6 Mayıs 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

6 Mayıs 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DUYDUNUZMU 9 Is bilenin CUMHURİYET 6 Mayıs 1939 Beş milyon lira Otelcılık diyip gecmemeh. Her mesIek gibi, onun da kendıne mahsus öyle incelikleri var ki! Pansli büyiik bir fabrıkator, geçen sene Amsterdama yaptığı bir seyahatte, Millî küme deplasman maçlarını yaporanın büvük bir otelmde mısafir kalmış. mak üzere şehrimize gelmiş olan AnkaBirkac gün evvel, o ctel direktöründen bir mectub alıyor. Doğumunun yıldönü ragücü takımı bugün ilk maçını Şeref mü münasebetile bir tebrik. stadında Beşiktaşla yapacaktır. AnkaraBu tebrikin, Parisli fabrikatorun mavi gücünün şehrimizde yapacağı maçların, Saat Şeref stadı: gözleri askına olmadığı ve olelcinin bir puvan cetveü üzerınde büyün tesiri olaBeyoğluspor, İstanbulstebrikle bir müsteri kazanma^a çahştığı caktır. Hafralardanberi bir beraberlikle, por Topkapı, Arnabesbelli ama, ticarî de olsa, bu nezakete Istanbulda Fenerbahçeye yenilmesi istis14,30 vudköy muhtelitleri can davanır mı? na edilirse, karşılaştığı bütün takımlar: 16,30 Ankaragücü Beşıktaş Parisli fabrikator, fırsat düşer de yenmiş olan Ankaragücü, şampıyonanın Taksim stadı: bir Amsterdam seyahati daha yaparsa, kuvvetli namzedlerinden biridir. IstanbulIşık Pertevniyal liseleri 15 sene avnı otele inmeği şimdıden kararlaş da yapacağı iki maçı da kazanabilirse Boğaziçi Haydarpaşa 16,30 tırmış. Ankaragücü şampiyonluk yolunda büyük Kız mektebleri arasında Iş, bııenin; kılıç, kusananın, dedikleri bir adım atmış olacaktır. İçlerinde müatletizm müsabakaları 16,10 budur i«te. dafi Ali Rıza, merkez muavin Semih ve İstanbul Kız lisesi sakası: muhacim hattında da Vahab, Hamdi, yemek! Kız liseleri arasında voElektrik, ampul eski Beşiktaşlı Muzaffer ve Fahri gibi leybol maçları 14 halınde ne mükem kıymetli futbolcular bulunan AnkaragüKabataş lisesi sahası: mel bir nimet. Ya cünün bugün kuvvetli Beşıktaş takımı Erkek liseleri arasında zın sıcaktan buram karşısında ve onun sahasında yapacağı 1 5 voleybol maçları buram terlerken, ha maçın neticesi merakla beklenmektedır. Fenerbahçe stadı: fif tertib serin bir İki takımın da hemen hemen kuvvetleriBölge atletizm müsabapoyraz yaratan van nin müsavi olması ve güzel futbol oynakaları 1 5 tilâtörün motörünü maları, maçip sıkı ve zevklı olacağını PÖS'.evirirken de eşi emsali olmıyan enfes termektedir. Bu sebeble neticenin hangi >ir nesne. Tramvayı yürüten, radyoya Beden Terbiyesi Umumî Müdürü ve taraf lehine biteceğini tahmin etmek çok :an veren elektrik cereyanına da diyecek Edirne meb'usları, bu güreşler münaseyok. Fakat, meselâ yıldırımından ve san güçtür. betile bugün Edirneye geldiler. Umumî dalyasından elhazer! Mektebler arasî maçları Müdür, mıntakayı ziyaret ettti ve yeni Şimdıye kadar, elektriğin, bu çarpıcı Mektebler arasında oynanmakta olan yapılmakta olan spor sahasını gezdi. kuvvetinden baska zararlı tarafını işitmeve birkaç hafta sonra bitecek olan futbol Öğleden sonra yapılan güreşlerde de bidikti. Bir yeni zaran daha keşfedildi. turnuvasına bugün de Taksim stadında raz bulundu. Cam tabaklara elektrik tertibalı yapıldevam edilecektir. Birçok mekteb takımmıs, yemeklerin içinde rengârenk ampulCivar kasaba ve köylerden güreşleri ları tasfiyeye uğramış ve geriye en iyilelar yanıyor. Pırıl pırıl salçalı yemekler görmek üzere hayli kalabahk halk gelgöze pek nefis görünüyor, iştihayı artırı ri kalmi'tır. Bugün yaDilacak olan Işık mektedir. yormus. Fakat bir noktayı ihmale kat'iy lisesi Pertevniyal ve Boğaziçi HayKadr'ı Oğuz yen gelmivor. Muayyen yemekler, mu darpaşa liseleri maçları çok enteresan o Bugeceki mühim güre§ ayyen ampullarla aydınlanmak mecbu lacaktır. Işık, Bozaziçi ve Haydarpaşa müsabakası rıyeti var. Renkler hesab edilmedi de liseleri turnuvanın en iyi takımları sayılmeselâ mercimek corbasını sarı yerine, maktadır. Işık lisesinin Pertevniyale gaMemlcketimize kıymetli güreşçiler faraza kırmızı ısıkla aydınlattınız mı, lib gelmesi beklenirse de, cidden güzel yetıştıren Kasımpasa spor kulübü, Beyçorbadan bir lokma almanıza imkân futbol oynıyan Boğaziçi ve Haydarpaşa oğluspor ve Kurtuluş kulüblerinin gü yok. Çünkü, dünyanın en itinalı pişmiş, maçının neticesini tahmin etmek müşkül reşçilerile hususî birmaç tertib etmiştir. en nefıs yemeğinde bile, çiy aydınl'k, ba dür. İçinde Günesli Cihad, Niyazi, Fe Bu mühim müsabakalar bu gece saat zı gizli kalması muvafık olan şeyleri nerli Bülend> Galatasaraylı Sabri ve Mus 21 de Beyoğlunda Fransız t.yatrosunda yapılacaktır. Müsabakaların çok heye meyc^na çıkarıyormuş. tafa gibi elemanlar bulunan Boğaziçi li canlı olacağı rrmhakkaktır. Manevî silâ1t1<mma sesinin maçı kazanmak ihtimali daha fazladır. Hollandanın TubYeşilköydeki yangın b"nen ka«abası BeKırkpınar güreşleri dün Dün sabah saat 5.30 da Yeşılköyde İsledıve mec!i<;i, butanbul caddesinde Rahminin mutasarrıf başladı çünlerde garib bir ve Nacinin müstecir bulunduğu evin üst Edirne 5 (Telefonla) Kırkpınar mevzu etraf'nda, pakatmdan yangın çıkmıştır. Yangm, çatı tudlı bir müzakeregüreslerine bugün başlandı. Bugünkü mükısmen yandıktan sonra söndürülmüş de bulunmus. sabakalar, daha ziyade idman mahiye tür. Yangın esnasmda merd.ven üzermTubbergen ahalitinde oldu. Büyük müsabakalara yarın de bulunan Şefık isminde bir İtfaiye nesi, son zaman'arda. kır eğlentisi, balo, (bueün) baslanacaktır. feri düşerek hafif surette yaralanmıştır. gardenparti gibi topluluklar yapmak için o kadar sık sık ızın ıstemeğe başlamışlar ki bu hal Belediyenin nazan dikkatine carpmış. Dünya, ha patladı ha patlıyacak dıye her dakika harbe muntazırken ka^aba halkımn dünya ahvaline bu derece bigâne kalmasmı doğru bulmıyan Beledive Rei«i, halkı intibaha davet taraftarı. Belediye meclisi azası içinde bu fikre yanaşan yok. Hepsi Tubbergen'lileri haklı buluyorlar. Ankaragücü bugün Beşiktaşla karşılaşıyor Bugün yapılacak müsabakalar Belediyeler Bankasmdan alınacak pârâlârlâ neler yapılacak ? Şehir Meclisinin dünkü toplantısında îstanbul Beled.yesinin Belediyeler Bankasmdan yapacağı 5.000.000 liralık is tikrazla yapılacak işlere dair Vali ve Belediye reisinin tezkeresi okunarak kabul edilmiştir. Belediye, bu para ıle şu işleri yapmak istemektedir: 3,000,000 lira ile şehrin muhtelif semtlerinde yol ve istimlâk .şi (istimlâk işi nin yürütülmesi için bu paranın mü him bir kısmı sermayei mütedavile olarak kvllamlacaktır.) 1,000,000 lira ile Avrupadan otobüs getirtilmes:. bunlara garaj tesisi. 100.000 lira ile süt fabrikası tesis edilecektir. 300.000 lira ile Mısırçarşısı yardımcı bir hâl şekline ifrağ edilecektir. 100,000 lira ile ötede beride dağımk ve icarla tutulmuş binalarda bulunan tanzifat amelesi için koğuş ve motörlü vesait için garaj ve tanzifat hayvanatı için ahır yapılacaktır. 500.000 lira ile Belediye namına bir ekmek fabrikası yaptınlacaktır. Belediye reisi bu esaslar dahilinde indelıcab maddeler arasında münakale yapmak salâhiyetini Şehir Mecl^inden istemekte idi. Meclis, Belediye reisine büyük bir itimad ibraz ederek bu münakale salâh.yetini de kabul etmiştir. Mecliste, Tramvay ve Tünel idarelerinin İstanbul Belediyesine devri dolayısile meclis namma Başvekâlete çekilen teşekkür telgrafma gelen cevab okun muştur. T Ka3 makamlara verilmekte olan otuz liralık tahsisatm elli liraya çıkarılması vt nah;ye müdürlerine de virmişer lira verilmesi hakkındaki teklif birinci cel sede makama havale edilmiş, ikinci celsede kaymakamlann meskenlerindeki müstahdemin karşılığı olmak üzere venlmekte olan otuz liranın elli liraya çı karılması için mevcud tahsisata 2600 liranın ilâve, fakat nahiye müdürleri için bütçenin heveti umumiyesi Meclisin tasd kına arzedilmesi dolayısile yeni tah sisat ilâvesine imkân olmadığı, bunun 940 senesi bütçesinde nazan dikkate alınacağı hakkmda makam ve bütçe encümenlerinin cevabî tezkeresi okundu. Konservatuar bütçesi müzakere edildi. Makam. bu işin henüz tetk katı bit medığini beyan ederek tahsisatınm 85.200 lira olmak üzere anblok kabulü nü istiyordu. Fasıllar arasında tevziat şekli makamca yapılmak üzere evvleki tah=;isat kabul edildı. Üç senelik Nafıa yol programı Nafıa Encümenine havale edildi. Geçen hafta kabul edilen Beledive bütçesinin heveti umumivesi gizli reye konarak .ttifakla kabul edildi. ADLiYEDE VE MAHKEMELERDE Bacak kadar boyile... Şeref stadmda yapılacak olan bu müsâbaka, millî küme karsılasmalarının en mühimlerindendir O, beni değil, ben onu kaçırdım» diyor Kaçırıldığı söylenen erkek de, dünkü muhakemede sevdiği kızın iddiasını teyid etti Hıdırellezde çiftenâralı düğün yapacaklarmış Kâğıdhanede, lâkin Kasımın son gününde kızın anası ikisinin de izini bulmuş! Hangi ikisinin ? Biri kendi kızı, biri de onu kaçıran delikanlı! Aman, sahi mi? Elbette, sahi! Bak, bak, işte geliyorlar! Bu sırada koridorun tâ öbür ucundan bir kıyamettir koptu. Gürültü patıdı ile kadın, erkek, çoluk çocuk bir kalabalıktır yaklaşıyordu. Arada kadınlarm bağırışıp çağırıştıkları işitıliyordu. Gele gele, Sultanahmed Bırıncı Sulh Ceza mahkemesınin önünde duranların çoğu, çiğneneydı. Elleri kelepçeli esmer, ince uzun bir gencle başı onun omuz başına bıle varamıyan ufacık tefecik ve gencden daha esmer, zayıf bir kızın etrafını alanlar, bir türlü susmak bilmiyoriardı. Jandarma, «savulun» diye kalabalığı dağıttı, lâkin kız, gene delıkanlının yanıbaşında kaldı! Kız, gelsene buraya.. Gelmem, ben seni istemiyorum, bunun yanından ayrılmam ben! Ben de seni ona bırakmıyacağım işte, bacaksız! Sen bırakma, ben... Bu aralık, mahkemenin mübaşiri Saim, delikanlı ile küçük kızı içeriye çağırdı. Bu suretle de, kız, kalabalıkta seçilemiyen anasına cevabını yarıda bıraktı. Jandarma, gencin kelepçesini çözdü ve delikanlı önde, küçük kız arkada, içeriye girdıler, Nomerin karşısında yanyana durdular. Hâkımın sormasile, isimleri anlaşıldı. Biri Güllü imiş, biri de Mustafa.. Delikanlının yaşı on beşle on altı arası... Kıza gelince, «on yedisindeyim» diyorsa da, nüfus kaydına göre o da ancak on iki ile on üç... Sen nasıl on yedi yaşında olursun? Hiç de öyle göstermiyorsun! Siz benim böyle küçücük durmama bakmayın, bizim aile hep böyle yerden yapmadır! Yaşı dediği yaşa hiç de uygun görünmiyen Güllü, toz toprakla rengi değişmiş bol bir yeldırme gıymiş, başına da bir peştemal örtmüştü. Tırnakları kınah esmer parmaklarile peştemali ağzı üstüne tutu' yor, ancak burnunun ucu görünecek şekil de, yüzünün alt kısmını saklıyordu. Kap kara gözleri, ateş gibi yanıyordu. Lostracı Murad oğlu Mustafa, kızj söyletmedi, başmı salladı: Evet, ben onu kaçırmadım, o be« ni kaçırdı! Zaten benim cebimde topı topu yetmiş kuruş vardı. Asıl zengin o < lan o idi. O, üç lirasını yol harchğı yapfi da, Fatihten Bursaya gitmek üzere yola çıkabildik. Kao gün, kaç gecedir nerelerda yatıp kalktınız? Dam üstlerinde, boş arsalarda, a < ma uslu durduk, kardeş kardeş oturduk! Sonra paramız tükendi, biz de meydana çıktık bugün! Kızın anası olan, şişmanca, kısa boy« lu, yaşça orta ve başörtülü bir kadın.H Koridorda arandı, bulundu. Ateş püskürüyordu: Bacak kadar boyile benim kızım bu koskoca adamı kaçırabilir mi hiç? Siz cnun dediğine kulak asmayın, zihnini çelmişler bir kere! Verin kızımı bana da eve götürüp kapatayım! Güllü, başmı öte yana çevirdi: Seni istemiyorum ben, ben Mus« tafa ile beraber gideceğim! Kız, utanmıyor musun sen? Ben, o aileye kız vermem! Alırlar, sonra da bıkar, bırakıverirler seni! Hem iş gördüre gördüre canını çıkarırlar senin! Ben Mustafadan aynlmam! Hâkim, bir ihtarla münakaşayı kesti, tahkikat devam etmek üzere delikanlıyı serbest bıraktığını bildirdi ve Güllüye şöyle dedi: Haydi, sen de ananla uslu uslu eve git! İstemem, gitmem onunla! Gel kız, gel buraya, düş önüme, haydi eve! Son olarak hâkim, delikanlıya §u iKtarda bulundu: Seni bırakıyorum şimdi, ama dikkat et, eğer kızın peşinde dolaşırsan, döne dolaşa geleceğin yer, burasıdır. Bir daha sefere de kolay kolay kurtulamaz» sın! Konservatuarın ıslahı Konservatuann ıslahı işıle meşgul olan istişare heveti dün Vali ve Belediye reisi Lutfi Kırdarın başkanlığında top lanmıştır. Şimdilik tespit edilen esaslara göre mükemmel bir şehir fanfarı vücude getirilecektir. Ufak mikyasta şehrin senfonik orkestrası teşkil edilecektir. Fanfar muntazaman şehir bahçelerinde çalacak, sık sık konserler verecek, ayrıca caz kısmını da ihtiva edecektir. Evvelce de mevcud olan alaturka kısmı klâs.k musikinin de derleme işlerile mesgul olmağa devam edecektir. Konservatuarın yatılı kısmı kaldırılacak, buradaki talebe neharî olarak devam edecek ve kendilerine yirmişer lira aylık verilecektir. c Izmitte güreş faaliyeti c M. SEL1M Milâsta sevindirilen çocuklar Fikirlerdeki ihtilâf arttıkça artmış. Somurtkanlık taraftarı Belediye Reisile, çenk ve çıgana içinde yaşamak taraftarı aza birhayli çekışmışler. Galebe reiste kalmış. Ahalir.in, «manevî ve ruhî bir sılâhlanma» ya davetı kararlaştırılmış. Silâhlanma, Tubbergen kasabasına da İzmit (Hususî) İzmit mmtakasmdaki güreşçiler çok çalışmakta ve sirayet ettı. Fakat bereket versın ki bu tertib edilen müsabakalarda güzel neticeler a/maktadırlar. Bu resim, İzmitteki güreşçilerimizi göstermektedir. silâhlanma, silâhsız nev'inden. Bursada bir cinayet Bursa 5 (Hususî muhabirimizden) Bugün Bursada sokak ortasında bir cinayet olduî Zakir isminde bir havlucu, Milâs (Hususî) Şehrimizdeki mekteblerde okuyan muavenete muhtag manifaturacı Adil tarafmdan göğsünden bıçakla yaralamak suretile öldürülmüş çocuklardan 91 tanesine çocuk haftasmda elbise ve ayakkabı verilmiştir. Gönderdiğim resim, sevindirilen yavrulan göstermektedir. tür. Gözleri, her zamanki gibi birbirini a Hep öyle, kapıya yakın bir yerde, hiç radı, buldu. Candan bir bakışla, birbirle sesini çıkarmadan durdu. Muhtar ilkönce: rine bütün üzüntülerini unutturdular. Oy Nasıl oldu?.. fece ayrıldılar. Diye sordu. Teşekkür ederim. Bugün biraz O gün, Muhtar da hiçbir yerde duramamıştı. Bir aralık, kalkıp Muallânın e daha iyiceyim. Neydi hastalığm?.. vine kadar gitmeyi düşündü. Böylece iş Soğuk almış olacağım. Biraz bate, Behice Hanımın da dediği gibi, açıktan açığa konuşabileceklerdi. Sonra vaz şım ağrıyordu. Geçmış olsun. Sahiden hasta isen geçti. Genc kız, gene her zamanki gibi: bugün niye geldin?.. Allah esirgesin, ya Olmaz, istemiyorum. Diye kestirip atacak olursa, orada, ken büsbütün artarsa?.. Senin yüzünü azıcık di evinde, annesinin önünde, Muhtar da olsun soluk görmek istemem. Fakat ne pek o kadar ileri gidemiyecekti. Nasıl ol yalan söyliyeyim, bugün için, gerçekten sa, günün birinde Muallâ, yeniden şir hasta olsaydm, nekadar üzülürsem üzüketteki isine başlıyacak değil miydi?.. O leyim, bir yandan da sevinecektim. Dazaman kendi aralarında konuşup anlaş rılma, Muallâ... Sevinecektim, diyorum mak daha kolay olacaktı. Şimdi artık, sana... Neden, biliyor musun?.. Hasta onun da, Muhtarin da söyliyecekleri var değilsen, demek ki dün bana öfkelendin dı; o da sonuna kadar uğraşmayı göze de onun için buraya gelmedin. İşte ondan korkuyorum. Senin bana öfkelendialmıştı. Ertesi günü erkenden şirkete geldi. ğini, danldığını görmemek için şöyle uMuallâyı sordu. Genc kız, herkesten er fak bir rahatsızlık geçirmene bile razıken işinin başına gelmişti. Biraz sonra da yım. Ne fena adamım, değil mi?.. Hep Muhtarin yanına girdi. Bugün, yüzü her kendimi düşünüyorum. medin?.. Demek ki benimle yüzyüza gelmek istemiyordun da ondan... Ondan değil mi?.. Demek ki benim yüzümü görmek istemiyorsun. Benim yüzümü burada, şirketin içinde görmek istemiyen, yarın hiç istemiyecek; bu da böy< lece anlaşılmiş oluyor. Elinden gelse, belki şirketten de büsbütün çıkar gidersin değil mi?.. Darılma, elinden gelse, dedim diye öfkelenme!.. Buradan aldığm birkaç para için boynun iğik demek istemiyorum. Fakat ne de olsa, çıkmak istemezsin. Senin yerinde kim olsa, bu kadar emek verdikten sonra bırakıp gidemez; onu söylüyorum. Neyse, dinle beni şimdi... Evvelki gün sizin eve uğradım. Annenle konuştum. Senin için düşündüklerimi ona da anlattım. Sövlemedi mi sana?.. Söyledi. Ne dedi?.. Bana bıraktı: «Sen ne istersen onu yap» dedi. Demek ki, senin, annenden yana bir cekineceğin yok. Peki, sen ne diyorsun?.. Onu size evvelce de söyledim. Muallâ, sesini çıkarmadı. Muhtar, bizamankinden daha soluk, daha uçuktu. Muhtar «ustu. Dişlerini sıktı: Kirpiklerinin gölgesi elvermiyorrnuş gi raz durdu. Sonra: (.Arkast var) Söylesene, dedi; dün neden gelbi, gözkapakları da simsiyah olmuştu. Tefrifa No. 44 ^•^.•. KEMA L DÜNYA BOYLEDİR İŞTE... R A G I B •"•••••••••••«•••••d I Öyle ya, kendi yanında çalışan bir daktılo ile evlendiğini belki istemez. Beni sana denk görmez, kızar. Halt etmış!... Senin değerini benim kadar o da anlamıştır, elbet... Bundan yana hiç korkma... Sen gene şimdilik söyleme. Böylesi daha iyi. Nasıl istersen, iki gözüm!... Daha olmazsa sırkete hic girmem. Zaten: «Bak, Mu'ıtar kendi kardeşini de şirkete yerlestirdi.» dedirmek istemiyorum. Hele: «Suad Namık, kardeşinin yardımüe şirkete kapılandı.» diyecek o'urlarsa, bana büibütün ağır gelecek. Onun icin kendisinden biraz para alırım. Kencn=inden deSıl ya, tanıdıâı bankaiarın binnden... Muayenehaneyi onunla açarım. Sonra da yavaş yavaş öderim. Mııaüâ, icin için kıvranıyor, artik onu bile dinlemivordu. Şirkete girdiğinın ilk rıinündenberi, Muhtarin ona karsı nasıl ^ır gözle baktığını. hele son günlerde ne!er sövlediâini, ondan neler istedığını, ne ler beklediğini, yavaş yavaş Suad Namığa anlatmanın belki de sırası gelmişti. Fakat onların iki kardeş olduğunu öğrendikten sonra içine büsbütün korku girdi. Söylese bir türlü, söylemese bir başka türlü gürültü kopacaktı. Genc doktor, onunla evleneceğini Muhtardan gizli tutmak için söz vermişti ama ne de olsa, işin içyüzünü bilmiyordu; yarın, öbür gün kardeşinden yardım isterken evleneceğini de söyliyecekti. O aralık Muallânın adını da ağzından kaçıracak olursa Muhtar, kim bilir, nasıl kuduracak, onHer çiftin sevişmeye başladığı ilk günlardan nasıl hmc almaya kalkacakü. Anlaşılan, Suad Namığı da pek o kadar sev ler gibi, onlar da daha birbirlerini kırmiyordu. O zaman iki kardeş, kim bilir, maktan çekiniyorlar, birbirlerinin sözünnasıl bırbirlerıle çarpışacaklardı?.. den çıkmıyorlardı. Biri ne söylerse öteki Daha sonra, iki nişanlınm arasında da de onu yapmaktan en büyük zevk duyubir tatsızlık rıkabilirdi. Suad Namık, o yordu. Aralarmdaki sevgiden ötesini danun şimdiye kadar bütün bunlan kendi ha ikisi de düşünemiyordu. Onun için sinden saklamış olmasına danlacak, bel Suad Namık, genc kızın üstüne düşmedi: ki de içine acı acı şüpheler doğacaktı. Sen nasıl istersen!.. Genc kız, tam kendini bu yorucu yaDedi. şayıştan sıyırmak, artık biraz basını din lemek isterken şimdi birdenbire, yenibaştan sarsılmış, büsbütün altüst olmuştu: Senin bu şirkete girdığıni hiç gönlüm istemiyor, dedi. İşittiğime göre Muhtar Bey, yakmda büsbütün çekilecekmiş. Sonra, şırketın işleri için de birçok ded:kodu dönüyor; sonu ne olacak belli değil. Onun için buraya bel bağlamak, Muhtar Beye güvenmek hiç doğru olmıyacak. Biz, kendi yaramızı kendimiz sarmaya çalışırız. Ben bir Ihırkaya, bir lokmaya katlanırım. Hiç kimseye boyun iğmiyelim. Muayenehane açmak içm de borc altına girme. O kadar süslü olmasm, ne yapalım. Mademki benim, gidıp bir yerde çalışhğımı istemiyorsun; evde oturur tercümeler yaparım. Öyielikle de birkaç lira kazanınz, geçinir gideriz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: