27 Temmuz 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

27 Temmuz 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CTJMHTTRtYET 27 Temmuz VIYANA DONUŞU Tarihı t e f r i k a : 105 M. TURHAN TAN { Şehir ve Memleket Haberlerl j Siyasî icmal Şark Şimendiferi kongresî toplanıyor Kara Mehmed Pş., savaş akabinde adaşnı aratmış, Hattın satılması kararı fakat onun ağır yaralı olduğunu haber almıştı bu toplantida verilecek Memleketin hayvan neslini ıslah eden bu müessese Küçük Mehmed, hafakanlar geçiri kilmesini ve düşman piyadesinin Türk ziraat işlerinde de rehberlik etmektedir Şark şimendiferleri umumî heyeti ö yordu, boğulur gibi oluyordu. Bu vazi pençesine düşmesini intaç etti. yette babasmın ellerine yapıştı: Sen ölme, dedi, yerine ben öleyim. Lâkin kara bahtım beni senin ardında diri korsa söziinü ne yapıp yapıp yerine getireceğim. Yiğit Sipahi, merd ruhlu oğlunun iki gözünü öptü ve koynundan mahud el mas yüzüğü çıkardı: Al, dedi, bu da sende kalsın. Erdel Kralının rahmetli Deli Murad amcana verdiği armağandır. Ondan padişaha, padişahtan anana ve sonra bana geçti. Bülbül Hatunla başımız sağa çıkıp bir yastığa baş koysaydık yüzüğü verecektim. Aylar geçti, ahdimi yerine getiremedim. Ben ölürsem emaneti sahibine sen ver. Ve çocuğu bir kere daha kucaklıyarak vasiyetini tekrar etti: Artık deli gibi ardıma düşüp kendini düşmana parçalatma. Bir seldir akıyor, önüne geçmek kolay değil. Bir evden de bir kurban yeter oğlum. Ben öleyim, sen yaşa. İçimde yanan hıncı söndür, ruhumu sevindir. O sırada Kara Mehmed Paşanın çavuşlarından biri geldi, düşmanm yaklaştığını haber verdi. Sipahi, oğlile vedalaştı: Analığını, dedi, Ciğerdelen pa langasına götür, Cebecibaşının evine koy. Savaştan sağ dönersem kendini orada bulurum. Fakat çocuğu harb zevkinden mahrum etmenin bir suç olduğunu düşünmemek te elinden gelmedi, bu suçu bağışlatmak istiyerek gamlı gamlı ilâve etti: Yurd için güle güle ölmek borcumuzdur. Seni savaştan uzaklaştırmak isteyişim daha büyük savaşa girişebilmeküğin içindir. Hünkârı devirirsen şimdi duyduğun acıyı unutursun oğlum. Haydi kal güle güle!.. Biraz sonra küçük Kara Mehmed, erkek kılığındaki analığile Ciğerdelen palangasına girerken babası palasını çekmişti, üç bin yığit Türkün başında düşman alaylanna doğru haykıra haykıra koşuyordu. Vıyana dönüşüne bağlı vakıalar içinde bu ilk Ciğerdelen savaşı Türkltr hesabına bir hamaset şaheseridir. Kalenbergde gaflete, ihanete ve cehalete kurban olan Türk dilâverleri eteklerine sürülen kiri düşman kanile temizlemek için fırsat bekliyorlardı. Şimdi bu fırsat önlerinde alay alay uzanıyordu ve onlar elbette mıllî vazifelerini yapacaklardı. Düşman kumandanlan sade bir taarruzî keşif yapmak emelıni gütmekle beraber Viyanadaki örnekten ümide düşüp Ciğerdelen önlerindeki Türklerin kendılerını görür görmez savuşacaklarını da hesaba katmamış değillerdi, onun içm fazla gürültü yapıyorlardı, boyuna gösteriye girişiyorlardı, fakat üç bin yiğitin tek bir vücud gibi sahneye fırlaması ve üç bin kılıcın yapışacak ha yat arıyan ecel tırnakları gibi beyaz bir kıvnhşla karşılarında parlayıvermesi üzerine bu hesab suya düştii ve mücadele başladı. Artık Mohac galiblerinin, Varna ve Kosva muzafferlerinin torunları için dedelerine lâyık oğullar olduklarını göstermek sırası gelmişti ve her nefer bir koca Hızır celâdetile silâh kullanıyordu. Sevincden ağlamaya koyulmuş olan Kara Mehmed Paşa, elinde kızıllaşmış bir kılıc, dört yana koşuyor ve Viyana rezaletinin hıncını çıkarmağa savaşan askerini heyecanh sözlerle şevke getirmek istiyordu. Fakat buna, böyle bir teşvike lüzum yoktu. Türk kanı galeyan halindeydi ve her engeli yakarak, eriterek atalardan miras kalan şerefli tarihe bir yaprak daha hazırlıyordu. Nihayet kesilecek baş kalmadı, harb de bitti. Üç bin Türk sekiz binden fazla düşman tepelemisti. En doğru sözlü tarihçiler bu savaşta müttefik orduya mensub bütün piyadelerin kılıcdan geçirildığini, süvarilerin ise selâmeti kaçmakta bulduklannı yazarlar [*]. Viyana bozgunluğunun umulmaz bir kazadan başka birsey olmadığını dosta da, düş mana da isbat etmiş olan Türk fırkası, ne yazık ki, yüzde elli nisbetinde şehid vermışti. nümüzdeki aym altısında fevkalâde su rette toplanacak ve hattın satılması hakkindaki kararını verecektır. Bu kongreye iştirak edecek murahhaslar bir iki güne kadar Paristen geleceklerdir. Verilecek karan müteakıb şirket mu rahhaslarını tayin edecek ve hükumetle resmî müzakerelere başlıyacaktır. Son zamanlarda bilhassa Müfettişlik teşkilâtı dolayısile Trakyada görülen far aliyet Şark şimendiferleri üzerinde tesi rini göstermiştir. Bununla beraber, bil hassa Edirne asfalt yolunun inşasını müteakıb Şark şimendiferinin hududlanmız dahilinde, faaliyet ve kıymeti çok azalmıştır. Otobüs münakalâtı tahdid edilmezse Trakya nakliyat işleri tamamile asfalt sose üzerinden yapılmağa başlanacaktır. Çok faydalı bir teşekkül Karacabey harası Lehistan ve Danzing illetler Cemiyeti meclisinin toplantısında, Danzig serbest hükumetınm başında bulunan Nazi partisinin ekalliyette bulunan sosyalitlere ve diğer partilere karşı aldığı vaziyet ve tedbirleri kanunu esasiye mugayir sayan buradaki Milletler Cemiyeti mümessili îrlandalı Mister Lesterin mü racaat ve şikâyeti üzerinde dahi görüşül * müştü. Komısyon ayni zamanda, meclıste hazır bulunan Danzig hükumet reisi M. Greise Milletler Cemiyetinin ve mümessilinin müdahalesi, bu hükumetle Lehis * tan arasındaki münasebata bakmağa münhasır kalması icab ettiği halde, memleketin iç işlerinin teferruatına bile karşıldığını sert bir sesle söylemiş ve bundan sonra böyle müdahalelere müsaade edemiyeceğini haber vermişti. Danzig hükumeti reisinin Milletler Cemiyetini ve komiserini istihkar eden bu tarzı hareketi, meclisin hem reisi hem de Danzig işlerinin mazbata muharriri bulunan İngiliz Dış Bakanı M. Edenin so ğukkanlılığı sayesinde vahim bir vaziyet ihdas etmemiş, meclis, komiserine beyanı itimad etmek ve ingiliz, Fransız ve Portekiz mümessillerinden ayrı bir komisyon teskıl etmekle iktifa etmişti. Bu komisyonun da reisi bulunan M. Eden henüz bu heyeti toplamağa lüzum görmemiştir. Fakat M. Greiser, Cenevreden Danzige döner dönmez tehdidini fiile çıkardı. Nazi partisi haricindeki bütün siyasî partileri ve bunların gazetelerinı kapattı. Almanyada olduğu gibi hükumetle partiyi birleştirdi ve her işde birliği temin edecek tedbirler aldı. Danzig hükumeti hükümranhk hukukunu tam manasile tatbik etmekle beraber Lehistan devletile olan münasebatını ve bu devletin Danzigdeki menfaatlerini müteessir edebileck herhangi bir hareketten içtinab etmektedir. Fakat Danzigdeki sosyalistlerin ve komünistlerin sıkıştırılması Lehistandaki sosyalist ve demokrat partileri harekete getirmiş ve bunların bazı tezahürat ve nümayişler yapmalarına sebeb olmuştur. Lehistan hükumeti ise, meseleyi Danzigin dahilî bir işi addederek kendi menfaatierile alâkalı görmediği için müdahale etmemiştir. Böylece Lehistan hükumetinin kanşıklığı ve gerginliği artıracak bir hareket ve teşebbüste bulunmaması Avrupa sulhunu yeni bir gaileden kurtardı. Fakat Almanyanın düşmanı olan ecnebi hükumetler ve bu memleketlerdeki sosyalist ve komünist partileri, Lehistan hükumetine ve bahusus Dış Bakanı Miralay Becke şiddetle hü cum ediyorlar. Lâkın Lehistanın başında bulunanlar bu memleketin maddi menfaatlerine ve bariz hukukuna dokunmıyan haricî işlerle mesgul olmakta bir fayda görmüyorlar. Bilâkis devletin dahilî vaziyetini sağlamlaştırmağa ve müdafaa kudretini artırmağa fevkalâde büyük ehemmiyet veriyorlar. Lehistan, malî, iktısadî ve siyasî mühim ıslahat yapmak için ahiren kabinesini değiştirmişti. Yeni kabinenin başına General Sklad Koviski isminde memleketin müdafaa ve idaresinde çok tecrübelı bir asker getirilmişti. Yeni hükumetin Mareşal Pılsudskınin halefi ordu umum müfettişi General Rudz Svinglynin tensibile kurulduğu gizlenmemişti. Şimdi de neşrolunan bir emirname ile Lehistanda Cumhurreısınden sonra emri, her daire ve memur tarafından dinlenecek ikinci devlet adamının General Rudz Svingl^ olduğu ilân edildi. Malumdur ki yeni kanunu esasî bütün kuvvet ve salâ hiyetleri Cumhurreisinin elinde toplamıştı. Yeni emirname ile ordu mümessiii dahi fevkalâde salâhiyetleri resmen eline almış oluyor. Bu suretle Lehistanda parlamento ve demokrasi şekli mahfuz kalmakla beraber otoriter bir hükumet ve askerî hakimiyet yerlesmiş oluyor. Birçok menfaatlerin, cereyanların ve unsurların çarpıştığı bu yeni büyük devlet, herşeyden evvel, dahılen sağlam esaslar üzerine kuvvetlen» meği ve müdafaa kuvvetini artırmağı düşündüğünden haricde, memleketin yalnız hakikî menfaatlerini korumağı, politikasına esas tutmuştur. MÜTEFERRİK Donanmamızdan bir kısmı geldi Çanakkaleyi ziyaret eden donanma mızdan Hamidiye mekteb gemisile iki torpito dün Haydarpaşa açıklarına gelerek demırlemistir. Karacabey Haraaında yapılan park ve evlerin görünüşü ve manej yapan Binicilik mektebi talebesi Bursa (Hususî muhabirimizden) Karacabey harasını yalnız, yarışlan kazanan atlarından ve gazetelerdeki ilân larından tanırız. Halbuki hemen bütün Türkiyenin at, inek, koyun gibi hayvanIannı ıslah etmek ve onlara millî bir tip vermek; aynı zamanda hernevi ziraat işlerinde köylüye ve şehirliye rehber olmak için kurulmuş olan harayı bugünkü ha Iile tanımamız lâzımdır. Sekiz yıl önce, muhterem Başvekilimiz Ismet înönünün harayı ziyaretinde refakatlerinde bulun muştum. O zaman gördüğüm manzara şu idi: Herşeyi olduğu gibi harayı da çiftliğin faaliyeti hara için ehemmiyetli bir meşgale teşkil ediyor. At ve koyunla inek nesli üzerindeki bu ameliyelerden başka haranın ehemmiyetli olan diğer işi de 1 10 bin dönümlük arazi üzerinde yapılan geniş mikyastaki ziraatçiliktir. Hasad zamanında çok büyük bir faaliyete sahne olan haranın bu arazisi bir milyon kilo hububat veriyor muş. Haranın aynca yüz elli dönümlük, a ğaclan birer sıra üzerine dikilmiş meyva bahçesi, Türkiyede henüz bu genişlikte ve bu intizamda muhtelif meyvaları bir araya toplıyan bir bahçenin olmadığını gösteriyor. iki yüz dönümlük bağı da öyle... Hara müdürü diyor ki: « Meyva bahçesi mahsul vermeğe başlayınca civarın meyva ihtiyacını he men yalnız hara temin edebilir. Bittabi harice de sevkiyat yapacaktır.» Bu bahçelerin yanında gübre ile çam ve çiçek yetiştiren bir bahçe daha var. Yetışen çamlar hara müesseselerınin or tasında yapılan parka neklediliyor. Hulâsa, şimdi hara bir çölün ortasında medenî bir köye benzetilmiştir. Elektriği, kalorıferlerı, kazinosu, pansiyonu, tenis ve futbol sahaları, parkı ve bu parkın etrafındaki memurin evlerile hara; şehri hiç aratmıyacak bir yer olmuş.. Yeni yapılan pansiyonda banyolar, dans yerleri, yemek salonu, kazino, kütübhane gibi herşey var. Bütün bu teşkilât ve tesisat içinde müdüründen en küçük isçisine kadar bin kişi çalışıyor. Herkes burada daima işinin başında. Çünkü, evi dairesinin yanında. Ziraat Vekâletinin gözbebeği gibi baktığı bu güzel ve modern müessesenin daha birçok noksanları varmış. Fakat bu noksanların ikmali senelere taksim olunmuş olacak ki, def'aten haranın hüku merçe tasavvur olunan şekli vücud bul muyor. Kara Mehmed Paşa, Jan Sobyeski tarafından bu kolorduya armağan edilmiş olan sırma işlemeli büyük bayrak basta olmak üzere elde edilen bayrakları, Mehterhaneleri, çadırları ve hayli kıymetli eşyayı toplatırken adaşını arattı, şu cevabı aldı: Kara Mehmed Ağa ağır yaralı. Birkaç dost onu timar etmekle oyalanıyorlar. Yiğit vezirin bütün sevinci soğudu, iliğine kadar ıstırab içinde kaldı ve hemen adasınm bulunduğu yere koştu. Endisesi büyük ve pek büyüktü. Çünkü ünlü Sipahinin olur olmaz yaralarla bir koşeye yığılıp kalmıyacağını biliyordu, o nun hareketsiz kalışı ve acele timara muhtac oluşu tehlikeli bir duruma düş tüğünü ihsas ediyordu. Müsahede bu sezişi doğru çıkardı ve Kara Mehmed Pasanın ıstırabı yüz kat ziyadelesti. Yiğit Sipahi, gerçekten bit kindi, al kanlar içinde yatıyordu. Kendine yastıkyaptığı tas, gene kendi kanın dan, benek benekti ve bu kızıl noktalar o beyaz taş üzerinde lekesiz bir ömrün altından işlenmiş hatıralannı andırıyor du. Ana gemisine sancak çekme merasimi Denizaltı gemilerimiz için Almanyadan alınan ana gemisine bugün merasimle sancak çekilecektir. Merasime Halicde, demirli bulunan gemide saat 15 te başlanacaktır. Teslim ve tesellüm muamelesi bittiğinden ana gemisi bir iki güne kadar do nanmamıza iltıhak edecektır. Hariciye Vekili bugün gidiyor Montrö Konferansından avdet eden harab bir Sultan çiflıği şeklinde devir alHariciye Vekilimiz Tevfik Rüştü Ararr.ıştık. O gündenberi göremediğim bu sın bugün Ankaraya hareket etmesi muhmüessese şimdi tıpkı eski Ankara yanıntemeldir. da yeni Ankara kadar tanmmıyacak bir Ankaraya dönen Hariciye hale gelmiş.. Pek çok yeni tesisat yapıl,„ .. memurları . &1 , mış, muazzam binalar kurulmuş... Artık Hariciye Vekilimizin maiyetinde Mon hara aşağı yukarı Ankaradaki Orman trö Konferansına gitmis olan Hariciye çıftliğini andırıyor. Olümün çelik bedenleri nasıl yıktığını birçok tecrübelerle öğrenmiş olan dost lar, kollarını kavuşturmuşlar, gamlı gamlı kahraman Sıpahıyi temaşaya dalmışlardı. Kara Mehmed Paşa atından yere sıçnyarak onlara sordu: Kb'tü mü yaraları? İhtiyar bir Sipahi, iç çekişine benzer bir sesle mınldandı: Çıkmıyan candan ümid kesilmez amma görünüş kötü! Yiğit vezir hemen yere çömeldi, baygın adaşının başını kendi dizine yatırdı, gözyaşlarile onun yüzünü ıslata ıslata yalvardı: Bak bana, bir kez olsun bak bana. Kara Mehmed gözünü yorgun yor Düşman kendi muvaffakiyetini atlılagun açtı, mezardan hayatı seyreder gibi rının yapacağı tazyiktan beklıyordu. Faderin derin baktı ve gülümsemeğe çalışakat Türkler, Hind ovalarında fillere diz rak cevab verdi: çbktüren eskı ırktasları gibi dayanılmaz Su testisi su yolunda kınlır paşa. hamlelerle atları ite çevırmişlerdi ve kıBenim de sonum böyle olmak gerekti. sa bir müddet içinde yüzgeri etmişlerdı. Ve doğrultmaya çalıstığı başını ancak Ne zırh, ne kalkan tanıyan ve indığı noktayı tarümar eden Türk kılıcı düş adaşının göğsüne kadar kaldırabıldi: man atlarını korkak bir insandan daha Beni, dedi, palangaya taşıt. Bül Üzümlerimiz işlenerek ihraç fazla telâşa düsürdüğünden Lehli, Nem bül oradadır, timarıma bakar. Sen de edilecek seli, Bavyerah süvariler birbiri ardınca küçüğe mukayyed ol, öcümü almasına îzmir (Hususî) Türkofise gelen yere yuvarlanıyorlardı, kendi atlarının yardım et. bir habere göre, Vekiller Heyeti, kuru ayakları altında çiğneniyorlardı. İşte bu \Arkast var] üzümün işlenmeden ihraç edilmemesir.i Distabibleri kongresine iştirak edecek vaziyet dört bin süvarinin sahneden ce [*] Silâhtar tarihi C: 2 S: 101. kararlaştırmıştır. Buna sebeb. yabancı olan 17 diştabibimiz bugün Romanya üzümlerm Türk mahsulü ile karıştırı vapurile Bükreşe gidecekler, oradan Vilarak yeni bir tip yapılmasma ve bu su yanaya hareket edeceklerdir. retle Türk üzümünün piyasada zarar Şimdiye kadar toplanan distabibleri görmesine mâni olmaktır. kongresinın en mühimi olan bu kongre Adapazarında yakalanan nin mevzuları mühim meselelere temas kalpazanlar etmektedir. Bu kongre münasebetile büAdapazarı (Hususî) Polisimiz, yük bir sergi de açılacaktır. «ÎHH. Trabzonlu Mevlud namında birini kalp Bu kongreye muhtelif memleketlerden pııra sürerken yakalamıştır. Karakola sev 3000 e yakın diştabibi iştirak edecektir. § rkedilen Mevludun üstü başı aranmış ve Viyana Dişçi mektebi üçü kongreden evbir mendil içinde kalp bir tek lira ile vel, üçü de kongreden sonra olmak üzekırk tane elli kuruşluk bulunmuştur. re altı gün devam edecek bir kurs aç Yapılan incelemeler neticesinde kalp maktadır. Bu kursta diş tababetinin te paraların Akyazının Yongalar köyün kâmül eden kısmı ve yeni tedavi usulleri den Mevludun amcazadeleri Kadir ve gösterilecektir. Rüştü tarafından basılmakta olduğu Kongreye dünyanın hemen her tara anlaşılmış ve mezkur köyde yapılan araş fmdan gelecek murahhaslar iştirak ede tırmalarda tek liraların kalıbı ile birkaç ceklerdir. kalp lira bulunmuştur. Gazi Anteb (Hususî) Belediyemiz, bağ bekçiliği yapanları bir araya topKongre ağustosun ikısinde başlıyarak lıyarak kendi teşkilâtı arasma almıştır. B undan sonra bekçiler halktan para al Sahte elli kuruşluk kalıbın, firar eden sekizine kadar devam edecektir. Kongremıyacaklar, Belediyenin maaşlı adamlan olacaklardır. Yukarıki resim, kendile Kadirle Rüşdünün beraberlerinde olduğu den sonra Viyana ile civarını gezmek ürine bir örnek elbise verilen bağ bekçilerini, müfettişlerile beraber göstermektedir. zannedilmektedir. zere bir program hazırlanmışür. Haranın müdürü Şefıkle birlikte ev memurlarımız dün akşamki trenle Ankavelâ Binicilik mektebini geziyoruz. At raya dönmüşlerdir. bakımı, at hıfzıssıhhası ve biniş öğrenilen Çocuğunu boğan ana bu mektebin üç sınıfı, kırk talebesi ve id" mana alınmış yetmiş iki hayvanı vardır. mahkemede tzmir (Hususî) Tepeköyündcn Hele 89 yaşındaki minimini jokeyler Sabriye namında bir kadınm yeni do görülecek şeyler.. Modern tavlarlarda ğan çocuğunu boğup öldürmek suçile birer genc kız taravetile insanın yüzüne gülen yarım ve saf kan atlarla kısraklara tzmir Ağırceza mahkemesine verildiğibakıyorlar. Burada yetiştirilen Karaca ni yazmıştım. Bu kadının kocası vak bey ırkı pek mükemmel bir at nesli ol tile delirmiş. tedaviden sonra kendisini muş. Aygır tavlalarındaki damızlık ay boşamıştır. Fakat kadını hâmile bırakgırlar Karacabey harasının en kıymetli mıştır. Doğum esnasında kadm, 10 ya unsurlarıdır. Yeni yapılan bir aygır deşmda oğlu Hakkıyı, komşulardan süt almağa göndermiş ve eline parasını da posunda telkihi sınaî lâboratuarı da gö rülmeğe değer... Burada tecrübeîer bir vermiştir. Çocuk sütü alıp gittikten b ; raz sonra ayni komşuya tekrar gelmiş; nevi beyaz fareler üzerinde yapılıyor. Bu fareler için de birçok hücreler yapılmış. Annem doğan çacuğun boğazını Bu usulü dünyada Sovyet Rusya ile bizsıktı. çocuğun dili dışarıda kaldı ve sesi den başka tatbik eden devlet yokmuş. kesildi, demiştir. Hâdise bu suretle AdHaradaki hayvanlar çok şanslı mahlukliyeye aksetmiştir. Sabriye, çocuğun ölar.. Çünkü; kendilerine bir insandan çok lü doğduğunu söylemekte ve böyle bir daha iyi bir itina gösteriliyor. Haranın cinayet işlemediğini söylemektedir. Do Merinos yetiştirme çiftliği de var. Bu ğum esnasında niçin komşulara haber göndermediği sorulunca: Oğlum Halili yollamıştım. Galiba utanmış, söyliyememiş olacak! Yahut ta kendıleri gelmediler, demiştir. MUSA ATAŞ Dişçiler kongresi Ada kimin? ; Onümüzdeki ay içinde üç Evkaf idaresinin Maliye bin dişçinin iştirakile aleyhine açtığı dava Viyanada toplanıyor devam ediyor Ada arazisinin aıdıyetı meselesinden çıkan dedikodu tekrar tazelenmiştir. Evkaf idaresi Maliyeyi dava ederek Ada arazisinin tamamen kendisine aid oldu ğunu iddia etmiştir. Evkaf idaresi mah kemenin son celsesinde bu arazinin kendine aid olduğuna dair Sultan Beyazıd vakfına aid bir vakıfnamenin sure tini göstermiştir. Maliye Vekâleti ise bunları kâfi görmemiş ve vakıfnamenin aslını istemiştir. Mahkeme, vakıfnameyi görmek üzere davayı başka bir güne tehir etmiştir. Gazi Antebde bekçiler teşkilâtı Mttharrem Feyzi Togay Ziraat Fakültesi talebesi Edirnede Edirne (Hususî) Tekirdagındaki tetkiklerini bitiren ziraat fakültesine mensub otuz genc geçenlerde buraya geldiler. Tertib edilen programa göre genclere şehrimizin tarihî abideleri, fidanlık, hususî meyva bahçeleri gösterilecektir. Bunlardan sonra Karabekirin çeltikleri gezdinlecek ve kendilerine orada bir kuzu ziyafeti verilecektir. Cumhuriyet Nüthası S Kuniftur 1400 Kr. SeneVık Altı ayl.k 750 Üç âyhk 400 Bir aylık 150 Abone ı şeraiti' için yoklur t700 Kr. 1450 800

Bu sayıdan diğer sayfalar: