16 Mayıs 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

16 Mayıs 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

UYDUNUZMU Tarihin sesi Amerikah arkeoloii mütehassısı Blegen, Girid adasında mühim bir ke şifte bulunmuş, ke; fin âsan atika bakımından arzettiği ehemmiyete, sembo lik ehemmiyeti de inzımam ediyor. Keşfedilen şey, meşhur hakim Nestor'un sarayı, İsadan önce takriben 1500 senesinde inşa edildiği sanılan bu sarayın enkazı arasında, 150 tane balçık levha bulunmuş. Sarayın hazinei evrakını teşkil eden bu levhalarıp üzerinde bir takım yazılar var. Balçık levhaların yazıları henüz okunamamış, salâhiyettar âlimlerden mürekkeb bir heyet, toplanıp bunları okumağa çalısacaklar. Nestor, Truva tarihinin en namlı prensidir. Bize kadar gelen şöhreti onun çok âkil, çok hakim ve hitabeleri hayranhkla dınlenen bir büyük adam olduğunu gösteriyor. îşte, Amerikah arkeoloji âliminin keşfındeki sembolik nokta bu. Her bucağından her an başka başka nutuk sesleri yükselen 1939 dünyasında, beşeriyetin kös dinlemiş kulağına, belki Nestor'un balçıklarındaki hakimane sözler tesir eder. Aziz ş ehidlerimizin hatıraları, dün hazin merasimle anıldı IBastaraft 1 tnn sahltedel limiye, Taksim ve Maçkadan atılan top larla başlamış ve Merkez Komutanı Cemal tarafından açılarak hava, kara ve deniz şehidleri selâmlanmıştır. Bu anda Galata ve Beyazıd kulelerile resmî daire ve müesseseler, limandaki gemiler bayraklarını yarıya indirmiş, fabrikalar ve gemiler düdük çalmağa başlamış, kara nakil vasıtaları ve halk da oldukları yerde ihtiram vaziyetinde durmuşlardır. Bir dakika geçtikten sonra bayraklar tekrar yerlerine çekilmiş, ilk olarak ordu namına hava subaylarından Kemal tara fından bir hitabe ırad olunmuştur. Hatıb ezcümle şunları söylemiştir: « Yurdun aziz şehidleri, millî duy guların manen beslendıği böyle bir gün de, büyük Türk milleti, sizleri içinden kopan bir sevgı ve saygı ıle anıyor. Türk milletinin öz çocuklarına karşı göstermekte olduğu yüksek kadirşinaslığı Cumhuriyet ordusu ve hava kuvvetleri namına anmağı mukaddes bir vazife bilirım. Olüm, hayata nihayet veren korkunc bir hâdısedir. Fakat ölümün en zalim ve feci çeşidlerile karşılaşan yiğitlerin yurd aşkile, meslek aşkile, ve vazife sevgisile, bilerek ve seve seve ölüme göğüs germe leri, gücde, feragatte ve yılmazlıkta üs tünlüğü ifade eder. Tayyare ihtifali c Ankarada ihtifal CUMHURIYET 16 Mayıs 1939 intıbaları Ankarada yapılan merasimden sonra Meclis Reisi ve Vekiller avdet edeıken... Modern mendil Mendili ilk kullanan insanın, onu burnunun hizmetine tahsis ettiği bence hayli şüphelidir. Bu bir karış boyundaki bez parçasmı Öyle çeşidli işlerde kullanırız ki, icadının asıl sebebi unutulmuş gibidir. Buıun mendili, ter mendili ve cekeMn Aziz şehid! Hiç kaygun olmasın! Seni karada, denizde ve havada bekliyenler var... Temiz mezarında emin olarak rahat uyu...» Bundan sonra da Hava Kurumu namına Şehir Meclisi azasından Meliha Avni taraf'.ndan bir hitabe irad edilmiş, bunu Şehir Meclisi azasından Sırrı Enverin hitabesi takib etmiştir. Şehidleri hür metle selâmlıyan hatib ezcümle şunları gbğüs cebindeki süs mendili, klâsik kulla söylemiştir: « Bugün buraya; ulu mihrab karşınıs mahalleridir. sına siz aziz hemşerilerimle başbaşa yüce Bu üc işten baska daha nelere yaramaz ki. Şimdi pek kullanan kalmadı ama, bir bir günü anmağa geldim. Şehidler, aziz ruhlannız nerede olursa zamanlar, ıçine ekmekten tutun da pırasaolsun, ne zaman olursa olsun bir motör ya kadar çesid çeşid yiyecek doldurulan sesı duyarsa işte o sizin öldüğünüz gün yazma mepdillerin erzak çantası vazifesi denberi durmadan ışliyen Türk havacılıgördüğünü hep hatırlarız. ğınm; Türk tayyaresinin ve Türk motö Bayramlarda davulcuya, çoluğa çocu rünün sesidir.» ğa hedıye verılen ucu paralı mendil; diSırrı Enverden sonra da Üniversite ve lencının sokağa yaydığı mendil; enfıye yüksek okullar namına Tıb fakültesinden tirvakisinin siyah mendili. Mendil tarihi engiz tarafından bir nutuk söylenmiş nin savanı d'kkat safhalarını teşkil eder. tır. Hitabeler bitince, mızıka matem havası Fakat mendil, mendil olalı, 1939 seçalmış, bir manga asker tarafından havanesinde erdıği payeye yükselmemişti. Ustüne ask siirleri yazılı cicili bicili mendil ya üç el ateş edilmiş ve bundan sonra da geçid resmi başlamıştır. En önde mızıkasiler icad edilmiş. Sevenden sevilene gönle beraber Maltepe lisesi talebeleri geç derilmeğe mahsus hazır birer aşk mektu miş, bunu sırasile tümen mızıkası, bir pibu. Hem de pratik. Modern aşkların bir yade taburu, bir topçu bataryası, bir polıs iki aydan fazla sürmediğine göre, yıka, taburu, Türkkuşu, Kız Öğretmen okulu, İstanbul kız ve erkek, Pertevniyal; Cumütüle gözüne kestirdiğine yolla. huriyet, Vefa, Darüsşafaka, Hayriye, İstiklâl ve Yüce Ülkü liseleri takib et İki muallimin vefatı miştir. Geçid resminden sonra merasim niİstanbul Öğretmenleri Yardım Cemihayet bulmuştur. yetinden: Ankarada İstanbul Erkek Lisesi Tarih Muallimi Ankara 15 (Telefonla) Hava şeİhsan Şerif Saroyu maalesef aramızdan hidleri ihtifali, bugün saat 11 de Ulus ebediyen kaybett'k. Kederli ailesine ve meydanında yapıldj. Selâm resminden sayın arkadaşlara taziyetlerimizi sunasonra Hava Müsteşarlığı namına Onyüzrız. başı Suad, Parti Ankara merkezi namı*** na Enver, genclik namına Yılmaz ve Beykoz Suapmar okulu öğretmeni Hava Kurumu namına arkadaşımız MekHatice İperi maalesef aramızdan ebedi ki Said tarafından nutuklar söylendi. Ayen kaybettik. Kederli ailesine ve sayın tatürk abidesine ve şehidliğe çelenkler koarkadaşlara taziyetler.mizi sunarız. nuldu. Pirinç Mercimek Bezelye Yulaff Pirinç Nişastası Kornflör ( Mısır hülâsası ) Bakla Fasulya Nohut Arpa vesaire Hububat unları Bu mükemmel ve eşsiz müstahzarat tabiî ihtiyacınızın hakikî karşılığıdır. Tarihi tesisi 1915 Türkkuşu talebeleri şehidliğe çeltyık götürüyorlar . NURi ÇAPA Belediyesinden: BeşiktaS Izmir Garaj santralı yapılacak 75,000 liralık kısmı Başmühendislikten 3 lira yetmiş kuruş mukabilinde tedarik edilecek keşif, proie ve şartnamesi veçhile vahidi fiat esası üzerinden kapalı zarflı eksiltmeye konmuştur. Muhammen bedeli yetmiş beş bin lira olup ihalesi 6/6/939 salı günü saat 17 dedir. 2490 sayılı kanunun tarifatı dahilinde hazırlanmış teklif mektublan ihale günü azamî saat 16 ya kadar Encümende Riyasete verilir. Muvakkat teminatı beş bin liradır. ( 3205 ) Arkadaşımız Mekki Said, Hava Kurumu namına nutuk söylerken Bir kaşe Filistin âsilerinin reisi tekrar kaçtı Bağdad 15 (a.a.) Filistindeki isyanı idare eden Arif Abdülrazzak, Palmir'e gelmiş ve orada teslım olduktan sonra tekrar Firar etmiştir. Beraberinde Büyük Müftinin akrabasından biri vardır. Abdülrazzak, Şükrü Saka namı altında seyahat etmektedir. Hamidiye mekteb gemisi Gemlikte NEOKALHİNA Bu baş ağrısından Kurtulayım !. Gemlik, (Hususî) Gemlik Çocuk Esirgeme Kurumu menfaatine Kaymakam Zeki Işık himayesinde kibar ailelerinin iştirakıle bir balo verilmiş ve limanımızda bulunan Hamidiye mekteb gemimizin kumanda heyeti de baloya davet edilmişlerdi. Çok termz bir hava :çinde geçen baloda bilhassa deniz zabit. lerimizin centilmen evzaı, muhitimızde derin bir takdir bırakmıştır. Hamidiye futbol takımile Gemlik Sümerbank futMersin Yerlimallar pazarı bol takımmın yaptıklan futbol maçmda Mersinde de devlet fabrikalarınm bü bire karşı altı ıle Hamidiye galib gelmiş tün mamulâtını satacak bir Yerli Mallar ve denizcilerimizin muvaffakiyetleri hararetle alkışlanmıştır. Pazan açılacaktır. atılan adamm kim olduğunu söylemiyeceksiniz?.. Hayır. Elmaslarınızı da arayıp sormıyacak mısınız?.. Onları da bağışlıyor musunuz?.. Bunların seninle bir ilişiği yok ki... Bağışlıyor musunuz ama, onu söylesenize... Öyle olsun, diyelim. Peki ama neden?.. Neden bağışhyorsunuz?.. Dedim ya, mademki Haydar senin kardeşinmiş. Ha, demek yalnız bunun için. Başka ne için olacak?.. Olur mu ama, bu dediğiniz?.. Olacak iş mi?.. Benim kardeşimse size ne?.. Hem sonra, Belma Hanım ne olacak?.. Onu da arayıp sormıyacak mısınız?.. Elbet, günün birinde kendiliğinden ortaya çıkar. O zaman da, nasıl olsa, birbirimizden ayrılacağız. Sana demin de söyledim. Hemen bugün, bugün olmazsa yarın kalkıp gideceğim: Yalovaya, Bursaya. Sanki biraz dinlenmek için, arkamsıra beni bir rahatsız eden olmasın diye. nereye gittiğimi de herkesten saklıyacağım; saklıyormuş gibi görüneceğim. O arada da Belmayı ister polisler yakalamış olsun, ister hırsızlar kaçırmış olsun, hiçbirini duymamış gibi davranacağım. Olamaz mı?.. Olamaz, ya... İnsan gittiği yeri karısmdan da saklar mı, gittiği yerden bir telefon etmez mi, mektublaşmaz mı?.. Karımla dargm değil miyim?.. Kim ne karışır?.. Evinizdeki hizmetçiler de hanımın crtadan yok olduğunu, size haber vermezler mi?.. Benim nerede olduğumu bilmiyecekler ki... Şirketteki adamlarınız, hususî kâtibiniz?.. Artık o kadar ince eleyip sık dokuyamam. Ne olursa olsun gideceğim. Muhtar biraz durdu. Muallânın gözlerini aradı. Uzun uzun baktı. Sonra: Gideceğim, dedi, sen de beraber gelirsen... Anlıyamadım. Bugün hemen buradan yola çıkarız. Ben, daha deli olmadım. Bir daha, kim bilir ne zamana ka Milâs Belediyesin den: 1 Milâs Belediyesince satın almacak 2100 lira muhammen bedelli bir motopomp 8/5/939 tarihinden itibaren 20 gün müddetle açık eksıltmiye konulmuştur. 2 Muvakkat teminat yüz elli yedi buçuk liradır. 3 Fennî şartname ve mukavele projesi Milâs Belediyesinden parasız almabilir. 4 İhale 28/5/939 tarihinde Milâs Belediye Encümeninde yapılacaktır. (3380 ) dar buraya, İstanbula dönmiyecek olduktan sonra, neden çekiniyorsun?.. Anneni düşünüyorsan, onu da yarın, öbürgün yanımıza aldınrız. Annemi düşünmek sonraya kalır. Onu bir gün bile yalnız bırakamam, buda başka... Fakat ben niçin sizinle beraber kaçıyorum?.. Bunu anlamıyorum. Bana ne oluycr?.. Sevişen, birbirine kavuşmak için her deliliği göze alan insanlar oluruz da enini, sonunu düşünmeden başımızı alıp gideriz; bunu haydi bir bakıma anlanm, diyeiim. Fakat, benim sizinle aramızda ne var?.. Durup dururken kendimi neden kirleteyim?.. Yarın ne diyecekler: Muhtar Beyin kansım bir hırsızla ortak diye yakalamışlar, kendisi de hırsızın kızkardeşile birlikte, izlerini bile belli etmeden kaçıp gitmiş?.. Çok parlak dedikodu doğrusu.... Şimdi anhyorum: Ben neye kaçıyorum?.. Siz benim ağabeyimi yakalatmıyacakmışsınız, ben de buna karşılık, kendimi size vereceğim, öyle mi?.. Bu da çok iyi bir pazarlık, iyi bir alışveriş... Bunu benden bir fedakârhk diye istiyen olsa bile, böylesine hiç aklım ermez, beyefendi. Ağabeyimi çok severim; onu kurtarmak için her türlü sıkıntıya, her türlü yokluğa katlanırım ama göz göre göre, kendimi çirkefe atamam. Mademki kötü bir yola sapmış, nasıl olsa günün birinde yakalanacak değil mi, ha bugün olmuş, ha yarın... Anlattığınıza göre zaten yakalanmış da... Bir gün ağlanm, iki gün ağlarım, üçüncü günü herkes gibi, elbet, ben de alışırım. İşte benim son diyeceğim bu, beyefendi!.. Bir daha da, pek rica ederim, bunun lâkırdısını bile açmıyalım. Birbirimizi çok incitiyoruz. Bu dakikadan sonra, şirketinizle hiçbir ilişiğim kalmadı, demektir. O şirketin direktörünü de, gözü kapalı dinlemek için hiç kimse beni zorlıyamaz. me k?.. Tefrifa No. 54 DÜKYA BOYLEDiR İŞTE... ••••••^•••••ı K E M A L Garson, kapıyı açık bırakmıştı. Orada n gelip ^eçenler vardı. Muallâ büsbütün sıkıldı. Onların böyle birinin elinde şapka, «bırakacaktm, bırakmıyacaktım» d;ve çeki^tiklerini şımdi herkes görecek, görenler kim bilir nasıl gülecek diye düşündü. Sözü uzatmadı. Sokak kapısına doğru yürüdü. Araba da gelmişti. Bindilr. İlkbahardı. Ada çok güzeldi; güzel, temiz, sessiz... Sokaklar kalabalık değildi. Ni/amı geçtikten sonra insanın her yanın' ılık bir ram kokusu sarıyordu. İlkönce, ikisi de konuşmuyordu. Muallâ, sanki görmüyor, duymuyor, işitmiyor gibiydi. Muhtar da onun yavaş yavaş kendine gelmesini bekliyordu. Çamlığa çıkınca • Biraz insek, dedi, şurada dolaşırdık. Genc kız islemedi. Araba gene yürüdü. Büvüktur voluna geünce oraya dogru saptılar. Muallâ bunu görmedi, bile. Neden sonra, Viranbağa geldiler, araba R A G I B •'••••••••••'••' cı, kendiliğinden atlarin dizginine asıldı. Muhtar: Bari, şurada birer kahve içelim. Dedi; Muallâyı beklemeden arabadan atladı. Demindenberi, bu sessizliğin içinde, atlarin ayak sesi, genc kızı saran dalğmhğa ninniler söylüyor; o da gözleri açık, sanki içi uyuyormuş gibi bu yollardan geçip gidiyordu. Böylelikle belki biraz kendine gelecekti. Olmadı. Muhtarm arkasmdan arabacı da yerinden atladı. İster istemez Muallâ da indi. Kuytu bir yerde karşılıklı oturdular. Muhtar: Hâlâ düşünüyorsun, diye söze başladı. Demindenberi seni rahatsız etmemek için hiç sesimi çıkarmadım. Şimdi konuşalım, işte... Ne var bunda bu kadar düsünecek; dalıp dalıp gidecek?.. Ben senin kardeşin için bildiklerimi hiç kimseye söylemiyecek olduktan sonra, ne korkuyorsun^.. Demek ki, kuyumcuda üstünüze Şirketi de bırakıp gidiyorsun, de Demin de söyledim: Başka türlü olmıyacak!.. Muhtarın rengi attı. Gözleri kısıldı. Burun delikleri sık sık açılıp kapanıyordu. Sanırsınız ki, şimdi genc kızm üstüne atılacak, onu tartaklıyacak, didikliyecek, her istediğini böylelikle yaptıracak... Sonra, kendini tuttu. Sustu. Karşıdaki camlı dağların, durgun denizin güzelliklerin« bakınıyormuş gibi, uzun uzun etrafın! göz gezdırdi. (Arkasi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: