alekbir diyemle kulaklara tad ve yürekle sa ve İngillerenin, kendi müşlerek mengözlerimi kapadım, bu gencin ne tatlı bir hanüerimizin kıyafetini tesbit eden hiç iğrençlik görmiye başladım. faatleri için, riayet etmek mecburiyetin sandrı intihab ediyordu. Genc prens, re heyecan vermesine bağlıdır. ÜlküçO kadar çirkindim ki, beni annem bi sesi vardı. Bana daha şimdıye kadar, bir kayid yoktur. Bundan evvelki kıyade bulunduklart lesanüd prensipine bir rüştünü henüz yeni ispat etmişti. fetimiz de bir taamül olarak kabul edıl te biz bu köklü şeyi bulamadık. le sevmezdi. Kendisi güzel bir kadın ol kimse: Ayni gün (11 haziran 1917) Ribot, Şimdi yazılara geçelim: Sekizinci sa tecavüz teşkil eder» demişti. Jülidem sana bu da yakışmış, de mişti. duğu için. Londradaki Fransız büyük elçiliğinden hifede <Bir cevab> başlıklı iki satır Ayni gün, Prens Demidof, Jonar ile Aman yarabbi, bu ucubeyi ben mi memişti. Bugünkü sivil kıyafetimiz ruhanî var ki şu biçımdedir: yaptığı ilk mülâkatın bir hulâsasını Rus bir telgraf aldı. Jonarın ültimatomunu, Meğerse ne güzel bir ismim varmış, doğurdum, diye söylenirdi. mesleğimize tamamen uygundur. Esasen îngiliz Deniz Bakanlığından öğrenmiş ne hoş söyleniyormuş. Gayriıhtiyarî el Ne mekteb var, ne kitab var; bitedris, yaya bildirmtişi. Prens, bu görüşmede Babamın, anamın, evin kızı ablamdı. Anadoluda elli sene e\rvelisine kadar paJonara Fransız istihbarat memurlarmın olan elçi telgrafmda sunu yazıyordu: lerimi okşıyan elleri öptüm. biüstadım «Eğer böyle bir ültimatom hakikaten Ben, ortadan kalkması istenılen bir hi O, şimdi gözlerini bir noktaya dikmiş, pazlanmız müslüman hocalan gibi püs Dersim elvahi tabiat; çünkü tabiat ve casuslarının hâdiseleri taassubla tahverilmişse, bu kadar anlaşılmaz bir hacabdım. Aynaya hiç te fazla bakmadım. düşünüyor gibi duruyordu. Sonra birden külsüz siyah fes giyiyor ve fesin etrafızadım! rıf ettıklerıni ve Kralın tahttan inmesi, memleketi, büyük bir dahilî harbe ve a reketi makul ve manlıkî göslermek çok Fakat çirkin olduğumu o kadar çok söy başını dizlerimin üstüne bırakarak: na da siyah bir çember bağlıyorlardı... Butün canlı ve cansız varlıklar «tanarşiye sürüklenmek tehlikesine maruz güçtür. Bu, adeta, bizim hüsnüniyeti lediler. H a t t a ayrı a y n bu çirkinlıkleri Jülidem, beni uyut, ben bir senebiatzad» olduğuna göre insanların bu bırakacağını söylemişti. Jonar, Fransa mizden şüphe ettirmek için mahsus ya » Sivil kıyafete geçtikten sonra da eski o kadar fazla saydılar ki. Hayalim hep dir uyumadım, dedi. nu ayrı bır uluş saymaları doğru mu dan başka hâmi devletlerin itimadname pılmış hesabh bir harekete benziyor. gözümün önünde sırıtır: Kırmızı, kıp Onun bütün yanlıslarını doğrultmam, nüfuzumun azalmadığını, bilâkis halk dur, değil midir? Burasını bir yana bı lerini haiz bulunmayışınm kendisini Yu Bana müsiacelen lalimat göndermenizi kırmızı, dık kabarık, saçlarım, ayni renk yavaş yavaş makul düşünmiye doğru sü tarafından daha fazla hürmet ve itibar rakalım. Fakat bitedris, biustad gibi ! nan hükumeti karşısında hayli fena mev rica ederim.» te, iri çiller, lekelerle dolu, bir yüzüm, rüklemem lâzımdı, halbuki hiçbir şey gördüğümü büyük bir memnuniyetle sözler, bugünün şoyle dursun, dünün j kie düşürdüğünü de Prense itiraf etmişti. R'bo o gün şu cevabı verdi: kıpkısa bir boyum \ar. E\imden dayak söyliyemiyor, ne dese itıraz edemiyor söyliyebilirim. Sivil kıyafeti kabul ettikedebıyatında da uzdil bir dıyem s#yıİngiltere de protesto ediyor ... «Vmid ederim ki Lnrd Rnberl Cecil. tan, tahkirden değil, güzel kardeşimden dum. *v> *• "• ; ten sonra, papazlar manevî şah labilir mi? Sözün genel biçimi de dü Lord Robert Cecil, M. Jonarın kendi M. Jonarın hareketini tasvib etmediği kaçtım. Onun işini görmiye, peşinde gezYumuşak saçîannı okşamıya başla siyetine, nüfuzuna halel getirmiyeB şük. Ne mekteb Var, n ? kitab Var kekendıne teşebbüs etmek ıstedığı harekeli miz takdirde bunun bizim nüfuz ve haymiye tahammül edemiyordum. dım, bir çocuk gibi kucağımda uyudu. işleri pek âlâ yapabilir. Meselâ mekteb limeleri «mekteb görmedim, kitab o îkimizi beraber görenlerin hayretle Bilmem neden, başımı pencereye dayı muallimliği, muharrirlık gibi en ziyadc kumadım» demek istiyen şairin fikrini haber alınca Parıstekı Ingiliz büyük el siyetimizle yurddaşlarımızm emniyet ve çisine müstacel bir telgraf çekti: selâmetj için nekadar zararlı olacağım gözleri açıhr, dudakları kıpırdamadan, yarak sessizce ağladım. Yarabbi, bu ne fikrî işlerde çalışmadan ruhanileri kim anlatmaktan çok eksindir. tatlı, ne yumjjşak bir acı idi. Küçüklü sanki. «.ıngiliz hükumeti, her hal ve kârda, anhuacaktır.» Dokuzuncu sahifede «Ölürsem» başğümdenberi hiç ağlamamıştım. Içimde se menedemez. Fakat, kilisemizin ka Aman yarabbi, bunlann ikisi naböyle bir hareketi kal'iyetle protesto Jonarın itimad mektubu yok ki acı fazla dik, fazla sert idi. Sarsılmı nunlanna göre, ruhanî mesleğe intisab lığını taşıyan bir kıt'a bulunuyor. Alsıl kardeş olur?. derlerdi. Diğer taraftan Jonar, verdıği ültimayan, yerinden oynamıyan bir kaya gıb edenler mesleğinin prestijine uygun ol tına (30/9/917) tarihi ve Remadıye ke eder.» îşte, asıl, bu açılan gözlerden, bu hayErtesi günü İngilterenin ikinci bir tel toma, 24 saat içinde cevab istiyordu. göğsümün ortasına yerleşmişti. Onun ha mıyan işleri göremezler. Sivil kıyafet bi limesi konmuş. Ayni kıt'a 42 nci sahiretlerden kaçtım. rekete geleceğini, yumuşıyarak gözle grafı Fransız hükumetine, îngiliz hüku Red cevabı verildiği takdirde Atinayı zi dinî vazifelerimizi ifadan nasıl men fede de yazılı. Fakat bu sefer, yazının Burada beni kimse tanımıyor, hastarimden sıcak sıcak akacağım umar mıymeti Yunanistanda yeni süel (askerî) bombardıman ve bütün Yunanistanı işlarla uğraşıp duruyorum. Onların işini etmiyorsa, mesleğimizle kabili telif ol Hindıstanda Bellâri Tutsaklar yurdundım?.. Beni birden değıştiren güzel bada kaleme alındığı gösteriliyor. Şairin ihtilâtlara karışmak mecburiyetinde ka gal edeceğini ve bunun Yunanistanda görmek, eziyetini çekmek beni üzmü şa iğildim, yüzümü onun sıcak nefesi mıyan, ruhaniliğe yakışmıyan işlere gidalgmlıkla hem iki ayrı yerde yazmış, lırsa, bunun vahim akıbetler doğuracağı cumhuriyet ilânına sebebiyet verecğini yor. Çünkü onlar da benim gibi zavalh. ne tuttum. Bu zayıf nefes, beni öyle ısıt rişimize de müsaade etmemelidir. hem ayrı sahıfelerde bastırmış olduğu nı teyid ve tekrar etmişti. Lâkin son hastama gelinciye kadar, bentehdid makamında bildiriyordu. Venizetı, öyle ısttı ki hayatımın bütün soğuk Madem ki artık sivillerden fark bu küçük ölçülü sözü işte olduğu gibi den hoşlanana raslamamıştım. îşte asıl Büyük Harbin hiçbir anında Fransa losu Atinaya getirmek istediği düşünceluğunu unuttum. Sanki ben onu daima sız oldunuz, mhanilerin evlenme işlerini yazmak istedîğim, ilk ve herhalde son gü sevmiş, ve sevilmiştim. alıyorum: ile İngiltere arasındaki münasebetler sini reddetmekle beraber diyordu ki: de düzeltmek istemez misiniz? zel hatıra da b u . . . Ben, onun Jülidesi, onun nişanlısı i bu kadar gerginleşmemiş ve ittifak bu Bakınız şu kabri püriğbirarıma «Eğer Yunan milleti bize mukave *** Evet, bu da mühim bir meseledir. dım. Buna inandım, tam iki ay inandım. Hasbeîen bir fatiha ithaf edin. kadar vahim bir tehlikeye maruz kal met ederse, hertürlü merhamet duygu Bir gün doktor, Bay Osman Nuri be Hakikî bir nişanlı gibi yaşadım. Temiz, Şimdiki dinî kanunlarımız, dul kalan bir Mazlum değil miyim ben, itiraf edin mamıştı. lannı bir tarafa bırakırız. Ben, doğdu ni çağırdı: parlak bir aşk hayatı geçirdim. Kendi papazın tekrar evlenmesine izin vermi Doslarım uğrayıp sırı mezanma! Muntazam salâhiyetlere sahib olma ğum Arras şehrini kökünden yamp yı Bayan Jülide!.. dedi. Doğdu min bile yolmak istediğim, kırmızı dik yor. Bundan başka papazlıktan rahibliğe ve piskoposluğa terfi edebilmek isti Ben türkçe, arabça, acemce ve frenk dan yüksek komiser diye ortaya atılan kılmış bir halde gördüm. Eğer icab e ğum zaman nekadar çirkin olacağımı saçlarım okşandı, okşandı... çe birçok mezar taşı yazısı gördüm. İçbilmiyerek bana bu ismi koymuşlar.» Bir Bunun benden başka kimse farkında yenlerin bekâr veya dul olması şart kon lerinde bu kadar cansızına raslama Jonar ihtiyatlı davranmağa başlamıştı. derse Almanlann Arrasa yaptıklanni hasta var, çok dikkatle bakmak lâzım. değildi. Kimse saadetime dokunmıyor muştur. Benim şahsî kanaatime göre, bu Jonar, Fransanın Justice zırhlısmda (ya biz de Atinaya yaparız.» dım. Bir kere «hasbeten» ne demektır? Kendisi tamamile çıldırmış, fakat ailesi du. Lâkin, hastam iyileşmeğe başladı. I evlenme işini de artık düzeltmeliyiz. LiBenim bildiğime göre hasp arabca hal ni adalet zırhhsı; tesadüf ve talihin ga(Arhan var) hastaneye vermek istemiyor. Ben sizi in yileştikçe, bende Jülidesini kaybediyor, beral ve demokrat olan kilisemiz bunu edatıdır. Göre anlammı taşır. Bıtişik tihab ettim. Evine gideceksiniz, hastayı bir yabancı, bir hastabakıcı buluyordu. yapmahdır ve yapacaktır. Kansı ölen zamirlere muzaf olarak ilişir ve haspebir dakika bile yalnız bırakmıyacaksınız. çoluk çocuk sahibi bir papaz niçin ye ten şeklini alınca mutlaka lillâh keli Nihayet bir gün: Nasıl kabul eder misiniz? Rica ederim efendim, annemi ça niden evlenemesin? Değerli bir papaz mesile birlikte kullanılır. Demek ki Tabiî!... dedikten sonra, sordum: evlidir diye niçin terfi edip rahib ve burada hiçbir anlam taşımıyor. Haydi ğırır mısınız? Dedi. Hasta erkek mi, kadın mı?.. piskopos olamasın?! Bu gayritabiî va bunu geçelim, sözün özsüzlüğüne, he Genc bir çocuk. Anî cinnet getir Odadan yavaşça çıkarak, annssine ziyeti değiştirmek zamanı gelmiştir sa yecansızlığına ne buyurulur? gittim: miş, geçeceğini ümid ediyorum. nınm. Biz evlilik meselesinde de tama21 inci sahifede (GazeUer) diye iki Hastanız iyileşti, sizi görmek isti mile sivil yurddaşlarımızm tâbi olduğu Tuhaf birşey, sebebıni bilmeden a parça gördüm. Biri dört, biri altı sa lâkadar oldum. Adeta endişe ile sor yor, ben artık gideceğim, dfdim. kanunlara tâbi olmak istiyoruz. Bu iş te tir. Modası çoktan geçmiş olan gazeldum: Kalmam için nekadar ısrar ettiyseler halledilecek olursa bizi sivillerden ayı lerin ilk beyiti Musarra denilen şekil Acaba nasıl olmuş?.. de yazılmak lâzım gelir ve gazellerin de bir daha odaya girmek istemedım. ran hiçbir fark kalmamış olacaktır...» Bir yangm, nişanlısının evinde beyit sayısı beşten eksik, on beşten arBütün ricalara: Rahib Bahtiyaryan bu sözleri söy yangm çıkmış, çok sevdiği nişanhsmı Mecburum, gitmeğe mecburum, lerken. diğer üç papaz da rahibe hak tık olmaz. Halbuki Rifat Rami Armcıkurtarmak için zavallı genc atılmış, fadiye cevab veriyordum. Sonunda razı vermişlerdir. Ruhanî meclisi umum kâ nın gazelleri hem Musarra değil, hem kat muvaffak olmamış. Kendisini de ölçüden kısa. Bari bu eksikliğe karşı oldular. tibi papaz Toma Şigaher gülerek de gazellerde bulunması pek gerekli olan baygın bir halde çıkarmıslar, biri yan îşte, gene odama döndüm, gene kim miştir ki: mış, diğeri çıldırmış. Müthiş birşey. yanık duygu ve yanık haykırış olsa. sesizim. Lâkin benim de sahifelerini ka« Meselâ ben çoluk çocuk sahibi Nekadar yazık ki o da yok. Doktorun izahat vermeden kesik ke rıştırıriyn tatlı tatlı gülümsiyeceğim bir bir adamım, bu bir kabahat midir ki terfi îik anlattığı sahneler gözümün önünde Ülküç sahibi ölçülü söz yoîunu bıradefterim var. edip günün birinde rahib, daha sonra kıp ince duygularını ve keskin düşüncanlandı: Bir yığın alev sevgilisini Artık hayattan müşteki değilim, de da piskopos olamayım!» kurtarmak için koşan bir genc, bir kö celerini, eskiden nesir dediğimiz düz ğil mi ki iki ay mes'ud oldum; dünyada Bu sırada kiliseye giren Şişli mezar biçimde kaleme almıya başlarsa iyi bir şede yanan bir kız. bu kadarını da bulamıyan güzeller yok lığı komisyonu veznedarı Jirayr Aznayazıcı olacaktır. Bu öğüdçenliğimi, Başımı sallıyarak mu?... vor söze katılarak demiştir ki: Türk şiiri için beslediğim yüksek say Normandie tam yolla Nevyork limanına girerken [Ba resim Nevyorktan Hakikaten müthiş dedim. PERtHAN ÖMER « Evvelce Patrik Naroyan bana gıya bağışlasın. Fransız gazetelerine radyo vasıtasile verilmistir'] D a h a o gün, doktor beni alıp hasta papaz olmayı teklif etti. Şu iki şartı koyM. TURHAN TAN ya götürdü. Evin içi matemle dolmuştu. Fransızlar Normandieye, yüzen saray, | ise daha uzun tutan yazlık rotada yap Seyyar vanurunım makinesi dum: E v sahiblerile konuştuktan sonra hastadiyorlar. Filhakıka bu dev gemi yüzen mışlardır. Fransızlar eğer Normandie 1 İstediğim kıyafetle gezeceğim, nın yanma çıktık. Bu, gözleri gayntabiî bozuldu Borsa muameleleri öğleden saray değil, yüzen şehirdir. Nevyorka de kışlık yoldan gitseydi Nevyorka Breyani ruhanî kıyafetle gezmiyeceğim. bir ışıkla parhyan yakısıklı bir gencdi. ilk seferi büyük bir hâdise teşkil eden menden 13 küsur saat daha evvel varVapurculuk sosyetesinin seyyar vapuevvele alındı 2 Dul olduğum için papaz olduDoktor gülümsiyerek beni gösterdi. Normandie ayni zamanda bu yolculuğu Şimdiye kadar Tecim Borsasmda 4 gün, 2 saat, 12 dakikada yaparak bir mış olacaktı, diyorlar. Bak sana Jülideyi getirdim, söz runun Geliboluda makineleri bozulmuş, ğum takdirde yeniden evlenmeme mü demir atılarak vapur durdurulmuştur. manaat edilmiyecektir... ierini dinle e mi?.. dedi. muameleler öğleden sonra yapılmakta rekor da kırmıştır. Eski rekor 4 gün, İki gemi arasmda sürat farkı 4 saat O zaman bu şartlarım kabul edilme idi. Borsa çevirme kolunun verdiği bir 14 saat, 27 dakika ile Alman Transat 22 dakikadır. Normandie 29,98 (55 kiloKaptan tarafından telsizle liman ve Hastanın gözleri büsbütün irileşerek kumpanya baskanlıklarına hâdise anlatıl di. Şimdi kıyafet meselesi halledilmiş kararla artık borsa salonu yalnız öğle lantiği Bremende idi. Bremen bu sürati metro 522 metro) üzerinden seyret • bana dikildi. Mütemadiyen, J ü l i d e ! . . . Jülide diye tekrarlıyor mış, Saadet vapuru dün Geliboluya yol tir. Bir de evlenmek işi düzelecek olurdaha kısa olan kışlık yolda, Normandie miştir. den evvel açık bulundurulmaktadır. culan almk için gitmiştir. sa ilk defa ben papaz olacağım!» glu. Anası, yavaşça doktora: Büyük Harbin hiçbir anında, Fransa ile İngilterenin arası bu kadar gerginleşmemişti! «Yüzen Saray)) m kırdığı rökor

Bu sayıdan diğer sayfalar: