3 Ağustos 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

3 Ağustos 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYET 3 Ağustos 1938 LÂYPZİG MEKTUBLARI: Dağcılık klübünün Geniş teşkilâtile Laypzig Avrupanm yaz bayramı kitab. ticareti merkezi sa yılabilir parasını alacağmdan emindir. Çünkü bu" nun aksi vâki olmamıştır. Bu bir görenektir. Cemiyet ahlî.k meselesidir ve komısyoncunun cemiyete itimadı vardır. Keza, küçük kitabcı da müşterisinin arsunu süratle yerine getireceğinden emin" dir. Teşkilâtın ciddiyetini bilir. Büyük kitab tüccarları, yahud ko misyonculan arasında depolarında on, on beş milyon cild kitab biriktinniş olanlarını gösterdiler. Maamafih dünya kütübhanelerinden hiçbirine nasib olmıyan bu mazhariyetin sebebi var: Bu kitablar satıhktır. Ve bazan ayni eserden depoda Denilebilir ki sayısız matbaaları, ta yüzlercesi, binlercesi ihtiyat olarak bu bılarile, büyük kitab ticareti müessesele lunduruluyor. rile, kitab borsasile ve nihayet mühim küPerakende kitab tüccarları ve devlet tübhanelerile Lâypziğ pek tipik Alman müesseseleri bu büyük komisyoncu teşki" şehirlerinden biridir ve belki de dünyada lâtla iş yapmanm, doğrudan doğruya kibile eşi olmıyan bir kitab şehridır. tabın tabiile anlaştnaktan çok daha ucuKitab mahallesi şehrirı şarkında koca za mal olduğunu ve sü^at temin ettiğini man bir sahayı kaplıyor. Sayısız büyük biliyor ve bu teşküâtla münasebet tesis matbaalar, kitab ticarethaneleri ve ko etmeği işlerine daha uygun buluyorlar. misyonculan, geniş mikyasta eski kitab Keza tabüer.. Esasen teşkilâtı kuran ve ticareti yapan müesseseler, tabılar hep bunu asırlardanberi devam ettiren de burada toplannuşlar. Sabahleyin 8 den bunların vücude getirdikleri birliklerdir. evvel şehrin her tarafından mürettib, raa Bu birlikler kitab satışmın mütemadi ço kinist, mütehassıs, tüccar, kâtib, daktilo, ğalışını temin hususunda akla hayale mücellid fakat hepsi kitab amelesi gelmiyecek tedbirler alıyor, bir taraftan yığın yığın, on binıtrce ınsan buraya a da muhtelif vasıtalarla kitab yazılmasıkın eder. Bu mahalle kocaman bir nı, neşriyat yapılmasını teşvik ediyorlar. an kovanıdır. Fakat bal yerine kitab ve Neticede halk okuyor, müellif, muharrir rir. bol bol kazanıyor ve bu şirketler asırlar" Bir haftadır Lâypziğ'in tanınmış ki danberi yaşıyor. tab müesseselerini dolaşıyorum. Bir İsBu birliklerin tarihleri, an'aneleri varveçli, iki Yugoslav, bir Çinli, iki şarkî dır. Kurdukları muazzam kitab ticareti Prusyalı Alman bir kafile teşkil ettik. şirketleri, kitab nakliyatı acentalan, mesBize Deutsche Bücherei'den bir de reh lek mektebleri vardır. Bunlardan birini, ber verdiler. İki muazzatn matbaa, büyük Lâypziğ kitab ticareti mektebini yann kitab ticarethanelerinden ve nakliyat §ir~ ziyaret edeceğiz. Bu mekteb işinin ehli ketlerinden üçü, meşhur Brockhaus ve tüccarlar, komisyoncular yetiştiriyor. Meyer ansiklopedilerini çıkaran iki müLâypziğ'de baskı ve kitab işlerile uğessese ilk günlerin programını doldurdu. raşan irili ufaklı müesseselerin sayısı iki Baskı san'atının en ileri tekniğini tatbik bın ıkı yüzdür. Bütün Alman şehirlerıneden bu tnüesseselere, insanları lüzumsuz deki kitabcıların ve ecnebi memleketler" eziyetlerden, masraftan ve zaman kay dcki bir çok kitab tdbilerinin burada ve betaıekten kurtaran bu harikulâde teşki killeri, yahud komisyoncuları var ki bunlâta imrenmemek mümkün değil. ların sayısı da 10,000 i geçiyor. Vücude Almanyanın senelik kitab neşriyatı 70 ile 80 bin arasındadır. Dünyada en çok kitab satışı olan memleket de gene Almanyadır. On beşinci, yirminci, otuzun" cu tabılan çıkan kitabları ben sık sık hemen hemen hergün görüyorum. Bütün bu canlı okuma faaliyetini idare eden merkez, Lâypziğ'dir. Lâypziğ'deki geniş teşkilâttır. Bu teşkilât kitabların fiatını yükseltmeden, komisyoncu zammını halkın kesesinden çıkaımadan ve bilâkis kitabları ucuza ma! edecek tedbirler alarak, faaliyetinde reklâma ve propagan daya geniş mikyasta yer vererek çahşıyor, okuyucu zümresile tabiler arasında bir nevi mutavassıt rolü oynuyor. Bu tavassut denilebilir ki Alman kitabcılığı için bir eksiri hayat olmuştur. Memleketin uzak bir köşesinde otu ran vatandaşın, kasabasındaki, yahud köyündeki küçük kitabcıya bir eser ıs marladığını düşünün. Bu kitabın kasabada değil, civardaki şehirde de mevcudü yoktur. Lâypziğ'e bir sipariş mektubu işi bir nihayet iki günde halhdiliverir. Lâyp" ziğ'de, Alman tabilerin bastırdıkları bütün âsan geniş depolarında biriktinniş olan (ve bu tabilere komisyonculuk eden) kitab ticareti şirketleri vardır. Bunlar e seri derhal bulur, mektubu aldıkları günde siparişi kasabaya gönderırler. Bu sürati ve intizamı temin eden se beblerin başmda tabiî karşılıklı emniyet hissi geliyor. Kom:syoncu şırket, kitabın Lâypziğ (Hususi) Bir İngiliz gazetecisi Lâypziğ sergisine «dünyanın ca~ mekânı» adını vermiş. Sergisile dünya piy.asasmda böyle büyük bir rol oynıyan Lâypziğ, ayni zamanda milletlerarası bir başka hüviyet de taşıyor: Kitab şehri. Lâypziğ bu san'ata lâyıktır. Çünkü, yalnız Almanyanın zengin ve canlı kitab ticaretini idare etmekle, 75 milyonluk kütlenin okuma ihtiyacını tatmin etmekle kalmıyor, ayni zamanda büyük teşkilâtı ve müessejelerile bütün Avru panın kitab alışverişine hâkim bulunu ~ yor. Kitab şehri Lâypzig Mekteblere girme şartları Muallim mektebleri Şaşılacak şey; Bursaya giden sporcular Uludağda eğlendiler Bursa (Hususi) Bursa Dağcılık kulübünün yaz bayramı bu hafta Uludağda. taşralı ve Bursah yüzlerce kadın ve erkekten mürekkeb bir kalabahğın iştirakile j'apılmıştır. Cumartesiden çıkanlar gece Uludağ otelinde şehir cazile dans etmişler, eğlenmişler ve güzel bir büfeden yivip icmislerdir. Ertesi gün çıkan ikinci kafile ile birlikte Dombay çukuru, Yakacık ve Cennetkaya mmtakalarına gezintiler yapılmış, öğle yemeğinden sonra da gene cazla kırda dans edilmiştir. Dağcıların bayramına Vali Şefik Soyer ve Belediye reisi Neşet Keper de ailelerile birlikte iştirak etmişlerdir. Dağcıların bu bayramına, şehirden otomobil ve otobüslerle Uludağa çıkarak katılanların sayısı da 200 ü geçmiştir. Büyük bir neş'e içinde yapılan bayram. herkeste unutulmaz bir intiba bırak mıştır. Gezintiler parlak ve yakıcı bir dağ güneşi altmda yapılmış, berrak bir havada yapılan bu yürüyüşlerden çok istifade edilmiştir. Bursada yapılan güreşler Bursa (Hususî) Halkevi spor ko mitemizin tertib ettiği alafranga güreş müsabakaları bu hafta Halkevi müsa mere salonunda yapılmıştır. Bu güreş lerde Akmspordan îsmaille Acar îd man Yurdundan Hüseynin kaburga kemikleri kırılmıştır. Yarahlar tedavi edilmek üzere derhal hastaneye kaldı rılmışlardır. Bu güreşçilerin yaralan ması dirsek vurmak ve yere düşmek ten ileri geldiği söylenmektedir. Güreşlerin neticeleri şunlardır 56 kiloda Akmspordan Hüsameddin, 61 kiloda Acar İdman Yurdundan Ce vad, 66 kiloda Akmspordan Ismail, 72 kiloda Acar tdmandan Mehmed Ali, 79 kiloda Duraspordan Hasan, 87 kiloda Açar îdmandan Hüseyin. Muallim mektebleri, ilk tedrisat muallimi yetiştiren üç sınıflı müessese lerini güzeUeştiriyor ve dışin minesini de hic bozlerdir. Muallim mekteblerine ortamekmuyor. Hem de ajıza teb diploması alanlar kabul edilir. Bunpek hoş bir ferahlık larda yatılı ve yatısız talebeden ücrct veriyor ; Dişlerinialmmaz. Bu mekteblere girmek için: zin g ü ze 11 i Ji oi A Türk olmak, hiıtediyortUDUz B Millî duygusunun sağlamlığı, ve hıkikaten karakterinin düzgünlüğü, bitirdiği orta de g ü ı e 1mekteb muallimleri heytinin vereceği dirler dtneyif kararla takarrür etmiş bulunmak. C Muallim mektebleri talimatna mesinin icab ettirdiği çağda bulunmak. D Ruhî ve bedenî sağlamlığı örneğe göre mekteb doktoru tarafından ve rilecek raporla tevsik edilmek. E Birinci smıflara ortamekteble rin pek iyi, iyi mezunları, ikinci ve üçüncü sınıflara lise ikinci ve üçüncü sınıflara bu derecelerle geçenler alınır. Muallim mekteblerine yatılı girmek istiyenler, bir istidaya vesikalarını ek liyerek mezun oldukları veya kayıdlı 22/8/938 pazartesi günü saat 10 da İstanbulda Nafıa Müdürlüğünde bulundukları mekteb müdürlüğüne müEksiltme Komisyonu odasında (3271.94) lira keşif bedelli Yeşilköy Devracaat ederler. let Havayolları istasyonunda yapılacak gece uçuş tenviratı işi açık eksiltMekteb idaresi müracaat edenlerin miye konulmuştur. evrakmı Maarif Vekâletine gönderir. Mukavele, eksiltme, bayındırlık işleri genel, hususî ve fennî şartnaDoğrudan doğruya Maarif Vekâletine meleri, proje, keşif hülâsasile buna müteferri diğer evrak dairesinde göyapılan müracaatler nazarı itibara alın rülecektir. maz. İmtihanda ayni derecede muvaf Muvakkat teminat ( 246 ) liradır. îsteklilerin en az (2000) liralık bu işe benzer iş yaptığına dair idafak olanlardan şehid çocukları tercih erelerinden almış olduğu vesikalara istinaden İstanbul Nafıa Müdürlüğündilir. den eksiltme tarihinden bir hafta evvel ajınmıj, ehliyet ve 938 yılına aid Muallim mektebine kabul edilenlerin Ticaret Odası vesikalarile gelmeleri. ( 5032 ) bir taahhüd senedi vermeleri şarttır. Taahhüd senedi vermiyenler mektebe kabul edilmezler. Liselerin ikinci ve üçüncü sınıflanndan muallim mekteblerinin muadü sı nıflarına geçmek istiyenler, meslek derslerinden imtihana girerler. Bazı muallim mekteblerinde orta mekteb sınıfları bulunmaktadır. İstanbul Vilâyetinde iki muallim Çlfte remberek 1939 No. 0 Halk mektebi vardır: modeli Bir kuru uşta Taşra sıparışi tediveli olarak derhal göndegramofonu tstanbul Kız Muallim mektebi Çapa üç şarbı çalar 35 lira rilir g a n d l k y e p o ' s t a p a r a S [ a l ı n m a 7 > 20 lira dadır. Cevablı mektublara 6 kuruşluk pul ve siparişler için 5 lira gönderilmelidir. İstanbul Erkek Muallim mektebi Çamlıcadadır. ODOL di$maeunu ltullananların her jjülümı eyijleri hemen jj ö z e ç a r p ı y o r ve onlar böylelikle b a j k a l s r ı n a lcarşı bir üıtünlük, bir muvaffalciyet elde etmi; oluyorlar ODOL dişleri inci Jjibi parlaklaştırıyor, jjörünüş Zayi Şirketi Hayriyeden aldığım 375/5048 No. lı üç avlık kartımı zayi ettim. Bulanın Köprüde Enspektörlüğe vermesini rica ederim. Rumelihisarında Celâleddin Erten İstanbul 5 inci icra memurluğundan: 937/795 sayılı dosyadan: Bir borcdan dolayı rehnin paraya çevrilmesi yolile satılmasma karar verilen Beyoğlunda Gümüşsuyunda Muhtar sokağı (Mezarlık) 3 numarada bulunan oda takımı, halı, soba ve buna mümasil hane eşyası 8/8/938 pazartesi günü saat on beşte mahallinde açık arttırma suretile satılacaktır. Eşyaya teklif edilen bedel muhammen kıymetin yüzde yetmiş beşini bulmadığı takdirde satış yapılmıyarak birinciyi takib eden 11/8/938 per şembe günü ayni saatte ve ayni mahalde ikinci arttırma suretile satış yapılacağından talib olanların mahallindeki satış memuruna müracaatleri lüzumu ilân olunur. (9344) İstanbul Nafıa Müdürlüğünden: Odeon Gramofonlarında Büyük Tenzilât NİHAD İŞİ K Mağazası Sirkeci No. 37 Belediye Sular İdaresinden: Bir yüzme rökoru Limanda bir kaza Ankara vapuru suların cereyanına kapıldı Dun limanda telâş uyandıran bir hâdise olmuştur. Saat yanmda Galata rıhtımından hareket eden Denizyollan idaresinin Ankara vapuru rıhtımdan ayrıl mağa başlayınca o sırada şiddetli esen rüzgârın ve suların tesirile köprü istika metine doğru düşmeğe başlamıştır. Li man dahilinde tam makine işletemiyen vapur süvarisi, Akayın Kadıköy iskelesi üzerine düşmemek için vapurun başmı biraz daha açmış, fakat bununla da maksad hasıl olmıyarak Ankara vapu ru limanın içine doğru sürüklenmeğe başlamıştır. Ankaranm köprünün üzerine doğru sürüklendiğini gören Şirketi Hayriyenin 58 ve 68 numaralı vapurları bir kazaya meydan vermemek için iskeleden açılmağı tercih etmişler, fakat bu sırada da 58 numaraanın başı Ankaraya çarpmışür. Halk bu vaziyetten telâşa düşmüşse de bu esnada yetişen iki romorkör Anka rayı yedeğe alarak limandan çıkartmışlardır. Kopenhag 2 Danimarkah yüzücü kadın Ragenkild Hveger 400 metrelik Kravl dünya yüzme rökorunu bu megetirdiği şirketler ayni zamanda dünya safeyi 5 dakika 6 saniye 1/10 da katetkitab piyasasından da mühim roller oy mek suretile kırmıştır. nuyorlar ve bu sayededir ki beynelmilel Bursada Atatürk stadı yesiparişlere hep Lâypziğ delâlet ediyor. niden yapıhyor Geçen sene Berlindeki kitabcılardan biBursa (Hususî) Atatürk stadyomu rinin bürosunda duvara asılı bir levhada yeni baştan ve mükemmel bir şekilde şöyle bir şey okumuştum: yapılmaktadır. Futbol sahasmm blo Wer über Leipzig bestellt, kajı bitmek üzeredir. Bütün malzeme Spart Arbeit, Zeit und Geld. hazırlanmıştır. Sahanın su tesisatı, ko(Lâypziğ vasıta::le sıparış eden çalış" şu pisti, futbol sahası ve sahanın etra madan, zamandan ve paradan tasarruf fındaki tel örgüler ağustos nihayetinde ikmal edilmiş olacaktır. eder). Şimdi buna ben de inandım. Hulâsa, Lâypziğ Alman ilmine, fikir Uzun bir zamandanberi antrenman hayatına bir çok cihetlerden nâzıcnhk va yapamıyan Bursa atletlerinin çalışma ları için muvakkaten eski tribünün önüzifesini görüyor. Biz bu sayısız müesselerden bir tekini ne bir kum havuzu ve 60 70 metre ukurabilsek: Meselâ öyle ciddî, emniyet zunluğunda pist yapılmaktadır. li. bütün memlekete dalbudak salmış bir Bir kadın yanarak agır şirket ki Istanbulda kitab. mecmua, gazete çıkanp da memlekete yayamıyan, yayyaralandı sa da parasını alamıyan zavallı tabii, ya" Bir kadın, dikkatsizlik neticesi fed hud tecrübesiz fikir adamını iflâstan, şekilde \ranmıştır. Hâdise şöyle olmuş eserini iki haftada kapatmaktan kurtar tur: sa. Kitab yazılmasmı, basılmasını teşvik Galatada Karaoğlan sokağında 15 nuetse. maralı evde oturan 40 yaşlarındaki FatBöyle bir kitab îicaret: ve neşriyat şir ma, uyumak üzere yatmış, fakat uyku keti biraz himmetle, biraz programlı, se esnasında sağa sola dönerken yanındabatkâr çalışma ile memleketin okuyan ki petrol lâmbasını devirmiştir. Biraz zümresini çoğaltanıaz, gazetelerimizin, sonra, hararetin tesirile uyanan Fatma, ateşi görünce, büsbütün telâşa düşmüş, mecmualanmızın zavallı baskısmı yüksellâmbavı söndürmek maksadile eline alremez mi dersiniz? mış, böylelikle iki elile vücudünün di Fakat ben zannediyorum ki bunun da ğer aksamı tehlikeli surette yanmıştır. devlet himayesıne ibtiyacı var. Yaralı kadın Beyoğlu hastanesine kal dırılmıştır. A. C. ÖTÜKEN gibi bir bulaşıkhğımız var. Arkadaki mavi oda ile onun yanındaki küçük odayı onlara verdim. Çok yorgun oldukları için daha uyuyorlar. Zeyneb, bu hiç beklemediği habere şaşırmıştı. Evlerine senede bir defa bile misafir uğramadığı için, gece vakti böyle birdenbire hem de Istanbuldan, iki kişinin birden gelivermesi, gene kızı hayrete düşürmekle beraber sevindirmişti de. Babası tekaüd olduktan sonra, yani sekiz yaşındanberi, denizden, kumdan, kaya dan ve bir iki üzüm bağından ibaret daracık çevresi içinde, balıkçı ve köylü kızlarınm arasında ömür sürdüğü Eskihisarda, deniz banyosundan başka eğlence yüzii gördüğü yoktu. Evlerinin on dakika ilerisinde, sahili bir dantelâ gibi süsliyen kayalıklardan, denizin kucagına gömülüp üşüyünciye kadar dalgadan dalgaya sekmek; gün doğarken evden çıkıp bağ komşularile beraber, buğulu salkımlardan hevenkler yapmak; akran köylü kızlarile, merkeb sırtında çılgınlar gibi yarış etmek, bütün yaz mevsimini dolduran eğlencelerdi. Vakta ki kış, denizin rengıni kirleten selli yağmurlan, köy evlerini topragın rengile birleştiren puslu, karanlık havaları, saçaklarda ulu Üsküdar Kadıköy ve havalisine daha fazla su verebilmek için şebekede yapılması kararlaştırılan bazı ıslahat ve tevsiat sebebile 4/8/938 perşembe günü akşamı saat 19 dan ertesi cuma sabahı 7 ye kadar Elmalı sularını kesmek mecburiyeti hasıl olduğu sayın halka bildirilir. ( 5013 )' NEVROZİN Ba§, di§, nezle, grip, romatiz ma, nevral ji, kırıklık ve bütürt ağrılarınızı derhal keser. lcabında günde 3 kaşe alınabilir. Deniz Lisesinden: Lisemizin birinci sınıfına on yedi yaşmı bitirip on sekiz yaşmdan aylar almış olanlar ve ikinci sınıf için de 16 20 yaşmda olanlar kabul edilecekt';r. 4 açustos akşsmına kadar müracaat edilmesi. (5014)' Büyük Gardenparti ve müsamere 6 Ağustos 9 3 8 cumartesi akşamı Sarayburnu park gazinosu alafranga kısmında işçilerin hasta, malul ve ihtiyarları menfaatine Matbuat Emekdarları Tayyareci Salâhaddinin sigortası Geçenlerde İnönünde feci bir kaza neticesinde vefat eden tayyare mühendisi Salâhaddinin bu feci kazaya kurban gitmeden bir gün evvel, kendisini 10,000 liraya sigorta ettirdiği anlaşılmıştır. Si gorta bedeli varislere verilecektir. yan fırtınaları, boralarile köyün üstüne çullanırdı, o zaman Zeyneb de, herkes gibi sımsıkı kapalı pencerelerin arkasından, köpüre köpüre sahile hücum eden denizi seyretmekle vakit geçirir, kendini kırlara atabilmek için bahan, yazı beklerdi. On senedenberi, hiç değişmeden devam eden bu hayatın ortasında, o sabah, İstanbullu misafirler haberile karş:laşınca, bu yenilik onda, sevincle karış:k bir hayret uyandırmıştı. Sıdıka Hanım, verdigi haberin kızında yaptığı bu iyi tesiri görünce, onun yanağını okşadı: Memnun oldun değil mi Zeyneb? dedi, hakhsın, kızım. Burada her eğlenceden mahrum yaşıyorsun. Her dakika benimle burun buruna oturmak seni sıkıyor...Genc kız, annesinin boynuna kollanni doladı, içten sevginin ifadesi olan bir sesle: O nasıl söz, anne? dedi, ben sizin yanmızda sıkılır mıyım hiç? Asıl, sizin bulunmadığmız yer beni sıkar. Sıdıka Hanımın kır saçlan, kızınm, bir altm iklil gibi pırıldıyan saçlarına bir an karıştı, sonra, anne, başını kaldırdı, kızına sordu: Caz, saz, millî oyunlar, varyete numaraları, dans müsabakaları ve zengin program «Matbaa işçileri Birliği» işbu müsamereye herkesin iştirak edebilmasi için duhuliye Ucretini gayet ucuz yaptığı gibi fevkalâde ehven surette bir de büfe temin eylemiştir. Biletler Cağaloglu yokuşunda Birlik merkezinde satılmaktadır. Büyük aşk romanı: 5 Nakleden: HAMDİ VAROĞLU Zeyneb, mutfağın bahçeye açılan kapısını itip dışarı çıktı. Her sabahki gıbı önce, Karabaşın kulübesine uğradı, sonra tavukların yemini verdi. Onun bahçeye çıkmasile, orada, birdenbire, patırtılı bir âlem uyanmıştı. Karabaşın, kuyruğunu salhyarak çıkardığı sevincli sesler, sabah yeminin neş'esile kümesin telleri ö nünde yer kapmağa çalışan tavuklarm gıdgıdakları, bahçeyi dolduruyordu. Sıdıka Hanımın kır saçlı başı, mutfağın kapısında göründü: Zeyneb, bana bak kızım! Zeyneb geri döndü. Annesi, bir parrfıağını dudağına götürmüş, sükut işareti yeriyordu: Gürültü etme, dedi, uyanacak lar.., Gene kızın gözleri hayretten büyüdü. \ Uyanacaklar mı? dedi. Kimier ciğim? [ Misafirler..* Zeyneb annesinin yanına yaklaştı. Serpmeğe vakit bulamadığı tavuk yemini hâlâ eteğinde tutuyordu. Sıdıka Hanım, kızınm hazırladığı suale meydan bırak madan izah etti. Dün akşam geldiler. Sen uyku daydm, ben de yatmak üzereydim.... Kim bu misafirler anne? Yabancı değil, akraba amma senelerdenberi birbirimizin yüzünü gb'rdüğümüz yoktu. Hele sen hiç tanımazsın. İzmite gidiyorlarmış, yolda otomobilleri bozulmuş, geceyi burada geçirmeğe karar vermişler, geldiler. Kaç kişi? İki kişi kızım. Raika Hanımla oğlu doktor Sefik. Istanbuldan geliyorlar. Dedim ya, sen ikisini de tanımazsın. Doğrusunu istersen, yıllar var, ben bile unutmuştum. Sefik bana teyze der. Asıl teyzesi değilim amma, amca çocukluğu Bir gün gelip benden ayrılacaksın Zeyneb; o zaman ne olacak? Gene kız, böyle bir ihtimali kat iyyen akhna getirmediğini gösteren bir itiraz edasile başını iki tarafa şiddetle salladı, ciddiyet dolu bakışlarını annesinin gözlerine dikti: Kat'iyyen! dedi, sizden kat'iyyen ayrılamam anne! Bunu sakın düşünme yiniz! Sıdıka Hanım hafifçe gülümsedi ve bu tebessümüne şu cevabı ilâve etti: Çocuk!.. Ortada bir yuvarlak masa, üstünde şi; karınh bir surahi görünüyordu. Odada, elma kurusile karışık bir lâvanta çiçegı kokusu duyuluyordu. Doktor Sefik, uykunun ilk sersemliğinı gıderdikten sonra, zihnini yavaş yavaf topladı. Bir gün evvelki hâdiscyi, oto mobilin yolda bozuluşunu, annesi kolunda, ıkı saat yol yürüdükten sonra Eskihisara gelişlerini ve Sıdıka teyzenin evinde bulunduğunu hatırladı. Hakıkati böylece gözönüne getirdiği anda, geçen gecenin, gelen günden daha ehemmiyetli olduğunu düşündü, Otomobil İzmit yolu üzerinde, tesadüfe ve oradan geçecek yolcuların sütüne havale edilmiş, duruyordu. Eğer akşamdanberi bir kazaya uğramadıysa, vaktile davranıp Gebzeden bir tamirci, yahud motörden anlar bir şoför tedarik edip sakatlanan kısmın icabına bakmak lâzımdı. Arıza ehemmiyetli de olsa, otomobili emniyetli bir yere bırakıp başka bir vasıta ile yola devam etmek, hemen o gün izmite gitmek karanndaydı. Cevad kimbüir nekadar merakta kalmıştı. Zaten, zoraki çıktığı bu seyahati fazla uzatmak işine gelmiyordu. (Arkası var) 3Doktor Şefik, kurşun gibi ağır bir uykudan, gözlerini uğuşturarak, müşkülâtla uyandı. Odanın sessizliği ve loşluğu içinde, bir müddet kendini toplıyamadı. Etrafı, yabancı eşya ile doluydu. Tanımadığı bir demir karyolada yatıyordu. Karyolanın karşısmda, eski biçim bir aynalı dolab duruyordu. Sağında, iki pencerenin arasında, çizgili keten örtülü, gene eski tarz bir kanape, duvar boyunca, iki keçeli, kanapenin örneği koltuklar vardı. Pencerelerin yanlarından sarkan cicim perdeler, aşağıya kadar inik duran storlar, odayı yan karanhğa gömüyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: