23 Nisan 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5

23 Nisan 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

23 Nisan 1939 CUMHURÎYET MİLLÎ HAKİMİYETİN YILDÖNÜMÜ ÖNÜ 23 nisan 23 nisan IBaitarafı 1 tnct sahtîedei cirine vurulmaktan kurtarmak vazifesini üstüne almış olan bir millî meclisin, bu mukaddes vazifesini ifa etmek üzere, ilk işe başladığı gündür. 23 nisan, Türkiye Cumhuriyetinin temeli atıldıği gündür. Çünkü 29 birincitejrin 1923 te ilân edilen cumhuriyet rejimi hakikatte, o gün başIamıştır. Çünkü, o gün, padişahin iradesile açılıp gene padişahin iradesile kapanan bir millet meclisi yerine, padişaha rağmen, milletin isteğile toplanan bu meclis, kendi seçtiği reisi, millet ve devlete şef olarak tanımıştır. Padişahlık o gün resmen değilse de filî surette ortadan kalkmıştır. Ve nihayet, 23 nisan 1920 den itibarendir ki Türkiyenin hayatı ve talihi değişmiş, yeni bir inkılâb, yeni bir devir başlamıştır. Bu itibarla 23 nisanı, bugünkü müstakil, mes'ud ve sonsuz ilerleme hamlelerile dolu yeni millî hayatın başlangıcı addetmekte hata yoktur. İnkılâb ve Cumhuriyet Türkiyesi, Büyük Millet Meclisinin açıldığı 23 nisan 1920 günü hayata yeniden doğmuştur. Bugünkü bayram genc Türkiyenin doğuş bayramıdır. Eskiden müstebid tacidarlarm velâdeti hümayunlarını tes'id ederdik; şimdi millî rejimin doğuşunu kutluluyoruz. Yeni Türkiyenin hayata doğuş bayramının çocuk bayramı olması da ayrı bir mana ifade eder. Umid ve istikbalin daima yeni doğan nesillerde olduğunu söyliyen sembolik bir mana. 23 nisan Türkün hayatında ebedî bir bahann ebedî bayramıdır. PAZABDAN PAZADA Çocuk oyunları Amerika ve Monako Gene Ekrem König Işin biraz ciddî tarafı Cemal Nadirin karikatür albümü Çocuk oyunları Müsavatsız adalet olur mu? Olmaz derler. Ekrem König olanca mehabetile kükremeğe başladı: Peki!.. Ne diye orada o oğlancağızm imanını gevretiyorsunuz? Hangi oğlancağız? Ruhı, bızım Ruhi. Kimsenin imanını gevretmek bendenizin haddim değil. Bendenizin alâkam... Sus!... Nedir o istintaklar, mahkemeler, gürültüler?... Ben burada keyıf çatarken Ruhi orada inim inim inlesin, reva mı?... Bu ne bıçım müsavat? Ankaraya teşrif buyurmak ve teslım olmak mı ıstıyorsunuz? Budala! Maksadımın tam tersini anladın: Ruhiyi serbest bıraksınlar, benim yanıma gelsin. Müsavat böyle olur. Pek doğru. Zaten burada herşey var amma tavla oynayacak bir arkadaş yok. Sıkıntıdan patlıyorum. Vah vah. Pek müteessir oldum. Fakat bendenizin elimden ne gelir? König bağırdı: Elinden birşey gelmezse yıkıl karşımdan! Dedi, telefonu kapadı. ^İLİMKÖSESİ İHTİRALAR Ferdin ve cemiyetin bünyesine en uygun bir idare şekli olan millî hakimiyet, büyük Türk davasının en kuvvetli, en sarsılmaz bir umdesidir Yazan: SAFAEDD1N KARANAKÇ1 Yirmi üç nisan, millî hakimiyet ilânınm yıldönümüdür. Bugün bütün memleket, yekpare bir kalb gibi kendi hakimiyetinin bayramını kutluluyor. Cemiyet arasında yaşamağa mecbur olan insan, mutlaka bir idare şekline, bir idare kuvvetine muhtacdır. Tarihini tetkik edecek olursak görürüz ki, insan, muhtelif tarihlerde başka başka şekıl Ierde idare etmiş ve edilmiştir. llk idare şeklinin kuvvetten doğduğunu ve kuvvetle olduğunu biliyoruz. Cebre ve kuvvete müstenid bir hükumetin meşruiyeti iddia edilse bile ispatı güçtür. Kuvvete ve cebre dayanan hükumet despottur. Vatandaşm şahsî hürriyetine ve istidadlannın in kişafına mâni olur. Ona serbest nefes almak, hür düşünmek hak ve fırsatlarını vermez. Eski tarihte Asurlar, Farslar bize kuvvete müstenid tipik hükumet şekilleri verırier. Romada pretüryenler, lejyonerler imparator seçmeğe başladıkları zaır.an «hak» ortadan kayboldu. Roma vatandaşı sulh zamanında bile harb musibeti içinde çırpınmakta idi. İmparator Klod, Neron, Galya ve Sever askerler tarafından imparator ilân, gene askerler tarafından hal ve katledilmişlerdir. Kuvvete müstenid hükumet şeklinin hukuk kaide ve prensiplerine uymadığını anlıyan insanlar, ellerinde tuttuklan sevk ve idare imtiyazına dinî bir renk vererek onu metafizikleştirmişlerdir. Avrupada Droit Divin namı alan bu telâkki, sade insanlığı koyu bir taassub ve kara bir cehalet içinde bırakmakla kalmadı. Milletler; asırlarca din ve mezheb ihtirasîarı uğrunda birbirlerile boğuştular. İdare sistemine en makul şekli veren ve ilk defa olarak dünyaya yeni ve esaslı bir prensip atan şüphesiz ki, îngilizlerdır. İiıgilizler herkesten evvel ferdî hürriyeti kabul ve millî hakimiyeti ilân etmişlerdir(l). İdare san'atına aid bu yeni telâkki, Avrupadan evvel Amerikada yer ve akis buldu. Amerikahlar, insanın müsavi haklara malik olduğunu, yaşamak, hür olmak Ve saadete kavuşmak için beslediği emelin kendisinden hiçbir surette nezedilemiyeceğini, hükumetlerin bu haklan temin için kuvvetlerini idare edilenlerin iradelerinden aldıklannı ilân eylemişlerdir. (471776 tarihli Müttehid Amerikan Devletleri istiklâl beyannamesi). Bu beyannameden bir müddet sonra, bütün dünyaya yükselen daha kat'î ve daha sarih bir ses duyuyoruz. Kanlı olduğu kadar şanh maceralarla dolu Büyük îhtilâlden sonra, Fransızlar, her hakimiyetin esası millette olduğunu, hiçbir ferd veya hiçbir heyetin milletten doğmıyan hiçbir hakimiyeti icra edemiyeceğini bütün dünyaya ilân ettiler. (1789 tarihli hukuku beşer beyannamesi). Bu tarihten sonra millî hakimiyete doğru atılan kat'î adımlar görüyoruz. Bugün totaliter bir iki milleti istisna edecek olursak, millî hakimiyet mevcud teşkilâtı esasiye kanunlarının müjterek vasfıdır. lınin bütün dünyayı saran akideleri memleketimizde tam bir makes bulamamıştır. 1255 senesinde neşir ve ilân olunan Gülhane Hattı Hümayunu, bütün nok sanlarına rağmen, vatandaş lehine atılmış ilk zayıf adımdır. Gülhane Hattı Hümayununun ne gibi siyasî ilcaat tesiri altmda meydana getirildiğini anlamak pek o kadar güç değildir. Rusyanın Balkanlarla Kudüsteki, Avusturyanm Bosna ve Hersekteki hıristiyan tebaanın hayat ve mallarının müdafaasını bahane ederek bizim dahilî işlerimize kanştıkları malumdur. îşte Gülhane Hattı Hümayunu, imparatorlukta yaşı yan Osmanh tebaasınm kanun karşısında müsavi olduklarını, mal; can ve şahıslanna müteallik haklannın hükumetin kefaeti altında olduğunu ilân eden bir fer mandır. Genc Türkiye fırkası lideri Mithat Paşa tarafından Ikinci Hamide neşret irilen 93 kanunu esasisi, bir ucube olmasına rağmen millî' hakimiyete doğru atılmış bir adımdı. Ferdin hukukuna müteallik bazı hükümleri istisna edecek olursak 7 zilhicce 1293 tarihli Hattı Hümayunla neşir ve lân edilen bu kanunu esasinin, mutlak bir idare nehcine kanuniyet verdiğini görüyoruz. Bu kanunun yedinci maddesine göre, ecnebi devletlerle muahedat akdi, harb ve sulh ilânı gibi muasır demokrasilerde milet meclislerine mevdu hak ve salâhiyet ler, «hukuku mukaddesei padişahî cüm letinden» olduğu gibi sultan, meclisi feshetmek hakkını da haizdi. Bütün bu ve diğer sakat taraflarına rağmen bu kanunu esasî çok sürmedı. Müvesvis ve korkak padişah, Saffet Paşanın Başvekilliği zamanında kanunu esasiyi lâğvetti. İkinci Hamidin hal'ini müteakıb padişah olan Beşinci Mehmed, 19 temmuz 324 tarihli hattı hümayunla kanunu esasiyi tekrar ilân etti. Esas ahkâma şamil olmamak üzere bazı maddeleri tadil edilen bu kanunu esasî, Büyük Millet Meclisi hükümeti kuruluncıya kadar devam etmiştir. Millî Mücadelenin en buhranlı zamanında Heyeti Temsiliye Retfi ebedî Şefin yerinde ve basiretli bir karan üzerine toplanan Büyük Millet Meclisi, millî hakimiyeti filen ilân etmiştir. Son tadillerine nazaran teşkilâtı esasiye kanunumuz miliî hakimiyeti teyid eden bir vesikadır. Bu kanunun üçüncü maddesine göre, hakimiyet kayıdsız ve şartsız milletindir. Eski kanunu esaside devletlerle muahede akdi, harb ilânı ve saire gibi padişaha tanınan haklan, meclis; millet namına bizzat kendisi istimal eder. Millî hakimiyet ferdin ve cemiyetin bünyesine uygun bir idare şeklidir. İdare eden yeryüzünde Allahın gölgesi değil, bizzat milletin kendisidir. îdare edenle idare olunan arasında hiçbir fark yoktur. Zira millî hakimiyet esasına müstenid idarelerde, vatandaş âmme hizmetlerine ya bizzat kendisi ve^yahud vekilleri vasıtasile iştirak eder. Âmme hizmetleri di ğer idarelerde olduğu gibi babadan evlâda ve yahud muayyen bir zümreye aid bir imtiyaz değildir. Millî hakimiyet, büyük Türk davasının en kavi ve en sarsılmaz bir esasıdır. Ona hürmet ve riayet etmeğe bordu Sonsuz sualler Optimist tarafın düşünceleri Dünkü yazımızda ilim adamlannın çok şeyi bilmediğini iddia eden pesi mıst tarafın düşüncelerini bildirmiştim. Şimdi mukabil tarafı dinliyelim: Nevton zamanında meçhul denizde epey ilerledik. Nevton bir simyacı idL Bir kimya :lmi doğdu. Cılız çocuk büyüye büyüye nihayet büyük bir endüstri meydana getirdi. Zıyanm mahiyetine aid sırlar çözülmeğe başladı, bundan röntgen şualan ve radyo meydana çıktı. Buhar makinesi endüstri âleminde bir inkılâb yapmışsa, benzin motörü de havayı fethetmiştir. Hava, aklımıza gelmiyen bir takım gazleri meydana çı kardı. Yeni elektrık lâmbalarında ar gon gazi, dükkân camekânlarında Nean gazile dolu reklâm lâmbaları var. Gene havadan toplanan azotla sun'î kübre yapılıyor. îlim sayesinde dün yanm bir köşesindeki gıdayı bozulmıyarak öbür köşeye götürebilıyor. Ölüm nisbeti yarı yarıya düşmüştür. Sıtma ve şeker gibi belâlı hastalıklann sebebleri ve mahiyetleri anlaşılmıştır. Tamamen anlaşılmamışsa da pek yaklaşılmıştır. İlmin ortaya koyduğu hakikatleri insanlar ziraat işlerine hakkıle tatbik etseler cemiyetin daha çok re fah içinde yaşıyacağı muhakkaktır. Neden, ilmin bulduğu hakikatleri insan ena tarafa tatbk ediyor da iyi tarafa bakmıyor, bunda ilmin ne kabahati var? tlmî keşifleri insan faydalı işlerde kullanmış olsa, dünyada refah ve saadet artardı. îşçinin mesai saatleri aza ır ve buna mukabil konfor vasıtalan da artardı. llmî keşifler daha çoğalırdı. Hakikî zorluk, bılgiden ziyade organi zasyon zorluğudur. tlim adamlan anhyor ki, keşifler yanlış yolda kullanıh yor. İlmî keşiflerin faydalı taraflarına bir bakın. Bugün tahta tozundan şeker çıkarıhyor. İptidaî maddelerin noksanan ılimle telâfi ediliyor. Pesimistler, ilmin bize büyük bir şey öğretmediğini ve bilhassa hayat mu ammasını anlıyamadığmı iddia ediyorar. Böyle karışık meseleler, nekadar cazib olursa olsun, bir tek formülle halledilemez. Fakat bunlar bugün halledilememişlerse, yann halledilemiyeceğıni kimse iddia edemez. îlmin büyük muvaffakiyetlerinin sırfı, ilim sahasından ziyade endüstrideki tatbikatında görüldüğü doğrudur. Çünkü endüstri ile endüstrileşmiş memeketlerin ıçtimaî hayatı ilmin zaferini kolay gösterirler. Fakat bizzat ilimde de munım terakkiler görüyoruz. ilmin ga yesi, hakikatin meydana çıkartılmasıdır. Eğer ilim bunu yapmamışsa, haki kate gittikçe tekarrüb edilmektedir. Yeni bir nazariyenin keşfile eski na zariye yıkılmış demek değil, belki, eski nazariyeler daha geniş bir hakikat sahasına tatb:k ediliyor, demektir. Meselâ Enistein nazariyesi Nevton'nun cazibe kanununu yıkmış değil, belki daha takribî kılmıştır. Yoksa, Nevton nazariyesi güneş manzumesinde aynen caridir. Bu kanun büyük kâinat ile küçük atom âlemme tamamile sahih olarak tatbik edilemediğinden dolayı Enistein nazariyesi onun yerini aldı. İlim adamlan ilimde daima (kral öldü, yaşasm kral) fehva sile hareket ederler. Paris vapuru nasıl yandı? Geminin bir suikasde uğradığı iddiaları kuvvetleniyor Dünkü posta ile gelen Pars gazete eri, Havre limanmdakı Paris transatlantiği yangını hakkında azun uzadıya afsilât veriyorlar. Nevyorka gidecek olan geminin hareketine birkaç saat kala, ekmek ve pasta fırını dairesinden çıkan ateşi müteakib, birkaç dakika fasıla ile, iki kat yukari daki berber salonundan ikinci bir yan gın başlamış olması, hâdisenin kaza değil, kasd eseri olduğu şüphesini uyan dırmıştır. Filhakika, keza Havre limanında bu unan Normandıe vapurunun gece gündüz zabıta muhafazası altında bulun ması, Transatlantik vapur kumpanya sının, her gün binlerce kişi tarafmdan ziyaret edilen gemilere mürettebattan maada hiç kimsenin kabul edilmiyeceği yolunda bir karar ittıhaz ederek haricle her türlü ihtilâtı kestirmesi, bu tahmini kuvvetlendiren tedbirlerden sayılmak tadır. Millî emniyet müdürlüğü, yangının kasd eseri olduğuna dair elde hiçbir delil mevcud bulunmadığını söylemekle beraber, Havre'da türlü türlü riva yetler dolaşmaktadır. Ezcümle, Paris gemisinin, limandaki yana yatmış vaziyete girebilmesi için, karinede büyük bir yaranın açılmış olması lâzım geldiBizde millî hakimiyet hareketleri ye i iddiası vardır ki, bu takdirde, kasdin nidir. 1789 ihtilâlinin tesiri altında, Uvücudünü kabul etmek zarureti hasıl çüncü Selim devrinden itibaren memle olmaktadır. Böyle bir yaranm açılabilketimizde garba doğpu bir teveccüh ol mesi de ancak bomba atmak suretıle kabildir. duğu malumdur. Fakat Rusya ve Avusturya seferleri; Sırbistan ve Karadağ isDiğer taraftan Havre merkez komi yanlan, Yeniçeri azgmlıklan ve nihayet seri, iki gün evvel Paristen Fransa ile padişahm hal'ile kapanan bu devir tetkik Amerika arasında işliyen büyük transedilirse görülür ki, büyük Fransız ihtilâatlantiklere suikasdler yapılması ıhti mali olduğunu ihsas eden haberler gel(1) Esprit des lois. Montesqieu. Kltab 11. yuz. SAFAEDntN KARANAKÇ1 diğini söylemiştir. Fasıl 5. Komiserin söylediğine göre, bu haber ler üzerine, Paris vapuru etrafında hususî tertibat alınmış, gemi tarassuda tâbi tutulmuştur. Bu tedbirlere rağmen Paris vapurunda yangın çıkması üze rine, ayni felâketin Normandie vapurunun başına da gelmesi ihtimali düşünülmüş, bunun üzerine, gemi müretteba tmdan olmıyan herkes gemiden uzak laştınlmış, içeriye hiç kimsenin girmesine müsaade edilmemesi emri veril miştir. Bir de, Normandie vapurunda, tay fadan biri tarafından bulunup komisere teslim edilen bomba hikâyesi vardır. Komiser bu bomba hakkında mühim ma lumat beyan etmiştir. Emniyet müdürü, Paris vapuru yangını hakkında dillerde dolaşan suikasd şayialarını mübalâğalı bulduğunu söyBursa (Hususî) Atatürk stadyomunda yeni yapılan manej yerıle hayvan liyerek, gemiler hakkında alınan ted pansiyonu binasının açılışı. Bursada saha olmadığından uzun zamandanber hareketsiz kalan Binıcilik kulübünün canlanmasında âmil olmuştur. Bu güze birlerin, son zamanlardaki vaziyet icabı spor şubemizın, stadyomdaki manej yerinin açılmasile birlikte harekete ittihaz edilmiş ihtiyatî tedbirler olduğugeçmesi, Bursada kulübe karşı fazla rağbet temin edecektir. Bilhassa içle. nu söylemiştir. rinde bırçok münevver bayanların da bulunduğu binicilerin şehir sokakla Paris vapuru, tngiliz sigorta kumpanrında yaptıkları atlı geçiş, biniciliğe karşı sevgi besleyen ve imrenenler kuvvetle alâkalandırmıştır. Resimler, açılış günü ata binmek üzere hazır yalanna 400,000 îngiliz lirasına sigortalı bulunuyordu. lanmış bayanlarla Vali Şefik Soyeri göstermektedir. Mihverin işi gücü köşekapmaca oynamak: Italya Habeşistana mı girdi, haydi Almanya da Avusturyaya!... Almanya ÇekoSlovakyaya mı girdi, haydi îtalya da Arnavudluğa!... Ortada, Bay Çemberlayn ebe, «ha şimdi kımıldadılar, kımıldayacaklar...» diye dört dönüyor. Baktı ki olmıyacak, o da gitti, çember çevirmeğe kalkh. Mihverin köşekapmaca politikasma karşı, Çemberlayn'in çember siyaseti! Fakat, fele&in çemberinden geçmiş milletler, bu siyasetlere alet olmak istemiyorlar. Milletler Cemiyeti ve Sovyet Rusya gibi saklatnbaç oynayanlar da var. Milletler Cemiyet' Cenevreye, Sovyet Rusya da Moskovaya saklanıyor. En mühim günlerde bunlar: koydunsa bul! Bu arada Holanda veya Litvanya ilâh.. Işin biraz ciddi tarafı gibi küçük memleketlere de oynayacak Ankara Müddeiumumisi Baha Arıkatek bir oyun kahyor: Seke seke ben gelnın mahkemedeki izahlarından anhyoruz diml ki, Ekrem König, Ruhiye başvurmadan Amerika ve Monako Vilson'un güzel, evvel Hariciye Müsteşan Agâha mürafakat akim hayaline caat etmiş, red cevabı almış, sonra kâtivaris olmak ister gö biumumî muavini Nebile müracaat etmiş, rünen Ruzvelt, son gene red cevabı almış; arkasından Dahimesajındaki milletler liye müdürü Esada müracaat etmiş, gene listesinde, dünyanın red cevabı almış. Sonra Ruhi ile işi pişirir. en minimini devleti Aradan aylar geçer. Amerika hükumeLihtenştaynı unutma ti sefaretimize meseleyi sorar ve Ankara dığı halde, nasılsa bu suretle dolandırıcılığı anlar. Peki, mademki Ruhiden evvel sayın Monako Prensliğini keydetmemiş. Bu ih Agâhın, Nebilin, Esadın böyle bir teşebmal, Monakolular a büsten haberleri varmış, niçin vaktile hürasında büyük bir öf kumete haber vermemişler? Muhakemeke uyandırmıştır Hat nin yeni safhalarında bu esaslı noktarun ta Monako'nun A aydınlanacağını ve bizi meraktan kurtaramerikaya harb ilân edeceği de söyleni cagım urmryoruz. Cemal Nadirin karikatür albümü yor. Ruzvelt, bu tehlikeyi önlemek için, Monako'ya aynca şöyle bir mesaj göndermeğe hazırlanıyormuş: «Ben sizi listemde unutmuş değilim; fakat yazmağa lüzum görmedim. Çünkü Monako Prensliği, Büyük Britanya adaları ve saire gibi anî bir istilâ tehlikesine maruz değil. Sahib olduğunuz büyük kumarbaz ordusile her türlü tecavüzü derhal ne kahramanca defedeceğinizi mütecavizler de bilirler ve memleketinize hücum etmeği akıllarından geçirmezler. Ben listeme yalnız teminata muhtac devletleri yazdım. Sizin hiçbir garantiye ihtiyacınız yok. Bütün dünya milletlerile beraber, huzurunuzda saygiyle eğilirim.» Prf. SAL1H MURAT Gene Ekrem König Evet, gene o. Dün telefon etti. Sesini tanır tanımaz şaşırdım: Allah ömürler versin! dedim. öfkeli aesi, bir poı selen dükkânına giren azgın öküz gibi beynimin içini altüst etmeğe başladı. Sus! Nurosmaniye dilencisi! Ben senin duana muhtac değilitn! Alnımın terile burada prensler gibi ömür sürüyorum. Dua istemem. Sen yalnız benim soracaklarıma cevab vcr! Hürriyet şarkılannda hürriyetten sonra ne gelir? Adalet. Adaletten sonra ne gelir? Müsavat. Tıpkı şiir gibi!.. Evet, nereye gittiği belli değil... Bu resmi Cemal Nadirin yeni çıkan ikinci karikatür albümünden alarak sütunuma koyuyorum. Maksadım, size, en kederli anlarınızda bile yüzünüzü tebessümden mahrum etmiyecek bir mizah ve hiciv şaheserinin çıktığj müjdesini vermek... Bu albümün öyle sahifeleri var ki ölüyü güldürür, öyle sahifeleri de var ki diriyi kahkahadan öldürür. Çoğu «Akşam» sahifesinde gördüğünüz, fakat kesip saklamadığınıza yandığmız resimler. Cemal Nadir hayranlarını bu zahmetten kurtarmış ve onlara, gayet zarif bir cild içinde, en seçme eserlerini sunmuş. San'atkâr arkadaşımızı tebrik ederim. Altmış değilmiş! Elâzıg ortamektebinde az not aldık ları için riyaziye muallimi Hasana hürmetsizlikte bulundukları anlaşılan 60 talebe hakkında takibat yapıldığı ya zılmıştı. Müdür H. Nazlı imzasüe alı nan bir telgrafta bu harekette bulunanların ancak beş talebe olduğu ve bunlann da cezalandırıldığı bildirilmiştir. Heybeli iskelesi Dün sabah Köprüden Adalara 7 seferini yapan Cemıl kaptamn idaresindeki Kadıköy vapuru, saat 8 de Heybeliada iskelesine yanaşırken sulann fazla cereyanı dolayısile şiddetle iskeleye çarpmıştır. Bu çarpma neticesinde iskele bir metre kadar kırılmış ve parçalan mıştır. SERVER BED1 Bursada atlı sporlara ehemmiyet veriliyor [ Maznun Hariciye memuru hâkim huzurunda... J Korku yüzünden kendini denize attı... Cavidle Remzi adlannda iki çocuk, evvelki gün Defterdar iskelesinden Fevzi ismınde birinin sandalını kirala mışlar ve Hahcıoğluna gitmek üzere açılmışlardır. Yarı yolda yanlanndan geçen Hailc vapurunun dalgalanndan korkan Cavid, kendini denize atmıştır. Vak'ayı etraftan gören sandalcılar yetişerek Cavdi kurtarmışlardır. Artistik âleminde Geçen sene dinleyicileri nezdinde unutulmaz hatıralar bırakmış olan Budapeşte operası sopranosu Bayan E. RUDOLFFY ekspresle şehrimize gel miştir ve bugünden itibaren NOVOTNt birahanesinde HALASZ Macar kadm orkestrası refakatinde seanslarma baş» hyacağı haber ahnmıştır. Türk yavrularına Ekrem Köniğin sahtekârlık işini kolaylaştırdığı iddiasile tevkif edilen Etem Ruhinin Ankarada ilk duruşmasmm yapıldığını yazmış, muhakeme saf. halarını bütün tafsilâtile bildirmiştik. Yukarıdaki reşim, maznunun isticvabuıa aid bir intıbadır. Sizin refah ve saadetinize çalışan Çocuk Esirgeme kurumu bayramı nızı kutlular, yurda faydalı insanlar olmanızı diler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: