23 Haziran 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

23 Haziran 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURfYET 23 Haziran 1937 Sarkî A nadoluda Köyler ve Köylüler Büyük memleket röportajı : 3 Yazan : Bahri Turgud Okaygün Şehir ve Memleket Haberleri Yeni rejimin 1 teşrinievMaarif Vekâleti bu hu velde başlıyacağı ümid Vekâlet, bunlar için bir ediliyor senelik müsaade verdi sustaki tahsisatı gönderdi Maarif Vekâleti, bu sene yeniden açılacak olan ortamektelberin yerlerini tesbit etmiş ve icab eden tahsisatı göndermiştir. Bu sene yeniden 7 ortamek teb açılacaktır. Bunlardan beşi kira ile tutulacak binalarda tedrisata başlıya caklardır. Diğer ikisi de yeniden inşa edilecektir. Bunlar, Cibali, Üsküdar, Taksim ve Yenikapıda olacaktır. Bu binalar tutulmuş ve şimdiden içinde icab eden tadilâta başlanmıştır. Fatih ve Üsküdarda da yeniden iki ortamekteb binası yapılacaktır. Nişantaşı kız ortamektebinde yapılacak tevsiat da ders senesinin başlangı cından evvel ikmal edilecektir. Bu yeni binalarla ortamekteb ihtiyacı tamamile temin edilmiş olacaktır. Vekâlet, nüfusu kalabalık olan semtlerde evvelce kurulmuş, nisbeten binası müsaid ve ders alât ve edevatı mükemmel olan ortamektelberden beşinin de yeniden her sene birer sınıf ilâve sile lise haline ifrağmı ve böylelikle lise ihtiyacmın da tamamile karşılanmasmı muvafık görmüştür. Hükumet yeni ithal rejimi üzerindeki hazırlıklarını ikmal etmiş ve bu husus taki kararname projesi hazırlanmıştır. Proje, İktısad Vekili Celâl Bayarın Bağdaddan avdetini müteakıb yapılacak ılk Vekiller Heyeti toplantısında müzakere olunacak ve ağlebi ihtimal 1 temmuz günü neşrolunacaktır. Bu vaziyete göre, yeni ithal rejiminin 1 teşrinievvel tarihinden itıbaren tatbikma başlanacaktır Yeni kararname, gümrük tarifesinde geniş mikyasta tadilâtı icab ettirdiğin den tarife kanununun olbabdaki hükmü veçhile neşrinden itibaren ancak üç ay sonra tatbik mevkiine konulması kabil olabilecektir. Bu suretle, yeni rejim tam ihrac mevsiminin başlangıcmda mevkii tatbika konulmuş bulunacaktır. İktısadî mehafilde bu bakımdan 1 teşrinievvel tarıhi fevkalâde müsaid telâkki edilmektedir. Yeni rejim, ihrac mevsiminin çok iyi şartlar içinde geçmesine kâfi bir sebeb telâkki edilmektedir. Kararname muhteviyatı ve bunun gerek ithal rejiminde, gerek gümrük tarifesi üzerinde yapacağı değışiklik üç ay evvelden malum olacağma göre, memleketimizden mal alacaklar ve satacaklar da bundan tamamile haberdar olacaklar ve ona göre ithal veya ihrac imkânlarını hazırlamış bulunacaklardır. iktısad Vekâleti İş Dairesi reisîiğin verilen resmî tebliğdir: Iş kanununun üçüncü maddesi muci bince sanayiden sayılan işlerde öteden beri geceleyin çalıştınlmakta bulunan 17, 18 yaşlarmdaki kız ve erkek çocuklarla her yaştaki kadm işçilerin şimdilik bir sene müddetle eskisi gibi gece işle rinde çalıştınlmalarına ellinci maddenin ikinci bendi hükmüne tevfikan İktısad Vekâleti tarafından umumî izin verilmiş tir. Bu gibi iş yerleri sahib ve müdürlerinin çocuk veya kadm işçileri ne gibi şartlar altında geceleyin çalıştırdıklannı ve: A Bunların ikametgâhlarile iş yerleri arasındaki mesafe ve gidip gelmc şartlannı, B Kız ve erkek çocukların yaşlanna göre gruplara aynlarak sayılanm, C Her gruptaki çocuklarla kadmIardan kaçar kişinin ne mahiyette işlerde çalıştıklarını, Ç Her grupun gece çalışma saat leri başlangıç ve sonile orta yerdeki fasıla müddetlerini, D Bu yolda çalışmanın teknik, ekonomik ve sosyal sebeblerini, temmuz sonuna kadar doğrudan doğruya, İş Dairesi Reisliği Adliye karşısında Sakarya apartımanı Anka^a adresine bildirmeleri kanundaki ceza müeyyidelerile tebliğ olunur. Bu umumî izin İktısad Vekâleti ta rafından görülecek lüzum üzerine bazı iş yerlerinden bir ay evvel tebliğ edile rek geri alınabilir. İhtar: " 16 ve daha aşağı yaştaki kız ve er kek işçilerin her ne tarzda olursa olsun sanayi işlerinde gece çalışhnlmalaıı mırtlak surette yasaktır. den Siyasî icmal Şimalî İspanyanın merkezi imalî îspanyanm merkezi Bilbao'nun General Franco tarafından zaptedilmesi yalnız as « kerî noktadan değil beynelmilel politika cihetinden de çok büyük ehemmiyeti haizdir. Umum İspanyanın merkezi Madrid gibi Bilbao'nun dahi etrafındaki demir çember adı verilen müstahkem hattın zapLndan sonra da mukavemet edeceği u muluyordu. Bu tahmin doğru çıkmadı. Çünkü Madrid Castille ovasına hâkim bir tepe üzerinde bulunduğundan muhar sım ku\ vetler bunun kapılanna kadar geldikleri halde henüz içeri girememişlerdir. Bilbao ise etrafı yüksek ve hâkim tepe lerle ihata edilmiş bir belde olduğundan bu tepelerin zaptedilerek şehrin sarıl ması üzerine çukurdaki şehrin muhafız larmın müdafaada sebat etmelerine imkân kalmamıştır. Bu şehrin sukutile şimalî îspanyanın Atlas Okyanusu sahilinde General Franco'nun muhalifleri elinde yalnız Santander şehri ile sahilde 30 kilo metro derinliğinde dar ve mahdud bir saha kalmıştır. Bilbao'da ve bunun Biscaye denilen civarı etrafında General Francoya karşı harbeden kuvvetler sol olmaktan ziyade Bask milüyetperverlerine mensubdu. Avrupanm eski bir ırkına mensub olup ötedenberi îspanyollann hakimiyetine mu halif bulunan Bask'lar sırf tspanya ida resinden kurtulabilmek için Madrid hükumetile ittifak ederek harbediyorlardı. Bilbao'nun sukutu Bask milliyetçilerinin İspanyadan ayrılmak ümidine nihayet vermiş ve ayni zamanda Valensiya hükumeti Atlas Okyanusu sahilinde General Franco ordulannın mühim bir kısmını meşgul etmekte bulunan bu üssülhare keden mahrum kalmıştır. Bundan sonra General Franco bütün ordulannı tek bir cephe üzerinde kulla nabilecek ve bahusus Madridi tamamile abluka ederek zaptetmeğe çalışacakür. Binaenaleyh Bilbao'nun sukutu Ispan yadaki askerî vaziyeti ihtilâlcilerin lehine değiştirmiş oluyor. Diğer taraftan Valencia hükumeti tarafdarları arasında rekabet ve münafe • ret vardır. Son kabine teşkilinde anar • şistler ve bunlara tâbi amele sendikalan mümessillerinin haricde bırakılması üzerine bunlar taraf taraf müsellâh isyanlar çıkarmışlar ve suikasdler tertib etmişler dır. Nitekim anarşistler birkaç gün evvel Carthagene civannda birinci Jaime zırhlısının içinde bir cehennem makinesi in « filâk ettirip hem gemiyi batırmışlar hem de mürettebatmın mühim bir kısmınm mahvolmasına sebeb olmuşlardır. Yeniden yedi orta mekteb açılacak İthalât rejımı Geceleri çalışacak çocuk ve kadmlar Zülfikara, çocukların neden benzi uçuk olduğunu sordum, ((îsıtmağdan» dedi Şarkî Anadolu köylerinin hususiyetlerini ve hakikî durumlannı tammak içb birçok noktai nazarlardan tetkik ve her tarafmı olduğu gibi izah etmek lâzımdır. Yukarıda bir lâhzacık arzedıldiği gibi Şarkî Anadolu köyleri şöyle kurulmuş tur: Köy mümbit bir arazinin üstünde, bağlık, bahçelik olarak tesis edilmiştir. Köy feyizli arazinin ya ortasına, ya alt kısmına ve ekseriyetle sulak yerlere kurulmuştur. Bunlardan başka bir de meralarda, ormanlar içinde, dağlarda köy ler, tek evler vardır. En çok şirin olan bu köylerin, bu evlerin hava, su ve umumî manzaralarına doyum yoktur. Bir de ova köyleri vardır. Diyarbekirin, Mar din, Urfa, Siird köylerinin bulunduklan ovalardır ki ekseriyetle susuzdurlar. Çöl, gayrimeskun yerleri de çoktur. Bu köylerde ancak (Bir) tabir ettikleri su kuyulan vardır. Bu kuyulardan su içen halkm heyeti umumiyesi renksiz, çelimsiz ve cansızdır. Nihayet yaşıyan bir kadavradır. Bu havali halkında malâryanm en tahammülsuzu salgm halindedir. Yaz mevsimlerinde ise sıtma yerine afet, tufan, veba tabirlerini kullanmak daha doğrudur. lnce bacaklı, iri kafalı ve bütün gövdeden daha cesim kannlı ve balmumu rengindeki çocuklara adım başında tesadüf edebilirsiniz. Bu tesadüfler o kadar fecidir ki bataklığa ve sıtma mikrobuna lânetlerin en katmerlisini, isyanın en vahşisini yağdırmak ve hissetmek istersiniz. Diyarbekirin brr köyünde ve biraz sonra şehrin tarihî sürüleri görünecek olan bir tepeye kurulmuş bu köyde aslen silâhşor ve cengâver Karakeçili Türk aşiTetinden Zülfikarla görüştüm. Beyaz, siyah tiftikten yapılmış abasile, sırmalı ekelile cembiyeli bir çöl insanını andıran bu Türk dilâver köyün en ileri geleni idı. Trenin Diyarbekire gitmedıği zamandan az evveldi. Bizi o havaliye has bir nezaket ve misafirperverlikle kabul etmişti. Üzeri sazlardan örtülmüş geniş ocaklı ve çitle hasırdan duvar taksimatma ugnyan ev, daha ziyade portatif ve müteharrik bir aile yuvası manzarasmı veriyordu. Ocağm karşılıklı sağ ve soluna serilen keçelerle döşeklerin üzerine lâübali bir hava içinde bağdaş kurup henek (şakalı konuşma tarzına bu hıavalide henek der]er) yaprnağa başladık. ZülKkardan başlıyarak köyde samimî bir aile ve inkişaf etmiş bir cemiyet hayatı göze çarpan ilk hâdise idi. «Mifan = Misafir (mihmandan galat)» gelmiş diye etrafımıza kadmlı erkekli bütün köy halkı toplanmağa başladı. Zülfikann mütehakkim sesinin tesirine kapılan ve yerli bezden yapılmış uzun beyaz gömleğile bir lâboratuar şefini andıran köy delikanlısı ayağa kalktı. O havaliye mahsus bataklıklann dayanıklı kamışlanndan yapılmış tavan pek basıktı ve delikanh ihtiyat içindeki duruşile başım ot tavandan esirgiyerek yarım bir münhani şeklinde; geniş bağdaşlı ve yabani kiraz ağacından sigara ağızlıklı Zülfikar (Ağa) nın emrini infaza müheyya olduğunu anlabr gibi idi. Deve ve pıçuk (pıçuk = küçük demekmiş. Ne garib şey. Diller istihalesi evire, çevîre k harfini hazfetmiş yerine koca bir p vazeyle miş) sözlerile birşeyler söyledi ve ben bu müphemiyet karşısında ne demek istediğini sorar gibi Zülfikara baktım. O zeki bir köylü idi. Gözlerin manasını çabuk kavnyan, bakıştan dimağın hücrelerine nüfuz eden fıtrî bir istidaddı. Bu köyde Zülfikar babadan, dededen hep böyle imiş, beni fazla intizarda bırakmamak için Diyarbekirin daima merdliğe, sertliğe ve zekâya delâlet eden heybetli şivesile: Deve hoşem demiş, Peygamber Efendimiz. S. A. (aynen) deveyi (h harfini teşdid ederek ve çiftleştirerek) helâl kılmış, bir deve küriki (kürik = yavru) var kessinler, dedi. Ben hayret içinde sık, sık nefes almağa başladım ve birkaç yumurta varsa tercih etmesini ve deve yavrusundan vazgeçmesini rica ettim. O ayaktaki delikanlınm münakaşa ve karar sonunu beklemesini gayet tabiî bir iş telâkki ederek bana bir fıkra anlatmağa başladı: Sultanlar zamanı idi. Köylerden birine iki zaptiye gitmiş, kâhya bir kabak yemeği hazırlatmış ve sofra kurulunca zaptiyelere: Bu yemek cennet taamıdır. lCim Kop dağmda develerle bir seyahat ekleyler ise savabı azim işler demiş. Pişkin zaptiye hiç bozmamış, dinlemiş ve kâhyanın sözü bitince: Biz demiş günahkâr kullanz, cennet taamına lâyık değiliz, şöyle iki tanecik pisboğaz ve mendebur tavuk neyimize yetmez ki. Tavuk kızartıp getirin de savabı azimi siz işleyin, demiş. Tecrübeli ve akıllı kâhya, müeyyidesi gene cennet ihracabndan addedilen sopaya dayanan yavuz zaptiyelerin buyuruklannı ayni keramet telâkki ederek naçar köy çocuklanna iki tavuk yakalatmış, getirtmiş. Zülfikar devam ediyor ve ben kâmil bir mürşid dinler gibi gözükerek kendisini tetkik ve muhakeme ile meşgul oluyorum: Şimdi de ben sizleri pisboğaz tavuğun yumurtasma liyak (lâyık) göremeyrim. Misafir büyüktür, büyüğe de büyük ikram edilir ve büyük şey kesilir ve o da devedir. Bizim deve yük taşıdığı için yavrusunu keselim. Köyün nüktedan ve zarif Fredrikine, şarklı Anadolunun köylü Demoste nine tekrar rica ettim ve muazzam deve hikâyesini mütevazı yumurta vak'asına kalbettirmeğe muvaffak oldum. Kendisini ençok alâkadar edebilecek şeyin formülünü aradım.... ve bulum. Muvaffak olmuş bir kâşifin ruhî raşesini nefsimde duymuş kadar sabırsızlandım ve vergi, toprak, kazanc ve para mefhumlannı hayatma hâkim bilerek sormağa başladım: Toprağınız iyi mahsul veriyor mu? Vaktinde vergi borcunuzu verebiliyor musunuz? Beli (beli = evet demektir) toprağımız iyidir ve lâkin bıldır (geçen sene) bir tarafmı sürdüysek bu sene de bir tarafını. Yani toprak çok, sürecek adam yok, verginin çoğunu toprak değil hay vanlanmız veriyor. Bu sırada koyun sürüleri köyün önüne gelmişti ve sanki Zülfikann iddiasmın dogruluğunu hep bir ağızdan birer evetle tasdik ediyorlarmış gibi melemelerile güzel bir orkestra teşkil etmiş ve ağıllar daki kuzulara da ekzersiz yaptırıyorlardı. Anlaşılıyor ki bu havalide hayvan topraktan çok daha bereketli. Toprak işlenmediği için. Köyünüzün kazancı neclir? Para çok mu? Para ile iman hiç belli olur mu? Buna rağmen ben sormuş bulundum, sebeb de aklımm bankacılığa gitmesi idi. Çünkü eski zamanlarda parasmı biriktiren ya toprakta, ya köyde saklardı. Halbuki şimdi öyle mi ya?.. Biraz açıkgöz olduk mu birçok babayiğit iş adamlarının hesabı carisini öğrenebiliriz. Ben de kredi arıyan bir iş adamı tavrile sormuştum ve yersiz sualin cevabını da almıştım: Zahire, davar, peynir, ayran çoh ve satanz da, fakat para ile iman belli olmir ki! Çocuklann ve halkın ekserisinin neden beti benzi uçuk olduğunu sordum: « îsıtmağdan» dedi. Demin arzettiğim gibi köyün pis bir kuyusu vardı. Tifonun neden bu kadar geç kaldığma hayret ettim; gübreler, müzahrafat kapılann eşiğinden birkaç milimetre öteye dökülmüşlerdi. Gübre yığınlarının tümsek duruşlaruıın köyden görünmez arkalan ekseriyetle tuvalet mahalli vazifesini görürdü. Çok şükredelim ki bu havalide köy kanunu hassasiyetle tatbika başlanmış, bu başlangıcın muvaffakiyetle devam etmesini en hararetli bir temenniye bağlıyan benim. Çünkü vaziyeti en yakından gören benim. Aşağı yukan şarkî Anadolunun her köyünde umumî sıhhati ihlâl eden sebeblerin hepsi de pis su birikintileri, gübreler ve köylerdeki mikroblu pisliklerdir. Bazı yerlerde faaliyet ve takibe rağmen köy kanununun bütün temenni ve maksadlan sahifelerden bir zerre harice çıkamamışbr. MÜTEFERRİK Turizm kongresine giden murahhaslarımız Bu ayln yirmi sekizinde Pariste toplanacak beynelmilel turizm kongresine iştirak edecek heyetimize dahil bulu nan ve ayrıca Fransız, Alman ve îsvıçre gümrüklerinde tetkikat icra edecek olan Gümrükler Umum müdürü Mah mud Nedim Avrupaya hareket etmiştir. DENÎZ ÎŞLERİ Deniz tşleri Müsteşarı Vandan geldi Van gölü işletmesi hakkında mahallen tetkikatta bulunan Deniz İşleri Müste şarı Sadullah Güney, Vandan şehrimize gelmiştir. Deniz İşleri Müsteşan, Van gölü işletmesine aid bazı inşaat işleri üzerinde burada Deniz Fabrika ve Havuzlarında tetkikatta bulunacaktır. Sadullah Güney, dün, Halice giderek Van için hazırlanan vesait ve malzemeler işile meşgul olmuştur. Resmî evrak ve defterler şimdilik muhafaza edilecek Resmî evrak ve defterlerden lüzumsuz olanlarm yok edilmeleri hakkında evvelce bir karar verilmiş ve bu hususta bir nizamname hazırlanmıştı. Fakat, bu gibi resmî evrak ve defterlerin muhafaza veya imhası hakkında muhtelif memleketlerde tatbik edılmekte olan usullerm tetkikile Türk Tarıh Kurumu tarafından bu hususta yeni bir proje hazırlanması münasib görülmüş ve evvelki karar bozulmuştur. Bu proje hazırlanıncıya kadar resmî evrak ve defterlerin hiçbir suretle yok edilmemeleri Vekiller Heyetince kararlaştırılmış ve keyfiyet bütün resmî dairelere tebliğ olunmuştur. Limanımıza gelen vapurlar Son bir ay içinde limanımıza 2,150.340 safi tonilâtoluk 768 vapur gelmiştir. Bu vapurlardan 414 tanesi transittir. Geçen sene ayni ay zarfmda gelen vapurlar miktarına bakılırsa seneden seneye limanımıza gelen ve iş yapan vapur miktarımn arttığı anlaşılmıştır. Limanımıza gelen bu vapurlardan 300 den fazlası ecnebi bandıralıdır. ECNEBİ MEHAFtLDE Fransız elçisi geldi Mayısın on beşinde mezunen Parise, oradan da Cenevreye giderek Hatay anlaşmasını imzalıyan Fransız Büyük elçisi Henri Ponset dün sabahki ekspresle şehrimize dönmüştür. Sanayi Umum müdür muavini şehrimizde Sanayi Umum müdür muavini Ab düssamed Ankaradan şehrimize gelmiştir. Umum müdür muavini smaî tetkikler yapmak üzere şark vilâyetlerimize gidecektir. Sovyet elçisi Moskovaya gidiyor Ecnebi ve ekalliyet mekteblerinin vereceği diplomalar Şimdiye kadar ecnebi ve ekalliyet mekteblerinin her biri mezunlarma ayn ayrı şekilde diploma vermekte idi. Maarif Vekâleti bu vaziyeti muvafık görmemiş ve bütün ekalliyet mekteblerine mahsus olmak üzere bir diploma ve tasdikname şekli kabul etmiştir. Alâkadar mektebler bu seneki mezunlara bu diplomalardan vereceklerdir. ŞEHÎR ÎŞLERİ Yeni Belediye reis muavini Belediye reis muavinliğine tayin edilen Fatih Kaymakamı Rauf dünden itibaren yeni vazifesine başlamıştır. Sovyetlerin yeni elçisi Karlisky dün Ankaradan şehrimize gelmiştir. ÖğrenAile biletleri hakkında yeni diğimize göre, elçi cuma günü Moskova General Franco'nun elinde bu gemiye ya giderek Tahrandan sonra Moskovayı bir karar ziyaret edecek olan Hariciye Vekilimızi muadil derecede büyük harb gemisi bukarşılıyacaktır. lunmadığmdan anarşistler tarafından bu Devlet Demiryollannda aile biletle • rinden halkın çok istifade ettiği nazan KÜLTÜR İŞLERİ büyük zırhhnın batınlmasile denizdeki dikkate alınarak bu biletler tevsi ve faikiyet ve hakimiyet de ihtilâlcilerin e • teşmil edilmiştir. Biletlerin üzerinde Sahte diploma işlerine mâni line geçmiştir. muayyen hatlarda büyük tenzilât ya General Franco ahiren îngiltereden olmak için pılmış ve ayni soy adım taşıyan ferd resmen taleb ettiği veçhile hukuku düvel Mektebler de sahte diploma işinin önülerin akrabalık aranmaksızm aile biletlerinden istifadesi temin olunmuştur ne geçmek için diplomalarla bunlarm ahkâmma uygun muharib bir taraf ola Yeni şekil 1 temmuzdan itibaren baş sahiblerinin nüfus tezkerelerinin tetki rak tanındığı takdirde ihtilâlciler Valencia hükumetine tâbi limanlan açık denizki lüzumu alâkadarlara bildirilmiştir. lıyacaktır. den bilfiil abluka ederek karşı tarafa tâbi yerlerin haricle her türlü muvasala • smı da kesebileceklerdir. Bilbao'nun «ukutundan sonra İngiltere daha ziyade General Franco hükumetine ve bunun dileklerine müsaid bir tavır alacaktır. m^r\ |||.| |»ıLoıııl|1|1rı.r1Jt|| n ~ıı ırıııı 1 ^ ' DEMİRYOLLARDA İbni Sina için dün bir konferans verildi Belediye fen heyetinde tebeddüller Belediye fen heyeti tetkik şubesi mühendislerinden Ata, Fatih Belediyesi Başmühendisliğine, Fatih Belediyesi Başmühendisi Şevket merkez inşaat şubesi mühendisliğine, İnşaat şubesi mü hendislerinden Nevres Tetkik şubesi mühendisliğine, Beykoz Başmühendisi Muammer Kadıköy Belediye Başmühen Dünkü konferanstan bir intıba disliğine, Kadıköy Belediyesi fen me Büyük Türk âlim ve mütefekkiri îbni babetin bazı smıflar arasında iyi karşılanmurlarından Suad Beykoz Belediyesi Başmühendisliğine nakil ve tayin edü Sina için evvelki gün yapılan ihtifale madığını gene bu âmiyane itikadların seviştirak eden ecnebi profesör ve âlimler kiledir ki uzun müddet ilmi simya ile, mişlerdir. şerefine dün Üniversitede bir çay ziya hayatı ebediyi aramak yoluna da gidilKadıköyün su işleri feti verilmiştir. Çay ziyafetinde Üniversi diğini söyledikten sonra kendi memleketi Bir müddettenberi Ankarada bulun tenin muhtelif fakültelerine mensub pro olan Belçikada tıbbın geçirdiği safhalan Muharrem Feyzi TOGAY makta olan Terkos müdürü Ziya dün fesörler de hazır bulunmuştur. Çaydan anlatmıştır. şehrimize gelmiştir. Ziya, Ankarada busonra, beynelmilel tıb cemiyeti fahrî reProfesör T . Royer'den sonra gene lunduğu esnada Kadıköy su işile de meşisi doktor profesör Tricot Royer ilmî bir beynelmilel tıb cemiyeti reisi doktor Münakalât reisi şehrimizde gul olmuş ve alâkadar makamlarla teNafıa Vekâleti Münaklât umumî reisi maslarda bulunmuştur. Kadıköy suyu konferans vererek tıbbın Hipokrat ve Gomoin kürsiye çıkarak muhtelif devirlerGalyen'den başlıyarak son devirlere ka de ve muhtelif memleketlerde tababet şe Kadri dün şehrimize gelmiştir. Bazı menun ıslahı için evvelce bir proje hazırlanmıştı. Şirket zamanında tanzim edı dar geçirdiği tekâmül safhalarını ve an killerinden ve tedavi usullerinden bahset saili tetkik ettikten sonra yarın akşam len bu proje bugünkü ihtiyacı karşılı cak cesed üzerinde teşrih yapmak im miştir. Bu konferanslar saat 17 ye kadar Ankaraya avdet edecektir. yacak mahiyette olmadığmdan yeni bir kânlan hasıl olduktan sonra bu ilim şu devam etmiştir. proje hazırlanacaktır. besinin dev adımlarile ilerlediğini, fakat İbni Sinamn eserlerinden Memur kadrosu da şimdilik aynen bu terakkiye rağmen ta ilk devirlerden mürekkeb bir kütübhane muhafaza edilecektır. son asırlara gelinciye kadar halkm, bilNushası 5 kuruşfar. hassa gayrimünevver tabakanın bu ilim Türk Tarih Kurumundan: Odun, kömür fiatları Harfe. Türkiye şubesine ehemmiyet vermediğini, hastalaSüleymaniye kitab sarayında büyük Son günlerde odun, kömür fiatlarının için için sebebsiz olarak yükselmesi üzerine Be nn uzun müddet doktora gitmekten ziya Türk filozofu ve tıb üstadı İbni Sinanın 1400 Kr. 2700 Kr. Senelik lediye İktısad murakıbları tetkikata de kendilerini, kiliseye, türbeye, hocaya, eserlerinden müteşekkil bir sergi açılmış1450 » 750 » Alb aylık başlamışlardır. Tetkikat neticesinde ve papaza, büyücüye okutmak suretile te tır. Bu sergi, bugünden itibaren bir hafta 800 • 400 • Üç ayhk recekleri rapora göre icab eden tedbir daviyi, itikadlarına daha uygun bulduk müddetle sabah saat 9 dan akşam 1 7,30 a Biı aylık 150 » îoktur lannı, gene bu itikadın sevkiledir ki ta kadar umuma açık bulundurulacaktır. ler almacaktır. îspanyanm umumî ihracatının yüzde yetmiş beşini Bilbao temin ediyordu. Bu ihracatm başlıcası Bilbao etrafında çı kan ve bu beldenin fabrikalarında temizlenen demir cevherleridir. îngilterenin çelik fabrikalan ise eski sistemde olduğundan münhasıran bu demir cevherlerinî kullanmaktadır. General Franco Bilbao'yu almakla îngiltereyi en can alacak noktadan kendisine bağlamış oluyor. Diğer taraftan Almanya da silâh fabrika ları için kendisine tükenmez ham demir menabii temin etmiş bulunuyor. Bu iti • barla Bilbao'nun sukutu İspanyada bir seneye yakm bir zamandanberi devam eden dahilî harb için gerek askerî gerek siyasî cihetten bir dönüm noktası sayılabilir. Cum huriyet Abone şeraiti {

Bu sayıdan diğer sayfalar: