7 Nisan 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

7 Nisan 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

L. »* 7 Nlsan 1938 Mimar Sinan için yapılacak ihtifal Dünkü kısmın hulâsası (Muharririn, Mak Vilyams ismindeki bir dostu, yıldırımın, fareden korkmı yan kadmları bile bavıltacak kadar korkuttuğunu söyliyerek kendi başından geçen bir vak'ayı anlatır. Mak Vilyams, bir gece, nereden geldiğıni anlıyamadığı bir inilti ile uykudan uyanır. Bu inilti karısının sesidir ve kendisini, «Mortimer! Mortimer!» diye çağırmaktadır. Mortimer, kansma, nerede olduŞunu sorar; kadm, pabuç lukta saklı bulunduğunu sÖyler. Meğer, fırtmadan ve gök gÜrUltüsünden korkup orava saklanmış. Karı koca arasında bir muhavere başlar. Kadm, kocasmm derhal yataktan çıkmasım ister. Mortimer yataktan kalkar. fakat o esnada bir şimsek cakar. Kadm, bu şlrnseği ve onu takib eden gök gürültüsünü, kocasmm o esnada yemin etmiş olmasma atfeder. Mortimer kibriti çakıp etrafını görmek ister; kansı yıldırımın ısığa geleceğini söyliyerek mâni olur. Ocağın yanmda durmasma, pantalonunu giymesine, şarkı sBvlemesine, kapıvı acmasına, musluğu acıp elinl vüzünü yıkamasına, du varm dibinde oturmasma hep o yıldınrm cezbetmek korkusile müsaade etmez, nihavet, pabuçluğa kendi yamna ça ğınr.) Kanmm yanına, pabuçluğa sığınmak îstedim. Fakat, ikimizin bir arada oraya sığmamıza imkân yoktu. Kapı kapanınca boğulacak gibi oluyordum. Nefes ala bilmek için elimden R«ldigi kadar uğra$tım; akıbet dı?an çıkmaga mecbur oldum. Karım «slendi: Mortimer, canını kurtarmaRa bak. §b'minenin kenarında duran şu Aİmanca kitabı ver. Oradaki şamdanı da getir atn" ma, yakma. Kibriti bana ver, mumu ben burada yakarım. Kitabda yildırıma kar$ı tedbir tarif ediyor, onu okuvacağım. Şöminenin üstündeki ufaktefekten bir ikisini devirip kırdıktan sonra kitabı buldum. Karım biraz sesini kesti, »onra tekrar basladı: Mortimer? Ne oluyor? Birşey yok, kedi uyandı. Kedı mi uyandı? Eyvah! Bıttik! Yakala, lâvaboya kapa! Aman çabuk ol kocacığım! Kcdide clektrik vardır. Ah şu geceyi sağ salim bir fleçirseml Karımın, bo&uk hıçkırıklan tekrar kulağıma gelmemis olsaydı, zifiri karan" lıkta, kediyi yakalamak için kolumu bile kımıldatmazdım. Hepsi de sivri kenarlı bir yığm eşya arasından dolaşarak, kediyi bin müşkülâtla, dolabın altında yakaladım. Oda da, yüz dolarlık kadar öteberi kırmıj, ayak kemiklerimi hayli acıtmıştım. O esnada, pabuç odasından, karımın hıçkı " rıklarla karışık sesi gene işitildi: Kitab diyor ki, en emin çare, odanın ortasına bir iskemle koyup üstüne çıkmak ve ayakta durmakmı$ Mortimer. Iskemlenin ayaklarını, gayrinâkil cisimler" le tecrid etmeliymiş. Yani, iskemlenin ayaklannı cam üstüne koyacaksın. Aman kocacığım çabuk ol, bak gene gök gürledi! Bu sefer de cam aramağa koyulduk. Evdeki bardaklarm hepsini kırdıktan sonra, nihayet dört tanesini iskemlenin ayaklarına koydum ve yeni talimata intizar ettim. Karım, gene kitabdan okumağa de vam etti: Bak, almanca kitabda ne diyor. «Fırtına esnasında insan, üstünde madenî eşya bulundurmalıdır. Yüzükleri, saatleri, anahtarları muhafaza etmelidir... Ve soba, ocak, ıskara gibi... Bir araya toplanmış müteaddid madenî eşyanm bulundugu yerlerde kat'iyyen durmamazlık etmemelidir». Bu ne demek Mortimer? Madenî eşyayı üstünde bulundurmalıdır mı diyor, yoksa bulundurmamalıdır mı? Vallahi ben de pek anlıyamadım. Biraz karışık birşey. Zaten almanca cümlelerin hepsi azçok karışıktır. Amma, bana kalırsa, bunun manası madenî eşya bulundurmalıdır olacak. Evet, öyle olduğu besbelli. Para* tonerin esası da bu değil mi zaten? Mortimer, senin bir itfaiye başlığm vardı; onu giysene. Halis madendir. Sıkı sıkı kapalı bir odada, boğucu bir hava icinde, başına itfaiye tası geçirip o" turmak kadar agır, sıkıcı ve rahat3iz bir vaziyet olmaz. Hava öyle sıcaktı ki, geceliğim bile fazla gelivordu. • Mortimer, başın kâfi değil, vücudünün orta kısmını da muhafaza etmek lâzıra. Askerlik zamanından kalma kı lıcını da beline bağlar mısın? Bağladım. Karım devam etti: Simdi de ayaklarınm icabına bak" malı. Mahmuzlarını da tak. Mahmuzlarımı da taktım ve sükune timi muhafaza etmek için azamî gayretimi sarfettim. Mortimer, kitabda birşey daha var. Diyor ki: «Fırtına esnasında... Çanlan çalmamak çok tehlikelidir... Hava cereyanı... Kulenin irtifaı yıldınmı cez bedebilir». Mortimer! Bu ne demek? Fırtınada, kiliseîerin çanlannı çalmamak tehlikelidir mi demek istiyor acaba? Öyle olsa gerek. Galiba, çan kulesinin yüksekliği, ve hava cereyanının yokluğu fırtına varken çan çalınmamasını tehlikeli bir hale getiriyor. Esa»en, dikkat edersen, göreceksin ki... Her ne ise Mortimer. Boşuna çene çalıp da vakit geçirme. Haydi kocacığım, mutfaga koş, orada, yemek zamanı çaldıgımız büyük çan var, onu al. Çabuk Mortimer, kurtulduk de* mektir. Evimiz, oldukça yüksek bir dağ tepesindedir ve bir vadiye bakar. Civanmız çiftliklerle doludur. Bu çiftliklerin en yakında bulunanı da bize üç, dört yüz metre kadar mesafededir. Ben, koca çanı elime almış, iskemle nin üstüne çıkmış, var kuvvetimle çalmaga başhyah yedi sekiz dakika oluyordu. Birdenbire, pencerenin kanadını, dışarr dan bir el itti ve odanm içine bir fener uzandı. Başımı çevirip baktım. Pencerenin önünde bir yığın insan toplanmıştı. Bir sürü kafada bir sürü göz benim acayib kılığımı seyrediyordu. Çan elimden düstü; iskemleden in dim; hayretler içinde beni seyreden kalabalıga: Merak etmeyin, dedim, birşey yok. Fırtına var da, yıldınm inmesin diye... Fırtına mı? Yıldınm mı? Aman Mösyö Vilyams, rüya mı görüyorsunuz? Yıldızlara baksanıza! Gökte bir tek bulut yok. Gökyüzüne baktım. Havretten küçük dilimi vutuvordum. Nasıl olur? dedim. Pancurun a ralıklarından şimşeği mükemmelen gördük. Gök gürültüsünü de isjttik. Kalabalık, hep birden kahkahalarla gülmege başladı. Hepsi sırtüstü yere düştüler. İkisi öldü. Sağ kalanlar: Hay çok yaşıyasın, dediler. Pencereyi açıp dışarıya bir bakmak yok mu? Sizin işittiğiniz gürültü top sesleriydi. Aydınlıklar da, donanma. Geceyarısı haber geldi. Garfield Reisicumhur intihab edilmiş, şenlik yapıyoruz. Meğer, fırtına filân hep bizim hayalimiz mahsulü imiş. Maamafih, bir hakr kat öğrendim. Yıldırımdan tahaffuz çareleri meğer o kadar çok, o kadar tesirli uni? ki, yeryüzünde yıldınm çarpıp ölen insanlar bulunmasma hâlâ akıl erdiremiyorum. HA.'IDİ Çeviren: VAROĞLU RADVO Kanada bülbülü: Dinna Dörbin Sabahm 9 undan akşamın altısına kadar çalışan ve kendini daima mes'ud hisseden gene bir Rn aksamkî program J ANKARA: 12,30 karışık plâk neşTİyatı 12,50 p l â k : Türk mujsıkisl ve halk ş a r k ü a n 13,15 dahüî ve harlcl haberler 18,30 plâkia dans muslklsi 19,15 T u r k musikisi ve halk şarkılan. (Makbule Çakar ve arkadaşları) 20,00 s a a t âyarı ve a r a b c a negriyat 20,15 radyofonik temsil 21,00 fotoğrafçılık hakkında bir konuşma: Safder Şukrü21,15 stüdyo orkestrası 22,00 ajana haberleri 22,15 yarınki program. ISTANBUL: 12,30 plâkia T ü r k musikisi 12,50 hava dis 13 05 plâkia Türk musıkLsi 13,30 m u h tehf plâk n e ş n y a t ı 14,00 SON 17,00 I n kıiâb tarihi dersi: Umversıteden n a k l e n . Yusuf Hıkmet Bayur 18,30 çocuk t i y a t r o su (Tilklnin mariîetleri) 19,15 spor m u sahabelerı. Esref Şefik 19,55 borsa h a b e r leri 20,00 Sadi Ho$s&3 ve arkadaşları t a rafından Türk musikisi ve halk şarkıları 20,45 hava raporu 20,48 Omer Rıza t a r a Iından arabca soylev 21,00 Radıfe v« arkadaşları t a r a f ı n d a n Türk mıtsıklsi ve halk şarkıları, (saat a y a n ) 21 45 ORKESTRA 22 15 ajans haberleri 22,30 plâkia sololar, opera ve operet parçaları 22,50 son haberler ve ertesi günun programı 23 00 SON. VTYANA: 18,20 karışık yayın 20,15 ŞAN KONSERI 21,05 ESKI VE YENİ DANS HAVA LARI 22,20 ORKESTRA KONSERI 23,05 haberler 23 25 musiki (kısa dalga)24,05 DANS ORKESTRASI. BERLIN: 18,15 EĞLENCELİ MUSİKİ VE DANS HAVALARI 19 05 ODA MUSİKİSİ 19,50 spor, hava. haberler ve saire 20,15 OR KESTRA KONSERİ 21,05 ORKESTRA KONSERİ 23 05 haberler, h a v a ve saire 23 35 GECE MUSİKİSİ 1,05 KONSER. PEŞTE: 18,05 KORO KONSERİ 18 45 konferans19,10 ÇINGENE ORKESTRASI 19.50 ko nuşma, piyes 21 45 ORKESTRA KONSERİ 22 25 PIYANO KONSERİ 23,05 h a berler 23,30 ÇINGENE ORKESTRA3I 24 05 OPERA ORKESTRASI 1,10 haberler. BUKREŞ: 19,03 konuşma, gramofon, konferans 20.05 Org konseri 20,35 PIYANO KONSERİ 21,05 konferans 21 25 AKŞAM KONSERİ 22 35 haberler, hava ve saıre 22 50 GECE KONSERİ 23,50 haberler LONDRA: 19,05 MUSİKİ Bah'm eserleri 1935 gramofon, haberler ve saire 21,20 PİLÂRMONIK KONSER 23 40 karışık yayın 24 05 DANS ORKESTRASI 24,35 gramo fon. haberler, hava ve saire. Eminönii Halkevi bir program hazırladı Eminönü Halkevinden: Yüce Türk mimarı (Sinan) m ölü münün 350 nei vıldönümü olan 9 nisan 938 cumartesi günü. Süleymaniyedeki mezarı onünde aşasıdaki pro?ram gibi bir ihtifal vamlacaktır Bu ihtifale bütün yurdda«ları davet ederi2. 1 İhtifal safit 16 da şu sıra ile yapılacaktır: A İstıklâl marşı. B Güzel San'atlar Aka^emisî mi marî talebesinden Kemal Elâgöz tara fıpdan sövlev. C Yüksek Mühendis mektebinden Fakih tarafından söylev. Ç Genclik namına Üniversite ar keolojiden Bahadır tarafından söylev. D Mimar ve mühendisler namına mühendis Abdurrahman Naci tarafın dan söylev. E İstiklâl marşile ihtifale son verilecektir. 2 îhtrfalden e\rvel saat 15 te civar lî^elerden Güzel San'atlar Akademisi, Yüksek Mühendis mektebi, Nafıa Teknik okulundan gelecek talebe ile sair istivenlere mimar Talât Özısık ve Güzel San'atlar Akademisi mimarî talebeshv den Saim Sülevmaniye camisinde vüce Mimaruı hayat ve eserleri hakkında izahat verecekler ve oradan topluca ihtifal yerine gelinecektir. 3 Kültür Direktörlüğü o gün ilk okullarda talebeye Mimar Sinan ve eserleri hakkmda malumat verdirecektir. 4 0 jfün Anarddaslara parasız olarak (Mlmar Sinan) rozetlerl daŞıtılacaktır. 5 Gece saat 18 30 da Eıimlz tivelerinden Eski Eserler Müzeleri miman Kemal Altan radvoda yüce Mimar hakkmda bir konferans verecektir. 6 Beledive. C. H. Partisi, îst. Hal kevleri adma Eminönü Halkevi, Nafıa Teknik okulu, Vakıf Işleri direktörlüŞü, Güzel San'atlar Akademisi, Yüksek Mühendis okulu, Mimarlar ve Mühendisler Birlikleri, Nafıa Teknik okulu mezunları Birliği ve sair istiyenler birer çelenk koyacaklardır. Dinna Dörbin rad>o partöneri komik £di Kentor ile birlikte Amerikalı emprezaryolardan Cek Cerii'in keşfettıği ve komık E,dı Kentor'un yükselttigi Dinna Dörbin'in ilk filmi «Uç Modern Kız» dünyanın her tarafında olduğu gibi bizde de muvaffakiyetler kazanmıştı. Geçen akşam ayni artistin ikinci filmi «100 erkege bir kadm» matbuat erkânına hususî bir seanste gösterildi, Greta garbo'nun kocası bestekâr Stokovski'nin gerek musikisini tanzim, ge rekse bizzat rol almak suretile temsiline iştirak ettiği bu kordelâda küçük artistin san'atkârane kudretinden ve güzel sesinden çuk mükemmel istifade edilmiş ve eser bir musiki ziyafeti haline gelmiştir. Dünyanın her tarafında «Kanada Bülbülü» lâkabıle anılmakta olan on beş yaş:ndaki Dinna'nın hususî hayatı bu yajtaki yavrulara cidden nümune olacak bir şekildedir. Akşam saat sekizde yorgun argm eve gelen kızcağız, her zaman meşgul ol mayı çok »evdığı çapraz kelıme bulmacalannı halledecek vakit bulamadı mı o kadar hiddetlenir ki, çok defa gözlerinden yaşlar gelir. Çünkü ertesi gün saat yedide kalkabilmek.için yemeğinı yeryemez yatağa girmesi lâzımdır. Sabahleyin kahvaltı ettikten sonra bir çe>iek kadar §an ek zersisr yapar. Saat sekizde arabasına biner, bir saatlik uzun bir yol kateder ve 9 da stüdyoya muvasalatla hemen işe başlar, iki saat çalışır. Saat on birde öğleden evvele aid mesaisi bitmiştir. Saat ikiye kadar serbesttir. Bu arada ikinci kahvaltısını yapar, bir saat uyur, öğle yemeğini yer. Saat ikide mensub olduğu şirketin kendisine tahsis etmiş olduğu hoca gelir. Dinna'yı açık bir otomobile bindirir ve derslerini orada verir. Çünkü sesinin daima iyi halde kalması için gene kızın mütemadiyen açık havaya ihtiyacı vardır. Holivud'un güzel manzaralı civannda mütemadiyen gezinirler ve ders okurlar. Saat üçte stüdyodaki faaliyet tekrar başlar. Saat altıda Dinna artık tamamıle serbestir. Gene kız açık havada hergün aldığı bu bir saatlik derslerden fevkalâde memnundur. Yalnız matematiğe pek aklı ermediği için onu hiç sevmez. Arada sırada: Bir çeyrek hesab, hendese okuya ciğıma sekiz saat şarkı soylemeğe razı yan! Diye etrafmdakilere derd yanar. Işte, Dinna bu şekilde çok çalışan fafakat kendisini daima mes'ud hisseden bir gene yıldızdır. Zaten ruhundan bahtiyarlık taşmamış olsaydı bu kadar iyi şarkı söyliyemezdi ki!. M e v 1i d Ziraat Vekâleti heyeti teftişiye reisi Bay Bekir Şasamn refikası merhume Bayan Mehrıbanın istirahati ruhu için 8 nisan 938 cuma günü saat 15 te Beyoğlunda AtŞa camimde Mevlid okuttu rulacağından arzu buyuran zevatın teşrifleri rica olunur. OŞlu Avni, k m îhsan Palto hırsızı yakalandı Bir hafta evvel Haydarpaşa lisesi talebelermden Sulhinin 54 liralık paltosile eldivenleri, ayni lise talebelerin den Efdalin paltosile eşarpı çalmmıştı. Polisçe yapılan tahkikat neücesînde bu işin failinin Fuad isminde biri olduğu anlaşılarak yakalanmış ve mesruk eşya sahiblerine iade edilmlştir. Trabzon Belediyesinin bütçesi Trabzon (Hususî) Belediye mec lisi nisan içtimaını yaparak 938 yılı bütçesini tetkik ve tasvib etti. 189,900 lira olarak tesbit edilen yeni bütçede geçen senekine nisbetle 24,314 liralık bir varidat fazlahğı vardır. Elektrik şirketi heyeti umumiye toplantısı da yapılmış ve münhal azalıklar için intihab yapıldıktan sonra elektrik kilovatmın 7 den 13 kuruşa indirilme sine karar verilmiştir. Belediye ile Elektrik şirketi müştereken bir buz fabrikası kuracaklardır. f Bir iki satırla *£• Fransız piyes muharrirlerinden ve sinema âmillerinden Marsel Panyol'un «Fanni» ismindeki piyesi Pariste filim haline getirilmiş ve başrolü meşhur Fransız aktörü «Remü» oynamışb. Ayni eser Amerikada da filme çekildi ve başrolü Vallas Biri temsil etti. Bu hafta mezuniyetle Parise gelen Vallas Biri bu seyahatinden istifade ederek Fanni'nin Fransız kahramanı Remü'yü ziyaret etmiş, fakat serbestçe görüşmeleri mümkün olamamıştır. Çünkü Vallas bir kelime fransızca bilmediği gibi Remü de tek kelime ingilizce konuşamıyordu. Bereket versin Marsel Panyo yetiserek tercümanlık yapmış ve o sayede anlaşmışlardır. Vallas Biri bu münasebetle süıemada bir yenilik yapacağınj ve dekorsuz siyah perde önünde bir filim çevireceğini söylemiş, Remü de Marsel Panyol'un «Ekmekçinin kansı» piyesindeki başrollerden birini oynıyacağını bildirmistir. Daktilo aranıyorj Pransızca ve türkçe iyi bilen bir Türk daktiloya ihtiyac vardır. îki ecnebi dili bilenler tercih olunacaktır. Gazetemiz idarehanesine müracaatleri. CEMAL SAHİR Aşk resmi geçidi Büyük Paramunt operetini Yeni kadro ve bü yük müzikle temsil edecektir. ERTUĞRUL SADÎ TEK Tivatrosu EDÎRNE Cumhuriyet sinemasmda cuma günü akşamından itibaren yabıız bir hafta temsil verecektir. TURAN TİYATROSU Bu aşkam San'atkâr Naşid ve arkadaşları Hakkı Ruşen, Eyüb Sabri birlikte Matmazel Miçe Pençef varyetesinin iştirakile (Köylü nişanı) komedi 3 perde T^f Rejisör Erih Pomma, başrolünü Ingiliz artisti §arl Lavton'a oynattıgı «İntikam gemisi» filminin atölye faali yetine aid bütün işleri bitirmiştir. Bu kor" delânm mevzuu Malezya adalarındaki yerlilerin eline düşen bir beyazın hari kulâde maceralarını ihtiva etmekteydi. Fakat rejisör Malezya adalanna kadar gitmektense filmin dış sahnelerini Fransanın cenub sahillerinde çevirmeği tercih etmıstir. Tfc Holivud'da sinema artisti Kler Trevor yeni çeşid bir şantaja maruz kal* mıştır. «Prestiskârlannızdan biri» imzasile yıldıza mektub yazan birisi stüdyo daki odasmda kendisini tam 36 saat bek* ledigini, fakat gelmedigini görünce çıkıp gitmege mecbur olduğunu bildirmekte, ayni zamanda odada 30 dolarlık bir çek düşürdügünü iddia ile bunun iade veya tazminini istemektedir. Artist mektubu hemen zabıtava vermiş ve bu işi yapan aranmaga baslanmıstır. Rumca gazeteler BERLITZ FRANSIZCA İNGÜZCA ALMANCA v s.| VE U M U M Î DERStER .373 İSTİKLÂL CAD ANKARA SAYLAVLAR CAD r îstanbulda intişar eden rumca gazetelerden bazılarının Atinaya sokulmadığı yaalmıştı. Dün bu gazete sahiblerinin bize vaki olan müracaatlerinde bu ha berin doğru olmadığı bildirilmiştir. Samatya Ş E N sinema bu hafta ıki film ^ Hanri Gara, Andre Lafor ve diğer •jç Amerikada «Cazbandm tarihi» îsbirçok Fransız artistlen «Geceyarısı bom minde bir filim çevrilmektedir. Baş rollebası» isminde bir kordelâ yapmaktadır ri Alis Fay, Tayron Pover, Don Ameç lar. oynıyacaklardır. S İ R L E Y C A N t L E R A S İ K R A L I 1 Paris Paris sergisindeki paviyonunun bugünkü hali. Alman göreceği hattanın en büyüic filmi i PETRO EZARI Sinemasında ilâveten: TÜRK BU AKŞAM iPEK v e S A R A Y sinemalannda birden H U S U S Î Türkçe sözlü ve Türk musikili KRALİCE ViKTORYA Fransızca sözlii ve zengin ve muhteşem sinema harikasını «MİLLETLER KUPASI» buyük mükâfatına lâyık görülmüş olan HiND ve baştan aşağı Hindıstanda filme a'ınmış olan 4 'at»rasını, ihtişam ve güzelliğini asla unutamızacağınız bir film D i k k a t : Bugün saat 2,30 4,30 6 30 seanslarında son defa olarak AŞK HEYECAN KAHRAMANLIK İHANET MUTHiŞ MACERALAR muazzam sahneler On bînlerce figüran Şaheserierin şaheseri takdim edilecektir. Bu hafta S A K A R Y A sinemasında gidip görünüz Seansîar : Saat 2 4,15 6 30 ve 9 da Mihracenin Gözdesi

Bu sayıdan diğer sayfalar: