20 Eylül 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

20 Eylül 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

20 Eylul 1936 CUMHUBIYE1 f SAGLIK BAHİSLERİ *) M. Çörçilîn kızı Amerikalı bir aktörle evlenmek üzere... Seyahat panayırları! Bizim yolcu vapurlarında görülen manzaralar... .... Beyaz peyniri önce çatalla yemeği tecrübe etti. Peynir dağılmağa başlayınca onu bıçağın ucile tutup ağzını açaırak dilini uzatıyor ve Bir okuyucu ile açık hasbihal ParisteDr. (O. Arnaud) lebaşbaşa Fransada veremden senede 60.000 kişi ölüyor ^ ukuk Fakültesinden Salâhaddin imzasile bir mektub aldım. Genc okuyucu kalemini kalbine Yazan : Selim Sırrı Tarcan batıra batıra yazdığı bu kâğıdda BelediGeçen yaz Pariste günlerimin en fay 1918 de veremli hastalar için yalnız yenin mağazalara, dükkânlara astırageldalm, diyebilirizn Kİ (Saint Michel) 3000 yatak vardı. Şimdi 72,800 yatağr «Posta vapurlarımız» başlıklı bir ya niri bıçak ucundan dışarıya doğru u dıği kırmızı üzerine beyaz yazılı tabebulvarında «Veremle mücadele millî ko mız var. zımda Denizyollan idaresinin memle zattığı diline kemali meharetle yerleş lâların bir kısım tüccar ve esnaf tarafınketimizde içtimai terbiye bakımından tiriyordu. Bununla beraber bu hareke dan ya görünmez bir tarafa iliştirilmekmitesi» ni zjyaret etmek olmuştur. Profesör doktor (Albert Calmette) in mühim bir rol oynıyabileceğine işaret tinin doğru olmadığını anlamışa benzer Hiç kunseden bir tavsiye«filân almağa B, C. G. verem aşısile aşılanan yeni do te, yahud ters asılarak okunmaz bir biçietmiş ve fırsat bulunca bu mevzua bir mütereddid bir hali vardı. filân lüium görmeden Luxembourg, bah ğan çocuklann adedi 1924 te 850 idi. me sokulmakta olduğunu söyliyerek bu daha dönmek fikrinde olduğumu söy Bu esnada, Fransız olduklannı zan çesi&ih biraz ilerisinde sağda köşede ca~ 1934 yılında 150,91 C yavruya bu aşı yalemiştim. O yazımın mevzuunu yakın nettiğim bir kadınla erkek geldi ve tam durumda q tüccarın, o esnafın hüviyetlemekânlannda veremle mücadele cemiye pılmıştır. Bunlardan başka 1934 te yani iskelelerimize işliyen ufak, bilhassa i bizim peynir kahramanının karşısında rini saklamak emelinin belirdiğine hüktinin neşrettiği kitablar, risaleler, büyük geçen senenin istatistiklerinden çıkarıyo mediyor ve öz Türk satıcılardan öz Türk kinci sınıf gemilerimiz teşkil ediyordu. ki masaya oturdular. levhalar yayılı olan mağazanm yanm rum, Fransa dahilindeki sanatoryom ve mah almak istiyen Türklerin bu tuzaktan Birkaç gün evvel, işlerim beni daha Garsonun bir tepsi üzerinde getirdi daki büyük kapının sağ kenanndaki: prevantoryumlann adedi 451 dir. Bunuzaklara sürükledi. Büyük, lüks posta ği muhtelif şeylerden, kadın beyaz pey korunulması lâzım geleceğini heyecanla Comite national de defence İarda 71,850 yatak vardır. Bunların her vapurlarımızda her seyahat ettikçe duy nirin tadına bakmak istediğini söyliye söylüyor. contre la tuberculose bıri 150 ilâ 170 yatakhdır. Genc okuyucumun yerden göke kadar duğum zevk ve neş'eyi bir daha tatmak rek bundan bir parça aldı ve tabağına «Vereme karşı mücadele millî komi Vereme müstaid veya veremli olanlara fırsatını buldum. Başka başka vapur koydu. Bunu gören bizim kahraman ne hakkı vardır. Belediye kanunlan o tabeMell. Sarah Çörçil tesi» levhasıtu görünce düğmeye bastım. bakmak için tahsil müddeti iki sene süren larla gidip geldiğim için not defterimi yaptı, bilir misiniz? Tabakla ağzı ara lâların asılmasını gereklestirirken şüphe Eski İngiliz Nazırlarından ve maruf epeyce zengin bir hale getirmek imkâKapının büyük demirparmaklıklı kapı 26 hastabakıcı mektebinde 2000 hemşire sında bıçakla peynir taşıma ameliyesi yok ki müşterilerin başvuracaklan düksiyasî ricalden Winston Churchillin kı nını bulduğuma çok memnunum. sı açıldı. Bir geniş holda kapıcıya kartımı ders görmektedir. ne, karşısındaki kadın peynir yemeğe kânların mahiyeti hakkmda doğru bir zı Mis Sarah Churchill, geçen sene ti verdim. Komitenin direktörünü görmek Dönüşte, not defterimi karıştırırken başlayıncıya kadar fasıla verdi ve hep fikir edinmelerini de gözönünde tutmuşŞimdi bir de bu büyük musibet har • yatro artistliğine atılmak suretile bü istiyorum, dedim. Adamcağız kartıma binde bu gizli düşmanı nasıl yenmekte olve notları sıraya dizerken yanıma bir gözü kadmda bereket ki kadın onun tur. Tabelâlar ters asılırsa veya görünbaka, baka geniş merdivenlerden yukan duğumuzu gene rakamların belâgatine bı tün dünyada umumî bir hayret uyan zat geldi. Birdenbire tanıyamadım. Son tarafına bakmıyordu taklid etmeğe mez bir tarafa iliştirilirse kanunun gözetdırmıştı. ra yavaş yavaş hatırladım. İstanbulda i başladı. çıktı. Beş dakika geçmeden nefes, nefese rakayım: tiği faydalar toptan suya düşer. Bu baBir iki gün evvel Mis Sarah, bir sene ken haftada iki kere tıraş olmağı fazla geldi: Bıçağın ucundaki peyniri parmakla kımdan Belediye zabıta memurlannın Evvelâ göğsümü kabartarak söyliye evvel tanıdığı Amerikalı aktör Vic Obulan garib, fakat çalışkan, enerjik bir rile kopardığı ekmeğin lokmasının üze"*'• Genel direktör sizi bekliyorl bilirim ki Fransada bugün senede verem liverle buluşmak üzere Amerikaya hazat. Bir müddet sonra, kendisini bir rine yerleştirdi ve bıçağı değil, lokmayı uyanık davranmaları lâzımdır. Dedi. den ölenlerin miktan 27,000 kişi azal • reket etmiştir. Ancak ticaretin ve daha doğrusu tidenbire tanıyamamakhğımın sebebini ağzına getirdi. îlk seferde bıçak elinde Yepyeni bir binanın yayvan mermer mıştır. Veremin bizde yaptığı hasan vaMis Churchill, trene bineceği sıra :arî kaidelere sırt çevirmiş kazanc hırsıkeşfettim. Tertemiz giyinmiş ve tıraş baston gibi kaldı. Fakat ikinci bir tec merdivenlerinden yukan çıktık. Korido* rın kıyas edin. Size daha garib birşey da, kendisini teşyi eden bir artist ar olmuş, bambaşka bir şahıs halini almış rübede bunun da farkına vardı. Bıçağı nın doğurduğu hileler sade bir tabelâ ra açılan camekânlı kapıdan üçüncünün söyliyeyim mi? Sizler, yalnız sizler değil, kadaşına, annesine verilmek üzere bir tı. Dikkat ettim. Vapurda geçirdiğimiz tabağına bıraktıktan sonra sol elile üs oyununa münhasır değildir. Müşteri avönünde durduk. Kapıcı cama tık! T ı k !bütün dünya Fransız milletinin kuvvetli mektub tevdi etmiştir. Genc aktris bu müddet zarfında her sabah kamarasıntü peynir örtülü ekmek lokmasını mun amak için dil değiştirilir, lehçe degiştimektubda annesine, Vic Oliverle ev diye iki kere parmağile dokundu. bir kültürü olduğunda müttefiktir. Işte bu dan bu yeni, medenî, temiz halile çıkı tazamca ağzına götürmeği öğrendi. Öğ rilir, hatta makyaj yapılarak yüz değişlenmek üzere Amerikaya gittiğini bil Içeriden kalınca bir ses: yordu. Bu vak'a bana bu sefer şahıs rendi amma ekmekle peynir de bitti. O, irilir. Altm anahtarın açmadığı kapı münevver geçinen insanlar Avrupanm dirmektedir. Giriniz! dedi. hemen bütün milletlerinden daha çok ve Sarah Churchill, bundan bir sene ev lara bakmak, yolcuların halini tetkik yeni bir şey keşfetmiş adamlara mah yoktur, sözü su götürmez hakikatlerden Kapıcı beni selâmlayıp çekildi. Be reme kurban vermektedirler. Fransada etmek fikrini verdi ve bu çok eğlenceli sus bir sevincle garsonu çağırdı. Daha olduğu gibi altın kazanmak hırsının kıvel Vic Oliverle tanıştığı zaman 21 yaoldu. Bir kısmını olsun size de anlat peynir ve ekmek istedi. Garson uzak yaz bıyıklı canlı bakışlı, güler yüzlü bir senede veremden ölenlerin miktan 60 binyafetten imana kadar maddî ve manevî şında bulunuyordu. Aktör de 38 yaşınmak istiyorum. laşırken tekrar çağırdı. zat masasının başından ayağa kalktı, ba dir! Şaştınız dğil mi? Ne yapalım ki bu da idi. Bu tanışma sevgiye inkılâb et herşeyi fakat muhterislere feda ettirna elini uzatarak: Sabah kahvaltısı zamanı. Erken bir hakikattir. Çay da getir. Hayır, hayır.. Çay de liği de muhakkaktır. miş, fakat Sarahnın ailesi izdivaca mukalkmış ve acıkmış olduğum için ye ğil, onlara verdiğin gibi sütlü kahve ge Veremle mücadele cemiyetinin Şimdi vereceğim rakamlar verem be vafakat etmemişlerdi. Esasen Vic OliBana bu hakikati ilk olarak öğreten mek salonuna herkesten evvel koştum. tir, dedi. genel direktörü doktor (Arnaud), dedi lâsının ona karşı açtığımız savaş saye ver de Winston Churchillin kızını ala bir görüştür. Henüz ortamekteb sıralaBiraz sonra önünyie ve solumda duran mıyacağını takdir ediyordu. Yeni öğrendiği marifeti koca bir par nnda okurken bir gün Babıali caddesinve arkasından karşısındaki maroken kol" sinde nasıl azaldığmı gösterecektir. Bir hafta kadar evvel, Sarah, Victen bir masaya 50 yaşlannda tahmin edile ça beyaz peynirle büyükçe iki dilim ektuğu göstererek: 1906 yılında Fransada veremden de K. Faik adile kitab ticareti yapan aldığı bir telgraf üzerine 4 İngiliz lira bilen bir zat geldi. Sol gözümle bütün mek üzerinde, büyük bir soğukkanlı Lutfen oturunuz! Teklifinde bu •87,000 kişi ölmüştür. irkor Faiğin dükkânına gitmiştim. O hareketlerini takib edebiliyordum. Ta lıkla meleke haline getirmeğe çalıştı. sından ibaret olan bütün parasım yanılundu. 1910 yılında 85,000, 1920 de 66 bin na alarak ebeveyninin evinden çıkıp ze ekmek dilimini mükemmelce tere devirde dalaverelerini daha iyi yürütBen bu eğlenceyi keşfedince yemek mek ve saraya karşı kendilerini siperleMukaddeme filân yapmadan ziyare * yedi yüz, 1931 de 62,500, 1934 te gitmiş ve Amerikaya doğru yola çık yağla Örttükten sonra önündeki reçel zamanını sabırsızlıkla bekledim. Neler, kavanozunu kendisine doğru çekti. Finmek istiyen bir takım gayritürk Osmantimin sebebini söyledim: «Türk çocukla* 60,000 dir. mıştır. Aktörün bir arkadaşı kendisini neler gördüm, bilseniz! Hepsini anlat canındaki kaşığı aldı. Kavanozun içine rının sıhhati ile yakından alâkadarım. BüGörüyorsunuz ki yapacak daha çok r Nevyorkta karşıhyacak ve Şikagoya gömak için sütunlar değil, sahifeler lâ lılar böyle isimler alarak maskelenirlertün hayatımda hep bunun için çalıştım. şimiz vardır. Büyük Harbden evvel bu türecektir. Nikâhları orada yapılacak daldırdı. Tereyağh ekmek diliminin bir zım; peçetesini tabağının altına yer di. Kirkor da onlardan biri olup millitarafına boşaltı ve kemali iştiha ile Tabib değilim, fakat tababete kuvvetle miicadelenin yalnız adı vaTdı diyebilirim. tır. leştirdikten sonra sarkan ucunu kucağı yetini gösteren ismin yalnız bir harfini imanım var. Hastaları iyi etmıyorum, fa" Fakat bu son on yıl zarhnda biz hekim Mrs ve M. Churchill, kızlarının bu lokmasını ısırdı. Her lokma için kaşık na alanlaııa, :>onra UaşKaianna DaKa la kavanozu rahatya kullanırken nasılrak ve kimseye hissettirmeden peçete ttirmeğe yeltenirdi. kat Türk çocuklarınm hasta olmamalan ler şiddetli bir taarruza geçtik ve bu a kararını müsamaha ile karşılamışlardır. sa birdenbire yircünü benim tarafıma yi tabağın altından usulcacık bir çek Gene o devirde Türk irfanı, Türk hariçin ahnacak tedbirleri tavsiyeden geri man bilmez insafsız, gaddar düşmanı erKırklareline giden çevirdi. Hiç istemediğim halde gözleri meleri var ki... Bahk bıçağile et kes ı, Türk ilmi K. Faiklerin, Aragellerin, durmuyorum. Beden terbiyesi işlerinde geç mahvedeceğiz. Daha çok noksanlanmiz karşılaştı. Bilmem ne oldu. Keyfi meğe kalkışanlar, pilâvı ilk evvelâ kamüfettişler arabetlerin elinde zincirlenmiş bir tutkendime göre küçük bir ihtısas yaptım. mız var, yani teçhizatımız tamam değil bozuldu. Dilimin mütebaki kısmını re şıkla başhyarak sonra başkalarına ba sak gibiydi. Muharrirleri birer lokma ekMülkiye müfettişlerinden İhsan, Sabri çelsiz bitirmeği tercih etti. Fakat ikinci Sızin bu hayırlı müesseseniz gibi bizde dir. Meselâ 451 sanatoryom ve prevanve Şükrü umumî bir teftiş yapmak üzere bir dilime yeni bir cesaret ve tarzla baş karak çatala geçenler, armuda elini do mek pahasına çalıştırırlar ve diledikleri dc var. Bizim doktorlanmız da ellerinden töryum çok azdır. Dispanserlerimiz ve kundurmadan çatal ve bıçakla hakkıngeldiği kadar bu afetle mücadele ediyor veremliler için yataklarımızın miktan da Kırklareline gitmişlerdir. ladı. Ekmek dilimini çatalla tutarak te dan gelmeğe çalışırken bu işi ortada bımevzuda eserler yazdırıp basarlardı. On« lar. Hastalığın sağlık gibi dini ve milli kâfi değildir. Verem mütehassısı hekim " Emniyeti Umumîye müdürü reyağını sürdükten sonra kavanozdan rakıp üzüme sanlanlar, her yemeğlni arın arasıra mühimce kitabları da basyeti yoktur. Beşeriyete ettiğiniz büyük lerle veremlilere bakan hastabakıcılar da aldığı reçeli tabağına koydu ve bıçakla müteakıb kürdanla birçok nahoş ame kları görülmüş'tür. Lâkin bunlar, Ibin şehrimizde tereyağın üzerine ikinci bir tabaka ha liyelerden sonra kürdanı sigara gibi du bağ bozup ta bir fidan dikmek kabilinden hızmetleri bana anlatmak lutfunda bulu kâfi drecede değildir. Doktor (Cal Emniyeti Umumiye Müdürü Şükrü line getirdi. Sonra elinde çatal ve bı dakları arsında ve parmaklan arasında apılmış işlerdi. nursanız çok müteşekkir olurum.» dedim. mette) in B. C. G. verem aşısı da lüzudün Ankaradan şehrimize gelmiştir. çak lokma lokma kesmeğe ve yemeğe saklıyanlar ve hep etrafa bakarak ha Işte ben Türk harsını ezmek ülküsile Benim nutkum burada bitti. Bakınız mu kadar taammüm etmedı. Fakat halk başladı. Reçel bıçağa, bıçak reçele ya reketlerini düzeltenler ayrı ayrı birer müteharrik ağır taşlardan biri olan bu (Dr. Arnaud) bana neler anlattı: eski zamanlarda çiçek aşısından da öyle pışıyor. Bunları çatal yardımile ayır mevzu teşkil ediyordu. damın kitabhanesinde almak istediğim «Aziz meslekdaşım! Size meslek korkuyordu. Bu aşının lüzum ve ehem * mağa çalışırken lokma ters dönüyor. daş diyorum, çünkü görüyorum ki siz de miyeti anlaşıldıktan sonra her ana yav Ben kanaat getirdim. Bütün vapur üç beş eseri seçmekle oyalanırken içeri Reçel de, yağ da tabağa bulaşıyor ve mükellef sarıklı ve muhteşem cübbeli bir eağlık işlerini benimsemiş ve ona gönül rusuna seve seve yaptınyor. Ve evlâdı veçatalla ağzına yerleştirinciye kadar ku halkı tek bir sofra etrafına tolansa ve bağlamışsınız. Biz sizlerin yardımma da remden muafiyet kazanıyor. Bizler Fran ru ekmekten başka bir şey kalmıyordu. sofra başına da âdab ve muaşeretin bü hoca girdi: Ismişerifinizden, dedi, müslim olima muhtacız. Onun için sizi kendimden sada üç büyük adamın veremle mücadele Fakat inadcı adam. Mücadele ede edetün kaidelerine riayet ederek yemek duğunuzu istibsar eyledim. Teyemmünen ayırmıyorum. Evvelâ şunu söyliyeyim. için açtığı yoldan yürümeğe çalışıyoruz. bu dilimin hakkından geldi. Fincanın yemesini bilenler otursa ve bu seyahat Vereme karşı ciddî bir ilânı harb Fran' Bu üç büyük profesör nurlu zekâlan ve daki çayı bile bitirmeği unutarak si böylece birkaç gün devam etse birçok bir aksatada bulunacağım. K. Faik hemen yerinden fırlamıştı, Bada 1918 yılmda başlamıştır. On yedi tükenmez gayretlerile bize rehber oldu Dördüncü cildi de çıktı. Fiatt nirli bir halde sofradan kalktı. yolcular vapurdan çıkarken o zamana kandilli temennalar savurarak cevab vesenedir bu harb bütün şiddetile devam lar. Bunlardan biri doktor (Albert Cal50 kuruştur. Beşinci ve toBu arada sağıma düşen uzakça bir kadar bilmedikleri, dikkat etmedikleri riyordu. ediyor. Size bazı rakamlar vereyim, çün mette), diğerleri (L. Bernard), üçüncüsü nuncu dld batılmaktadır. sofraya kırklık bir zat gelmiş oturmuş pek çok şeyler öğrenmiş bulunurlardı. İyi anlamışsınız efendi hazretleri. kü onlar benden kuvvetli birer hatibdir. de (Louis Forest) lir. 4 cildden mürekkeb olan bu tu. Reçelle, yağla pek alışveri§i yok. Fakat bizim mevzuumuz bu değildi. İrfanınızı tebrik ederim. Bu caddede 1918 de Fransada 70 dispanser var Ne yazık ki şimdi içtimaa gitmeğe kıymetli eser memleketin siyasî, Beyaz peynire düşkünmüş. Önce bunu Biz vapurlarımızda bir iki tanesi müs hâza min fadlı rabbî, yegâne mümin ve içtimai, fikri hayatının 40 yıllık dı. 1935 te 820 oldu. mecburum. Yarın sabah saat 9 da gele canlı bir levhasıdır. Baştanbaşa çatalla yemeğe teşebbüs etti. Peynir tesna tavla gürültüsünden, gramofon muvahhid benim. 1918 de veremde ihtısas yapan he bilirsiniz. Daha çok zaman konuşabiliriz, cazlb bir hakiki roman hükmünde Hoca, keşfindeki isabetten memnun, kimler hiç denecek kadar azdı. Şimdi dedi. olmakla berı^fcer birçok parçalan yumuşak, dağılıyor ve çatalın ancak bir patırdısından uzak, asude kitab okuyadişine ufacık bir parça takılabiliyordu. cak ve yazı yazacak yerlerin bulunma bir Kur'an almak istediğini söylerken kij müstakil birer hikâye gibidir. 140 mütehassıs var. Ben de önceden randevu almadan gelBıçağa müracaat etti. Kestiği peynir ması gibi mühim şeylerden bahsedecek tabcı Kirkor, çırağma bağınyordu: 1918 de veremden şüphe eden ve ken diğim için özür diledim ve ertesi gün gö Abdestin varsa bismillâh deyip biri lokmasını bıçağm ucunda tutarak ve tik. Bu da başka bir güne kalsm. dilerini muayene ettiren kimselerin adedi rüşmek üzere doktora veda ettim. Kur'anıkerim getir. Abdestsizsen zinhan ağzını daha çok evvelden açarak pey Selim Sırrı TARCAN 9312 kişi idi, şimdi 1,459,980 dir. V. B1RSON elleme. Ben henüz namazdan kalktım,; bunda ısrarla biran evvel gelmesini rica geliyor, akşamlan erkenden dönüyordu. dan birinin intizar salonunda beklemek kendim alırım. ettiği Ercümend, işlerin uzadığından şikâ Hatta birkaç gündenberi rahatsızlığmı te olması lâzım geliyordu. Saatine bakVe Kur'anı öpüp başına koyduktanj yet ediyor ve bir türiü gelemiyordu. Ona bahane ederek hiç evden çıkmıyordu. tı. Telgraftaki randevu saati hayli geç sonra hocaya sundu. yazdığı son mektubda: «Rica ederim Saniha, Ercümende mektub yazmak, Hediyesi, dedi, yirmi kuruştur. mışti. Buna rağmen, sinemaya koştu. Ercümend, hemen gel, diyordu; biraz mektublarını postaneye vermek, bilhassa Ben bu sahneyi, aradan uzun yıllar daha geç kahrsan, birbirimizi hiç göremi Ercümendinkileri almak için, bir hayli Tahmin ettiği gibi, Ercümend hâlâ ken geçmesine rağmen, bir türlü unutamadım.| yeceğiz. Seni o kadar göreceğim geldi ki güçlük çekiyor, kocasına yalanlar uy disini bekliyordu. Üst balkonda kuytu Bugün de herhangi bir dükkâna girip a"Cumhuriyetn ın tefrika»' 72 Abidin Daver DAV'ER bir zabit üniforması görünce yüreğim ağ durmak mecburiyetinde kalıyordu. Be bir köşeye yanyana oturdular. Sinema lışveriş yapmak istesem Kirkor Faikmi Ercümendin ailesine karşı gösterdiği Ben resmimin gazeteye basıldığını zıma geliyor. Beni böyle bırakıp gidecek reketversin ki berber, terzi, şapkacı, filân tenha idi. İki hasretli elele, omuzomza, müstehzi çehresi gözümün önüne gelir merbutiyet, onu kendisinden maddeten istemem. Hem romanımı müstear bir olduktan sonra Istanbula hiç gelmeme hanımın kabul günü gibi vesile ve baha yalnız gözleri filme bakarak konuştular. beni alacağım maldan evvel temas etti1 ğim satıcının hüviyetile alâkalanmaya Saniha, şikâyet ve sitem etti: uzaklaştırmasına rağmen, takdirini cel isimle neşretsinler, daha iyi; diye nazla liydin. Gel Ercümendim, gel yavrum, neler bol bol mevcuddu amma, Süha: Karıcığım, ben evde iken gitme, diye kollarım her an açık, seni bekliyorum.» mecbur eder. bediyor, manen ona yaklaştırıyordu. nıyordu. Içinden de şöyle düşünüyordu. Ercümend, niçin, daha evvel gelFakat Ercümend gelemiyordu. Kız yalvarıyor ve onu bırakmak istemiyordu. «Genc sevgilimin kollan arasında küIşte azizim Bay Salâhaddin, ticaret medin? Süha, hastayım diye evden çıkSaniha, o zaman, büsbütün sinirleniSaniha, boş zamanlarında yazdığı bir çük, minimini birşey, sevilen bir kadın kardeslerine, bilhassa anasına karşı duyâlemi böyledir ve yaptığımız ahşverişlermıyor. Seninle buluşmam bile mümkün de maddeten aldanmayı düşünmeden önromanı, Sühanın ısrarile yevmî gazete olmak yeter bana... Meşhur olup ta ne duğu bağlılık ve bu miras meselesi, onu yor, gizli gizli ağlıyor ve bu asabiyet, Bursada alıkoyuyordu. Belki başka bir sevgilisile tekrar görüseceği günlerin değil. Bu vaziyette, Adada üç gün, üç ce manen aldanmamayı düsünmek bize lerden birine göndermişti. Bir akşam Sü yapacağım. Hangi şöhret, aşkm yerini gece beraber yaşamak ümid ve hulyası, düşer!.. ha geldi. tutabilir ki...» Böyle düşünürken Ercü sebeb daha vardı. Parasızlık. Saniha zevkini ve sevincini önceden kaçırıyordu. bunu seziyor; fakat Ercümendin para Bir gün çok üzüntülü ve muztarib bir büsbütün imkânsız bir hale girdi. M. TURHAN TAN Romanını beğendiler Saniha, de mendin Payasta kendisine «kadın muErcümend, özür diliyor; niçin gelemişti. Bir resmini istiyorlar. harrirleri sevmem. Onların eserlerine lâkırdısı edilince nasıl sinirlendiğini bil anında, «çektiğim azab, kocama ihane mevzu teşkil etmek istemem» dediğini diği için, mektublannda bundan telmi timin, günahımın cezasıdır» diye düşün mediğini, ne gibi güçlükler çıktığını, an Benim resmimi ne yapacaklar? Denizde cesedi bulunan kadıdü. hen bile bahsetmiyordu. Roman için reklâm yaparlarken, hatırlıyordu. nesinin büyük kederini, kızkardeşlerinin nın hüviyeti anlaşıldı muharriri Saniha Süha Hanımefendi di Kocası, kansının huyunu bildiği için Son günlerde, Sanihanın başka bir Saniha, ilk defa olarak vicdamnın se derdlerini, bütün tafsilâtile anlatıyorBebek sahillerinde güzel bir kadın ceye senin resmini de basacaklar. ısrar etmedi. Son zamanlarda Sanihanın derdi de vardı. Süha, hernedense, bir sini duymuştu. du. sedinin bulunduğunu dünkü sayımızda Ben reklâmdan hoşlanmam Süha, bazı bazı pek hırçınlaştığını, istemediği denbire tekrar kansına âşık olmuştu. An 7 Anneme, diyordu; öncekinden dedi. bir şeyi yaptırmak için ısrar edilince fena laşılan Sanihanın yazdığı romanın lsSaniha, bugün terzisinden çıktıktan başka bir kız daha tavsiye etmişler, hat yazmıştık. Polisin yaptığı tahkikatta bu kadının Saniha, hakikaten tefahürü sevmezdi; halde sinirlendiğini biliyordu. tanbulun en büyük bir gazetesi tarafın sonra, yorgun ve ümidsiz, postaneye uğ ta getirip göstermişler. Bilmem neden, edebî muvaffakiyetlere düşkün değildi. dan beğenilmiş olması, ona güzel karısı radı. Orada bir telgraf kendisini bekli beni evlendirmek için ısrar edip duru Şişlide Saman sokağında oturan tüccar Arifin kızı Edyan olduğu anlaşılmışBelki de henüz şöhretin başdöndürücü Hem zaten Sanihanın roman filân dü nm kadir ve kıymetini hatırlatmıştı. Sa yordu. Bu telgrafa göre, Ercümendin yor. tır. zevkini taünamıştı da ondan böyle idi. şünecek hali yoktu. Çünkü her mçktu bahlan, evden geç çıkıyor, öğle yemeğine Bursadan gelmif ve kendisini sinemalarvarl KIRKYIL Ustad Halid Ziya Uşaklıgilin hatıraları OKUYUNUZ! crrncvrıi

Bu sayıdan diğer sayfalar: