18 Nisan 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

18 Nisan 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYET 18 Nisan 1936 KUçUk Hikfiye Uçurum! ASKERLİK İŞLERİ Şubeye davet ") Ilık gecenin tatlı sessizliği içinde, denize doğru uzanan taraçada, yan yana, elele ve diz dize oturuyorlardı. Röne, karanlıkta Simonun gözlerinin ta içini görmeğe çalışan esrarlı bakışlarla onun yüzüne bakarak: Düşün ki, diyordu, iki gündenberi seni yalnız görmeğe muvaffak olama dım. Biliyorsun ki peşinizden buraya kadar gelişim, kocanın eski arkadaşı olduğum için değildir... Simon gülümsedi, erkek onun başını kendi göğsüne doğru çekti, bir müddet böyle kaldılar. O esnada ta yanıbaşlarmda bir pı tırdı oldu. Genc kadın başını arkaya çevirdi ve karşısmda kocasını gördü. Rene de ayağa kalkmıştı. Birbirlerinden biraz uzaklaşmışlar, karanlıkta, korkudan sapsarı simalarile, şaşkın şaşkın ayakta duruyorlar, yüreklerinin çarpıntısını dinliyorlardı. Simonun kocası Hersan, omuzları iğik, elleri pantalonunun cebinde, koskoca başını, ısırmak istiyormuş gibi, iLıi doğru uzatmış, üzerlerine geliyordu. Fakat yanlarından durmadan geçti ve taraçanın ucuna kadar gitti. Sırtı soğuk bir terle ıslanan Rene: Acaba gördü mü? diye fısıldadı. Hayır... Zannetmem.. Hersan, şiaıdi dönmüş, geri geliyor du. Halinden, içinde müthiş bir öfke sakladığı anlaşılıyordu. Karısımn yüzüne bile bakmadan birdenbire Reneye: Biraz dolaşalım mı? dedi. Simon, onun kulağına şöyle fısıldadı: Git, neş'eli görün. Rene, tabiî olmasma çalıştığı çekin gen bir sesle: Hay, hay, diye cevab verdi. Ve yürüdüler. Simon bir şey daha söylemek istedi. Fakat söz bulamadı. Şimdi, adım adım uzaklaşan kocasının dev yapılı vücudile, o vücudün ağırhğı altında ezilir gibi duran âşıkının ince, zarif şeklini korku dolu gözlerle seyrediyordu. Yüzü sapsan, bacaklan titri yerek, onların avdetini beklemek üzere eve girdi. İki erkek, ılık gecenin karanlıklarile örtülü yolda yürüyorlardı. Hersan pi posunu yaktı. Rene de, tabiî ve sakin görünmek için bir sigara yaktı. Fakat sigara, ağzına acı gelmişti, attı: Ne pis tütünmüş! diye mırıldandı. Hersan cevab vermedi ve onun bu sükutu, Reneye öyle korkunç geldi ki, dayanamadı: Neye konuşmuyorsun? diye sordu. Hersanın gözlerinde büyük bir şaş Söyliyecek bir şeyim yok ki.. Hem kınlık ifadesi dolaşıyordu. Simon biraz çok eski dost olduğumuz için boyuna evvelki heyecanını henüz giderememiş, SllSliyrvrHıı TTorcan rJ^TTüm otti; cevezelik etme&e lüzum yok... Hersanın sesinde, gayritabiî bir ahenk Belki de akşam üstü eve geldiğira homurtuya benzer bir boğukluk vardı. zaman biraz somurttum, ondandır. Reneyi ürkütmeğe başhyan bu sesle Ama ne yapalım, elimde değil. Briçte devam etti: bir sürü para kaybettim. Öfkelenmez Buruna kadar gidelim. Yürümeğe miyim? Ama gel de bunu Reneye an ihtiyacım var... Yorgun değilsin ya? lat, briçe aklı ermez ki anlasm! Sıhhatine pek itina edersin, bilirim Simon, hayret ve öfke ile karışık bir ama, geceleri gezinti yapmak iyidir. his içinde idi. Hersan, düşünceli zamanHem gece, kayalıklar çok güzel oluyor. larında olduğu gibi ağzı açık, gözleri Bak göreceksin, yorgun değilsin değil yumuk, dalgın dalgm piposunu dol mi? durmakla meşguldü. Rene serbest cevab verebilmek için Simon, şimdi, bu yağdan, sakaldan, kendini zorladı: bir çirt minimini gözden ve gevşek, Hayır, hayır! Yorgun değilim. y kenarları sarkık ağızdan ibaret mah Demir gibiyim.. Yalnız sinirlerim biraz lukun, bir facia yaratacak kudrette olbozuk... Fakat meselâ bir tehlike karşı duğuna, velev bir saniye, nasıl ihtimal sında kaldığım zaman kuvvetim hari verebildiğine bu koca kafanın, iskam kulâde artar... bilden başka bir şeyi düşünebileceğini, Bu sefer Hersan açık açık alay etti. bu beceriksiz iri ellerin, Allahın verdi Âlâ, âlâ! Işe yarar bir meziyet. Be ği kuvveti kullanabilmek kabiliyetini nim sinirim yoktur.. Yani sinirli deği taşıyabileceği zanıiına nasıl kapıldığına limdir... Fakat bazularım yerindedir. şaşıyordu. Kendimi hiç bu kadar kuvvetli görme Hiddetli, istihfaf dolu bir gülüşü zapmiştim... Öküze vursam devireceğim.. tedemedi... Bu sersemin yanından, Reîflâs edecek olursam pehlivanlık ya nenin kaçışını gözünün önüne getirdi. pabilirim! Hersan, hâlâ hiçbir şey anlıyamadığı Tekrar, Renenin içine ürperti veren Renenin vaziyetini düşünüyordu: bir kahkaha ile güldü. Uçları birer bal Vallah aklım ermiyor, şu Rene yoz gibi iri yumruklarla biten upuzun neye kaçtı acaba? kollarını havaya kaldırdı. Beyaz dişleri Simon, pürhiddet, odasına doğru yükaranlıkta pırıldıyor, küçücük gözleri rüdü ve: kıvılcımlar saçıyordu. Rene, bu dev gi Alçaklığından! diye cevab verdi. bi adamın yanında kendini büsbütün Hersan, gene bir şey anlıyamamıştı. cılız, narin, müdafaasız görüyor, kor Fakat kafasmı yormak istemediği için, kusu gitgide artıyor, bütün vücudünü bu işin esrarını çözmeğe uğraşmaktanürpertiler alıyordu. Şimdi içinde bu sa, rahat rahat piposunu içmeği tercih lunduğu şu vaziyete benzer hâdiseleri, ederek bir koltuğa yaslandı. intikamla, kanla, ölümle biten maceraCeviren: ları hatırlıyordu. Yürüdükleri yol, kapHAMDİ VAROĞLU Üsküdar Askerlik Şubesinden: Henüz askerlik yapmamış 316 329 dokaranlık bir uçurumun kenarını takib ğumlu (329 dahil) gayriislâm erlerin 28/4/ 936 gününe kadar behemehal şubeye gel. ediyordu. Aralarında bir sükut oldu. meleri. Rene, bütün kuvvetini toplıyarak son San'atkârların vesikalarile birlikte geL bir sual sordu: meleri. Daha gidecek miyiz? Konya Gedikli mektebine Hayır... Bir iki adım daha. Acele talebe kaydediliyor bir işin mi var? Eve mi dönmek isti Kadıköy Askerlik Şubesinden: yorsun? Randevun var galiba! Ah çapKonyadakl Gedildi okuluna okur kaydi. kın! Her koca, seni, benim gibi kansile ne 1 nisan 936 da başlanmış ve mayıs 936 başbaşa bırakmaz... Ama biz eski dos sonuna kadar devam edeoektir. tuz, değil mi? Eski dostuz! Hem de SiDogumları 332, 333, 334 olanlar ve llk mon... okulun üçüncü, dördüncü ve beşlnci sınıfSustu. Rene, nefesi tıkanarak geri ge larını bitirmiş olanlardan alınacaktır. R. ri gidiyordu; fakat Hersan, kuvvetli şubemiz çevresinde oturup ta bu okula glrmek istiyenlerin, Işlerine bakılmak üzepençesile onun bileğini yakaladı. re birer dilekname, okul tasdiknamesi, Kaçma, diyordu, bak, şu siyah de mahallî emniyet memurluğundan ahlâk rinliğe bak... Ayağımızın dibindeki şu kâğıdı, nüfus cüzdanı, üçer fotograf alarak pırıltıları görüyor musun?.. Buradan şubemize müracaatleri. deniz tam 150 metro aşağıdadır... Ya şu kayalar... Dibe bak... İnsan bir düşecek olursa kim bilir nasıl pastırmaya dö ner... Gel, kaçma... Tam Bir Hafta Bugün «Tam Bir Hafta» namile yenl bir *** mecmua çıkmağa baslamıştır. Dün bir nüs. Kocasile âşıkı gittikten sonra Simo hasını gördüğümüz bu mecmua çok nefis nun korku.su artmağa başlamıştı. Aca bir surette basılmış ve renkli renksiz tabba aralarında nasıl bir hâdise geçiyor loları, güzel karikatürleri ve cidden me du? Kocası eve dönünce kendi hali ne raklı bazı vekayie aid yazıları ve röportajolacaktı? Hersanın öfkesini gözünün ö ları ihtiva etmektedir. Ankara caddesinde nüne getirmeğe çalıştı. Onu, şimdiye Vakit Yurdunda satılan Tam Bir Haftayı tavsiye ederiz kadar fazla hiddetli görmemişti; fakat La Türque Kemaliste kaba bir adam olduğu için ondan her Matbuat Umum Müdürlügü tarafından şey ümid edilirdi. Kaçmak için iki defa, yerinden kalkmağa davrandı. Fakat, her iki ayda bir neşredilmekte olan La Türquie Kemaliste mecmuasmm 11 inci sa. sinirlerini kopacak gibi geren korku, o yısı fevkalâde nefis bir kapak içinde dolnu, oturduğu koltuğa adeta mıhlamıştı. gun mündericat, zengin ve temiz resimlerle Birdenbire bir ayak sesi işitti. Kocası çıkmıştır. Mecmuanın bu nüshasında bil. geliyordu. Geldi, onun önünde durdu. hassa şeker sanayiimize aid yazı ve resimSimon başını kaldırıp onun yüzüne bak ler, incir ve üzüm mahsullerimizin derleme işlenme ameliyesine aid etüd ve oriji. madı; ellerile, koltuğun kenarına, tır nal resimler, Türk köylüsünün yaşayışı ve naklarını batıracak kadar sıkı sıkı ya millî oyunlanmıza aid resimli izahat ve pışmış, kımıldamadan oturuyordu. Ni memleket resimlerl cazib bir şekilde sırahayet, tabiî göstermeğe çalıştığı bir lanmıştır. sesle: Nasıl, gezdiniz mi? diye sordu. Hersan cevab vermedi. Bir adım attı. HALK OPERETi Bugün ve yarın Simon, fırtınanın kopmak üzere olduson temsiller ğunu hissederek, korku ve heyecan iBu matine 16 da çinde, koltuktan kalkmıştı. Hersan, birÇardaş denbire: akşam 20,45 te Dikkat ettin mi? dedi. Renede son zamanlarda tuhaf bir hal vardı. Florya Tuhaf bir hal mi? Hayır farkında Yarın matine 16 da değilim... Halime Ya!.. Bana öyle geliyordu belki. akşam veda gecesi Fakat, demin, kayalıkların tepesinde 1 Florya gezinirken, birdenbire kolunu kolum 2 Bayan safiye konseri dan çekti, bağıra bağıra kaçtı gitti. Ar3 Muhtelif varyete numaralan kasından koştum, yakalıyamadım, ga Son rib değil mi? RADVO C Bu akşamki program İSTANBUL: 18 dans musikisi (plâk) . 19 çocuk saa . ti, hikâyeler 19,30 çocuklar için musiki, (plâk) 20 viyolonsel solo ve piyano. (Mes'ud Cemil ve Laşenski) 20,30 stüdyo orkestraları 21,30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansının gazetelere mahsus havadis servlsi verile. cektir. VİYANA: 19,30 halk şarkıları 20 haberler 20,10 şarkılar, hafif havalar 21,20 mizah21,30 operet popurisi 23 haberler 23,10 spor haberleri 23,30 piyano musikisi 24,55 dans. BERLİN: 19,15 küçük konser . 20 skeç 20,40 ak tüalite 21,10 karışık şarkıh konser 23 haberler 23,30 Sopran, bariton, orkestra1 dans. BUDAPEŞTE: 18 röportaj . 18,50 Çingene musikisi S0 salon orkestrası 20,50 skeç 21,50 ha . berler 22,10 Macar balet musikisi . 23,30 caz . 24.10 Çingene musikisi BÜKREŞ: 6,45 8 haber, jimnastik, plâk 13 plâk ve haberler 18 askerî bando 19,15 plâk. 20 20 çift piyano ile modern musiki 21,05 radyo cazı 22,45 konser nakli. LONDRA [Regionall: 17,35 konser . 18,35 musiki 19,20 çocuklarm zamanı 20,05 havadis 21,05 Bala. layka konseri 22,05 konuşma 22,35 sak. sofon konseri 22,55 opera yaymı: Karmen . 23,45 karışık konser . 24,25 havadis 24,35 dans musikisi. ROMA: 18,05 havadis ve borsa 18,20 konferans19,15 memleket yayını 19,55 Esperanto . 20.25 ingilizce haberler . 20,50 fransızca haberler 21,10 spor 21,20 havadis . 21,40 karışık konser 22,45 komedi . 23,20 dans musikisi, istirahat zamanında haberler falihe komanda etmek ve fnsanın kendi gemisînf îstediğf hedefe yîifutebilmeklir. Sağlam sı'nfrler müthiş hayat mücadelesinde muvaffakiyetin en îyî teminatıdır» Binaenaleyh sinfrlerfnizi Bromural Knoiıi!e kuvvetlendrrînîz, btınun müsekkin ve mukavvî fesfrf her işte görüTufc Hiç bir zararı yoktur ve alışiklık vermez. 10 »e 20 kompıTmeyf havi lup. lcrde eczanelerde reçete ile saltlırv YENİ ESERLER Knoll A.G., krmyevî maddeîer fabrikalan, Ludwîgshafen s/Rhin. NAZARI DİKKATE Bazı mahallî gazeteler merkezi Viyanada bulunan Föniks dö Viyen Sigorta Şirketi hakkında bir takım havadisler vermek tedirler. Mezkur şirketin ünvanile «Lö FENİKS ESPANYOL» dan ibaret olan şirketimizin unvanı arasında kısmen mevcud isim müşabehetinden dolayı, bir guna iltibasa mahal vermemek üzere merkezi PARÎSTE 59 Rue de L'ARCADE'da bulunan şirketimizin mezkur Föniks dö Viyen Şirketile bir guna alâkası bulunmadığını saygı değer müşterilerimize bildirmekle şeref leniriz. Lö FENİKS ESPANYOL Hayat Sigorta Şirketi Türkiye müdüriyeti Istanbul Cermanya Han Telefon : ,0885 Halk Opereti IPEK Sineması Istanbulda ilk defa olarak fransızca sözlü ve orijinal şarkılar, tamamen yeni kopya, baş rollerde: LUPE VELEZ LAURENS TIBET Bugün • Halk Operetinin • Veda gecesinde Yann akşamki 1 ADALAR SARKISI 2 büyük ve nefis şaheser birden Bayan Safiye ve arkadaşlan îştirak edeceklerdir. 2BirAşk Böyle Bitti WILLY Baş rollerde: FORST PAULA VESSEL T A a» raganmı ve Ilâveten: MiKi MAVS Yeni FOX JURNAL Sinemasında iki O (bugün) m • • Bu gece nöbetçi olan eczaneler şunlardır: İstanbul cihetindefciler: • Aksarayda (Ziya Nuri), Alemdarda (Ali Rıza), Bakırköyünde (İstepan), Beyazıdda (Sıtkı), Eminönünde (Mehmed Kâzım), Fenerde (Arif), Karagumrükte (Arif), Kü. çükpazarda (Hikmet Cemil), Samatyada (Teofilos), Şehremininde (Nâzım), Şehza . debaşmda (Üniversite). Beyoğlu cihetlndekiler: Galatada (Kapıiçi), Hasköyde (Yenl Türkiye), Kasımpaşada (Turan), Sarıyer de (Asaf), Şişlide (Maçka), Taksimde (Itimad), (Kinyoli), (Tarlabaşı). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada (Merkez), Heybelide (Yu suf), Kadıköy, Altıyolda (Merkez), Modada (Moda), Üsküdar, Selimiyede (SelimiyeK Nöbetçi eczaneler M BAGDAD YOLU Kılavuz alacak gemiler Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekilli ğinin 11 nisan 936 tarih ve hıfzıssıhha 6364/202 sayılı buyurultusile Ak ve Karadeniz Boğazlarından Marmara hav zasına girecek gemilerin almak istedikleri kılavuz, kaptanların bu gemilerin Çanakkale ve Büyükdere sahil sıhhiye merkezine sıhhî kontrol yapılmazdan önce içlerine girmeleri bildirilmiştir. İHİIâl sinemasındap |Klark Gable ve Myrna Loy'un büyük muvaffakiyetleri iki müstesna filim birden Bugünden itibaren: Şehzadeba şı I '*"**"*>B^"Beyoğlu F r a n s ı z T i y a t r o s u n d a " ^ ' 20 Nisan pazartesi günü akşaım San'atkar NAŞİD, HALiDE ve ARKADAŞLARI I •eyaz gömlekliler ( O R T A K L A R ) Vodvil 4 perde TEŞEKKÜR Hissî ve içtimaî muazzam film Amerikan filimleri kahramam "BUK CONS,, un en son oynadığı Heyecanh avantür film Bu film beyoğlu sinemalanndan evvel Istanbulda ilk defa sinemamızda gösterilecektir. iugün tenzilâtlı talebe matinesi (15) r. Umumî duhuliye (20) paradi (15« |Düşmanlar peşinde SUMER Sinemasında DANIELE DARRIEUX ALBERT PREJEAN ve LUCIEN BAROUX tarafından bir sureti fevkalâdede yaratılan B I S S O N' un meşhur vodvili YATAKLI VAGONLAR KONTROLöRü filmini görenler candan gülüyor ve son derece eğleniyorlar. Babamız Refik Anabolunun ölümünden doğan büyük elemlerimizle her şekilde birleşmiş olan zevata karşı şiik • ran duygulanmızın iblâğına gazeteni zin tavassutunu dileriz. Merhumun ailesi namına Kâzım Anabolu • Fransız tiyatrosunda ilâveten: TUNANIN iNCiSi; BUDAPEŞTE ££T A Z A K Bu haftaki İLAHLAR EGLENİYOR HENRY GARAT FLORELLE ve ARMAND BERNARD tarafından 2 büyük film bir defada KAY S I N E M A tarafından I Bugünden 1 itibaren Bir Gönül Böyle Avlandı FRANCiS, JEORG BRENT 80 26 Nisan Pazar ve 28 Nian Sal akşam an saat 21 de kişiden mürekkeb büyük K O RO ve bütün RUMEN Solistlerile fırsatı kâçırmamanız tavsiye olunur DEVLETKORAL Heyeti yalnız 2 musamere verecekIerdir. Yerlerinizi şimdiden tutunuz TURKJAN sinemasında divenlerindeki yerini muvakkaten kendisine vermesini teklif etmiş ve bu suretle bu sabah onun yerine geçmişti. « Bu, diyordu, dilenci, benim için bir fedakârhk meselesi değildi, zira bu soğukta kimse dilenciye bir metelik bile vermez.» Halefini bir barda beklemiş ve bu adam iki saat kadar sonra gelerek, pek canı sıkıldığını ve bir daha bu işle uğraşmıyacağını temin etmişti. Cedric Lacy, bu izin hiçbir netice vermediğinden nevmid, sordu: Yalancı dilenciyi görürseniz tanıyabilir misiniz? İhtiyar dilenci biraz düşündükten sonra, bunun şüpheli olduğunu söyledi. O na kalırsa, yalancı dilenci kendisine makyaj yapmıştı. Zira ihtiyar adam onda, birkaç zaman evvel rasgeldiği gazeteci tipini pek görememişti. Cedric Lacy ısrar etmedi. İster doğru olsun, ister yalan, ihtiyann söyledikleri akla yakın şeylerdi, binaenaleyh dilenci bu ifadesini herhalde değiştirecek değildi. Cedric Lacy dilenciye, Scotland DARK mesi.. Thalma, tekrar ediyorum, şayanı hayret bir vak'a! Delikanh güçlüklerin düşüncesine dalarak sustu. Köşebaşlanndaki polislerin işaretlerine hiç aldırmadığı için yolda birkaç defa durduruldu. Fakat bir kelime ile onlann kızgmlıklanm yatıştırıyor ve saygı ile selâmlanarak yoluna devam ediyordu. Herşeye rağmen bunlardan hoşlanan Thalma Rudens: Ne de olsa Scotland Yarda mensub olmak iyi şey doğrusu! dedi. Cedric Lacy gözlerini yoldan ayırmıyarak: Ne demezsiniz? diye acı acı gü lümsedi. İnsanlann gelip te sizin evinizde katledilmeleri imtiyazı ömürdür hele! Thalma, öyle zannediyorum ki ilâhlar bu son günlerde bana inayet üzerine inayet yağdırıyorlar. Her akşam, kendimden bahsettirecek dehşetli bir vak'a yaratmalarını dua ederdim, fakat öyle buluyorum ki inayetlerinde biraz ileri gidiyorlar. Işte insan büyük bir zabıta memuru olmak isterse böyle olur. «Dünyayı Biletler: Tiyatro gişesinde ve Eminönü köprü başında Kızılay Cemiyeti Kaza Merkezinde satılmaktadır. Telefon: 21035 Besikırkikigeçe Yazan: Gharles de Richter dens ile beraber kilise yolunu tuttu. Araba daha durmadan, Thalma, Cedric Lacynin koluna yapıştı: Işte orada, merdivenlerin ortasına «.Cumhnriyet» in zabtta romam2*> doğru, diye gösterdi. Cedric başını kaldırdı ve dilenciyi gördü. Delikanh kapıyı açarken Thalma: Tuhaf, dedi. Sanki ayni dilenci Cedric Lacy, Thalma Rudense dön değil. dü: Çabuk çabuk merdivenlerden çıktılar Thalma, mühim bir nokta. Size köve dilencinin önünde durdular. peği satan dilenciyi tanır mısınız? Thalma bu sefer emin: Thalma Rudens bir saniye kadar dü Hayır, dedi, ayni adam değil. Fakat belki bize malumat verebilir. Birbir Hem evet, hem hayır. Maamafih lerini tanımaları icab eder. onu bulmak kolay olur. Hergün Farm Cedric Lacy dilenciyi evvelâ on şiling Street kilisesi merdivenlerinde durur. vererek konuşturmağa çalıştı, sonra ScotCedric Lacy hemen karar verdi: land Yardın yıldınmlarile tehdid etti, faKendim gidip onu isticvab edece kat hepsi boşa çıktı. Dilenci, o sabah yeğim. Benimle beraber gelmek isterseniz, rini bir bucuk saat kadar, birkaç gün evThalma... vel barda tanıdığı ve dilenci korporasyoGenc doktora sordular. Thaisa Straf nundan olmıyan bir adama bıraktığını ford hâlâ uyuyordu, bu iyiye alâmetti. söylüyordu. Bu adamın söylediğine göre, Doktor, zabıta memuru geri dönmeden kendisi bir gazeteci idi ve Londra fakirsvvel hastanın yanından ayrılmıyacaktı. lerinin halini yerinde tetkik etmek için bu Bunun üzerine Cedric Lacy, Thalma Ru i$i yapıyordu. Para vererek, kilise mer Yardm gözünü ondan ayırmıyacağını ve o herife bir daha tesadüf ederse hemen kendisine haber vermesi lâzım geldiğini söyledikten sonra, otomobile atladı. Delikanh Thalmaya itiraf etti: Korkarım ki bu tarâîtan birşey elde edemiyeceğiz. Bu akşam buralarda nöbet bekliyen polis memurunu isticvab edeceğim, fakat bilmem ki bize biraz aydınlık verebilecek mi? Binaenaleyh meseleyi başka yoldan tahkik etmeliyiz. Thaisaya böyle bir suikasd yapılabilmesinde bir sebeb görebiliyor musunuz? Sizce, onun düşmanlan var mıdır? Genc kız başını salladı. Otomobil boş bir sokakta hızla ilerliyordu. Cedric devam etti: Hayret. Fakat belki de sadece bir tesadüftü bu; ve Thaisa da bir kazanın kurbanı oldu. Koyunları böceklerden kurtarmak için otları arsenikli bir mayile sıvamazlar mı? Belki de aptalın biri ayni ilâcın köpeklere iyi geleceğini sanmıştır! Fakat bütün bu tezi yıkan şurası var: Hayalet gibi bir dilencinin yokluktan çıkması ve i;i bittikten sonra gene oraya dön baştanaşağı görmek isterseniz orduya intisab ediniz» ibaresini taşıyan afişe itimad etmeliydiniz. Böyle devam ederse, günün birinde öbür dünyayı boylıyacağım galiba! Delikanh birdenbire frenleri sıktı, o zaman Thalma Rudens, Sir Walter Stanleyin evi olan Lambton Houseun önünde olduklarını gördü. Hole girdiler, herhalde onlan gözle mekte olan Sir Walter hemen yukandan inerek onlann yanına geldi. Cedric Lacy, ihtiyann yüzünde bir değişiklik olduğunu gördü. Sir Walter vakur hali başkalaşmış, şimdi endişe ifade ediyor ve bu hal, gözlerinin sağa sola mütemadiyen oynamasile tezahür ediyordu. însanın gözüne bakmaktan sıkılıyor gi • biydi. Vicdanına birşeyin ağırlık verdiği, yüzünün ifadesinin sık sık değişmesinden, ellerinin hareketlerinden kolayca anlaşılıyordu. Cedric Lacynin elini ateşli ateşli sıktı ve hastadan haber verdi. lArkan

Bu sayıdan diğer sayfalar: