17 Haziran 1939 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

17 Haziran 1939 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17 Haziran 1939 CUMHUBÎYET SO İH A B E Hâdiseler arasında SURtYE MEKTUBLARl: Eden dün Pariste mühim bir nutuk irad etti Eski İngiltere Hariciye Nazırı: «Kuvvetimizi istihfaf edenler aldanıyorlar» diyor Paris 16 (a.a.) Eski İngiliz Hariciye Nazırı Eden, Ambassadeurs tiyat rosunda enternasyonal vaziyetin başlıca veçheleri hakkında çok kalabalık bir dinleyici önünde konferans vermiştir. İngiliz Fransız dostluğunun ehem miyetını tebarüz ettıren Eden ıkı memleketin siyasetinin münhasıran tedafüî olmaktan başka birşey olmaması lâzım geldığini söylemiş ve demiştir ki: « Bu siyasette, müdafaa sisteminin ancak bir garantı vasıtası olması icab eden müşterek bir gaye hâkim olmahdır.» Eden, İngilterenin şarkî ve cenubu şarkî Avrupasına verdiği garantileri hatır latmış, rakamlar zikederek İngilterenin muazzam silâhlanma faliyetini göstermiştir. Eden sözlerini şöyle bitirtniştir: « Korkuya dayanan, korkuya müracaat eden bir siyaseti hiçbir büyük millet kendini sukuta mahkum etmeksizin kabul edemez. İngiliz milletinin de bu gün derpiş ettiği siyaset işte bu siyaset değildır. Artık hiçbir kimse İngilterenin ve Fransanın kararlarından şüphe edemez. Bizinı azmimizi ihmal edenler feci bir hataya düşmüş olurlar. Zorbalık sergü zeştine atılmak istiyenler bilsinler ki bundan umumî harb çıkacaktır. Eğer taarruzun bundan böyle iyi bir iş olmadığı anlaşıhrsa, iste o zaman devamlı bir sulh yoluna girmiş oluruz. Sulha doğru hakikî terakki yolu şudur: Hakemlik, uzlascna, enternasyonal nizamın kurulması, silâh ların tenzil ve tahdıd...» Bir vakıa, bir rakam, bir teşhis ört sene evvel, bir mecmua idaresi, bir günlük gazeteye gönderdiği makbuza, bir iki kuruş farkla yanlış bir pul yapıştırır. (Not: Dört sene evvel). Pul müfettişleri gelirler, tetkik ederler, bu yanhşhğı görürler ve mecmua sahibine yirmi beş kuruş ceza keserler. (Not: Yirmi beş kuruş ceza). Fakat bu ceza tahsil edilinciye kadar mecmua kapanır ve sahibi, o günden bugüne kadar, devletin bütün vasıtalarile aranır. (Not: O günden bugüne kadar)Mecmua sahibi, o günden bugüne kadar İstanbuldan, hattâ An • kara caddesinden ayrılmamıştır. Nasılsa bulunamaz ve kendisinden bu yirmi beş kuruşun tahsili için koskoca bir dosya teşekkül eder, tabiî birçok memur da çalışır. (Not: Koskoca bir dosya ve bir çok memur). Nihayet gene mecmua sahibini bulamazlar, nerede çahştığını bir arkadaşına sorarlar, o da adres yerine yirmi beş kuruş vererek hem arkadaşını takibden, hem de devleti yirmi beş kuruş için, dört sene, belki yirmi beş misli israf a devamdan kurtarır. (Not: Belki yirmi beş misli israf). Bu vak'a yüzde yüz doğrudur, çünkü yirmi beş kuruşu veren benim ve makbuz yazı masamın gözündedir. (Not: Bu vak'a yüzde yüz doğrudur). Şimdi de Büyük Millet Mecli sinde, Refik İncenin gözönüne koyduğu bir rakama göz atalım: Üç yüz milyona varmayan bütçemizde yüz milyona yakın para memur ayhğıdır. Bunun içinde bir kısım maaşlar yok, Harcirahlar ve sairedie bu rakama ilâve edilirse bütçenin yarıdan faztası aylığa gidiyor. Kırtasiyecilik aleyhine ne > • zarsanız yazmız, kırtasiyecilikten başka birşey yapmış olmazsımz. Kâğıdın kâğıddan korkusu yoktur. Memur yetiştirmekten başka işe yaramıyan terbiye sistemimizi değiştirelim, diyorlar; fakat o sis tem de, kırtasiyecitik gibi, sosyal bir bünye mahsulüdür; ancak o bünye ite beraber değişir. Şahsî teşebbüs kabiliyetinin gelişmesi için, burjuvazinin te?ıekülü zarurîdir, diyenler var; fakat şahsî teşebbüs olmadan burjuvazi teşekkül etmez Her büyük dava gibi bunun kökleride bünyede. Yalnız iktısadî, yalnız hukukî, yalnız terbiyevî bünyede mi? Hayır, bünyede. Bu mevzuu bir veya birkaç makalede eşelemek ve yoklamak niyetindeyiz. PEYAMt SAFA Suriye Krallığma Emir Çalışan Abdullah mı getirilecek? miitekaidlerin Suriye muhalefet lideri Doktor Şehbender ile Emir Abdullah arasında teati edilen nutuklar, bu iddiayı takviye ediyor f Barem etrafında vaziyeti 1 Yazan: CAFER SENO Büyük Millet Meclisi, yeni barem orojesinin müzakeresine başladı. Bu surelle bir müddettenberi matbuatta bazı maddeleri hakkında, ehemmiyetli münakaşalar cereyan eden lâyihalar kanuniyet kesbetmek üzere, nihayet Meclise intikal etmiş oluyor. Memlekette, geniş bir halk zümresinin menfaatlerile alâkadar böyle bir kanun tanzim edilirken, onun bütün arzulan talmin edeceği beklenemez.. Hususile şahısların doğrudan doğruya haklarile ılgili mevzular üzerinde, devletin, tam bir hakkaniyet temin edebilmesi çok müşküldür. Kanun bütün menfaatleri ayni suretle tatTiin edemiyeceği için şüphesiz bazı menfaatlerin lehine ve bazı menfaatlerin aleyhine bir tesir yapacaktır. Bu tevazün imkânsızlığı karşısında kanunda mutlak bir adalet prensipi beklemek doğru olamaz.. Muhtelif menfaat tezadlannın kaynaştığı cemiyet hayarında bütün menfaatleri müsavi şekilde koruyacak ilâhî bir adalet formülü henüz keşfedilmemiştir. Böyle olmakla beraber, tamamen objektif bir görüşün mahsulü olan kanunlarda arayacağımız kıymet, umumî menfaat ve ihtiyacı azamî mantıkiyet ve hakkaniyet nispetile temin edebilmiş olmasıdır. Bu esası iyi bir şekilde telif edemediği içindir ki, barem kanunu lâyihasının bir çok maddeleri, bilhassa, şehadetname me1 selesi üzerinde umumî bir alâkanın tenkidci tezahürlerini görmekteyiz.. Halbuki, ayni lâyihanın diğer bazı maddeleri var ki, hakikaten çok makul ve doğru bir görüşün eseri addedilebilir.. Meselâ: İki maaş yekunu elli lirayı tecavüz ettiği takdirde birinin kesileceğini bildiren madde, bu cümledendir. Az maaş alan mütekaidler lehine insanî bir düşünce ile tatbik edilen bu usul, gitgide ilk maksaddaki asaletini kaybederek suiistimale uğramış bayağı bir kazanc ve intifa vasıtası haline girmiştir. Dolgun maaş ve ikramiyelerle tekaüd edilenlerin pek çoğu, yolunu bulup, devletin diğer bir dairesine yüksek ücretlerle memur olarak dahil olmuşlardır. Bu suretle devlet hazinesinden iki tarafh para çekerek israfa yol açtıkları gibi, yeni yetişenlerin hakkı olan iş sahalarmı da işgal ederek genclerin açıkta kalmamasına sebebiyet veriy«lar. Hatta, iki tarafh bol maaş almak gayesile, bir çaresini bulup vaktinden evvel tekaüd olanlar biliyoruz ki, yüksek ücretlerle devlet müesseselerinde çalışmaktad'.rlar. Eğer, bu adamlar çalışacak, vücudlerinden istifade edilecek bir vaziyette idilerse, niçin tekaüd edildiler? Çalışamıyacak bir halde olduklan için tekaüde sev kedildilerse, şimdi nasıl çalıştınlıyorlar? Burada, lüzum veya ihtısas meselesi bahis mevzuu olamaz.. Çünkü, onların yerini tutacak açıkta pek çok genc unsurlar vardır ve ekserisi tekaüd edildikleri daireye büsbütün yabancı muhitlerde çalıştıkları için ihtısas mazereti de yoktur. Muhtac olmıyan mütekaidleri çalıştırmak, hem devlet hazinesi için lüzumsuz bir israftır; hem de, yeni yetişecek nesilierin hakkına bir tecavüz teşkil eder. Hayat kadrosu muayyendir. Yeniler, eskilerin yerini işgal edecektir. Bu ezelî bir tabiat kanunudur, yaşıyan her varhk, hayattaki vazifesini itmam ettikten sonra, onu bir sonraki nesle devretmek mecburiyetir.dedir. Devlet, muayyen bir müddet için, taleb ettiği içtimaî vazifenin hitamından sonra, iyi bir maaşla, bizi tekaüde sevkettiği zaman, fazla hodkâm olmamak için, mevkiimizi yeni yetişeceklere terketmeliyiz.. Cemiyet, yalnız bir ne=le bağlı değildir. O, sayısız nesilleri kucaklayan, onların hak ve vazifelerini tanımakla devamını temin eden bir varlıktır. İşte, kanun lâyihasının bu maddesi: Hayat kadrosunda iyi bir tesir yapmıvan bu haksız ve fuzuli vaziyeti kısmen tashih etmek suretile çok makul bir görüşe ımkân vermiş, ayni zamanda, iki maas yekunu elli lira tutan fakir mütekaidlerin vaziyetini düşünerek âdilâne bir telif yapmış oluyor. Emir Abdullah Şam, (Hususî muhabirimizden) Suriyede haftanın en mühim dedikodusu, Şamdaki muhalefet lideri Dr. Abduırahman Şehbenderin kalabalık bir heyetle birlikte Şarkî Erdüne gidip Emir Abdullahı ziyaret etmiş olmasıdır. Suriyede millî blokun çekilmesile başlayan kabine buhranının hâlâ devam etmesi ve bu buhranın halli için Reisicumhur tarafından sarfedilen bütün gayretlere rağmen Fransız yüce komiserinin en küçük bir yardımda bulunmaması, Fransızların orada Krallık ilân etmek fikrinde olduklarına dair dönen şayiaları teyid etmektedir. Suriyenin müstakbel Kral namzedleri arasında da en çok Emîr Abdullahın isminden bahsedildıği için, Dr. Şehbender ve arkadaslarının bu maksadla Ummana gittıkleri iddia edilmektedir. Malum olduğu üzere Dr. Şehbender 1920 yılında, merhum Kral Faysalin başında bulunduğu müstakbel Suriye devletinin Başvekil ve Hariciye Nazırı idi. 1920 temmuzunda Fransızlar bütün Suriyeyi işgal ve Kral Faysal Şanıı terkettikten sonra, Dr. Şehbender de Surıyeden ayrılmış, ancak 1937 yılında Fransızların Suriye mültecılerine muahede hediyesi olarak ilân ettikleri umumî af üzerıne Şama dönebilmiştir. Dr. Şehbender ve arkadaşları Şama döner dönmez reiskâra geleceklerini ümıd etmişlerdi. Fakat başlarmda Cemil Mürdemin bulunduğu millî blok, o zaman Fransızlarla bir muahede yapmış ve Suriyenin yenıden istiklâlını kur tarmış olmak gibi bir hayalle sermest olduklarından Dr. Şehbender işbasına gecmek şöyle dursun, aynca millî hükumetın tazyik ve takibine uğradığından arada ıkilik başlamış ve hatta bir aralık Dr. Şehbender Mısıra dönmeğe icbar edilmekle beraber bir kısım arkadaşları da muhtelıf vesilelerle hapis ve gazeteleri tatil olunmuştu. Fransızların 1936 muahedesini bir türlü tasdik etmemeleri ve Suriyenin bir çok yerlerinde ihtılâl ve karışıkhklar başlaması üzerine Cemil Mürdem istifaya mecbur kalmış ve millî blok da inhilâle yüz tutmuş bulunduğundan Dr. Şehbender meydanı boş bularak tekrar Şama dbr.müştür. Dr. Şehbender şimdi iki gaye sütmektedır: Birıncisi; kendisi ve taraftarları için en büyük rakib olan millî bloku tamamen dağıtmak, ikincisi reiskâra gelmek.. Millî blcku dağıtmak için evvelemirde onun umumî reisi olan şimdiki Cumhurrcisi Haşim Atasiyi istifaya mecbur etmek lâzımdır. Haşim Atasi, aylardanberi devam eden kabine buhranına rağmen ya tamamen veyahud ekseriyeti millî bloktan mürekkeb bir kabinenin teşkili üzerinde ısrar etmekte ve istifayı hatırına bile getirmemektedir Dr. Şehbenderin fikrince bugünkü idare şeklinden ve millî blokun tasallulundan kurtulmak için en kestirme yol, Surıvede Kralhk ilân etmektir. Ve işte Emir Abdullaha yapılan son ziyaret de bu gave ile alâkadardır. Şimdi, vaziyeti az çok anlamış olmak için, gözlerimizi Ummandri Emir Abdullahın sarayında teati edilen nutuklara çevirmek lâzımdır. Dr. Şehbender, Emir Abdullahın şereflerine verdiği ziyafette söylediği uzun nutukta bilhassa dikkate şayan olan şu sözleri söylemiştir: Doktor Abdürrahman Şehbender da ezcümle demiştir ki: « Arab ihtilâli, yalnız muayyrn bir mıntakayı değil, bütün Arab memleketlerini kurtarmak gibi yüksek bir gaye ile yapılmıştı. Fakat çok yazık ki tefrika yüzünden bu gaye tahakkuk etmedi. Bir kısım ülkeler tamamen istiklâllerine nail oldulkarı halde diğer bir kısmı hâlâ bu nimetten mahrum bulunmaktadır. Benim fikrimce Arab Birliği ve istiklâîi ancak bütün Arab memleketlerinin birbirlerile ittifakı ve komşularile iyi geçinmelerile kaimdir. Dünkü dostlarımız bugün de dostlarımız olabilirler. Geçmiş şeyler bir misal teşkil edemez, onlar birer tecrübe devrtsi idi. O tecrübelerden ders alan rical, bu gün de idarei umur eder ve eski hatalardan salim kalabilirler. Haşimî sülâ'esi, her vakit olduğu gibi bugün de ve bilhassa senin gibi ileri gelen münevverlerle teşriki mesai ederek Arablığa hizmete hazırdır. Ben mucizeler yaratmağa muktedir olduğumu ıddia etmiyorum, ancak vaziyetin, icab eden kararları almak için azim ve sürati istılzam ettiğıni zannediyorum. Bu kararlar, müşterek menfaatler esasına müstenid olarak dostluğumuzu isteyen devletlerle teşrıkı mesai edılerek almmaya ve küçük milletleri yutmak isteyen bazı büyük devletlerin ihtirasına sed çekecek bir mah'.yette olmahdır. Sizinle beraber adımlanmı tanzım ve ileriye doğru yürümekliğime imkân hasıl olmasını temenni ederim.» Bu nutuklardan anlaşılıyor ki Emir Abdullahın Suriye tahtına Kral olarak getirileceği yolundakı iddıalar pek de esassız değildir. Daha doğrusu Dr. Şehbender bunu teklif etmiş, Emir Abdullah da kabul eylemiş görünmektedir. Zaten bir iki millî blok gazetesi müstesna olmak üzere bütün Suriye matbuatı bu fikri tervic eden yazılar neşrettıklerine bakıhrsa, Krallık taraftarlarının ekseriyeti teşkil ettiği anlaşılır. Maamafıh bütün bu zevahire rağmen, Suriyede ardı arası kesilmiyen hâdiselerin yarın için bize neler göstereceğini şirr.diden kestirmek pek müşküldür. LehistandakiAlman Çocuk Esirgeme isleri inkisaf ta teskilâtı feshedildi Bunlara aid emlâk ve Son on beş gün içinde para, milliyetperverler 3962 fakir çocuğa yardım edildi teşkilâtına veriliyor Londra 16 (Hususî) Leh hükumeti, Ankara 16 (a.a.) Haziranın bi Lehistandaki Alman teşkilâtlarım fes rinci gününden 15 inci günü akşamına hederek bunlara aid emlâk ve paralann kadar Çocuk Esirgeme kurumu genel müsadere suretile milliyetperverler teş merkezine müracaat eden 433 hasta çokılâtma devrine başlamıştır. cuk muayene ve tedavi ediltniş ve Çocuk Ciano, Alman sefirile görüştü sarayındaki sıcak banyodan 1513 çocuk Roma 16 (a.a.) Kont Ciano, Alman ve anası banyo almış, iki fakir çocuklu ya sefıri Von Mackensen'i kabul etmiş aileye erzak ve sekiz çocuğa nakdî yartir. dım yapılmıştır. Bundan başka hergün Öğrenildiğine göre bu mülâkat esna Sütdamlasına müracaat ederek pastörize sında antikomintern paktın takviyesi i edilmiş çocuk sütü alan süt çocuklarının çin İtalyaAlmanya ve Japonya arasm sayısı on beş günde 2006 ya baliğ olmuş da yapılan müzakerelerle AlmanLeh ve bu yavrulara tevzi edilen süt miktarı gerginliği meselesi mevzuu bahis olmuş1 108 kiloyu bularak kurumun son on beş tur. günde hayırkâr elinin uzanabildiği çocuk Yunanistanda batan Mısır sayısı 3962 yı bulmuştur. filosu Kahire 16 (a.a.) Mısır hükumetile Yunan hükumeti arasında 1827 sene nından istifade edecek sinde içinde bulunan birçok kıymetli eşLondra 16 (Hususî) Alman ve ya ile batmış olan 89 cüzütamdan mü rekkeb M>sır filosunun çlkarılması için Alman seyrisefain şirketleri arasında bir anlaşma hasıl olmuştur. Anlaşma tnuci müzakerelere başlanılmış olduğu haber bince, Alman ticaret gemileri İtalyan liverilmektedır. manlarından istifade edeceklerdir. Alman İtalya harbe girerse.. ticaret gemılerinin bu arada bılhassa TriRoma 16 (a.a.) İspanyol hava ku este limanından istifadeleri takarrür et mandanı General Kindalan, Cenovada miştir. çıkan Stampa gazetesinin gönderdiği hu Yakalanan kaçakçılar susî muhabirine verdiği bir mülâkatta deAnkara 16 (a.a.) Geçen bir hafta miştir ki: içinde Gümrük Muhafaza teskilâtı, Su« Akdenizdeki İtalyan ve İspanyol riye hududunda 26 kaçakçı, 307 kilo hava kuvvetlerinin birleşmesi, bu denizi gümrük kaçak malı ile 136 kilo uyuştu düşmana kapalı bir göl haline koyacaktır. rucu madde, 57 Türk lirası, 57 defter İtalyan orduları her hangi bir harbe gir sigara kâğıdı, 10 kaçakçı hayvanı. Irak hududunda: 2 kaçakçı, 40 kilo diği takdirde hiçbir İspanyol kuvveti ve gümrük eşyası, 34 Türk lirası, 289 kesim her şeyden önce tayyareleri lâkayd kala havvanı. maz.» îstanbulda: 6 kaçakçı, 59 kilo gümKredi Fonsiye tahvilleri rük esyasıle 7 kilo İnhisar eşyası ele geKahire 16 (a.a.) Yüzde 3 faizli çirHrnistir. ve ikramiyeli Mısır kredi fonsiye tahvilleCanavar adam yakalandı rinin dünkü keşidesinde, 1903 senesi tahMadrıd 16 (a.a.) Sanbernardo villerinden 719,059 numara 50 bin frank, hapisanesinin kapıcısı ve kansı tevkif 1911 senesi tahvillerinden 359,192 nu edılmistir. Bu adam dahilî harb esnasmmara 50 bin frank ikramiye' kazanmışlar da 225 kişiyi öldürdüğünü itiraf eylemişdır. tir. Almanya, Trieste lima İngiliz Sovyet müzakereleri Moskovada devam ediyor [Baştarafı 1 inci sahifede] ortaya çıkan meseleler görüşülmüştür. Yakında yeni bir içtima, daha doğrusu seri halinde yeni içtimalar yapılacağı haber verilmektedır. İngiliz Fransız mahfilleri, Sovyet mahfilleri gibi bu hususta tefsirlerde bulunmaktan çekinmektedirler. Şimdiye kadar malum olan birşey varsa o da müzakerelere devam edileceği keyfiyetidir. On beş güne yakm bir zamandanberi rahatsızlığı dolayısile yatağından kalkamıyan Seeds, tamamiie iyileşmiş addedilebilecek bir haldedir. c Türk • Hatay hudud muamelâtı kaldırıldı [Baştarafı 1 inci sahifedei lâyihanın daha öne alınarak müstaceliyetle görüşülmesini teklif etti, teklif ittifaklâ kabul olundu. Bu suretle, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Meydanıekbezin bir kilometre şimali garbisinde bulunan 312 numarah hudud tasından v« Payastan denize inen sahada hududa müteallik olarak elyevm mer'î bilcümle idarî, malî, iktısadî ahkâm ve muamelâtı tamamen kaldırmıştır. Kanun şiddetli alkışlarla kabul olundu. Diğer taraftan Dahiliye Vekaletinde bu sabah toplanan bir komisyon, Anavatanm bir vilâyetini teşkil edecek olan Hatayda vilâyet teşkilâtına dair işler üzerinde öğleye kadar meşgul olmuştur. Bu vilâyetin valiliğine Emniyet işleri umum müdürü Şükrü Sökmensüerin tayinine aid formalitenin bugünlerde ikmal edileceği an îaşılıyor. Söylendiğine göre Emniyet uİngiliz Kral ve Rraliçesinin Vaşington garında Ruzvelt ve refikası tarafından istikballeri mum müdürlüğüne elyevm Seyhan valisi olan eski İstanbul Vali muavini Ali RıHalifax 16 (a.a.) İngiliz hükümJar zevatla gazetecilere veda etmişlerdir. za Çeviğin tayini mevzuu bahstir. ları dün saat 22,20 de (Greenwich saati) Vapur saat 22 de hareket etmiş va 21 *Empress Oj Britain> vapurile haroket pare topla selâmlanmıştLr. Vapur «Soutetmışlerdır. hampton» ve «Glascoco» kruvazörlerile Kayseride asrî mezbaha ıkı Kanada destroyeri ve tayyareler reTeşyi merasimi Kayseri 16 (a.a.) Beynelmilel bir Halifax «Kanada> 16 (a.a.) İngiliz fakat etmektedir. Vapurun hareketinde şöhreti olan Kayseri pastırmacılık sanKral ve Kralıçesi İngiltereye dönmek ü 150.000 kişi bulunmuştur. Hava çok güzeldir. Vapur 24,10 da atinin inkişafını temin edecek olan asrî zere dün gece saat 21,40 ta «Empress Of ı mezbahanın temelı bugün atıldı. i Kanada sulanndan çıkmıştır. Britain> varjuruna binrmşler ve resmi İngiliz hükümdarları dönüyorlar J Dünkü mülâkat Londra 16 (Hususî) Sovyet Başvekili Molotof bugün öğleden sonra İngiliz, Fransız elçilerı ve M. Strang'la tekrar görüşmüştür. İngiliz büyük elçisi Sir William Seeds gazetecilere, müzakere « Ali bin Ebu Talibin hilâfeti ile lerin devam etmekte olduğunu beyan etMuaviye bin Ebu Süfyan zamanında mekle iktıfa etmıstir. Bugünkü görüşmeler müslümanlar iki partiye ayrılmışyrdı. Bir taraf ehlibeyti, diğer taraf ebu Süfyanı Londra 16 (Hususî) Moskovadan ıltizam edıyordu. Bugün ise, müstemleke alman son haberlere göre, İngiliz elçisi ciler Arab memleketlerini parçalavıp yut Sir Seeds, Fransız elçisi M. Naggiar ile mak istiyorlar. Şu halde, ehlı Beytin bir fevkalâde İngiliz murahhası M. Strang tarafta ve ehli Süfyanın diğer tarafta dur yarın sabah (bugün) Sovyet Bafvekilile ması caiz değildir. Muaviyenin hafdleri üçüncü bir mülâkata davet edilmişlerdir. olan bizler size geldik: Ehli Beytin hafiMoskovadaki salâhiyettar Sovyet medine diyoruz ki, vaktile ceddinin Arablığı hafilinde son İngiliz Fransız tekliflerikurtardığı gibi sen de ileri atıl ve Arablığı nin mucibı memnunıyet olmadığı tebarüz düştüğü tehlikeden kurtar. Biz buıaya ettirilmektedir. kral öldü demeğe gelmedik, yaşasm kral Sovyet gazeteleri de yeni tekliflerin demeğe geldik!.» uzun müzakerelere yol açtığını yazmaktaEmir Abdullah bu nutka verdiği cevab dırlar. CAFER SENO Bulgar Veliahdi iki yaşında Sofya 16 (a.a.) Veliahd Prens Simeon'un ikinci doğum yıldönümü münasebetile Harbiye mektebinin avlusunda Kral, Prens Siril, hükumet erkânı, tneclis divan azası ve yüksek kumanda heyeîi olduğu halde büyük merasim yapılmıştır. Yeni kura efradı Krala sadakat yemini yapmış ve müteakıben Kral yeni Harbiye mezunlarını subaylığa terfi nirmistır. Askerler Kralın önünde geçid resnu nıi yapmışlardır. M

Bu sayıdan diğer sayfalar: