8 Ekim 1936 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

8 Ekim 1936 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Birinciteşrin 1936 mekteb ve Dünya yükseklik rekoru Ortamuallimleri lise Rusyaya giden Halkevi nasıl kırıldı ? Yeni tayinler Maarif sporcuları dün döndüler Orta tedrisat muallimleri arasında yapılan tebeddülât ve muallimlere ilâveten verilen vazifeler hakkında dün Ma arif idaresine yeni bir liste gönderilmiştir. Bu listeye göre, Ankara Musiki Muallim mektebi beden terbiyesi muallimi Rahmi Kabataş lisesi beden terbiyesi muallimliğine; İstanbul Mıntaka San'at mektebi demir işleri muallimi Cevdet ilâveten ayni mektebde model muallimliğine; Gelenbevi tarih, coğrafya muallimi Lutfiye Niğde ortamektebi tarih, coğ rafya muallimliğine, îzmir Erkek Mu allim mektebinden açıkta kalan Recai İstanbul Kız Muallim mektebi ambar memurluğuna, Kırklareli ortamektebi kâtibi Kerim Bakırköy ortamektebi kâtibliğine, Vefa lisesi türkçe muallimi Ab dülbaki Kastamonu lisesi edebiyat mu allimliğine, istanbul Mıntaka San'at mektebi tesviye atölyesj muallimi Mus tafa ilâveten model muallimliğine, istanbul Mıntaka San'at mektebi fransızca İngiliz tayyarecisinin dünya yükseklik rekorunu kırdığı hususi tayyare muallimi M. Zeki ilâveten istanbul AkSvvain ısmınde bır Ingiliz tayyarecısışam Kız San'at mektebi fransızca mu sinin, hususî bir tayyare ile, 15230 metallimliğine, Selçuk Kız San'at mektebi ro yükselmek suretıle dünya yükseklik resim muallimi Mazhar ilâveten Beyoğrökoruu kırdığını haber vermiştik. Bu şalu aksam Kız San'at mektebi resim muyanı dikkat tecrübenin meraklı tafsilâ allimliğine, istanbul Mıntaka San'at tını aşağıya dercediyoruz: mektebi model atölyesi şefi Celâl ilâveFilotillâ kumandanı Svvain, dünya ten resim hattı muallimliğine, istanbul mızdan on beş kilometro uzaklasıldığı zaMıntaka San'at mektebi teknoloji mu man havayi nesiminin teneffüsü imkânsız allimi Halil, ayni mektebde tesviye ve bir hale gelmesi sebebile, esasen çok atölye şefliğine, Selçuk Kız San'at mekyüksek hava mmtakalan için yapılmış otebi türkçe muallimi Kâzım Zâfir ilâvelan hususî tertibath tayyaresinden başka, ten istanbul Mıntaka San'at mektebi hava dalgıc elbisesini de giymiş bulunu türkçe muallimliğine, İstanbul Erkek liyordu. Svvainin yükseldiği 15230 metro sesi riyaziye muallimi Necib Nadir Hayirtifa Everest dağının takriben bir misli darpaşa lisesi riyaziye muallimliğine, akadar olup, tayyareci, bu yüksekliğe tam cıktan Feriha da Beykoz ortamektebi taüç saat yirmi dakikada çıkmıştır. rih, coğrafva muallimliğine tayin ve nakTayyareci, şimdiye kadar henüz çıkılledilmislerdir. mamış olan bu kadar yüksek mıntakada iki saate yakm bir müddet uçuş yapmak yüzünden büyük bir zâfa düşmüş ve Dünya yükseklik rökorunu kıran İngihz tayyarecisi Sııcain boğulma tehlikesi atlatmıştır. Svvain, bu s^nesinde sureti mahsusada sipariş edilehâdiseyi şöyle anlatıyor: 1934 yıhnda İs rek yaptırılmıştır. Tayyare, tek satıhh, tanbul Adliyesin « Pilot mahallinin camları ve ba şımdaki başlığın mikası öyle buğulandı tamamen ahşabdır. Pilot mahalli, haric de hâkimlik stajı ki, karşımda duran tablonun üstündeki deki havaya karşı tamamen tecrid edil na başlıyan erkek Hukuk mezunlan ibreleri bile göremez oldum. Fena halde miş bir vaziyettedir. Tayyareci Svvainin stajlarmı bitirerek canım sikıldı. Gittiğim istikameti tayin e asgarî 49,8 derece soğuk kaydettiği hemuhtelif yerlere ta demiyordum. Bir aralık güneş ışığını sab edilecek olursaibu tayyaredeki tec ym olurrmuşlardır. farkettim ve ona doğru dönerek şark isti rid tertibatmın mükemmeliyeti derhal Kadın stajyerler ' < , • kametinde gitmeğe başladım. Nefesim meydana çıkar. de bu haftadan itiTayyarecinin arkasma giydiği esvab baren tayin olun darlaşıyordu. Oksijenin azaldığını ve derece derece halsizliğe düştüğümü hisse da bilhassa çok yüksek irtifalar için ka mağa başlıyacak uçuklu bezden yapılmışbr. Bunun da lardır. Bunlardan Hukuk stajım bitidiyordum. Pilot mahallinin kapısını açmak iste tecrid kabiliyeti çok yüksek ve mutlaktır. stajını muvaffaki ren Madde Vlusay clim, kola bastım, fakat bu kol işleme Esvaba merbut başlığın bir ucundan tay yetle bitirmeğe muvaffak olan Macide Ulusay, İstanbul Sicil Ticaret şefliğine di. Bunun üzerine, başlığımı çıkarmak yarecinin teneffüs edeceği oksijen girmektayin edilmiş ve vazifesine başlamıştır. îçin arkamdaki hususî elbisenin ekler te, ve teneffüs edildikten sonra sol ta Diğer kadın stajyerler önümüzdeki kâkopçalannı sökeyim dedim. Buna da, raftaki delikten çıkmaktadır. nun ayında stajlarım bitireceklerinden Çok yüksek hava mıntakalarmda te beni tayyareye bagh tutan omuzlanmdabunlar da peyderpey tayin olunacak ki ve bacaklarımdaki kayışlar mâni oldu. neffüs meselesi, uçuşlarm esasını teşk'.l lardır. İstanbul Adliyesinde hâkimlik Kopçalan bulamıyordum. Her geçen etmektedir. Havai nesiminin teneffüs edi stajı yapan hâlen 35 kadar kız vardır. dakika halsizliğimi artınyordu. Elimc lebileceği en yüksek mıntaka 4575 metroMahkumu fazla yatıranların bir bıçak geçti. Bununla başlığın mika dur. Bu irtifa aşıldıktan sonra oksijen muhakemeleri sım kesip çıkarmağa karar verdim. Fakal ihtiyacı kendini gösterir. 13,000 metroİzmir (Hususi) Eski Hapisane mübuna da bin müşkülâtla muvaffak oldum. dan sonra ise, ciğerlerdeki tazyikı okdürü (şimdi Diyarbekir Hapisanesi müÇünkü son derece bitkin bir halde idim. sijenle veya sair suretle sun'î olarak a r dürüdür) Fevzi ile Hapisane kâtibi AhSon bir gayretle mikayı kestim, aldı tırmak icab eder. Bu ise, pilotun muhi med, Abdullah adındaki mahkum va ğım hava beni birdenbire kendime ge tindeki havanın en az 13,000 metrodaki tandaşı bir gün fazla yatırmış olmak tirdi. Bu sırada ibrelere baktım. 4270 tazyiki nesimî derecesini muhafazasile suçile muhakeme edilmeğe baslanmış mümkün olabilir. Tayyarecinin, yüksek lardır. metro irtifada bulunduğumu anladım.» irtifalarda rahatça teneffüs etmesi bu suMüdür: Svvain, yapacağı uçuşun müddetini iki retle imkân dahiline girince insanın maki Mahkumlarıh çıkış farihlerinin tessaatten az olarak hesab etmişti. Halbukı neye faik bir seviyeye geleceği söyleniyo; biti kâtiblere aiddir. Suçlu ben değilim. uçuş üç saatten fazla sürmüş ve Swam ve deniliyor ki: Bu kadar fazla meşgale arasında bunu kendinden evvelki rökor irtifaını da aşan ben takib edemezdim. yüksekliklerde bu lüzumundan fazla ce« Bu hususî elbise tayyarecinin, Demektedir. Kâtib ise kendisini: velân neticesinde dediğimiz asfiksi tehlr sonsuz yüksekliklerde, yani mutlak bir Ben hesab memuruyum. Bu gibi kesini geçirmiştir. boşluk içinde bile bir dereceye kadar işleri tetkik ve takib etmek müdüre aSvvainin bu uçuş için kullandığı tayya konforlu surette yaşamasına müsaiddir. iddir. diye müdafaa etmiştir. re, Ingiliz Hava Nezareti tarafından, bu Binaenaleyh, bu şerait dahilinde, aya kaMüddeiumumî, her ikisinin de tecziyesini istedi. irtifalarda yapılacak tecrübeler için 1932 dar bile uçmak kabildir.» 15230 metroya çıkan ve bu irtifada 3 saat 20 dakika kalan Ingiliz tayyarecisi Svvain neler anlatıyor? idaresine bildirildi Kafile reisi Cevdet Kerim İncedayı futboldaki Hayalet değil, cehalet merkezindeydik. ır vilâyet mağlubiyetlerimizin sebeblerini anlatıyor Mektubcu, Maliye müfettişi, Jandarma kumandanı, ben bir tatil günü ava çıktık. Tipi altmda üç beş tavşan yakaladıktan sonra geceyi geçirmek üzere bir köye geldik. Kamımızı doyurur doyurmaz uzandık, uykuya daldık. Heyetimiz vapurda ve gazetemize beyanatta bulunan reis Cevdet Kerim İncedayı Bir aya yakm bir zamandanberi dostumuz ve komşumuz Sovyet Rusyada muhtelif spor temaslan yapan futbolcu, güreşçi, bisikletçi ve eskrimcilerden mürekkeb Halkevi sporculan dün heyet reisi Cevdet Kerimin riyaseti altmda şehnmize dönmüşlerdir. Kendisile görüşen bir muharririmize Cevdet Kerim, Sovyet Rusya intıbaları ve futboldaki mağlubiyetlerimizin sebeb' leri etrafında şu sözleri söylemiştir: « Seyahat 22 gün devam etti. Sovyet hükumet erkânmm, spor teşekkülle rinin ve gencliğinin bize karşı gösterdik leri alâka iki memleketin büyük dostluğunun icab ettirdiği samimiyete lâyık derecede ve kuvvette olmuştur. Bu nok" tayı memnuniyetle kaydetmeği vazife bi* lirim.Her şehirde karşılanma ve uğur lanmamız, halk kütlesinin candan iştira • kile ve büyük tezahüratla cereyan et * miştir. Adliye stajını bitiren genclerimiz genclerimizin elde ettikleri parlak netı celer her sporu ayni kıymette tutan dost memlekette kendilerini çok beğendirmiş ve takdir ettirmiştir. Daima iyi netice vr ren bu şubelere bugünkünden daha çok ehemmiyet vermek yerinde olur kana atindeyim. Futbola gelince: Bu ekip her müsabakayı kaybetmiştir. Moskovada ilk karşr laştığı Dinamo takımı iyi çalışmış ve biz* den kuvvetli bir takımdı. Binaenaleyh ilk mağlubiyetimiz zarurî idi. Fakat diğer t v Lmların fazla bir üstünlüğü yoktu. Futbol bilginlerimizin ve teşekküllerr mizin ittifakı ile, bu zaman için memle ketin en iyi oyuncularından terkib edilen futbol takımımızın mağlubiyetine gelin • ce, samimî olmak lâzımsa ben bunu daha ziyade futbolculanmızın maddî manevî yetişme ve yetiştirilme tarzındaki ek • siklikte ve bu genclerden bazılannm yuıd harici spor temaslannda üzerlerindeki Sovyet matbuatı da bize karşı büyük büyük ve ağır ödevin kıymetini takdir alâka göstermiş, gerek sporculanmız ve edememelerinde buluyorum. gerekse bu vesileden istifade ederek dost Mes'uliyetin bir kısmı bu genclerde ol* luğumuz hakkmda kıymetli ve fasılasz duğu gibi mühim bir kısmı da bunları neşriyatta bulunmuştur. Bilindiği üze yetiştiren kulüblere ve teşkilâta aid olre biz Sovyet Rusyaya güreş, eskrim, bi mak gerektir. Tabiî derece derece bu siklet ve futbol olmak üzere dört ekiple mes'uliyet Futbol Federasyonuna kadar gittik. Bunlardan güreş, eskrim, bisikle* gider. takımımız tamamen muvaffak olmuştur. Diğer taraftan bizdeki manasız ku Bu gruplara mensub arkadaşlan memîe lübcülük zihniyetini de bertaraf etmen'n kete her hususta sevgiye ve takdire lâyık vakti geldiğine kani olmuş bulunmak " olarak tanıtmağı borç bilirim. tayım. Bu spor şubeleri de Sovyet Rusyaca Netice olarak 936 senesi Türk Sovvüs'atini çok genişletmiş ve ehemmiyet yet temasını yapan heyet bu temastan verilen kısımlardır. Binlerce sporcu için gerek dostluk ve gerekse spor sahasındaden seçilen kuvvetli rakibler karşısın^.a ki iyi neticeleri elde ederek dönmüştür.» Maliye müfettişi, sıfırdan aşağı yirmi derece soğuk ta olsa gün doğmadan suya girmeği ihmal etmiyen bir gencdi. Itiyadmı köyde de terketmek istememiş, biz uyurken kalkıp köyün ortasmdaki ırmağa doğru yollanmış. Onun patırtısmdan uykusu kaçan, bir oyun düzmek hevesine kapılan Mektubcu, bizi de uyandırdı: Ben, dedi, hayalet şekline gireceğim, Maliye müfettişini korkutacağım. Siz pencereden seyredin. Dediğini yapmaktan da geri kalmadı, beyaz bir yatak çarşafına büründü, evin biraz ötesinde saklandı. Biz de, bilinmez nasıl bir gafletle, pencerelere abanmış tık, oynanacak komediyi seyre hazırlanmıştık. Biraz sonra Maliye müfettişi göründü. Sportmen genc, alaca karanlığı yara yara geliyordu. Mektubcu, kendi sile onun arasında on beş adım kadar bir açıklık kalınca yerin derinliklerin den çıkıyormuş hissini verecek bir biçimde yavaş yavas doğruldu, kollannı ileriye uzattı, durdu. Biz, muhayyal hayaletten ziyade müfettişe bakıyorduk, onun telâşla kaçışraı görmek merakına kapılmış bulunuyor duk. Fakat ümidimiz tamamile boşa çıkb, bizi güldürecek sahne birdenbire fa ciaya çevrildi. Çünkü Maliye müfettişi ne korkmuş, ne sendelemişti. Hayaleti görür görmez yere igilip okkalı bir taş yakalamıştı, ihtara filân Iüzum görmeden Mektubcunun başma yerleştirmişti. Şimdi hayalet karlann üstünde kanh bir krvranısla inliyordu. Maliye müfettişi müteessirdi: Ben, diyordu, bu oyunu şu mtl nevver arkadaşm yaptığını asla tahmin etmedim. Köylülere korku aşılamayı itivad edinen çapkınlardan birinin beni de korkutmak istediğini sandım. Zaten hayaletler, cehaletin yaşattığı şekillerdir. Cehlin ise recmedilmesi lâzımdır. * * * Ceyhan günden güne asrileşiyor Ceyhanda tesis edilen Ceyhan (Hususî) Son bir yıl içinde ilerleme ve umran yolunda büyük adımlar atan kasabamız, şu günlerde temiz ve mütevazi bir mezbaha ile Nümune bahçesi ve bir de fidanlık kazanmıştır. Şehrin cenübunda Ceyhan ırmağına yakm bir mevkide kurulan bu faydah müesseseler büyük bir ihtiyaca tekabül etmektedirler. Yakm zamana kadar, Ceyhan gibi mühim bir iş ve kazanc merkezinde en iptidaî bir salaştan başka bir şey olmıyan berbad ve mülevves bir hayvan neticelenmesini sizin yardımınıza atfediyorum. Evrakımı, amcanız meb'us beye* fendiye takib ettirdiniz, değil mi? Size nasıl teşekkür edeceğimi bilemi yorum. Mektubumu alır almaz, hemen bana bir iyilikte bulunmak istediğiniz için minnettanm. Fakat, derin bir keder duyduğumu da itiraf etmekten kendimi alamıyorum Saniha. İstanbulda bir alaya tayinim için olsaydı, ayni istical ve lutfu gösterir miydiniz benim hain Sanihacı ğım? O tatlı, o nüvazişkâr ve cesaret verici mektubunuz, beni çok üzdü. Bununla beraber, haklı olduğunuzu itiraf ede rim. Istanbula gelip te ne yapacağım? Ben Istanbula, Şişliye yaraşır zarif bir erkek değilim ki... Kıskancım, hırçınım. Orada, sizi rahatsız ve mustarib ederim. Ben, askerim. Asker sevişmekten ziyade döğüşmeğe yarar. Ben de harbetmekten başka bir şeye yaramadığıma göre, bunu mükemmelen, kafamı kınncıya kadar yapacağım. Eğer, sen artık beni sevmekten biktınsa hiç olmazsa, vaktile cesur bır askeri' sevdiğini düşünerek memnun ve müftehir olabilirsin. Kendimi göstermek imkânını bana te Bir gazetede okudum: Van köylerinin birinde ayni oyun, fakat bir genc köylü tarafından, tekrar olunmuş, ayni netice yüzgöstermiş. Benim gördüğüm acıkh sahne ile gazetenin hikâye ettiği vakıa arasmda bir fark daha var: Hayaletle korkultulmak istenilen adamın balta kullanması!.. Gene gazetenin ifadesinden anlaşılıyor ki hayalet rolü oynamak istiyen genc ağır surette yaralıdır. Cadının, umacınm, hortlağın, haya letin cehaletten başka birşey olmadığım, ölülerin Tann yere inse dirilemiyece ğini, bu dünyadan göçenlerin ne nur, ne yel olarak geri gelmelerine imkân bulunmadığım beşikteki çocuklara da artık öğretmek lâzım. Bir taraftan bu önemli işi başarmalıyız, bir yandan da hayayeni ve asrî mezbaha let oyunu yapmak istiyenleri, hakikatîs kesim <yeri vardı. Bilhassa yaz günlennde istihza ettikleri için, cezalandırmalıyız. etrafa saçtığı pis koku ile adeta kasaba Suç öldürende değil, ölende! M.TURHAN TAN nın başbelâsı kesilen bu mikrob yuvası yerine şimdi kasabanın bugünkü ve yaIrana gidecek heyetimiz rınki ihtiyacına yetecek nisbette tertemiz bir mezbahanın kurulması; halkı mem Ankara 7 (Telefonla) Eski Bern nun ettiği gibi, belediyeye de yeni bir sefiri Cemal Hüsnünün riyasetindeki hegelir kaynağı kazandırmışbr. yetimiz cumartesi günü Trabzon tarikile Belediyemizin bilerek ve anlıyarak îrana hareket edecektir. giriştiği bütün iyi işler gibi bu mezbahaHeyetimiz Iranda baytarî, ziraî ve tînın ve yanındaki fidanlığın başanlması carî anlaşmalar yapacaktır. da takdirle karşılanacak bir hâdisedir. "Cumhuriyet» in tefrikaaı Bayazıd 18 temmuz Romanmızı aldım. Pek az olan boş zamanlarımda ve gece uykumdan çaldr ğım saatlerde okuyorum. Her satırmda azab duyduğumu söylememe müsaade eidiniz. Hoş, zaten, sizi tanıdığım gündenberi daimî bir azab içinde yaşıyorum. Ben müthiş surette kıskancım; bu hissimi eski ve modası geçmiş addettiğinizi bil diğim halde, gene kıskancım. Onun iJn size mektub yazmak bile istemiyorum. Istırablı zamanlanmda, yaralı bir vahşi hayvanın inine saklanışı gibi, ben de her kesten, herşeyden kaçmak isterim, bana göre, cehennem azabından daha feci bir işkence, sade ve basit bir adamın, sizin gibi edib bir kadını sevmesidir. Edib kadın, üç defa kadm demektir; yani üç deBayazıd 6 ağustos fa daha tehlikeli ve üç defa daha esrarlı... Bu fikir, kafamın içinde dolaşınca, Hakârideki hudud bölüklerinden biri" Kadınm tabiî sikrine, güzel fikirlerin ve büsbütün üzülüyorum. Daha bedbaht <r güzel sözlerin füsunu da ilâve edilince, luyorum. Bazan da gazetelerde senin ne nakledildim. Işimin bu kadar çabuk yüksek edebî kudret ve kıymetini metheden yazılar gördüğüm vakit, yahud da senden yanımda takdirle bahsedildiği zaman yüreğimde sıcak bir sevinc duyuyorum. Kendi kendime «herkesin takdirle, hayranlıkla bahsettiği bu kadın benim şu kollanmın arasma sokulur, heyecandan titriyerek başını göğsüme dayardı. Ben Abidin Daver DAV'ER onu, bu mümtaz kadını kollanmın arasr vay bu eli kalem tutan kadını seven samimî, sade ve hassas erkeklerin haline! na almış adamım» diyorum ve büyük bir Saniha, güzel sö'zlerinin tatlı zehirile gurur duyuyorum. Bayazıd 23 temmuz sen, beni ebediyen zehirledin. Seni unutSevgilim 10 temmuzdanberi harekât mağa muvaffak olsam bile senin üstüne durdu. Bundan sonra Ağrıdaki asilere başka bir kadını nasıl sevebilirim? taarruz edilecek. Bu tevakkuf ve hazırlık Saniham, hain Saniham! Biliyor mu~ sun ki beni, sırf genc bir mülâzimin ru devresindeki harektsizlik bana çok güç hunu tetkik ve tahlil etmek için, edebî geliyor. Gene hicran başladı. Gene derd" bir mevzu diye sevdiğini düşünüyorum. li oldum. Bir iki gün evvel Irak hudu Evet, sen beni bir saz gibi ruhumun enin dunda, Hakârinin Ortam nahiyesine talerini dinlemek için sevdin. Bu düşün arruz eden Irak Kurdlerine karşı harbetcemi başka bir düşünce daha takib edimek için oradaki hudud bölüklerinden biyor: «Artık beni iyice öğrendi. Hislerimi, rine tayinimi istedim. Bugün verdiğim isfikirlerimi, bütün benliğimi tetkik ve tahlil etti; bende bilmediği, öğrenmek iste • tidamın numarasını gönderiyorum. Anka• diği hiçbir şey kalmadı. Artık sıra başka radaki amcanız lutfen takib ederlerse istediğim çabuk olur. sının..» min eden sensin. Benim sevgili Saniha sinde değil, savaş meydanında, ölmek isc:ğım sana medyunu şükranım. terim. Bu, askerlere yaraşari en güzel oHakâri 12 ağustos lümdür. Ayni zamanda, sizin gururunu Sizi artık unutmağa başlamıştım. Fa zu da okşar değil mi? Bir kahraman gibi kat elime geçen bir İstanbul gazetesi, ro ölürsem ve biraz şan ve şeref kazanırsam manınız hakkmda bir tenkid yazmış. O" beni daha çok seveceğinizi sanıyorum. nu okuyunca ve resminizi görünce tekrar Saniha, sizin kahraman kelimesini telâf* sizi hatırladım. O menhus gazete, nere" fuz edişinizi hatırlaymca mutlaka bir den elime geçti bilmem ki... Bereket ver kahramanlık yapmak isriyorum. Fakat bu sin ki yarın buradan hududa hareket edekahramanhğı yaparken ölürsem, haya ceğiz. Uzaklara, daha uzaklara, meçhul tım Sanihaağım, yalnız bir şeye müte ve vahşi yerlere gitmek istiyorum. Öyle essir olacağım. îş işten geçmiş ve artık seyerlere ki sizden bana kimse bahsetmesin nin beni daha ziyade sevdiğini bilmeden, ve hiçbir şey sizi bana hatırlatmasın! anlamadan gözlerimi kapamış olacağım. Halbuki sevgili aşkım, istanbulda olsaydım seninle ne mes'ud bir hayat ge Saniha, bu mektubu da okuduktan çirirdik değil mi? sonra durdu. Altın gözlerinde elmaslar Irak hududu 20 ağustos panldıyordu. Dağınık kâğıdları topladı. Sekiz gündenberi havalar o kadar sıZarflanna koydu. Şimdi meydanda, bir cak ve boğucu ki yerimden bile kımıldakaç mektub kalmıştı. Bunlar birer yap mak istemiyorum. Bu sıcaklar yetişmiyorraklı kâğıdlara kurşun kalemle yazılmışü. muş gibi, sıtmadan da harab oluyorum. Ercümend, bu mektublarmda, eşkiyayı Hasta o'duğum için, beni Hakâride bı takiben Tran hududuna doğru gittiğini rakmak istediler amma kalmadım. Galiba kısaca bildiriyordu. En son mektubunda tahminimden daha evvel köstebekler didiyordu. yarına gideceğim. Biliyorsunuz ki ölüm lArkast var] bana vız gelir. Fakat, bir hastane köşe •

Bu sayıdan diğer sayfalar: