8 Kasım 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

8 Kasım 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 8 Brfncitesnn 1937 Osmanlı Rasputini rarihî tefrika : 79 Yazan : M. Turhan Tan { Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî îcmal înşa ettirilecek Maliye daireleri Samatya tahsil dairesi binası çok beğenildi Istanbul Defterdarlığı, mevcud bir kanuna istinaden, satılan milİî emlâkin bedeli mukabilinde îstanbul şehri dahilin deki maliye tahsil şubeleri için yeni bina lar inşa ettirmektedir. Bunlardan ilk olarak Samatyada yapılan binanın da'nilî teşkilâtı çok beğenilmiştir. Bir fen heyeti binayı gözden geçirerek kat'i kabulü yaptıktan sonra açılış merasimi icra edile cektir. Hocapaşa maliye tahsil şubesi için Sirkecide Şahinpaşa oteli ittisalindcki Mustafa Paşa medresesinin bulunduğıı yerde ikinci bir tahsil şubesi binasınm inşası da ihaleye konulmuştur. Kadıkö yünde iskele civarındaki arsada üçüncü bir binanm inşası için belediyeden yer tayini istenilmiştir. Beşiktaş malmüdürlüğü için yapılacak binanm veri de tesbit edilmiştir. spanyadaki dahilî harble UzakşarE t taki harb dünya politikasmı son de * recede işgal eylediğinden diğer nazik ve tehlikeli meseleler lâyık oldukları kadar dikkati celbetmemektedir. Meselâ Almanya ile Çekoslovakya arasmda peyda olan yeni gerginlik orta ve şarkî Avrupayı nagehanî harb ateşi içinde bırakacak Bir, iki gün evvel seneeden ve istihkakları 50 bin liradan aşağı olan cemiyet kadar vahamet bulmakta olduğu halde lik kongresini akdetmiş oyalnız yakmdan alâkadar olanların gö azalarmm himayesi. lan Gayrimübadiller cemiBugün, Gayrimübadiller züne çarpmaktadır. yeti, idare heyetini seçmiş üç kısımdan ibarettir: bulunmasına rağmen cemiAvrupanın nazik meselelerinden biri 1 İstihkakları 3000 lira de ekalliyet işleridir. Bilhassa Lehistan t yet azasmı memnun edemedan yukarı olanlar, miştir. Bilhassa memnun oldaki bir milyondan fazla Alman ekalli2 İstihkakları 50 bin limıyanlar arasında ufak is yetile Almanyada gene o miktardaki LeH radan aşağı olan azalar ki, tihkak sahibleri vardır. Bunekalliyeti günden güne iki komşu büyük bunlar, ekseriyeti teşkil elar şimdiye kadar yapılan büdevletin münasebatmı müteessir etmek • tün tevziattan büyük istih derler. teydi. Eski Almanyanın bir eyaleti bu kak sahiblerinin istifade e3 Küçük GayrimübadilGayrimübadiller dip küçük istihkak sahible Cemiyeti azasın lerin dosyasım ve bütün hu lunan yukarı Silezya'nm yarısı Büyük' rinin faydalanamadığı iddidan Ali Azmi kukunu ve bononun bir Harb sonunda Lehistana bırakıldığı asmdadırlar. Hatta haklarmı anlatama lirasını on para ve bir kuruş gibi ufak zaman burada yaşıyan ve mühim bir ekaldıklarından kongreye bile iştirak et para mukabilinde satın almış sarraf liyet olan Almanların kültür ve tasarruf mediklerini söylemektedirler. ve saire... hukuku on beş sene müddetle akdolunan Senelerdenberi bir türlü halledilemi İsteğimiz, tevziatm bu üç kısım üze bir muahede ile temin edilmiş ve Milletyen bu işler hakkında kendisile görüşen rine münasib ve muhtelif nisbetler daler Cemiyetinin nezareti altına konulmuşbir muharririmize cemiyet azasından hilinde ohnasıdır.» • tu. diş tabibi Ali Azmi şunları söylemiştir: Bu üç türlü Gayrimübadillere müte Birkaç ay evvel bu muahedenin müd« Gayrimübadiller cemiyeti senelik saviyen tevziat veya tesviyenin hiç kongresi, cemiyetin kendi akraba ve doğru olmadığını ilâve eden Ali Azmi, deti münkazi olup yerine birşey konulraataallukatı arasmda yapılmıştır. Bu su komisyon hakkında da izahat vermiş ve ması üzerine Lehistandaki Alman ekalretle eski heyeti idare aynen kalmıştır. demiştir ki: liyetinin şikâyetleri çoğalmış ve bundan Biz, küçük istihkak sahibleri, cemi < İki komisyon vardır. Bunlardan Almanya efkârı umumiyesi de çok mü yetten ve heyeti idaresinden hiçbir şey biri, takdiri kıymet, diğeri de satış koteessir olmuştu. Diğer taraftan Alman beklemiyoruz. Şimdiye kadar malımı misyonudur. yada devlet ve halk bir parti içinde kayzm yüzde (47,5) u tevzi edildiği halde Takdir komisyonu, on beş seneden naşmış ve bunun haricinde hiçbir teşek • bundan ancak yüksek istihkak sahib beri malmı takdir, yahud kendisinin leri istifade etmişlerdir. gayrimübadil olduğunu tasdik ettiremi külün yaşamasma imkân verilmemiş ol * masından buradaki (Leh) ekalliyeti ırkî, Küçük istihkak sahibleri, almış ol yenlerin işlerile meşgul olacaktı. Satış komisyonunun ise, ayda sekiz harsî ve dinî varlığını muhafaza edemedukları 5, 10 bin bono ile müzayedeye bin lira masrafı vardır. Yaptığı satışlar mek yüzünden sızlanmakta ve bundan da iştirak etmemişler, satılan arsaları, harab binaları almaktan ise mecburen yüz gazetelerde gördüğümüz gibi 10, 100, Lehistan efkârı umumiyesi müteellim olkuruş mukabilindeki bonoyu on kuruşa 300 liralık bonolarla ödenecek arsalar, maktaydı. sarrafa satmışlardır. Bu suretle Gayri harabeler ve sairedir ki, hiçbir işe ya Halbuki Lehistanla Almanya Avrupa mübadillerin yüzde doksanı bonolardan ramaz. Binaenaleyh masrafmı koruyapolitikasında bir fikre gelerek anlaşmış olmıyan bir komisyonun mevcudiyeti hiç istifade edememişlerdir. duklanndan iki memleketin yüksek haricî Maliye Vekilimizin yakın zamanda Gayrimübadillere zarardan başka bir şey değildir. Sonra bu komisyonda lü siyaset menfaatlerini düşünen iki tarafm gayrimübadiller meselesini ortadan kaldıracağını ve kat'î bir hal yolu bula zumsuz yere bir takım memurlar istih devlet adamlan bu halden çok endişe edidam edilmektedir. Ortada mal yokken yorlardı. Çünkü Lehistanla Almanyanm cağını haber alıyoruz. Küçük istihkak sahiblerinin arzuları hukuk müşaviri, muavin, kâtib, mühen arası herhangi sebeb ve meseleden dolayı dis, muavin, kâtib, keşif heyeti gibi e açılacak olursa bundan her ikisinin müşşudur: lemanlara ne lüzum vardır? terek düşmanları ve bu arada Rusyanın Yalnız 500 bin, bir milyon, bir buçuk İki komisyonun biran evvel lâğvi, istifade ederek Avrupa politikasına hâ • milyon gibi yüksek istihkak sahibleri nin menfaatleri değil, ekseriyeti teşkil yapılacak işlerin başmdadır.> kim olacağını düşünüyorlaıdı. Gayrimübadillerin vaziyeti ne olacak? D a Lehistan Almanya Vezir boğdurulduktan sonra Yeniçerilerden biri, maktul Vezirin cesedini parça parça ayırmış, romatizmaya devadır diye halka satmağa başlamıştı Kısa ve çok kısa bir müddet içinde Mülekkabın başı kalmadı, vücudü de hurduhaş oldu. Fakat ulemanın hmcı bitmedi, kini tiikenmedi ve sıra ölüyü tah kire geldi. Şimdi onun parçalanmış cesedi soyuluyordu ve çıplak cesed yüzüko ynn çevrilerek o vaziyelte sürüklene sü rüklene Ahmed Paşanm naşı yanma getiriliyordu. Orada da yaman bir facia cereyan ediyordu. Yeniçerilerden biri maktul vezirin cesedini parça parça ayırmış h, insan yağının vecai mefasıla (romatizmaya) deva olduğunu söyliyerek bu parçalan ikişer üçer akçeye halka satıyor du. Mülekkabın «mekşuful'avre» cesedi de bu insan eti tacirinin yanında yere bırakıldı ve emsaline ibret olsun diye bacaklan arasına bir de yanmış mum ko nuldu. O sırada Şeyhülislâm Abdurrahim Efendi Sultanahmed camiinde mihraba geçip oturmuştu, arkasındaki kanlı sofu çıkarıp menekşe rengi başka bir sof giymek"le meşgul idi. Etrafında halkalanan ağalar da dökülen âlim kanından kendilerinin mes'ul olmadığım ileri sürerek itizar ediyorlardı: Efendiler, diyorlardı, bu şey bizden * olmadı, gene sizden oldu. Yeniçerilerce «ulema parçalamak» caîz olmadığından Murad Ağanın ve arkadaşlannm teessürü samimî sayılabilirdi. Nitekim Kara Murad Hocalara teessü fünü bildirdikten sonra dışarı çıkıp as kerlere de sıkı bir ihtar yaptı: Ulema paralandığına dedi, rıza mız yoktur. Bundan geri edebinizle olun. Hoca takımına silâh çekmeyin!. Hacı Nurullah bütün bu sahneleri titriyerek seyretti.çmar dibindeki et alış verişini ve Mülekkabın ölüsüne ya pılan ağır hakareti gözile gördü, Kara Muradın gür sesle orta çorbacılarma ve zabitlere verdiği emri kulağile kelime kelime işitti, kendini belli etmeden kalaba lık arasından sıyrıldı, tenha sokaklardan dolaşarak konağa geldi, Cinci Hocaya maceraları birer birer anlattı. O, efendisinin telâşa düşeceğini umuyordu. Halbuki Molla Hüseyin, mü lekkab kazeskerin öldürüldüğü haberini duyunca çılgın bir sevinc gösterdi, kollarjnı göke kaldınp: Elhamdülillâh kurtuldum! Diye bağırdıktan sonra kethüdayı sofaya sürdü: Tiz, dedi, atımı hazırlat. Uşakları binek taşı dibine sırala. Ben de cemiyete gidiyorum. Beş on dakika sonra ünlü Cinci, bir düzine hizmetkânn teşkil ettiği müteharrik daire arasmda Atmeydanına doğru yol alıyordu. Binmiş olduğu parlak eğerli hayvan üzerinde bir duruşu, sağına soluna bir bakışı vardı ki görenleri nefretle karışık hayret içinde bırakıyordu. Dudaklannda silinmez bir tebessüm taşıyordu. Kötü bir sırıtmadan ibaret olan bu kaba tebessümde derin bir gurur gülümsüyordu. Memleketi sürekli dağdağalara dü şürecek gibi görünen o günkü velvelenin özü, ocaklıların dizgini, ulema güruhunun iradesi sanki bu tebessümün içindeydi. Hoca, öyle bir tavır takınmış bulunuyordu. Molla Hüseyin; kısır kadmlan, gafil gencleri, sevdalı kimseleri korkutmak, heyecanlandırmak ve iradesizleştirmek için vaktile sık sık takınd.ğı tavn aldı, in gözlerini açtı, kalın boynunu dikti, güı sesile haykırdı: Ya niçin gelmeziz. Biz bugünü Allahtan isterdik. Âlim ne şekil yıkıld , harab oldu. Görmez misiz? Şimdi karşısmda duran müderrise değil, camideki bütün kalabahğa hitab ederek padişaha memleketb hayri namına verdiği öğüdleri ve bu öğüdlerin dinlenmemesi üzerine onu düşürmek için aldığı tedbirleri anlatmak, vatanseverlik aşkile çektiği sıkıntılan sayıp dökmek istiyordu. Yumruklannı iki böğrüne dayıyarak se sine cazib bir ahenk vermeğe hazırlanı yordu. Lâkin hoca saflar. arasından yükseliveren, «bre koman, sövletmen» diye gürliyen bir ses onun düşüncesini beyninde, kelimelerini ağzında bıraktı ve dalga dalga yürüyen küfürler, pençe pençe yakasına yapışan tahkirleri arasında sendeliyerek tıpkı Muslihiddin gibi sığınak aramağa koyuldu. O, güçlü kuvvetli bir adamdı. Kendini tekmelemek, yumruklamak istiyenlere bu cüretlerini pahalıya mal edebilirdi. Nitekim kalın kollarını siper alarak, bazan da taş gibi sert omzunu kullanarak etrafın daki hücum halkasını geride tutmaktan geri kalmıyordu. Müdafaayı bırakıp da taarruza girişse hocalan belki müşkül duruma da sokacaktı. Çünkü yobazların çoğu döğüşme fiilini darebe, yadribü şek linde emsile kitabmda okuyan yüreksiz ve bileksiz takımdandı. Onunla kolay kolay döğüşemezlerdi ve hele ağır yumruğuna hiç dayanamazlardı. Fakat Cinci Hocanm da camie gel diğini duyan ve hocalann galeyana gel diğini görcn Yeniçeriler, Sipahiler onun büyü ile, efsunla kendi maksadlanna engel olacağı zehabına kapıldıklarından ve Kara Muradın emrine rağmen silâha davrandıklarından vaziyet çarçabuk değişti, Molla Hüseyin için orada durmak im kânı kalmadı. Lâkin nereye gidecekti?.. Yüzlerce sarık, yüzlerce köstek gibi dört yanında dalgalanıyordu. Yüzlerce kol, haşin birer kemend olm^k için harekete geçmiş bu lunuyordu. Keskin palalar, insafsız yatağanlar, korkunc kılıclar da geriden ses lerini hissettiriyordu. Cinci Hoca bu durumda kansınm a dından istifade etmeği hatırladı, Şeyhülislâmın yanında oturan kaynatasma doğru ilerlemeğe çalışarak bağırdı: Bana değil, masum kızına acı. Yok yere dul mu kalsın 0 mazlum? Bu mustarib sayha, hocalann da akıl Iannı başlarına getirdi. Molla Hüseyin, ulema arasmda çok kuvvetli bir nüfuz sahibi olan Karaçelebizade Mahmud Efendinin damadı idi. Karaçelebioğullarından belki yarım düzine insan bu cemiyete iştirak etmişti ve Cinciyi öldürmek ister istemez onları gücendirecekti. Cemiyet azası, takdiri kıymet ve satış komisyonlarınm lâğvını daha faydalı buluyorlar ADLÎYEDE Bir suçlu polisin elinden kaçtı Rıdvan oğlu Kadri ile Mustafa oğlu Salih adlarında iki suçlunun dün Beyoğlu sulh mahkemesinde tevkiflerine karar verilmiştir. Suçlular, bir polis memuru refakatinde muameleleri yapıl mak üzere Adliye Kapıaltı dairesine getirildikleri sırada, Rıdvan oğlu Kadri: « Aman, pek sıkıştım. Bir dakika bana müsaade edin!> demiş ve memu run cevabmı dahi beklemeden bir sa niyelik gafletinden istifade ile, tabanları kaldınp kaçmıştır. Polis memuru bir müddet sonra, yalnız Mustafa oğlu Salihi refakatine alarak Adliyeye girmiştir. Rıdvan oğlu Kadri, zabıtaca aranmaktadır. Balıkçının marifeti Rumelikavağında oturan balıkçı Sürmeneli Seyfi ile yanmda çalışan Yakub arasında bir alacak meselesinden kavga çıkmış ve Seyfi, çakı ile Yakubu ağır surette yaralamıştır. Hastaneye kaldı rılan Yakubun yaraları ağırdır. Seyfi yakalanmıştır. îki kumar cürmü meşhudu \ Işte bu mülâhaza hücum hattını sarstı, Molla Hüseyne geniş nefes aldırdı. Ayni zamanda Mahmud Efendi de kızına gözyaşı döktürtmek istemedi, Şeyhülislâma sokulup iltimasta bulundu: Herkes kendisini tanıyordu. Fakat hiç Bir kan dahi dökmek reva değil. bîr kimse onun sırıta sırıta dağıttığı selâ Bu ahk adamın lutfedip kuşça canm baım almıyordu. Bununla beraber 0, hak ğışla. kma ve şerefine güvenen bir adam duruAbdurrahim Efendi cami içinde yeni munu bırakmıyarak yolunda devam edi bir cinayet işlenmesini hoş görmediğin yordu. Nihayet cemiyet yerine vardı, den, daha doğrusu kavuğu başmda ve dudaklanndaki tebessümü biraz daha ge cübbesi sırtmda olduğu halde bir kazasnişleterek Sultanahmed camü avlusuna kerin daha parçalanmasmı meslek namına girdi. tehlikeli bir bid'at saydığmdan bu iltiması " Belki sevincle karşılanmayı ummuyor reddetmedi: du. Çünkü hocalarm kendini kıskandıkla Güzel hatmn için, dedi, peki!.. Şu nnı biliyordu. Lâkin hakarete ve istiskale şartla ki damadın hemen evine dönmeliuğnyacağını hatınna getirmiyordu. Zira dir. istiharede cemiyete sonradan iltihak eden Mahmud Efendi vakit geçirmedi, yehocalardan birinin ölüp birinin dipdiri rinden fırlıyarak kalabahğı yara yara kaldığmı görmüştü ve Muslihiddinin par Molla Hüseynin yanma geldi: çalanmasile kendisine selâmet yolunun a Behey gafil, dedi, kapını kapayıp çıldığına kanaat getirmişti. Bu sebeble oturmak varken burada işin ne?.. Yoksa avluda dolaşan hocalann ters ters bakın kendm devlete yarar bir adam mı kıyas. malanna, birbirlerile işaretler mübadele edersin? Kırdığm kozlarm bini geçtiğin etmeğe girişmelerine kıymet vermedi, a bilmez misin? Var, evine git, günahla tından indi, camie girdi. nna nedamet getirüp tövbe et, Allahın Gözü mihrabdaydı, Şeyhülislâmın ya dan mağfiret dile! nında yer almak üzere ağır ağır yürüyorVe damadını kolundnn yakalayıp bir du. Lâkin ikinci adımda önüne bir mü yana çekti, örfünü ve kürkünü çıkarttı, derris dikildi: başma bir küçük sank sardırdı, sırtına bir Behey üfürükçü, dedi, daha Mü ferace giydirdi, caminin arka kapısmdan lakkabın kanile kirlenen elimizi yumadan sokağa bıraktı. Asker hâlâ heyecandaydı ne diye karşımıza çıktm. Tanrı evinde ve Cinci Hocanm parçalanmak üzere bir dahi mi kan dökelim. Çekil git, bizi kendilerine verilmesini bekliyorlardı. mükerrer katil eyleme! , lArfası var) Dün, biri Şehremininde, öteki Zejr rekte olmak üzere îstanbulun iki semtinde kumar cürmü meşhudu yapılrmş ve Eyüb, Fethi, Ahmed, Sami, Salih ve Mehmed adlarmda altı kumarbaz yakalanarak Adliyeye verilmiştir. Nöbetçi bulunan ikinci sulh ceza Turan Neşri Maarif ve Yardım Cemahkemesi, dün suçlulan sorguya çek miyetinin beşinci yıllık koungresi dün Dimiş ve kendilerini muhtelif para ceza vanyolundaki merkezinde akdedilmiştir. larına çarpmıştır. Okunan idare heyeti raporunda bir sene içinde haricden anayurda gelen Türk Bu sefer de Bursa Kapîsane talebe, mülteci ve muhacirlere yapılan kâtibi paralari aşırmış! maddî ve manevî yardımlar hakkında uBursa (Hususî) Geçenlerde Bursa zun tafsilât verilmiştir. Ceza evi müdürü Sabit ölmüş ve mah Cemiyetin bütün Türk âlemmde tabekumlara aid paralan zimmetine geçir dilen ve Umumî Harbde ve bunu takib diği meydana çıkmıştı. Bu sefer de ye den inkılâblarda nüshalan zayi olan ni müdür tayin edilinciye kadar mü Türk tarihine ve kültürüne aid kıymettar dürlük vekâletinde bulunan hapisane kâtibi Esad Altıngök, hapisane parala eserlerden mükemmel bir kütübhane vürmdan 200 liraya yakm bir miktarı zim cude getirdiği ve fihristleri ve fişleri en metine geçirmiş ve yeni müdür Niyazi son usulde tanzim edildiği ve cemiyet agelerek devir istediği sırada bu zim zalarının bundan istifade ettikleri bildimet meydana çıkmış olduğundan kâ rilmiştir. tib Esad ortadan kaybolmuştur. Müd Cemiyetin ilmî neşriyata da ehemmîyet deiumumilik Esadı aratmaktadır. Hak verdiği görülmüştür. idare ve hesab ra kmda tevkif kararı verilmiştir. porlan tasvib edilip eski heyeti idare ibra Bursada tütün rekoltesi edildikten sonra yeni intihab yapılmış ve Bursa (Hususî) Mmtakamızm bu arkadaşımız Muharrem Feyzi Togay itseneki tütün rekoltesi üç buçuk milyon tifakla tekrar reis seçilmiştir. kiloya yakmdır. Tütünler evsaf itibarile Kongre Büyük Önderimiz Reisicum de iyidir. Alıcılar gene geçen seneki ka hur Atatürke saygı ve tazimlerini telgrafdardır. Muhtelif ecnebi firmalan bura la arza aid teklifi coşkun alkışlarla ka da avans dağıtmışlar ve müstahsille a bul ederek dağılmıştır. lışverişe bağlanmışlardır. Köylü bu sebeble memnundur. Tııran Cemiyeti Turgudlulular Düır kongresini yaptı ve TütmTsaTışî vâzîyetiftden şikâyet ediyorlar intihabını yeniledi Eskişehir Halkevinde resim sergisi açıldı Eskişehir (Hususî) Halkevimizin salonlannda ve resim şubesi muallimi Hakkınm nezareti altında bir sergi açılmıştır. Yağlı boya, kara kalem ve sulu boya eserlerden olmak üzere 200 parçadan terekküb eden meşher fevkalâde rağbette olut) her gün büyük bir kalabalık tarafmdan takdirle gezilmektedir. Tekirdağ Vilayetinde kültür faaliyeti Turgudlu (Hususî) Mmtakamızm tütün müstahsillerinden büyük bir kısmı yeni yıl rekolteleri için karşılaştıklan vaziyetle ne yapacaklarını şaşırmış bir haldedirler. Birkaç gündenberi şehrimizde bulunan iki ecnebi kumpanyasının mümessÜleri, iki bin tütün zürraını tesir ve nüfuzlan altında sürükliyebilecek kimselerin ellerindeki mahsule iyi para vermişler ve diğerlerininkini ikinci nevi addederek ucuz mubayaata girişmek istemişlerdir. Zürra, karşılannda rakib bırakmadıkları için piyasamızda istedikleri gibi cirid oynamak istiyen bu kumpanyalara Lehistan Almanyayı tecrid edilmîş bir halkımızın kalkınması için her türlü yardımdan çekinmiyen ve müteyakkız bulu halden kurtanp Fransanm tahaffuzî harb nan hükumetin tedbir almasmı istemekte açmasına mâni olmakla müttefiki olan bu büyük devletin teveccühünü kaybetmiş dir. tir. Fakat bunun yerine büyük komşusile MÜTEFERRİK uzlaşmış ve anlaşmıştır. Bu anlaşma sa yesinde Lehistan da Büyük Harbin so « Karadenizli genclerin nunda istiklâle kavuştuktan sonra tekrar içtimaı hücumuna uğradığı Rusyaya karşı arkaKaradenizli gencler, dün Halkevinde, smı emniyet altma almıştı. toplanarak aralarmda konuşmalar yapFakat ahiren ekalliyet meseleleri AI mışlardır. manya ile Lehistan arasındaki sıkı dost » luğu müteessir etmişti. iki taraf devlet adamları yeni anlaşma ile bu meseleleri esasından halletmişlerdir. Lehistandaki Alman ve Almanyadaki Leh ekalliyeti dıl, mekteb ve tasarruf cihetinden ayn varhk hakkmı temin etmişlerdir. M. Hitler (Leh) ekalliyeti teşkilâtınm reisinî nezdine kabul ederek cemile göstermiştir. Bu suretle Avrupanın çok nazik bir meselesi tamamile zail olmuşhır ki Avrupanın sulh ve istikrarı için büyük bir ka zancdır. Lehistanın mukadderatını elinde bu • Iunduran Lehistanın halâskân müteveffa Mareşal Pilsudski bu hakikati ötedenberi takdir ederek Almanya ile anlaşmak istiyordu. Fakat Almanyanm politikasi Büyük Harbin doğurduğu fırtınanın tesirile mütemadiyen sallaaıp istikrar peyda ehfiemiş olmasından dolayı maksadını temin edemiyordu. Vaktaki M. Hitler devletin başina geldi ve bütün dünya onun aleyhine döndü. Yapyalnız ve muhasara halinde kalan Almanyaya ilk yardım elini uzatan Mareşal Pilsudski olmuştu. 1934 senesi 26 kânunusanisinde on sene müddetle imzalanan Leh Alman hakera ve anlaşma muahedesile iki komşu devlet birbirinden emin olmuşlardır. Çok geçmeden arala rmdaki iktısadî harb de kalktı. Yerine sıkı ticaret münasebeti kaim oldu. Bun dan sonra Danzig meselesinde de uzlaşmakta zorluk çekmediler. Karadeniz Talebe Birliği yeni idare heyeti Karadeniz Talebe Birliği 937 938 senesi umumî toplantısını yaparak, ni zamnamesinde bazı tadilâttan sonra yeni heyeti idaresini, heyeti teftişîyesin; intihab etmiştir. İdare heyeti: Birinci reis: Mahmud, ikinci reis: Ahmed, genel sekreter: Mustafa Ertürk murakıb: Yaşar, veznedar: Husrev, spor müdürü: Mir'at, idare müdürü: Bekir,,aza: Sabire ve Mustafa. Muharrem Feyzi TOGAY Fındık ihracatı Fmdıklarımızm yerli ve yabancı şirketlerin haricdeki hissedarlarma gön derecekleri faiz ve dividantlarm transden fazla bir nisbetin okuması temin edil feri için mübadele ve ihrac edileceği kamiştir. rarlaştırılmıştır. Tatil aylarında açılan 6 Âzad obasmda bakılan 300 e yakın çocuk bu ders yılı zarfmda da himaye edilerek bunların sayısı bir misli fazlalaştırılmıştır. Nüshası 5 kuruştur. Yakmda Halkevinde ilk tahsilini yapmamış çırak ve kalfalar ve diğer yurd daşlar için birer kurs açılacakhr. 1400 Kr. 2700 Kr. Senelik Gönderdiğim resim inşaatı yeni bitiri1450 » 750 > Altı aylık Ien Saray kazasındaki yatılı köy mekte Üç aylık 800 » 400 » Yoktur 150 » Bir aylık bine aiddir. Ramazan 4 Pazartesi Ofcle Ikindi Aksam Yatsı Imsak Ezanî Zevalî S. D. S. D. S. D. 6 59 9 42 12 11 58 14 40 16 58 S. D. S. D. 1 33 11 59 18 32 4 58 Tekirdağ (Hususî) Çok müsbet neticeli bir plânın iyi bir şekilde tatbikile vilâyetimiz maarif vaziyeti şayanı memnuniyet bir hale getirilmiştir. Maarif nurunun köylere kadar yayılması bilhassa gaye ittihaz edilmiş ve bu maksadla her kaza merkezinde yatılı bir köy mektebinin kurulmasma karar verilmişti. Şimdiye kadar bu mekteblerden 6 tanesi faaliyete geçmiş bulunmaktadır. Mektebi olmıyan, fakat birbirlerine yakm olan köyler birbirlerine bağlanmak suretile yüzde yirmi Cumhuriyet «bone şeraiti

Bu sayıdan diğer sayfalar: