19 Eylül 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

19 Eylül 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYE1 19 Eylul 1936 Komşumuz Irakta terakki hamleleri Futbol takımımız dün Moskovada 40 yenildi Dinamo stadyomunda 100 bin kişinin önünde oynanan maç çok heyecanlı oldu. Ikinci maç yarın yapılacak İBaştarafı 1 inci sahifede] temaslannı yapmışlardır. 100,000 seyirci alan koca stadyom tamamile dolu, hava çok güzel ve güneşli idi. Bütün stadyom Türk ve Sovyet bayraklarile süslenmişti. Staddan içeri girer girmez karşıda büyük harflerle: «Yaşasın Türk Sovyet dostluğu, Türk sporculuğuna selâm» levhalan a sılmıştı. Şeref tribününde başta Sovyetlerin Ankara büyük elçisi Karahan olduğu halde birçok yüksek mevki sahibi kimseler yer almışlardı. Saat tam 16 da evvelâ Türk takımı, onun arkasından da Sovyet takımı sahaya çıktı ve halkın şiddetli alkışlarile k a r şılandılar. Sovyet futbolcuları kenarları beyaz çizgili mor forma giymişlerdi. Kasımpaşalılar cevab veriyor «Biz, Yaşara meydan okumadık, bunu bir gazete uydurmuş» diyorlar Kasımpaşa Spor Birliği idare heyetinden şu mektubu ald:k, aynen neşrediyo ruz: «Tan gazetesinin 15/9/36 tarihli nüshasında çıkan Kasımpaşalı güreşçiler dünya şampiyonu Yaşar ve arkadaşlarr na meydan okuyorlar başlıklı yazısı ü zerine, yazmak mecburiyetinde bulunduğumuz şu tavzihin muhterem gazeteniz de neşrini rica ederiz. Kasımpaşa kulübü Türkiyede güreşle uğraşan kulüblerin en yenisidir. Ancak, üç senedir güreşle meşgul olmasına rağ men bu kısa zaman zarfında gösterdiği muvaffakiyet ve terakki bütün sporcularca malumdur. Geçen yıl îstanbul kulübleri içinde îstanbul tecrübesizler birinciliğini kazanışı bu çalışmanın en canlı bir şahid ve delilidir. Bir de şunu ilâve edeiim ki Kasımpaşa kulübü İstanbul ku lübleri içinde en fakiridir. Bakımsız ve yardımsızdır. Son defa Rusyaya giden Halkevleri güreş takımının seçilmesinde kulübümüzden hiçbir güreşçinin çağırıl mamış olduğunu hayretle görmemiz üzerine 56, 61 , 79 kilolarda Türkiyeyi tenr sil edecek olan ve bu takımda yer ala bilecek güreşçilere malik olduğumuzu, halbuki takım seçilişinde tamamile unu tulduğumuzu efkân umumiyeye arz için murahhasımızın Tan gazetesine vaki olan beyanatı dünya şampiyonu Yaşarın şahsına meydan okumak şeklinde tefsir edilmiş olması daima tevazu ve mahviyeti kendisine şiar edinmiş olan kulübümüz bu şekil meydan okumanın amatör olan teşekkülümüz için nabımevsimdir. Yaşara gelince, bugün o minder üzerinde gerek ana vatanda gerek yaban ellerinde hasımlarının yerini sırtına yere getirerek kazandığı dünya şampiyonlu ğunun mutluluğunu idrak ediyor. Gelecek resmî müsabakaya kadar bu unvan onun hakkıdır. Fakat ayni za manda her Türk gencinin Yaşara gıpta etmesi ve onu geçmeğe ç'aTışması bir hak değil bir vazifedir. Kendisinin bahsettiği resmî müsabakalarda karşılaşacağımız tabiî olmakla o günü bekliyoruz. Ve hem de hiçbir tavsiyeye hacet kalmaksızm çalışıyoruz. Fakat ne yazık ki büyük ve zengin kulübler gibi tam vesait ve millî takımın antrönürile değil, kimsesiz, antrenörsüz ve unutulmuş bir tarzda. Tekrar ederiz ki mesele uzun çahşma ve didinmekrden sonra hak edilmiş ve bir muzafferiyet ve galibiyetinin mutlu neş'e ve istirahat günlerini idrak eden Yaşar ve arkadaşlarına meyda nokumak değil dışarıda ve içeride Türkiyeyi tem sil edecek takımlar tesbit edilirken bu takımlara girebilecek güreşçilere malik olduğumuzu, fakat maalesef seçmelere bile çağırılmadığımızı efkârı umumiyeye bildirmekttir. Bu iddiamızı minder üzerinde Fede rasyonun ve mıntaka erkânının gözü ö nünde ispat ettik, zamanı gelince bir kere daha filen ispat edeceğimiz tabiidir.» Genclikve maarif işlerine çok ehemmiyet veriliyor Hamburgda genclerin tatil ve istirahat işlerine bakmak üzere toplanan beynelmilel kongrede Irakı temsil eden I rakm gene gazete cilerinden Abbas Hilmi Elhulli Bağdada dönmek üze re şehrimizden geçmiştir. Mumaileyh meslektaşlannı gör MeslektaşımK Abbas ı .. f Hilmi Elhulli mek uzere gazete mizin Tahrir heyetini de ziyaret etti. Bu münasebetle Iraklı arkadaşımızdan komşu memleketin genclik ve matbuat hareketleri ve diğer işleri hakkında şu malumatı aldık: « Irak üç milyon nüfuslu bir memleket olduğu halde neşriyat çok ilerle miştir. Bağdadda Resmî Cerideden başka 9 arabca; ingilizce ve arabca olarak Irak Taymis isminde yevmî gazeteler çıkmaktadır. Irakta parti usulü kalkmış olduğundan ve bütün halk ve münevverler yalnız milletin istiklâl ve terakkisi gayesini güttüğünden bu gazeteler şu veya bu partinin efkârına hizmet etmeyip münhasıran halkı tenvire çalışıyorlar. Bu siyasî gazetelerden başka Bağdadda yedi mecmua intişar etmektedir. Meslekî neşriyat için de muhtelif mecmualar vardır. Vilâyetlerde de muhtelif gazeteler vardır. Irakta partiler yoksa da millî ve bilhassa Arab birliği gayesini istihsale çalışan münevverler arasında teşkilât vardır. Aşağı yukarı Irakm başlıca mütefekkirleri bu teşkilâtın iki kulübüne dahildir. Genclik teşkilâtına herşeyden ziyade ehemmiyet verilmektedir. Çünkü yeni neslin, asrî bir devlet halini alan Irak vatanperverliğinin ve Arab milliyetperverliğinin gayet ağır olan yükünü muvaffakiyetle sırtma alarak Irakı ilerletmesi en mühim vazife sayılmaktadır. Sonbaharda Bağdadda bir genclik kongresi toplanacaktır. Bu kongreye a rabca konuşan memleketlerin htfpsinden mümessiller gelecektir. Irak gepcliği arasmda "herturlü spor son derece ilerlemiştir. Halihazırda Irakta mevcud genclik teşkilâtı Elfütve is mini taşıyor. Bu teşkilât Avrupada muhtelif genclik teşkilâtından en ziyade Hitler genclik teşkilâtına benzemektedir. Yüksek mekteb talebesi bu teşkilâta dahildir ve zabitan tarafmdan talim yaptırılmaktadır. Sık sık talim kamplan da yapılıyor. Bu teşkilâta Abbasiler devrindeki sî lâhşorluk teşkilâtı örnek tutulmuştur. Irakta ehemmiyet verilen diğer bir iş te ilk tahsildir. Mümkün mertebe okuyup yazmak bilmiyen çocuk bırakılmamasına çalışılıyor. Irak bütçesi mütevazin olduğundan Maarife ve imar işlerine mebzul tahsisat verecek vaziyettedir. Meşhur Hindiye seddi ıslah edilmiş tir. Fıratla Dicle arasındaki sahada birçok yeni kanallar yapılıyor. Diyalede kanallar açılmaktadır. Bütün demiryol Iar ve meşhur Basra limanı devletin eline geçmiştir. Irak ve Türkiye demiryollannın bir Ieşmesi için Irak Devlet Demiryollannın (Telküçük) mevkiine kadar temdidi kararlaştırılmıştır. Gene hükümdar ve Başvekil Yasin Paşa Irakı ihyaya çalışıyorlar. Yeni Türkiyedeki teceddüd hareket leri bütün Irak gendiği tarafmdan şevk ve sürurla örnek tutulmuştur. Gencleri miz Türk kardeşlerine karşı gayet derin hürmet besliyorlar.» Insanla nebat arasında mutavassıt mahluk... Kökleri insana benziyen, geceleri hazin şarkılar söyledigi ve insan gibi feryad ettiği söylenen bu efsanevî nebatla şimdi fen meşgul oluyor Dünya edebiyatlarında mandra gore, homumculus diye anılan, bizim dilimizde «Adem otu>, <Abdüsse lâm», «Kankuru tan» gibi birçok isimler alan insan şeklindeki kök, çok eski zamanlardan beri sayısız efsanelere mevzu teşkil etmiştir. Ademotu, şimdi, fen adam larını ve bilhassa doktorları meşgul etmeğe başlamış tır. Bir Fransız mu harririnin bu mevzua dair yazdığı yazıyı iktibas edi yoruz: Kızıl denizde Çine doğru yol alı yorduk. Ademotu nu ilk defa olarak, Adem Otu ve kökleri Suriyeli bir kadından o gün işittim. kaldırır kaçardı. Bundan maksad, ne Şıklığı, iri siyah gözleri, dalgın ve hul batm feryad ve figanım işitmemekti. yalı halile gemide herkesin nazari dik Köpek te sahibini takib etmek istediği katini celbeden bu kadın, bir sabah, için o da koşmağa kalkar ve kök bu suyüzü ölü gibi bembeyaz, saçlan darma retle yerinden sökülürdü. dağın, güverteye fırlamış, «siyah ku Ademotu, topraktan çıkarıldığı anda tumu çalmışlar! Siyah kutumu gördü öyle korkunç bir surette bağıryrdı ki, nüz mü?» diye yolunmağa başlamıştı. köpek dehşetten, yüdırımla vurulmuş Gemi birbirine girdi, her taraf baştan gibi düşer ölürdü. Şayet bu feryadı bir aşağı arandı, fakat kadının kaybettiği insan duysa aklını kaçıracak kadar dehkutu bulunmadı. Nihayet bu kutunun şete kapılırdı. Shakespeare bu batıl itine olduğunu gene kendisinden öğren kadı şöyle ifade etmiştir: dik. Kaybolan siyah kutuda dünyanm Topraktan sökülen Ademotlan gien büyük tılsımı sayılan bir Ademotu bi bağırınız, ta ki, faniler bu sesi işitip vardı. Suriyeli kadın, bu ota sahib bu çıldırsınlar! lundukça, dünyada hiçbir cihetten sıFakat, Ademotu topraktan çıkarıl kıntı çekmiyeceğine iman etmişti. dıktan sonra, müstakbel sahiblerinin Bu vak'anın ertesi günü, Suriyeli ka şefaat etmesi için çeşid çeşid hürmet dın, kamarasında, şakağı bir kurşunla ve tevkir görürdü. delinmiş olarak bulundu. Cesed çoktan Ademotunu sarıp sarmalarlar, başı soğumuştu. Rovelver aranıldıysa da buandıran kısmına iki göz bir ağız ya • urıamadv , ,. ,, , , parlar, güzel bir kutuya yatırırlardı. AKızıl deniz seyahatinde cereyan e ile reisi, her gün onu ziyaret eder, aileden bu hâdise, kaybolan Ademotu ile ye şefaat etmesi için niyaz ederdi. Cu Suriyeli kadının ölümü arasındaki bu ma günleri hususî bir âyin yapılır, A münasebet, bütün zihinleri şiddetle iş demotu içine su karıştırılmış şarabla gal etmeğe başladı. Hepimiz, Ademotu yıkanır, her mevsimde değişen bir ta denilen şeyin ne olduğunu fena halde kım dualar okunurdu. ' merak ediyorduk. Her uğradığımız li Bu itinalara mukabil, Ademotu evi manda, Ademotu aradık, bulamadık. himayesi altına alırdı. Fakat, bu himaMüracaat ettiğımiz adamların kimisi bu nebatın canlı olduğunu, kimisi ke yeye rağmen, gene bir felâket vuku hanet hassası taşıdığını, kimisi muhab bulacak olursa, bu felâketten, o da mübet tılsımı olduğunu söylüyordu. A teessir olurdu. Meselâ, aile efradından demotu yavaş yavaş bizim nazarımız birinin kolu yahut bacağı kırılsa, ku da yarı insan, yarı ilâh bir mahiyet al tudaki Ademotunun da kolu yahut bamağa, bir şahsiyet sahibi olmağa baş cağı ayni şekilde kırılmış olduğu görülürdü. Evde cenaze olsa, Ademotu bir adı. cesed gibi kaskatı kesilir, hatta bazan Ademotu, şeklen râvendi andırır. dudaklarından iniltiler çıktığı olurdu. Yalnız yaprakları biraz ufaktır ve köFakat, Ademotunun en büyük hassası kü, hemen tıpkı bir insan vücudü gibikehanetlerde bulunması idi. İcab ettiği dü\ Ademotu kökünün başı vardır. Bu şekilde ricalarda bulunulduktan, yiyebaş bazan sakallı ve şapkah olur. Gövcek içecek verildikten sonra Ademotu desi tıpkı insan gövdesidir, iki kolu, iki sarsılır ve kendisine bir sual sorulurdu. ayağı vardır. Minimini elleri bazan hüNebat, bu sarsmtıya bir baş sallamasile daya doğru kalkık ve ucunda bir şeyler mukabele ederdi. Bu baş işaretini tef tutar vaziyettedir. Ayakları, dans eder sir edebildiniz mi, istikbalden haber alvaziyette Ademotuna sık sık tesadüf emış olurdunuz. Bu mübarek nebatın dilir. Bu ufacık insan şeklinde bir canbaşka bir kerameti de, o akşam üstüne Ulık ifadesi sezmemek imkânsızdır. konan paranın yerinde ertesi gün bir Ademotu, Yunanistanda, Mısırm ve misli para bulunması idi. Onun için, Arabistanm bazı yerlerinde bulunur. bazı zengiler hakkında «evinde AdemFakat, Ademotuna, her devirde izafe e otu var> tabiri kullanılırdı. dilen esrarengiz manalar onu alelâde Fakat, bütün,bu efsaneleri, bu iti bir nebat mahiyetinden ayırdığı için, kadları bir tarafa bırakarak, içinde yadünyaya gelişi de garib ve esrarlı bir şadığımız asra gelecek olursak Ademefsane mevzuu teşkil eder. otunun, Avusturya doktorları tarafm Pek eski bir kanaate göre, insan ça dan büyük bir ehemmiyetle tetkik edilmurdan vücud bulmuş ve ilkönce koca meğe başlandığını görürüz. bir kökşeklinde yaratılmıştır. BinaenBunun gibi hemen her hastalık için, aleyh ilk insanlar gayet iri Ademotu nebat hastalıkları arasında ona ben • köklerinden ibaret yan nebat, yarı canlı mahluklardır. Bu mahluklar, kat ziyeni tatbik edilmek suretile bir te iyetle bilinmiyen bir hâdise neticesinde davi tarzı yavaş yavaş revaç bulmakta topraktan kurtulup harekete gelmişler ve muvaffakiyetli neticeler vermekte ve bugünkü insan neslini üretmişler dir. Bu suretle, insana benziyen Adem « dir. İşte Ademotuna fevkalbeşer kuv otunun da insan hastalıklarından bazıvetler izafe eden inanışların aslı bu efsına iyi gelmesi ihtimali düşünülmüş sanedir. ve bu yeni tedavi usulüne Ademotu da Orta çağda, Ademotunun, geceleri ithal edilmek üzere bulunmuştur. hazin şarkılar söylediğine, iniltiler çıMeşhur filozof Theophraste Renau kardığma inamhrdı. Fakat, Ademotu dot, 1640 senesinde Ademotu hakkında nu herkes koparamaz, elini ona uzatan derhal ölürdü. Bu kökü koparmak için verdiği bir konferansta «insanla nebat kâhin, sihirbaz veya bakire olmak lâ arasında, mutavassat bir mahluk bulunzımdı. Bu ktymettar nebat ancak gece ması ve zâhirî şeklile insan, dahilî şekvakti koparılabilirdi. Bunun da bin tür lile nebat olan Ademotunun da bu ikisi ortası mahluk olması imkânsız bir şey lü merasimi vardı. midir?» demişti. Ademotunu koparacak olan kimse, eAvusturyalı doktorların mesaisi mü&« line bir meş'ale alır, kökün bulunduğu bet netice verir ve bu nebatla insan a* yere gelirdi. Fakai bu meş'ale, otun bulunduğu yere gelir gelmez, kendili rasındaki yakınlık günün birinde an * ğinden derhal sönüverirdi. Bundan son laşılırsa, çekmeceye bin bir itina ve ihra, bir kılıç vasıtasile nebatın etrafına, timamla yatınlan Ademotunudan şe toprağın üstüne, iç içe üç daire çizilirdi. faat bekliyen aile reislerinin zihniyeti Eğer, Ademotunu koparmağa gelen ve kimbilir, belki de, Kızıl denizde sekimse bakire ise, saçını keser, bundan, yahat ederken kamarasında ölü olarak sağlam bir örgü yapar, örgünün bir u bulunan Suriyeli kadmm esrarı anla cunu Ademotuna, bir ucunu da bir kö şılmış olacaktır. A D E M OTU tkinei gol Biz bu şekilde daha iyi anlaşmış ve hâkim oynarken onlar sağdan bir hücum yaptılcr. Bu hücum golle neticelendi ve onlar 20 hâkim vaziyete geçtiler. Beyhude geçen hücumlar Gene hücum ediyoruz. Şerefin ve Saidin şütleri kaleyi bulamıyor. Onların attıkları şütler de isabetsiz. Top iki kale arasında mekik dokuyor. Üçüncü ve dördüncü goller Gene oyun böyle cereyan ederken Fazılm bir hatası üçüncü golü yememize sebebiyet verdi. Az sonra Cihad ofsayd sanarak hareketsiz kaldığı bir anda Sovyet oyuncusu topu dördüncü defa olarak kalemize soktu. Bu suretle oyun 40 mağlubiyetimizle bitti. Sovyetlerin hepsi güzel oynadılar. BizMüsabakadan evvel Sovyet Spor işle den en iyi oynıyan 4 gol yemesıne rağ ri reis muavini Raspodin Yoldaş bir nu men Cihaddı. Ikinci maç ayın 21 inde tuk söyliyerek sporcularımızı selâmladı Sovvet muhtelitile oynanacaktır. ve iki memleket arasındaki dostluktan, CUMHURlYET Muhabirimi samimî münasebtlerden bahsetti. Ve Is zin bildirdiği yukanki tafsilâttan anla tiklâl marşımız çalındı. şıldığına göre takımımızın ikinci devrede Bundan sonra Kemal Halim, Türk e üç oyuncu değıştirmesine rağmen gene kipi namına söz alarak Sovyet sporculu 40 mağlub oluşu, bilhassa dört golden ğunu selâmlıyan ve gösterilen misafir üçünü ikinci devrede yemiş olması nefes perverliğe teşekkür eden bir nutukla bu kabiliyetinin azlığından ileri geldiğinde na cevab verdi. Bunu müteakıb da Sov şüphe bırakmamaktadır. İlk devreyi bir yet marşı çalındı. Bu suretle merasim hi golle atlatan takımımız, anlaşılan bütün tama erdi ve tam saat 16,12 de maç baş nefesini de sarfetmiş, ikinci devrede ta mamen kesilmiştir. Bu mağlubiyette yol ladı. yorgunluğunun da büyük bir amil olduGüneşe karşı oynıyan takımımız şu şeğunu kabul etmekle beraber takımımızın, kilde dizilmişti: tıpkı Berlinde olduğu gibi ayni akıbete Cihad Lutfi, Hüsnü Fikret, Hak uğramasında muhakkak ki, nefeslerinin kı, Reşad Eşref, Şeref, Gündüz, Fu az olmasının tesıri büyüktür. ad, Niyazi. Takımımız ikinci maçı yarın yapaca Oyun başlar başlamaz Sovyetler Şe ğına göre, aradaki müddet, dinlenmek i refe faul yaptılar. Faulü Fikret çekti. çin kâfidir. Bu acı mağlubiyetin hakikaTopu kapan Niyazi ilerliyerek topu katen yol yorgunluğundan mı, yoksa nefes fa ile ortaladıysa da Sovyetler akını kesazlığından mı ileri geldiğini bu maçtan meğe muvaffak oldular. sonra daha kat'î olarak öğreneceğiz. Üç dakika sonra ilk Sovyet şütü ka lemizin üstünden avuta gıtti. Oyun orta larda cereyan ediyor. Sovyet sağaçığı iki defa arka arkaya ofsayd vaziyetine Geçen hafta Kirdüştü. Bunu takiben de Cihad iki mu yako ile yaptığı hakkak gol kurtardı. Ayni şekilde mu maçta büyük bir hakkak gol olacak bir şütümüz de kale galibiyet kazanan direğine çarptı. Romanyalı boksör Oyun fevkalâde süratli ve heyecanlı Teoderesko yarıı oluyor. Sovyetler gene kalemize indiler. da Melihle karşıla Arka arkaya atılan üç şütü Cihad gene şacaktır. Bu kar şılaşma, boks ha fevkalâde bir enerji sarfederek kurtardı. yatımızda mühim Halk Cihadın bu muvaffakiyetini şid bir merhale olacak detle alkışladı. tır. Şimdiye kadar Boksör Melih Birinci gol müteaddid nam ve sıfatlarla memleke Hücum ediyoruz. Eşrefe verilen bir timize davet edilen boksörlerle burada pası Sovyetler kornere attılar. Korner yapılan maçlarda geçen haftaki gibi den dönen top Sovyet solaçığmın ayağm kat'î bir netice ahnmamıştı. Kiryako da.. Çok iyi bir oyuncu olan Sovyet sola nun nakavt olması, Romanyalı boksö çığı ilerliyor. Önüne çıkan bir iki oyun rün kıymetini ispat etmiş ve Melihle yapacağı maça hususî bir kıymet ver cuyu atlattıktan sonra topu, demarke bir miştir. Her iki boksör de yarın yapa vaziyette bulunan sağiçlerine verdi. Sağ cakları maç için adamakıllı hazırlan içleri de kaleye çok yakın bir mesafeden mışlardır. Melih, memleketimizin en sıkı bir şüt çekti. Böylelikle birinci golü kıymetli boksörüdür. Şimdiye kadar yemiş olduk. yaptığı maçları hep kazanmıştır. Ro 16,26 da yediğimiz bu golden sonra manyalı boksörün de mühim bir kuvvet bizim takım daha iyi oynamağa başladı. olduğu anlaşılmıştır. Bu itibarla yarınki 20 metrodan Şerefin attığı anî bir şüt ka karşılaşma çok heyecanlı ve o nisbette mühim olacaktır. lenin üstünden avuta gitti. Yarın yapılacak mühim boks maçı Atletizm şampiyonası bugün başlıyor Boşa giden penaltı Bunu müteakıb Sovyetlerin bir hücumu esnasındr Sovyet soliçi 18 pas çizgisinde Fikretle çarpıştı. Hakem bunun i çin bize bir penaltı verdi. Fakat çekilen şüt kale direğine çarparak geri döndü. Böylelikle Sovyetler bu fırsattan istifade edemediler. Maç gene süratle devam ediyor. Sov yetlerin hücumlan Cihadm fedakâr o yunu karşısmda semere vermiyor. Biz gene canlanıyoruz. Niyazi güzel bir sürüşten sonra Gündüze pas verdi. Gündüz topu kafa ile kaleye attı. Fa kat kalecileri kurtardı. Ayni şey bir daha tekerrür etti. Bu sefer top avut oldu. Üçüncü inişimizde Reşad yere düştü. Aleyhimize frikik verdiler. Netice yok. Ve oyunun birinci devresi bu şekilde 10 aleyhimizde bitti. tş dairesi muvakkat teşkilâtı faaliyete geçiyor Bursa mıntakasmda işçi ve iş verenlerle temasta bulunan İş Dairesi Reisi dün şehrimize gelmiştir. Bugün İzmire hareket edecek ve orada da temaslarda bulunacaktır. Iş Dairesi Reisi bundan sonra şehrimiz yolile Ankaraya dönecektir. Yeni İş Dairesi muvakkat teşkilâtımn ikinciteşrin başında faaliyete geçeceği umulmaktadır. Bu teşkilâtla Ankarada bir umumî merkez ve bir de mıntaka başmüfettişliği ve İstanbul, İzmir, Samsun, Afyon, Adana ve Ankarada başmüfettişlikleri kurulacaktır. Şark ve cenub vilâyetlerimizle Trakyada bu iş umumî müfettişlik teşkilâtı tarafmdan yapılacaktır. Bunun için umumî müfettiş liklerde birer iş müşaviri ihdas edile cektir. Ikinci devre İkinci devre saat 5,12 de başladı. Bizim takımımızda değişiklik yapılmış, Fuadın yerine Said, Hakkının yerine Esad ve Lutfinin yerine de Fazıl girmişti. Ikinci devreye gene canlı bir oyunla başladık. Niyazi derin ve güzel bir pas aldı. Fakat ofsayd sayıldı. Niyazi ikinci defa aldığı pası biraz sürdükten sonra ortaladı. Gündüz kafa ile topu karşılı yarak kaleye attı. Sovyet kalecisi bunu da kurtardı îzmir sergisi 22 eylulde kapanıyor İzmir Beynelmilel sergisi bu aym yirmi ikinci günü kapanacaktır. Sergi kapandıktan sonra İstanbuldan iştirak eden heyetler Karadeniz vapurile önü müzdeki cuma günü şehrimize döneceklerdir. Panayır münasebetile İzmire gelmiş olan büyük bir sirk kumpanyası da şehrimize gelecektir. Sirk burada 20 gün kadar kalacaktır. istanbul atletizm birincilik müsabakalanna bugün Kadıköy sahasında sat üçte başlanacaktır. Bu müsabakalara Ga latasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe, Güneş, Vefa, Halkevi ve Deniz lisesi takımları iştirak edeceklerdir. 100 metro üç, 200 metro üç, 400 metro koşuları iki seri üzerinden yapılacaktır. Diğer mesafelere de asgarî ala dan fazla atlet iştirak etmektedir. Beş şehir müsabasaında şehirleri teşvik maksadile Atletizm Federasyonu tarafından verilen mükâfatlar gibi İstan bul şampiyonası için de Federasyon ga lib gelen takıma verilmek üzere güzel bir şild hazırlamıştır. Türk Spor Kurumu şildi ismini taşı yacak olan bu mükâfat, beş sene şam piyonluğu kazanmış olan takımın malı olacaktır. Atletizmi mümkün olan her şekilde teşvike büyük bir hizmet eden Atletizm Federasyonunun ihdas ettiği bu kabil mükâfatların amatör sporculanmız üzerinde teşvikkâr mahiyeti sugötürmez bir hakikattir. Cim Londos Atinadan kaçtı Dünkü posta ile gelen Atina spor gazeteleri Cim Londosun geçen cumartesi günü ansızın Atinadan trenle meçhul bir semte hareket ettiğini yazmaktadırlar. Bu gazetelerden Atlitismos, Cim Londosun Londradan vaki olan davet üze * rine îngitere güreş şampiyonile güreşmek üzere Londraya gittiğini yazmaktadır. Atlitiki Neolea gazetsi ise Londosun, cumartesi günü öğleden sonra biri Amerikadaki menajerinden, diğeri de Amerika Federasyonundan aldığı iki telgraf üzerine hemen Amerikaya gitmek üzere trene bindiğini yazıyor. Ayni gazete Amerika Federasyonunda çekilen bir kur'a neticesinde Londosun Ali Baba ile güreşmesi icab ettiğinden eylulün 28 inde Amerikada bulunmazsa dünya şampo yonluğunu kaybedeceğinin kendisine telgrafla bildirildiğini ilâve ediyor. Gene bu gazeteler Londosun alelâcele ve kimseye gideceği yeri söylemeden Atinadan uzaklaşmasının bazı §ayialara meydan verdiğini, bunlar arasında Lon dosun Dinarlıdan korktuğu için kaçtığı veya Londraya çok zengin bir İngiliz kızile evlenmek üzere gittiği şayiaları bulunduğunu, fakat bunların asılsız bulunpeğin boynuna bağlar, derhal tabanları duklarım da yazmaktadırlar. /. LANBESPtN

Bu sayıdan diğer sayfalar: