29 Mayıs 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

29 Mayıs 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 29 Mâfls 1939 Galatasaray dün Beşiktaşı 3 1 mağlub etti hissedilir bir derecede sertlik sık sık te kerrür ediyordu. On sekiz yarda üzerinde Galatasaraya çekilen frikik ofsaydla ni hayet buldu. Galatasaray takımında hafif bir durgunluk başlamış, Beşiktaş bu fır sattan istifade ederek hücumları sıklaştırmıştı. Oyun birdenbire bir sür'at kesbetli. Galatasaray müdafaasından Bedriye, ondan Cemile giden topu, mükemmel bir sürüş yapan Cemil, günün en güzel sayısını 15 inci dakikada üçüncü defa Beşiktaş kalesıne soktu. Oyun mümkün olduğu kadar sert oluyor. Maçın en heyecanh anla~nda ikı taraftan da bir kısım oyuncuiar çok defa yerlere yatıyorlardı. Bir hücurnda yanlış çıkış yapan Mehmed Ali kaleyi boş bıraktığı bir anda müdafiler kaleyi müdafaa etmiş, kafadan kafaya dolaşan top birçok heyecan geçirildikten sonra dışarı çıkmışhr. Cemilin yaptığı bir hücum, kendisine pahalıya mal oldu. İbrahim, kasdî bir vuruşla Cemili yere serdi. Bir müddet dışarıda kalan Cemil sakat sakat oyuna girdi. Merkezden hücum yapan Beşiktaş, hakkı vasıtasile tehlikeli bir vazivet dde etti. Hakkı, Şerefe güzel bir pas verdı. Tamamile kale ile karşı kar,ıya kalan Şeref 28 inci dakikada Beşiktaşın yegâne golüna yaptı. Galatasaray bir müddet yaptığı müdafaadan, tekrar hücuma geçti. ibrahim mütemadiyen favul yapmak suretüe hem kendi takımı aleyhine çahşryor, hem de lüzumsuz sertliğe sebebiyet veriyordu. Oyun tamamile Galatasarayın çerrberi altma girmişti. Beşiktaş, bütün ümidleri kırılmış bir halde gelişi gü'el oynamaya çalışıyor, Galatasaray da sayı sdedini biraz daha yükseltmeye uğıasırken hakemin düdüğü Galatasaray.n 3 1 galibiyetini ilân etti. Anadolu Ajansından bir sual 1 ' ı Dünkii atletizm müsabakalannda kosucular Millî küme maçlarında şampiyonluk üzerinde büyük bir rol oynıyacak olan Galatasaray Beşiktaş maçı dün Taksim stadında büyük bir kalabalık önünde oy nandı ve 2496 lira hasıl temin edildı. Geçen hafta Fenerbahçeyi 43 mağlub eden Galatasaray takımının yeni kadrosu bütün nazarlan üzerine çekmiş olduğundan bu maça hususî bir ehemmiyet veriliyordu. Beşiktaş, bu maça en sağlam kadrcsüe çıktığı halde, geçen hafta sakatlanan müdafi Faruk Galatasaray takımında oynıyamamıştır. Biri taze, biri de yorgun bir manzara arzeden bu iki takımın oyunu baştan sona kadar beklendiği kadar heyecanh olmuş, zaman zaman sert bir şekil almış olmasına rağmen, futbol bakımından ender görülür bir sür'at ve enerji oyunu olarak geçmiştır. Galatasarayın büyük bir sertlik içinde son dakikaya kadar mücadele ede ede kazandığı dünkü oyunu takdıre şayan :ır. Nuri Bosutun hakemliği, Şazi ve Tarıkm yan hakemliği altında cereyan eden bu maça takımlar şu şekılde çıktılar: Galatasaray: Osman Yusuf, AdnanMusa, Rıza, Celâl Bedii, Salâhaddin, Cemil, Bodun, Sarafim. Beşiktaş: Mehmed Ali Hüsnü, TıcıHüseyin, Feyzi, İbrahim Hayatı, Bedii, Sabri, Hakkı, Şeref. müdafaası önüne kadar indi. Hakkıdan güzel bir pas alan Sabrinin mükemmel bır şütü direklerin kenarından çıktı. Biraz sonra Bediiden gelen pası Salâ haddin Cemile geçirdi, Cemilin güzel şütünü Mehmed Ali tuttu. Galatasaray tekrar sağdan hücuma geçti. Bediinin ortaladığı topa enfes bir kafa vuran Boduri 15 inci dakikada Galatasarayın ilk golünü yaptı. Oyun daha ziyade ortalarda oynan makla beraber, Galatasarayın soldan yaptığı hücumlar Beşiktaş için tehlike teşkil edecek mahiyette idi. Hayatiden gelen topa Hakkı mükemmel bir kafa vurduysa da, top direklerin üzerinden avuta gitti. Yirmi beşinci dakikada Hakkı merkeze, Şeref soliçe gelerek Beşiktaş takımında bir değışıklik yapıldı. Galatasarayın soldan yaptığı bir hücumda Hüsnü sa katlanarak oyunu terketti. Galataasray hücumlarının sıklaştığı bir sırada Hüsnü tekrar oyuna girerek sola>,ık yerıne geçtı. Şerefin şahsî bir hücumla topu sürerek çektiği şütü Osman bir talıh eseri olarak kurtardı. Her fırsatta Cemili gözleyen Ibıahim kasd.îJb>rııflt)arka ile Cerıuli yıçrer spr,d}ği zaman hakemden bir ihtar aldı. Son dakikalar Beşiktaşın tehlikeli hücumlarile geçerken, merkez muhacımin kuvvetli bir şütünü Galatasaray kalecisi Osman enfes bir sıçrayışla kurtardı. Devre l 0 Galata6arayin lehınde bitti. Millî atlet takımımız, Mısır federasyonunun daveti üzerine bir rnüddet evvel Kahireye gitti ve evvelki gün de şehrimize avdet etti. Atletlerimizin Mısır topraklarında yaptıklan muvaffakiyetli müsabakalann ncticelerini, Türkiye efkârı umumiyesi ancak dün öğrenebildi. Atlet takımımıza riyaset eden Adil Giraydan, bu güzel neticeleri niçin vakit ve zamanmda merrJekete bildirmediğini sorduk. Bu esk! sporcu bize şunları söyledi: « Kahirede Anadolu ajansmm bir muhabiri var. Ismi, zannedersem Ubeyddir. Kendisine muhabirl'k ücreti olarak ayda 18 İngiliz lirası maaş verilmekte imiş. Bu zat^a temas ettik ve her günkü müsabakalardan sonra da neticeleri, memleketimize bildirilmek üzere kendisine verdik. Ajans muhabiri, bu neticeleri her akşam 100150 kelimelik telgrafiar halinde gönderdiğini bize temin ediyordu. Hatta bir defasında, kendisine, çekilecek telgrafiar için paraya ihtiyacı varsa verebileceğimi de söyîe Manialı koşudan bir görünUş Demirspor dün de galib geldi İzmir, 28 (Hususi) Demirspor takımı bugün de Ateşsporla karşılaştı ve maçı 1 0 kazandı. Atletizm müsabakaları Istanbul Atletizm bayramı namı altındaki müsabakalann onuncusu Robert Kolejde son defa olmak üzere yapıldı. Her sene, memleketin muhtelif şehirlerinden davet edilen atletler, bu sene bu müsabakalara iştirak etmemiş, Mısırdan gelen alletlerden yalnız üçü bu müsabakalara girrrh'şlerdir. % 45 atletin iştirak ettiği bu müsabakalara güzel bir geçid resmi ve İstiklâl marşile çekilen bayrak merasiminden sonra başlandı, yüksekatlama derecesini istisna edecek olursak, diğer müsabakalarda güzel dereceler alınamamış, yalnız 3000 metrelik koşu, günün en heyecanh yarışı olmuştur. İki yüksek atlayıcımız Süreyya ve Polat 1,85 gibi bir mesafeden kolayhkla aşmışlar, yeni bir rekor için yaptıklan tecrübede ise belki de fazla yorulduklarından olacak, muvaffak olamamışlardır. Bu. irtif aı aşan iki atlete malik olmak, atletizm hesabma şerefli bir kazancdır. Kosucular içinde Rıza Maksudun iyi bir formda olduğu anlaşılmıştır. 5000 metre rekordmeni Hüseyini kolayhkla mağlub etmesi buna en büyük bir delildir. Dün alınan dereceler: 100 İrfan 11.2, Nazmî, Sayyad. Gülle Veysi 13,86, Arat, Bülend. Beyoğluspor: 3 Şişli: 1 Şişli Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından tertib edılen kupa maçı dün Taksim stadında Beyoğlusporla, Şişli takımlan arasmda büyük bir kalabalık önünde yapıldı. Adnan Akınm idaresindeki maç, Sişlinin hücumile başladı. İki tarafın birbirini tehdid^eden hücumlan daha ziyade Beyoğlusporun hâkımiyeti altında ıdi. 18 inci dakikada sağaçıktan bir pas alan Bambino mükemmel bir şütle Beyoğlusporun ilk golünü yaptı. Beyoğluspor bu sayıdan sonra hâkimiyeti daha üstün bir şekilde elde etti. Hücum hattını mükemmel idare eden Bambino birçok tehlikeli vaziyetler yarattı. Beyoğluspor müdafaasından çıkan top Şişli kalesine giderken kırk yardahk mesafeden şüt çeken sağmuavin, Beyoğlusporun ikinci sayısmı yaptı. Devre 2 0 Şişlinin mağlubiyetile bitti. Oyuna Galatasarayın hücumile baş İkinci devre landı, fakat bu hücum, Beşiktaş müda Hakkıdan Şerefe gelen pasla oyuna faasında kırıldı. Beşiktaşm soldan ydptığı Beşiktaş başladı. Hakemın ikinci düdıiğü tehlikeli bir hücumu da Osman kurUrdı. Galatasaray müdafaasından çıkan topı: Şerefin, Yusufa vurduğu tekme ıçın ça Salâhaddin sürerken Hüsnü favul yaptı. lındı. Galatasaray topu sağa geçirdi. Bedıınin ortaladığı topa hafif vuran İbra Devamlı bir hücum yapan Galatasaray hım, topu Salâhaddının hemen önüne sağdan topu Beşiktaş kalesine indırdi. koydu. Mehmed Ali bu şandeli müşkülâtla kurTopu sağdan, sola geçiren Salâhuddin tardı. Uzun pas ve açıklarile oynayan Begüzel bir sol vuruşla ikinci dakikada Gaşiktaş, hakikî bir hakimiyet elde ederck latasarayın ikinci sayısını yaptı. Galata tehlikeli hücumlarla Galatasarayı tazyika saray şuurlu bir oyun tutturduğu içın rahat başladı ve anî bir hareketle Galatasaray ve hâkim oynuyor, Beşiktaş takımında ise \ dim. Paraya ihtiyacı olmadığmı bıldirdi ve telgrafların muntazarnan çekildiğini temin etti. Memlekete avdet ettiğimiz zaman, ajans muhabi'' rinin tek bir satır olsun buraya haber göndermediğini öğrerdim. Bun\ dan en çok müteessir olan benim. Bu memurun bu kadar yanlış hareket edeceğini tahmin etsevdim, aldıj ğımız güzel neticeleri her sfün tel.;rafla memlekete bildirmek bizim için, işten bile değildi.» Eski ve kıymetli bir sporcu olan Adil Girayın sözlerini aynen kavdettikten sonra, Anadolu ajansı Umumî müdürlüiünden keyfiyeti soruyoruz: Ayda. 100 lijadan fazla maaşia tavzif edilen bir muhabir, Türkiyeyi vakından alâkadar eden bir mesele hakkında bir satır havadis gönJermezse, bu muhabirin vürudüne ne gibi bir sebeble ihtiyac vardır? Bu meselede Adil Girayın sözleri mi, yoksa, Kahiredeki ajans memurı.nun vazifesini yaDtığı mı doğnıdur? Key\ fivetin tavzih edilmesini istiyoruz. rını yaptılar. Şişli takımı hâkimiyeti devam ettirmekle beraber isabetsiz bir oyunla netice alamıyordu. Bir aralık kclecıle karşı karşıya kalan Şişliden Suldur topu kalecinin eline atarak mühim bir fırsat kaçırdı. Son dakikalar tamamile Şişlinin tazyikı altında geçmiş, kupa maçı Beyoğlusporun 3 1 galibiyetile bitmiştir. 800 İbrahim 2.04.9, Cemal, Vlâdmir. Yüksek Polat 1,85, Süreyya, 1,85 Vlâdmir. Uzun Muzaffer 6,81, Çaroğlu, Parpet. 110 Yavru 17,4, Hirisofopulos, Vasfi. Disk Arat 41,18, Veysi 40,56. Bülend. 3000 Rıza Maksud 9,16, Hüseyin, Sulhi. Üç adım Süreyya 13,45, Yavru, Feyyaz. 1500 Rıza Maksud 4,24,6, îbra, him, Koço. 400 Gören 52,2, Anna, Cemal. Cirid Şerif 50,15, Rasim, Ali. 200 İrfan 23,6, Muzaffer, Şevket. Sırık atlama Viçaropulos 3,20, Sudi, Şerif. Müsabakalardan sonra galib gelen atletlere kupa ve madalyalar verilmiştir. Türkiye güreş şampiyonasî Ankara 28 (Telefonla) Türkiye güreş birinciliklerine bugün de 19 mayıs stadında devam edildi. Müsabakalann ikincî turtı oğleiden evvel bitti. Üçvîncü tura da 20,30 a kadar devam edildi^ Fakat vakit çok geciktiği için müsabakalann devamı yarına bırakıldı. Güreş federasyonu, bu gece güreşçiler şerefine bir ziyafet verdi. Ziyafette Beden Terbiye Umumî müdürü General Cemil Taner de bulundu. Federasyon re> isi bir nutuk söyliyerek güreşçilere mv vaffakiyetler temenni etti. Millî küme maçlarında puvan vaziyeti Ankaragücü Demirspor Fenerbahçe Vefa Beşiktaş Galatasaray Doğanspor Ateşspor Maç 12 10 10 11 9 8 9 10 Galib 7 7 6 3 4 5 3 1 Berabere 1 1 1 2 1 1 1 Mağlub 4 2 3 6 4 3 5 8 Attığı 30 24 23 28 21 16 12 6 Yediği 19 14 14 29 13 16 25 24 Puvan 27 25 23 19 18 17 16 13 Şişli Çocuk Esirgeme Kurumunun maçın galibine veriîmek üzere koyduğu kupa İkinci devre Beyoğlusporun hücumile da merasimle Beyoğluspora verilmiştir. başladı. Şişli takımı bu devrede daha canDiğer maçlar lı bir oyunla hâkimiyeti temin etti. Demirsporla Galatagencler takımlan Beyoğluspora soldan çekilen bir frikik Şişli kalesi önüne düştü. Merkezmuhaci mıntaka kupası maçları için karşılaştılar. min sağiçe geçirdiği topu kaleci yakaladığı Bu maç 22 berabere bitmiştir. Beylerbeyi ile Anadoluhisarı takımîarı halde elinden düşürdü. Hemen kale önüne yetişen merkezmuhacim onuncu dakika maçı, Şeref stadında yapılmıştır. Oyunda büyük bir hakimiyet gösteren Beylerbeyi, da Şişlinin golünü yapmış oldu. Beyoğluspor soldan yaptığı bir hücum 6 2 galib geldi. Kadıköysporla Bozkurt arasmdaki mala merkezmuhacimlerinin güzel bir kafa vurusıle on ikinci dakikada üçüncü sayıla çı da 4 1 Kadıköyspor kazanmıştır. Akaşama, sabaha onu da öğrenirsin, dedim ya... Şimdilik benden duymuş olma!.. Sen neden söylemiyorsun?.. Genc doktor, kardeşinin çapkmlıklarını, ötedenberi bilirdi. Şurada burada dönen dedikodular, arasıra onun kulağına kadar geliyordu. Bunu düşündü. Birdenbire, sarsıldı: Yoksa?.. dedi; bu kızda senin de mi gözün var?.. Onun için mi benim evlendiğimi istemiyorsun?.. Muhtar, acı acı güldü: Sorduğun şeye bak, Suad!.. Desene, sen böyle yanındaki daktiloları baştan çıkarmak, ötekinin berikinin karısmı ayartmak istedikten sonra, güçlüğü mü var?.. Bunlar, her günkü marifetleriniz değil mi?.. Onu mu söylemek istiyorsun?.. Ben söylemiyorum... Herkes söylüyor, öyle mi?.. Suad Namık, masanın üstüne dayandı. Oradan, kardeşine doğru uzandı: Bu kızla da aranda birşey var, değil mi?.. Açık söyle!.. Söylüyorum, işte... Bir bildiğim var ki, onunla evlenme, diyorum sana. : Neymiş bildiğin, onu söylemiyorsun!.. Yalan da ondan... Sana da kim söylemişse haltetmiş. Ben, şimdiye kadar hiç kimseden Muallânın bir kötülüğünü duymadım. Başkalarından duyup da ne yapacaksın?.. Ben söylüyorum. Elvermez mi?.. Genc doktor, ellerini masanın üstünden çekti; ağır ağır doğruldu: Darılma ama, dedi, anlaşılan sana yüz vermemiş olacak. Onun için bu kadar atıp tutuyorsun. Bana mı yüz vermemiş?.. Sana da, başkalanna da... Yalnız sana yüz vermiş öyle mi? Bana yüz verip ne yapmış?.. Eli elime deymedi, bugüne kadar... Senin nekadar toy olduğunu anlamış da ondan... Kurnazhk etmiş, kendini ağır satmış. Senin aptalhğından... Ne dersen de... Ben istemişim de bana yüz vermemiş, ha?.. İsteseydim, elimden kurtulurmuş, sanki?.. Sonra gelmiş, küçük beyin elâ gözlerine vurulmuş!.. Baksanıza!.. Benim ne vurulacak elâ gözlerim var, ne de kadınları baştan çıkartacak kadar param!.. Ben onunla evleneceğim. Ankarada yapılan Türkiye güreş şampiyonasında resmine iştirak eden güreşçiler Olsa olsa o da bunun için, benim kendisine karşı bir kötülük beslemediğimi anladı da onun için... ... Kollannı size açtı, öyle mi?.. Onun için oturduğu mahalleden bile kaçıp gitmiş!.. Gittiği yeri de senden saklıyor, işte!.. Kim bilir, bunun da içyüzü nedir?.. Bunun altmdan da bakalım, ne çıkacak?.. Belki senin yüzünden!.. Benim yüzümden mi?.. Muhtar, içinde kopan fırtınayı, nereye saldıracağını bilmez gibi kıvranan, tepinen kuduzluğu kardeşine belli etmemek için, demindenberi kendini tutmaya çahşıyordu. Artık dayanamadı. Birdenbire taştı: Hâlâ anlamıyorsun öyle mi, dedi. Peki, şimdi görürsün, öyleyse!.. Telefonu kaptı. Üstüste iki kere çevirdi. Sonra, konuşmaya başladı: Orası Büyükada, Prens oteli değil mi?.. Ben, Muhtar. Geçen akşam, haniya orada kalmıştım, yirmi dokuz numaralı odada... Yanımda da bir hanım vardı. O hanım bugün gene gelecekti. Uzun boylu, siyah saçlı, yeşil gözlü... Adı da Muallâ... Evet, Muallâ... Daha gelmedi mi?.. Öyleyse şimdi ge geçid Tefrika No. 64 DUNYA BOYLEDİR İŞTE... KEMAL Ya kardeşi? Kimdir, onu da bilıyor musun?.. Kimmiş?.. Serserinin biri... Bana ne?.. Kim olursa olsun!.. İyi bir ananın, iyi bir babanın kötü bir jocuğu da olabilir. Aylardanberi polisler, her yerde onu arıyor. Belki yakalandı, belki de yakalanmak üzere... Ne yapmış?.. Bir kuyumcuyu soymuş. Ha, şu sizin ahşveriş ettığıniz kuyumcuyu mu?.. Suad Namık, ilkönce şaşırmış, ne di, yeceğini bilmiyormuş gibi, birdenbire duralamı=tı, yavaş yavaş başmı kaldırdı: Ben hiç görmedim bu çocuğu, dedi. Beraber oturmuyorlar. Belki de hiç görüşmüyorlar. Öyle olduktan sonra, bana ne?.. Belki anasmın evinde saklanıyor da sen görmedin. Olamaz. Mutlaka görürdüm. ] 1 RAGIB • • • ' Demek ki o kadar içli dışlı girip çıkıyorsun?.. Senden saklıyacak değilim ya, biraz da öyle... Bilmem, artık... Ben den sana bir kere söylemek!.. Sonra, sen yanarsın. Bir hırsızm kızkardeşile evlenemezsin. Yok evlenmiyeceksen, yalnız gönlünü eğlendirmek için görüşüyorsan, o başka! Öyle şey olur mu, evleneceğim. Evlenirsen sonu gelmez. Yaşıyamazsınız. İnsan arasma çıkamazsın. Hiç kimsenin yüzüne bakamaz olursun. Çok sürmez, çarçabuk bunu sen de anlarsın. Aynlmaya kalkarsın. Muallânın bir suçu olmadıktan sonra, onun bir kötülüğünü görmedikten sonra, ayrılmayı düşünmem bile... Onun kötülüğünü de pek çabuk, kendin gözünle görürsün. Bakalım, o zaman ne diyeceksin?.. Rica ederim, ağabey!.. Beni kırma böyle!.. Bir kötülüğünü biliyorsan söyle!.. lecektir. Bize, gene o geçen akşamki odayı hazırlarsmız. Çıksm, otursun. Ben, akşam vapurile geleceğim. Öyle söylerı siniz. i Telefonu kapadı. Suad Namığa döndü: Şimdi anladın mı küçük bey, dedi; neden bu kızla evlendiğini istemiyorum, neden bu kız sana yaramaz, diyorum?.. Genc doktor, kulaklanna inanamıyormuş gibi, onu dinliyordu. Muhtarın üstüne atılmamak için, kendini güç tuttu; dişlerinin arasmdan: Lânet olsun, dedi; sana da, ona da... İkinizin yüzünü de şeytan görsün!.. Sonra, şapkasını kaph; odadan dışarıya fırladı. Sokaklarda, kim bilir nekadar dolaştı. Sonra hastaneye uğradı. Biraz orada çahştı. Artık deli gibiydi; ne yapacağmı bilmiyordu. Bir daha Muallânın yüzünü bile görmek istemiyor, sonra da: Ah, şunu bir yerde görsem, diyö içini çekiyordu; çok değil, söyliyecek biı çift sözüm van o kadar... (.Arfcasi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: