17 Mayıs 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

17 Mayıs 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iZUMHURIYET 17 Mavıs 1938 Şehir ve Memleket Haberlerl ) Siyasî icmal Gayrimübadillere Hamidiye gemımiz dün ((Bu raporu bana Avrupa işleri tekrar nazikleşti aid emlâk satısı Karadenize çıktı sebzeci vermedi...)) Nakilcinin kuruntuladığı sahne! Tarihi romant [ Yazan: M. TURHAN TAN Komisyonların muamelâ0, henüz bir Patrona, bir Kabakçı olamamıştı, tı tetkik ve teftiş ediliyor henüz bir taht devirememişti, henüz bir Gayrimübadiller satış ve takdiri kıymet komisyonlarında bizzat Maliye Teflcaç vezir kellesi kesememişti tis heyeti reisinin riyaseti altında Maliye eden vazifeler haricinde bir suctan dolayı cezalandırmak lâzım gelince, insan kanı dökmekte tereddüd etmemeğe alışkm olan kabadayılar mücessem tereddüd kesilirlerdi. Çünkü onlarca kadın «zâf» m timsalidir ve zayıfa silâh çekmek te «namussuzluk» tur. Bu akidenin en kudretli iradeler üzerinde bile müessir olduğunu gösteren parlak bir misal vardır ve o misali tarihe Alemdar Mustafa Paşa vermiştir. Kabakçınm tahttan indirip kafese kapattığı Üçüncü Selimi yeniden tahta çıkarmak üzere Topkapı sarayına hücum eden Alemdar o karışıklık sırasında Sultan Selimin öldürüldüğünü görünce yaralı aslanlar gibi gökremege başlamış ve Sultan Mahmudun padişahlığını temin ettikten sonra bütün Enderun halkını kılıc dan geçireceğini söyliyerek aslanhanede fırıl fırıl dönmeğe koyulmuştu. Gazabı yamandı, sesi, gökgürlemesini andın yordu. Böyle bir demde, Alemdann emrile kafese kapatılan Dördüncü Suitan Mustafanm anası Mabeyn kapısma geldi, Alemdarın alçaklığından tutturarak ağzına geleni haykırmağa girişti. Onun savurduğu küfürlerin binde değil, onbinde birini Alemdann hazmetmesine im kân yoktu ve o gün Topkapı sarayında hüküm, yalnız Alemdann olup Ali Osman denilen ailenın çoluğunu çocuğunu, dişisini erkeğini toptan fınna attırsa kimsenin ağız açmasına imkân yoktu. Evet!.... Gözlerini kapamıştı, kalbine saplana • cak hançerin soğukluğunu hissetmeğe hazırlanmıştı. Fakat, topçu Mustafanm sevgisile daima sıcak duran ve her türlü ıs nrablar arasında gene sıcak kalan o kalb, böyle bir soğuk temasla yaralanmadı. Fazla olarak kollarındaki tazyik de kalktı. Nakilci, tek bir lâhza içinde cinnetten şuura avdet etmişti, düşüne düşüne geri çekiliyçrdu. Nilüfer, bu çekilişi görmedi. Yalnız kollanndaki tazyikin kalkmasile payandası alınmış bir duvar gibi yere yıkıldı ve ancak o zaman gözlerini açıp Nakilciye bakabildi. Herif, kollarını göğsüne ka vuşturmuştu, derin derin düşünüyordu!... Neden böyle olmuştu ve Nakilci, kendi cibilletinden beklenen hamleyi niçin yapmayıp da kadını bırakmıştı?.. Bu garibenin sırnnı o zorbanın gururunda ve taşıdığı zihniyette aramak lâzımdır. Nakilci, başıboş yetişen ve tesadüflerin yarattığı muvaffakiyetlerle megalomani'ye ( bii yüklük hastahğı) kapılan bütün tahsil den, terbiyeden mahrum zekiler gibi derin bir gurur sahibiydi. Nefsini herşeyin fevkinde tutmakta kalmazdı, kendisi için herkesin herseyi feda edeceğini zanne derdi. Gururun bir neticesi de gaflettir. Çünkü gurur, ruhta örülüp şuura örtülen bir perdeden ibarettir ve böyle örtü altmda kalan şuurun ise karanlıkta çalış • ması, gafletten gaflete düşmesi tabiidir. müfettisleri tarafından yapılan tetkikat devam etmektedir. Maliye Müfettisleri, on beş senedenberi gayrimübadil emlâkinin satış ve takdiri kıymetini elinde bulunduran komis yonların muamelâtını tetkik ediyorlar. ÖSrendiğimize göre, Maliye Vekâleti, bu komisvonları lâğva ve bu işi tamamen Gayrimübadiller cemiyetinin mes'uliyeti altma vermeğe karar vermiştir. Yalnız bundan evvel işin g'dişinin ve hesablann tetkikı münasib görülmüstür. Yapılan tetkikler sonunda kat'î bir karar verilecek tir. Yeni deniz yarsubaylannı alarak Marmara havzasında bir seyahat yapan Hamidiye mekteb gemimiz hazırlıklarını ikmal ederek dün saat 14.30 da limanı mızdan geçmiş ve Karadenize çıkmıştır. Hamidiye boğazdan geçerken halk ve vapurlar tarafından selâmlanmıştır. Dost Romanya limanlarile Bulgaristan limanlannı ziyaret edecek olan Hamidiye ayın 28 inde limanımıza dönerek Haydarpaşa önünde demirliyecektir. Hamidiye mekteb gemisi limammızda birkaç gün kaldıktan sonra Akdeniz sevahatine çıkacaktır. Bir sinirli, İlâmat dairesini altüst etti KÜLTÜR İSLERİ Ecnebi ve ekallîyet mekteblerinin imtihanları Ecnebi ve ekalliyet mekteblerinin tatil ve imtihanlarımn da resmî mekteblerle birlikte ve ayni zamanda yapıl ması düşünülmüştü. Bu karann mek teblerin bütçesine tesir edebileceği düşünülerek bu kabil hususî mekteblerin imtihanlarını kendi talimatnameleri dairesinde yapmaları muvafık görülmüstür. Dün sabah Adliyede garib bir vak'a olmuştur. Hakaretten beş gün mahkumiyeti bulunan Hıristo isminde bir genc, İiâmat dairesine müracaat ederek kendisinde sinir hastalığı bulunduğunu söyle miş ve Bakırköy Emrazı Akliye hastanesinin bir raporunu göstermıştır. Hıristo, muayene için Adliye tababetine gönderilmiş., fakat Adliye tabibi Hıristoda mahkumiyetini tecil ettirecek hiçMÜTEFERRÎK bır âraz görmedığıni bildirmiştir. Kendisine bu vaziyet tebliğ edilerek Yeni on liralıklar Cumhuriyet Merkez bankası yeni on Tevkifaneye gönderilmek istendiği zaliralık kupörleri dün sabahtan itibaren man, Hıristo, anî bir sinir buhranı geçirtedavül mevkiine koymuştur. On lira miş ve: lıklar peyderpey piyasaya çıkarılacak « Bu raporu, bana sebzeci vermedi, ve ayni miktar banknot tedavülden çe doktor verdi. Ben hapisaneye gitmem» kilecektir. diye bağırmağa başlamıştır. Halen mütedavil on liralıklar, bu taHıristo, bu arada eline geçirdiği tamrihten itibaren beş sene daha tedavül ponla İlâmat dairetinin camlarını kırmış mevkiinde kalacaktır. ve odadaki dahilî telefonu harab etmiştir. Sanayi mümessillerinin Sinirli genc, derhal yakalanarak Müdiçtimaı deiumumiliğe verilmiştir. Dün öğleden Millî Sanayi birliğinde dün muhtelif sonra asliye dördüncü ceza mahkemesinsanayi zümrelerinin mümessilleri bir de muhakemesi yapılan Hıristo: vrupa işlerinde kanşıklık devam ediyor. İngiltere ile İtalya arasında, Romada imzalanan anlaşmanm umumî bir salâha doğru mühim bir adım olabilmesi için Akdenizin üçüncü büyük devleti Fransa ile de İtalyamn anlaşması icab ediyordu. Bunun için Fransız Başvekili Daladye'nin Londrada îngiliz Başvekilile yaptığı mülâkatm akabinde Mussolini ile müzakereye zemin hazırlaması için Roma maslahatgüzarı Blondel'e verdiği .talimat büyük ümidler uyandırmıştı. Fakat şimdi Mussolini'nin Fransa hududunun yanıbaşmda ve Akdenizde en büyük Fransız harb limanı Tulon'dan pek uzakta bulunmıyan ve asırlarca Venediklilerle beraber Akdenize hâkim olan Ceneviz'lilerin merkezi Cenova'ya İtalyan donanmasının kısmı küllisi refakatinde yaptığı nümayişkârane seyahat münasebetile söylediği nutuk, Fransız İtalyan müzakerelerinin atisi hakkında kuvvetli bir ümid vermemektedir. Mumaileyh demiştir ki: « Fransa ile başlıyan görüşmelcr'm müsbet netice üereceğini bilmiyorum. İspanya işlerinde başka başka cephelerde bulunuyoruz. Fransızlar Barselon tarafının kazanmasım istiyorlar. Biz ise bilâkis Franko'nun muzaffer olmasını diliyo~ ruz. Biz sulh istiyoruz. Temin cderim ki Almanya dahi ayni hararetle bu arzuyu beslemektedir. Lâkin sulhun emin olmast için müscllâh olmalıyız. Bunun için ttalyanın Aürupa kıt'ası içine en ziyade gömülen iki eyaleti Piyemonle ile Lombar~ diya halklanna denizdeki hakiki kuoveiimizi göslermek için deniz kuvvetlerimizi Cenova'ya topladım.» Aylıkları artırılacak muallimler toplantı yapmışlardır. Bu toplantıda şimdi takasa tabi tutulan sanayi ham maddelerinin ithal zorluğu karşısında alâkadar makamlardan yeniden yapılacak temenniler üzerinde görüşülmüş tür. Ecnebi ve ekalliyet mekteblerinde muvaffakiyet gösteren Türk muallünlerin aylıklarının muayyen bir nisbet dahilinde artırılması kararlaştırılmış tır. Kültür direktörlüğü bu mekteb idarelerine yaptığı bir tebliğde bu seneki Nakilci, suurile hareket ettiği vakit yaÖyleyken Alemdar Paşa, yüzüne sav bütçelere bu hususta yüzde yirmi beş man bir varlık oluyordu, fakat gururile rulan küfürlerin hepsine tahammül gös nisbetinde tahsisat konulmasmı bildirdüşündüğü, konuştuğu, yani şuurunu terdi, namusuna ve şerefine ahlan ça miştir. perdelediği vakit mutlaka saçmalıyordu. Nilüferin kollarını tuttuğu vakit gururu feveran halindeydi. O gurur, kadmın korkuyla karışık bir pişmanlık duygusu içinde merhamet dileneceğini, af dilene ceğini umuyordu. Hakikat bu ümide tamamile zıd bir şekilde tecelli edip de Nilüfer, yüreğindeki sırrı açığa vurunca gurura sersemlik geliverdi ve Nakilci, boğaz boğaza gelmiş olan gururile şuuru nun bu kararsızlığmdan iradesine bula şan aciz içinde geri çekilmişti. murlara göz yumdu, bir köşeye sinerek Valide Sultanm başkaları tarafından yalvanla, yakarıla hareme götürülmesine kadar sessiz kaldı. Çünkü kadına silâh çekilemezdi ( I ) . Nakilci de bir gazab hamlesile üzerine atıldığı kadının, um duğu gibi kendi gururuna tarziye ve rüşvet vermiyerek sert davrandığını görünce birden sersemleşivermişti, kadına silâh çekilemez akîdesinin zoru altında, ruhî bir sendeleyiş geçirmeğe başlamıştı. Türk borcu tahvillerinin faiz tediyeleri Türk borcu tahvillerine aid faiz tediyatı bu ayın yirmi beşinde yapılacaktır. Verilen karar mucibince, bu defa faiz tediyeleri, dolarla yapılacaktır. Bu şekilde faiz miktarı bir kupon bedelinde 94 kuruş tutacaktır. Mühendis mektebinin tahsil müddeti Evvelce tahsil müddeti beş sene olduğu halde bilâhare altı seneye iblâğ edilen Yüksek Mühendis mektebinin tedris müddeti tekrar beş seneye indirilecektir. Maarif Vekâleti. bu hususta Naifa Vekâletile mutabık kalmıştır. Öğ rendiğimize göre, yeni tahsil sistemi, bundan evvelki beş senelik program üzerinden tanzim edilecektir. Beş senelik tahsil müddeti kabul edildiği takdirde bu müddetin kaçıncı sınıftan itiba ren tatbik olunacağı bilâhare tayin edilecektir. ADUYEDE Tevkif edildi Bakırköyünde doktor Şevketin evlâdlığı 13 yaşlarında Hamide isminde bir kız Muzaffer admda 20 yaşlarında bir genc ile tanışmıştır. Muzaffer. bir müddet evvel Hamide ile Bakırköy sırtlannda yaptığı bir gezinti esnasında kıza tasallut etmiştir. Bir kaç gün sonra Hamidenin evdeki şüpheli hali nazan dikkati celbetmiş ve sikı bir isticvab sonunda kız her şeyi anlatmıştır. Suçlu Muzaffer, dün adliyeye getirilerek birinci Sulh cezada yapılan gizli sorguyu müteakıb tevkif edilmiştir. « Ben çok sinirlıyim, demiştir. Vaktile, kolonyacılık ve garsonluk yaptım. Kolonyacılıkta zarar ettim. Garson ol duğum zamanlar da aksi gibi bütün sinirli müşteriler bana çatıyorlardı. Sık sık kavga etmek mecburiyetinde kaldığımdan bu işte de tutunamadım. Anadan doğma sinirli bir gencim. Anam da tam 11 sene hmarhanede yattı. Bugün beş günlük mahkumiyetim için ilâmat dairesine mü racaat ettim. Raporumu göstererek hasta M. Mussolini Amerika Harbiye Nazıolduğumu söyledim Beni Adliye tababerının îtalya ve Almanya aleyhindeki son tine gönderdiler. Doktor, raporumu tanımadı. Beni hapisaneye göndereceklerdi. sözlerine işaret ederek demiştir ki: Sinirlendim. Camlan kırdığımı hatırlıya« Büyük demokrasiler denilen deümıyorum.» letler siyasi akide ve mezheb uğrunda Şahidlerin ifadelerini müteakıb, heye hakikalen bize karşı harb yapmağa mı ti hâkime, Hıristonun müşahede altma a hazırlamyorlar? Bu takdirde totaliier devletler (yani Almanya ve îtalya) derlınmasına karar vermiştir. hal bir blok halinde birleşip sonuna kadar ÜNİVERSÎTEDE yürüyeceklerdir.» Vaziyet, Gülhaneli Hüseynin öliimile kapanan sahnenin ayni gibiydi. Nakilcinin, yaralanan gururuna o yarayı açan şahsın kanını merhem yapmakta tereddüd etmemesi beklenebilirdi. Nitekim Hüseyin hakkmda öyle davranmıştı ve çıldırasıya sever göründüğü delikanlıyı gururuna taarruz ettiği için öldürmüştü. Nilüfer de aşağı yukarı Hüseyin gibi hareket ettiğine göre onun akıberine uğrıyacak demekti. Halbuki Nakilci, bizzat Nilüferin beklediği hamleyi yapmamıştı, yapmak ister gibi de görünmüyordu. Neden?.. îşte «zihniyet» dediğimiz amilin kudreti onun bu ricatinde, tered düdünde ve zâfında görünüyordu. Bu zihniyet, kadına silâh çekmeği erliğe yakıştıramıyan bir akideden doğuyordu. Nakilci ve Nakilciler, tabiî vazifelerini tabir caizse vuzuh içinde ifa etmiyen, etmek i$temiyen, yahud kendilerinden beklenen ruh ateşini, gönül sıcaklığını hissettirmekte ve ortaya dökmekte gev Sek davranan kadınlan hatta insafsızca dögerlerdi. Bu dayaklar, onlarca gon cayı güle çevirmek için gülbünlere su vermek kabilinden zarurî bir hareketti. Garb p5İkologlarının sadizm dedikleri dalâletlc bu hareketin münasebeti yoktur. Sa dist erkekler kadının ıstırabmdan zevk alırlar. Fakat Nakilci ve Nakilciler, kadma kadınhğım ögretmek zu'mile ıstırab verirler. Lâkin kadını cinsiyetine taalluk Nilüferi affetmiyordu, edemiyordu. Gururu böyle bir ulüvvü cenaba müsaid değildi. Fakat onu cezalandıramıyordu da. Bir yandan o zihniyet, bir yandan Nilüferi öldürmekle onun gerdekten koğulmasını doğru bulduğuna hükmedile ceğini düşünmekten doğan korku müthiş zorbayı hareketsiz bırakıyordu. Gözleri yerde sürünen kadınla belindeki palaya nöbetle kayıyor ve o palayı şu kadının kanile kızıllaştıramamaktan içine yakıcı bir üzüntü yayılıyordu. (Arkast var) (1) Cevdet Tarlhlnde (C: 8. S: 257) şu satırları okuyoruz: «Alemdar Paşa arslanhanede kükremiş arslan gibi tevakkuf ve âram üzere iken Sultan Mustafa sünnet ve sarık odaları önünde ve havuz üzerindeki Bağdad köşkü sofasında gezinerek: «Ben tahttan inmedim, Mahmudu kim çıkardı» diye söylenmekte olduğundan Alemdar Paşa: «Bu kim? Sultan Mustafa mı?.. Söyleyin ana, bucağma gltsin. Yaksa elimden kıyamete kadar lânetleme olacak bir iş suduruna sebeb olur.> demesıle imam Ahmed Efendi ve bir iki arkadaşı yanına varup: «Efendim, tahtı âlide kısmetiniz bu kadarmış. Biraz da heremi hümayunu teşrifle Lstlrahat buyurunuz» diyerek hareme izam ettikleri sırada validesi Mabeyn kapısına gelip birçok feryadla arbede eylemlş ve tevbıhü düş nam yolunda hayli sozler söylemiş ise de kadınlara silâh çekilemez ve ağız dalaşmdan başka birşey yapılamayup bu yolda dahi anlarla ba$a çıkılamaz olduğundan Alemdar Paşa kedi gibi sinip ve bu gürültüye karışamayıp, fakat imam efendi Valide Sultam dahi susturaıak hareme yollamıştır.» İstanbul Ünjiversitesine bağlı înkılâb Tarihi Enstitüsünün imtihanlanna dün başlanmıştır. İlk defa Eczacı ve Yüksek Mühendis mektebi talebeleri imtihan olmuşlardır. înkılâb dersi imtihanları başladı SEHtR İSLKRİ Cadde ve sokakların sulattırılması Mevsim münasebetile cadde ve so kaklann muntazam bir şekilde sulan masını temin için hazırlıklar yapılıyor. Geçen sene sulama işinde kullamlan arozözlerin sayısı 3rediye çıkarılmıştır. Sulama işine İtfaiye de üç arozözle yardım edecek, bu suretle on arozöz çalışacaktır. Megellanes • Kapopino çarpışması Dün sabah Asliye ikinci Ticaret mahkemesinde Megellanes Kapopino va purları çarpışmasının muhakemesine devam edilmiştir. Bundan evvelki celsede Megellanes'in iddiası reddedilmiş ve çarpışma hâdisesinde suçu sabit görülmüştü. Dünkü celsede Kapopino vapurunun vekilleri zarar ziyan miktarım bildirerek batan vapur için otuz bin, iki bin ton buğday için otuz bin, sekiz ton kereste için bin beş vüz ve pelin için de yedi bin yedi yüz İngiliz lirası tazminat istemişlerdir. Davacılar gelecek celsede konşimento ve sigorta poliçelerini ibraz edeceklerdir. ^,mım. Fen fakültesinin imtihan programı İstanbul Üniversitesi Fen fakültesi imtihanları için hazırlanan program alâkadarlara tebliğ edilmiştir. Buna göre, yarın riyaziye fizik, perşembe günü fizik kimya, cuma günü tabiî ilimler, cumartesi ve pazartesi günleri de kimya mühendisliği imtihanları yapılacaktır. 24 mayıs salı günü F. K. B. kısmı dişçi ve eczacı talebesi, 25 ve 26 mayıs çarşamba ve perşembe günleri ise F. K. B. kısmı tıb talebesi zümreleri imtihana tabi tutulacaktır. İmtihana girmek istiyen talebe, imtihan gününden evvel devam karneleri ile laboratuar kâ&ıdlarını kaleme teslim edecekler ve imtihan evraklarını hazırlıvacaklardır. Mumaileyh, nutkunun ilk kısmında ise 1934 te Avusturya meselesinden dolayı Almanyaya karşı aldığı vaziyeti 1938 de nede'n alrrîa'dıgını ızah ederek buna, hâlâ, Italyanlarm unutamadıklan zecrî tedbirler sebeb olduğunu ve Almanyaya karşı ingiltere, Fransa ve îtalyanın müşterek cephe almış bulundukları Stresa konfe ransının ruh ve zihniyeti ölmüş ve gömülmüş olup bir daha asla dirilmiyeceğini ve Italyanlarm, kendi millî birliklerini nasıl tabiî buluyorlarsa Almanların da millî birliklerini öylece tabiî bulduklannı ve Alman ve yeni Roma âlemlerinin hududlan birleşmesinden doğan iş birliğinin şimdiki asır üzerinde farik bir iz ve alâmet teşkil edeceğini söylemişti. Bundan sonra Berlin Roma mihverinin başka devletlerle samimî itilâf siyaseti takibine mâni olmadığına îtalyanın Yugoslavya ile Adnyatik hakkında ve İngiltere ile de Akdeniz üzerinde yaptığı anlaşmaları delil göstermişti. Bu nutuk, Berlin Roma mihverinin gevşediği ve Fransa ile müzakerelerin Almanyayı tccride müncer olacağı iddialanna karşı bir cevabdır. Fakat ayni zamanda îtalya ile Fransanın îspanya meselesinde taban tabana zıd bulunduklarını gayet açık bir surette anlatmakla îtalyan Fransız müzakerelerinin îngiliz İtalyan anlaşmasmı tamamlıyacak bir netice vereceğini son derecede şüpheli göstermektedir. Avrupanın derdi yalnız İspanya meselesin den ibaret olsaydı bu nutkun manası o kadar endişe uyandırmazdı. Fakat ayni zamanda Çekoslovakya meselesi, Südet Almanlan liderinin Londraya yaptığı seyahate rağmen çok vahim bir şekil alıyor. Gene Avrupa işleri nazik bir noktaya gelmiş bulunmaktadır. Çöplerin arasından çıkacak paçavralar Çöplerin arasından çıkan paçavralar evvelce bir müteahhide ihale edildiği halde Belediye bunların da deniz* dökülmesini lüzumlu görerek geçen sene ıhale etmemişti. Fakat böyle olduğu halde gene birçak kimselerin bunları toplamakta olduğu ve nafile yere bir varidatm eksildiği anlaşılmıştır. Paçavraların ayrılması doğru görülerek işin tekrar ihalesine karar verilmiştir. Agob kızı Leylâ, dün, Emniyet direktörlüğüne müracaat ederek kendisinin yedi aydanberi eroine müptelâ olduğunu söyliyerek kurtarılmasmı istemiştir. Kadın, bugün hastaneye yatırılarak tedavi altma almacaktır. Bir eroinomanın müracaati GÜMRÜKLERDE Gümrük idaresi Sirkecide Reşadiye caddesi üzerindeki halı antreposundan ikinci katı tadil ederek bir satış dairesi vücude getirmeğe karar vermiştir. Bu tadilâta aid projeler hazırlanmıştır. Halı antreposunda tadilât Bin koyun daha geldi Et şirketi namma dün îzmir mmtakasından bin koyun daha gelmiştir. Şirketin elinde îstanbul ve îzmirde olmak üzere bugün on bin koyun mevcud bulunmaktadır. Et fiatlarında şimdilik bir değişiklik olmıyacaktır. C Taksimde yapılan son spor ekzersisleri J f Ankaradaki hava şehidleri ihtifali J Kırkçeşme suyu meselesi Evkaf idaresi Belediyeye müracaat ed«rek Kırkçeşme sularınm vaziyetini, tamamile kesilip kesilmiyeceğini sor muştur. Tan unile kesileceği tahakkuk ettiği takdirde camilerde almacak ted birler etrafmda hazırlık yapılacaktır. Bu suyun ıslahile kabili istifade bir hale konması için yapılan tetkikat devam etmektedir. Bundan dolayı Evkaf idaresine henüz bir cevab verilememiştir. Muharrem Feyzi TOGAY Milletlerarası Ginekoloji kongresi Amsterdam'da 48 mayıs 1938 de toplanan Milletlerarası doğum ve kadın hastalıkları mütehassısları kongresine iştirak eden Ortoköy Şifa yurdu başhekimi doktor Ahmed Asım Onur, kongreye (on üç senedenberi doğum ameliyelerinde katanî iptali his ile alman iyi neticeler mevzulu bir tebliğde bulun muştur. Tebliğ büyük ve umumî bir alâka uvandırmış ve alkıslanmıştır. Ekmek fiatları ipka edildi Narh komisyonu dün toplanarak önüDün Taksim stadyomunda yapılan spor ekzersislerinden bir görünüş müzdeki haftanın francala ve ekmek fiatları üzerinde tetkikat yapmıştır. Fi19 mayıs perşembe günü yapılacak o bu mıntaka mekteblerindeki talebe son atlarm tebdilini icab ettirecek bir se lan genclik ve spor bayramına iştirak provalarını yapacaklardır. beb görülemediğinden bugünkü narh edecek talebe grupları, son spor provalaTürkkufu talebeleri ipka olunmuştur. nnı dün yaptmşlardır. Sabahleyin Fener stadmda, öğleden sonra da Taksimde yapılan bu ekzersizlerde îstanbul Maanf Bir terfi müdürü Tevfikle kaza kaymakamları ve İstanbul vilâyeti maiyet memurların alâkalı müdür ve muallimler bulunmuş Dün memleketin her tarafında olduğu gibi Ankarada da hava şehidleri için büyük bir jhtifal yapıkiığını yazmıştık. Yukarıki resim bu ihtifalde bu* dan Ethem Necib Yetkiner Bucak kay lardır. makamlığına tayin edılmiştir. lunan hükumet erkânımızı ve genc mekteblıleri göstermektedir. Bugün de Beşiktaş Şeref stadyomunda Cumhuriyet Abone şeraiti:, \ Türkiye için Senelik Altı ayhk Üç aylık Bir aylık VtLÂYETTE 19 mayıs bayramına iştirak edecek Türkkuşu talebeleri, o gün saat sekizde Tepebaşı Şehir tiyatrosu bahçesinde toplanacaklardır. Orada hazır bulundu rulacak kombinezonları giyecekler ve diğer kafilelerle birlikte harekete geçeceklerdir. Nüshası 5 knnıştur. Haric için 1400 Kr. 2700 Kr. 750 > 1450 » 400 > 800 » 150 » Yoktur

Bu sayıdan diğer sayfalar: