21 Mart 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

21 Mart 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 Mart 1938 CUMHURÎYET «Ankarada gördüklerim» Ankarada Avala ajansı müdürünün (Cumhuriyet» e anlattığı intıbaları Belgrad (Hususî) baren asrî Türkiye fle asrî Türkiyenin Kema Balkan Antantı konselist kültürüne muannidayinîn bu seneki yıllık ne ve sarsılmaz bir surettoplantısı münasebetile te iman edisim; bir fi Ankaraya giden Yu lozof, tarih ve tabiat goslavya Başvekil ve kanunlanna derin bir Hariciye Nazın Dok vukuf sahibi bulunan tor Milân Stoyadino Yahya Kemal gibi bü viç'in maîyetinde bulunyük bir edibden bu <fcrmuş olan Yugoslavya si hikmet ve edebi almış Avala Telgraf Ajansı olmaklığımdan neşet etmüdürii vc yanresmî miştir. Samouprava gazetesi Güzide Türklerin nin siyasî başmuharriri memleketimîze sık sık Milân Yovanoviç Stoyaptıklan ziyareller biryimiroviç'ten ycni Tür M. İvonoviç çok temayüz etmis. Türk kiye hakkındaki intıbalanm «Cumhuriyet» okuyucularma bil olmuştur. Türkiyedeki muhtelif ikanjet lerim yeni Türkiye hakkında iptidaî madirmesini rica ettim. Doğduğu Tuna üzerinde (Semendre^ lumaümm itmam ve ikmalıne yaramiîtır, şehrinde sancak beyi AH Beyin şahsma zira Ankara seyahatlerim münasebetile ızafeten Türk yiğitliği hakkında yüzlerce Türkiyenin en tanınmış siyasî ve ilmî rihıkâye ve masallarla Türk dostu olarak calile temas edip tanışmak şerefini elde yetişen Yugoslavya matbuat âleminin ettim. Ankarada kuvvetli ve sağlam mantık bu güzide ve kıymetli mümessili ricamı kendisine has bir lutufkârlıkla kabul etti. sahibi olan ve hiçbir tehlıkeden ürkmiyen Çankaya köşkünün güzelliğinden, A adamlara ve koca bir irfan, iktısad, sanatatürkün misafirperverliğinden, Türk ri yi, ilim, n?fıa ve içtimaî inkılâb yaratan calitıin mültefitliğinden, Türk gazeteci bir meziyetleri ve tabiî zenginliklerile cilerinin meslektaşlarına karşı gösterdikleri hanm kıskanclıgını tahrik eden bir millet teveccüh ve muzaheretten hararetle bah ve memleketin yeniden vücud bulmasını seden Avala Ajansı müdürü Milân Yo temin eden yüksek simalara tesadüf vanoviçStoyimiroviç, benim sual irad et ettim. Fakat, Türk milleünin jimdiki meme mahal vermeden Türkiyeye yaptı haşmet ve kudretini bildiğimdea, Türk ğı müteaddid seyahatlerden ve bilhassa milletine müstakbel asırlar için sonsuz bu sene şubatındaki seyahatinden edin ;uwet ve kabiliyet veren Kemalist teceddüdünün bütün vasıf ve meziyetlerini diği intıbaları şu suretle hulâsa etti: « Son birkaç yıl içinde Ankarayı müdrik olduğumdan yukanda andıgrm dört defa ziyaret etmek şerefini kazan gıpta ve kıskanclıkların bir tehlike teskil dım. Ankaraya her gidişime candan, sa edemiyeceklerine de kanaatim gayetle mimî kalble seviniyordum. Çünkü; bun kuvvetlidir. Kısaca diyebilirim ki Türkdan yirmi yıl önce Büyük bir Dâhınin ler kültürel ve sosyal mesai ve faaliyetleidaresi altmda başlıyan millî ihtilâl ve rile haricin kültürel ve sosyal nüfuz ve inkılâba sahne olmuş yeni bir cihana git tesirini imkânsız bir hale geü'rcnişler» istiklâl ve özgürlüklerini temin eden millî mekten derin bir haz duyuyordum. Türkçe bilmediğimden ve Türk mille kültürel ve sosyal çalışmalarile haricin ti arasında uzun müddet kalmadığımdan en yüksek kültürel hulul ve nühmınu abu müddet içinde Türk ulusunun maz ralarından ebediyen uzaklaşbnmşlardır. har olduğu büyük muvaffakiyetlerin te Türkiyenin böyle yüksek tasıf ve meziferruatma bizzat erememekle beraber yetlerle Balkan Antantma ginnesi Tür Türkiyede bulunduğum zamanlar gör kiyenin samimî ve sadık dostlan olan düklerim, Türklerle ve Türkiyede bulu Yugoslavlar için kiymet bîçflmez bir kanan ecnebilerle vuku bulan temasım ne zanc olup bu vasıf ve meziyetler Türki ticesinde asrî Türkiyenin maddî ve en yeyi müttefikleri ve dostlan olan Rotellektüel terakkı ve inkişafının muvazi manya, Yunanistan ve Yugoslavya ile bir surette devam etmekte olduğu; yani birlikte milletler arasmda müstesna bir maddî terakkinin entellektüel ilerlemeğe mevkie yükseltmektedir. vesile teskil etmekte bulunduğu ve KeTürkiyede seyahat ederken bir çok malist Türkiyenin son yirmi yıl içinde tabiî güzellikler, bedialar gördüm; deniz, vardığı yüksek entellektüel seviyenin d a | ve ova gibi bir hayli tezadları ihtiva Türkiyenin umumî kalkınmasmda büyük eden Türkiye arazisinin müstakbel Türbir amil olduğu kanaatini hasıl ettim. ke yapmak ve yaratmak sahalannın büBir çok ecnebiler bu hakikati teslim etmek istemiyorlarsa da biz Balkanhlar bu beliğ hakikati iyi biliriz. Çünkü biz Balkanhlar maddî semereler istihsal eylemeden yüksek entellektüel terakkiye ve büyük manevi varlığa varılamıyacağını da iyi biliriz. Cumhuriyetin onuncu yıldönümünün kutlulanması münasebetile yapılan büyük törenler esnasmda ilk defa olarak Ankarayı ziyaret etmiştım. Daha o vakitler sahaya yayılmış gayet geniş bir büsbütün yeni ve modem bir An kara şehrine kavuşmak bahtiyarlığına ermiştim. Bundan bir buçuk yıl önce yaptığım ziyarette mimarlık bakımından tamamen tekemmül etmiş., beş sene evvelki tiyaretimden bütün manasile farklı, içi ve etrafı ağaclarla ve yeşilliklerle zen ginleşmiş tatlı bir Ankara gördüm. O vakitler; büyük bir şehir halkma, sahnelerine, parklarına, sokaklarına kifayet edecek derecede su verecek olan Çubuk barajını'da ziyaret etmiştim. Bu ziyareti; görüşlerine, entellektüel meziyetlerine hayran ve hürmetkâr oldueum, Türkiyenin en büyük şairi Yahya Kemalin refakatinde yapmak saadetine nail olmuş tum. Spiritüel Fransız edibi Anatol Frans'ı hatırlatan bu büyük Türk mütefekkiri; barajı ziyaretimız esnasında Türk tarih ve edebiyatından bana bir çok güzel şeyler nakletti, bu kısa tenezzüh anında bana Türk tarihi oğretmenîıği yaptı. Savm ve bilgin Yahya Kemalin i/ahatından Türk teceddüdünün künhüne vukuf peyda ettim. bu teceddüdün a7amet, ebediyet ve şümulüne iman hasıl ettim. Türk ink'lâb ve tecddüdü gibi ancak uzun ve fasılasız tetebbü ve tetkik neticesinde vukuf kesbedilme«i mümkün olan maddî bir hakikati Yahya Kemal ççibi yüksek bir fikir adamının derin ilim kaynaklarından öğrenmek bahtiyarlığına pail olmuş vatandaslarımın pek nadir olduğunu teslim etmekle hakikî bir gurur ve şeref hissediyorum. Büyük bir şaire ti beyanla Yahya tilâlini, inkılâb ve müspet cihetlerir.i, na bütün vuzuhile tün şubelerinde muazzam eserler vücude getirmek için ilham kaynağı olacagına hiç şüphe etmiyorum. Günün birinde Türkiyenin harikulâde ressamlan, şöhreti cihana yayılan heykeltraşlan, seçkin muharrirleri ve san'atkârlan olacagına kuvvetle inanıyorum; zira porselende, fayansta, minyatürde, cildcilikte, ve daha bir hayli nefis san'atlar şubelerinde şaheserler vücude getiren eski Türkleri görüp tanımağa alıştım. Bütün bu san'atkârlar eserlerinde milliyetlerini ve benliklerini fevkalbeşer bir kudretle muhafaza etmiş ler ve kendilerinden evvel gelen eski milletlerin nüfuz ve tesirine tâbi olmamış, lardır. Yugoslavyada; asrî Türkiyeye ve Büyük Şefi Atatürke ve onun sosyal, de mokratik> ulusal mahıyetleri haiz olan fikirlerile yaşıyan nesle karşı hakikaten büyük, pek büyük bir saygı beslenmek tedir. Yugoslav milleti yetişip hayata girmekte olan ılk Kemalist nesillerinden büyük işler, büyük eserler bekliyor. Düşünceme fazla sarahat vermek için fıkrimi şöylece tafsil etmek isterim: verilen İhtilâlciler yeni bir taamıza mühim konferans başladılar Prof. Fonder Osten eski Anadolunun hafriyat yerlerîni anlattı IBaştaraft 1 Inci sahtfede] Aragon cephesinde düşman hava ve topçu kuvvetlerinin himayesınde Alcaniz mıntakasmda şiddetli bir taarruza geç miştir. Laco de Moralyi tahliye etmek mecburiyetinde kaldık. Endülüs cephesinde Malen Zuela'nm şimali şarkî eteğini işgal ettık ve bir asi tayyaresi düşürdük. Öğleden sonra ve akşam bombardı man edilen Barselon şehrinde 40 kadar bina harab olmuştur. Bundan maada Akdeniz sahillerinde kâin bir çok kasabalar da bombardrmana maruz kalmış lardır. Bombardıman neticesinde ölenlerin miktan henüz kat'î olarak tesbit edilmemıştir. Millî güreş takımı seçme müsabakaları Dün gece Beyoğlu Halkevinde kalabalık seyirci kütlesi önünde yapıldı bir Ankara 20 (Telefonla) Dün saat 17,30 da Halkevinde arkeoloji profesörü Fonder Osten «eski Anadolu hafriyat yerleri> mevzulu bir konferans vermiştir. Büyuk bir kalabalık tarafından dikkatle takip edilen bu konferansı, ehemmiyetine binaen bildiriyorum: < Türkiyenin işgal ettiği coğrafî saha itibarile, bulundurduğu ve birçok medeniyetlere aid olan eski eserlerin sayısı çoktur. Türkiyenin dünya coğrafyasındaki yeri hatırda tutulacak olursa bu zen gin eski medenlyet eserlerinin kıymet ve ehemmiyeti kendiliğinden meydana çıkar. Külturlerin seyrini hatırlatan medeniyet tabakatından bunlarm izlerini okumak kolaylıkla mümkündür. Fakat ışığa çıkanlan eski eserlerin sayısı zeminin sinesinde gizlenmiş ka lan kısmırun yanmda pek küçük bir ehemmiyet teşkil eder. Bu çerçevedeki eski eserleri toplu olarak tetkik eder ken, bunları bir üçlü tasnife tâbi tut mamıt doğru olur: 1 Her şeyden evvel lnsan lçjn ev olan tesisler: (höyükler), 2 MOdafaa maksadile yapılmış müstahkem mevkiler (kaleler ve hi sarlar), 3 Teker teker serpflmiş abideler, Birind zümre eski eserler tâli bir tasnife tâbi tutmak gerektir: A Uzvî yani tabiî hayat şartlarına cevab verir tarzda vucud bulmuş or ganik tesisler. B Cebrî olarak, muayyen hâdise lerin tazyikile vucud bulmuş organik olmıyan tesisler. Bu feslslerin tarîhçesini yapan Ha tib şekil bakımından şöyle bir tasnif ,'apmıştır: 1 Höyükler, 2 Kaleler. 3 Hi sarlar (bir nevi politik ve idarî makarar). 4 Binefsihi harabeler. 5 Umu« mî olarak kaya ve kaya gibi abideler. 6 Tümülüsler. 7 Münferid serpilmiş eski eserler.> Profesör, tasniflerini izah ettikten ve her bir meseleye aid olan resimleri gösterdikten sonra Anadoludaki me deniyetlerin prehistorik devirlerden historik devirlere kadaf, bir devamlı Iık fikrine tâbi olarak doğmuş, yaşa mış, inkişaf etmiş ve kıymetli izler bırakarak göçmüş olduğunu anlattı. Ve sonunda hükumetin ve ilim müesseselerimizin bu sahadaki kıymetli ça lışmalanmn çok daha verimli bir kıy met edinebilmesi hususunda, vatan daşlanmızın her birinin bu başarıda şerefli bir hissesinin bulunmasını te menni fle kıymetli konferansım aşağı daki şıı veciz ve canlı cümlelerle bitirmiştir: < Anadoluda halen Iki bini aşma yan eski âsar bulunmaktadır. Bu miktara bir ikinci bin de sizler katınız. Anadolu, en eski külfür tecellilerinin beşikliğini yapmış bir kıymetli ilim ve umır ocağıdır. Ve kültürlerin sey rindeki devam ve bağlantı fikrini dünyada bu beşikten daha ziyade başka hiç bir beşik göstermemektedir. Binaen aîeyh aydın yolumuzu bir kat daha aydmlatacak olan bu mütemmim iki bin veni eski eserlerin ışıŞa çıkmasında da siz vatandaşlann şerefli bir hissesi ol ması, çn samiml dileğimdir.» or. „ t Millî güreş takımı seçme müsabakalanna giren güreşçilerimiz Avrupa birinciliklerine iştirak edecek Türk millî güreş takımını tesbit için Ankara, îstanbul, îzmir ve Balıkesir güreşçilennin dahil olduğu seçme müsabakalanna dün gece de devam edildi. Müsabakalan takib için oldukça ka labalık bir seyirci kütlesi Beyoğlu Halkevi salonunda toplanmıştı. Alınan teknik neticeler şunlardır: Birinci güreş: 61 kilodan Hasan Tahsin (îstanbul) ile Basri güreştiler. Mü sabaka çok çetin oldu. Neticede Hasan Tahsin 13 dakika 50 saniyede tuşla kazandı. îkinci güreş: 61 kilodan Ahmed (Balıkesir) ile Ahmed (Ankara) güreşti ler. Güreş çok kısa surdü ve Ankaralı Ahmed 24 saniye gibi kısa bir müddet içinde tusla kazandı. Üçüncü güreş: 61 kilodan Suad (Ankara) ile Mahmud (Ankara) güreştiler. Güreş, çok çetin oldu. Maamafih Suad daha üstün güreşiyordu. Nitekim 4 da kika 35 saniyede tuşla rakibini yendi. Dördüncü güreş: 66 kilodan Bekir (tzmir) ile îzzet (îstanbul) güreşecekti. Fakat dün geceki güreşte kolu sakatlanan Bekir güreşmedi ve îzzet hükmen garib sayıldı. Beşinci güreş: 66 kilodan Yusuf As lan (Îstanbul) ile Yahya (îstanbul) güreştiler. Güreş sert ve çetin oldu. îki rakib de bir fırsat elde edemeden birinci devreyi müsavi bitirdiler. îkinci devrede Yahva hafif bir üstünlük gösterdi ve müsabakayı sayı hesabile kazandı. Altmcı güreş: 72 kilodan Mustafa (Ankara) ile Ahmed (Balıkesir) gü reştiler. Ahmed, baştan itibaren hâkim güreştiği halde, 14 üncü dakikanın 35 inci saniyesinde tuşla yenildi. Yedinci güreş: 87 kilodan Şevki (îstanbul) ile Mustafa (îstanbul) güreştiler. Mustafa bir dakika 12 saniyede tuşla kazandı. Sekizinci güreş: Ağır sıkletten Ço ban Mehmed (îstanbul) ile Salih ( î s tanbul) güreştiler. Güreş Salihin kaçması ve Çobanm kovalaması arasında geç ti ve Çoban sayı hesabile galib sayıldı. Dokuzuncu güreş: 56 kilodan Ke nan (îstanbul) ile Mustafa (Ankara) arasmda yapıldı. Günün en güzel müsa bakasını çıkaran bu güreşçilerin kuvveti tamamen denkti. Kenanm daha tecrübeli bir güreşçi olmasma rağmen ilk on da kika berabere bitti. Kur'ayı kazanan Kenan, ikinci devreye üstte güreşerek girdi. Fakat son dört dakikava kadar altta ruttuğu puvan üstünlüğünü, tusla kazanmak hevesi yü zünden 4 dakika içinde kayberü ve sayı hesabile yenildi. Onuncu güreş: Ahmed Kuloğlu (t$tanbul) ile Hasan Tahsin (îstanbul) güreştiler. ! 16 ncı dakikada Hasan Tahs'n Kuloğlunu tuşla mağlub ederek, bugünkü ikİ güreşi de tuş yapmak suretile kazanmısoldu. ; On birinci güreş: 61 kiloda MahmuJ (Ankara) ile Ahmed (Ankara) güreştiler. Neticede Ahmed 9 dakika 55 saniyede Mahmudun sırtını yere getirdi. On ikinci güreş: Basri (Îstanbul) i< l Suad (Ankara) arasında idi. Fakat, Bas^î ri gelmemiş olduğundan Suad hükmenh galib sayıldı. On üçüncü güreş: 66 kilodan Yahya", (Îstanbul) ile îzzet (Îstanbul) güreşti ler. Güreş çok sert ve çetin oldu. Yir minci dakika sonunda Yahya hükmen ga* lib sayıldı. On dördüncü güreş: 72 kilodan Fa ik (îstanbul) ile Ahmed (Balıkesir) reştiler. Daha ilk saniyelerde rakibinfl üstün olduğunu gösteren Faik, 5 dakika 1 6 saniyede tuşla kazandı. On beşinci güreş: 56 kilodan Ali (Îzmir) ile Mustafa (Ankara) güreştiler. 2 dakika 55 saniyede Mustafa Aliyi tuşla vendi. On altmcı gtireş: Suad (Ankara) ile Ahmed (Ankara) arasında yapıldı. Ahmed 20 inci dakika sonunda ittifakla gjp»" lib sayıldı. On yedinci güreş: 79 kilodan lsmail (îzmir) Hasib (Îstanbul) ile güreşecekti. Hasib gelmedığinden îsmail hükmen galib sayıldı. On sekizinci güreş: 72 kiloda Faik (îstanbul) ile Enver (Îzmir) güreşti. Neticede Faik rakibine hükmen galib' geldi. Seçmelere yann aksam devam olu nacaktır ^ Hükumetçiler amtdane mukavemet ediyorlar Gasp 20 Havas Ajansı muhabirinden: General Yage'nin kuvvetleri, Gasp'ın şarkında mühim mevkiler işgal etmişler dir. Hükumetçilerin mukavemeti anudane olmuştur. Hükumetçiler, ellerindeki toprakları adım adım müdafaa etmişlerdir. Tayya reler, bu harekâta geniş mikyasta iştirak etmiştir. Hükumetçilerin zayiatı, agırdır. Bu yeni ileri hareket sayesinde Frankist kuvvetler, Katalonyaya takriben 15 ki lometrede bulunmaktadırlar. «Fedakâr ve kahraman şehir» Burgos 20 General Franko'nun riyasetinde toplanan nazırlar meclisinde Hariciye Nazın beynelmilel vaziyet hakkında mufassal izahat vermiştir. Meclis, Teruel'e «fedakâr ve kahraman şehir» ünvanınm verilmesine karar vermiştir. Tayyarelerin bombardımanı Saragos 20 Aragon cephesinin her noktasında tayyareler, büyük bir faali yet sarfetmişjerdir. Bir çok tayyareler, düşmanın mevzilerini ve hükumetçilerin tecemmü noktalannı bombardıman et mişlerdir. Barselon'da 700 kişi öldü, 1200 kifi yaralandı Barselon 20 Dün sükunet devam etmiş ve halk normal hayatına tekrar başlamıştır. Yaralananlardan 15 kişi ölmüştür. Şimdi ölenlerin miktan 700 e ve yarahlaın da 1200 e varmıştır. Barselon'da idama mahkum olan casuslar Barselon 20 Casusluk mahkemesi dün üç kişiyi idama mahkum etmiştir. Bunlardan biri kadmdır. Frannz ve îngiliz protestosa Londra 20 Ingiltere hükumetî, Fransa hükumeti ile mutabık olarak Barselonun feci surette bombardımanını protesto ederek bu bombardımanın hukuku düvele aykın olduğunu bildirmiştir. Boluda ağac bayramı Bolu 20 Bugün bir çok köylerin iştirakile bir ağaç bayramı yapılmıştır. Şosa üzerinde bulunan bir çok köyler yol boyunca karşılıklı ağaç dikmişlerdir. Bayrama llbay, Halkevi kollan, bir çok hallc iştirak etmis, ağaclar etiketlendirilerelc bakıcı ve dikicinin adı yazılmış ve defterî muhtarlara teslim edilmiştir. Bir asi tayyareti düşürülmüş Barselon 20 Bu sabah saat 8 de bir hükumet avcı tayyaresi üç asi deniz tayyaresine hücum ederek birini Barselonun 60 kilometre batı cenubunda yere düşürmüştür. Diğer iki tayyare Palama de Majork istikametinde kaçmışlardır. Maden işçisi bir çeşid elbise giyecek Ankara 20 (Telefonla) İktısad Vekâleti, kömür havzasile madenlerde çalışan kolcu ve hademelerin bir çeşid elbise giymelerini kararlaştırmıştır. Bu karar hazirandan sonra tatbik olunacak tır. Karabükte mesken buhranı Safranbolu (Hususî) Krabükte kurulmakta olan demir, çelik fabrikasm da çalışan ameleler için inşaat sahasın da kâfi miktarda muvakkat barakalar kurularak amelenin iskânları, barınmalan temin edilmiştir. Fakat fabrika in şaatında çalışan haricden gelmiş bir kısım san'atkâr, ustalar ve usta başılarile o sahada para kazanmak üzere gelmiş olan esnaf için îstasvon civarında muhtelif tarz ve şekillerde tuğla ve kerrnçten alelâcele yapılan beş, on binadan başka barınacak yer olmadığmdan bu binalarm da kiraiarı ilk zamanlarda Ankaradaki mesken kiralarmı hatır latmaktadır. Kiraların bu kadar vüksek olmasma rağmen gene ihtivacı kar^ıluramadığmdan bir kısım aile sahibierile vüz kadar kimse 13 kilometre mesafedeki Safranbolu kasabasında ikamet ederek aksam, sabah otobüslerle fabrikava gidip ge1inek ıstırarmda kaîmıslardır. Daha fabrika in^aatma baslanmadan evvel Karabükte arsa ve arazi sahibleri tarafından burada bir inşaat plânı vaptırılarak esası kurulacak olan is tasyon mahallesinin bu plâna göre yaptınlması hakkında hükumete müracaat edenler olmuşsa da bir netice alınma dığından geçen senenin evlulünde metodsuz, plânsız alelâcele binalar yapılmağa başlanmış, bu suretle o sahada gayrimuntazam ve gayTimuttarid beş, on bina vücude gelmistir. Lâkin ma hallin ehemmiyetile mütenasib bir tarzda esası kurulamadığı gibi orada bu günkü mesken ihtiyacını da teminden uzak kalmış, Karabükte mesken buhranı ve dolayısile yüksek kira bedeli tabiatile zuhura gelmiştir. Para cezasına mahkum edildi Tokyo 20 19 şubatta bîr fırtma es nasmda Çugaru'daki askerî memmli mıntakada demirlemiş olduğundan layı hakkında takibat yapılmakta olatfj Kuznetzotroi adındaki Sovyet gemisi nin kaptanı bin yen para cezasına maH« ] kum edilmiştir. Pariste yapılan mühim bir içtima Paris 20 Blüm, Vensan Oriol, Daladier ve Pol Bonkur bu sabah Başve kâlet binasmda mühim bir içtima ak dederek hali hazırdaki haricî meseleler hakkında görüşmüşlerdir. Blüm, bundan sonra Dormua, daha sonra da Fransız Bankası müdürü Pier Furniye ile görüşmüştür. Paris 20 Fransanın Brüksel sefiri Barieton, diğer payıtahtlardaki arka daşları gibi önümüzdeki hafta içinde Hariciye Nazırı Pol Bonkur'la görüşe cektir. süren bir tecrübe ile Türkiyenin sadık ve samimî dostudur; çünkü Türkiyenin Balkan Antantına pek sıkı surette ve candan bağlılığı Yugoslavyanm en geniş halk tabakalanna dal budak salmıştır; Yuaoslav milleti büyük Türkiyenin Yüce Önderinin Balkan Antantma bütün dostluklann fevkinde istisnai bir önem vermekte olduklarma kuvvetle iman et miştir.» Avala Ajansı müdürünün bu güzel sözlerinin derin tesiri altmda hakikî bir haz duyarak kendisine veda ettim. Mehmed Süleyman Pasîç Atletizmde yeni çıkış usulü Zannımca Türkiye; 1918 senesinden sonra doğan, (eski) yi hatırlamıyan ve yeni, muzaffer ve müsbet Kemalist Türkiyesinden başka Türkiye bilmiyen ne silden kuvvet ve ilham bekliyebilir. Onun içindir ki Balkan Antantı mefkuresinin Kemalist Türkiyenin yetiştirdiği nesiller tarafından kabul edilip benimsenmesine Yugoslavyada bilhassa değer verilmek tedır, Türkiye sosyetesinin ileri gelenlerile Türk devletinin zimamdarlarına saygılarını sunmak ve Balkan Antantı konseyi toplantılanna bizzat iştirak ederek Yugoslavyanm Türk dostluğuna ve Türkiyenin yapıcı ve banş sever kuvvet ve teşriki mesaİMne nekadar büyük bir ehemmiyet vermekte olduğunu isbat etmek maksadile bu sene şubatmın sonanda Ankaravı ziyaret eden büyük devlet adamımız Doktor Milân Stoyadinoviç'in seyahati esnasında geçtiği her yerde kız ve erkek her sınıftan gencliğin müşarünihas belâgat ve harareleyhe karçı gösterdiği candan sevgi, sayg Kemal millî Türk ihtezahüratının kıymet ve mahiyeti nazateceddüdünün bülün nmızda o nisbette büyüktür. geçirdiği safhalan baanlattı. O andan itiYugoslavya, derin bir kanaat ve uzun Kısa mesafeli koşularda, müsabıklann pistte kendilerine göre çukurlar kazıp ve ayaklannı bunlara davıyarak hız alma usulünün değiştirildiğini ve bunun yerine starting blok denilen hususî bir aletin ikame edildiğini yazmışhk. Starting blok iki ayak arasmdaki mesafeyi istenildiği kadar açıp kapamağa ve tabanlann dayandığı tahtaya arzu e* dilen meyli vermeğe mahsus makanizmaları taşrmaktadır. Yukanki resim, 1 ikincikânun 1939 tarihinden itibaren kullanılması mecburl olan bu aletle çıkış yapan bir atleti gös1 termektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: