21 Şubat 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

21 Şubat 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 Şubat 1939 CUMHURİYET PEŞTE MEKTVBLARI Imredi kabinesi neden istifaya mecbur oldu? Başvekilin bundan yüz yirmi beş sene evvel yaşayan büyük annesinin Yahudi olması, istifanın başlıca sebebi değildir Budapeşte, 17 şubat Bir haftadanberi hükumet etrafmda dedikodular artmıştı. Birkaç gündenberi de hükumetin, gayet yakın bir zamanda istifa edeceğine, değişeceğine dair bir takım şayialar dolaşıyordu. Aym on dördüncü günü, kabine azaları arasında göze çarpan gayet hararetli konuşmalar üzerine bu şayialar büsbütün arttı. Bir aralık Başvekil İmredi Hariciye Nazırile uzunuzadıya görüştükten sonra Kral Naibini görmeğe gitti ve Amiral Horty'nin yanında bir saat kadar kaldı; sonra makamına dönerek Hariciye Nazırile tekrar uzu^uzadıya göriiştü. Bu görüşmelere Dahiliye ve Maarif Nazırları da karıştılar. Maarif Nazın Kont Teleki, akşama doğru Amiral Horty tarafından kabul edildi ve Nazır ,tam iki saat onun yanında kaldı. Bütün bu ahval, mühim meseleler karşısında bulunulduğuna ve hükumetin de ğişmek üzere olduğuna delil telâkki olundu. Ertesi gün Budapeşte, akşama doğru, hükumetin istifa ettiğini öğrendi. İstifanın sebebi şudur: Meğerse, Macaristanda Yahudıliğe karşı en şiddetli tedbirleri alraakla meşgul olan İmredi yan kanlı bir Yahudi imiş! «Yan kanlı Yahudi» sözü bir nevi ifade tarzıdır. At neslinin kan meselesi hakkında standard olmuş hükümler bulunduğu halde insan neslinin kan davası meselesinde, Yahudilik bakımmdan, henüz böyle bir nizam yoktur. Başvekilin bizzat hükumet fırkası karşısında sö'ylemiş olduğu veçhile, bundan 125 sene evvelki baba tarafından büyük annesi Yahudi olarak doğmuş, yedi yaşında hıristiyanlığı kabul etmiş imiş! Başvekil bu hakikati yeni öğrenmiş ve bundan dolayı da istifa ettiğini bildiriyordu. Bu hâdisenin, bir zamandanberi zaten hergün başka bir hâdise karşısında bulunan Budapeştede nasıl bir heyecan uyandırdığını tasavvur edebilirsiniz. Fakat, işin bütün ehemmiyeti, îmredi'nin 125 sene evvelki büyükannesinin yedi yaşında hıristiyanlığa geçmesinde değildir; bu işin evveliyatı da vardır. Onları anlatayım: İmredi'nin kâfi derecede Yahudi aleyhtarlığı ve Nazi taraftarhğı yapma masından dolayı kendisini düşürmek isüyen Macar nasyonal sosyalistleri bir za mandanben mütemadiyen ona karşı şiddetli bir propaganda yapıyorlardı. Bu propagandalar arasında Naziler İmredinin bir aralık Yahudi olduğunu da iddia ve bunu her tarafta ilân ettiler. Bunun üzerine tam bundan bir ay evvel, vilâyet şehirlerinden birinde irad ettiği bir nutuk esnasında İmredi, bütün bu şayialara karşı hiddetle yükseldi ve kendısinin ve ecdadının nüfus kayıdlanna istinad ederek, Macar oğlu Macar daha doğrusu âri oğlu âri olduğunu ilân etti. Ancak, onun bu iddiasına rağmen propaganda durmadı, İmredi'nin Yahudi olduğunu tekrar ve istifa etmesi lüzumunda ısrar etti. Nihayet, bu tazyik o dereceye geldi ki, şimdi İmredi, birdenbire dönerek hakikati itiraf etmiş ve istifasını vermiş bulunuyor! % $. % Macaristan, Avrupanın Yahudilikle en çok bulaşmış memleketlerinden birıdir.. Habsburg hanedanının Yahudilerle olan sıkı iş alâkası hasebile, Macaristanda iktısaden çok nüfuz kazanmış olan Yahudiler, bu memlekette bir buçuk asırdanberi bilhassa Macar aristokrasisile işte ve kanda sıkı bir ihtilâta girişmişti. Bundan dolayıdır ki halen Macaristanda günden güne kuvvetlenen küçük burjuva Nazıhği, karşısında en ziyade aristokras: kuvvetinin mukavemetini görüyor ve mücadelenin şiddetini ona tevcih ediyor. Onun için, Macaristan bir zamandanberi büyük. bir siyasî buhran içindedir. Bu buhran arasında, Macar aristokrasisinin bir kısmı, liberaller ve radıkal nasyonalistlerle birlikte bir taraftan bu \ ahudi aleyhtarlığının ifrat şekiller almamasma, diğer taraftan da Nazilik vasıtasüe Alman nüfuzunun artmamasına karsı tedbirler ittihazile meşguîdürler. A':nan tedbirler, Nazilerin istedikleri şeylerin büyük bir kısmını kendi ellerile yapmak ve bu suretle onların silâhlarını ellerinden almak gayesini takıb ediyor. Bununla beraber, ötekilerin tazyikleri günden güne artmakta, berikiler de günden güne yer kaybetmektedirler. ve buna karşı ne yapalbileceğini düşünmektedir. Fakat, İmredi'nin istifa etmesinin sebebi, nihayet dahile karşı da, harice karşı da elindeki silâhı yere atmaktan başka çare bulunmadığını görmesinden ibarettir. İstifa, sade 125 sene evvelki bir Yahudi kanı neticesi değildir; Macaris tanda Naziliğe karşı mukavemet fikrini temsil eden İmredi'nin Mihver politikası bakımından hâlâ arzu edilir bir şahsiyet telâkki edilmemekte olmasıdır. îmredi, mensub olduğu hükumet fırkasma istifa haberini verirken uzunca bir de nutuk söyledi. Bu nutuk esnasında dönüp dolaşıp «müşkül günler geçirdik. Fakat, en müşkül devre yeni girdik.» diyordu. Bu, haricî tazyikın devam ettiğini açıkça söyliyen bir itiraftır; ayni zamanda hükumet fırkası da istifa eden Başvekili, kendisinde eski bir Yahudi bulaşığı olduğunu açıkça söylemesine rağmen mütemadiyen alkışladı. Bu alkışlar onun temsil ettiği mücadeleye müteveccihtir. Yeni hükumeti Kont Teleki teşkil etti. Hiç şüphesiz yeni Başvekil de bu mukavemet hareketini idame edecek, fakat, daha yumuşak bir çehre ile görünecek. Ancak, şimdi bütün Budapeştenin kanaatine göre, bu mücadele adım adım mağlub olacak ve Macar nasyonal sosyalizmi, ni» hayet, kendi bayrağım açarak hükumet mevkiine gelecektir. * * * Macaristanda ve bilhassa Yahudilerle en çok meskun olan Budapeştede bütün hayat, kısa bir zamandanberi sür'atle değişiyor. Hayat eski neşe ve hareketini çok kaybetti. Pengö çok düştü. Bir sene evvel bir İngiliz lirasmın kıymeti 25 pengö olduğu ve ak borsada da, kara borsada da bu fiat tatbik edildiği halde bugiin pengö kara borsada bir misli düşkündür. Bir İngiliz lirası mukabilinde elli pengöden fazla alınıyor. Bir taraftan Yahudiler hicret çareleri arıyorlar, diğer taraftan da hazırlanıyorlar. Evler kıymetten düşmüş, mağaza kiraları ucuzlamış, hulâsa iktısadî hayat karmakarışık bir hale gelmiştir. Halkm büyük bir derdi de Yahudi olmadığını ispat etmek mecburiyetidir. Hükumetin koyduğu yeni ahkâma göre, bütün Macarlar, baba ve analannın, büyük babalarının ve büyük analannın doğum kayıdlarını yeniden çıkartmağa ve bunların Yahudi mi, değil mi olduklarını tesbit ettirmeğe mecburdurlar. O kadar ki, şu sıralarda her tarafta halk nüfus idarelerine koşmakta ve şehirden şehire, nüfus dairesinden nüfus dairesine koşarak eski kayıdlan çıkarmakla meşguldür. Bu işlerin nekadar zahmet ve nekadar meşakkatle yapıldığını tasavvur etmek kolaydır. Bununla beraber, küçük halk, köylü, işsiz münevver bütün bu zahmetlere memnuniyetle katlanıyorlar ve bir gün gelip kendi hayatlarının daha iyi olacağına inanarak bekliyorlar. Ümidlennin tahakkuk edip etmiyeceğini Allah bilir. Iktısadî hareketler Dünya madenciligi ve biz 1939 yılınm ikinci ayınm sonuna yaklaşmış bulunuyoruz. Bu zamanlar dün yanın her tarafında bir yıl evvelki ista tistiklerin neticelendiği ve bunlardan geçen yılın geçişini her bakımdan tetkik etmek imkânımn hasıl olduğu zamandır. Bizde, yeniliği nispetinde her yılı ayrı bir hız taşıyan cnadenciliğimize aid ge çen yılı gösterecek malumat ve istatistıkleri yeni görüyoruz. Resmî kaynaklarda görülen rakamlar çok şayanı dikkattir. Bunlar bize evvel emirde geçen sene istihsal ve ihracat bakımından dünya madenciliğinde görülen konjöktürel sukuttan hemen hemen beri kalabildiğini gösteriyor. 938 yılı, dünya madenciligi için 1937 ye nazaran istrhsalâtta bir gerileme senesi olmuştur. Amma buna mukabil fiatlar daha müsaid olmuş, istihsalâtın azlığı stoklann daha müsaid vaziyette bulun masını temin etmiştir. Geçen sene, gerek taş gerekse liynit kömÜT istihsalâtında bir yıl evvelkine nazaran esaslı bir artış görüyoruz. Farklar bir hayli büyüktür. Maden cevheri ihracatımızm başında yer alan krom istihsalâtımız dünya de mir sanayiinin geçirdiği büyük buhran devresine rağmen artmakta devam etmiştir. Bilhassa Etibank krom ihracatmda yeni olmakla beraber birinci mevkii al mış bulunmaktadır. 1938 senesinin madenciliğimiz için en mes'ud hâdisesi Divrik demir madeninin bulunup işletilmeğe başlanması olmuştur. Bütün tabiî müşkülât ve nakliye imkânsızlıklanna rağmen 8840 tonluk Türk demiri Karabük sanayi merkezine sevkedilmiştir. Daha da Divrikte 40,000 ton demir nakle amade bulunmaktadır. 1938, madenciliğimiz için cidden iyi bir sene olmuştur. Fakat 1939 senesi bir sene evvelkine nazaran her bakımdan daha emniyet vericidir. Eski istanbul... D UYDUNUZMU Yetistirme inci VA2AI4: Yenicami berberlerinde kazınmış bir kelle, üzerine pamuk yapıştırılmış taze yara izlerile cascavlak, ta uzaktan fark olunurdu! Etrafmı çepçevre saran kömür rengi ne bulanmış kırık dökük binalan bir kabuk gibi kazıyınca altından emsalsiz bır mücevher parçası çıktı: Yenicami! İstanbulun en işlek sahilinde, Türk mimarisinin öpülmek üzere uzatılmış eline benziyen bu muhteşem abideyi asır larca nefes almaktan mahrum bırakmağa nasıl razı olmuşuz bilmem.. Yenicami, daha düne kadar en kötü çarşılarımızdan biri idi. F. G. 7 vilâyette verilecek ilmî konferanslar Üniversitenin hazırladığı program tasdik edildi Atatürk inkılâb ve ideolojisini haîkm içine sindirmek ve onların kültür ve bilgi seviyelerini yükseltmek gayesini güden Halkevlerimızde konferanslar verilmesine karar verilmiştir. Bu hususta İstanbul Üniversitesi profesör ve doçentlerinden is tifade edilmek istenmiş, Universite 'daresinin hazırladığı program tasdik edılerek gelmiştir. Konferanslara hemen ba^lanacaktır. Program şudur: Ankara Halkevinde: 27 şubatta «Türkiyede içtimaî siyaset ve tatbikatı». Doçent Zıyaeddin Fahri Fındıkoğlu. Eminönü Halkevinde: 15 martta «İlliyet prensipi». Profesör Kerim Erım. İzmir Halkevinde: 28 şubatta «Fikrî hakîara dair bazı umumî mülâhazalar». Ya\"uz Abadan. Konya Halkevinde: 24 martta «Liberalizm ve devletçilik, hürriyet ve intihab ehliyeti». Doçent Yavuz Abadan. Adana Halkevinde: 28 şubatta «Gayrikabili tedavı hastaların öldüriilme?ıne cevaz var mıdır?» Doçent Hıfzı Veldet. Samsun Halkevinde: 29 mayısta «Nebatlarda his ve hareket». Doçent Sara MÜTEFERRÎK Dağcıbk kulübünün yeni idare heyeti İstanbul Dağcılık Kulübü senelik :çtimaını 18/2/1939 cumartesi günü Kulüb binasmda aktederek yeni idare heyetini seçmiştir. Riyasete getirilen Dr. Mubterem Gökmen, Avni Şasa, Necdet Tuğrul, Rıza Derviş, Faruk Birgen •\Tansur Pekdeğer, Mecdi Bekir ve Kadir Öz^enden teşekkül eden idare heyetini kurmuştur. Akdik. KÜITÜR t Müdürlerin içtimaları Lise. orta ve san'at mekteblerile ilkmekteblerin tedrisat, terbive ve idare isleri etrafında görü^mek üzere vaDilan toolantılar bitrrek üzeredir. Orta mpkteb müdürleri. dün İstanbul Kız lisesinde tonlanarak encümenlerm bazT"ladıq;ı noktalan gözden gecirmislerdir. Ruznamedek" bazı hu=usla"n tekrar tetkiki icab e+rni=;, bu tetk^ata müdürl°rden TiÜTpkkeb komisyorı''ar memnr ed'mıstir. Korrisvonlar cumartesi pıinüne kadar. muhtelif ictimalar aktederek ruznamevi teke^mül ettirecekl°rd'r. Tlk tedri?at müfettisleri. son ictimalannı cumartesi oünü vaoacaVTsrdır. Fan'a+ mek tebi müdüfleri. bu""^ Selcuk ^ z San'at mektebmde umumî bir ict : ma vaDarak hazırlanacak ranor üzerinde müzakerebulnrıacaklardır. General Seyfinin t^'ebi Gümrük Muhafaza Umum Kumandanı General Seyfinin meb'usluk için nmazedlieini kovmalj üzere tekaüdlüğünü istediğı bildirilmektedir. Milâno ve Selâuk sergilerine iştirak ediyoruz 12 nisandan 27 nisana kadar devam edecek olan beynelmilel Milâno sergisine memleketimiz namına da iştrak edilecektır. Türkofis icab eden hazırhklara başlamıştır. Milâno sergisinden sonra yapılacak olan beynelmilel Selânik sergisine de iştirakimiz mukarrerdir. General Vevgan gcerek Fransaya gitti Bir müddettenberi Surıyede bulunan, Fransamn eski Suriye fevkalâde komiseri ve sabık Erkânı Harbiye Reisi General Veygan dün sabah Teofil Gotiye gemisile Beyruttan şehrimize gelmıştir. General Veygan İstanbulda bir gezinti yaptıktan sonra, akşam üzeri ayni vapurla Marsilyaya hareket etmiştir. General Veygan, hususî surette seyahat ettiğini söyliyerek, gazetecilere beyanatta bulunmak istememiştir. İkinci dört yıllık endüstri plânı İkinci dört yıllık maden ve endüstri Dİânının sadeleştirilmek suretile tatbiBu bakımdan, imredi'nin istifadan ev kma geçjleceği bildirilmektedir. vel Hariciye Nazırile uzunuzadıya ko Türk îsveç ticaret anlaşması nuşmalan bilhassa dikkati celbediyor. Bir müddet evvel parafe edilen yeni Hükumet, bu dahi'î tazyikın arkasında Türk İsveç ticaret anlaşması Türkofise haricin de şiddetli bir tazyikını görmekte tebliğ edilmiştir. Şkndi hatınma gelen ve gelmiyen nice kullanılmış eşya bilirim ki gömlekten çömleğe kadar bitpazarından evvel Yenicami pazarlanna düşerdi. Avlunun hususiyetlerinden biri de arzuhalcilerdi. Birer tahta sandıktan ibaret olan dükkânlan önünde, kamış ka lemlerini cızırdata cızırdata ısmarlama aşk mektubları karalıyan arzuhalciler.... Bunlar, herkesin nabzma göre şerbet vermesini bilen adamlardı. Klişe tabir lerle evvelâ, küçük bir mukaddeme ya pardı: Mumiyanım, servirevanım, gooce dehanım, sinede canım efendim.... Sonra ağır ağır maksada girer, telâkı çarelerinden bahsederek: «Vuslat neme lâzım, bana didarını gös, ter!» neticesinde karar kılarlardı. Arada bir, ifadeler hiç değisnıemek şartile hâkipayı yâre bol keseden eşki hasretler dökme^i, firâde firâde selâmlar göndermeği de ihmal etmezlerdi. Yân vefakârı Hüdaya emanet edip şukkayı nihayete erdirdikleri zaman, helâhndan bir mecidiye çeyreğini hak ederlerdi. Yenicamiin, bir zamanlar seyyar berberleri de pek meşhurdu. Testereye dö nen usturalarile bir rees müşteriyi beş paraya tıraş ederlerdi. Yenicami berberlerinde kazınmış bir kelle üzerine pamuk yapıştırılmış taze yara izlerile cascavlak, ta uzaktan farkolunurdu. Camiin merdivenleri, bir başka âlemdi. Falcı Çingene karıları, merdıvenlerde sıra sıra çöreklenirlerdı. En şerefli mevki, merdivenin ilk basamaklan idı. Yolcu'arı, kollarından tutup çevirmek, buradan daha kolay olduğu için, ilk basamaklan paylaşamamak yüzünden aralarında sık sık kavga çıkardı. İstibdad ordusunun yoksul Mebmedcikleri vırtık pabuçlaunı sürüyerek ıshkbalden haber veren bu füzulî kehanet tellâllarından memlekette ne olup ne bittiğıni öğrenmeğe adeta can atarlardı. Yenicami merdivenleri, günün muayyen saatlerinde dilencilere karar^âh va zifesini de görürdü. Sahici ve yalancı nekadar sakat insan varsa, namaz vakitleri, saf saf, kap'.nın iki yanma dizilirlerdı. Yenicami avlusu, bir yolgeçen hanından farksızdı. İpten kazıktan kurtulmuş bütün bıçkınlar, Yenicami avlusunda idiler. Zaman zaman, iki kişinin güçlükle geCeyhan, (Hususî) Kaymakam Nuçebileceâi derecede, darlaşan bu gecıd, reddin Özcebeke, Ayas nahiyesi köylütavcı, mantarcı, kaldmmcı, dızdızcı, hat lerinden bir şahıs tarafından kapalı bir ta iarmanvolacı esnafının da, kenc"iierine zarf irerisinde biri yüz, dığeri de ellilik olmak üzere 150 lira para; ve paralar «cevlângâh» olarak seçtikleri yerdi. Bu güzel rr?bedin eşığınde ışlenme meyanmda sıkıştınlmış bir de, evrak numarası gönderilmiştir. Mukabil cevadik günah yoktu. Kaldırım yosmaları, kij ba intizar eden rüşvet suçlusu kaymaralık etlerini burada daha serbestçe teş kamm kapı ittisal:nde beklemek üzere hir ederlerdi. iken: hizmetçi de almış olduğu mazrufu «Yârdan ayrıldım» biçiminde mintan kaymakama sunmuş. Kaymakam Nuredgiyip yumurta ökçe topuklan üstünde din zarfı açtığı zaman içerisinde 150 lidört dönen tulumbacı azmanlan sürtük ra ve bu meyanda da bir numaraya rastavına çıkmak için ortalığın kararmasını lamıştır. Kaymakam; bu zarfın kim tabeklerlerdi. El ayak çekildikten sonra, rafından hizmetçiye verildiğini sormuş koca Yenicami meydanı, kuşağını sürü ise de, hizmetçi zarfı get'ren şahsm halen aşagıda beklemekte olduğunu söyyen uçarılarla sokaklan süpüren uzun lemıştir. Kaymakam; telefonla polis koetekli yosmalara kalırdı! miserliğini haberdar etmiş ve rüşvet Haşarat yatağı «Yenicami» in ebe suçlusu yakalanmıştır. Bekçi tarafından diyen tarihe intikal ettiği bugünlerde, o Emnivet dairesine götürülen meçhul nun eski halinden bahsetmek pek de yer rüşvet suçlusu; yolda bekçinin dikkatsizliği neticesi kaçmaya muvaffak olmuşsiz bir iş sayılmaz. îhtifalci Ziya merhum, «îstanbul ve tur. Zabıta, maznunu aramış ise de ele Boğaziçi» eserinde, Yenicamiin 80 100 geçirememiştir. Para meyanında verilen numara, kaymakamlık defterleri üzerinsene evvelki halini şöyle anlatır: de aranmış ve mezkur evrakm iskâna «Köprübaşmda Şam tatlıcısı Hacı aid bir tarla işi olduğu anlaşılmıştır. Mustafanm dükkânile o hizada, eski Bir Fransız âliminin şayanı hayret bir buluşu var. Şimdilik sır halinde. Âlim, sırası gelince, bu sırn fünun akademisıne fâş edecekmiş. Lâkin bugün susuyor ve nahak yere Japonlara atfedilen muvaffakiyeti, bütün nankör cihana tasdik ettireceği güne kadar susacakmış. Mesele şu: Âlim, istridyelerin karnındaki incileri istediği kadar büyütecek bir usul keşfetmiş. Esası, istridyeleri denizin sathma çıkardıktan sonra, bunları, kalsiyum tozu ve vitaminile besleyip tekrar denize bırakmak ve bir sene sonra çıkanp incileri toplamak. D vitamini, son seneler zarfmda yedî derde deva diye tarif ediliyor. Bunda hata olmadığı da mühakkak. Şu halde, Fransız âliminin buluşu, bize pek yakında nefis tablolar seyrettirecek demektiri D vitammile beslenmiş harikulâde sıhhath ve güzel kadın boyunlannda, D Serasker Rıza Paşanın mağazası arasın vitaminile beslenmiş ceviz iriliğinde inci da bir çifte merdiven ve bu merdivenin tanelerinden gerdanhklar! ortasında «hocrei mihrabiye» li bir çeşme vardı. Merdivenden çıkılınca bir düzlüğe gelinir, buradan da elyevm mevcud olan taş merdivenle Yenicamie girilirdi. İlk merdiven köprünün hîni inşasmda hedmedilmiştir. O zamanlar, deniz tramvay durak yerindeki saatin bulunduğu yere kadar gelirmiş. Yenicamiin hünkâr mahfilinden ta Beylerbeyine kadar manzaraya hail hiçbir bina bulunmadığını derhatır edenler henüz berhayattır.» Evliya Çelebi de Yenicami civannda, vaktile Yalıudilerin sakin olduklaruıı yaMalm cana nekadar bağh olduğunu zar. Fakat burada mevcud kapıya Çıht gösteren canlı bir misal. Fransa şehirkapısı denilmesini doğru bulmaz. Aslı lerinden birinde bağ, bahçe sahibi bir Şehidkapısıdır, der. Ve iddiasını tevsık adamcağrz, arabasına elma yüklemiş, için şu satırları ilâve eder: satmak üzere pazara getiriyor. Araba«Germeyanoğullanndan Kâmkâr Bey, yı çeken beygir, salhurda, miskin birşey. üç bin yiğitle Şehidkapısından sanlıp A Fakat emektar olduğu için, vazife başınyasofyaya karib olmğla, (nasara), vef da can verinpiye kadar kendisinden ayret üzere gelip, kapıyı küşade edip, bir nlmamağı sahibi göze almış. cmgi azim olup cümle guzatı müslimin Vakta ki bir hayli yol alıp pazar ye \ anda şehid olduğu için Şehidkapısı der rine geliyorlar. »Kurada beygir, ihtiyarler. Amma efvahı nasda Çıfıtkapısı derlık bir yandan, yorgunluk bir yandan ve ler. Galettir. Lâkin cemî milleti Yahud ;aliba ecel bir yandan, nalları dikiyor. ol semtte sakin olduklanndan Çıfıtkapısı Buraya kadar bir fevkalâdelik yok. derler. Amma sahihi §ehidkapısıdır.» Ancak, şu var ki, hayvanın yere devTİlYenicamiin inşasına «1006» da Hassa mesile beraber, sahibi de, yıllardır kenBaşmiman Davud Ağa tarafından baş disile hemhal olan yoldaşının acısnja dalanılmış, Davud Ağa öldükten sonra, yanamayıp onun yanıbaşına serilıyor. Uçüncü Mehmedin anası Safiye SultaTevekkeli mal canın yongasıdır denın emrile Dalgıç Ahmed Cavuş bir müddet inşaata devam etmiş, fakat Üçün mezler. cü Mehmedin ölümü, inşaab tekrar yanda bırakmıştı. Çam, ekseriya, üsNihayet «1074» te, Sadrıazam Köptüste devrilirse zevkrülü Mehmed Paşanın teşvikile camim li oluyor. Bir Paris ikmaline muvaffakiyet hasıl olmuştur. mahkemesinde, hâMüverrih Selânikli Mustafa Efendi, kimin biri, böyle bir Yenicamiin temelleri kazıklar üzerinde şaheer yapmış: tutturulduğunu ve temellerden dolablarla Maznunu ayağa su çıkarıldığmı, gözlerile görerek, kita kaldırıp usulen adıbında anlatmıştır. Bugünkü vaziyetle dahi, artık kırrtul nı, sanmı sorduktan muş ve İstanbul için yeniden kazanılmış *onra, catık bir kaş, asık bir çehre îleî Avukatın nerede? sayabıleceğımiz Yenicami, Eminönünün Sualini irad ediyor. Maznunda önc« diğer salaşları da ortadan kalktıktan sonra, şehrin en kesif merkezinde bütün a hayret, sorka şöyle bir cevab: bidelik vasıflarile bir kat daha gözleri ve Bilmem... Avukatım yok. ^önülleri okşıyacaktır. Bu, birinci çam. İstanbul, yalnız bir meydan değil, esSalonda tebessümler, sonra gülüşmeki s?irlerin her taşına yekpare Acem ler. Kahkahaya meydan kalmadan hânıülkünü feda etmelerine hak verdirecek kim kendini topluyor, ve birincinin yanıbir tarihî yadicâr kazandı. Salâhaddin GÜNGÖR na ikinci çamı da boylu boyunca seriyorl Yani, daya daha çabuk biter, demek istedim... Mal ve can İ Çam üstiine çam Kaymakama rüsvet Millî Ispanya hükumeti veren bir köylü Törkiye umumî mümessilliğinden: Ceyhanda şayanı dikkat bir hâdise oldu Resmî tebliğ Hükumete aid olsun olmasın mevcudiyeti iddia olunan Barselon hükumeti cumhuriyesi siyasî mümessilliği veya konsolosluğu erkânı tarafından kendî hükumetleri veya Millî İspanya hükumeti namına veyahud eşhas ve hususî sahiblerine vekâleten mevkii icraya vazedilecek her nevi menkul ve gayrimenkul emval ile mefruşat ve vesaiti nakliye. vapurlar vesairenin satışı yeyahud devrütemliki muamelâtı Millî İspanva hükumetince hususî veya resmî sahiblerinden gasbedilmiş addedilerek gayrikanunî ve keenlemyekun tutulacağmı ve alâkadarlar hakkında kanunî muameleve tevessül edleceğini nnalumlan olmak üzere ilân olunur. İstanbul. 20 subat 1939 Okaziyon güzel bir yatak odası İtina ile yaptınlmış çok güzel bir yatak odası okaziyon olarak sahhktır. Beyoğlu, tstiklâl caddesi 353 numaralı mağazaya müracaat edilmesi.

Bu sayıdan diğer sayfalar: