3 Ağustos 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7

3 Ağustos 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 Ağustos 1938 CUMHURİYLT Selânik itilâfının akisleri Yakında Istanbulda iki Rus Japon çarpışması Macaristan da silâhlanma için talebde bulunuyeni müze kuruluyor şiddetle devam ediyor yor. Yakında Macaristanla Küçük Antant arasında bir dostluk itila.fi akdedilecek IBaştarafı 1 inci sahıjede] «Selânik anlaşması, Macaristan için mükemmel bir nümune teşkil edecek" tir. Malum olduğu veçhile, Bulgaristan gibi, Macaristan da teslihat hakkı istemekte ve bu maksadla Küçük İtilâf a mensub devletlerle müzakerelerde bulunmaktadır. Salâhiyettar mehafilden aldr ğımız malumata nazaran, Macaristan hükumeti, silâhlarını Küçük Itilâfa tev cih etmiyeceğine dair teminat verdiği takdirde, Küçük Antant devletleri Maca ristana Bulgaristanm elde ettiği hakları vereceklerdir. Bu şerait altında yakmda Macaristanla Küçük Antant devletleri arasında Selânik anlaşmasına müşabih Mr anlaşma akdedilecektir.» Rumen Hariciye Nazırtnın beyanatı Bükreş 2 Selânik Paktmm imza lanması münasebetile, Hariciye Nazın M. Komnen, Rador ajansına aşağıdaki heyanatta bulunmuştur: « Selânik'te Balkan Antantı ve Bulgaristan adlarına Başvekil Metaksas ve Başvekil Köseivanof tarafından imza" lanan paktın tarhî bir ehemmiyeti olduğu muhakkaktır. 1935 te Strase konferan sında mevzuubahs edilmiş olan bu an laşma, Bulgar milletile komşulan arasında yeni bir devre açmaktadır. Bütün âkidlerin serbest bir tarzda imzaladıkları bu anlaşma, bir son değil, fakat bir m e r haledir. Memleketlerimiz arasmdaki bu yaklaşma, yalmz bizler tarafından değil, fakat sulhun bütün hakikî dostlan tarafından arzu edilmekte idi. Hükumetlerin, birbirimizi halen ayırabilen anla?mazhkları bir tarafa bırakarak yalnız cemaatin yüksek ve daimî menfaatlerini nazarı dikkate almış olmasından dolayı memnuniyet izhar edebiliriz. Bu suretle hareket ederek yakm şark, enternasyonal zihniye" tinin mes'ud bir misalini vermiş ve milletler arasındaki kardeşlik eserine ciddî bir yardımda daha bulunmuştur. Bizsiz yapılması imkânsız olan Selânik vesikası, bütün milletlere ve hassaten komşulara karşı Rumen milletinin ve Rumen hükümdarınuı takib ettiği suln poTîtîkasının tir bürhanıdır. Rumen hükumetiain bu pakta iltihakı, Bulgar milletine karşı itimadh dostluk hissiyatmın ve ayni zamanda diğer milletlerin Romanyanın daimî m«n faatkri ve şerefile kabili telif taleblerine karşı gösterilen anlayış, zihniyetinin bir isbatıdır. Milletlerimizi muvakkat olarak ayırabilmiş tarihin germ ve serdi üstünde, Romanyaya, istikbalde emniyetle bakarken, asırlar içinde Bulgar ve Rumen milletlerini birbirine bağlıyan sıkı iş birliği safhalarını hatırlamaktayız. Selânik anlaşması, Balkan Antantı nın yaratıcı politikasmın resmî bir teyidi ve Balkan antantındaki kuvvet ve tesanüdün inkâr götürmez bir bürhanıdır. Bu mühim esere riyaset eden beş devlet şeflerine ve büyük sulh ve enternasyonal iş birliği davasında politik meziyetlerini ve geniş anlaşma zihniyetini bir ke" re daha gösteren Romanya Kralma tazimlerimizi arzetmeden sözlerimizi bitiremeyiz. Nihayet, bu yüksek tarihî mânalı eserin vücud bulması için hususî bir uzlaşma zihniyetile zamanmda şahsî yar dımlarını esirgemiyen M. Köseivanof, Metaksas, Stoyadinoviç, Rüştü Arasa samimî şükran hislerimizi de takdim «tmfk lâzınrclır.» niyetlerini beyan etmektedirler. Epok gazetesi bu hususta şöyle yazıyor: « Selânik itilâfı her şeyden evvel, harbin ferdasında mağlub bir millet ta rfından imza edilen iki muahedede ser bestçe muvafakat edilen bir değişiklik karşısında bulunduğumuzdan dolayı mühimdir. Bu itilâf Balkanlarda bir sükunet alâmeti olduğu için de mühimdir. Bu kadar zamandanberi Avrupayı en dişeye düşüren Balkanlar, şimdi ona bir emniyet ve selâmet misali vermektedir ler. Tekbaşlarına birşey yapamıyan kü çük memleketler birbirlerine yaklaşmak ta ve büyük devletlerin hesaba katmalan lâzım gelen bir kuvvet teşkil etmektedirler. Tamamile sulhun emrinde bulunan bir kuvvet harb vukuunda pek ağır bir sıklet olabilir.» Ovr gazetesi şöyle yazıyor: «31 temmuzda Selânikte vukubulan hâdise dolayısile Balkan Antantı ve Bulgaristanı samimiyetle tebrik etmek lâzımdır. Balkan Antantı, Bulgaristana silâhlanma sahasında müsavi haklar vermek, yani Nöyyi muahedesinin askerî hükümlerini kaldırmak ve Trakyanın Bulga ristana aid olan kısmmdaki gayriaskerî mıntakayı lâğvetmek basiretini gösterdi. Bulgaristana gelince, bu memleket de Hitler Almanyasınm yaptığı gibi, bir taraflı hareketlerle kendisine tahmil edilen mecburiyetlerden hoyratça sıyrıla cağına, büyük bir sabır göstererek, beynelmilel taahhüdlerini dürüst bir şekilde ifa ettiği için nihayet mükâfatını görmüştür. Selânik itilâfı müşterek emniyet prensiplerine tevfikan ve Milletler Ce miyeti paktının ruhuna uygun bir şekilde dostane ve muslihane yapılan tadilâta bir nümune olarak gösterilebilir. Artık Bulgaristanm Balkan Antantma girmesine mâni olan hiçbir sebeb kalmamış tır.» Her iki «Inkılâb müzesi» de önümüzdeki ilkteşrinde merasimle açılacak Sovyetlerin dün sabah ve akşam yaptıkları taarruzlar Japon kıtaatı tarafından püskürtüldü nahtan hücum almak imkânı varken yapılmamıştır. Sovyetler Birliğinin Tokyo'daki maslahatgüzari, Japon hükumeti nezdinde enerjik bir protestoda bulunmak vazifesile memur edilmiştir. Maslahatgüzar, ayni zamanda, hududu Rus Japon paktlarile ve Çin mümessillerinin imzajarmı taşıyan melfuf haritalarla sarih surette tesbit edilmiş olan Sovyet arazisine hürmet etmek istemiyen Japon militaristle rinin faaliyetinin muhtemel menfur neticeleri üzerine Japon hükumetinin naz.ari dikkatini celbedecektir. «Gazi Mustafa Kemal, vatanın kurtuluşunu, 1919 senesinde bu evde hazırladı.» Vatanın kurtuluşu hazırlanan bu er, yıllardanberi «Inkılâb Müzesi» etiketini taşımaktadır. Fakat, bir müze kî, kapılan sımsıkı kapalıdır. Içeride, inkılâbı hatırlatacak neler olduğunu kimse bilmez. Yolcular, onu uzaktan şerefli bir mazi gibi selârcr layıp geçerler. Ve hepsi bu kadar... Istanbulda bir inkılâb müzesi var mıdır? Bu sualin cevabını, gazete sütunlannda ilk defa araştıran ben olmuştum ve tanınmış birçok kimselere, telefonla: Inkılâb Müzesi nerededir? diye sormuştum. Aldığım cevablardan anla dım ki, müzenin yerini tayin husurunda bile ihtilâfa düşülüyordu. Sorduklanm içinde müzenin Beyazıdda bir medrese binasında olduğunu kat iyetle haber verecek tek kişi çıkmadı! Şişlide Atatürkün evinde, bu adı taşıyan bir müze olması lâzım geleceği ancak hatırlanabiliyordu. Şu hale göre, memleketin münevver * Ieri bile, bir Inkılâb müzesinin vücudünden haberdar değildiler. Haberdar olamamakta da şüphesiz hakları vardı. Çünkü, ne Beyazıddaki medresenin sağır taş duvarlan içine, ne de Atatürkün Şişlideki kapısı kilidli evine ziyareıçi kabul edilmiyordu. Şişlide bir ev vardır ki, vaktile onun içinde oturanın yeri, günün birinde, Türk milletinin kalbi oldu. 1919 senesinde, bütün memleket, bu evin içinden ibaretti. Yabancılann süngüsünden düşen gölgeler, yalnız, bu mütevazı evin harimini aşamamıştı. Dünyalara sığmıyan Türke «Sevres» de bir kanş toprağı çok görenler; başlr başına bir cihan demek olan «Mustafa Kemal» i, her nasılsa burada unuttular. En mahrem köşelerimize sokulup, gö nüllerimizdeki mukaddes sırlara kadar herşeyi didikliyen eller, yalnız Ona dokunamadı. Ve Mustafa Kemal, milletin iradesini, elinde bir sancak gibi taşıyarak, bu evin dört duvan arasmdan kurtulduğu gün, tarih, yeni bir (Ergenekon) a şahid ol du. İşte şurada, belki de, §u pancurlari inik odanm bir köşesinde, müstakbel Misakı Millî haritasile başbaşa kalmış, şu minimini bahçeye gözleri dalarak o günün yarını olan bu günleri hazırlamakla meşgul olmuştu. Zaten, üzerindeki kitabe. bir satırla herşeyi haber veriyor: IBaştarafı 1 inci sahîtedel Zaten ziyaretçi gelse de, neyi görelerini müteaddid defalar bombardıman cekti?.. etmişlerdir. Fakat, yakın bir istikbal için, Vaziye Japonlar bugün Mançurinîn şark hutin büsbütün değişeceğini burada, şim dudu boyunca yüzlerce tayyarenin işti diden ve herkesten evvel müjdelemek is~ rakile muazzam bir nümayiş uçufu yap terim: Istanbulda bir değil, iki inkılâb mışlardır. müzesi doğmak üzcredir! Ve her iki müJapon kabinesinin fevkalâde ze de, Cumhuriyetin 15 inci yıldönümüiçtimaı ne rastlıyan 29 ilkteşrinde kapılannı halLondra 2 (Hususî) Japon kabika açacaktır. nesi bu sabah yeniden fevkalâde bir Valimiz Muhiddin Üsıürvdağ, bura da adını ifşa etmek salâhiyetini kendimde toplantı yapmıştır. Toplantıya, Kora bulmadığım, çahskan ve anlayişh bir za" dan Tokyoya dönen General Todo dahi tı, bu işe memur etmiş bnlunuyor. Beya iştirak etmiştir. General Todo, toplantızıddaki medrese binasında, bütün eser dan sonra, gazetecilere aşağıdaki beya : ler, yeniden ve bu sefer çok ciddî bir e natta bulunmuştur: Mançuko hükumeti müzakereye girişmeğe hazır lecneden geçirilmekiedir. İnkılâb ile u zaktan yakından miinasebeti olmryan bir takım kınk dökükler, amansız bir tasnife tâbi tutulduğu gibi, bilâkis kıymetleri münakaşa kabul etmediği halde, her nasılsa şuraya buraya atılmış olan eşya da aranıp bulunuyor ve derlenip toplanıyor. Bunların teşhir edileceği salonlar, gelişi güzel değil, ilmî bir surette ve müzecilik tekniğinin icablan gözönünde tutularak hazırlanıyor. Bu işler görülüıken, inkılâb devri için zengin bir de kütübhane vücude getiril" mesi unutulmuyor. Bu kttübhaneyi, dolduracak kitablann hepsi hazırdır, Müzeyi ziyaret edenler, kütübhanede, aradıkları kitabı, kclayhkla bulabilecekler. Ve kitabda oVuduklannın, tabbikatta ne şekil aldığım görmek istiyenler, müzedeki eserlerden tabiatile daha çok istifade edecekler. Şişlideki tarihî eve gelince: Onun da bütün dekorlarıle canlanöınlması için ne mümkünse yapıîıyor. Burada, yalnız ir.k:lâbı yaratan Ata" türke aid hatıralar bulunacağı için kendisine en yaraşan ad olarak şu yeçilmiştir: Atatürk inkılâbı müzen... Müze için şimdiden birçok nadide fotograflar ve kıymetli vesikalar e'e geç;rilmiştir. Hsinking 2 Hükumet, Harbin'dekİ « Mançuri hududu o kadar mü * Sovyet Başkonsolosu vasıtasile 1 ağus^ kemmel şekilde müdafaa edilmiştir ki, tosta ÇangKufeng'e yapılan Sovyet tahiçbir korkumuz yoktur.» arruzları hakkında Moskova'ya bir prof Kore ordusu erkânı harblyesinin testo notası gÖndermiştir. Notada Sov • * tebliği yetlerin, «tecavüzkârane hareketlerinio dpğurabileceği vahim nedcelerin mes'u« Seul 2 Kore ordusu erkânıharbi liyetini yüklenecekleri» bildirilmekte ve yesi tebliğ ediyor: Ağustosun ikinci günü sabahleyin S3 Mançuko hükumetinin, Sovyetler tavru at 9 da bir Sovyet taburu önünde dokuz haıeketlerini değiştirmeği kabul ettikleri tank olduğu halde ÇangKuFeng tepe takdirde, tekrar müzakereye girişmeğe sinde bulunan Japon kuvvetlerine taar hazır bulunduğu ilâve edilmektedir. Japonyada ihtiyat tedbirleri ruz etmiştir. Bu tabur geri püskürtülmüş Tokyo 2 Japonyanın merkezinde, ve sahada üç tank bırakmıştır. Tebliğde taarruzdan evvel 12 Sovyet Osaka'nın etrafında tayyare hücumlarına tayyaresinin ÇangKuFeng ve Shatsa karşı bılhassa tenvırat hususunda akşam" yı bombardıman ettiği ilâve ve «bu yeni ları ihtiyat tedbirleri almmaktadır. Diğer tahrik karşısında Japonların sabırlı dav cihetten hükumet n.akamları Japonyanın heyeti umumiyesi için matbuatın hava taK randıkları» tasrih edilmektedir. m:nleri neşretmesin; mene^miştir. Tas ajansımn verdiği malumat General Metaksas bahtiyarlığım bildiriyor Atina 2 Bütün gazeteler, Başvekil Metaksas'a, Selânik'ten Atina'ya kadaı bütün yo'da gösterilen heyecaniı tezahürler hakkında hususî muhabirlerinin telgraflarını neşretmektedir. Köylü halk, her istasyonda, Başvekili alkışlamış, Kral ve Başvekile bağlılığını ifade eylemiş, Başvekili Selânik anlaşmasının imzasından dolayı tebrik etaıiş ve Hanya hareketini takbih eylemiştir. Başvekil Metaksas, Laniada Beledi ye reisinin sözlerine cevaben demiştir ki: « Hanya isyanı, oraya yolladığı mız takviye kıta'alannın vürudundan evvcl bastırılmıştır. Zira, bu isyan, Girid halkının arzusuna değil, fakat şahsî menfaatlere istinad etmekte bulunmuştur. Bulgaristanla yapılan anlaşmanın imzasına gelince, sevincinize iştirak ederim. Ehemmiyetini takdir ettiğiniz bu tarihî deratile Balkan mukadderarmı birbirinvesikayı imzalamış olmaktan dolayı bah den ayrılamıyacağma yeni bir delil teştiyanm.» kil etmektedir.» Başvekil Atinaya dün gece saat 23 te tngiliz mahfillerinde varmış ve burada da heyecanh tezahür Londra 2 îngiliz diplomatik mahlerle karşılanmıştır. fillerinde Selânik paktının imzaaı müsaid Moskova 2 Salâhiyettar mahfillerden aldığı malumata atfen Tas ajans', Hasan gölü mıntakasmda Sovyet ve Japon kıt'alan arasında vukua gelen çar pışma hakkında aşağıdaki tafsilâtı ver mektedir: 29 temmuzda bir Japon kıt'asımn iş gal etmiş olduğu Dejimiannaya tepesin den geri püskürtülmesi üzerine, Japon lar, Sovyet arazisi dahilinde kâin Zaa zernaya ve ÇangKuFeng tepesi karşı Sözün kısası, birkaç ay sonra, herhansında bir fırkaya yakm asker tahşid etgi bir vatandaş: . . . . . mişlerdir. Istanbulda inkılâb müzesi var mı31 temmuz sabahı saat 3 te, topçu hidır? Sualine muhat^b olduğu zaman, o" mayesmde, Japon kıt'alan ansızın Sovnun nerede olduğunu duşünmek zahmeyet hudud karakoluna hücum etmiş ve tinden kurtulacaktır. bu karakol efradını Zaazernaya tepesinînkılâbımızın, henüz ciddî bir tarihi den tardeylemiştir. Ayni zamanda Japon bile yazılamadı. Ele geçen birkaç aziz topçusu, Sovyet takviye kıt'alannm ilerhatırayı olsun, gelecek nesillerin gözleri emesine mâni olmak. için yakınlarda buönüne koyamazsak, gerçckten vazifemiunan tepeleri ve bu tepeler arasmdaki zi yapmamış olurduk. yolu ateş altına almıştır. Japon piyadesi, SALÂHADDİN GÜNGÖR topçu yardımile Sovyet arazisi da.hilinde 4 kilometre kadar ilermeğe muvaffak olmuştur. Birkaç saat sonra, vak'a mahalline gelen nizamî Sovyet kuvvetleri, [Baştara]ı 1 inci sahijede\ Japon kıt'alarmı Sovyet arazisinden tarmeni cemaati 5, Arab cemaati 2, Grek deylemiştir. Ortodoks cemaati 2, yekun 40. Dört Sovyet hadud muhafızımn taltifi Londra borsasındchi Japon eshamı Moskova 2 Sovyetler birliği yüksek meclisi divan;, devl^t hududlarının müdafaası esasında gösterdikleri cesa ret ve kahramanlıklan dolayı dört hudud muhafızına Kızıiyı'uız nianı vermiştir. Londra 2 (Hutusî) Sovyet Japon gerginüji yeniâen hâd bir safhaya girdi. Tokyo borsıs.nda bu gün Japon eshamının mahsus derecede sukutuna şahid olunmuştur. Londra sıyasî mehafilinde, Sovyetlerin mevcud gerginliği lahfif etmek istedıkle^ ri kanaati umumidir. Çinde vaziyet Londra 2 (Hususî) Çindeki as kerî vaziyette mühim bir değişiklik yok " tur. Sadece Kiu Kiang cephesinde Japonlar tahşidata b?.şlamışlardır. Bu cephede 21 bin kişilik bir ordu ile 12 harb gemisinin tahşid edlldiği haber verilmektedir. Hatayda tescilin neticesi Son hâdiselerde Japon bilânçosa M, Yovanovîç'in mutaleast Belgrad 2 Balkan Antantile Bulgaristan arasında imza edilen Selânik itilâfı hakkında Sampurava'da bir baş makale neşreden bu gazetenin müdürü Yovanoviç, ezcümle şöyle demektedir: «Hertürlü tavassutun haricinde mey Fransız matbuatı da memnun dana getirilen bu eser, Balkan şuuruna, Paris 2 Selânik itilâfmm imzası Balkan milletleri arasında cmniyetin eldolayısile gazeteler müttefikan memnu zem olduğuna ve bu milletlerin mukad bir şekilde karşılanmıştır. Bu mahfiller, dostane müzakerelerden başka bir çareye teşebbüs etmeden Milletler Cemiyeti paktmm 19 uncu maddesi mueibince mevcud muahedelerde tadilât yapılabileceğine bu paktın bir misal teşkil ettiğini beyan etmektedirler. Ayni mahallerde bu misalin milletlere muslihane usullerle neler yapılabileceğini gösterecegi ümid edilmektedir. İki taraftan da yaralı ve ölü vardır. Japon ölü ve yaralıları 400 kişiyi bul maktadır. Japonlar, Sovyet arazisinde beş top, 14 makinelitüfek ve kurşunlarile 157 tüfek bırakmışlardır. Sovyetler ci hetinden 55 yaralı ve 13 ölü vardır. Nakid îşleri müdürünün hiz Bundan başka bir Sovyet tankı ve bir Sovyet topu zedelenmiştir. Müşahede meti takdir edildi Ankara 2 (Telefonla) Pariste ya tayyaresinden paraşütle yere atlıyan bir pılmış olan Düyunuumumiye müzakere Sovyet pilotunun Japonlar eline düştüğü leri neticelenmişti. Hariciye Vekâleti, sanılmaktadır. Gerek Japonların istilâ hareketinden Maliyeye yazdığı bir tezkerede bu mü" zakerelerde murahhas sıfatile bulunan evvel gerek çarpışma esnasında, Sovyet Nakid İşleri Umum müdürü Halid Naz kıt'alan, bir defa bile, Mançurya huduminin müzakerelerin hüsnü suretle intacı dunu ihlâl eylememişlerdir. Bu suretle na müessir olan mesaisinden sitayışle bah hareket etmeleri neticesidir ki, Japon setmiştir. müteeavizlerini kuşatoak ve yahud cedeğil, biraz ayıl da yarın öyle konuşalım. Ayağa kalkmak için Melek bir hareket daha yaptı, fakat Haydar gene onu kolundan çekerek oturtmuştu: Bırakmam, dedi, başına belâ olu" rum, sana kulübü, aftosu. Adayı haram ederim, bilmiş ol. İki karafa devirip parmaklığın önüne dayanınm. Bağıra bağıra cemaziyelevvelini sayar, dökerim. K e paze olursun. Ya sen ne olursun? Bana vız gelir. Tüyerim. Sonra gene gelirim. Gelirsin de eline ne geçer sanki? Utanmıyorsun! Haydi oradan şıpıtık terlik! Bana utanma dersi verme... Dediğim olacak, anladın mı? Melek onun clinden yarıtn vaidle kurtulmak için: Peki.. dedi, şimdi beni bırak... Her tarafım sızlıyor... Yann konuşuruz... î" yice bir düşünüruz. Yarın nerede konuşuruz? Beni aldatıp da kaçayıra deme, alimallah başına belâ olurum. Vallahi aldatmam. Sen bir yer söyle gelirim. Ama gözönünde olmasın. Gene burada bulu§alım. Melek Haydann omuzlarına basarak ayağa kalktı. «Peki...» diye mınldandı. Çürüyen ve şiş gözünün ağrısı ona her şeyi unutturuyord1!. Bacaklarınm kemikleri de öyle bir sızlıyordu ki yürüyemiyeceğini sandı. Bir sıçrayışta ayağa kalkan Haydann koluna asılarak iki adım attı ve durdu. Zaman zaman tepen öfkesi yeniden canlanmıştı: Canavarsm sen, canavar! dedi, Haydud köpek, öldürecektin beni az da" ha... Bak, yürüyemiyorum. îstersen seni bir sırtlayıp kulübün önüne atıvereyim... İstemem. Vahşi! Sen şofer değil eşkıya olacakmışsın. Senin eline araba teslim edenin, canın: emanet edenin akhna şaşayım. Sendeliyerek yüıüdü ve viraneden yola çıktı. Haydar da onun yanından geliyor, kolunun altmdan tutarak yürümesine yardım ediyordu. Yarın sabah sekizde buraya gelir misin? Ben şimdi su otlarm üstüne kıvrıhp yatarım, oteîe filân gitmem. Burada bal gibi uyunur. Bakalım sabah sekizde ben uyanabilecek miyim? Bu yorgunluk üstüne... Dokuzda olsun. Öğleden sonra ikide gelirim. Ikinci müntehiblerin namzedlikleri yarından itibaren sekiz ağustosa kadar ko misyona kayid ve kabul edilecek ve intihabların hangi tarihde yapılacağı sonradan tesbit edilecektir. (a.a.) Tokyo 2 Domei Ajansı, Kore ordusu umumî karargâhınm aşağıdaki teb" liğini neşrediyor: Uçuş nizamı halinde Sovyet tayyare . Ieri, saat 18 de gayrımeşru surette hududu geçerek Tupmenin sağ sahilinde Kore arazisi üzerinde uçmuşîardır. Tayya • * reler, Kore'nin şimalinde Kojo köyünü bombardıman etmişlerdir. Hudud hâdielermin bidayetinden bugün saat 18 e kadar olan Japon zayiatı şudur: Üç su . bay ve 27 er ve 62 er yaralı. Japonyada şiddetli yağmurlar Tokyo 2 Domei Ajansı bildiriyor:! Dün ve bugün yağan şiddetli yağ « • murlaj neticesinde Hyogo ve Asaka e • * yaletlerinde on bin kadar evi su götür * müştür. Tren, traırıvay ve otobüs münakalâtı durmuştur. Yağmur bu sabah din» miştir. Ağır ağır yürüycrlardı. Melek sorduJ Şeytandan ne haber? Yusuf beni çok anyor mu? Aramaz clur mu? Dükkânı batıracaksm. Gelen giden müşteri seni soruyor. Herifleri afsunladm mı be!.. Sen oroya s;k sık gidiyor musun?' Bir iki defa gittim, seni aramak bahanesile Yusuftan birkaç papel sızdırdım. Artık uğramıyorum. O cenabet yerin şey" tanlan rüyama giriyor. Korkuyor musun? Vallahi be! înan! Esrarı çekince bana bir şeytan musallat oluyor. Karşıma dikiliyor. Kötü kölü nasihatler veriyor. Ne nasihati? Pühüü... Anlatamam ki... Bir araba hayalet... Oynatıyorum galiba diye içime korku giriyor. Bu gidişle oynatmıya başladın d? zaten... Senin sonun tımarhanedır. Haydar Meleğe o ilk şeytan rüyasK nı, minderin tutuşmasmı anlattı. Dedi kiî Sitndi o şeytan sık sık rüyama giri> yor. Nedir bu be?.. Her mastora ol mu? Desene ki sen şeytana uyarak Ne mini boğazlamak isliyorsun. Zaten hıncım da var... (.Arkası var) Milli roman: 3 5 Vurgun çok sürecek zannetme... Oğlanın bir hovardahğı tuttu, caka için beni buraya getirdi... Birkaç gün sonra seyahate çıkacak, tabiî beni de bıraka cak... Gene meteliksiz Şeytana düşece ğim, merak etme... Fakat sakın, anhyor musun, sakın, Yusufa da, hiç kimseye de benim nerede olduğumu söyleme. Beni görmedin sen, anladın mı? Sonra işim bozulur. Beş on kuruş alacağim varsa ona da ket vurursun. Ucu sana da dokunur. Anladım. Mezar taşı gibi susarım. Ve sükut idmanına başlıyormuş gibi sustu, bir müddet düşündü, sonra: Ulan! Bu ne acayib dünya be? dedı, sen orada bızım patronla, karısıle filân beraber oturuyordun. Nasıl oldu bu, an'atsana yahu... ları fırlar, tekbaşına dolaşır. Senin anlıyacağın gırtlağtna sanlacaktım, pırlantalarını söküp alacaktım, sonra bir balıkçı kayığma atlayıp Pendiği boylıyacaktım. Amma şimdi lüzum kalmadı. Mademki sen varsın, plânı değiştiririz. Vay canına ulan, ne aynalı tesadüf be!.. Şans bana döndü... Şimdi beni dinle... Beraber bir plân kuralım... Yarın gece, sabaha karşı, Yazan: SERVER BED1 bana kulübün arka kapısım açabilir misin? Yarın Kerim İstanbula inecek, yann Melek ayağa kalkmak için bir haregece gelmiyecek... Ben Halidden öğrenket yaparak: dim... Enai iki kadeh çekince anlatıyor... Sonra anlatırım, dedi, şimdi geç Yarın gece... kaldım, çok geç kaldım. Melek şiddetle itiraz etti: Haydar onun kolundan tutarak ayağa Yoo!.. dedi, artık bu sevdadan kalkmasına mâni oldu: vaz geçeceksin Haydar, anladın mı civa" Bak bana... dedi, dur! Savuşma! nım? Yoksa küîâhları değişiriz. Şimdi ahbabca konuşalım... Artık enayiHaydar gözlerini Meleğin gözlerine liği bırak da beni dinle! Anlarsın a... Ben yanaştırarak, alçak sesle: buraya Kerimin karısı için geldim. Ada Miskinliği b;rak ulan, dedi, hazır ya bugün geleceğini biliyordum. Peşine fırsat ayağımıza gelmişken budalalık etdüşmedim. Vapurda rastladık birbirimi me... Allaha yalvarsaydık bize bu kadar ze... Beni gördüğü iyi olmadı. Maksa kolaylık göstermezdi. Sen içeriden, ben dım kulübün etrafını şöyle bir kolaçan et dışarıdan, bal gibi olur bu iş... Ne kormekti. Adada birkaç gün kalacaktım. kuyorsun? Arka kapınm sürgüsünü çek, Yolunu bekliyecektim. Elbet o bir gece rezeyi kaldır, beni içeri al. Üst tarafına yalnız dolaşmağa çıkar. Huyunu bilirim karışma! onun ben... Sevdalıdır... Bazı gece yarı Saçmalama Haydar, olacak şey

Bu sayıdan diğer sayfalar: