21 Nisan 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

21 Nisan 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

21 Nisan 1939 Hfidiseler arasında * Kara emek DUŞUNCELER Harb mükellefiyeti lâyihası Tatbikat için yeni bir nizamname hazırlanıyor Mükellefiyeti tatbik edecek makamların vazifelerile hükumetten alacaklı olan vatandaşların tâbi tutulacağı kanunî hükümler ayrı ayrı tespit ediliyor Ankara 20 (Telefonla) Harb mükellefiyeti hakkındaki lâyiha kanunlaşınca tatbik tarzını gösteren bir nizamname neşredilecektir. Alâkadarlar tarafından nizamname projesi üzerinde çalışmalara başlanmıştır. Nizamname ile harb mükellefiyeti hakkında emir vermek ve buna dair muameleleri yapmak salâhiyetini haiz ma kamlarla bu muamelelerin ne gibi çerçeve ve şekiller içinde yapılacağı tayin olunacaktır. Bundan başka şahsan harb mükellefiyeti tatbik olunan kimselerden askerlik mükellefiyeti haricinde bulunan lara istihdamlan devam ettiği müddetçe verilecek ücret, yevmiye veya taztninat miktan, ne suretle iaşe edilecekleri, hastalanır, malul kahr veya vefat ederlerse haklarında yap4İacak muamele, askerî binalardan başka yerlerde iskâna aid hükümlerin icrası tarzı, her rütbeye göre subaylarla askerî memurlara verilecek sükna hakkı, insan ve hayvanlar için iskân veya konaklamaya aid ücret ve yevmiye miktarı, tesellüm heyetlerinin ku rulma tarzı, motörlü ve motörsüz hernevi kara nakil vasıtalannm hazarda ne suretle tahrir, tasnif ve defterleri kaydedileceği nizamnamenin muhtelif fasıllarında tas rih edilecektir. Başlıca vasıflarmı evvelce bildirdiğim harb mükellefiyetleri kanun lâyihasmın sınaî müesseselere aid hükümleri de ayrı bir fasıl halindedir. Hükumetin teklifine göre, «Umumî veya kısmî seferberlik halinde hertürlü sınaî müesseseleri işletenler veya vekilleri, kara, deniz ve hava ordularına, bütün askerî müesseselere, müs tahkem mevkilere ve bütün askerî hizmetIerin muktazi tamir, imal ve istihsal işlerini başarmak için, bütün tesisatı ve iptidaî maddelerile bütün mahsul ve mamullerini doğrudan doğruya tebliğ olunacak bir harb mükellefiyeti emri üzerine, ciheti askeriye emrine vermeğe ve işletmeğe mecbur tutulabilirler; harb mükellefiyeti nekadar devam ederse etsin, müesseseleri işletenler ciheti askeriyenin müsaadesi olmadıkça mükellefiyetin tatbik olunduğu hiçbir şeyi harice veremezler.» Ödeme islerine dair onuncu fasılda; harb mükellefiyeti komisyonlarının mümkün olduğu kadar kısa bir müddet içinde «harb mükellefiyeti emirlerinin birer örneğini, askerî ihtiyaclan temin eden şahıslarm adlarını, verilen şeyin cinsini, vasfını ve yapılan hizmetin neden ibaret olduğunu ve miktarlarını, harb mükellefi yetinin tatbikı tarihlerini ve mal sahibleri tarafından istenilen fiatları gösterir bir beyanname» tanzim ederek askerî makama verecekleri kayıdlıdır. Askerî makam kararını üç gün içinde komisyona bildirecek ve karar 24 saat zarfında alâkalı şahıslara tebliğ olunacaktır. Alâkalılar da tespit edilen miktarı kabul edip etmediklerini on beş gün içinde komisyona bildirmeğe mecburdurlar. Tahakkuk eden bedeller malsandıkları tarafından nakden tesviye olunacaktır. Seferberlikte, seferberlik hitamından itibaren bir sene zarfında ödenmek üzere, bedeller mukabilinde yüzde beş faizli Hazine bonusu da verilebilecektir. Imanların «Schwarzarbeit», Fransızların «Travail noir» dedikleri bu tabir, Almanyada, ve Fransada, ikinci bir işten maa§ ve tahsisat koparanların emeklerini kasdediyormuş. Bunu arkadaşımız Ziyaeddin Fahrinin «İş» mecmuasındaki bir yazısından öğrendim. Almanlar bu, ikinci işi, yani kara emeği bir kanunla yasak etmişler. Fransız iktısad şurası da buna hazırlanıyormuş. Bizde de «profesör meb'us», «meclisi idareci meb'us» ikilikleri ortadan kaldırıldı. Arkadaşımız bunu kâfi bulmuyor: «İki, üç, dört... taraflı ve maaşh olabilme ihtimaJlerini, yalnız profesör meb'us ikiliği vesilesile değil, bütün devlet ve hususî işletme memuriyetlerine teşmil etmek lâzımdır, diyor, bu teşmili yaptıktan sonra, muayyen bir derecenin üstünde iki maaşh ve iki meslekli olmağa hiçbir suretle açık kapı bırakmıyacak bir kanunun îıemen tanzim ve neşri icab eder.» Arkadaşımıza göre bu da kâfi değil. iki meslekten birini tercih işini de ferde bırakmamah, devlet yapmalı. Çünkü ferd daima fazla para getiren işi azına tercih eder. Yoksa «azası zaten az olan ilim müesseselerimizi büsbütün elsiz, ayaksız bırakmış oluruz.» Buraya kadar pes. Diyecek yok. Fakat bu da kâfi değil. Bence kara emeğin tarifi şu olmalı: «Değil bizim gibi fakir, hatta zengin memleketlerde bile eşi görülmedik tarzda fazla maaş, tahsisat, yol harcı, ikramiye ve saire, ve saire getiren her iş, üstündeki yüksek hizmet yaftası ne olursa olsun, kara emektir.» Şimdi biraz daha açık olalım: Türkiye bütçesini sömüren, bu kara emekliler ordusudur. Bütün propagandalara kulaklarımız tıkalı. Biz askerî istilâlardan gözü yılacak bir millet değiliz. Bu mevzuda bütün tecrübelerin iflâs ettiğini kâinat bilir. Bizim için en zorlu ve hâlâ içinde yüzdüğümüz tehlike. iktısadidir. Bizi tam, yarım, çeyrek müstemleke olmaktan yalnız ekonomik rüşdümüz alıkoyacak. llk peşin, devlet hazinesinin üstüne çullanan kara emeklinin azıdişleri arasından millî gelirimizi kurtaralım. Verdiğimiz birçok maaşlar, tahsisatlar, yol harcları, ikramiyeler, bizim gibi fakir memleketlere değil, Fransa veya îngiltere gibi zengin memleketlerin kadrolarına nispetle bile hadden aşırı. Bunu derhal ispata hazırız. îşte malî, yani öz prensipine irca edilmiş bir millî müdafaanın ilk şartı: Azıdişleri sökülecek bütün kara emeklileri içine alan mufassal bir kara liste! Kuvvetli hükümet Yazan: Fazıl Ahmed AYKAÇ Bir hükumetin en kuvvetli dost veya düşmanı herşeyden evvel kendı er'al ve icraatıdır, derler. Geçen gün Mecüste programını okuyarak itimad reyi aîan Doktor Refik Saydamın haşivsi? ve dolgun sözlerini dinlerken bu hakikati bir kere daha hatırladık ve Başvekile büyük muvaffakiyetler diledik. Inkılâb Türkiyesinin prensipleri ma lumdur. Yurdun hem içinde, hem dısında her zaman millî ve insanî bir banş havasının devammı istiyoruz. Ve bunu daımî kılmağa çalışıyoruz. Dünyada yarın neler olacağını kimse tamamile bilmiyor. Lâkin bugün pek iyi bildiğimiz birşey varsa o da bütün insanlığı kan'.ara bulayabilecek mahiyette ağır felâket ihti mallerinin çoğalmış oluşudur. Cumhur Reisi Ismet İnönü mütesanid milletimizin büyük ideallerile yüksek vazifelerini yalçın nutuklarında külçe külçe tespit etmişti. Aydınlık, muntazam ve insicamlı programını okuyan Başvekil Refik Saydam da Parti prensiplerinin tam bir şuurla tatbikı için düşündüklerini millet vekillerine bildirmiş ve itimad kazanmış bulunuyor. Binaenaleyh artık dilediğimiz şey milletle hükumetin elele yürümesidir, birbirine güvenerek ve birbirile yardımlaşarak. Zaten şu zamanın en büyük vazıfesi bir tanedir ve onu herkes ayni gözle görür: Şahsî menfaatlerle endişeleri mutlaka millî selâmet ve bütünlük mefhumu içinde eritmek zarureti. Böyle bir zaruretin amelî icablarını en verimli şekilde tatbik için elzem olan başlıca unsuru bilmiyenimiz var mı? Kuvvetli hükumet: Ancak bir an tahlil edelim: Acaba kuvvetli hükumet nedir) Bu sualin en ileri cevabını şöyle verebiliriz: Kuvvetli hükumet, milletin tam itimadına tam istihkakla lâyık olan, memîeketin iç ve dış selâmeti namına sarih ve sahih prensiplere malik bulunarak haricde vatanyı şeref ve istiklâlini, yurd topraklarında da kanun ve adaleti behemehal hâkim kılmak azmini besliyen irfanlı, imanlı ve nihayet geniş medenî şuurlu hükumettir. Kuvvetli memleketse herşeyden evvel bu vasıftakı hükumeti kendi ihtiyar ve intıhabile seçebilen, elindeki her türlü kudret unsurunu ahenkli ve insicamlı bir ılerleyiş nizamına uydurarak mukadde ratına cesaret ve merdlikle yürüyen memlekete derler. Türkıyenın yapmağa çalıştığı gibi. Bugün iktidar mevkiinde gördüğümüz Doktor Refik Saydam daima selim akhn, muvazeneli ilimle iradenin mümessıli olmuş ve zamandaşı mız fen kafasının ölçü ve kabiliyetlerile memlekete hizmet etmiş bir devlet adamıdır. Bu hakıkatin yanıltmayıcı bir delilini Başvekılin son nutkunda gördük ve sevindik. Şu halde Türkiye gibi, medenî yükselme iştiyakı içinde yaşıyan sulh dostu bir yurd müne\verlerine hangi vazife düşer? Hiç tereddüd etmeden cevab veririz: Umumî irfan seferberliği. İrfan seferberliğinden anladığımız mana ise gayet açıktır: 1 Memleketin maddî ve manevî kuvvetlerini zedeliyecek her türlü menfi neşriyattan çekinerek vatanm bütün zinde kabiliyetlerini daima taze ve uyanık tutmak. Tekmil kalemlerin şu alanda birleşmesi. 2 Cihan ufuklarında gördüğümüz şimşeklerden gözlerimizin kamaşmamasını temin ve sıcak bir memleket sevgisi içinde soğukkanlılıkla vaziyeti mütaleaya devam. 3 Yurddaşlara anlatmak ki ancak vatan uğrunda her an döğüşmeğe hazır olanlar sulha lâyık olabilirler ve hürriyetsiz hayatla şeref ve istiklâlsiz sulh ayni derecede fecidir. Türkiyenin en karanlık günlerinde bile millet için bir ışık kaynağı olmuş olan Türk irfanı, elbette memleketin şimdiki aydınlık, devrinde şu şerefli vazifeyi muvaffakiyetle başaracaktır. Buna eminiz. ve bununla bahtiyanz. IHEM NALJNA MIH1NA En büyük kuvvet kaynağı illetler arasındaki mücadelede en büyük rol, insanın, nüfusundur. Bir Fransız gazetesi ltalya ve Almanyada nüfusun artmasına mukabil, İngiltere ve Fransada azalmasındaki muhtelif tehlikeleri izah ediyor. Nüfusu artan memleketlerde, genc nesillerın yaşlı nesıllerden fazla olması, o memleketlerde yalnız millî müdafaa bakımından değil, iktısadî vaziyet itibaril^ de mühimdir. Çünkü genc nesillerin fazlalığı, enerji ve dinamizmi artırıyor. Fransada 60 yaşından fazla ihtiyarlar, Avrupanın diğer memleketlerine nazaran, iki defa dafha fazladır. Eğer, bu vaziyet devam edip giderse, 1985 te yani 46 yıl sonra, Fransada ihtiyarlar, çocuklardan altı defa fazla olacaktır. Genclerin azalması ıstihsalin azalması demektir. Bu hal, ihtiyarlara bakmak mecburiyet ve masrafını artıracağı gibi, mütemadiyen artan vergileri de sayıları gittikçe azaian müstahsillere yükliyecektir. Fransada şimdi dört müstahsile karşı eski tabirile bir amelmande, iş görmez vardır. Yapılan hesablara göre, bir müddet sonra iki müstahsile karşı bir amelmande olacaktır. Fakat, yarım asır sonraki bu tehlikeden çok daha yakmı vardır ki bu da, 1945 te yani 6 yıl sonra askerî ve siyasî tehlikeler doğuracaktır. Bugün Alman İtalyan grupunun nüfusu 121 milyon, Fransız İngiliz grupununki ise 89 milyondan ibarettir. Arada, yüzde 36 bir noksan mevcud demektir. Fakat, yalnız, silâh taşımıya muktedir insanları hesaba dahil edince Alman İtalyan grupunda genclerin, Fransız İngiliz grupunda ise ihtiyarlann fazlalığı yüzünden, mihver gruunun üstünlüğü yüzde 75 e çıkmaktadır. Filvaki, her yıl doğan 2,400,000 Alman ve İtalyana karşı yalnız 1 müyon 330,000 Fransız, İngiliz dünyaya geliyor. 1945 te Almanya ile İtalya, 20 ile 40 yaş arasında, yani askerlik çağında 30 milyon insana sahib olacaklardır. İngiltere ile Fransada ise 20 ile 40 yaş arasındakiler (19061926 tevellüdlüler) sadece 17 milyondan ibarettir. Aradaki fark bir misline yakındır. îngilterenin mecburî askerlik hizmetini kabul etmemekteki inadı gözönünde tutulursa 1945 46 da çıka cak bir harbde, Berlın Roma mihverı nin 30 milyon eli silâh tutar adamma mu kabil, yalnız 7 milyon Fransız çıkacal demektir. (Tabiî, bu hesabda Fransı: müstemleke ordusu dahil değildir.) Şayed o zamana kadar harb olmazsa bu büyük sayı üstünlüğü karşısında totaliterleri demokratlara saldırmaktaı menedebilmek için, Ruzvelt'in mesajı de ğil, Amerikan ordusu bile kâfi gelmez. Türkiye, Allaha şükür, nüfusu artar milletlerdendir. Bu itibarla memleketl miz, iktısadî ve askerî bakımdan gittikçe kuvvetlenmektedir. Fakat, her türlü tedbire başvurarak bu artışı daha hızlandırmak lâzımdır. En büyük kuvvet kaynağı, insandır; nüfustur. 1939 yılma aid bütçe projeleri Bazı Vekâletlere aid bütçeler kabul ve tasdik olundu t Ankara 20 (Telefonla) Bütçe Encümeni, 1939 yılı bütçe projelerini tet kike devam etmektedir. Encümen bugün de Maarif bütçesinin tetkikini ikmal ve kabul etmiştir. Bu suretle Millî Müdafaa, İktısad, Ticaret, Nafıa, Münakale ve Muhabere Vekâletlerine aid bütçelerin tetkiki kalmıştır. Bütçe Encümeninin müzakere ve kabul ettiği yeni bütçeler şunlardır: Büyük Millet Meclisi, Riy*seticum hur, Divani Muhasebat, Başvekâlet, Şurayi Devlet, İstatistık Umum müdürlüğü, Meteoroloji İşleri Umum müdürlüğü, Diyanet İşleri reisliği, Maliye Ve kâleti, Düytınu umumiye, Tapu .ve Kadastro umum müdürlüğü, Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti, Dahilıye Vekâleti, Matbuat Umum müdürlüğü, Emniyet İşleri umum müdürlüğü, Jandarma genelkomutanlığı, Hariciye, Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekâleti, Adliye Vekâleti. Bulgaristanın haricî siyaseti Başvekil Köseivanof hariciye encümeninde beyanatta bulundu Sofya 20 (a.a.) Köseivanof dış vaziyeti hakkında Hariciye komisyonunda beyanatta bulunarak, Bulgaristanın kat'î bitaraflık politikasma devem edeceğini bildirmiş ve Almanya ile olan ekonomik münasebetlerinin ehemmiyetini di ğer memleketlerin Bulgar piyasasına karşı alâka göstermemelerile izah eylemiş tir. Köseivanof, Bulgar hükumetinin muslihane anlaşma yolile 1913 hududlarını tekrar tesise çalışacağmı ve Balkan An tantına da ancak bu şartlar içinde girebileceğini bildirmiştir. *** Sofya 20 (a.a.) Havas: Köseivanof tarafından dış vaziyet hakkında bu sabah yapılan beyanat parlmento mahfillerinde çok iyi bir intıba telvid etmiştir. Hükumetin yabancı memleketlere hiçbir taahhüdle bağlı olmadığı hakkındaki teminat bilhassa muhalefet üzerinde bir yatışma hasıl eylemiştir. Muhalefet mahfillerine en ziyade huzur veren şey, hüku mete meclise sormadan gizli anlaşmalar akdi salâhiyetini veren 1 7 nci maddeden istifade edilmiyeceği hakkındaki beyanattır. Filhakika, Köseivanof, hükumetin, bazı mühim kararlar vermeğe mecbur kaldığı takdirde, meclisin tavsiyelerini gözönünde tutmaktan hâli kalmıyacağını bildirmiştir. Fazıl Ahmed AYKAÇ Eski Arnavud Kralı Almanya Polonya Zogo, Tirandan kaçar Bir Varşova gazetesinin ken 43 bin altın da almış! şayanı dikkat makalesi Varşova 20 (a.a.) Kurjer Po ranny gazetesi, 1934 tarihli Alman Leh ademitecavüz misakile 1939 tarihli İngiliz Leh misakı arasında tenakuz bulunduğuna dair Almanlar tarafından ileri sürülen iddiayı red ve cerhetmekte dir. Bu gazete diyor ki: «Alman gazeteleri, bilhassa girişilen taahhüdler mucibince Polonyanın Alman ya aleyhine müdahaleye mecbur olması ve bu takdirde 1934 ve 1939 itilâflarmdan birini tercih eylemek ıztırarında kalması halini ileri sürüyorlar. Halbuki böyle bir hal, vukua gelemez. Bu gazete, evvelâ Hitler'in 30 ikincikânun tarihli nutkunda İtalyanın bir taarruza kurban olması takdirinde ona karşı bir yardım taahhüdüne girişmiş oldu ğunu hatırlatmaktadır. Hitler, daha ileri gitmiş, üçüncü devletlere ve binaenaleyh bu meyanda Polonyaya karşı Slovakyanın hertürlü taarruza karşı tamamiyetini zâman altına almıştır. Polonya, Almanyanın bu garantilerine karşı itirazda bu lunmağa lüzum görmemiş ve bunlann Leh Alman ademitecavüz misakile kabili telif olmadığını ileri sürcnemiş, yalnız mümasil misaklar akdı hususunda hare ket serbestisini muhafaza etmiştir.» Kurjer Poranny, tedafüî İngiliz Leh itilâfı ahkâmının ancak Almanya tara fından bir taarruz vukuu takdirinde bınnetice gerek Lehistanın ve gerek Almanyanın imza etmiş oldukları Kellog misakı mucibince tatbik edileceği noktasında ısrar eylemektedir. Almanya, Büyük Britanyaya taarruz etmekle Kellog mi sakının diğer âkidlere karşı temin etmekte olduğu menafiden mahrutn bulunacak ve Alman Leh misakı otomatik surette her iki âkid için vacibülicra olmak kuv vetini kaybedecektir. Şu halde Polonya, asla iki itilâftan birini tercih etmek za rureti karşısında kalmıyacaktır. Kurjer Poranny, netice olarak şöyle diyor: «Sade ve açık işleri iğlâk etmemeli dir.» Oeuvre de şöyle yazıyor: «Alman Polonya münasebetleri gergin olmakta devam ediyor. Müzakereler perde arkasından cereyan etmekte ise de Varşovadan gelen haberlere göre Polonya Almanyanın mutalebatına boyun eğmek fikrinde değildir. Porneranya Ticaret gemilerinin zehirli gazlere karşı korunması Ankara 20 (Telefonla) Büyük Erkânıharbiye Riyasetince teklif edilen ticaret gemilerinin zehirli gaze karşı korunması hakkındaki nizamname, Vekiller Heyetince tasdik olunarak mer iyete konuldu. Ticaret gemileri sahi^eri, gemilerine vukuu muhtemel gaz taarruzlan tehlikesine karşı bu nizamnamede yazılı tedbirleri şimdiden alacak lardır. Spor teşkilât ve vazife kanunu projesi Ankara 20 (Telefonla) Beden ter biyesi umum müdürlüğü bir teşkilât ve '^>zife kanun projesi hazırlamıştır. Bu • oje ile on yerde «beden terbiyesi spor mtaka müdürlüğü» ihdas olunmaktar. Bazı müdürlükler de reislik haline :irilmekte ve bu arada spor ihtilâflaın hukukî cephelerini tetkik etmek °re hukuk müşavirliğinde bir spor ' '' ; mliği kurulmaktadır. Bundan başka sporcuların sağlık iş le de meşgul olmak üzere bir sıhhat esi reisliği kurulmaktadır. j Suriye millî bloku bozuldu Şam 20 (a.a.) Millî Suriye blokunun birçok nüfuzlu azası mezkur bloktan çekilmiştir. Bunlann arasında meclis reisinin kardeşi de vardır. Bunun sebebi belli değilse de Fran sanın Suriyeye karşı aldığı vaziyetle alâkadar olduğu zannediliyor. İtalyanın nüfusu 44 milyon Roma 20 (a.a.) Resmî istatistiklere göre, İtalyan nüfusu 44 milyona bal'ğ olmaktadır. Belçikanın İspanya sefiri Brüksel 20 (a a.) Romre Vichenit, Belçikanın İspanya sefirliğine tayin edilmiştir. ransada bir trende yangın çıktı ' ^aris 20 (a.a.) Amiens'den haber aiiğına göre, Paris Lille hattında işn b r tren Blois istasvonunda ateş altır. 5 kişinin öldüğü ve 20 kişinin ya Beynelmilel Roma sergisi Roma 20 (a.a.) 1942 de açılacak olan beynelmilel Roma sergisine ahiren iştirak etmeği kabul etmiş olan hükumetler meyanmda Yugoslavya, Türkiye, Portekiz ve Arjantin hükumetleri zikredıl Peşte (Hususî) Eski Arnavud Kralınm bacanağı olan Macaristanın eski Arnavud konsolosu Pati'nin zevcesi, Larisa'da bulunmakta olan hemşiresi eski Kraliçe Yeraldin'le telefonla ko nuşmuştur. PEYAMİ SAFA Kraliçe Yeraldin, kendisinin ve oğlu İskenderin sıhhatlerinin iyi olduğunu, daha birkaç gün Yunanistanda kaldık tan sonra Türkiyeye gideceklerini, şimdibk Londraya gitmiyeceklerini, kon feranslar vermek üzere Amerikadan vuku bulan davetlere Zogonun hiçbir ce vab verecek vaziyette olmadığını, söy lemiştir. Kral Zogo. maiyetile birlikte Tiranı Roma 20 (a.a.) Mussolini, 1942 terkederken Maliye Nezareti kasasmdan Roma sergisine iştirak edecek olan ya23.500 ve diğer nezaretlerden de 20.000 bancı memleketlerin mümessilleri ve ser altın lıra almıştır. giyi hazırlıyanlar önünde irad ettiği nutukta ezcümle demiştir ki: « Kundağı yakmak niyetinde olsaydık, taarruz hedefleri besleseydik, Paris 20 (a.a.) Yarın saat 16 da şimdi yaptığımız şekilde dünya sergisini Elize'de mühim bir nazırlar konseyi toptertib etmek gibi büyük mikyasta bir işe lanacak ve mühim kararlar Cumhur Rekarar vermezdik. Bu hal, bilâkis hiçbir kimseye taarruz isinin imzasına arzedilecektir. Alınacak malî ve ekonomik tedbirleetmek istemediğimizi gösterir. rin şimdiye kadar alınanlardan çok daha Buna binaen bizi müttehimler sırasında oturtmak teşebbüsü haksız ve müda geniş ve ehemmiyetli olacağı zannedil mektedir. Salâhiyettar mahfiller halen faa edilemiyecek bir harekettir. Avrupa vaziyeti hakkında en iptidaî bu hususta büyük bir ketumiyet göster malumatı olmıyan bazı kimselerin düş mektedirler. Bununla beraber şurası bi tükleri büyük coğrafî hatalar bir tarafa linmektedir ki, bu tedbirler Fransaya vabırakılsa dahi, on senelik karşılıklı ga ziyetin icab ettirdiği teslihat masraflannı ranti mekanizması bundan daha az ba karşılamak imkânını verecek ehemmiyet tıl birşey değildir.» te olacaktır. Mujsolini, teklif edilen büyük konfe Konseyden sonra Maliye Nazırı radransın muhakkak olarak akim kalacağını yoda bir nutuk söyliyerek, milletin kendi söyledikten sonra sözlerini şu suretle bitir müdafaası için muvafakatine mecbur olmiştir: duğu fedakârlıkların ehemmiyetini anla Malum mesaja herhangi bir cevab ve tacak ve bütün Fransızların vatan ve varilsin verilmesin Roma ve mihver politi zife hislerine müracaat edecektir. kasının barış ve teşrikt mesaiden mülhem Yeni kararnameler cumartesi günkü bir politika olduğunu bir kere daha teyid resmî gazetede intişar edecektir. için zuhur eden bu fırsattan utifa etmeBelgradda bir kabul resmi mezlik yapamazdım. Almanya re ltalya bunu çok müsbet delillerl« abat etmi|lerBelgrad 20 (a.a.) Romanyanm Belgrad a*ftri Cadere ve refıkası, orta elçidir. Bir Holanda tayyaresinin liğın büyük elçilik derecesine çıkarıldığı tariht«nberi ilk defa olarak dün akşam gördükleri bir kabul resmi tertib •tmi^lerdir. Bu Londra 20 (a.a.) Bu akşam Croy kabul resmınde kralın başyaveri, kor don tayyarc meydanına inen Hollanda diplomatik, birçok âyan ve meb'usan, nakliye tayyaresinin pilotu Binbajı Moll, askerî ve mülkî ricalle Yugoslavya pa şimal denizinde Alman filosuna mensub yıtahtınm kültürel, artistik ve iktısadî müteaddid harb gemileri gördüğünü söy hayatının mümessilleri hazır bulunmuş.lar dır. lemıstır. Mussolini'nin nutku Duçe, taarruz hedefleri beslemediğini söylüyor Fransız kabinesi bugün toplanıyor tspanyanm haricî siyaseti Paris 20 (a.a.) Echo de Paris yazıyor: «İngiliz devlet adamlarma göre, İspanyanın haricî sivaseti Berlin ve Romada zannedildği gibi öyle kat'î olarak çizilmiş olmaktan çok uzaktır.» Madrid zafer bayramt tehir edildi Londra 20 (Hususî) îspanyadan alınan son malumata göre, mayıs bidayetinde Madridde yapılacağı haber verilen zafer bayramı mayısın otuzuna tehir edilmiştir. Ademi müdahale komitesinin son içtimaı Londra 20 (Hususî) Ademi müdr.hale komitesi bugün Hariciye Nezare tmde toplanmış ve son içtimamı akdet miştir. Holanda meb'us seçimi neticesi Lâhey 20 (a.a.) Vilâyetlerde yapı'an umumî intihabat hakkında alman en son neticelere göre, 1935 teki intihabata nispetle, katolikler 11, muhafazakârlar 7, liberaller 2, hıristiyan birliği 2 azaiık fazla kazanmışlar, sosyalistler 2 ve nasyonal sosyalistler de 23 azalık kaybet mişlerdir. koridorundan bir Alman yolunun inşasına Polonya mehafili şiddetle muhaliftir. Polonya erkânı harbiyesi Teschen m:ntakasmda, Almanya ile Slovakya ara=ndaki büyük demiryolu hattına hâkim olan Bohumin merkezinin Almanyaya iadesiae kat'iyyen itiraz etmektedir.^

Bu sayıdan diğer sayfalar: