7 Haziran 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

7 Haziran 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 Haziran 1936 CUMHURtYET ( TERBİYE BAHİSLERİ Bîz bize Mikrob Tramvayda idik. Nasıl oldu bilmiyorum, bîri arabanın bir ucunda, ötekisi diğer ucunda oldukları halde, o kalabalığın içinde birbirlerini farkettiler ve kırk yıl gurbette kalmış iki dost hasretile, ayakta duranlan iterek, dütrtükliyerek birbirlerine yaklaştılar. Ve tam benim önümde, sol ayağımın nasın üzerinde birlegtiler. Sevinclerinden, küçücük gözleri pır lanta gibi parhyordu. Altın torbasına saldırır bir hırsla, karşılıklı şişman, güdük ellerini avucladılar. Kulaklan tırmalıyan, ve beyinden mideye tesir ederek insana bulantı hisleri veren, bozuk bir fransızca ile konuşuyorlardı: Tebrik ederim! Mersi... Ben de! Nasıl, Leon Blumun yakında Başvekâlete geçeceğini söylememiş miydim? Doğrusu hakkın varmış. Ben bu kadar çabuk olacağını düşünemiyordum. Ne var? Ne oluyoruz? Leon Blum Fransada Başvekil olduysa İstanbulda bulunan iki Yahudi ne diye seviniyorlar? Bunların Fransız olmadıklan belli. Fransızca, ancak Türk tabiyetinde bulunan Yahudilerin ağzında mide bulandıracak kadar çirkinleşebilir. Peki, Fransız değiller de sosyalist midirler, enternasyonalist midirler? Hayır, sevgili okuyucum, hayır. Hiç biri değildirler. Onların ne olduklarını siz benden iyi bilirsiniz: Muzır mahluklar! Gürültü ile mücadele Fransız mekteb rejimi Müteşebbis adam yetiştirir mi? Yazan : Sellnt Sırrı Tarcan 2 Devlct memuriyetlerinde istikbal an yan gencleri müsabaka imtihanlarına hazırlamak Fransız lise ve kolejlcrinin başIıca vazifesidir. Evlâdını mektcbe veren ailelerin ekserisi onlann istikbalini dev let kapısında anyorlar. Hepsinin ümidi oraya bağlı. Bir münhale on talib, on münhale yüz talib çıkınca müsabakayı kazanamıyan bu doksan genc ne olacak? Tabiatile geçinme kazancını başka ta raflarda anyacak. Şimdi işte iş çatallaşıyor. Acaba bu memur yetiştiren Fransız mekteb rejimi ayni zamanda hür mesleklere de elverişlı insaa hazırlıyor mu? Yani bu tahsil görmüş ve kapı kadar şehadetname almış gencler, kendi kendilerine işin içinden çıkabilecek, taştan ekmek çıkaracak kabiliyette midirler? Kendi sâyile herhangi bir işte muvaf fak olmak, kendine müstakil bir mevki yapmak için önce iradesine sahib olmak, müteşebbis olmak ve kendine güvenmeyi bir itiyad haline getirmek lâzım. Halbuki bizim bu mekteb rejimimiz bu saydığımız kabiliyetleri inkişaf ettirmek şöyle dursun, onlan sondürüyor, boğuyor, mahvediyor. Dahası var gencle rin fikrini istikbaldeki mevkilerinin ha zır olduğuna alıştınr. İlerlemek için cehd sarfetmek değil, sabretmek, beklemek kanaatini verir. Filhakika gerek orduda ve gerek hükumetin sair dairelerinde terakki iki suretle mümkündür: Kı dem ve iltimas! îşte bir kere değirmene girebilmektir. Ondan sonra cereyana tâbi olursunuz ve otomatik bir şekilde dereceniz zamanla yükselir. Böyle istikbali muayycn bir çerçeve içine alan bir re jim kahraman yürekli, cesur, gözü pek, atılgan ruhlar yaratamaz. Serbest mesleklere atılmak için ondan başka da genc olmak şarttır. Ancak bu şartla her teşebbüsün başlangıcındaki zorluklar yenilebilir. Sonra herhangi bir san'atı elde etmek için de gene genc başlamak lâzımdır. Halbuki hükumet kapılarında istikbal bekliyen ve bir memuriyete talib olan gencler yirmi, bazan yirmi beş, bazan da otuz yaşına kadar o işin peşini kova larlar. Artık büsbütün ümidi kesilince ablmak istiyecekleri serbest mesleklerin kendilerine kapıları kapanmış olur. Ye niden bir işe başlamak çok zordur. Insanın oyle çarçabuk tüccar, ziraatçi veya [•] Birinci yazı 28 mayıs tarihli sayımızda çıkmıştır. san'atkâr olmasına imkân yoktur. Bu mesleklerin hepsinin de bir çırakIık devri vardır. Bu ise istidad ve pratik işidir. Tarif ve tasvir ettiğimiz mekteb rejimi bu muhtelif mevkilere adam hazırla madığı gibi genclere memurluğun daha yüksek bir vaziyet olduğunu telkin ede rek onlan bu gibi işleri hakir görmeğe alıştınr. O kadar ki memuriyetlerin mü sabaka imtihanlarında muvaffak olamı yan gencler bu hür mesleklere istemiye istemiye mecburen girereler. Fransız mekteblerini saran bu (Chauffage) usulünün bir zararı da nedir bilir misiniz? Böyle sathî bir malumatla ye tişen nesil uzun tetkik ve tetebbülerden hoşlanmıyor. Bu son senelerde dikkat e dilirse öyle beş on cildlik kitablar yazılmaz oldu. Uzun süren mesaiye kendini veren fikir adamları gittikçe azalıyor. Gencler herhangi bir ilim meselesini u zun uzun, inceedn inceye tetkike alıştı rılmıyor. Sathî malumatla iktifa edili yor. Hulâsa onlara ilim komprime hap şeklinde yutturuluyor. Bu sistem onların hafızasını azçok işletiyor. Hatta belle diklerini ziyadesile sarfedebiliyorlar. Fakat ne yazık ki pek az zaman sonra belIediklerinden kendilerinde ya pek az şey kahyor veya hiç kalmıyor. Kanaatimce Fransız mekteb rejimi memur yetiştiriyor. Evet! Fakat müteşebbis adam? Bunda şüphem var.» Garibdir aradan otuz bu kadar yıl geçti, hâlâ bugün Fransada çıkan gün lük gazeteleri açınız veya aylık, haftahk fikir mecmualannı karıştmnız Fransız münevverlerinin ayni şikâyetile karşılaşırsmız. Hepsi de ilkmekteblerin, liselerin, kolejlerin programlarının çok yüklü ol masından, talebenin çok otomatik bir hayat geçirdiğinden. sıhhatlerine karşı pek az alâka gösterilmesinden, cimnastik dersleri bir angaryo mahiyetinde yaptınlmakta olmasından yana yakıla şikâyet ediyorlar. Geçen kânunusani ayııida "«Ctrmnurîyet» te çıkan bir yazımda JF'ıgarp) ga zetesinin lise programlan nakkında bir anketinden bahsetmiştim. Andre Mau rois, Gaston Rageot, Mauriac, Georges Duhamel ve daha birçok mütefekkirler düşündüklerini yazdılar. Alâkadarların dikkatini celbetmek istediler. Acaba bir tesiri oldu mu? Anlaşılan bu rejim bir itiyad halini almış olacak ki kolay kolay geçemiyorlar. Klaksonlar şehir harîcinde çalınmalıdır Şimdi sıra sokak satıcılarına geldi! Ve ne de! iç gereği yokken dilimize girip cürmünden çok fazla yer alan yabancı edatlardan biri de «Ve» dir. Arablann, Farsların, müfredleri, terkibleri, cümleleri birbiri üzerine atfetmek için kullanikları (Ve), yalnız şımarık bir konuk gibi kalmadı, zaman geçtikçe dilimizi ürperten bir pürüz halini aldı. Ben bu (Ve) yüzünden vaktile mektebde stnıftan dönüyordum. Medreseden yetişme insafsız bir mümeyyiz bana şu soruyu yapmıştı: Arabcada «Ve» mutlaka cemi için kullanıldığı halde türkçede, tertibe de delâlet eder. Sebeb? Toyluk bu; şaşınp kalmıştım. Mü meyyiz, kalemile imtihan cetveli üzerinde sıfır resmi yapar gibi davrandıktan sonra isteksiz isteksiz sordu: Atıfa vavı arabcada nasıl, acemcede nasıl, türkçede nasıl okunur? Ben bir vav gibi iskemle üstünde kıvrılıp susuyordum. İnsafsız adam, sıfm yapışhrmakla beraber gene bir soru yapb: Mafsul vav nerede, mevsul vav nerede kullanılır? Cevabım, hiç unutmam, mümeyyizi seâmlayıp çıkmaktan ibaret kalmıştı. Çünkü vavın şerrinden kurtulmak için başka çare yoktu. Lâkin ikmal imtihanmda da hoca, gene «Ve» yi tutturmasm mı?.. îşte bu sefer bende hoşafın yağı kesilmişti, hafakanlar başlamiştı. Bereket versin; ikinci, üçüncü sorular «Ve» siz çıktı da numara almak mümkün oldu. Yeni basılan bir eserde: «Ne güneş, ne deniz ve ne de onlan süsliyen renkler» ibaresini görünce «Ve» nin bugün dahi genc kalemlere musallat olduğunu anla dım, hele «Ve» nin «ne» ile birleşmesi halinde «de» nin cümlede yeri kalmamak lâzım gelirken yazıcılarımızın sık sık ve ne de kullanmalarını büsbütün acıklı buldum. Çünkü zamanda, mekânda zarfiyet; adedlere katılınca nisbet, olmakolmamak fiillerile kullanılınca malikiyetle zıddiyeti ifade eden öz türkçe «de», «dahi» nin minyatürü olarak kullanıldığı zaman mutlaka atıf edatı olur. (Ve) nin öyle olmasına göre ikisinin birleşmesi caiz değildir. Nasıl caiz olabilir ki (ve ne de), (nede de) demektir! Muallim Naci bu garabeti herkesten önce sevmiş, Hoca İbrahimle münakaşa ederken şu beyti yazmıştı: Ey tarajdarı mekalâtnüvisi ve ne de Acaba kaç ve ne de sarfolunur bir senede? Şu halde yazıcılanmızın ilkin ve ne de yi lehçeden çıkarmalan, veyi de yavaş yavaş bırakmalan dilin güzelliği namına önemli bir vazifedir. Bunu mümkün göremiyenlerden şu uzunca fıkra içinde tek bir «Ve» bulunmadığına dikkat etmelerini dilerim!.. Bu yollarda klaksona müsaade olunmalıdır Bundan evvelki yazımda klâkson yasağını tatbik eden makamı tebrik ederek bu yasaktan dolayı şehır halkı için bir mazarrat, bir mahzur, bir tehlike çık mak şöyle dursun, bilâkis birçok iyılikler doğacağmı iddia etmiştim. Belirmeğe başhyan bu faydalan saymadan evvel, klâkson yerine korne öttürmek güçlüğünde kalmış olan otomo bilciler karşısında şu ciheti tasrih etmek mecburiyetini duyuyorum: Ben klâksonlann sökülüp atılması veya tellerinin kopanlrp işlemez hale getirilmesi taraftan değilim. Şehir hudud ları dışında klâkson ihtiyacı ekseriya pek kuvvetli ve şiddetli klâkson ihtiyacı inkâr edilemez. korne lâstiğinden elini kaldırmadan bo yuna öttürmek ihtiyacını duyuyordu. Bilmem, dikkat ettiniz mi? Gün geçtikçe korne sesleri seyrekleşiyor. Klâksonla korne arasında halk için bir fark olmadığını anlamağa başhyan otomobilci, klâksona nisbetle korne çalmak daha yorucu olduğu için daha seyrek öttürmeği tec rübe etti. Bunun da kâfi geldiğini gö rünce elini kornenin lâstiğinden ayırabi leceğini anladı. Gün geçtikçe bunu daha iyi anlıyacak, pek lüzum hissetmeden kornesini bile kullanmıyacaktır. Sokaktaki halkı şaşırtan, hastanedeki hastayı, beşikteki çocuğu yerinden zıplatan klâkson tarrakası ortadan kalkınca şehir halkı adeta büyük bir sersemlikten kurtuldu. Kornesini bile çalmazsa oto mobili duymağa ve farketmeğe başladı. Araba, otomobil, tramvay gürültülerini ayırdedebildiğini anladı. Şimdi Belediye klâkson şaşkınlığından sıyrılan halka bir kolaylık daha göster mek için büyük caddelerde yayalann bir taraftan öbür tarafa geçmesi için geçid yerlerini tayin edebilir. Bu da yapılınca ve şehir halkı buna alışınca otomobilciler kornelerini daha seyrek kullanmak lüzumunu hissedecekler. Ve böylec zincirle me olarak bütün şehir halkı alışacak, bugüne kadar kulağına pek çarpmıyan di ğer çehir gürültülerini çekilmez bulacaktır. Daha şimdiden tecrübe ediniz. Söz gelimi, Beyoğlunda bir kahvede gündüz oturunuz. Yaz olduğu için kapılar, pen cereler açık. Sokaktaki gürültülerden en ziyade kulağınızı tırmalıyan «kiraz, iyi kiraz, çilek, yerli çilek...» sesleridir. «Sıra sokak satıcılarına geldi »neticesine, kendiniz farkmda olmadan, vanrsınız. Satıcılann bağırmasından dinlenebilecek kafalarımız mahalle içerilerine kadar sokulan, gece geç vakitlere kadar radyo ve cazband gürültüsile halkı rahatsız e den kahve ve kazinolar, sabah çok erken başhyan inşaat ve çöp arabalan... ilâh kulağımızı tırmalıyacaktır. Belediye eğ lence yerlerini mahalle harimi içindene kaldırarak bunlara yer göstermek lüzu munu, çöp arabalarına çare bulmak ihtiyacını duyacakbr. İşte klâksonlann susmasından çıkan iyilikler. Böylece İstanbul şehri, ses ve gürültü noktasından olsun bir gün diğer medenî şehirlere benziyecektir. Bu elde edildikten sonra klâkson kullanılmasına müsaade etmekte mahzur kalmıyacaktır. Tabiî hayatını yaşıyan bir şehirde boş yere gürültü edilemiyeceğini herkes an lıyacaktır. Anlamıyan, dinlemiyen bu lunursa bunu farketmek, görmek ve ce zalandırmak kabil olacaktır. istanbul şehrindeki gürültüyü az bu lanlar, klâksonlann susturulmasmdan dolayı matem tutanlar, bana ve benim gibi gürültü ile mücadele taraftarlarına köye çekilmeği tavsiye ediyorlar. Teşekkür ederim. Tabiî bir hayat yaşamak, gece saat on, on birde yatarak rahatça sekiz saat uyku uyumak hangi köyümüzde kabildir? Lutfen söylesinler. Ben oraya gitmeğe hazınm. Yalnız gitmeden evvel kendilerinden bir ricam var. Insanların sıhhati için mecburî olan istirahat zamanlannda lstanbuldan daha çok gürültülü bulduklan Avrupa şehirleri hangileridir? Gördükleri bu şehirlerdeen hiç olmazsa bir iki tanesinin ismini söylemezler mi? N. Soy adı tescili Nahiye kâtiblerile muallimler de calışıyorlar adlannın tesçili için tayin edilen mühlet nihayet bulmak üzere olduğun dan Vilâyet Nüfus dairelerine gönder diği bir tamimde bu müddet zarfında vâki olacak müracaatleri karşılamak ve kayid muamelesini izdihama meydan vermeden yapmak için nekadar memura lüzum olduğunu sormuştur. Alman cevab üzerine her şubeye üç, dort muallim ile nahiyelerdeki tahrirat kâtibleri verilerek 2 temmuza kadar bu işin bitirilmesi temin edilecektir. Şu vaziyete nazaran soy adı işinde çalıştırılacak muallimlerin adedi altmış, yetmişi geçmiyecektir. 2 temmuzdan sonra her hangi bir kimse resmî bir iş için müracaat ettiği zaman kendisinden evvelemirde soy adını tesçil ettirmesi istene cektir. Sultanahmed hafriyatmda 2 amele toprak altında kaldı Sultanahmedde hafriyat yerinde ça lışan Tokatlı Abdullahla arkadaşı Hamza bir toprak çöküntüsünün altında kal mışlardır. Profesör Baxterin asistanı da toprak altında kalmıştır. İtfaiyenin ve amelenin yardımile kazazedeler kurtanl mış, Cerrahpaşa hastanesine kaldınlmışür. Dün kaza mahallinde Belediye fen heyetince yapılan tahkikat neticesinde buna benzer daha birçok yerlerin çökme tehlikesi gösterdiği anlaşılmış ve lâzım gelen tedbirlerin alınması için alâkadarlar işe başlamışlardır. Hafriyat, gün geçtikçe mühim safha lar arzetmektedir. Altın saray zemini tamamen meydana çıkarılmıştır. Saraym zemini mahirane yapılmış mozaiklerle döşelidir. Profesör yakında Altın saray yanında bulunan diğer Bizans sarayını araştırmağa başlıyacaktır. Zaten çok virajlı ve dar olan şehir harici yollanmızda beygir, öküz, manda Ankarada bulunan hokkabaz Zati Sungurun geçen akşamki temsilinde arabalan sağ, sol tanımıyarak uluorta Yeni Sinema sahnesinde bir hâdise ol giderler. Otomobil sürati hakkında fikirleri olmadığı için ta uzaktan kendilerine muştur. Vak'a şudur: Zati Sungur gene ceketi ters giydir verilen klâkson işaretine rağmen onlar me numarasını yaptığı sırada halktan da yol verinciye kadar otomobil kendilerine bazı kimselerin tecrübe için görmesi yetişmiş bulunuyor. Bunu görünce de çok ni istedi. Bu sırada halk arasından birisi kereler şaşkınlıkla ne yapacaklannı bil sahneye çıktı ve hokkabazla birlikte meden sağa, sola karmakanşık koşuşmakamaraya girdiler, bir müddet sonra her ikisi de kıyafetlerinde bir tebeddül ol ğa baçlarlar. Gerek kendilerini gerek o madan çıktılar ve sahnenin ön tarafuıa tomobili çok tehlikeli vaziyetlere sokar lar. gelerek bir müddet ayakta du'rclular. h ,.lş klâkson yerine yalnız korneye ka Genc, hokkabazın numarasını yapşmadığını ima edince Zati Sungur da * \>u lınca bu arabalara iyice yaklaşmadan şahsın ellerini önüne kavuşturarak ce «yol ver» işaretini duyurmak imkânı kalketinin çıkarılmasına azamî mümanaat mıyacak, arabalar kenara çekilinciye kaettiğini. fakat numarasını yapması i dar adeta durup beklemek mecburiyetleri çin kendisinden beş lira istediğini halbaşgösterecektir. ka söyledi. Mecburiyet altında olsun olmasın, koTecrübeye giden zat ta halka hitaben caman cüsselerile yolun tam ortasından bu hokkabazın bir yalancı ve şarlatan olduğunu, beş lirayı kendisinin teklif gitmeği âdet edinmiş kamyon ve otobüs ettiğini, fakat kabul etmediği cihetle lere klâkson sesini değil canavar düdü Selim Strn Tarcan numarayı yapamadığını söyledi. Müna ğünü bile işittirmek nekadar güç olduğukaşa bir müddet devam etti. Bu sırada nu pek iyi bilirim. Kendi af abalan yük halktan bir kişi daha hokkabaza kendi lü olduğu için yavaş gitmek mecburiye ceketinin çıkarılmasım teklif etti. Fa tinde olduklarından otomobillerin yan kat tam birlikte kulübeye girerken Za lanndan kuş gibi gecmesini bir türlii çeti Sungur bunun da mümanaat etti kemezler. ğini, tecrübeye giren ise kendisine paŞehir dışında klâksonsuz kalmaktaki ra teklif ettiğini söyledi. Bir müddet gübütün bu mahzurlan ve güçlükleri klâk rültüden sonra polis vaziyete müdahale ve hokkabaz numaralarına devam etti. son yasağını tatbik edenlerin de takdir ettiklerine şüphe etmiyorum. Fakat klâkSon bir hafta içinde buğday fiatlarında Ermenakta kurşun madeni son tellerini kopartmadan «klâkson 30 40 para kadar muhtelif cinsler üzeyalnız şehir haricinde kullanılabilir» şekbulundu rinde tenezzül olmuştur. Bu tenezzül un Konya (Hususî) Toros dağlarının linde bir yasak şekli yapılmış olsaydı bufiatlarına da tesir yapmağa başlamıştır. nun ne dereceye kadar tatbik edilebileceBu düşüsün başlıca sebebi bu seneki buğ jstünde ve tabiî güzellikler içinde bulu day rekoltesinin gayet iyi olduğu hakkında nan Ermenek kazasının Çukurbağ köyü ği bir meseledir. Fikrimce Belediye yalnız taksi ve huher taraftan malumat gelmeğe başlamış nün şimalinde ve Kestel denilen yerde susî otomobillerin değil, bütün resmî ve olmasıdır. Cenub vilâyetlerimizden gelen bol verimli, derin köklü kurşun madeni sefaret otomobillerinin de şehirde klâk buğday nümunelerinin tahlilleri de iyi ne bulundu. ticeler vermiştir. Kurşun kayalar halinde ve damar da son kullanmamalannı iyice temin ede rek, gerek halkı ve gerek otomibil kul Bir ay evvelkine nazaran mayıs ayının mar uzanmaktadır. Kopanlan herhangi lananları klâkson hastalığından kurtar buğday vasatî fiatlarındaki fark ta ehem bir parça terkibinde madenin üçte iki dıktan sonra tellerinin yerlerine bağlanmiyetlidir. Geçen aym vasatî fiatı 7,18 nisbetinden bile fazla olduğu tahmin edimasına ve klâksonlarm şehir dışanlannolan yumuşak buğdaylar mayısta 6,15 liyor. Görünüşe göre bu madenin işletil da kullanılmasına ses çıkarmıyacakhr. kuruş vasatî fiatla muamele görmüştür. mesi de kolay olacaktır. Çünkü bu kopaKlâksonlann şehirde susturulmasm Sert buğdaylarm vasatî fiatı da bir ay nlan parçalar bir tava içine konularak evvelkine nazaran 6,81 den 6,15 e düş ateşe tutulduğu vakit bile eriyor ve asıl dan doğan iyiliklere gelince: Bunu gerek müştür. Bu ayın başından itibaren ise fi kurşun meydana çıkıyor. Bundan sonra halka ve gerek otomobilcilere göstermek o civar halkı alelâde işlerde kullanmak ve tenkidlere müspet bir cevab vermek iatlardaki düşüklük daha fazladır. için herhalde kurşunsatm almıyacaktır. çin ben Beelediyenin yerinde olsaydım, Buğday fiatlannın düşmesinde başlıca sırf bir güne mahsus olmak üzere klâk âmil olan stok miktan da 3,205 tondan Italyada sigara kâğıdı sonların kullanılmasına müsaade eder 4,805 tona yükselmiştir. inhisarı dim. Aradaki büyük farkı görerek hepiBu sene çıkarılan bir kanunla Italyada MÜTEFERRİK sigara kâğıdı satışları inhisar altına alın miz hayretler içinde kalırdık. şehir içinKlâkson yerine otomobiller Erganî madenindeki yabancı mışhr. İtalyaya giren yolcular inhisar res de vapur ve canavar düdüklerini kullanmini vermek şartile, yanlarında kendi ih saydılar ve bunlar birdenbire yasak edilhisseler satın alınıyor tiyaçları için 2,000 yaprağı geçmemek seydi, bugün klâkson yasağı hakkında Hükumet Doyçe Oryent Bankın Er üzere sigara kâğıdı bulundurabilirler. serdedilen fikir, mütalea ve iddialan işigani bakır madenindeki hissesini satın al İhracat için veya inhisann ihtiyacını tetirdik. mağa karar vermiştir. min için sigara kâğıdı ve tüpleri imali İnMermer masalar üzerinde gürültülü hisar İdaresinin vereceği müsaadeye bağ tavla, domino oyunları bol olan ufacık Ecza depocularının hdır. bir kahvede yüksek sesle dahi güç konu muhakeme8İ Sigara kâğıdı fabrikaları maliyenin şuruz. Bağıra bağıra konuşmak mecbu Piyasanın tanınmış ecza deposu sahib resmî konfroluna tâbidirler. riyetinde olan bu halk birdenbire susu verse ancak o zaman maden dominola lerinden Mehmed Galib ve Salamon, Takas tahkikatı Tütün takasında da suiistimal bulun rın, tahta veya kemik tavla taşlarının çıLâzar, Mirahu, Mığırdıcın bir kodein ve fosfat kodeinin ortadan yok olması do masının sezilmesi üzerine tahkikata me kardığı tarrakanın şiddetini anlardık. Klâkson sesi kesilince birdenbire halk layısile muhakemeleri dün dokuzuncu mur edilen gümrük müfettişlerinden Arif bu husustaki tahkikatını bitirerek rapo ta, otomobiliciler de şaşaladı ve korktu. ihtısas mahkemesinde yapılmıştır. runu Vekâlete vermiştir. Duyurulamıyacak, duyulmıyacak zanneDuruşma, makamı iddianın talebi veçKereste takası suiistimali tahkikatını dilen zayıf korne sesi halk kulağına kuvhile Tıbbı Adliden bazı suallerin sorul yapmış olan müfettiş Ali Kemal tahkikat vetli gelmeğe başladı. Başlangıcda bunu fezlikesini daktilo ile yazdırmaktadır. ması için başka bir güne kalmışür. farkedemiyen otomobilci korkusundan Ankarada hokkabazın başma gelenler! Buğday piyasası Fiatlar mütemadiyen düşmeğe başladı M. TURHAN TAN ADLtYEDE Memnu mıntakaya girenler Memnu mıntaka olan Bakırköyünde Baruthane civarına sandalla yanaşmak Ia suçlu Haykohi, Jirayir, Vahram ve Güvemez haklarında takibat yapılmak üzere Adliyeye verilmişlerdir. Suçlulann dün asliye ikinci ceza mahkemesinde durusmalanna başlanmıştır. Vatman ve biletçiler serbest bırakıldı Geçenlerde Alemdar caddesinde Or han Rüşdü isminde bir çocuğun iki ayağının birden kesilmesile neticelenen tramvay kazasının suçluları Vatman Ali Remzi ile biletçı Nedim ve Recebin dün Sultanahmed sulh ikinci ceza mahkemesinde sorguları yapılmıştır. Çocuğun tramvaya takıldıktan sonra kırk metro kadar sürüklendiği anlaşılmıştır. Bu hal vat manla biletçilerin kazadan haberleri olmadığmı gösterdiği için hâkim suçlulann serbest bırakılmasma ve muhakemeleri yapılmak üzere evrakın asliye ceza mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. Bir tashih Yeni teşkil olunan tütün şirketinde Nemlizade Bay Mithatm idare meclisi reisi olarak alâkadar olduğunu da mev zuu bahseden fıkramızda maruf tütün tacirimize aid kısım bir isim benzerliği yüzünden yanlış çıkmıştır. Yanlışlık İnhisarlar Umum Müdürü Bay Mithatın bu şirketle yakm alâkasının bahsedilmek istenilmesinden ileri gelmiştir. Filhakika înhisarlann genc ve becerikli umum müdürünün iş bilirliği yeni şirketin iyi yürir mesinde başlıca âmillerden biri olaca ğmda şüphemiz yoktur. Nitekim yeni şirket müdürlüğüne getirilen Ahmed Naci Turacm yüksek meziyetleri dahi bu yeni ve güzel işin azamî muvaffakiyetine ayn ve ehemmiyetli temrnathr. V. B1RSON Yirmi sekiz sene sonra neticelenen bir dava îzmir (Hususî) Akhisarda Akkocah köyü ile Balıkesirin Sındırgı kaza sının Yağcıbedir ve Eğridere köyleri arasında 28 senedenberi devam eden bir muhakeme, evvelki gün neticelenmiştir. Bu dava dosyasının Temyiz mahkemesine gönderilmesi için 47 lira posta masrafı yapılmıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: