16 Temmuz 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

16 Temmuz 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

16 Temmuz 1938 CUMHURIYET Difteri aşısı mecburî tatbik edilmelidir Siliye Vekâletinin dikkatine Yazan: Dr. KADRt RAŞ1D ANDAY Her içtimaî teşekkül fennin faydalı keşiflerinden müstefid olmasmı istiyeceği ve bunun hayata taalluk edenlerinin müstacelen tatbikını arıyacağı tabiidir. Bu gibi faaliyetlerden bugün neticesi sabit olmuş bir mesele de difteri aşısının muvaffakiyetidir. Son taharriyat ve istatistikler bu aşı sayesinde difteride iki şırınga ile yüzde 99,5 nisbetinde muafiyet elde edildiğini kat'î olarak gösterdi. Bu vahim hastalığa karşı bu muvaffakiyet o kadar ehemmiyetlidir ki nüfus mücadelesinde en mühim mevkii tutması lâzım gelen bir kıymettedir; bahusus muafiyet derecesinin bu suretle % 99,5 oluşu difterinin de tıpkı çiçek hastahğı gibi memleketten çıkarılmasını temin edecektir. Filhakika çiçek aşısına nisbetle biraz daha fazla güçlük gösteriyorsa da çünkü çiçek aşısı bir defa yapıldığı halde bu difteri aşısı en az iki şırıngaya vabeste dir bunun da temin edeceği hayat esirgemesi bu hususta yapılacak gayreti ve masrafı haklı göstermeğe kâfidir. Esasen bu aşınm tifo, paratifo, teta nos aşılarile müşterek bir halde hazırlanması kabil ve hatta yapılan tecrübeler böylece müşterek yapılanlar sayesinde difteri muafiyeti daha kuvvetli ve daha emin bir tarzda teşekkül ettiğinden bu iki şınnga sayesinde dört mühim hastalığın muafiyetleri elde edilmiş oluyor. îsviçrenin cenub kantonunda, alelu mum Macaristanda, Lehistanda ve Yu goslavyada ve Sovyet Rusyanın birçok cumhuriyetlerinde müteaddid senelerdenberi bu difteri aşısı kanunla müeyyed olarak mecburî tatbik sahasmda bulunu yordu. Birkaç haftadanberi Fransada da meclisi meb'usan hukukunu haiz vükelâ meclisinin ısdar ettiği bir kanunla çiçek aşısı gibi difteri aşısının tatbikı mecburî kabul edilmiş bulunuyor. Bu gibi fennî kararlarda gayet çekingen davranan Fransa hükumetinin de bu mecburiyeti kanunen kabul etmiş olması bu aşınm kıymeti hakkında kanaat ver meğe kâfidir. Nitekim B. C. G. namı verilen verem aşısı Fransız âlimleri tarafından meydana konulmus olduğu halde Fransa hükumeti şimdiye kadar mütalea ve tecrübelerin tamamlanmasını bekledi. Senelerle de vam eden bu mütalea neticesinde verem aşısının ciddî bir kıymeti olmadığı tahakkuk etmekle Fransa hükumetinin tereddüdde haklı olduğu meydana çıktı. Halbuki difteri aşısı ayni mütalea mecralarını takib ettikten ve gerek Amerikada, Almanyada ve îngilterede yapılan tecrübeler muvaffakiyetle neticelendik ten ve yukarıda saydığım memleketlerde mecburî kabulündan sonra Fransa da kanunî mecburiyeti koydu. Işte bu mütalealara istinaden ve bu gibi vâfi aşılarla alelumum ilk adımı birçok memleketlerden evvel atmak âdetinde olan (Harbi Umumide tifo aşısı tatbikini vâsi rriikyasta tatbik eden ilk ordu Türk ordusudur denilebilir ve bunu da müderris doktor Süleyman Numan merhuma borcluyuzdur.) Memleketimizde de bu asının mecburî olarak tatbikı karannın nekadar erken verilirse o nisbette hayat kazanılacağı düşüncesile Sıhhat Vekâletinin bu mesele üzerine nazarı dikkatini celbetmeği vazife telâkki ettim. Dr. Kadri Raşid Anday Iktısadî harehetler Toprak Mahsulleri Ofisi Toprak Mahsulleri Ofisi teşkilât projesi hazırlanıyor. En yakın bir zamanda faaliyete geçecek ofisten alınacak müfid neticeleri düşünerek şimdiden sevinme mek mümkün değil. Bizce, yeni Toprak Mahsulleri ofisi hakkında aydınlanması icab eden başlaca nokta, bu teşekkülün bir inhisar olmadığı ve olmıyacağı keyfiyetidir. Cumhuriyet hükumeti, bu müesseseyi sırf köylünün tam emeğini vermek, mahsulün değer kıymetini temin etmek, buğdaydan başlıyarak hububatın standardizasyonu nu mümkün kılmak gayelerile tesis et mektedir. Kuruluşu temin eden kanun, bunun en açık ifadesini teşkil etmekte di. Tabiidir ki, her hangi bir ihracatçı istediği şekilde mübayaatta bulunup bunu dilediği fiatla satabilecektir. Binaenaleyh kurumun memleketin zararına ve tüccarın aleyhine olan bir ciheti yoktur. Fakat köylünün ve dolayısile memleketin lehine olan cihet şudur ki tüccar mübayaatta daima yanıbaşında ofisi görecek, köylü menfaatlerinin daima devlet sermayesile korunduğuna şahid olacak tır. Yahudi yurdu mes'elesi Okadar zor bir iş ki «hemen Allah Evian konferansının yardımcısı olsun!» demekten başka çare yok! Yazan: CEMtL FtKRET Evian: 11 temmuz Mülteciler konferansında er veya geç şu meselenin mevzuu bahsedilmesi mukadderdi: Yahudier için yeni bir vatan bulunamaz mı? Zira konferansı işgal eden en esaslı mesele bilhassa son hâdiselerin mültecileridir, yani Almanyadan ve Avusturyadan akm eden Yahudilerdir. Yahudilere yeni bir vatan bulunması meselesi zaman zaman azçok şiddetle ve azçok nüfuz sahibi insanlar tarafından ortaya atılmadı değil. Fakat şimdiye kadar hiçbir tatbik kabiliyeti göremedi. Ezcümle îngiltere hükumetinin Filistinde karşılaştığı müşküller hâlâ bugün gözönünde bulunuyor. Guya tarihî «Mev'ud Toprak» Yahudilerle Arablar arasında binlerce ınsanm kanıle sulanmaktadır. Filistini Yahudilerle Arablar arasında aksim edecek, yani ikiye bölerek bir cısmını Yahudilere bir kısmını Arablara ahsis edecek olan İngiliz komitesi gerek Arabların ve işin tuhafı gerek Yahudilerin yuhalarile karşılandı. Zannederim şini bir neticeye bağlıyamadan ya geri döndü, yahud neredeyse dönecektir. Evet Yahudilere bir yer bulmah. Facat neresi? Yahudi denilen bu muazzam an grupunun peteğini, kovanını nereye koymalı ki yapacakları balı kendi kendilerine yapsınlar ve artık hiç kimseye niza ve husumet vesılesı olmasınlar? Işte meselenin şimdiye kadar karşılaştığı ve cevabsız kaldığı, halli müşkül, nokta. Yahudilerin vatanile bir zamanlar bir hayli uğraşmış olan bazı Fransız muharrirleri meselâ Charles Maurras, Jacques Bainville bu noktaya gelince ya lâfı değiştirdiler, yahud da şu veya bu memleketi göstererek bahsi kısa kestiler. te ve yavaş sesle belki konuşulmakta da olan bu meseleyi bugün gelen Voelkische Beobachter gazetesinde Alman nasyonal sosyalizminin nazariyecisi M. Alfred Rosenberg meydana vurmuş bulunuyor. Alman muharriri Yahudiler için Cenubî Amerikada, yahud Madagaskar adasında bir yer bulunmasını, yahud da «münasebetsiz ve boş topraklara sahib olan Rusyanın» bu işte yardım etmesini istemektedir. Yani Rusyanın bir köşesinin Yahudilere tahsisi. Evvelâ yirmi yedi devletin temsil edilmekte bulunduğu Evian konferansında Rusya yoktur. Demek ki Sovyetler bu bahisle alâkadar olmuyorlar. Devletlerinin teker teker hepsinin yüzde yüz milliyetperver olduğunu bildiğimiz hatta bazılarınm aşırı milliyetperver olduğu Cenubî Amerikava kesif bir Yahudi muhacereti ancak ikinci bir Filistin vücude getirir. Bu Yahudi meselesi haritayı ele alıp kolayca hallolunacak bir derd değildir. Memleketlerinden atılan, yahud atılmak üzere bulunan Avrupa Yahudilerinin adedi aşağı yukarı sekiz milyonu aşmakradır. Vaziyet böyle iken Yahudileri şuraya koyalım, buraya yerleştirelim demek biraz hafiflik olur. Yeni evlenmiş bir çifte sayfiye aramıyoruz ki.. O halde ne yapalım? Insanm kamerde veya Merihte küçük çapta bir dünya keşfolunmasını bilhassa oraya YahudileH oturtmak için, temenni edeceği geliyor. Ayrıca bir de Yahudilerin beğeneceği yerler var, beğenmiyeceği yerler var. Bu arada onların gÖnlünü de hoş etmek lâzım. Hulâsa neresinden bakılsa halli ve hangi köşesinden tutulsa çekilip çevrilmesi zor, çok zor bir mesele. Bu şartlar içinde: Hemen Allah Evian konferansının yardımcısı olsun. Demekten başka çare kalmıyor gibidir. Cemil Fİkret PENCERESiNDEN Düştü ve yükseldi arb mitolojisi kuşlara nisbetle zahifemsi bir mahluk durumunda kalan, sürünür gibi görünen nsanların uçmağa çalışacaklarını tahmin tmiş ve İkarus efsanesini yaratarak asırarın diline nakşeylemişti. Bu efsanede karus, malum olduğu üzere mumdan ;anad takarak gökîere yükselir, kuşların :rişemiyeceği irtifalara çıkar, güneşe yakaşır. Fakat kanadlan o büyük ateşin avine dayanamıyarak erir ve cesur uçucu düşüp ölür. Efsaneyi ölümle neticelendiren muhayyilenin maksadı, semalara yükselecek beşerî zekâyı ancak güneşin durdurabileceğini ve o sınıra kadar yükselmenin insanlara mukadder olduğunu östermekten ibarettir. KÖŞg Hatayda seçim hazırlığı IBastaraft 1 inci sahifede] tirak etmiyeceğini açıktan açığa söylemeğe başladı. Bu müzakereler, Türkiye ile Suriye arasında ve manda sahibi Fransanın iştirakile iyi komşuluk ve dostluk münasebetleri tesis edecek olan muahedeye dairdir. Suriye bu müzakerelere yabancı kalacağım açıkça bildirdi. Son günlerde ismi müstakbel Başvekil olmak üzere ileri sürülenler arasında bulunan Lutfi El Haffarın gazetesi olan yarı resmî El Inşa gazetesinin neşrettiği bir makale, bu bakımdan gayet dikkate lâyıktır. Bu makale, Türkiye ile Fransa arasında imzalanmış olan muahedeyi, Hatay ve Suriye meselelerinin büsbütün haricinde, enternasyonal siyaset bakımından mühim bir vesika olarak tasvir ediyor. Gazete, Türkiye ile, Fransa, İngiltere ve bunlarla İtalya arasmdaki münasebetlerin gelmiş ve geçmişini tahlilden sonra, bu muahede ile kararlaştırılan esaslann, Milletler Cemiyetince Hatay meselesi hakkında konulan prensip lere tamamen muhalif olduğunu izaha çalışmaktadır. Bu yarı resmî gazeteye göre, son anlaşmanın hukukî olarak hiçbir kıymeti yoktur; bu, sırf siyasî bir anlaşmadır ve içindeki şartlar ve ahkâm ne olursa olsun Hatay Türkiyeye verilmiş demektir. İş böyle olunca, Suriye de bu anlaşmayı tanımıyacağı gibi gazeteler bu noktayı sarih söylemekle beraber Türkiye Suriye Fransa arasında akdedilecek üçüzlü muahedenin müzakerelerine de iştirak etmiyecektir. Demek ki Suriye, hukuk bakımından haklarını muhafaza etmek, umumî siyaset bakımından Türkiye ile Fransa arasmdaki anlaşmaya yabancı kalmak fikrindedir. *** El İnşa gazetesinin sarih olarak söylemediği şeyleri başka gazeteler, daha serbest bir dille açıkça ifade ediyorlar. Bu müzakerelerin ilk celsesine aid olarak gelen telgraf haberlerini Suriye gazeteleri uzun uzadıya yazdılar. Gerek Hariciye Vekili Doktor Arasın, gerek Fransız Sefirinin bu müzakereleri bir an evvel neticelendirmek hususunda karşılıklı olarak izhar eyledikleri temennilere, gazeteler, biraz gülümsiyerek birbirlerine göz kırpar gibi bir vaziyet aldılar. Bunlardan bir tanesi, El Amel ul Kavmî, bu havadisleri neşrettikten sonra şu satırları ilâve ediyor : «Bu hususta Hariciye Vezaretine müracaat ederek malumat almak istedik. Hariciye Vezareti bu mesele hakkında malumatı olmadığını ve böyle bir içtimada hazır bulunmak üzere Suriye mümessiline hiçbir emir verilmemiş olduğunu bildirdi. Malum olduğu üzere bu gibi ahvalde müzakerelere iştirak edecek olan tam salâhıyetlı bir mümessilin bulunması icab eder. Halbuki böyle bir şey yoktur.» Suriye Hariciyesinden çıkan ve gazete tarafından tekid edilen bu ifadeye göre Suriye hükumeti Fransa ile Türkiye arasında başlıyan bu müzakerede tam manasile bir sabotajcı rolünü oynamağa karar verdiği görülüyor. Esasen kevfiyet sade bu gazetenin ifadesine münhasır değîldir. Diğer bir Şam gazetesi olan Elifba da, bir muharririne hükumet reisi larafmdan vâki olan beyanata atfen ayni şeyi teyid etmektedir. Serbest gazetelerin bu suretle daha açık bir ifade altında izah ettikleri bu vaziyet, Suriyenin şu dakikada son Hatay anlaşmasına karşı almış olduğu vaziyeti göstermeğe kâfidir. Fakat, bu vaziyet devam edip gidecek mi? Eğer Suriyenin müfrit nasyonaÜstlerine bakılırsa öyle olacaktır. Ancak işin alacağı netice, toplanacağından bahsedilen Vatanî kongresinin vereceği kararlara bağlı olacaktır. *** Suriyenin bugünkü ruhî haletine ve bütün Arab memleketlerinde esen havaya bakılırsa Suriye, Hatay bahsirde bugün aldığı tavrı değişterme kararını kolay kolay veremiyecektir. Vatanî kütlesi içinde parçalanma temayülleri nekadar kuvvetli olursa olsun, Arab memle ketlerinde gayet kuvvetli bir nasyonalizm havası esmektedir; bu hava, son Hatay itilâfını kabule mütemayil zümrenin Şamda hükumet yapabilmesine şimdi'ik mânidir. Bunun için yakın bir zamanda bugünkü vaziyetin değişeceğini hesab etmek yanlış olur. Uyuşturucu maddeler kısmı ise, beynelmilel zaruretlerin icab ettirdıği bu günkü şeklinde devam edecektir. Bugün Ziraat Bankasının yurdun 42 noktasında bulunan mübayaa merkez leri, elbetteki ofisin esas teşkilâtı için çok faydalı olacaktır. Eğer bugün bir ak saklık varsa bunda teşkilâtın hiçbir ka bahati olmadığı muhakkaktır. îyi bir organizasyonla bu teşkilâtın en müsaid şekilde işliyebileceği şüphesizdır. Lâzım olan kredi meselesi dolayısile Ziraat Bankasının bütün kolaylıkları göstereceği de tabiîdir. Istihsal merkezlerinde vaziyet böyle olacağı gibi istihlâk merkezlerinde müstehlik namına hareket edenlerin mübayaatınm da gözden uzak tutulmaması bir zarurettir. Normalin fevkinde bir istihlâk temayülü görülmesi de memleket ve müstahsil zararına kaydedilecek bir harekettir. Hakikat ise bu dünyada her toprağın Dış piyasalarda ofisin yapacağı satış bir sahibi bulunduğu ve sahibsiz topraklarla oynıyacağı rolün faydası ise aşı ara da zaten Yahudilerin gidemiyeceği kârdır. merkezindedir. Başvekilimz Celâl Bayar ve îktısad Evian konferansında pek açığa vurulVekili Şakir Kesebirin her sahada gös madan daha ziyade içın için düşünülmekterdîkleri isabet, yeni Toprak Mahsulleri ofisinin kuruluşunda da kendisini göstermiş ve bu suretle başta buğday olmak üzere hububat işlerimiz en muvafık yola girmiştir. F. G. Türk Yunan Maarif Vekilinin dostluk muahedesi Erzurum tetkikatı Türkiye Fotoğraf sergisine hazırlık Seçilen fotoğraf lara birer şeref diploması verilecek Ankara 15 Matbuat Umum mü dürlüğünden: İdaremiz tarafından 1936 da açılmış olan «Türkiye tarih, güzellik ve iş memleketi» adlı foto sergisinin ikincisi 20 teşrinisani 1938 tarihinde Ankara Sergi Evinde açılacak ve yirmi gün devam edecektir. Bu sergide, birincisinde olduğu gibi, yurdumuzdaki profesyonel ve amatör fotoğrafçıların da iştiraki arzu edildi ğinden, san'atkârlarımızm yurdumuzun tarihî, tabiî güzel ve her husustaki in kılâblarımız bakımından tanıtacak olan artistik resimleri hazırlıyabilmesi için, 16 temmuz 1937 tarihinde Anadolu Ajansı vasıtasile gazetelerde yaptırdığımız ihbarı tekrar eder ve gönderilecek eserlerin asgarî 18 24 Ve azamî 40 50 eb'adında oLmasını, her zatın on taneden fazla fotoğraf göndermemesini ve bunlar arasında portre vollanmamasını ve eserlerin en geç 15 ilkteşrin 1938 tarihinde Matbuat Umum müdürlüğünde bulunmak üzere gönderilmesini hatırlatırız. Anlaşma, dün Ankarada Dün ikan kültür teati olundu müesseselerini gezdi Ankara 15 «Tebliğ> 30 teşrinievvel 1930 tarihli Türk Yunan dostluk, bitaraflık, uzlaşma ve hakem muahedesine ve 14 eylnl 1933 tarihli Türk Yunan samimî itilâfma müzeyyel olup 27 nisan 1938 de Türkiye Başvekili ve Hariciye Vekilinin son Atina ziyaretleri esnasmda imzalanan muahede, her iki devletçe teşkilâtı esasiye kanunlarınm vazettiği usul dairesinde tasdik olun duğundan tasdiknameleri bugün, 15 temmuz 1938 de Hariciye Vekâletinde Yunan sefiri M. Raphael'le Hariciye Kâtibi Umumî muavini Nebil Batı tarafından teati edilmiştir. (a.a.) Irakm Suriye ile Türkiye arasında bir tavassutta bulunması fikri burada hâlâ ehemmiyetle üstünde durulan fikirdir. Gayet bariz surette anlaşılıyor ki Suriye Vatanileri, bir taraftan hukukî sahada bu vaziyeti muhafaza edip Türkiye ile Fransa aleyhinde neşriyat yaparlarken diğer taraftan da Irakın işe tavassut ve müdahalesini ternin eylemeği kendücrine esaslı bir siyaset yapmışlardır. Türkiyenin Irakın hatırından çıkamıyacağını düSergide jüri tarafından secilen birinsünenler şimdi bu kapıyı çalmaktadırlar. ci, ikinci ve üçüncü fotoğrafilere idareGazeteler, hatta bu bahis üzerinde An miz tarafından gene birer şeref diplo karada temasların bile başlamış olduğuması verilecektir. (a.a.) na dair şayialar kaydediyorlar. Türk Yunan Ticaret Ofisi Dün, Atinada senelik Atina 15 Yunan Türk tecim ofisi dün, Atina Ticaret ve Sanayi Odasında senelik umumî toplantısını maslahat güzarımızla elcilik ve başkonsolosluk erkânı. sabık İktısad Nazırları ile Ofis azası huzurile, eski İktısad Nazırı Pesmazoğlu'nun riyasetinde yaptı. Sene lik raporlar ekundu, hesablar tasdik edildi. Heyeti umumiye Ofisin idare meclisinde ve hususile reis Pesmazoğlu ile ataşe komersivalimiz doktor Naci Adaya masruf me«=kur faaliyetlerinden dolavı teşekkür etti. Okunan nutuklarda bu vesileden istifade edilerek Türk Yunan dostluğu nun iktısadî sahada dahi namzed olduğu parlak istikbal ve inkişaf hakkında temenniler ve mütalealar yürütüldü. Azalıklara, sabık İktısad Nazırların dan Bekazor'la Bakalbaşı ve büyük sa nayici Harilaos seçildiler. Neticede her iki milletin her faydalı sahadaki faaliyetlerine birinci derecede âmil olan Başvekilleri Celâl Bayarla General Metaksasa ve İktısad Vekillerine tazim telgrafları çekilmesine alkış lar arasında rey birliğik karar veril di. (a.a.) Bir yandan da «komşu» ile «mütte fik» aleyhinde neşriyat şiddetle devam harbiye koneresi Atinada ediyor. Şair Halil Mardamın «Komşu toplandı ve Müttefik» unvanile yazdığı ve «Allah Atina 15 (Hususî) Balkan Antantı Suriyeyi ikisinin de şerrinden esirgesın» devletleri deniz erkânıharbiye kongremealindeki kasid<»sini gazeteler tekrar si bugün burada toplanmıstır. Kongretekrar basıyorlar! ye Yunan Deniz Erkânıharbiye reisi Amiral Sakelaria riyaset etmektedir. C. T. Türkiye, Yugoslavva heyetleri dün gelLord Nafild tayyare fabri mişlerdi. Bugün de Romanyayı temsil edecek heyet gelm«;tir. B»lkan Antantı deniz erkâni Şark muhayyilesi de insanlarm zahifeikten kurtulmayı ve göklerde dolaşmayı lüşüneceklerini kavramış ve bu düşünceî'\ okşamak için «tayyi mekân» masalla•mı uydurmuştur. Bu yolu bir değneğin >asit bir işaretile ve bir lâhzada Efganisandan Mısıra uçtuklarını, yahud bir sec:ade üzerinde kıt'a kıt'a dolaştıklarıni ki masallarda dinlediğimiz mes'ud aılamlar hep beşer zekâsını yükselmeğe ahris veya öyle bir yükselişe iştiyak besiyenleri tatmin için tasavvur olunmuştur* Darius Green, masalı hakikat yapma;a çalıştı, efsanevî İkarus gibi kanad takarak ve kuş durumuna bürünerek uç« mağa savaştı. Bu teşebbüs, tayyarenin ve tayyareciliğin cenin halinde tekevvün etmesidir. O cenin inanılmaz bir hızla bü! r'udü, tekemmül etti ve havada ancak bej ianiye durabilen Darius Green'lerin yeı inde Okyanusları bir çırpıda uçarak aşan .indbergler görüldü. Fakat îkarus efsai esinden bir Darius Green çıkıncıya ka« îar insanlarm birçok fedakârlıklara katanması, havada emekliyen Darius'tan, fen çocuğundan bir Lindberg peyda ouncıya kadar da yerden göke yüzlerce kurban verilmesi lâzım geldi. Beşer zekâsı tabiatin kendinden esir;ediği uçmak hakkını kazandıktan sonra la bu kurbanların ardıarası kesilmedi ve ;esilmiyor. Lâkin son kurbanlar tecrübe r olunda heder olan canlar değil, tabiî layarta hergün birer suretle vukua geldi;ini gördüğümüz alelâde kazalann mağlurlarıdır. Bugün sandaldan denize diişerek, merdivenden yuvarlanarak, otomobil altında kalarak ölenlerle tayyare kazasına uğrıyanlar arasında esas itiba* •ile bir fark yoktur. Ancak şu var: Tayyarecilik bugün son tekâmül merhalesine srtnemiştir ve her yapılan uçuş o merhaeye beşeriyet âlemini kavuşturmak için ıtılmış cesur bir adımdır. Bu bakımdan] tayyare kurbanları uluorta kazazedeleri den ayırd edilmek ve ayrı ayrı birer kut| lu şehid sayılmak icab eder. Bütün medenî âlemin düşüncesi böylej dir ve bundan dolayı da kazaya uğrıyan! Erzurum 15 Dün akşam Belediyede tayyareciler için o âlemin yüreği millij Kültür Bakanı Saffet Arıkan şerefine yet ve mezheb fark; gözetaeksizin ağj verilen ziyafet çok samimî bir hava içinde geçmiştir. Belediye reisinin kısa ar. Bizim de her medenî millet gibi bir ı söylevine verdiği cevabda, Bakan, hakayli hava şehidlerimiz vardır. Onlarırij kında gösterilen ilgiden dolavı müte sekkir olduğunu ve Erzurumun kültür mübarek naaşlan yerde, fakat türbelerij ihtiyaclarınm daima gözönünde bulun göktedir. Mezar kitabeleri ise yürekleridurularak, imkân nisbetinde tatmin o mizdedir. înönünde bir kazaya kurbanj lunacağmı söylemisler ve çok alkışlan giden genc mühendis Salâhaddin Alarij mıslardır. Kor. Km. lıgını, Parti ve da işte semalarda kendine türbe kuran §e*| Halkevini, büyük ve modern sinemamn hidlerdendir. O, düştü. Lâkin yükseldiı| temel atma törenini şereflendiren KülAziz hatırası önünde hürmetle iğiliriz. tür Bakanı ilk temel taşmı kısa bir söyM. TURHAN TAN levle atrrn=:lardır. Merasimde Umumî Müfettis Üzerle Korgeneral, Vali Saim İşcan, General Toydemir ve bütün memurlar hazır bulunmuşlardır. Memle • ketin çok büyük ve medenî bir ihtiya • cına karsılık verecek olan bu müessesenin vapılısı muhitte sevinç uvandırdı Bugün. Boğaz mesiresinde. Arıkan şe refine Erzururnlular iki vüz kisilik bir kır zivafeti vereceklerdir. Vekil, mer Son birkaç ay zarfında piyasaya ye kezdeki kültür müesseselerini, yeni va niden beş yüz taksi otomobili çıkrm mlan büvük öğretmen okulu ile on be buna mukabil bir kısım eski otomobil dersaneli ilk mektebin inşaatını tetkik ler de çekilmiştir. Yakmda başlıyacal etmistir. (a.a.) olan senelik umumî muayene sırasmdâ tesadüf edilecek hurda arabalar da se ferden menolunacaktır. Piyasaya yer den cıkanlarla eskiden mevcud ola taksiler şehrin ihtiyacını karşılıyaca nisbette olduğu gibi esasen şehir d£ '\Bastaratt 1 tna sahitede] linde ve haricinde muhtelif noktalar dan kaldırılarak Teşvikiye camiinde na. rasmda kâfi derecede otobüs seferleı mazı kılındıktan sonra Edirnekapıdak yapılmakta olduğundan Şoförler cem| Şehidlikte hazırlanan makberei mah yeti Belediyeye müracaat ederek artı susasına tevdi edilmiştir. piyasaya yeni taksi arabası çıkarılma Salâhaddin Alanın tabutu, Nişanta şındaki ikametgâhından kaldırılırken sına müsaade edilmemesini istemeğ| asker ve polis müfrezeleri tarafından karar vermiştir. Taksiler artıyor Piyasaya yeniden 500 araba cıkarıldı Hava şehidi Salâhaddin dun gomuldu kası yapıyor Londra 15 (Hususî) îngiliz otomobil fabrikatoru Lord Nafild, 3 milyon sterlin tutarında bir tayyare fabrika sının inşasına başlamıştır. Fabrika. İngiliz hükumetine verilmek üzere gelecek seneden itibaren tayyare yapmağa başlıyacaktır. Bir sandal battı Kuruçeşmenin Alaybeyi Cami soka ğında 2 numajalı evde oturan Rüstem oğlu Mustafanın kömür yüklü sandalı evvelki gün Beylerbeyi önünde batmış kömürler denize dökülmüş, kendisi kurtarılmıştır. selâmlanmış, halk tarafından göz yaşla rile teşyi edilmiştir. Cenaze merasimi ne, İstanbul Tayyare cemiyeti erkânı uğrunda şehid düstüğü havacılık âlemi ne mensub birçok zevat, çalıştığı fabri ka mensubini ile kendisini seven arka daşları ve matbuat mümessilleri iştirak etmistir. Merhumun kabrine elliden fazla çelenk konulmuştur. Salâhaddin Alanın zevcesi, evvelc «Cumhuriyet» in tertib ettiği güzellik müsabakalarmda Kraliçe seçilen Bayan Naşide Saffetti. Beş yağmdaki kızı ile zevcesini memlekete vedia olarak bırakan merhumun kederli ailesile Türk ha vacılık âlemine bu vesile ile tekrar ta ziyet ve teessürlerimizi beyan ederiz. Çankırı Filyos hattındaki heyelân Ankara 15 (Telefonla) Çankri Filyos hattında 220 uncu kilometrenil 400 üncü metresindeki yarma tamamil] çökmüş olduğundan o sırada geçmekt olan bir marşandizin tamamen toprak tında kaldığını bildirmiştim. Heyelân dc layısile Eskişehirden ve diğer istikamet lerden gönderilen ımdad trenleri bugü geç vakte kadar çahştılar ve bu ge 20 de yolu açhlar. Yolcu trenı bu bah ânza mahallinden aktarma ile g ^ miştir. Yarın sabah doğruca sefere d« vam olunacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: