16 Eylül 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

16 Eylül 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET Bibliyoğrafya M. Vadye, odaya giren istihbarat a ccntasma sordu: Neler öğrendiniz bakalım? Aldığım bütün malumat, bu ka dının dürüstlüğünü ve namuskârlığını isbat ediyor. Bir lisede yemekhane gar sonu olan müteveffa Atanazla, müte veffiye, çamasırcı Valeri kadının kızı imiş. Babası, sarhoşluk yüzünden kazaen öldüğü zaman bu kız on üç yaşında imiş. Valeri kadın, kocasının acısını unutmak için kendini içkiye vermiş, işi gücü bırakmış, dört sene sonra da kocasını takiben vefat etmiş. Kızı o zamandan ta nıyanlar, çok güzel olduğunu söylüyor lar. Anasının vefatından bir müddet evvel bir berber çırağı ile sevişmiş. Ondan sonra kasabaya gelen bir seyyar tiyatro oyuncusuna âşık olup onunla beraber kaçmış. Bendenizi memur ettiğiniz tah kikat bu noktada bitiyor. Mükemmel. Borcum nekadar? Bin üç yüz doksan yedi frank e fendim. Teşekkür ederim. Ketumiyet meselesine gelince, isittiğim herşeyin bir kulağımdan girip ötekinden çıkması mesleğim iktızasıdır. Buna emin olabi lirsiniz. Adam veda edip çıktı gitti. M. Vadye yalnız kahnca bir sigara yaktı, düşünmeğe bas'adı. Hakkında tahkikat yaptırdığı Kler ismindeki kadını, altı ay kadar evvel bir arkadasinm evinde görmüstü. Onu, o gündenberi seviyordu. İlk Eiördüğü gece kalbini birdenbire istilâ eden ask. gitgide artmaga başlamış; Vadye, bu kadın;, hayalinde vasıyan ideal kadının ta kendisi olarak kabul etmisti. Vakıâ, serveti, işsizliği ve yakı?ıklığı sayesinde, pek çok kadın tanımış, sayısız maceralar içinde yaşamıstı; fakat, hicbir kadın, ona, bu Kler avannda «üzel, cazibeli ve yüksek görünmemisti. Bu kadın mükemme! bir hayat arkadası olabilirdi. bunların'fevkinde, ve bütün bunlara rağmen, Kleri hayatma ortak etmek suretile yapacağı fedakârlığı ve feragati nefsi de düşündükçe kendi şahsına karşı takdirkâr hisler duyuyor, koltukları kabarıyordu. Ayni günün akşamı, Klerin arasıra kendisile bir saat vakit geçirmeği kabu ettiği bir çay salonunda ona açıldı. Kadın önce, onun heyecandan titriyen bir sesle söylediği sözleri sükunetle dinledı, sonra başını kaldırdı. Size cevab vermeden evvel baz: şeyler söylemek isterim, dedi, bilmeniz lâzım gelen bazı şeyler var ki... Hayır, hayır hiç birşey söylemeyiniz, hiç birşey bilmek istemem... Hayır... Bilmelisiniz. Benim hayatım hakkında hiç malumatınız yok. Son senelerden bahsetmiyorum. Tanıdıklar, ahbablar sizi bu hususta kâfi derecede tenvir etmişler, iftiralarla kulaklarınızı doldurmuşlardır. Çocukluğumu anlatmak istiyorum. Size hakikati anlatmamaklığım yakışık almaz. Beni büyük bir aileye mensub zannettiğinizi biliyorum; halbuki hakikat hiç te öyle değildir. Babam bir lisede basit bir muallimdi. Genc yaşında bir kaza neticesinde öldü. Çok sert, çok ciddî ve mutaassıb bir kadın olan annem, beni gayet kapalı büyüttü; hayat hak kmda hiç birşey öğretmedi. On yedi yaşına geldiğim zaman annemi kaybettim. Fakat sekiz yaşındaki bir çocuk kadar masum ve bilgisizdim. Yapyalnız, tecrübesiz, himayesiz kaldım. İşte o zaman, meşhur bir artist beni baştan çıkardı ve bir müddet sonra sokak ortasında terketti. Sözün burasında, Vadye, bu meşhur artistin mahud seyyar tiyatro oyuncusu olduğunu gayriihtiyarî düşündü ve kendi kendine: Bütün bu yalanları, sırf bana lâyık olduğunu göstermek maksadile söylüyor, dedi. Yavrucak, hakikati bu derece tahrıf etmek için kimbilir nekadar sıkıntı çeki vor. Benim bu gibi boş düşüncelerin ne derece fevkinde bir adam olduğumu bilse... Günden güne şenlenen bir kaza: Mazkirt RADYO Bu akşamki program J ISTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 hava* dis 13,05 plâkla hafif müzik . 13,25 muh» telif plâk neşriyatı . 18,30 çay saati dana musikisi 19,30 spor musahabeleri: Said Çelebi tarafından 20 Türk musiki heyetl tarafından klâsik eserler . 20,30 Müzeyye«ı nin Işürakile Türk musikisi ve halk jar • kıları . 21 plâkla sololar . 21,30 stüdyo or* kestrası 22,30 Anadolu ajansı haberleri. VİYANA: 18.15 Avusturyalı bestekârların eserlerfcu den mürekkeb konser 19,30 konuşma, sai at, haberler, hava raporu 20,25 musikl « 21,25 eğlenceli yayın 21,35 piyano kon . seri 22,05 klâsik Viyana havalan 23,05 haberler, hava raporu 23,15 gramofon, konuşma 24,20 eğlenceli konser. BERLIN: 17,50 şan konseri . 19,05 Frankfurttari naklen konser 20,05 musikl 20,50 gü m nün akisleri, haberler . 21,20 genc milletlerin zamanı . 21,50 konuşma, hava rapo* ru, havadis, spor 23,35 Kolonyadan nak* len gece musikisi ve dans havalan. BUDAPEŞTE: 18,35 san konseri 19,05 hatıralar . 19,35 cazband takımı 20,15 konferans • 20,45 haberler 22,05 opera orkestrası 23,25 salon orkestrası . 24,05 gramofonla dans musikisi 1,10 son haberler. BUKREŞ: 21,40 piyano konseri . 22,15 şan konse « ri 22,35 haberler 22,50 küçük orkestra konseri . 23 50 almanca ve fransızca ha berler 24 rumence haberler. LONDRA: 20,05 havadis . 20,35 eğlenceli musikl ve şanla birlikte dans havalan 21,05 plyes: Siyah gözler 22,35 oda musikisi 23,25 havadis . 23,35 dans musikisi 24,35 ha • vadLs 24,45 konuşma. PARİS [P. T. T.]: 21.20 gramofon 21,25 sarkılar 21,35 musikili komedi 22,20 oda musikisi ve sarkılar 23,35 havadis . 24,05 Amerika haberleri. ROMA: 19,25 yabancı dillerde konuşma • 20,10 turizm haberleri 20.25 eğlenceli konser 20,50 fransızca haberler, Yunanistan için yaym 21,10 havadis, gramofon . 21,45 şan konseri 21,45 orkestra konseri 22,35 komedi 23,05 karısık yayın . 23,35 dans muslkisi lstirahat esnasında havadis 24,20 lngilizce haberler. Trakyanın Beş Yıllık Köy Kalkınma Programı Devlet Basımevi 1936 Fiatı 100 kuruş Trakya Umumî Müfettişliği Köy bü rosu yayınlarının yirmincisini teşkil eden bu eser Cumhuriyet rejimi köy siyasetinin mükemmel bir aynasıdır. Atatürkün: «Halk devri iktısad dev ri mefhumile ifade olunur> sözü köy kalkınma programına bir direktif ol muş; îsmet İnönünün: <Türk köylüsü nü zengin etmeğe çalışmak siyasetimizin ana hatlanndandır> cümlesinden anlaşılacağı veçhile derhal işe girişil miş ve bugün filî neticeler elde edil meğe başlanmıştır. Birlikte bu değerli eserin yapraklarını çevirerek elde edilen muvaffakiyet leri birer birer gözden geçirelim. Köy bürolan teşkilâtı iptida îzmir Vilâyeti dahilinde teşkil edilmişti. îlk tecrübeler çok hayırlı neticeler verdi ğinden köy bürolarının plânlaştırılmış bir köy kalkınmasını temin yolunda müracaat edilecek bir teşekkül olduğu anlaşılmış ve aynen Trakyaya da tat bikma girişilmiştir. İşte mevcud imkân ve şartları köy kalkınma işi için düzenlemek; istihsal, satış ve istihlâk tarzlarını günün ihti yaclarına uygun bir hale getirmek; sağlık, kültür, tarım ve bayındırlık işlerini yoluna koymak maksadile açılan bu köy büroları bugün mükemmelen ış lemektedirler. Bunların Trakya dahilinde nasıl ça lışmaları lâzım geldiğini de Trakya Umumî Müfettişi Kâzım Diriğin eserin başmdaki altı maddelik tamimi güzelce ifade etmektedir. Eserde yapılacak bütün işler sağlık, bayındırlık, kültür, tarım ve ekonomi olmak üzere dört fasıl üzerinden 1936 1940 senelerine taksim edilmiş ve müfredatı gösterilmiştir. Sonra yurdumuza lâyık bir Türk köyünün haiz olması lâzım gelen vasıflar gene bu dört fasıl üzerinden sıralanmış, Trakyanın ağaclanma plâm izah edil miş, özlü sözlerle yapılacak işleri hu lâsa eden güzel fikir bir daha gözönüne konulmuş. köy okuma odaları için basılacak kitabların isimleri hazırlan mıştır. Bütün bunlardan maada kitabda Trakyaya aid birçok güzel resimler vardır. Kısa fakat özlü bir kronoloji, iki harita ve gene birçok yurd resimleri, Trakya hakkında tarihî malumat ve istatistik'ler de eseri tamamlamaktadır. rum... Ve istiyorum ki bu endişeden kurtulasm... Kler birdenbire yerinden fırladı: Mazim mi? Hangi mazim? Ailen demek istiyorum... Seni o kadar takdir ediyorum, koltuklanmı kabartan yüksek seviyene, sırf kendi kendine yükselişini o kadar hayranhkla görüyorum ki... Seni tamamile oğrenmek, bilmek için tahkikat yaptırmıştım. Gururunu, pek haklı olarak kimbilir nekadar inciten çocukluk hayatını öğrendim... Senin kadar zarif bir mahluka, senin ruhun kadar ince, hassas bir ruha o muhit, çamaşırhane muhiti kimbilir nekadar zehirli bir tesir yapıyordu... Kler, bu sözleri sonuna kadar dinledi. Sonra, gözlerinden akan yaşlan silmeğe bile vakit bulmadan, odadan fırladı. Gidiş o gidiş oldu. Vadye, mazisinin düşüklüğünü bütün teferruatile bildiği halde gene sevmekten, hatta daha fazla evmekten geri durmadığı Klerin, bu anî gidişine mana veremiyor, kendi kendine: Allah Allah! Acaba bilmeden bir şey mi yaptım? încitecek bir söz mü söyledim? Diyip duruyordu. Çevlren: Mazkirtte yapılan zafer bayramının kutlulama merasimi Mazkirt (Hususî) Dördüncü Mü fettişliğin ve Tunçeli Vilâyetinin bir kazası olan Mazkirt, son teşkilâttan sonra inkişaf etmeğe başlamış, güzel bir kazamızdır. , Vaktile 8000 hanelik olan bu yer, bir zelzele neticesinde harab olmuş ve 935 yılında mevcudu 200 haneye kadar düş müştü. Bu defa buraya gönderilen ve enerjik bir kaymakam olan Fahri Tok makçının gayretile kazaya bir sene içerisinde 100 h a n e ilâve edilmiştir. Halen burada bulunan 9 uncu jandarma taburu da kazaya hareket vermektedir. Müessif bir irtihal Kadıköyünde, Kızıltoprakta güzide eczacılarımızdan Bay Faık İskender dün vefat etmiştir. Cenazesi bugün Kızıltopraktaki hanesinden kaldırıla rak öğle namazı Zühtüpaşa camisinde eda edildikten sonra Sahrayicedide defnedilecektir. Vefat Samsun eşrafından Hacı Hüseyin oğlu Bahaeddin Keskin üç aydanberi müptelâ olduğu hastalıktan kurtula mıyarak dün saat birde rahmeti rah mana kavuşmuştur. Cenazesi bugün Beşiktaşta Sinanpaşa camisinde öğle namazını müteakıb kaldırılarak Yah yaefendi dergâhına defnedilecektir. La Clef du Français Lise ve öğretmen ve ortaokullar fransızça dersleri için Merhum muallim Ali Nazi manın son eseridir. Mekteb lerde büyük yararlığı görül müş, iki defa basılmıştır. Üç kısımdır. Hocalar için ayrı bir kısmı vardır. Birinci kısmı 23 Ikinci » 34 Uçüncü » 40 Hoca » 150 kuniftur. Satış yeri Cumhuriyet mat baasıdır. Toptan alanlara tenzilât yapılır. Mevlid Darüşşafakaya kıymetli vakıf ve tesisler yapan sabık Başmabeyinci Os man Bey kızı merhum Bayan Nudiye ile mahtumu Bay Saimin ve müessesemize değerli yardımlarda bulunan sair hayır severlerin ruhlanna ithaf edil mek üzere yarmki perşembe günü öğle namazmdan sonra Sultanselim cami sinde Mevlidi Nebevî okutturulacağı ilân olunur. Vadye, bu noktada tereddüde düş müştü; lâkin bu tereddüd fazla sürmedi. O zamana kadar evlenmek mevzuu bahsoldukça ürpertiler geçiren bu adama, ayni ihtimal şimdi gayet tabiî görünü Klerin daha fazla söz söylemesine yordu. meydan bırakmadı: Maziniz beni kat'iyycn alâkadar Kadının mazisi hakkında hicbir sey bilmiyordu. Bu mazi belki de maceralar etmez, dedi. O hususta hiç birşey öğrenla dolu idi. Fakat, Vadye açık fikirli, mek niyetinde değilim, evvelce de söylegeniş yürekli bir adam olmakla Övündü dim. Yalnız bir noktanm ehemmiyeti ğü için, Klerin mazisini fazla kurcalama vardır. O da size karşı duyduğum sevgiğı lüzumsuz sayıyordu. Esasen bu kadar dir. Sizi seviyorum, karım olmak ister ince, bu kadar kibar, bu kadar zarif bir misiniz? kadının halındeki melânkolı, macera Kler, onun teklifini kabul etti ve Vadbolluğuna değil, olsa olsa talihin hain cil ye, o ane kadar saadetin ne olduğunu bilvelerine delil olabilirdi. Vadye, kendi is mediğini kendi kendine itiraf etti. mini ona vermekle, bu kadmı lâyık olduIki sahidle birkaç samimî dosttan ibağu sosyal mevkie çıkarmış olacaktı. ret ufak bir davetli kalabalığı huzurunda Fakat, ne de olsa, sevdiği kadının ma yapılan nikâhtan sonra, karısmı koluna zisi hakkında bazı malumat edinmek ar takıp eve girdiği zaman Vadye, saadet zusunu da yenemedi. Edinmek istediği bu denilen şeye hayatında ilk defa olarak malumat yakin maziye, Klerin tarzı ha kavuştuğunu bir kere daha anlamıştı. yatına, münasebette bu'unduğu kimsele Sevdiği kadınla başbaşa kahnca, acemi re aid değildi. Oğrenmek istediği şey, bir mektebli gibi halecanlar geçirmeğe bu güzel kadının soyusopu idi. Asil bir basladı. Kavuştuğu bahtiyarlığm büyükailenin lüks içinde büyümüş bir çocuğu üğünü gözönüne getirdikçe kendini daşeklinde tahayyül ettiği Kleri hayatma ha genc hissediyor, önünde, neşe, refah, ortak ederken, onun hayatı hakkında saadetle dolu senelerin uzayıp gittiğini büsbütün acemi olmak istemiyordu. Iş tasavvur ettikçe, zevkinden kabma sığa te, istihbarat acentası lzidor Lotülayı, mıyordu. Artık, karısile kendi arasında bu karar üzerine tahkikata memur etmis hicbir sırrın yaşamaması, herşeyin açık ti. açık konuşulması lâzım geldiğini düşünAdamın getirdiği haberden sonra bir. dü, kanapede oturan Klere doğru iğildi, parça sukutu hayale uğrıyan, asil bir ai onun elini tuttu: lenin kızı zannettiği Klerin bir garsonla Kler, sevgilim, dedi. Artık aram'zbir çamasırcı kadının kızı olduğunu anlıyan Vadye, aşkınm azalacağı yerde büs da gizli hicbir şey kalmamalıdır. Seni bütün arttığını gördü. Şimdiye kadar nekadar fazla sevdiğimi bilmeni isterim.. duyduğu sevgiye, Klerin çektiği sefalet Evet seni her türlü batıl düşüncenin fevlerin uyandırdığı bir merhamet, bu sü kinde seviyorum... Günün birinde, mazirekli yoksulluklara rağmen bütün haysi ne dair kulağıma çalınacak herhangi mayet ve şerefini muhafaza edebilmesinden lumatm, sana karşı duyduğum sevgiyi dolavı bir takdir de kansıvordu. Bütün sarsabileceğinden endişe ettiğini seziyo SUAD Parkta H A L K HALK OPERETi OPERETİ Bu akşam 21,45 te Sevda Oteli Yarın akşam Kızkulesi Parkında SİR1N TE Y Z E Besiktas NÖBETÇİ ECZANELER Bu gece nöbetçl olan eczaneler çunlardır: Istanbul cihetindekiler: Aksarayda (Etem Pertev), Alemdarda Esad), Bakırköyde (Merkez), Beyazıdda Belkls), Eminönunde (A. Minasyan), Fe . nerde (Emilyadi), Karagümrukte (Suad), Kuçukpazarda (Hasan Hulusi), Samatya Kocamustafapasada (Rıdvan), Şehremi • ninde (A. Hamdi), Şehzadebaşında (Hamdi). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (ffldayet), Hasköyde (Barbut), Kasımpaçada (Vasıf), Merkez nahiyede Galatasaray), (Garih), Şlşlide (Maçka), Taksimde (Kemal Rebül), (Kurtuluş). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büvükadada (ŞinasH, Heybellde (Ta • nas), Kadıköy Pazaryolunda (Rifat Muh tar), Modada (Alâeddin), Üsküdar İske « ebaşmda (Merkezh Yarın Akşam 5 A R A Y ^inemasmda Bir güneş şuaı... Bir tebessüm... Bugün en büyük yıldızlarla beraber oynıyan dünyanm en küçük ve sevimli yıldızı S H İ R L E Y T E M P L E elyevm bütün dünyada 83 sinemada birden gösterilmekte olan J O H N B O L E S ile beraber temsil ettiği Fransızca sözlü şirin ve sevimli filmi başlıyor. Çocuklar için fiatlar: Fotöy ve Balkon 20, Hususî 25 kuruş. llâveten: SÜRATİN ÇILGINLIĞI, FOX operatörlerinin maceraları SHİRLEY ASi Pek yakında Bir vaid Sinema âleminin sayılı iimdiden halka vadediyor. filimlerinl SAKARYA> sinemam (eski Elhamra)' ASRİ SİNEMA Onümüzdeki CUMA AKŞAMI Satılık Piyano Nakli hane münasebetile Alman ma* mulâtından kısa kuyruklu bir salon piyanosu ucuz fiatla satıhkhr. Müracaat: îstanbul Belediyesi karşr sında Piyerloti sokağında doktor Zati apartımanı numara 4. Yeni sinema mevsimini açıyor. SİLVİA SİDNEY İPEK Sineması büyük filimlerine başlıyor : KANUNDAN KAÇ1LMAZ Söyleyiniz. Beni takib ettirmekten vazgeçiniz. Memurunuz Kadri kıyafet değiştirerek, tanınmıyacak hale gelerek benim peşime düşmesin. Ne o, ne başkası! Peki. Yalnız bu mütarekeyi şimdilik yirmi dört saat için kabul edelim. Kenan güldü. Neden? Beni tecrübe için mi? Evet. Ben sizin Nermini bulsanız bile bize haber vermiyeceğinizi b.iliyo rum. Fakat hiç olmazsa biz bulursak elimizden kaçırmağa teşebbüs etmemenizi beklerim. Hayır, merak etmeyiniz. Kutsi saatine baktı. Pendiğe yaklaşıyorlardı. Istasyonda buluşuruz. Diyerek ayrıldı. Diğer vagona geçti ve kayboldu. O sırada Kenan Kutsinin geçtiği vagondan birinin içeri girdiğini farketti. Fakat cama bakarak düşünceye dalmıştı. Bu adamın arkasmdaki kompartimana oturduğuna dikkat etmedi. Yalnız bir ara keskin bir sigara dumanı kendisini rahatsız etti. O kadar dalmıştı ki bir ara gözleri bile kapandı. Uyur gibi oldu. Karşısına şaha kalkmış bir at çıktı. Üzerine atıldı, kendisini bu atın ezmesinden kurtarmak için silkinmek istedi. Muvaffak olamadı. Ne berbad bir rüya! diye söylendi. At yürüyor, geri çekiliyor, çiftelemek, Kenanın üzerine çullanarak onu ezmek ister gibi vaziyetler alıyordu. Kenan bunun bir kâbus olduğunu bildiği halde bir türlü kurtulamıyordu.. Bir ara korkunc, azgın hayvanın kendisini kollarından iterek rüzgâra sürüklediğini sezdi. Kurtulmak, uyanmak için öyle müthiş bir hamle yaptı ki başı bir yere çarptı. Sızlamıya başladı. Fakat gene uyanamadı. Hayvanla aralannda vahşiyane bir mücadele geçiyordu. Bu mücadele belki bir iki dakikadan fazla sürmedi. Fakat Kenana seneler kadar uzun gelmişti. Nihayet, kendisini iten, kakan, sürükliyen kuvvetten eser kalmadjiğım hissettiği zaman hafifledi. Gözlerinin üstündeki kaşlar kalktı ve kirpikleri oynadı. Elleri sert bir cisme kilidlenmişti. Onu gayriihtiyarî bırakmıyordu. Şiddetli bir rüzgârın kırbaclan altında iyice kendine geldiği zaman vagonun kapısı önüne yığılmış olduğunu gördü. Ellerile açık olan kapının kenarını sıkı sıkı tutmuştu. lArkast var} En müessir bir aşkvegüzellik mevzuu içinde h e y e c a n l l ve Dehşetlî sahneler hakkındaki hükmümüz kat'ileşirdi. Amma biz birbirini takib eden bir takım cinayetlerle karşılaştık. Birini takib ederken karşımıza öteki çıktı. Onun için bu ikinci derecedeki şüpheli kadını aramağa teşebbüs etmedik. Kenan bu sözlerden sonra artık baş komiserin Nermini görmemiş olduğuna emniyet getirdi. Görse bile tanımamakta olduğuna şüphesi kalmadı ve memnuni yetle: Komiserim, dedi. Size kat'î cevab vermedim amma şuna emin olunuz ki asil katilleri tutmak yolunda elimden gelen hizmeti ifaya hazırım. Bu her insanın borcudur. Sizinle bu yolda bir mütareke akdine de hazırım. Şeraitiniz? Gayet sade. Ne zaman isterseniz size refakat edeyim; sizinle geleyim ve hatta maddî ve malî yardımda buluna yım. Evet; bizim teşkilâtımız bunu da icab ettiriyor maalesef... Meselâ biz bir haydudun izini bazan malî iktidarsızhğımız yüzünden bizzarur ve bilerek kaçırınz. Buna mukabil sizden istediğim bir şey var. ^ HAMDI VAROĞLU diyeceğim. Buyurunuz. Nermin ismindeki genc kızin mücrim olduğuna kani misiniz? Maalesef, ben size ne müspet, ne de menfi cevab veremiyeceğim. Onun için galiba sizden de müspet veya menfi cevab beklememeliyim, size cevab vereme mekliğimin sebebi sizce de pek meçhul değildir. Biliyorsunuz ki bu kız, bizim araştırdığımız bütün cinayetlere nasılsa iştirak etmekte, daha doğrusu şu veya bu tarzda bu cinayetlerle alâkası görülmektedir. Belki hicbir günahı yok. Hatta belki o da bu haydudlar tarafından tehdid ediliyor; belki onlann gizli ve me§um bir aletidir. Belki istemiyerek, zorla, tehdidle cürüm ortaklığı ediyor. Şimdilik hiç birjey bilmiyoruz. Amma pek yakında öğreneceğimizden eminim. Bakınız, gözlerinizden anlıyorum ki siz de tereddüd eçindesiniz ve siz de hiç birjey bilmiyorsunuz. | Pendikteki beyaz ev Zabıta romanımız: 26 Takib edilmek için kaçmak lâzımdır. Demek ki kabahat yalnız ve evvelâ onda değil. 1 1yi amma ben takib edildiğimi anlarsam kaçıp kurtulmayı bir zevk sayıyorum. Ne bileyim; bu bana bir spor, bir yanş gibi geliyor. Kutsi hayretle gözlerini açtı: Aman beyefendi, bu suretle bir takım zavalhlann hayatile, istikbalile oynadığmızı unurmaymız. Sonra siz bu ta1kibleri, firarlan nasıl spor ve eglence addediyorsunuz ?.. Kenan durdu ve: Hakkınız var! dedi. Bir lâhza sustular. O zaman Mehmed Kutsi: Fakat merak ettiğim birşey var. Pendik cinayetinin, bizim takib ettiğimiz haydudun eseri olduğunu nereden anla dınız siz? Diye sordu. Kenan güldü: Belki sizin anladığınız yoldanl.. Bizimki çok basit... Maktul kadınm yanıbaşmda bir kızıl Ö markası bulunduğunu haber verdiler. Biz bu suretle alâkadar olduk. Fakat bu marka henüz ne gazetelere aksetti, ne de başka bir kimse tarafından duyuldu. Yalnız ben!... Kenan hakikati asla söyliyemezdi. Nerminin evine tekrar girdiğini, orada bir telgraf bulduğunu, telgrafta P harfinden Pendik cinayetine intikal ettiğini nasıl haber verirdi?.. Bu Nermin üzerindeki s.üpheleri büsbütün artırırdı. Bununla beraber yalanma Kutsi inanmış görünmüyordu. Peki,, neden bizimle çalışmak istemiyorsunu, neden yalnızbaşınıza onu bulmağa çahşıyorsunuz? Kenan sadece: Kenan bir dakika cevab vermedi. Belki? Sonra: Diye cevab verdi ve dalgın gözlerini Bu sualinize cevab vermeden ev pencereye çevirdi. vel benim size bir sual sormama müsaade Eğer Nermini bulmağa ve onunla eder misiniz? O zaman size belki «peki» birkaç saat görü§meğe muktedir olsak,

Bu sayıdan diğer sayfalar: