13 Şubat 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

13 Şubat 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 13 Subat 1939 Dün Yapılan Lik tstanbul lik maçlannın birinci devrede tehir edılen maçları dün iiç stadda bir den yapılmıştır. Havanın yağmurlu ol duğu için yapılan maçlarda pek az seyirci bulunmuştur. Gelecek hafta lik maçlannın son o jmnlan yapılacak ve ağlebi ihtimal Is tanbul kupası namile bir devreli ve turnuva şeklindeki maçlara başlanacaktır. frikik de neticesiz kaldı. İkinci devrenin sonları yaklaştığı halde galibiyet gollerini atamıyan Galatasaraylılar takımlarında değişiklik yaptılar. Musa santrfora, Cemil beke geçti. Lutfi de sağ hafta yer aldı. Fakat bu hiçbir netice vermedi. Birkaç tehlikeyi daha savuşturan Beykozlular Galatasarayla 1 1 berabere kalmağa muvaffak oldular. Yalnız ha Galatasaray: 1 Beykoz: 1 kem dışanda tutulan müteaddid saatle Taksim stadyocnunda Galatasarayla rin gösterdiğine nazaran maçı üç dakika Beykoz haftanm en mühim karşılaşma eksik oynattı. jmı yapblar. Havanın bozuklugundan Fenerbahçe: 14 Topkapı: 0 Havanın çok soğuk ve yağışlı oluşu mahdud bir seyirci kalabalıgı mevcud bu maçm arzu edıldiği kadar zevkli ol iu. Takmılar: Galatasaray: Osman masma mâni oldu. îki takun sahaya şu şekilde çıktı. Lutfi, Adnan Musa, Bedii, Ekrem Fenerbahçe: Hüsameddin Yaşar, Vecdet, Süleyman, Cemil, Salâhaddin, Lebib Reşad, Ayten, Ali Rıza Vâ3arafim. Beykoz: Safa Halid, Bahadır Sa hid, Naci, Fikret, Esad, Haldun. Topkapı ise bu maça dokuz kişi ile d, Mehmed, Mustafa îsmail, Galib, çıkmağa mecbur kaldı. jehab, Bürhan, Cahid.^, Topkapı: Sokrat Hristo, Sadeddin Hakem: Refik Osman... Yunus, Hamdi, Münir İsmail Hakkı, Galatasaraylılar oyuna başladılar. Ve 3eykoz nısıf sahasma yerleşmekte gecik Ali, Osman. Hakem: Adnan Akın. nediler. Fakat sağ ve solaçıkların mu Fenerbahçe hücuma başladıktan iki raffak olamaması dolayısile bir türlü gol ;ıkaramıyorlar. Cemil güzel Kamleler y v dakika sonra Naci vasıtasile ilk golü >ıyorsa da Beykoz müdafileri tarafından yapb. Biraz sonra Fenerbahçe Nacinin ıkınların kısmı azamı geriye çevriliyor. güzel bir şütile ikinci golü yaptı. Topkapılılar bu sayılardan sonra 10 uncu dakikada olan korner netice verbiraz canlanır gibi oldularsa da kuvvetli nedı. 15 inci dakikada Cemil önü boş >lduğu halde topu kalecinin ellerine attı. rakibleri karşısında bu hızlarını derhal Sahanın çok fazla çamur olmasmdan 6o kaybettiler. Fenerbahçe tekrar hücuma başladı ve layı top kontrolu da lâyıkile yapılamı ortadan akan Esad üçüncü golü hemen por.. 20 nci dakikada sağdan yapılan bir akında topu ayağına geçiren Süleyman yapb. Fenerbahçe bu vaziyette oyuna kalecinin plonjonuna rağmen kaleye so hâkimken bir de penaltı kazandı. Topkarak Galatasarayın golünu yapb. Bey kapı kalecisi bunu kurtardı. Fikret şahsî kozlular seyrek fakat tehlikeli akmlar t>ir hücumla dördüncii golü yapmakta yapmağa başladılar. Bek oynıyan Baha gecikmedi. Biraz sonra Naci beşinci golü attı. dır forvede geçti. Şehab da mükemmel Devrenin sonlarına doğru Naci, Esad ve oyunile forvedi sürüklüyor. Bunlardan birisinde güzel bir pas alan Bahadır ya Fikret üç gol daha yaparak Fenerbahçe kından ve çok sıkı bir şütle Beykozun devreyi 8 0 galib bitirdi. Topkapılılar ikinci devreye yorgun bir beraberlik sayısını kaydetti. şekilde başladılar. Fenerbahçe sağaçığa Şehab hafif bir sakathk geçirdiyse de Reşadı geçirdi. Hücumlar gene birbirini tekrar oyuna girdi. Beykozlular berabertakib ediyordu. Reşaddan gelen topa lik sayısının verdiği şevkle daha canlı güzel bir kafa vuran Fikret dokuzuncu oynamağa başladılar... Fakat bu pek az golü yapb. devam ederek Galatasaraylılar vaziyete Hücum üstüne hücum yapan Fener tekrar hâkim oldular. Devrenin sonlarına bahçe gene Fikretin kafa vuruşile onuncu doğru Süleymanm ve Cemilin müteaddid gütlerini Beykoz kalecisi kurtarmağa mu golü kazandı. Fikret biraz sonra kafa ile vaffak oldu. Birinci devre bu şekilde on birinci golü yapb. Fikret, Topkapının şaşıran müdafaayani 1 1 beraberlikle neticelendi. îkinci sını gene şahsî bir hücumla yararak on devrede oyun mütevazin oynanıyor. Galatasaray oyuncularmda yorgunluk alâ ikinci golü yapb. Fenerbahçe ikinci bir penalh kazandı. metleri görülüyor. .* 57 nci dakikada Cemile kasden tekme atan Beykozlu 8 Naci bunu da kaçırdı. Oyunun sonlarına doğru Naci birbiri Mehmedi hakem oyundan çıkardı. Beyüzerine iki gol daha yaptı ve maç mevkozlular on kişi kalmalanna rağmen bozulmadılar. Iyi bir müdafaa oyunile Ga simin gol rökoru olan 1 4 0 bitti. latasaray hücutnlarına karşı koymağa muvaffak oluyorlar... Dün Şeref stadında havanın yağışlı 65 inci dakikada Beykozlular bir gol ve sahanın çamur olmasına rağmen Be fırsatı kaçırdılar. Bunun arkasmdan Sa şiktaş Hilâl maçı yapılmıştır. Sahada lâhaddinin güzel bir şütünü kaleci kur >ek az seyirci bulunuyordu. tardı. Takımlar muayyen saatte şu kadro Bevkoz kales! aleyhine olan birkaç larla sahaya çıkmışlardır: ı açlar Hilâl: Murad Akif, Muamtner Cevdet, Zeynel, Mustafa Haluk, Lutfi, Rüstem, Salim, Mustafa. Beşiktaş: M. Ali Hüsnü, Tali Şehab, Feyzi, Hüseyin Eşref, Bedii, Rıdvan, Hayati. Hakem: Şazi Tezcan. Siyah beyazlılar bu maçı on kişi olarak eksik bir kadro ile oynadılar. Oyuna başhyan Hilâlliler ilk hücumu yaptılar. Fakat Beşiktaş muavin hattında kesilen bu hücumu mukabil bir akın takib etti ve Hemen ilk dakikada Rıdvan Beşiktaşın ilk golünü çıkardı. Top ortaya gelir gelmez yapılan ikinci bir hücumda da Hayati ikinci golü yaptı. Oyunun henüz üçüncü dakikasında iki gol yiyen Hilâlliler şaşırdılar ve devrenin sonuna kadar kendilerini toplayamıya rak müdafaada kaldılar. Bu fırsattan istifade eden Beşiktaşlılar bu devrede müessir bir hakimiyet tesis ederek on seki zinci ve otuzuncu dakikalarda Bedii ve Rıdvan vasıtasile iki gol daha yaptılar. Devre 4 0 bitti. İkinci devrede Hilâlliler kendilerini toplamağa muvaffak olmuşlardı. Oyun bu devrede bazı zamanlar mütevazin bir cereyan takib etti. Fakat sahanın çamurlu olması her iki takıtnda da top kontrolunu aşağı yukarı imkânsız bir şekle sokuyordu. Hilâllilerin birinci devreye nazaran bu devredeki daha canlı oyunu Beşiktaşlı lara fazla gol yapmak imkânını vermedi. Yalnız devrenin muhtelif dakikalannda Hayati ile Rıdvan ellerine geçirdıkleri iki fırsattan istifade ederek Beşiktaşın beşinci ve altmcı gollerini yapmağa muvaffak oldular ve oyun bu suretle 6 0 Besiktaşm galibiyetile neticelendi. rayı yenmiştir. Günün son maçı Galatasarayla, Haydarpaşa liseleri arasında yapılmıştır. Çok heyecanlı olan bu maçı (1512), (1512) Galatasaray takımı kazannnştır. Galatasa*ay Beykozla 11 berabere kaldı, Fenerbahçe Topkapıyı 140, Beşiktaş Hilâli 60 mağlub ettiler. Stadyom kupasını Galatasaray aldı Stadyom kupası Galatasaraya verildi Beykoz kalecisi bir kurtanş esnasmda Beykozlu muhacimler Taksim stadmın çamurlu sahasından topu sbkmeğe çalışıyorlar mr* ıjm"••! Şişli Vefa maçı yarıda kaldı Galatasaray Beykoz maçından bir sahne: Futbolda faul böyle yapılır Lik maçlarmda puvan vaziyeti Beşiktaş Fenerbahçe Galatasaray Vefa Beykoz Süleymaniye Hilâl Topkapı İstanbulspor Oyun Kayıb Berabere Mağlub Attığı Yediği Puvan 48 3 65 13 17 14 47 2 1 80 12 17 14 43 4 51 19 3 17 11 38 3 35 24 5 17 9 35 4 46 31 6 17 7 30 3 21 41 9 17 5 27 2 24 61 11 17 4 25 17 72 13 17 4 20 19 51 12 17 3 Beşiktaş 6 Hilâl 0 Taksim stadında yapılan Vefa Şişli arasındaki hususî oyunun ilk dakıkasuıda Şişli frikıkten bir sayı kazandı. Birinci devrenin sonuna doğru Şişü solaçıkları vasıtasile ikinci golü yaptı. Kır koşusu İkinci devre çok sert bir şekilde başiadı ve maçm nihayetine on beş dakika kala îstanbul mıntakası tarafından tertib hakem maçı yarıda kesti. edilen kır koşusu dün sabah Topkapıda Kasımpaşa A grupu birinci yapılmıştır. Müsabakaya 59 atlet iştirak etmiş ve Boğaziçi takımı sahaya gelmediğm den Kasımpaşa hükmen galib geltniş ve müsabaka iki kategori olarak yapılmış tır. A grupu birincisi olmuştur. 3500 metre: Beylerbeyi takımı, Davudpaşayı 4 1 1 Abdullah (Haydarpaşa) 13.11 mağlub etmiştir. 2 İzak (B. S. K.) Karagümrük takımı da Feneryılmaza 3 Sürer (Y. K.) hükmen galib gelmıştir. Takım itibarile: Kadıköyde yapılacak Eyüb, Orta Haydarpaşa: 25 sayı köy maçına iki takım da gelmemiş ve Yeni Kurtuluş: 28 sayı hükmen mağlub sayılmışlardır. Robert Kolej: 35 sayı Voleybol maçları 7500 metre: Beyoğlu Halkevi tarafından tertib edilen voleybol maçları dün büyük bir kalabalık önünde yapılmıştır. Bu müsabakalarda Çelik Kol, Şişîiyi, Yüksek Muallim mektebi, Eyübü, Da rüşşafaka, Mühendisi, Gazi Enstitüsü, Kurtuluşu, Mühendisin diğer takımı, Pekatı ve biraz iğri duruyordu. Evelb ona hafifçe dokunarak: Ne oldu parmağma? diye sordu. Harb hâtırası. Asabı koptu; fakat hemen hemen hiçbir rahatsızlık vermiyor. Harbde tayyareciydim; sonra bir müddet de tercümanhk etb'm. Şimdi de sulh. Harb budalaca bir şey amma, ferdler için, ayrı ayrı çok iyi ve öğretici bir mahiyeti var. Yani, insan gencken harb hoşuna gidiyor. Harbde ben pek rahattım. Şimdi, tayyareye binmek fırsatmı yazık ki pek nadir buluyorum. Tayyareciliği meslek edineceğimi sanırdım. Çinde bulundum, ilk hava hatlarmm tesisinde çalışhm. Oraya gelip benimle bir seyahat yapmalısm. Hemen hemen iki senede bir giderim. Gelsen hoşlanırsın. Şanghay! O ne şehir o! Her neyse, şimdi de gırtlağa kadar portakala gömülüyüm. Alan yok ha! Ufacık bir merakım var. Sacramento Valley'de bir nümune bahçesi yetiştiriyorum. Aradığım neticeleri elde edersem... Frank hep bu şekilde devam ediyordu. Bu sözlerde bütün bir âlem vardi; fakat Frank'm anlatışında çocuk kadar sade bir eda vardı. Evelin bu sözlerle çok 1 Hüseyin (Demirspor) 24.06 2 Artin (Beşiktaş) 3 Tezer (Kasımpaşa) Takım itibarile: 1 Kasımpaşa: 12 sayı 2 Beşiktaş: 15 sayı alâkadar oluyor, sualler soruyor, onun ağzradan, tek tük başka tafsilât alıyordu. Fakat, Frank'm hayatmı bir heyeti umumiye halinde gözönüne getiremiyordu. Bu hayatta hülya yoktu ve Evelin'in üzerinde, büyük bir kuşun kanadlanıp yükselişi tesirini yapıyordu. O hayahn görünüşü, ucsuz bucaksız bir tabiati, ufacık bir delikten temaşa etmeği andmyordu. İstihfafla, havagazmm faturasmı, Düsseldorf sokağmı, Kurt'un terfiini düşündü. KuTt'un kuru ve asabî öksürüğünü işitiyor gibiydi; fakat, dünya bir araya gelse, şu anda onun çehresini hatırlamasına imkân yoktu. Hayır, Evelin Drost, yedi senedenberi kendisile evli olduğu erkeğın yüzünü hatırlayamıyordu. Alelâcele gene Frank'a avdet etti. Onu ne kadar çok seviyordu! Ne kadar çok seviyordu! Parmağmm ucile, onun sakat parma ğmı okşuyordu. Dudaklarındaki sigarayı aldı, kuvvetli üç nefes çekti. Frank, bu nüvaziş şeklini, çatık kaşlarile, hayret içinde seyretti. Evelin, alaycı bir eda ile: Kirpiklerin jigolo kirpiğine benziyor, dedi. {Arkası var) Kurban bayramında stadyom tarahndan tertib edilen maçlarda Galatasarayla Fenerbahçenın ayni kabiliyetlerı ka zanmaları dolayısile ortada kalan «stadyom kupası» işi nihayet dün halledil miştir. Malum olduğu üzere Galatasarayla maç yapan Şişli takımı oyunun son da kıkasında sahayı terketmesi üzerine or taya bir mesele çıkmış ve neticede ış hakemin bu hususta vereceği karara bağlanmıştı. Bu maçlarda Galatasaraydan bir tek sayı fazla yapan Fenerbahçe kupanın kendilerine verilmesi için Mmtakaya müracaat etmişti. Mıntaka Spor direktör vekili Muhtar bu vaziyet üzerine hakemden bir rapor istemişti. Hakem Adnan Akm Galatasaray Şişli maçında oyunun hitamına elli be} saniye varken Şişlinin sahayı terkettiğini, binaenaleyh oyunun bitmediğini bildiren bir rapor vermiştır. îstanbul mıntakası bunun üzerine maçlardan e\vel yapılan mukaveleyi tetkik etmiş ve oyunların Futbol federasyonu nizamatı dahılınde oynanacağı kaydı bulunmasmı nazarı dıkkate alarak Şışlı takımını hükmen mağlub addetmiştir. Galatasaray yaptığı üç maçta bir gol yemiş, dokuz gol atmış, buna mukabil Fenerbahçe üç gol yemiş, on gol atmıştır. Gol averaji hesabile Galatasarayın puvanı daha fazla olduğundan «stadyom kupası» dün Mıntaka Spor direktör ve kili tarafından merasimle Galatasaray kulübüne verilmiştir. Yazan: VtKÎ BAUM Çeviren: HAMDt VAROĞLU Nasıl anlatayım? Nasıl hayat ya çel. İşte ben orada oturur, portakal satsar1 " mı mı soruyorsun? Hiç merak edi mağa çalışınm. lecek tarafı yok. Yüzde yüz normal bir Frank bir sigara yaktı, çimenliğe bir Amerikalı hayah. göz attı ve daha neler anlatacağını düHayatımın nesini bilmek istiyorsun? Bü şünür gibi göründü. Bu esnada, Evelin, tün teferrüatını mı? Seni mütecessis be onun tarif ettiği yazıhaneyi, şehri ve hubek seni! Pckâlâ, anlatayım. Sabahleyin susî kâtibeyi tahayyüle çalışıyor, fakat bir bardak portakal suyu içerim. Siz Av muvaffak olamıyordu. Frank devam etrupahların pek az yaptığınız bir iştir bu, ti: amma, ben sizi alıştıracağım, göreceksin. İki köpeğim var. Bir küçük îsSonra, yeraltı şimendiferine biner, Nev koç. Çok komik bir hay\andır. Adı Jerri. yorktaki ya^^aneme giderim. Araba ile Bir de büyük Danımarka cmsi. Atlarım uzun sürer. Banlıyöde oturuyoruz, Long da var amma, onlar Karolin'deki çiftliIsland'da... Nasıl mıdır? İngiltereden ğimde, Cenubda yani, anladın mı? B;r pek az farklı... İn>giltereyi bilir misin? gün oraya gelmelisin sen; bir Noel güİşte oraya benzer; yalnız, şehre girerken nü. Gelir misin? Herhalde hoşuna gidebenzin tulumbası ve pislik daha fazladır. cek. Yazıhanemde .. Yazıhane nasıl olur biEvelin, bu alabildiğine safiyane davelirsin değil mi? Duvarda tablolar vardır. ti işitince, Kleron'un bebekçe sözlerine Bir yazı masası, mektublar, imza, fılân karşı olduğu gibi başile tasdik işareti yaptı. falan... Sonra, benim bir de zebellâ gibı Frank, şimdi, Berlin mahkemelerinden bekcim vardır orada. Hususî kâtıbem Mi birinin reisi olan Adlî müsavrin karisi Madam Drost'un, Karolina'ya gelmesini gayet tabiî buluyordu. Oraya, her gidişimde, bir sürü ahpabla giderim, diye devam etti; müthiş surette eğleniyoruz. Ava gideriz, ata bineriz, filân. Noelde, atlarla, dört taraftan zenciler gelir. Atı olmıyanlar ariyet alırlar, yahud bir katır bulurlar, biner gelirler. Sonra, evin önünde büyük bir ateş yakar etrafına toplanmz; yılbaşı gecesi böyle sabahlarız. Zenciler şarkı söylerler. Amma, biliyor musun, çok güzel sarkı söylerler. Geceyarısı, hep birden ata binilir, dört nala ormanlara, bataklıklara doğru gidilir. Şafak sökünceye kadar... Orada olmağı ne kadar isterdim, şimdi. İhtiyarlığımda, gidip orada yerleşeceğim. Orada, ecdaddan kalma, müstemleke tertibi büyük bir evimiz var. Önünde, yüksek, beyaz sütunlar, bahçesinde, yıllanmış meşe ağaclan. llkbaharda manolyalar çiçek açar. Fakat şimdi gidilmez, çıngıraklı yılan doludur. Frank, çmgıraklı yılanlar hakkmda bir sürü tafsilâta girişirken, Evelin, onun profilini seyretmeğe koyuldu. Meraka değmez, normal hayat dediği bu muydu? Eve'in onun anlattığı şeylerde öyle bir nacera çeşnısı bulmuştu ki, dinlerken â deta nefesi kesilmişti. Frank gene anlatıyordu. İlkbahaıda daima Santa Barbarada bulunurum. Nerededir biliyor musun? Bilmiyor musun? Kaliforniyada, deniz kenarmda, çok güzel bir köşecik. Büyük annem hâlâ orada oturur. Çok ihtiyar, doksanlık bir kadındır. Gönlünü almak istediğim zaman onunla ispanyolca konuşurum. İspanyolcayı, fransızcadan daha kötü konuşurum. Ev, baştan aşağı Ispanyol üslubudur. Santa Barbaranm en eski yapılanndandır. Merdivenler, balkonlar, bir de güzel iç bahçesi var. Küçükken o evde oturmak çok hoşuma giderdi. Bayramlarda, büyük annem süslenirdi. Hiç unutmam, başma taktığı o yüksek tarağı. Akşamları serenadlar çalarlardı. Şimdi, pek mecbur kalırsam gidiyorum, o kadar. Portakal bahçelerini ve oradaki işlerimi bir gözden geçirmek için filân... Fakat, ne tuhaftır, babam tam manasile İngilizdi, anasma hiç benzememiş. Bende gene bir parça İspanyolluk var. Düşiinceli bir tavırla, esmer ellerine baktı. Evelin de bakıyordu. Bu elleri öpmemek için kendini güçlükle zaptediyordu. Frank'm sol elinin bir parmağı kas

Bu sayıdan diğer sayfalar: