27 Haziran 1935 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

27 Haziran 1935 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2? Hariran 1935 CÜMHURİYET Kültttr bahisleri Sınamalar ve kiiltür Denızcılıgımızın istiklâl günü! Iki hamiyetli kardeş IBUGÜN DEBU Tütüncü Bekir ve Hüseyin Sabri Tüten, Hava Kurumuna 2,000 lira teberrü ettiler Iki taraf da suçlu u yaz sıcaklannda, îstanbulun midesine kilerlik vazifesini gö • ren çarşı, pazar yerlerinde dolasıp ta, etrafınıza dikkat gözile bakhnız mı? Baktınızsa, görmüşsünüzdür ki, bizde olduğu kadar, dünyanın belki hiçbir tarafında insanlann sıhhati, hayatı bu derece istihkar edilmiş değildir. Maalesef, esnafımızdan bir çoğu, Şarbaylığın, ^enel esenlisi korumak amacile ortaya koymuş olduğu yasalan, nizamlan dı'nlememckte, yahud ki yarımyamalak tatbik ;tmektedirler. i (Baştarafı 1 inci aahifede) Yeni üyeler bilenler kurumuna üye yazılacakların Mustafa 20, Nazmi Dede 20, Celâl özProf. Salih Nurad tin 20, Hüseyin Yayla 20, Ahmed YayKabotaj bayramı hazırlıkları müna dan emin bulunuyoruz.» la 20, Mehmed Yayla 20, Mahmud Yaysebetile bir denizciler marşı yapılmışKadınların toplantıst Evvelki yazımızda kültür meselesi Liselerin rolü nedir? Bunlar yalnız la 20, Mustafa Yayla 20, Zeynel kap nin genel şeklini hulâsa etmiş ve ten yüksek mekteblere talebe yetiştiren tir. San'atkâr Cemal Reşid tarafından Bugün saat 16 da Hava kurumu İs kid edümiyecek şekilde bir kültür müesseseler mi, yoksa hem yüksek bestelene» Denizciler şarkısı basümış tanbul şube merkezinde Hava tehlıke tan 20, Faik Genc 20, Mustafa Kozaoğprogramınm yapılmasındaki zorluğu mekteblere ve hem de hayata malze ve memleketteki bütün bandolara gön sini bilenleri derleme grupu kadmlar lu 20, Ömer Saraçoğlu 20, Cemile 20, Zeki Hasan Çavuşoğlu 20. Fazıl Şişek söylemiştik. me veren müesseseler mi? gibi bir ta derilmiştir. kolu toplantı yapacaktır. Bu toplanGeçen asırda işler daha kolaydı. O kım meseleler karşısmdayız. Bu iddiaîstanbul radyo orkestrası Denizciler tıda mühim birçok şeyler konuşulacak 20, Mehmed 20, Abdullah Çapkın 20, Servet 20, Remzi Şişmir 20, îsmail asrın son senelerine kadar ilim vadi lardan bir kısmı ileri süriilürken âdi marşı ekzersizlerine başlamıştır. Or ve teşkilât j'apılacaktır. Zeytinli 20, Osman 20, Ahmed Köse sinde herşey keşfedilmiş farzediliyor hesab işi unutuluyor. îlkmektebdeki kestra bu marşı 1 temmuz akşamı saAnkara memurlarının teberruu 20, Ahmed Mumcu 20, Ahmed Yakub ve yapılacak işlerin yapılan keşiflerde sınıf adedini beşten altıya çıkarmak at sekizde radyoda çalacaktır. Ankara 26 (Telefonla) Ankarada oğlu 20, Mahmud Çörtü 20, îsmail Kuki pürüzleri temizlemekten ibaret ol demek ilkmekteb hocaları adedini en Mülhakattan Deniz Ticaret Direktörduğu kabul ediliyordu. Yani, geçen as aşağı beşte bir artırmak ve hususî, u lüğüne gelen malumata göre, İzmir, çalışan resmî daireler memurları ara rusaryalı 20, Muhan/em Naci kayıkçı rın ilmî düşüncesinde azçok mutlakiyet mumî bütçelere dört milyon liradan Bandırma, Mersin, Samsun, Zongul larında yaptıkları bir toplantıda ayhk 20, Ahmed 10, Tevfik Tengirşenk 20, ve optimizm görünüyordu. Yirminci a fazla para daha yüklemek demek. Hal dak ve Trabzonda denizciler bayramı larından yüzde iki hava kurumu Ahmed Dilek 20, Hasan 20, Mahmud Uçal 20, Abdullah Arkan 20, Mehmed sırda işler değişti. Bir keşfi henüz kav buki diğer taraftan hem hoca adedinin nın fevkalâde mükemmel bir surette na terketmeğe karar verdiler. Eyigör 20, Sırrı 20, Lutfü 20, Osman 20, ramadan bunu ya cerh veya itmam e azlığından ve hem de parasızlıktan şi kutlulanması için hazırhklar yapılmakAltın baktr yiiziik meselesi Zehra Çakmakçı 20, Hamide F. Daldal den keşifle karşılaşıyoruz. Bu asır sür kâyet ediliyor. Ortamektebi ilkmekte tadır. Ankara 26 (Telefonla) İstanbulda 20, Ahmed Ayyıldız 20, Adnan Demirat asndır. Bunda mutlakiyetten ziya be bağlamakla ilkmekteb adedini üç Deniz Ticaret direktörlüğünün bü çıkan bir akşam gazetesi, nişan yüzük taş 20, Fevzi Daldal 20, Remzi Ünlü 20, de izafiyet, nikbinlikten ziyade septi dört bine çıkaracağız demektir, ki tün limanlara tebliğ ettiği programa lerinin Hava kurumuna terkedilmesi sizm hâkimdir. bunun tatbik kabiliyeti yoktur. Bence göre, gündüz bütün sahillerde deniz ve bu yüzüklerin yerine bakır yüzük Fikri Özgül 20, Y. Ziya Özgül 20, SıdıKâinatm zengin tenevvüü altmda yapılacak en mühim iş bu meremetçi yarışlan, gece de fener alayları yapıla takılması hakkında bir teklif yapıldı ka Ünlü 20, Emrullah Mutku 20, Hilmi Çakmakçı 30, Behçet 20, Osman 20, birlik arayan fılozoflar hakikî olmıyan liği ve nazariyeleri bir tarafa bırakıp caktır. ğını yazıyordu. Hava kurumuna böyle Abdullah Demiralay 50, Fehmi Aksu tecerrüdlerle söz diyalektinin dar sı merdiven sistemini kül halinde düşünbir teklif yapıldığı doğru değildir. BunŞehrimizdeki fener alaylarmm mu 20, Mecid Güler 20, Ahmed Hulusi 30, nırlan içinde kalırlarsa daimî tehlıke mek ve ona göre memleketin umumî dan başka yurddaşların hergün artan tsntan bir şekilde yapılmasma çok itiHüseyin 20, Mustafa Kaylan 25, Ali içindedirler. Kendilerini pragmatist ad kültür sistemini kurmaktır. İşte bizde alâkaları, böyle bir teklife ihtiyac his na edilmektedir. Toközlü 20, Binnaz Toközlü 20, Niyazi dedenler (yani lâftan ziyade işe veya şimdiye kadar halledilememiş işlerden settirmiyecek derecededir. Oçal 20, Zühtü Demiralay 60, İbrahim Şirketihayriye vapurlarından biri neticeye ehemmiyet verenler) }ahud birisi budur. Bu merdiveni kurarken Alâkadarlar, ailevî bir hatırayı ta Bakkaloğlu 25, Halid 20, İbrahim Hak' kendilerini hakiki ümanist gösterenler yalnız üst katı düşünmek ve ona göre şenlik gecesi Boğazdan hareket ederek şımakta olan nişan yüzükleri hakkında insan tecrübelerinin en objektifi olan yapmak ta doğru değildir. llkmekteb o taraflarda oturan Partiye mensub da böyle bir karar verilmesine ihtimal ver kı 24, Mehmed Sabri 20, Mehmed Feyzi 20, Yaşar Çelik 20, Sadık Bilgiç 20, ilmin, düşüncelerimizin umumî heye lerin yüksek mektebler mezunlan ba vetlileri fener alayına iştirak ettirecek memektedirler. Edib 20, Osman Uşkurcuoğlu 20, Hilmi tine mühim tesir yaptığını kabule mec kımından randımanı yüzde biri pek ve eğlencelerin sonunda gene Boğaz isYeni teberrular Dilmen 20, Ali Rıza Uysal 20, îsmail i burdurlar. Bugün hüküm sürmekte o geçmiyor. Yani ilkmektebe girenlerin kelelerine götürecektir. Hakkı 30, Hüsnü Dilmen 20, Rifat 20. ' îsmail Hakkı ve şürekâsı bakır fab Akay idaresinin bir vapuru da, bu lan (dar ihtısas) hastalığının cemiyet ancak yüzde biri yüksek mekteblerden rikası 100 lira teberru, Jak Dekalo Sezai 20, Tevfik 20, Zekâi 20, Mustafa için zararlı olduğu görülüyor. Bu^ün çıkıyor ve yüzde 99 undan canh ka havali sakinlerini gece eğlencelerine işkü ümanizm önümüze bir takım ne lanlar hayata atılıyor demektir. Bu tirak ettirebilmek üzere. Kadıköy Halk Tahtakalede tıraş bıçakları mağazası 24, îbrahim 25, Arif Tok 25, Ethem 150 teberru, Poker Play tıraş bıçak fab Dıkmen 30, Mustafa Özçen 30, Fikret fis yemekler koymuştur. Başlıca müş randıman orta sınıflarda yüzde 100 ve evinin emrine verilmiştir. Demir 30, Tevfik 20, Mustafa 25, Kâmil kül bunlardan fikrî vitaminleri bol bir yüksek mekteblerde yüzde 60 ı bulu Akay idaresinin diğer bir vapuru da rikası mümessili fabrika namına 100 liste çıkarmaktır. Bu listeyi yaparken yor. Bu hakikat karşısında maarif sis gemici ailelerine tahsis edilmiştir. teberru, Gözem Şayu, Eskinazi Negrin 25, Mustafa 20, Osman Selik 20, Hüse yin Hüsnü 25, Rifat Altmkurd 20, Şükhypervitaminoisea tutulmamağa dıkkat temini kurarken Tuba ağacı prensipini Halic şirketinin bir vapuru da şen 500 teberru, Mordov Jojef Mizrahi Tahlâzımdır. İşte bugünkü kültürün genel güdenler yanılıyor. Maarif merdivenini liklere Halicden iştirak edecek olanları takale 50 teberru, Mes'ud Çöl 20, Ab rü 20, Kâmil 20, Halil 20, Mehmed 20, Şevket Dereli 20, Hilmi 20, Mahmud cephesinin hedefi ve hulâsası budur. kurarken üst katı hedef almak doğru taşıyacaktır. dullah Yaka 20, Mehmed Kaya 20, RıKavukçu 20, Zühtü Diler 20, Talât GürBizde kültür meselesine gelince baş olmayıp en mantıkî hedef memleketin Dolmabahçe sarayı önündeki büyük za Akduman 20, Mahmud Akduman cü 20, Adil 20, Hüseyin Kutlu 50. Sa'lıca derd şimdiye kadar umumî bir kül hayatı ve gidişidir. Memleket tabiî ser şenliklere eski kostümlerle kâğıdhane 20, Nebil Çanakçı 20, bu ticaret evinin Salâhaddin Gür 24, Hüsnü 20, Zühtü tür sistem ve programınm kurulmuş vetlerinden istifadeye, endüstriye doğ ve Göksu mesirelerine aid kadim ka ameleleri de her ay kuruma muntazam ib 20, Mustafa 36, Murad Dinçer 30, olmamasıdır. Medreseler kapandı, mek ru giderken programlarımızda bu nok yıkların da iştirak etmeleri takarrür yardımda bulunduklan gibi bu sefer Kavukçu 20, Osman ve şeriki Mehmed tebler tevhid edildi ve daha bir takım tayı gözönünde tutmazsak yanılırız. etmiştir. de topladıkları 341,50 lirayı kuruma Ali Halıcıoğlu 50, Ziya Derele 20, Mehiyi şeyler yapıldı. Fakat kültür sistemi Bu ise yüksek, orta ve ilk teknik mekO gece Denizyolları idaresinin Anka yollamışlardır. med Ali 30. fliye birşey henüz ortaya konmadı. Ya teblerine ehemmiyet vermeği emredira vapurunda verilecek olan balonun pıl°n işler ilmî ve pedagojık olmaktan yor. Bu halde kültür sistemini kurar fevkalâde muhteşem olması, güzel ve zijîfde tecrübe ve hata usulile gidiyor. ken bu mektebleri gijzönünde tutmak eglencçtt g'eçfne'sr1 için çalişılmaktadır. zaruretı r^m^ıtmaajıc. de kabul edilen bir usul ise de bizde e • Evvelki yazımızda son yirıai. beş &esas sağlam olmadığından dolayı vak ne içinde üniversiteler müfredat progtin lüzumsuz yere zıyaına sebeb olu ramlarının zenginleştiğini söylemiştik. (Baştarafı 1 inci sahifede) yor. Memlekette tecrübe sahiblerinin Ayni keyfiyet liselerle yüksek mekteblar dır. hepsini bir tarafa bırakalım, çoğu din k r ve bilhassa yüksek teknik mektebKazayı haber alan hükumet mühenlenmiyor. Dinlense bile hepsi beraber ler için vardır. Bu müddet içinde mü disleri vak'a yerıne gelmişler ve civarve bir anda dinlenmiyor. Programların hendis mektebleri programlanna bir daki bütün çürük duvarların yıktırıl tertibi Talim ve Terbiye dairesine dü takım yeni mevzular sokmağa mecbu masına karar vermişlerdir. şüyor. Yedi sekiz sene evvel (Tabiat riyet hasıl olduğu gibi eski mevzular Tam yarahlar cankurtaran otomobiÂlemi) nde yazdığım bir makalede u da da bir takım değişiklikler var. Bu line konup ta hastaneye yollandıktan zun uzadıya ispat ettiğim veçhile bu halde mühendis mektebleri yüklerinin biraz sonra ayni mahallede Çıkmaz soişin bu heyeti teşkil eden aza kim o bir kısmını liselere atmak mecburiye kağındaki elektrik direğine çıkan 11 lursa olsun birkaç kişiden mürekkeb tinde kalıyor. Zaten z^mana tempo tuyaşında Kocamustafapaşalı İbrahim oğbir heyete yüklenmesi iyi netice ver tarak zenginleşmek mecburiyetinde o lu Ali tellere dokunduğundan elektriktniyor. lan lise programları bu yükler altında le çarpılarak vücudünün birçok yerle Bizde kültür işlerinde zaman zam^n ne olacak? Buna mukabil bir takım tat rinden ağırca yaralanmış ve yere düş Universite bahçesinde yapılmakta olan rasathanenin inşaatı bitmek üzeredir. devrimler görülmüyor değil. Bazan ka bikatın mekteb programlarından atıl müştür. Cağırılan cankurtaran otomo Resmimiz bugünkü şeklini gösteriyor. bahat ilkmekteblere atfediliyor ve bu ması zarureti var. İşte bunlar halli lâ bilile o da Çocuk hastanesine kaldırıi mektebler mihraka getiriliyor. Bazan zım gelen bir takım meselelerdir. Diğer mıştır. yüksek tahsil müesseselerine ve bazan yazıcılar gibi ben de bu yazılarımda da liselere ehemmiyet veriliyor. bu büyük meseleyi tahlil ve tenkid et(Baş tarafı 1 inci sahifede) tır. Ayni zamanda Atina ve Selânik Vapurculuk şirketinin bir Maarif sistemini birkaç katlı bina miş oluyorum. Herkes söylüyor, fakat Güzel olan ve çok şık giyinen bu ka Emniyet müdürlüklerinden de kadın ya benzetirsek biz bazan birinci kata, kimse çare göstermivor. Bu da doğru mektubu dın ilkönce lüks bir otomobille Korent hakkında malumat istenmiştir. bazan ikinci kata ve bazan üçüncü ka değil. Gelecek yazımda, kendi tecrübeDiğer taraftan polisin şüphelerini gi2239 sayılı kanuna bağlı şirket esas ten bir kilometro kadar uzakta ufak ta çıkan merdivenleri düşünüyoruz ve lerime istinaden, bu derdlerin tedavisi mukavelenamesinin 56 ncı maddesi mu bir köye gidip orada bir oda kiralamış derdığini zanneden sarışın kadın da ya bunlarda meremet yapıyoruz. Bi çaresini söyliyeceğim. cibince bütün hissedarlara gazetelerle tır. Köyde adının Marianti olduğunu, gizli faaliyetlerine başlamıştır. Fakat rinci kata çıkan merdiveni düzeltmeğe ilândan başka ayrı ayn davetiye gön Atinanm aristokrat ailelerinden birine aradan çok geçmeden polis gene yakaSALİH MURAD çalışırken diğer merdivenler sakatla derilmiştir. Binaenaleyh şriket ekseri mensub bulunduğunu, bazı aile işlerin sına yapışmış, kendisini bu defa sıkı nıyor. Çünkü merdivenler birbirine yeti kendilerinde olan umumî hissedar den dolayı bu köye çekilmeğe karar bir sorguya çekmiştir. Bu sarışın kadın ricid bi. surette bağlı değil! ECHEBİ MEHAFÎLDE lar heyetini toplantıya çağırmamışlar, verdiğini söylemiştir. Bu kadın birkaç bu sefer evvelki sözlerinin yalan olduBugün maarifçiler arasında ilkmek bütün hissedarları çağırmıştır. Diğer ar gün sonra hareketi şüpheyi celbettiği ğunu, jandarma binbaşısı olan kocası Marinetti yarın geliyor teblerde sınıf adedinin beşten altıya kadaşlann çağırılmadıkları yalandır. için zabıtaca sorguya çekilmiştir. Ka ısyana karıştığı ve gıyaben mahkum eçıkmasını ve hatta ortamekteblerin ilkItalyanın fürürist şairi M. Marinetti Bilhassa bu hususu İktasad Vekâleti ta dm adınm Semiramis olduğunu, kocası dilmiş bulunduğu için onu aramak ü mekteblere bağlanmasım istiyenler ol yann İtalyan »osyetesinin deniz uçağile rafından genel toplantıda komiser ola tarafından maruz kaldığı fena mua zere seyahate çıktığını söylemiştir. duğu gibi dörde indirilmesini münasib Brendiziden gelecek ve cumartesi ak rak gönderilen Vekâlet Başmüfettişi melelere tahammül edemiyerek bu tenBu sırada Atina Emniyet müdürlüğüngörenler de var. Ortamektebler başlı şamı Beyoğlundaki italyan elçiliğinde Hüsnü Zaman marifetile posta mak ha yere kaçtığını söylemiş, bunun ü den gelen cevabda Venizelosun adamlabaşma bir meftteb mi, lisenin ilk kısmı bir sergi açacaktır. Sergide birçok fütü buzlarındaki imzaları tetkik edilmek zerine zabıta kendisini bırakmakla be rma ve taraftarlarına düzme isimlerle mı, yoksa ilkmektebin temadisi mi? rist kitab ve tablolar gösterilecektir. raber hareketlerini tarassuda başlamış gönderdiği iki şifreli mektubun yakalansuretıle anlaşılmıştır. Maarif sîstemimiz birkaç katlı bina gibi; birin Bayrama bütün halk cinin merdivenini düzeltirken Öteki sakatlanıyor iştirak ettirilecek Çarşıda, pazarda, rüzgâra, toza karşı açıkta bırakılan, sayısız ve «aygısız müşterilerin kirli ellerile mıncıklanan, üzerine karalı, yeşilli sinekler konan, ba zan, üst kattaki pencerelerden silkilen »igara tablalannın, toz bezlerinin, atılan çöplerin altına tesadüf ederek pislenen meyva, peynir, yağ, pastırma, sucuk. pasta, simid, çörek gibi seylerin her biri» belki de bir zehirli gaz bombasından daha da mühlektir de, aldıran olmaz. İstanbulda, beledî bir şekilde yerleş • miş verem, yahud ki vakit vakit ortaya çıkıp, bin zahmetlerle, öniine geçilen tifo ve dizanteri gibi hastalıkların kaynağını biraz da buralarda aramak lâzrnı gflir. Koca bir beldenin esenliğine karşı yapılan bu suikasdde, maalesef ahalimiz de, menfi durumile faili müşterek sayılır. Satıcının soysal terbiyesi, hıfzıssıhha Sakımından nekadar geri ise, aiıcının da terbiyesi, ayni bakımdan noksandır. Pazarlanmızda çirkin manzaraya bakıp ta, bütün suçu Şarbaylığa yükletmek kolaydır. Dilimiz: «Belediye bakmıyor kü.» demeğe alısmıştır. Ama, öte taraftan, gene bu tozlıj, sinekli, kirli metaları alır, yeriz. Lâübalilik iki taraflıdır. Ve boyle iki taraflı olduğu ıçmdir ki önüne geçilmez. Baska yerlerde, halk kendi zabıtasmı biraz da kendi yapar ve bu sııretle Şarbaylığın ödevini kölaylashnr. Biz, suçluîara, menfi durumumuzla bilâkis yardım ederek, Şarbayli5;n o ödevini güclestiririz. Fılânca meta açıkta satıhyor diye, almıyan kaç aile başkanı vardır?. Kaşar peynırıni, biraz evvel burnuna soktuğu parmaklarile tutup ta tartan bakkala, tereyağını kâğıda sararken üzerine aksıran yağcıya, eli ekzemalı şekercinin doğra dığı lokuma acaba kaç kişi itiraz eder?. Yıyecek ve içeceğimizin temizligine esnaf itina etmiyorsa, kabahat ne ondadır, ne Şarbaylıkta. At sahibine göre kişner. Esnaf ta, karşısında bu vurdumduymaz, aldırış etmez müşteriyi buldukça* en ufak bir zahmete katlanmak lüzumunu duymaz. Şarbaylıksa hangi birine yetişsin> Üç esnafa, beş esnafa yazdığı ceza ile bu dava hallolunmaz. Çarşı ve pazarlanmız ağlanacak haldedir. Biz, yiyecek deeil, kürek dolusu, etek dolusu mikrob yiyoruz. Biraz harekete gelelim. Kendi sıhhatimizi saydırmak, hayatımıza kıymet verdirmek istiyorsak, önce onu saymayi ve ona kıymet vermeği kendimiz öğrenmeliyiz. Ercümend Ekrem TALU Ycşilköyde, Bay Haluka Mektubunuz beni tatmin etmedi. Bir, iki, on istisna ile umumî kaide kuvvetini kaybedemez. Programlann ağırl'gını, imtihan talimatnamesinin münasebetvz li^ini talebeden ve muallimlerden belkî yüz kisi bana karşı tasdık ermiştir. Kültür Bakanlığı da zaten bu fikirde imiş. Siz şikâyetçi değilseniz. kutlularım. Üniversite Rasadhanesi bitiyor HaraBe kurbanları Vunanistanda tutulan esrarengiz kadın E. E. r dığı, sarışın kadının bu mektubları taşımakta olduğundan şüphe edildiği bildirildiğinden kadın tevkif edilmiştir. Tevkif hâdisesinden sonra asıl isminin Semi olduğu anlaşılmıştır. kuyorsun?» diye sorsalardı, hiç füphe siz: «Bilmem!» diye cevab verirdi. Yapacağı fedakârlığı yapmıştı. Herşeyini kaybettiği için, artık kaybedecek bir«eyj de kalmamıştı. Bununla beraber îorku yordu. Ses duydukca ürperiyor, mektub gördükçe rengi atıyor, yattığı zaman uykudan, uyur,ken de uyanmaktan çekini yordu. Bu hal günden süne şiddetlen mekte idi. Onun için, Bay Kadri, bir kere daha mukadderatla karşılaşınca, bu nun sarsıntılarına çoktanberidir hazırlanmış bulunuyordu. Ayse ile son mülâkatmdanberi bir hafta gecmişti. Bir perşembe günü idi. Sabahlevin, öçleve kadar, Bay Kadri bermutad i^lerile mesgul olmuş, öğleyin veme"ini lokantada viyip gene vazife sin'n ba^ına dönmüstü. Saat dörde doğru, içindeki korku arük hafiflem'« bıılunuvordu. Zira gün iler ledikce, biz insanlar, onun zarar verme kabiliyetini azalmıs ve gelecek felâketleri ert*«i güne kalmış za^nedecek kadar safızdır (Arkast var) farzedin ki ben değilim söyliyen,. Size, nun kanaatlerini yıkacak, inancını sarsasamiraî bir vicdan hitab ediyor... cak olan hahkikati gizlemek mecburiyetiAvcundaki elin buz kesildiğini hisse ni duymak ne ağır bir vaziyettü. Inanan den Bay Kadri, Ayşeyi daha fazla me bir kalbden, onu yaşatan inanc sökül rakta bırakmak istemiyerek, devam etti: mez.. O kalbin önünde ancak susulur ve Uzun zamandır öğrenmek istediği sayeı gösterilir! Susmak! Heyhat, bu artık mümkün niz bir hakikati, ben bu sabahtanberi keşdeğildi. Ayşenin bakışlan kendisine fetmiş bulunuyorum. Yazan: Ayşe put gibi, kımıldamadan duruyor doğru yükselmiş, bekliyordu. Bay Kadri Eırcümend Ekrem Talu du. Intizar mı?. Endişe mi?. Belli değil heyecandan kısılan bir sesle: Neye üzülüyorsunuz? dedi. Size di. Lâkin Bay Kadri de birdenbire susuvermişti. Ona da ne olmuştu? Lâkırdı elem verecek olsaydım, gelir miydim? Dün gönderdiğim kısacık mektubdan, ne büyük bir cür'et gösterdiğimi ve bu nm alt tarafmı getirmekten niçin çekini Ben size ancak müjde getirdim. Diyeceğim de şu idi: Sizi iz'ac eden, size hayacür'etin bir endış,eden doğduğunu anla yordu? madınız mı? Çünkü, gene birdenbire, hakikatin de, tı zehir eden şüphelerinizden hiçbiri vaAyşe başını önüne iğmişti. Kendin yalan gibi katil olabileceğini düşünmüş rid değildir. Sizi sahsan temin ediyorum.. den uzaklaşmış ve derdlerinin üzerine tü. Sevgilisinin gönlündeki aşkla bera Miisterih olabilirsiniz! Bunu müteakıb gene sustu. Vazifesini dökülen bu şifa verici sözleri içiyormuş ber, o gönlü de öldürmek korkusunu dugibi idi. Bay Kadri, ona daha ziyade yuyordu. Bu ne feci tereddüddü! Bir yapmıştı. Kendi istikbalinin açılan uf sokularak, elini kendi elinin içine eldı. avcı gibi, adım adım şikânnı takib ede kuna perde çekmiş, fakat sevgilisinin, Ayşe! Bugün size tekrar bir kur rek, nihayet onu ele geçirdikten sonra, zayıf ta olsa, saadetini sağlamıştı. İuluş müjdesi getiren, hep o ayni sevgi tam peşkeş edeceği sırada, askın da fev Ayşe hâlâ susuyordu. Sanki hiçbir şey dir. Fakat beni dinlemeden önce, islerse kınde fera^at denilen birşeyin olduğunu isitmemiş gibi idi. Bununla beraber, gözBİz, size hitab edenin şahsiyetini gözonün hatırlayıvermek; sevgiliyi sukuta hayale Icrinin öjıünde en parlak bir istikbal canden siliniz. Size bu söyliyeceklerimi uğratmamak, yese düşürmemek için, o lanmış, onun doğmağa başlıyan güneşi 'Cumhuriyelf.in bölemi: 41 Bu Gönül Böyîe Sevdi yüzünü nura boğmuştu. öğrenirsiniz. Şimdi güle güle gidin! Bay Kadri, ayni zamanda, sözlerinin, Bay Kadri, kendini sjpkakta bulduğu umduğu itimadı telkin edemediğini sez ' zaman, adeta sarhoş bir ihtiyara benzi mişti. Acaba onun sesinde, Ayşe, kendi yordu. Bundan başka, içinde, kendisini içindeki yesin aksini mi duymuştu? Av kollıyan biri var mış ta, beklenmedik bir cunda tuttuğu eli dudaklanna kadar gö anda başma sopa ile vuracakmış gibi bir türüp, öptü. Bu ilk öpüş, bütün varlığı his vardı. nm dıcretle beklediği âşıkane öpüşün yaO, bu son darbeye kendi kendini hanmda nekadar fakir kalıyordu! zırlıyordu. Bana inanınız!. dedi. Çünkü sizi, 15 belki de her vakitkinden ziyade seviyo Bu manasız ve münasebetsiz korku rum. böyle bir hafta sürdü. Bu türlü kablelvuBaşı, tuttuğu elin üzerine iğilmiş oldu ku duygulann neden neşet ettiğini kimse ğu için, Ayşenin çehresini ikinci defa bilmez. Bir çoğumuz, gün olmuşrur ki, aydınlatan sevinc nurunun farkında ol tepemizde mütemadiyen bir belânm domadı. lasmakta olduğunu hissetmisizdir. Yü Allahaısmarladık... Vazifemi ifa rürken, yolda, o belânın siyah gölgesinin ettim... Müsaadenizle çekileyim. bizden önce gitti^ini görüriİ7... Konu Diyerek gitmeğe davrandı. Fakat Ay şurken, ağzımızdan yahud ki muhatabımızm ağzından çıkan sözlerde o belâya şe bırakmadı. Bugünlük aynlalım, zaran yok... aid gizli manaJar sezeriz... Kendimizi dedi. Belki vakın, belki de uzak bir ati kandırmak için hadisatı muhakeme etmede, elbet tekrar görüşürüz. Şu dakikada ğe kalkışırız, suur ve mantık bızden uzakne hissettiğimi tasavvur edemezsiniz. Fa lasır. O aralık, Bay Kadriye: «Neden korkat daha sonra, hatta belki pek yakında i

Bu sayıdan diğer sayfalar: