29 Ağustos 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

29 Ağustos 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHLRÎYET 29 Ağustos 1938 KüçUk hikâye Pariste bir Noel Giovanni Papini'den yeden kendim için daha az şayanı nefret olanı seçtim: Şeker çubuğunu... İşte ecnebi ve yalnız; iki defa ecnebi ve bir milyon kere yalnız olan bana yegâne Noel hediyesi bu oldu. Sarı ve yapışkan çubugu cebime koydum. Ya&mur altında ve çamur içinde nereye gideceğimi, bu kederimi nerede dindirecegimi bilmiyerek üzerinde teselli ve kuvvet verecek bir damla ışık bile bulunmıyan ıssız bulvara çıktim. Başka günler Odeon önündeki kitabcılara gider, kitablan ve mecmualan karıştınrdım. Bugün her taraf çöl, kapalı, NOTLARI Rölyef meselesi * • En hüzünlü, en karanlık, hayatımm en yeisli Noelini bin dokuz yüz altıda Pariste geçirdim. Birkaç liret (yarısı da istikraz edilmişti) ve birçok ümîdle gelmiştim. Fransızca bir felsefe kitabı yazmak istiyordum ve meşhur Alcan, Bergson'un tavsiyesile onu neşredeceğini bana vadetmişti. Oraya ikinciteşrin ayının birinci günü, yağmur altında ve çamur içinde varmıştım. Saint Germain des Pres yanında Bonaparte sokağının talebelere mahsus sefil bir otelinde ikamet ediyordum. Beni son katta, tek lüksü mermer boyalı bir ocakla alçıdan Napolyon'un büstü bulunan, tozlu ve buzlu bir hiicreye koymuşlardı. Bu büst, herşeyden evvel, bana biraz cesaret verdi. Birkaç gün sonra, gördiim ki soğuk ve pislik kahramanca bir hayata en büyük engeldir; hatta temaşa hayatına. Odun ve kömür alıp ateş yakmak için param yoktu. Felsefî şevk ve gayretle rim; her akşam elim sertleştiği ve parmağımdan kalem düştüğü zaman daha ziyade kesiliyordu. Penceremden görünen mustarib manzara bana cesaret ve teselli verecek gibi değildi; odam aptesane borulannın iudiği rutubetli, siyah, bitümlü duvarlarla kapalı karanlık bir avluya bakıyordu. Artık bu korkunc kuyudan yükselebilecek ilham tahayyül olunabilir. Eğer o dakikada ölmedimse bu, tabiatime intihar sevki tabiisinin girmemiş olmasındadır. Noel geldi. Yalnızdım. Pariste olan tek dostum bugünü benimle beraber geçiremiyordu. Bir gün evvel sokakların köşesinde okumuştum ki Sorbon'a yakm bir kilisede Bach çahnacak; zannederim, «Saint Matthieu'ya göre ihtiras». Sabahleyin erken gün de hava kadar kirli idi bu kiliseyi aramağa çıktım, ve onu bir türlü bulamadım. Sorbon kapalıydı; Sorbon'un kilisesi kapalıydı; mağazalar kapalıydı; gök kapalıydı; insanların yüzü her zamankinden daha ziyade kapalıydı. Notre Dame'a gideyim, dedim. Hiç olmazsa orası, böyle bir gün açıktır ve herhalde orada dinî merasim, dua vardır. Ömrümde bu kilise dualarına hiç gitmedim. Fakat bu sabah, sırf kendimi başkalarile beraber, birinin yanında, kahve» lerden ve sokaktan daha temiz bir muhit içinde hissetmek için gittim. Hatta doğuçu birçok inzivaları yaratanı bile sevmege hazırdım. Büyük kiliseye girer girmez gördüm ki benim için yer yoktu. Kilisenin ortası birçok sıralarla çevriliydi. Ve oraya ancak iyi giyinmiş kadınlann, bilmem nasıl vesika göstererek muhteşem kıyafetli bazı kapıcılarm lutuf ve rızalarile giriliyordu. Katedralın geri kalan kısmı da, kiralanmış ve kiralık sandalyalarla doluydu ve onları kiralıyan kilise memurları bana bu ayakta duran ve fena giyinmiş adama işe yaramaz bir müşteri göziıe bakıyorlardı. Dizçökebilirdim; fakat dizçökmesini bilmiyordum. Uzaktaki mihrabdan söylenen sözlerden bana kadar tek bir kelime bile gelmiyordu. Burada kilise avlusundan ziyade soğuk hissetmeğe başladım. Hiç kimse beni çağırmadı. Bu; bir dua yerinden ziyade bir konser salonuna daha çok benziyen kilisede kendimi ümidsiz derecede yalmz hissettim. Uzüntü içinde öğle yemeği saatine yetiştim. Hemen daima Sen Jermen bulvarı yakmında bir talebe lokantasına gidiyordum. Alt katı mahalle kahvesi denebilir. tahta basamakları çamurlu, helezon şeklindeki merdivenden çıkmca içi aç kurd gıbi yiyen, konuşan, gülen genclikle dolu geniş bir salona giriliyordu. Fakat Noeldi. Herkes gitmişti. Vilâyetlerdeki evlerine kaçamıyanlar dostlarınm yanmday • dılar. Bugün orada, tomamile soluk benizli, benim cinsimden intiyar bir baykuşla, bana daima gurbette kalmış hissini veren ve bütün bu neşeli sefalet gürültüsü ortasında lüzumsuz birşey gibi duran orta yaşlı kadmdan başka birşey görmedim. O bana birdenbire renksiz asırlann yetimi, ezelî dul, ebediyen neşe diyanndan nefyedilmiş gibi göründü. Bir hasta odasının beklenildiği hissini veren bir sükut içinde, önümdeki rızkımı iyi kötü çiğniyordum: Lezzetsiz, iştihasız, zevksiz. Tabağımın yanında açtığım bir gazete fena bir mürekkeb kokusu neşrediyordu. Allah bilir hangi izbe bakkal dükkânında uzun müddet kalmaktan mayhoş bir tad almağa başlamış olan son patates lokmasını da yediğim sırada, her zaman bana hizmet eden sessiz garson, içi altı yedi siyah sigara ve bir o kadar da şeker |çubuğile süslü bir tabakla yanaştı. Lutfen intihab ediniz mösyö; de SıNcMA «Petrol mücadelesi» Enerjik insanların ihtiraslarmı mükemmel bir şekilde tahlil eden bu eser ayni zamanda meraklı bir macerayı tasvir eylemektedir RADYO r Bu aksamki program ) ANKARA: ,14,30 kanşık plâk neşriyatı 14,50 Türk musikisi ve halk şarkıları 15,15 ajans haberleri 18,30 karışık plâk neşriyatı 19,15 Türk musiKisi ve halk jarkıları (Hikmet Rıza) 20 saat ayarı ve arabca neşriyat 20,15 Türk musikisi ve halk şarkıları (Haluk Recai) 21 şan plâkları 21,15 studyo salon orkestrası 22 ajans haberlerl ve hava raporu 22,15 yarmki program ve son. ISTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 navadis 13,05 plâkla Türk musikisi 13,20 muhtelif plâk neşriyatı 14 son 18,30 keman konseri: Orhan Borar, piyanoda Şarl Siebert 19 Rifat ve arkadaşlan ta rafından Türk musikLsi ve halk şarkıları 19,40 daos musikLsi (plâk) 19,55 borsa haberleri 20 saat ayarı: Grenviç rasadhanesinden naklen, Hamiyet Yüceses ve arkadaşlan tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları 20,40 hava raporu 20,43 Omer Rıza Doğrul tarafından arabca söylev 21 saat ayarı, orkestra 21,30 fasıl saz heyeti: İbrahim uygun ve arkadasları 22,10 ajans haberleri 22.20 müzik ve varyete: Tepebaşı Belediye bahçesinden naklen 22,50 son haberler ve ertesi günün programı 23 saat ayarı, son. Çocukluğumuzun bellibaşh eğlencelerinden birini teşkil etmiş olan «çıkartraaı yı bilirsiniz. Defter kapaklarımızı, kalem kutularımızı, hatta evdekilerin tenkilinden kaçırabildikçe, oda kapılarımn ötesini berisini sözde süslemek sevdasile. bu karmakanşık boya taslaklarına ne bıkmaz bir muhabbet beslediğimızi hepimiz hatırlanz. Kimisi guya bir gül demetini, bazısı da bir ördek veyahud bir yelken gemisini ifade etmek kasdile çizilmiş, bu bozuk düzen, renkli karalamalarla bugünün fotografçılığmda en mühim bahislerden birini teşkil etmesi lâzım gelen içinde herkesin meskeni bulunan bir şehirde benim için hısım yollardan başka rölyef davası arasmda ne gibi bir münasebet bulunacağını hiç düşündünüz yer yoktu. Rıhtıma gelmişim. Bir de baktım ki mü? Buzlu cam sistemile resim çektiğiniz köprünün yanında bir vapur hareket ettakdirde daha çok şahidi olacağmız bir mek üzere: keyfiyet vardır. (1:3,5 gibi oldukçe ay Nereye gidiyor? dmlık bir objektif taşıyan körüklü bir Saint Cloud. makıne ile yetmiş, seksen santim gibi Haydi Saint Cloud'ya! yakın bir mesafeden bir portre çekmek Bana anlatmışlardı ki burası meşhuı istediğiniz vakit karşınızdaki süjeye bahçeleri, mühim hatıralan ve bir şato (ileri, geri ve iki yana) kımıldamasmı sile güzel bir yerdir. Vapur nehrin sisleri tenbih edersiniz. Siz de bu esnada ör arasmdan duman saçarak hareket etti. tünüzün altında buzlu camdaki (hayal) Eiffel kulesinin paslı iskeleti önünden üzerinde mesafe ayarı ve sahne tanzi geçiyoruz. Sonra adi varoşlar, renksiz mile mesgulsünüzdür. Çehrenin, dudak, kırlar, boş arsalar, soluk köşkler, sandal gözbebeği, diş gibi, ön plânda gelen ve cı meyhaneleri, çöl caddeler ve harabe birer nirengî teşkil eden noktalarından Iere dogru ilerliyoruz. Güverte üzerinde bir münasibi üzerinde mesafe ayarınızı kalmak beni titretiyor, rutubetli poyraz tesbit edersiniz. Portrenin, buradan itibaren, adeseden uzaklaşan aksamına gözlerimi yaşartıyordu. doğru tedricen artan bir netsizlik başFakat içeridekiler, başkalarınm bu lar; meselâ kulak, enseye doğru gittiklunduğu yerde, yıpranmış elbiselerimin çe flulaşır. fakirligini ve zayıf çehremi tenkid eden (Çıkartma) ya gelince: Yumurtasmm bu yabancı gözler altında daha ziyade içinden sarı kanadcıklanm çırparak hadonduğumu hissediyordum. Dünyada vata ilk şaşkm tebessümile ağzını acan hiçbir gün bu kadar metruk ve yalnız ol ördek yavrusu resminde, bütün tafsidugumu duymamıştım. lât avni tebarüzle çizilmiştir. Akşam karanlığı Saint Cloud'ya gelinAldığımız portredeki (flulaşma), röldi, vapurdan indim. Kalabalık arasında yefi vücude getirir; o kadar ki, resmin kayboldum. Hangi taraf a gitmeli? Şato kâğıddan dışarı çıkacağı intıbaı hasıl olabilir. Çıkartma ise, yeknasak çizgilekapalı olmahydı, park kilidli. Yolu tanımıyordum Anlıyamamak rile kâğıdın sathına gömülesiye yapış korkusu, yolumu büsbütün kaybetmek, mış bir resim yığınıdır. Bu rölyefi vücude getirecek tedbirleyorgunluk ve sıkılganhktan onu kimseye rin başlıcalan. mesafe ayarında, fon inde sormağa cesaret edemiyordum. tihabmda ve diyafram kutru tanziminIskelenin yanmdaki kahveden yüzleri de gözetilmesi lâzım gelen incelikler alkolle kızarmış burjuvalar, pazar eibi dan ibarettir. selerini giymiş ameleler girip çıkıyorlarIp atlamakla meşgul çocuğunuzun dı. bahçede bir enstantanesini çekelim. VaSokakta kol kola kadınlar, bir ıstırabı kit 9ğleye yakmdır. Yarı ırrail gelen güaşmak veya bir vicdan azabı saklamak neşi, sağdan veya soldan biraz geriye istenüdiü zaman güler gibi kuvvetli ve alalım. Şuradaki küçük hendeğin içine kesik bir gülüşle gülüyorîardı. girip biraz çömelirseniz çocuk tam seKaranlıktan, meçhulden, kendimden mava mürtesem düşüyor. Şu sizin açık san ekranı da takalım ki koşuşan beyaz korkmağa başladım. Günün son aydınlığı da söndü. Bu bulutlar ayrıca dekorumuzu zenginleşsanki zevklerin iflâsmı saklıyacak geceyc tirsin... Şimdi sıhhatli bir mesafe ayan tesbit ettikten sonra çocuğun zıpla>nşyardım etmek için kahnlaşan sisti. larmı vizörden takib edip avakları haBenden iki adım b'tede yarısı boş, buvada iken optüratöre basmak o kadar harla işler bir tramvay mevkiinde duru çüç bir marifet değildir. Tam üç buçuk yordu. metre üzerinde atlamalanm yapan ço Nereye gidiyorsunuz? cuk, ayaklannm altmdan geçen ipi ile Parise. beraber gayet net çıktığı halde biraz ge Parise dönelim! riden görünen büvük palmiye tamamen Ağır demir ve cam sarsıntısı ortasında fludur. Semanm boşluğu ve bulutların bu seyahat nekadar devam etti? Bir sa zaten flu olan kümeleri ile işte rölyef at? iki saat? Tam geceyansı kendimi mükemmelen vücude gelmiştir. Şimdi bir tecrübe daha yapalım. Avni Luvr'un kral devirlerine mahsus mimaverden çocuğunuzun bir re?mini daha risi önünde buldum. Ve orada siyah bir sessizliğe bürünmüş kardeşlerim beni bek alalım amma, bu sefer diyafram kutrunu soruna kadar küçültelim. Tabiî. liyorlardı: L' Angelico, Benozzo denen filme kâfi ışık gelebilmesi için poz müdGiotto ve Jean de Fiesole. detini bir havli uzatacaksınız ve bu seO gece akşam yemeği bile yemedim. beble çocuğun resmini, atlar vaz'yetten Soğuktan dişlerim zangırdamasın diye <?arfı nazar edip, durdurarak alacaksı saat sekizden evvel kendimi vatağa at nız. Filhakika bu klişenizde çocuğun tım. resmini teşkil eden detayların çizgileri Hiçbir zaman bu geceki kadar mem daha ince bir keskinlik arzediyor... Fakat, ayni zamanda. arkadaki palmiye leketimi özlememiştim. Hazreti Isanın doğumunun bin dokuz nin detayları da evvelkinden çok fazla yüz altıncı günü benim için mavi sema tebarüz ettiği icin çocuk ile palmive arasmdaki dört beş metrelik mesafen'n Iarm sıtmalı bir uyuşukluğu içinde, rikintıbaı zail oluyor. îşte bu resim, bir katli gözlerin, tatlı sözlerin arasında, en «çıkartma> dan farksız olur. acı ihtiraslar içinde sona erdi. Çeviren: N.G. Yabancı merkezlerden (orta dalga) müntehab parçalar Operalar ve operetler Paris (Radio): Salome (R. Strauss'un). 22,05 Roma TL: Bir operet temslli. 21,05 British National: Wagner'in eser* leri. 21,45 Prag I I : Weber, Wagner ve Schu» bert (7 nci senfoni) in eserleri. 1,05 Frankfurt: Haydn, Mozart, Beefhoven'in eserleri. 20,05 Konlgsberg: Mozart ve Schubert'14 eserleri. 22,25 Münih: Dittersdorf ve Mozart'm eserleri (gramofonlsri. 23,35 Doyçlandaender: Mozarfın kemaö ve piyano için yapümış olan bir eseri. 21,20 Büyük konserler İrene Dunn Dünyanm siyasî ve iktısadî faaliyetlerinden birçoğunun en mühim amili vaziyetinde olan «petrol» için her tarafta nihayetsiz mücadelelere girişilmekte, hatta bu hususta kanlar dökülmekte, harbler ilân olunmaktadır. Nitekim son zamanlarda Meksika ile îngilterenin arası oradaki petrolları paylaşamamak yüzünden müthiş açıldı, Meksikada ihtilâller koptu. Onun için edebî eserlerde, romanlrda olduğu kadar, bilhassa Amerikada fılimlerde de petrol ekseriya bellibaşh bir mevzu teşkil etmekledir. «Petrol mücadelesi» ismile Ermeni rejisörü Ruben Mamulyan tarafından vücude getirilen kordelâ da bunlardan biridir. Mevzuu şu şekildedir: «1890 senesinde birleşik devletlerin Pansilvanya cumhuriyetinde Peter admı taşıyan bir köylü bir dağ yamacmda hayvanlarını otlatırken bir kenardan siyah bir mayiin sızdığmı görüyor, parmağını batınycn, kokluyor, babyor: Petrol! Diy,ç bağırıyor, fakat pek de bagıramıyor, aldanmış olmasmdan korkuyor, diğer köylüleri getiriyor, muayene ettiriyor, evet petrol!. Gelip belediyeye haber veriyor, niyeti hükumetle birlikte bu membaı işletmektir. Lâkin petrol işile uğraşan sermayedarlar bakalmı, bu membaı onun elinde bırakacaklar mı? Peter cesur bir adamdır, onlara karşı da mücadele edecek.. At cambazhanesinde sevdiği bir kız var.. Sally!.. Onunla evle necek.. Nitekim, kızın babası Doc Watterson da bu işe muvafakat ediyor, nişanlanıyorlar. Peter, münasib bir zamanda kansına keşfinden bahsediyor, bu haber, Sally'yi sevindirecek yerde endişeye düşürüyor.. Çünkü o da sermayedarların kendilerine düşman olmalanndan korkuyor. Peter'in plânı şudur: Bütün köylüleri toplıyacak ve membaı tnüştereken idare edecek.. Evet, bu plânını tatbik sahasına da koyu yor, herkes bu vaziyette onun zevce olarak bir milyoner kızı aramasına intizar ederken Peter, Sally ile evleniyor.. Çünkü birbirlerini seviyorlar. Izdivac merasiminin hemen ertesi günü muazzam petrol ve şimendifer tröstü erkânile Peter'in başında bulunduğu köylüler arasında mücadele başlıyor. Çarpısma çok çetin oluyor. Sally, Pe Raudolp Scott ter'in petrola sahib olmayı, kendisine malik olmaktan daha ehemmiyetli ve üstün tuttuğuna kaildir. Bir müddet bu vaziyete tahammül etmek istiyor, fakat bakıyor ki vaziyet dayanılabilecek gibi değil, eski hayatına avdet ediyor, cambazlığa başlıyor. Peter bir gün eve döndüğü vakit orayı bomboş buluyor, dışandaki didişme ve aile hayatındaki bu inkisarı hayal bir an onu yıkacak gibi görünüyor.. Hayır, o metin bir şahsiyettir. Hiç olmazsa petrol işini sağlamlaştırmak istiyor, petrol membaını en yakın bir limana bağhyacak çelik borular döşemek teşebbüsüne girişiyor. Artık şimendifere de ihtiyacı yoktur. Fakat düşmanları onun tesisahnı bozacak tertibat alıyorlar. Müşkülât üzerine müşkülât çıkanyorlar. Bu esnada Sally mesleğine devam e diyor. Bir aralık kocasının rakibi tröst reisi Brennan'la bir mukavele akdederek zengin olmak üzere iken P e f e r i n r n ü cadeleden mağlub çıkmak tehlikesine düştüğÜRÜ haber alarak mukaveleden ve servetten vazgeçiyor, babasından bütün cambazhane halkını kendi maiyetine vermesini rica ediyor, Peter'in imdadına koşuyor. Brennan'la Sally'nin kumanda ettikleri gruplar arasındaki çarpısma çok kanlı oluyor, petrol kuyularınm etrafmda insanlar canavarlar gibi boğuşuyorlar, neticede Sally grupu galib geliyor, kuyular kadınm, dolayısile kocasının eline geçmiş olııyor. O vakit Sally, Peter'in kollannm arasma atılıyor, bu sefer orada ebediyyen kalmak için!.. Amerikan münekkidlerine nazaran Sally'yi İrene Dunne ve Peter'i Rau dolph Scott mahirane oynamışlardır. Hem içtimaî bir mesele, hem de meraklı bir macera olan bu eser ayni zamanda yüksek tabaka ile birlikte halk tabakasım da alâkadar edecek bir kordelâdır. İf Fransız artistlerinden Aimos bir tek kelime ingilizce bilmemesine rağmen Amerikahlar tarafından angaje edilerek Holivud'a götürülmüştür. Pariste «İstibdad!», «Ne hoş intikam», «Kaptan Benoit» filmlerinde oynıyan Aymos şüphesiz Holivud'da da hiç ingilizce bilmiyen bir Fransız tipini temsil edecektir. Oda musikileri Şarkt konserleiî 19,05 19,25 Doyçlandzender: Haas ve Wolf'ufl şarkıları. Laypzig: Beethoven'in şarküan. ' NÖBET^t ECZANELER Bu gece şehrimizin muhtelif semtlerlndeki nöbetçı eczaneler şunlardır; Istanbul ciheti: Eminonünde (Beşir Kemal), Alemdarda (Sırrı Rasim), Küçükpazarda (Hüseyia Hulusi), Kumkapıda (Belkıs), Şehzadebaşmda (İ. Hakkı), Karagümrükte (Suad), Aksarayda (E. Pertev), Fenerde (Hüsameddin), Samatyada (Erofilos), Bakırköyda fHîlân',"lŞeh'rerriminde (Nâzım), Eyübda (Arif Beşer) eczaneleri. Beyoğlu ciheti: , Tünelde (Matkoviç), YüksekkaldırimdS (Yenikopulos), Osmanbeyde (Şark Mer •* kezj, Parmakkapıda (Kemal Rebül), Ga <* lata Topçular caddesinde (Yiçepulos), Kasımpaşada (Müeyyed), Hasköyde (NesiırJ Aseo), Ortaköy, Arnavudköy, Bebek eczaneleri. Kadıköy Moda caddesinde (Bahaeddin), Pazarjrolunda (Rifat), Büyükadada (Şinasl Rıza), Heybelide (Halk), Üskiidarda (Ah mediye), B.eşiktaşta (Nall Halid), Beykoz, Paşabahçe, A. Hisar eczaneleri. MEVLİD Mahkemei Temyiz azası mütekaidle * rinden merhum Ali Haydar Atabekin ruhu için 30 ağustos 938 salı günü öğlâ namazını müteakıb Kadıköy Osmanağa camiinde Mevlid okutulacaktır. Merhumu sevenlerin ve arzu edenlerin teşrifleri rica olunur. Ailesi Bahçemizde 29 ağustosta zengin programla varyete Marino Pal* mero TEİO VOKS Akrobat, 4. STAN ERTUĞUL SADİ TEK Tiyatrosu Bu gece: «Suadiye Plâj> da KONTÂK YAPTI Vodvil 3 perde EGE TİYATROSU Nuri Genc ve arkadaşlan 29 ağustos Pazartesi akşamı Beylerbeyinde SÖNEN OCAK Sabrive Tokses HAMID GÖREL Fatih Halkevi güzel bir sergi hazırladı Mes'ud bir evlenme Sinob saylavı Hüsameddin Okanın kızı Perihan Okanla Hazine avukatlarından İbrahim Akçanm oğlu genc hukukçulanmızdan Ertuğrul Akçanm evlenme törenleri, 27 ağustos cumartesi akşamı, Kadıköy Süreyyapaşa salonunda güzide davetliler huzurunda icra edilmiştir. Tarafeyne sonsuz saadetler dileriz. Fatih Halkevi. türk harflerile yurdun her tarafmda 10 yıldanberi çıkmış ve çıkmakta bulunmuş olan gazeteleri, dört aylık bir mesaiden sonra toplamıştır. Bu gazetelerin muntazaman tasnif ve tetkikinden sonra güzel bir dekorasyon içinde teşhir etmek suretıle (10 yılm gazeteleri sergisi) adile bir sergi hazırlanmıştır. Sergi açılma töreni, Zafer bayramı onuruna 30 ağustos 938 salı günü saat 17 de yapılacak ve o gün sergi davetlilere açık bulundurulacaktır. Sergi 30 ağustostan 15 eylule kadar her gün saat 10 dan 12 ye kadar halka açık olacaktır. Harf inkılâbmın okumada, yazmada. öğrenme. öğretmekte ve dizmedeki kolaylığı ve arab harflerinin zorluklarile mukayesesi imkânları serginin hususî bir köşesinde açık bir ifade ile teknik bir dekorasyon içinde meydana konmuştur. Yurdun her tarafmda velev bir nüsha dahi olsa çıkmış bütün gazeteleri toplıyan serginin 10 yıllık matbuat hayatı tarihini göstermesi bakımından büSigara îçmîyordum. Şekere îmrenecek yük bir halk kütlesinin alâkasım celbecadar da çocuk değildim. Her iki hedi deceği muhakkaktır. Müstesna fırsat ! Mağazamızda yapılacak değişiklik hasebiyle Bugünden itibaren: Bütün Mallarımız payet Ucuz Fiatlarla Satılmaktadır. Bu fırsattan istifade ediniz. r E. Kalivrussi ve Şsi Yeni Eserler Yeşil Yurd Tire gencliğl tarafından bütün edebl yateeverleri yakmdan alâkadar eden bu namda bir fikir ve genclik mecmuası neşredilmeğe baslanmıştır. 30 ağiLstos Zafer bayramı fevkalâde nüshası çıkmıştır. İlk sayısında çok kıymetli ve tanınmış Türk muharrir ve şalrlerinin yazıları bulunan «Yeşil Yurd» a uzun ömürler diler ve onun başarıcılarını candan I ViYANA SERGİSİ Büyük Tenzilât Seyahat ücretlerinde Ücretsiz pasaport vizesi 11 17 Eylul 1938 r Yeni çıkti: SÖNEN ALEV ROMAN. AVRUPA NOTLARI M. Yeni çıktı Turhan Tan N A T T A Seyahat Acentası MUracsat: Telefon : 44514 44914 44915 Bilumum malumat için; TUrkîye Umum Veklli: K 50 kuruşa satılıyor „ Yazan : Perirfe Celâl

Bu sayıdan diğer sayfalar: