28 Mayıs 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

28 Mayıs 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

28 Mayıs 1938 CUMHURtYET Sağlık notları Iktısadî hareketler Devlet elinde elektriğin iktısadî faydalan İstanbul elektriğinin devletin eline geçmesile iktısaden doğacak faydalardan bahsetmek istiyoruz: Elektrik asn olarak isimlendirilen Yirminci asırda elektriğin kıymetini uzunboylu izaha lüzum yok tur. Onun her sahadaki sihirkâr faydalan yanmda iktısadî ve sınaî sahadaki ehemmiyetli rolü de herkesçe malumdur. Işte iktısadî hayatta bu kadar mühim mevkii bulunan, sanayiin ham madde kadar hatta ondan fazla derecede muhtac bulun duğu elektrik kudreti, İstanbul gibi sanayiin en ziyade mütekâsif olduğu bir şe hirde, Cumhuriyet devrinde, millî sanayi dinamik bir inkişaf gösterirken istismarcı bir zihniyetle çahşan bir ecnebi şirketin elinde bulunmuştur. Fransa ve Ermeniler KÛŞE Yatak, sofra Yazan: DOKTOR RUSÇUKLU HAKKI Eski hekimlerden biri, bir ünlüsü, tam seksenlik. Dinç, dimdik. Görünüşüne bakarsanız, ancak elli yaşmda sanırsmız. Arkadaşlanndan biri beyin inmesine tutulur, konsültasyon için onu da çağınrlar. Yatağa serilmiş baygm yatan arkadaşma şöyle bir bakar ve der: Yatak ve sofra, büyük rol oynuyor hayatımızda. Birçoklarımızın hayatı bu iki ev eşyasmın etrafında dolaşıyor. Yatakla sofra, en derın ve en keskin duygularımızın âleti ve şahidi. Hekim onlara karşı lâkayd kalamaz. Arkadaşımız kendisini öldüren yaraları, hiç şüphe yok, yatakla sofradan a!dı. Söyledikleri acı da olsa doğru. Yatakla sofra öldüren iki âlet olmakla beraber faydalan da inkâr olunamaz; kullanmasını bilmeli. Kullanılmaları hususunda hekimlerin düşünceleri birbirine benze mez. Bilirsiniz, hekimlerin ışlerinde Bokrat'm karşısına daima Calinas çıkar. Ötekinin evet dediğine beriki hayır der. Bu tnesele de böyle. Hangi saatte yatmalı; ne kadar uyu malı? Birçok hekimlerin dediği gibi öğle yemeğine mi kuvvet vermeli. Işte birçok soru. Hepsine karşılık bulmah. v V ^P Fransa Ermenileri de pek çok aldatmıştır Türkiyedeki ırktaşlarmm refah ve saadetine gıpta ile bakan Ermenileri, hiçbir Fransız, Atatürk güneşinin aydınlattığı hakikat yolundan ayıramaz Fransa Dahiliye Nezaretinin tasvibi ile Türkiye aleyhine 400 sahifelik kocaman bir kitab neşreden bir Fransızın Kilıkyada bir Ermenistan vücude getirmek vaidlerile Ermenileri bir defa daha aldatmağa, bir defa daha felâkete sürüklemeğe çahştığını «Cumhuriyet» gazetesinden öğrenen Türk Ermenileri büyük bir hayrete düşmüşlerdir. Türk topraklarına göz diktiğini açıkça itiraf etmek merdliğini gösteremiyen Fransanm ötedenberi olduğu gibi, bu sefer de Ermenileri kendine âlet etmeğe kalkışması nefretle karşılanmıştır. Türkiyenin en kara günlerinde Kilik yadaki Fransız kuvvetleri başında olarak Ermenileri zorla felâkete sürükliyen mahud albay, şimdi general Bremon'un ne gibi bir cesaretle Türkiye aleyhinde neşredılen bu kitaba bir mukaddeme yazdığına, ne yüzle Ermenilere hitab ettiğine bir türlü akıl erdirmek kabil olamamıştır. Gaziantebde, Urfada, Maraşta katli âmlar tertib ederek kardeşi kardeşe saldıran ve boğuşan kardeşlerin kemiklerinden bir Fransız müstemlekesi daha kurmak istiyen General Bremon'un oynadığı oyunlar Ermeniler tarafından unutulmamıştır ve unutulmıyacaktır. Ekseriyeti Adana civarındaki eski yurddaslarımızdan mürekkeb olan Hataydaki Ermeniler, Fransız generalinin bol keseden yaptığı vaidlerin kıymetini, kanları pahasma elde ettikleri acı tecrübelerle öğrenmişlerdir. Hatay davasını baltalamak, Hatayda Türk kardeşleri ile teşriki mesai eden Ermenileri yanhş yollara sevk etmek için Kiikyada bir Ermenistan kurmak hülyasını leriye sürenlerden biri olan Bremon, ilk defa Adanaya ayak bastığı zaman, irad ettiği nutkunda, Kilikyada bir Ermenistan kuracağını söylemiş, fakat bu söze kapı arak faaliyete geçmek gafletinde bulu nan safdil Ermenileri derhal kurşuna dizdirmişti. Kilikyada Ermenistan kurmak vaidile Ermenilerden gönüllü teşkilâtı vücude getiren bu adam, silâh ve cephanelerini de terk ederek Kilikyadan kaçarken: Bizi aldattın, buraya getirdin, şimdi nereye kaçıyorsun? diye soran Ermenilere hakikî Fransız köselesinden mamul yüzü kızarmadan şu cevabı vermişti: « Fransa, buraya gelirken, Ermenilere karşı her hangi bir taahhüdde bulun mamıştı.» Aradan, yirmi sene gibi, milletlerin hayatında ehemmiyeti olmıyan kısa bir müddet geçtikten sonra ayni adamın tekrar sahneye çıkması, Fransanm Ermenilere yeni bir tuzak hazırladığını isbata kâfidir. Yakın tarihe bir göz attığımız takdirde, Fransanm kendi menfaatinden başka bir şey düşünmedığını ve bu uğurda daima yeni kurbanlar tedarik etmekte. büyük bir meharet gösterdiğine şahid olmaktayız. Kilikyada bir Ermenistan kurmak vaidlerile Kilikyaya ayak bastıktan sonra, on binlerce Ermeniyi ölüme sürükliyen Fransa, Türk topraklarından kaçmak mecburiyetinde kaldığı zaman, yırtılan Ermeni dostluğu maskesinin yerine Arab dostluğu maskesini takmaktan çekinmedi; bu sefer de, Arablan kurtarmak vaidlerile Suriyeye yerleşti. Aradan kısa bir müddet geçince, Suriye halkını himaye ve müdafaa için Suriyenin her tarafma yerleştirilen Fransız topları, General Sarrail'in emrile Şamı tahrib ederek Fransanm sözüne inanan zavallı Suriyelilere, hatalarını, hayatları pahasına ödettiler... Suriye mandası, Milletler Cemiyeti tarafından yalnız üç sene için kendisine verildiği halde, Fransa, yirmi senedenberi Suriyede mevcudiyetini idame ediyor, üç sene sonra müstakil bir hale getirmek şartile girdiği Suriyeyi kelimenin tam manasile bir Fransız müstemlekesine ifrağa çalışıyor. Bugüne kadar devam eden bu vaziyet karşısında Fransanm yaldızlı vaidlerine kapılacak bir tek aklı selim sahibi Ermeniye tesadüf edılemez. Umumî Harbde Fransız ordulannda gönüllü olarak harb eden bazı akılsız Ermenilerin bugün Fransada ve Suriyede sürünmekte olduklarmı gören hangi Ermeni Fransanm sözlerine bir daha kapılmak gafletinde bulunacak tır? 7 teşrinisani 1916 tarihinde Fransanm Başvekâlet sandalyesini işgal etmekte olan M. Briand, Ayan azasmdan M. Louis Martin'e yazdığı bir mektubda, Fransanm Ermeniîeri sonuna kadar müdafaa ve himaye edeceğini resmen vâdettiği gibi, 10 kânunusani 1917 tarihinde de meclis kürsüsünden Fransanm müstakil bir Ermenistan kuracağı nakaratmı tekrarlamıştı. PENCERESİNDEN ( Baki) nin babası Mutlak şu kadar saat uyuyacaksın denemez herkese. Uyku ihtiyacı bir olmaz; adama göre değişir; yaş ilerledikçe bu ihtiyaç azalır. Onla yirmi yaşları arasındaki gencler dokuz on saat uyurlar; altmışlık bir adam beş saat uyur, rahatsız olmaz. Bazı kimseler üç dört saat uyuduktan sonra uyanırlar, bir daha uyuyamazlar. Ne dersiniz? Bu kadar uyku yeter size, demek mi istiyor tabiat böylelikle. Uzviyetin derinliklerinden gelen bir ih tar olmasın, bu. Neden, bütün bir günün uykuya tahsis ettiğimiz saatlerini, hiç uyanmadan uyku ile geçirmek istiyoruz? Günlük uykumuzu ikiye, üçe bölemez miyiz? Bütün bir geceyi uyku ile geçirmek istiyoruz. Gece uyandınız, pekâlâ, çıkınız yataktan, uğraşmaymız, tekrar uyumak için. Kal kmız, ne isterseniz onu yapınız. Gecenin sessizliği içinde, üç, dört saat uykudan sonra, yatağa girmeden önce üstünde uyukladığmız, yazı mı, kitab mı, her ne ise ona tekrar başl;yabi!irsiniz. Hem de açık, keskin bir düşünüşle... Öyle dalarsınız ki şaşarsmız tanyeri ışırken saat ler ne çabuk geçti diye... Uyuyamadım, yorgun düşerim diye korkmaymız. Kısa bir gece uykusundan sonra gündüz, öğleye doğru uyku basarsa günün bu boş saatinde uyuyabilirsiniz. Uyandıktan sonra kendinizi kuvvetli ve neş'eli bulursunuz. **• Sabahları kahvalh etmiyorsanız, hangisi daha kuvvetli olmalı? Öğle yemeği mi, akşam yemeği mi? Otuz yaşındasmız, hiç çekinmeyiniz, akşam yemeğini bol bol yeyiniz. Yapılışınız süzgeç gibi, ye dikleriniz tortu bırakmadan süzülüp gi diyorsa, otuzdan sonra da gene öyle yapabilirsiniz. Halbuki bize aksini öğrettiler; öğle yemeğini kuvvetli yiyiniz; akşam yemeğini hafif geçiştiriniz, dediler dersiniz. Yanhş öğrenmışiz. Bakınız neden? îki şey insanı uykuya hazırlar. Beden yorgunluğu ve hazım. Hazım, uzviyeti uğraştırır, çalıştırır. Hazımla uğraşırken ona başka bir ış daha yükletmek uygunsuz olmaz mı? Vücudü hazmederken bırakınız, uyusun. Görmez misiniz; yırtıcı hayvanlar karınları boş olduğu zaman avlanırlar; kannlannı doyurduktan sonra yatarlar uykuya. Hayvanlann karm tokken arabacı sü rer mi beygirlerini hiç; gösteriniz bir pehlivan bana, midesini doldurduktan sonra rökor kırmak için meydana çıksm. Bir de şunu unutmaymız. Bugün yediğiniz öğle yemeğinin bugün size faydası olmaz. Yenilen şeylerin beden örgülerine faydası olmak için tamamile hazmedilmiş olmaları lâzım. Bunun için de saatler ister. Siz yatağa girerken o gün yemiş olduğunuz öğle yemeği size bir kuvvet hazırlamış bulunur ki o esnada ona ıhtıyacınız olmaz. Hoşa gidecek taraflan da var. Akşam yemeği, gündüz didişmelerinin durduğu bir saatte sevdiklerinizi bir masa başına toplar. Akşam yemeğini çok yersem geceleri rahatsız oluyorum; korkulu rüyalar gö rüyorum, dersiniz. Eğer öyleyse, mideniz iyi hazmedemiyor; dinlenmeğe ihtiyacı var, demek oluyor. Öğle, akşam yemeklerinden birisini kaldırınız. Hatırınızda bulunsun, sağlamsanız, yemekten sonra uyku basar. Iyilik veren, bedenin eksiğini, gediğini tamamhyan uyku... Hazım bittikten sonra o da geçer. Bu uykuya düşkünlükten istifade için kuvvetli yemekleri uyku saatlerinden uzak yememek gerekir. Gece hazmolunan gı dalar ertesi gün için hazırlanmış enerji olur. Her kim bu rejimi tatbik ederse iyilik bulur. Amma öğle zamanlannda yemek masasmın başına geçmemek içm kuvvetli azim ve irade ister. Birkaç gün sonra insan buna da alışır. *** Hatay meselesi ve Suriye meselesi IBaşmakaleden devam] denlerdir ki gafildirler. Bahusus Fransızlar gibi bu havali ile millî ve ırkî hiçbir alâkaları olmıyan yabancılar... Suriye meselesi... Işte Fransanm asıl cevab vereceği büyük iş budur. Hatay işini entrika vasıtası ittihaz ederek Suriyelileri aklınca biz Türkler aleyhine tahrik eden Fransa, bu mazlum millete asıl kendi talihini uğrattığı en acı esaret felâketinin hesabını vermeğe mecburdur. Hatayda Fransanm oynadığı kanlı oyunlardan sonra biz Türklere siz Suriye işine ne için kanşıyorsunuz denilemez. Suriye işine karışıyoruz vs karışacağız. Çünkü daha düne kadar kardeşlerimiz olan ve yann da, ilelebed kardeşlerimiz kalacak olan bir zavallı millet hududumuzun yanıbaşında işkencelerin en şenii olan esaret zincirleri içinde kıvranıyor. Oraya musallat olan yabancı millet, Suriyenin istiklâlini ilelebed nez'etmekle kalmıyarak bize fena ve muzır bir komşu da olmuştur. Bu müz'iç komşuluktan rahatsızız. Biz Lozanda İmparatorluktan ayrılan diğer milletler gibi Suriyenin dahi kendi talih ve mukadderat.na kendisinin hâkim olacağmı beyan etmişizdir. Suriye için vazetmiş olduğumuz bu şartın yerine getirildiğini görmeği tabiî isteriz ve istiyeceğiz. İngiltere kendisine taa'luk eden yerlerde ve meselâ bize komşu Irakta bu vazifeyi insanca yapıyor da Fransa ne hakla kanlı tırnaklarını, mazlum Suriyenin müslüman ve hiristiyan bütün zavallı, fakat çok iyi halklarının gırtlaklarına batırmakta devam ediyor? Vahşetin bu modern şekli ne zamana kadar sürecek? îşte cenub hududumuzun ötesinde biri doğrudan doğruya bizi, diğeri Suriyeli kardeşlerimizi alâkadar eden iki mesele, en hakikî şekillerile. YUNUS NAD1 Hükumetin müteaddid müdahaleleri ve ısrarlarile sanayi elektriğinin bugün indirilmiş olduğu beş kuruş kilovat fiatını millî sanayiin yükselmesi için müsaid bir fiat olarak telâkki edebilir miyiz? Bu suale, evet diyecek hiç kimse bulunamaz. Sanayiimizin maliyet fiatlannın yüksek olusu sebeblerini arastırırken bu sebeblerin başında daima elektrik fiatlannın yüksekliği geldiğini biliyoruz. Makineleştirilen, iptidaî bir şekilde kalan veya makineden el sanayiine dönen sanayi islerinde elektrik fiatlannın fahiş bir hadde bulunuşunun hiç mi tesiri yoktur? Yünlü kumaşın, pamuklu bezin, önümüzdeki masanın velhasıl yerli olan herşeyin pahah oluşunda başlıca amil elektrik ücretlerinin pahalılığı değil de nedir? Devlet eline geçen elektrik ücretlerinde yeni bir tenzil yapılması beklenir. Şir ketten köhne sayılacak tesisatı devir al mak ve on bir milyon liralık bir taahhüde girmek itibarile bir taraftan yenileme, diğer taraftan da borcu itfa bakımından iki mühim masraf altma girecek olan devlet, belki de büyük bir tenzilât yapamıyacaktır. Fakat bunu ilk adım telâkki ederek asıl neticeyi emniyetle beklememiz lâzımdır. Çünkü bu tenzilât miktarının her fırsatta genişliyeceğine şüphe bulunmadığı gibi iktısadî bünyemize yeni bir hayat verecek olan ikinci beş yıllık plânın elektrifikasyon kısmının tahakkuk edeceği günler de uzak değildir. Zonguldaktan orta Anadoluya, Kütahyadan Bu yazıyı bitirirken aklıma geldi. (Şe Marmara havzası ve tstanbula kollannı rifoğlu), çok eski hekimlerimizden; eski uzatacak olan büyük kudret kaynaklanlerin en değerlilerinden biri. Göçeli beş nın temellerinin atılması yakındır. F.G. yüz yıl var. Keskin görüşlü, realist Türk hekimi. Bize «Yadigâr» adlı bir eser bırakmış. Bu esere baktım. Yemek bahsinde şöyle diyor: «Nöbetlerin yekreki yemek yemekte oldur ki iki günde üç kez taam yiyeler. Bir gün sabah akşam. Erte[Baştarafı 1 inci sahifedel si gün öğlen.» tış evrakındaki formalite tamamdır. îşte size iki türlü rejim. Birisi günde Satış mukavelesi, evvelâ Daimî Encü yalnız bir akşam yemeği. Öteki (Şerifoğ men, bilâhare de Şehir Meclisi tarafınlu) nunki, iki günde üç kere yemek. Bir dan tasdik edilmiştir. gün öğle ve akşam, ertesi gün yalnız öğle Müfettişlerin verdikleri rapor, Dahiliye Vekâleti Hukuk müşavirliğince tetyemegı. kik edilmiş ve yolsuz muameleye tesaDr. Rusçuklu Hakkı düf edilmediği mütaleasile Devlet Şu rasma sevkolunmustur. Devlet Şurası Mülkiye dairesi de işte bir yolsuzluk görmemiş, fakat Şuranın heyeti umumiyesi beş reye karşı altı revle lüzumu muhakeme kararı vermiştir Asrî mezarlık işinde suiistimal iddiası Elektrik Şirketi satın alma mukavelesinin esasları IBaştarafı 1 inci sahifedel bağlıdır. Müşterilerle yapılmış ve halen mer'i olan bilcümle aboneman senedle rile mukaveleler eskisi gibi cari olacaktır. Müşterilerin 1 kânunusani 938 den ev velki zamana aid borclar. şirketindir. Umum müdür haric olmak üzere şirketin bilcümle memur ve müstahdemle rinden 1 temmuz 938 tarihinde mevcud olanlar, hükumete intikal edecektir. Mübayaa bedeli, 11 milyon lira olarak tesbit edilmiş, buna mağazd mevcud kıy metleri olarak takdir olunan 80 bin lira ilâve olunmuştur. Ecnebi şirketlerle yapılan mümasil anlaşmalara göre, ecnebi bir para ile borclanılması burada da kabul edilerek mukabili olan 1 milyon 873 bin Ingiliz lirası kabul edilmiştir. Bu mukavele ile tarife tatbikatmdan şirketin müşterilerden aldığı fazla paralar dola yısile de şirket tebrie edilmektedir. An * cak, halktan fazla aldığı paralann ye kunu 1 milyon lira olarak tesbit edilmiş ve satın alınma bedeli kararlaştırılırken mahsubu yapılmıştır. Vali itiraz edecek Şuranın kararı alâkadarlara tebliğ edılmiştir. Vali ve Beledive reisi, buna itiraz edecek: icabı halinde mahkeme ye de girecektir. Aldığımız malumata nazaran Devlet Şurasınm hakkında lüzumu muhakeme karan verdiği zevat arasmda Belediye Daimî Encümen azasmdan Avni Yağız, Mehmed Ali Gökçen, İhsan Namık, Mehmed Ali Yürüker, Şerefeddin, Suphi, Arten, Cevdet Kerim încedayı, Ba yan Nakiye, Mezarlıklar müdürü Süleyman, eski Belediye reis muavini Hâ mid ve eski Vali merhum Bay Haydarın riyasetindeki istimlâk komisyonu azası vardır. Devlet Şurası, kararma yapılacak itirazları dinliyecek ve bu itirazlarm reddi takdirinde evrak Temyize verile cektir. Mecidiyeköyü ve civarında arsa fiatlannın günden güne arttığı gözönünde tutulacak olursa. yukarıki hâdisede bir hayli mübalâğa yapıldığı tahmin edilebilir. Nihayet bütün bir Belediye heyetinin toplu bir halde böyle ağır bir töhmet altma almması da mübalâğanın bir delili olsa gerektir. 19 kânunuevvel 1917 tarihinde M. Paul Deschanel, 27 kânunuevvel 191 7 tarihinde Hariciye Nazırı M. Stephan Pichen, 14 temmuz 1928 de Başvekil M. Clemenceau, 19 temmuz 1920 tarihinde M. Millerand, Fransa Meb'usan Meclisi kürsüsünde ve sulh konferanslarında Ermenilere karşı resmen taahhüdlerde bulunmuş, bugün Hataydaki Ermenilere tekrarlanan vaidleri daha yüksek sesle bütün dünya müvacehesinde haykırmışlardı. Fransız Cumhurreislerinin, Başvekil lerinin, Hariciye Nazırlarının vaidlerine, taahhüdlerine inanan Ermenilerın hali Lugün meydandadır. Fransızlarm, köprüden geçinciye ka dar «küçük müttefiklerimız» dedıkleri Ermeniler, bugün sığındıkları Fransız topraklarında «murdar yabancı» kelimelerile hakarete maruz kalıyor, Fransanm sözlerine kapıldıkları için yurdunu, oca ğını kaybeden Ermeni işçileri bugün Fransız fabrikalanndan sokağa atılıyor. Hatay Ermenilerini Türk kardeşlerile samimî teşriki mesaiye sevkeden hakikî sebebler işte bunlardır. Mahiyetleri bütün Ermenilerce ma lum olan Fransız ricalinin ve Fransız generallannın bütün şayretleri, gözleri artık açılmış olup Türkiyedeki ırkdaşlarınm refah ve saadetine gıpta ile bakan Hatay Ermenilerinin gırdikleri yoldan geri dönmemek hususundaki sebatları karşı smda, akamete mahkum kalacaktır. Türkiye hududlan haricinde bulunan bütün Ermeniler sergüzeştçiliği meslek edinmiş ehemmiyetsiz bir ekalliyet müs tesna olmak üzere Atatürk Türkiyesine karşı ancak sevgi ve hayranlık beslemektedirler. Kilikyanın tahliyesi münasebetile Büyük Millet Meclisi Reisı sıfatile Atatürkün 3 kânunuevvel 1337 tarihinde Adanalılara hitaben neşrettiği tarihî beyan name şayanı dikkat ibareleri muhtevi buGerçekten mühim olan bu keşfi, genc lunuyordu: edebiyat tarihçisinin büyük incelemelerle, «... Türkiyede muhleUf anasır, asırimrenmeğe ve taklid olunmağa değer alarca mü$terek ana vatanm çocuklarma raşhrmalarla, bilinen ve bilinmiyen kayyaraşan kardeşlik hislerile yaşııjorlardı, naklar içinde ömür yıpratmakla kaleme mü$terek menfaatler, mukaddes haüralar alıp neşretmekte olduğu (Türk Şairleri) la birbirine bağlı bulunuıjorlardı. Son se adlı eserinin 45 inci fasikülünde gördüm neler zarfmda bazı tah ikâtçılann faali ve Bakinin duyulmamış bir şiirini dinleqeti neticesinde şaıjam teessüf hâdiseler mek, yahud o büyük üstadm tebessümünü cereyan etmiştir. Hükumei hâtni ve baba görmek zevkine irmişim gibi sevinc duyvazifesini ifa ederek ayni yurdun evlâd dum. ları arasındaki suitefehhümlerin idamesiÜç buçuk asırdanberi hiçbir edebiyat ne mâni olacak tedbirler alınmışlır. Şimdi tarihçisinin bulamadığı bu ismi Sadeddin başka vazifelerimiz vardır. Nüzhetin buluşu, ilk bakışta basit gibi Türkiıje Büuiik Millet Meclisi hüku görünüyor. Çünkü genc üstad, bu büyük meti demokratik bir hükumettir. Vatanı meçhulü rahmetli Bakinin bir eseri so alâkadar eden bütün meselelerde millet nundaki imzası delâletile hallediyor ve ile hükumei daima teşriki mesai edcr. simdiye kadar «Fatih müezzinlerinden Düşmanlar tarafından çıkanlan şayiaları biri» denilip gecilen adamın «Mehmed» fılen tekzib etmek lâzımdır. Biz, hür ve adını tasıdığını haber veriyor. Demek ki mütiehid bir milletin evlâdlanyız.» keşfin vukuunda bir sadelik var. Fakat Cumhuriyetin ilânından 2 sene evvel bu sadelik medeniyet âlemine koca bir Büyük Atatürkün n>üjdelediği saadet bu kıt'anm yolunu haber veren Kristof Kogün tahakkuk etmiş bulunmaktadır. 17 lomb'un yumurtayı dik durdurmasmdakî sene evvel bu sözlerin manasını anlamak besateti andırıyor. O sebeble Sadeddin gafletinde bulunan Hataydaki Ermeni Nüzheti tebrik etmeği ve bu keşfi edebiyurddaşlarımız Hatay davasmda Türk yat tarihi meraklılarına haber vermeği vakardeşlerile elbirliği etmek suretile hata zife tanıdım. Darısı, öbür edebiyat meçlarını tamire. Atatürkün vaidlerini yeri hullerinin başına!.. ne getirmesini bilen yeg?ne millet babası M. TURHAN TAN olduğuna kanaat getirdiklerini, «hür ve müttehid millet evlâdları» arasına girmek saadetine nail olmaktan başka arzuları olmadığını filen isbat etmek istiyorlar. Hiçbir Fransız, Ermenileri, Atatürk güneşinin aydınlattığı hakikat yolundan Beynelmilel hava ittihadı umumî reayıramaz. S. ŞAMLI isi Romanyah Prens Bibesko, refaka « tinde bir pilot ve bir telsizci olduğu halde Kadron tipi bir tayyare ile dün sabah saat 9,20 de Yeşilköy Tayyare is tasyonuna inmiş, İstanbul Tayyare cemiyeti reisi İsmail Hakkı Başakla Devlet Havayolları İstanbul istasyonu memurları tarafından karşılanmıştır. Prens Bibesko, saat on birde gene tayyaresile Ankaraya hareket etmiştir. Orada, beynelmilel hava hatlanmn memleketimizden geçmesi ve memle ketimizin hava yolile Avrupaya bağlanması isi etrafında hükumetimizle te mas edecektir. aki, adının taşıdığı manayı edebiyat tarihinde kendisi için teşahhus ettiren yüksek bir simadır. Ölümündenberi (338) yıl geçti, fakat eserleri ve ismi daima zinde, daima yaşar kaldı. Onun şöhreti, belki iki asırdanberi yabancı memleketlere de yayılmış bulunuyor. Almanyada, daha düne kadar bizim elimizde bulunan nüshadan on kat güzel olmak üzere mükemmel bir divanı basılmıştır. Fransızca, ingilizce ve almanca yazılan şark edebiyatı antolojilerinde en şerefli satırlar ona tahsis o lunmuştur. Hammer bile kendinden uzun sitayişlerle bahseder ve Kanunî Süleymanı yükselten sebeblerden birinin de Bakiyi keşfedip himaye etmiş olması bulundueunu söyler. Yurdunda ve yurdun dışmda bu kadar şöhret alan Bakinin babası kimdir?.. Bugüne kadar bu, meçhuldü. Baki ile çağ daş olan tezkere muharrirleri başta olmak üzere Muallim Naciler, Faik Reşadlar, Recaizade Ekremler, Köprülüzade Fuadler ve yerli, yabancı herkes Bakinin hayatmı anlatırken: «Fatih müezzinlerinden birinin oğlu idi» diyip geçmiştir. (Esami) yi açınız, öyle. (Osmanlı Şairleri) ni karıstırınız, oyle. Kudemadan birkaç şaire bakınız, öyle. Eslâfa, Tarihi Edebiyatı Osmaniyeye, Türk Şairleri Antolojisine, Kamusülalâma göz gezdiriniz, öyle. Büyük üstadm babasını bir müezzin olarak gösterenler içinde onun Karga lâkabıle anıldığını, Hicazda öldüğünü söyliyenler, hatta ölüm tarihini tesbit edenler de var. Lâkin müezzinin adım kaydeden yok. Bu nokta, dediğimiz gibi, üç yüz otuz sekiz yıldanberi edebiyat tarihimiz için yakışıksız bir eksik olarak meçhul kaldı« Kılı kırk yaran üstadlar ve meselâ yirmî yedi yıl önce Bakinin Leiden'de divanını bastıran ve bu divanm başına yetmiş beş sahifelik tahlilî bir mukaddeme koyan profesör Rudolf Dvorak bile o meçhulü halledip edebiyat tarihini tenvir edemedL Ancak Sadeddin Nüzhettir ki şimdi, asırların birbirine devretmiş göründüğü edebî meçhulü bir zekâ darbesile ortadan kaldırıyor ve bize büyük şairimiz Bakinin babasını adile tanıtıyor. Prens Bibesko geldi ve Ankaraya gitti Musiki aletleri sergisi j İzmirde bir konser İzmir (Hususî) Halkevimiz ar şubesi tarafından davet edilen viyolonist İskender Ardan, Halkevi salonunda mümtaz bir dinleyici kütlesi önünde Gorelli, Maks Buruk, Mozart gibi üs tadlarm güç eserlerini muvaffakiyetle çalarak geniş ölçüde takdirler kazandı. Paris Bir «Avrupa ve Asya musiki aletleri» sergisi açılmıştır. Sergide her milleti, millî kıyafetleri ve millî musiki âletlerile, bir grup temsil etmektedir. Yukarıda bu sergiye iştirak eden Bulgar köylülerinden bir grupu görüyor sunuz. Vali Muhiddin Üstündağ Atinaya gidiyor Atina 27 (Hususî) İstanbul Valisi Muhiddin Üstündağın haziranın 14 ünde buraya gelerek on gün kadar misafir olacağı Atina Vali ve Belediye riyaseti tarafından tebliğ edilmiştir. Mu hiddin Üstündağ, Nazır Koçyas tarafından davet edilmiştir. ÖLÜM Eski Ceridei Havadis ve Saadet ga zeteleri sahibi A. Fethi Uzkanm bir müddettenberi hasta bulunan kardeşi Sahili Sıhhiye memurlanndan Hüseyin Cemil Uzkan vefat etmiş, cenazesi dün Tramvay altında kaldı Kadıköyündeki evinden kaldırılarak Cafer oğlu Mehmed isminde birisi, Karacaahmeddeki aile makberesine def dün öğleden sonra, Şişlide tramvay alnolunmuştur. Kederdide ailesine tazi tında kalarak ağır surette yaralanmışyetlerimizi bildiririz. tır. Yaralı hastaneye kaldırılmıştır. Yeniköydeki balo tehir edildi Cumhuriyet Halk Partisi Yeniköy nahiyesinden: Ocağımızm Yeniköypalas salonlarmda bu akşam verilmesi mukarrer mev simlik balo, 4/6/938 cumartesi günü akşamma tehir edilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: