24 Ocak 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

24 Ocak 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 24 Ikincikânun 1940 İ Türk N T I B A L A R san'atımn inceliğînden süzülerek gelen Şehir ve Memleket Haberleri ) Siyasî îcmal ' Doyşs Luft Hanza seferlerini tatil etti Bundan bir müddet evvel, uzunca süren bir tatil devresinden sonra hükumetimizle yeni bir anlaşma yaparak yeniden Berlin Sofya İstanbul hava seferlerini yapmağa başlayan Alman Havayolları idaresi Doyçe Lufthanza hava seferlerini yeniden tatil etmiştir. Alman tayyareleri şimdi Berlinden Sofyaya kadar gelmekte ve Sofyadan geri dönmektedir. Almanlar, bu vaziyete sebeb olarak, benzin tedarikindeki müşkülâtı göstermektedirler. Deutsche Lufthansa Aktiengesellschaft Türkiye mümessili Walter von Lux, Berlinden vaki olan davet üzerine, bu hususta temaslarda bulunmak üzere Almanyaya ?itmiştir. Doyçe Lufthanza, şimdilik seferleri muvakkaten tatil ettiğini hükumetimize bildirmiştir. Mukavele mucibince, Alman Havayolları idaresi bu defa da devamh bir şekilde seferleri tatil ettiği takdirde bu hat üzerindeki hukukunu kaybedecektir. Havayolları idaAkademi resim sergisinde AlrnanBerlin istanbul resi genc istidadlarda, yakın bir istikbalde dokunacak resim kumaşmın kenarını görüyoruz Istanbul Akademisi müdiirü kıymetli meslektaşım Bürhan Toprağın nazik davetile resim talebesinin üç yılhk fırça işlerini aksettiren sergiyi görmek için Akademiye girerken çok sakin ve heyecansızdım. Bilâihtiyar duyulan bu sükunet ve heyecansızhğın sebebini düşünmeğe vakit kalmadan Akademi salonlarını dolduran genc ressamlann sıcak ve çekici kalabaIığı içine kanşmıştım. Yalnız ümid ve korku içinde parlayıp sönen gozler görüyordum. Fakat bunların hakikî manalarını sezmeğe çalışırken Bürhan Toprağın zafer sevincleri saçan bir gülümseme ile elimi sıkması bana fevkalâde bir hâdisenin ilk beşaretini vermiş bulunduğu halde sükunetim hâlâ devam ediyor, birşey anlıyamıyordum. Sergiyi açış nutkuna dinliyoruz. Son derece selis bir Iisanla yeni olduğu kadar eski bir takım hayırlı tecrübelerden ve bunları kıymetli rehüerliğile tetvic eden meşhur hocadan babsediyor, o halde ki çok cazib ve ikna edici vahdetile hepim' süriiklediği halde gözlerimiz hazırln.^n ziyafetten henüz uzak bulunduğu için yalnız fikrî bir zevk alıyordu. Ne görebileceğimizi kestiremiyorduk. Şimdi artık serginin içindeyim Yanlış veya yabancı bir sergiye mi girdim? Şaşkın bir haldeyim. Yanıma bir genc yaklaşıyor: «Hocam, miisaade ederseniz size arkadaşlarımın resimleri ve kendileri hakkında malumat vereyim.> <Teşekkür ederim, çok memnun olurum» diyorum. Evet, buna hahikaten muhtac bir haldeydim. Bu sırada hocaları profesör M. Leopold Levy derin bir memnuniyet aksettiren yumuşak ve tatlı bir sesle bana talebelerinin en şayanı dikkat eserlerindeki hususiyetleri aydınlatacak noktaları fısıldıyor. tlk şaşkınlıktan sonra: «Burada bir tufan olmuş» cümlesi ağzımdan dökiilen ilk söz oluyor. Zekâi Paşa ve Çallı nesillerinin yarattıkları resim dünyamız D grupu ve müstakillerle devam ederken bugün Akademi atölyelerinde beliren nesıl bu mazinin büyük menşurundan geçtikten sonra baş hocalarının yeni olduğu kadar klâsik olan ve şahsiyetler uyandıran ince, hassa ve süssüz anlayışile sanki bir Nuh gemiaine binerek bir tufan halini alan bozguncu nazariyelerin. makineleş miş çalışmaların, bıkkınlık ve bezginliklerin, ah ve vahlann siyah dalgaları üzerinden aşarak gür ve gürbüz şahsiyetlerih barınabileceği bir resim dünyasına kavuşmak istiyor. Hamlenin istikameti budur. Tutulan teknik de bu hamleye yâr olacak kadar titiz ve sabırh görünüyor. Türk san'atının asırlar görmüş binbir inceliğinden süzülerek gelen genc istidadlarda yakın bir istikbalde dokunacak resim kumaşımn kenannı görüyoruz. Her kenar gibi bu kenar da asıl kumaş olmamakla beraber yeni bir kumaşa işaret olacak kadar manah, anlayışlı, sezişli ve ustalıklıdır. Tonların ekseriyetle loş ve karanlığa müte mayil olmaları yakıcı ve herşeyi silici ışıklanmıza karşı yapılması iktıza eden hayırlı ve zevkli bir reaksiyondur. Işığın fazlası şekli hırpalar, hacmi bozar, renkleri bağırtır. Resim, bir sabah gibi karanlıktan aydınlığa doğru doğduğu nispette kendini bulur; renkler de bu geliş içinde olgunluk ve dolgunluk kazanır. Bir müddet karanlığa gitmeğe alışmak aydınhğı iyi ve renkleri pişkin görmeğe ulaştınr. Çünkü idrak ve zekâ bilhassa farktan mütehassistir, ve herşeyden evvel farkı kav Doğru Değii mi? Bir müsamere ve Kızılay gazetesi İstanbuldaki ecnebi artistleri, dün, Beyoğlundaki Fransız tiyatrosunda, Turanbarın artist acenta bürosu tarafından tertib edilen bir müsamere verdiler. Bu müsamere, hasılatı zelzele felâketzedelerine tahsis edilmek üzere, istanbul Kızılay menfaatine idi. Kadın, erkek, müzisyen ve varyete artisti olmak üzere 120 kişi ücret almadan, çaldllar ve oynadılar. Muhtelif müesseselerde çalışan bu kadar artisti bir arada görmenin imkânı olmadığı gibi, hepsini görmek için de kazino kazino, bar bar dolaşmak ve bir ^ vli para sarfetmek lâzım gekrdi. Gerek bu bakımdan, gerekse felâketzedelere yardım bakımından dünkü müsamerede Fransız tiyatrosunun hmcahınç dolması Iâzımdı. Halbuki tiyatro localarından yarısına yakını ve bir kısım koltuklar boştu. Hasılat 750 liradan ibaret kaldı. İstanbul gibi 700 bin nüfuslu bir şehirde, felâketzedeler hesabına bütün ecnebi artistleri fahriyen bir müsamere verirler de 1 000 kişilik tiyatro dolmaz olur mu? Başka memleketlerde böyle müsarrereler, loca ve yerlerin hayli pahalı yapılmasma rağmen, o kadar kalabalık olur ki birçok kimseler geri döner. Dün, böyle olmamasından en ziyade, Kızılay gazetesi mes'uldür. Çünkü bayramda çıkan bu gazete, bu müsamere için müessir reklâm yapmamış, yapamamış, sadece birkaç satırhk bir ilânı temcid pilâvı gibi neşretmekle iktifa etmiştir. Kızılayı çıkarmak için ta Ankaradan buraya gönderilenlerin gazetecilikten anlamamaları, esasen bu gazetenin iyi çıkmasına mâni olduğu gibi böyle çok güzel bir müsamerenın de yüksek hasılatı temin etmemesine sebeb olmuştur. Bundan sonra, Kızılay gazetesinin daha iyi bir şekilde neşri temin edilmelidir, diyoruz. Fırtına durdu Denizyolları idaresi dün Mersin seferini yapmak için vapur bulamadı Üç gündenberi devam eden lodos fırtınası durmuştur. Fırtına yüzünden Silivri sahilinde bir yelkenli karaya düşerek batmıştır. Bartın limanına aid 25 tonluk, ömer kaptamn idaresindeki Mazhari kadir yelkenlisi, Karabigadan saman yüklü olarak Silivri açıklarına geldiği zaman, şiddetli dalgalar yelkenliyi Kumburgaz civarındaki kayahklara atmıştır. Yelkenli delinerek batmıştır. Tayfalar kurtarılmıştır. Balkanlar ve harb on günlerin en mühim hâdisesı Rumanya ve Yugoslavya Hariciye Nazırlan arasında yapılan resmî mülâkattır. İki nazır hudud boyunda buluştular. Bunların görüşmelerınden daha evvel gene burada Rumanya Krah Karol ile Yugoslavya Kral Naıbi Prena Pol gayriresmî olarak görüşmüşlerdi. Bu gayriresmî görüşmelerde verilen kararlar hariciye nazırlan tarafından resmiyet şekline konulmuş oluyor. Bütün bu görüşmelerin mevzuu iki memleket arasındaki hususî meseleler değildir. Çünkü bunların arasında halledilecek siyasî işler yoktur. lktısadî meseleler ise ancak iki memleketin iktısadî bünye ve hususiyetlerine göre halledilir. Meselâ Yugoslavya petrol ihtiyacını yanıbaşındaki Rumanyadan değil, ta Akdeniz ve Atlas Okyanusu aşırı bulunan Amerikadan temin etmektedir. Çünkü Yugoslavyanın döviz vaziyeti bunu icab ettirmektedir. müzakerelerde görüşülen başlıca mesele Balkan yarımadasının harb sahnesi olmaınası ve burada bitaraflığı ve sulhu sağlamlaştırmak işidir. Bunun en kolay yolu zaten Balkanlı dört devletin dahil bulunduğu Antant zümresini takviye etmektir. Yedı sene için akdedilmiş bulunan muahede tecdid edilmediği takdirde müddeti şubatın dokuzunda nihayet bulacaktır. Fakat bu muahede şimdiye kadar Balkanların içinde sulh ve sükunu muhafazaya yardım ettiğinden tabiatile temdid edilecektir. Şubatın ikisinde Belgradda Türkiye Hariciye Vekili ile Yugoslavya, Rumanya ve Yunanistan Hariciye Nazırlan arasında akdolunacak konferansa Bulgaristan ve Macaristan hükumetlerinin de davet edilmesi beklenmektedir. Her iki hükumet, Belgrad müzakerelerine filen ve resmen iştirak etmeseler de herhalde birer müşahid göndermek suretile konferansla yakmdan alâkadar olacaklardır. Yeni Avrupa harbi yakın şarka ve Balkanlara doğru yayılmak istidadım gösterdiği bir sırada Avrupanın cenubu şarkisindeki umum devletler arasında sulh ve bitaraflığın muhafazası için bir tesanüd belirmiş olması ehemmiyeti çok büyük bir siyasî hareket olduğuna hükmolunabilir. Son günlerde komşu büyük devletlerin Balkanlara karşı siyasetlerinde bir hayli salâh vardır. Almanya abluka dolayısile denizaşırı yerlerden alamadığı ham madde ve yiyeceği ve yapamadığı ticareti Balkanlı memleketlerle yapıyor. Hatta Rumanya ile demiryolu muvasalasını emniyet altına almak için Lehistanın taksiminde Rus mıntakasına düşen yerlerden şarkî Galiçyadaki demiryollar Alman kıtalarının muhafazası altına konulmuştur. Rusya Finlandiyada sıkışmış ve Kafkasyada kendisini tehlikede görmüş olduğundan Balkanlara inmek tasavvurundan vazgeçmiş görünüyor. Italyanın Balkartlarda sulh ve sükunun her ne pahasına olursa olsun bozulmasına mümaneat edeceğine şüphe bırakmamış olması Rusyanın Balkanlardan yüzünü çevirmesinde mühim bir amil olmuştur. Avrupa harbi büyümek istidadı gösterdiği bir anda Balkanların dahilî ve haricî vaziyeti salâh buluyor. Yazan; Prof. ŞEKİB TUNÇ rar. Koyulukta pişmiyen bir resim mumaresesi aydınhğı sadece bağırtmasını veya sahte bir cilâ ile parlatmasını bilir. Fazla olarak biz şekil, renk ve ziyalan başlıbaşına ve müstakillen asla göreme yiz. Gördüğümüz bütün şeyler hep münasebetlerdir ve herşeyin madde ve manası münasebetlerle taayyün eder. Yalnız bu kadar da değil. Ayni zamanda iyi kötü «bütün» ler görür ve bütünlere karşı bütün olarak davranmz. Bunun için resim terbiyesi de bir «bütün terbiyesi» olmak lâzımdır. Sergide gördüğüm hususiyetlerden biri de bu tabiî ve hakikî görüş şuurunun talebeye verilmiş olması ve resimlerin bu sayede parçalanamaz bir «bütün hali» ni almış olmalandır. Mevzu bir bütün halinde kavranmadıkça onun ne heyecanı, ne de idraki olur. Bunun için de ol mevzuun bütününü en ince münasebetlerile bir beste halinde duyacak bir raddeye gelmeden işe başlamamak lâzımdır. Halbuki eski parçacı telâkkı bizi parça parça görmeğe,* ve bu görüşleri birbirlerine bitiştirerek bütünü vücude getirmeğe alıştırdığı için yaptığımız san'at eserlerinin çoğu tasannudan kurtulamıyordu. Eskiler bizim bugün «bütün» dediğimiz şeye «vahdet» derler ve bunu çok dolambaclı ve felsefî bir takım mülâhazalarla anlatmağa çalışırlardı. Bugün biliyomz ki bütün açık veya kapalı, sağlam veya gevşek bir takım «bütünlerin âlemi» dir. Şiirin güzel mısralar veya kelimeler mecmuası olduğunu zannedenler ebediyen aldanmışlardır. Hakikî ve güzel şiir daima «parçalanamaz bir bütün» olduğu gibi resim, musiki, roman, hikâye, heykel, mimari, dans velhasıl bütün sanat eserleri bu mertebeye eriştikleri nispette ölmez eserlerdir. Işte büyük bir heyecan ve muhabbetle ve umumî bir ittifakla takdir ettiğimiz bu resim sergisinde bugünkü psikoloji şuurunun da duyulmuş ve anlaşılmış olduğunu görmekle seviniyorum. Yalnız unutmamalı ki doğan her yeni şey çok dikkat ve itina ile bakılmağa ve çok sürekli bir çalışma ve terbiyeye muhtacdır. Burada çalıjma ve terbiye dediğirrı zaraan bunları en geniş manalarile düşünüyor ve öyle anlaşıldığına inandıracak tezahürler göstermemizi istiyorum. Nitekim Akademi bu ciheti de düşündüğünü meslekî ve ciddî bir takım neşriyat ile kendine düşen vazifeleri yapmak azminde bulunduğunu gösteriyor. Fakat bu yalnız oraya inhisar etmeyip san'atkârları delice çalıştıracak ve yükseltecek geniş ve cömerd bir havanın cemiyet ve millet çapında yaratılmasını da istiyor. Çünkü burada da bütün halinde düşünmek ve bütün halinde hazırlanmak zarureti vardır. Bu istikamette gitmek için en büyük zorluk başlangıcda yani bu telâkkinin kanaatle kavranmasmdadır. Bir kere kavrandıktan sonra ona göre çalışmak ayan bir bedahet haline girer, hedef de müepet ve emin olur. «Tırhan» geliyor Alanya sahillerinde karaya oturan ve Alemdar tahlisiyesi tarafından kurtarılan Tırhan vapuru, Alanyadan, limanımıza gelmek üzere hareket etmiştir. Tırhan vapurunun yaralan muvakkat olarak çimento ile kapatılmıştır. Vapur yaralı olduğundan az yolla gelmektedir. Vapura Alemdar tahlisiye gemisi de refakat etmektedir. Vapurun limanımıza bir haftada geleceği zannedilmektedir. MÜTEFERRİK Beşiktaş Ortaköy yoluna dikilen çmarlar Beşiktaşla Ortaköy arasına 400 tane çınar fidanı dikilmiştir. Heybeliadada da evvelce yanmış olan çamların bulunduğu sahaya 1200 çam fidanının dikilmesi için çukurlar kazılmıştır. 0 Rötar yapan gemiler Geçenki fırtınanın vapur seferlerinde tevlid ettiği intizamsızlık hâlâ devam etmektedir. Bir hafta evvel beklenen Karadeniz vapuru dün öğleyin gelmiştir. Tan vapuru da dün limana gelmiştir. fırtına yüzünden rötarlı bulunan Dumlupınar vapuru dün sabah limana girmiştir. Denizyolları idaresi dünkü Mersin postasını yaptırmak için vapur bulamamıştır. Dumlupınar vapuru Mersine bir ilâve seferi yapacaktır. Şehrimizde tanınmış bir doktorun henüz lisede talebe olan oğlu ile bir arkadaşı sinema yıldızlığına merak etmişler, Amerikaya gitmek üzere evlerinden ayrılmışlardır. İki çocuğun Hatay yolile Beyruta gidip oradan Amerikaya geçmek istedikleri anlaşılmıştır. Çocukların geri çevrilmesi için emir verilmiştfr. Sinema yıldızlığına heveslenen çocuklar Îngilterede yapılmakta olan harb gemilerimizin süratle ikmal edilerek yaz içinde donanmaya iltihaklarının temini takarrür etmistir. îngilterede yapılmakta olan harb gemilerimiz Bükreş Beiediyesine bağlı müessese • leri tetkik etmek üzere Belediye İmar şubesi mühendislerinden Rükneddin, Rumanyaya gitmiştir. ŞEHİR İŞLERİ Bükreş Belediye müesseselerini tetkik için... Doğru Değii mi? Belediye bütçesi ve Şehir Meclisi Şubatın birinci günü toplanacak olan Şehir Meclisi için hazırlanan davetnameler azaya gönderilmiştir. Belediye muha sebesi bu hafta zarfmda yeni sene bütçesini hazırlıyarak meclise verecektir. Nafıa Vekâleti, İstanbul Ankara yolunu kısaltacak olan ikinci tren yolunun etüd işini 15 şubata kadar eksiltmeye koymuştur. Bu yol, Arifiye Adapazarı hattının bir noktasından başlayarak Hendek Düzce Bolu Gerededen Ismetpasa istasyonıfna varaaaktı*. Nafıa Vekâleti, yolun süratle inşasına aid tedbirleri almıştır. Bayramı geçirmek üzere Ankaradan şehrimize gelmiş olan müdür ve memurlar, dünkü trenlerle tekrar Ankaraya dönmüşlerdir. Bu sebeble trenler çok kalabalık olmuştur. Yeni Istanbul Ankara yolunun etüdü Avrupadaki harb ve yeni inşaat Nafıa Vekâletinde Kurulan bîr komisyon mühim kararlar verdi Avrupadaki harb vaziyeti sebebile ıhale edilmiş inşaat işleri için alınacak tedbirleri düşünmek üzere Başvekâletin tensibile Ankarada Nafıa Vekâletinde bir komisyon teşekkül etmiştir. Komisyon bazı kararlar almıştır. Bunları bildiriyoruz: 1. Almanya ile olan ticaret anlaşması, 31 ağustos 1939 da münkazi olduğundan muhtelif devlet dairelerinin Almanyadaki firmalarla yapmış olduklan mukavelelerden münbais taahhüdler ifa çdilemiyecek hale gelmiş, bundan dolayl memleketin ihtiyacı olan malzeme ithal edilememekte bulunmuştur. Bu eşyanm getirilmesi Almanya ile ticaret münasebetlerinin tanzimine vabestedir. 2. İhale edilmiş olan işlerin proje ve şartnamelerinde teknik ve mütehassıs komisyonlar marifetile tetkikat yaptırılmak suretile Avrupadan gelecek malzeme yerine yerli malzemenin ikamesini temin edecek şekilde ve usulü dairesinde tadilât yaptırılarak, iş, tadilât dairesinde bitirilecektir. 3. Avrupadan zarurî olarak getirtilmesi lâzım gelen ve yerine yenisinin ikamesi mümkün olmıyan kalorifer, elektrik ve sıhhî tesisat malzemesinin bir müddet yerlerini boş bırakmak lâzımdır. Başvekâlet, dünya vaziyetinin bugünkü haline bakılarak imar faaliyetlerinin durdurulmamasını, çizilen program dairesinde imar faaliyetine devam etmek lâzım geldiğini alâkadarlara bildirmiştir. Yeni şehir hastanesi hakkındaki itirazlar varid değil! Bir gazete, Vilâyetin, Mecidiyeköyün3e yaptırmak istediği bin yataklı hasta nenin büyük bir binada toplu olarak inşasına itiraz etmiş, paviyon halindeki insaatın gerek hava tarruzuna karşı mü dafaa noktasından, gerekse diğer seboblerden daha muvafık olacağı mütaleasında bulunmuştur. Belediye *bu hususta mütehassıs Valter'in mütaleasını sormuştur. İtirazlar gayrivarid görülmekte. tek binanın ta arruzuna karşı daha ziyade kabili müdafaa olduğu bildirilmektedir. Yeni binanrn yemekhane, çamaşırhane ve saire gibi servise müteallik bütün mahalleri binanın üst katında olacak, alt kısım hfstane ko&uslarını ihtiva edecektir. Bu sene fazla miktarda karga görül müstür. Kartalda beş bin, Çekmecede de ? 1 0 karera itlâf edilmiştir. Ankaraya dönenler Ticaret Vekâleti teşkilâtlandırma mudurlugu Muharrem Feyzi TOGAY Ticaret Vekâleti Teşkilâtlandırma müdürlüğüne istanbul Ticaret müdürü Av ni Sahman tayin edilmiştir. Avni Sah man muvakkaten İstanbul Ticaret mii dürlüğü vazifesini de ifa edecektir. ttlâf edilen karjçalar Izmit avcılar kulübünün sürek avı Kurban Bayramı Işte sergiyi terkederken bunlan düşüBerberler cemiyeti heyeti umumiyesi nüyor, Akademiye girerken genc san'atkârların gözlerinde gördüğüm ümid ve diğer cemiyetler gibi, şubat ayında yapıkorku ile karışık parıltı benim de gözle lacaktır. Cemiyetin bu defaki kongresinin çok hararetli olacağı anlaşılmaktadır. rimde yanıyordu. Çünkü, evvelce büyük gürültülere sebeb Prof. ŞEKİB TUNÇ olan berberler mektebi meselesi yeni ve ehemmiyetli bir safhaya girmiş bulun maktadır. Bundan iki sene evvel yapılan kongrede berberler mektebi bir hayli gürültü lere yol açmış, nihayet cemiyetin mektebi devam ettirmesine karar verilmişti. Fakat, Maarif idaresi, berberler mektebinin devamı bekası için Berberler cemiyetini değil, mekteb müessislerini tanımaktadır. Maarif, cemiyete mektebin tekrar küsadı salâhiyetini vermemektedir. Halbuki, Sişhane yokuşunda yapılan kongre ile berber mektebinin yörütülmesi için cemiyetin her azasmdan ayda 25 kuruş alınmaktadır. İki senedenberi, evvelce olduğu eibi. aza, bu parayı vermekte, fakat mekteb kapalı kalmaktadır. Cemiyet de mekteb müessislerine bu tahsisatı vermek istememektedir. Berberler cemiyetinin heyeti umumiye içtimaı yaklaşırken Yeni tit> tohumlnk buiçdavlar Yesilköy Tohum Islah istasyonunda yetistirilen yeni tio tohumluk buedaylaT vilâyetin muhtelif yerlerine ekilmiştir. Catalcadan verilen malumata göre, bu tohumluklar vaktinden evvel neşvünema b»'lmakta. bire otuz mahsul vermektedir. Bilhassa kara kılrık. menta ve akova tesmivp edilen c'n«lerinin ekmeği gayet lezzetlidir. Cencelköyünde oturan fmdık ve fıstık satmakla meş?ul <^=»kır namındaki sahıs, virmi RÜn evvel elbisfsiz sokaea fırlamış, kend'oin! tak'b eden V)p^"inin de elmden kurtularpk süuru muhtel bir h^lrle kacıo CTİtmJsti. Taharriyata raŞmen f^akır, hSlâ îzmit (Hususî) Her sene olduğu gibi b"u sene de İzmit Avcılık ve Atıcılık bulunamamıştır. kulübü, ilk sürek avmı Derincenin Amnrnr»7 tçr vpt barlıdere, Çene dağı ve Çınarhdere ci varında yapmışlar ve dört domuz itlâf «Atılay» m tecrübesi etmişlerdir. Krop fabrikası tarafından Halicde inGönderdiğim resim, avcılan bir arada şa edilmiş olan iki denizaltı gemisinden göstermektedir. Atılayın makine ve teçhizatı ikmal edilmiştir. Türk ve Alman denizcileri, dün müştereken bu geminin Marmarada tecrübelerini yapmışlardır. Atılayın tecrübeAvrupadan gelen yolcuların anlattıkleri ikmal edildikten sonra Yıldırayın tec larına göre, Balkanlarda şiddeth" soğuk rübeleri başlıyacak, bu iki denizaltı ge Iar hüküm sürmektedir. misi de Türk filosuna dahil olacaktır. ADün sabahki konvansiyonel trenile tılaya bir müddet sonra Halicde merasim şehrimize gelen dokuz kişilik bir muhacir le sancak çekilecektir. kafilesi, Manastır civarında yolların kapanması üzerine tam üç gün karlar ara KÜLTÜR tSLERl sında bekleştikten sonra, askerî kuvvetDers zamanlarında dışarıda lerin ve amele taburlarının yardımile yollarm açılabildiğini söylemiştir. vakit geçiren talebeler Balkanların birçok köyleri arasında irDers zamanında dışarıda vakit geçiren tibat kesilmiş ve on beş kadar yolcu kurttalebelerin takibine devam edilecektir. lar tarafından hücuma uğrayarak parçaBazı talebe yurdlarında, bazı talebelerin Ianmıştır. kâğıd ve tavla gibi oyunlarla vakit geçirSemplon ekspresi, Yugoslav toprak dikleri haber ahnmıştır. Maarif müdürlüğü larında üç saat kadar bekletildikten sonbu mesele ile de yakmdan alâkadar ol ra, dün sabah saat ona doğru şehrimize muştur. Talebelerin ders çalışmalarına eelebilmistir. mâni olduğu gibi ahlâkî vaziyetlerine de menfi tesirler yapan böyle münasebetsiz oyunlara müsaade eden yurdlar hakkında takibat yapılacaktır. Nüshası 5 kumştur. Çocuklara mahsus sinemalar tesisi için Ti ye tetkiklere devam edilmektedir. Haftanın muayyen günlerinde çalışacak olan bu si1450 Kr. 2700 Kr nemalarda gösterilecek ecnebi çocuk fi Senelik limleri türkçeleştirilecektir. Ayrıca mem Altı ayhk 750 » 1450 » leketimizde de millî, ahlâkî ve terbiyevî Uç ayhk 400 » 800 » filimler hazırlanacaktır, Bir ayhk 150 % Yoktur Kacıo ffittü Başvekâletin tamimi Mütevelli tayinine karar verilen ekalliyet vakıfları Ekalliyet vakıflarmı idare eden heyetler yerine tek mütevelli usulü kabul edilmişti. Evkaf idaresi tarafından bu mütevellilerin tayinine devam olunmaktadır. Yeniden mütevelli tayinine karar verilen ekalliyet vakıf ları şunlardır: Fındıklı Ermeni kilisesi mektebi ve mezarlığı, Burgazadası Ayayorgi manastırı, Büyükada erkek ve Heybeliada Rum yetimhaneleri, Kuzguncuk Ermeni kilisesi, Kartal Ermeni kilisesile mekteb ve mezarhğı, Kınalıada Panaiya Rum kilisesi ve Beykoz Rum kilisesi ve mezarlığı, Paşabahçe Rum kilisesi ve mezarlığı, Haydarpaşa Kadıköy ve havalisi Musevi Sinagogu mektebi ve mezarlığı, Burgazadası Kınalıada Hristos manastırı, Heybeliada Ayatiryada ve Paniya manastırı, Bü yükada Hristos manastırı, Büyükada Aya Nikola manastırı. Yapılan müracaatlerden, daha ziyade iyi mevkilerde bulunan vakıfların mütevellilikleri istendiği anlaşılmıştır. Bu mütevel'ilikler için önümüzdeki aybaşında imtihanlar açılacaktır Almanyadan kaçmağa muvaffak olan Çeklerden 48 kişilik bir kafile, dünkü Konvansiyonel trenile şehrimize gelmişlerdir. Bunlar, Suriye yolile Fransaya gidecek ve orada teşkil edilmekte olan Çek gönüllü alaylarına yazılacaklardır. Balkanlarda şiddetli kış Valiler eser tavsiye etmiyecekler Bayram yerlerinde dün eğlenen çocuklanmız Kurban bayramı bu sene oldukça haTeketsiz geçmiştir. Duçar olduğumuz büyük millî felâket dolayısile halk kitlesi arasmda bariz bir neş'esizlik göze çarp makta idi. Birinci ve ikinci günleri, havanın müsaid gitmesi yüzünden yavrular, bayramdan bir dereceye kadar istifade edebilmişlerdir. Muayyen bayram yerleri oldukça ka labalıktı. Mahalle aralarında talika arabalara kurularak, dolaşan çocuklara bu bayramda da rasgeliniyordu. Halkımızın mühim bir kı«mı, bayramda kestikleri kurbanlann etini ya bizzat felâketzedelere dağıtmış, yahut da, kavurma yapılmak üzere Halkevlerine teslim etmişlerdir. İstanbul ve Beyoğlu sinemalannda hep birden gösterilen Erzincan felâketzedelerine aid filim, büyük rağbet görmüştür. Bu yüzden sinemalar, hıncahmc kalaba lıktı. Bu sene, mutad hiiâfina bayram ziyaretlerinin de pek seyrekleştiği görülüyordu. Birçok kimseler, bayramı, kendi âlemlerinde geçirmeği tercih ettiklerinden ziyaretleri terketmislerdi. Üçüncü günü, hava lodosa çevirerek yağmur yağmaya başlaması üzerine, bayramın tadı büsbütün kaçmıştır. Dün, bayramın son günü olmasına rağmen sokaklar nispeten tenha idi. Dahiliye Vekâletinden gönderilen bir emirde valilerin mülhakata gazete ve eser tavsiye etmemeleri lüzumu bildirilmiştir. Türk Filistin ticaret muahedesi Kudüs 23 (a.a.) Kânunuevvel ba^ında akded'len Türk Flistin ticaret anlaşması üzerine iki memleket arasında ilk mübadele karar altına alınmış bulunmaktadır. Anlaşmalar Türkiyeden buğday ve Filistinden ziraat makineleri sevki hakkındadır. izmir (Hususî) İzmir Çocuk Esirgeme kurumunun 1939 yılı zarfmda yaptığı yardım faaliyeti şu şekilde hulâsa edilebilir: 1 1825 çocuğa 54071 kap sıcak yemek verilmiş ve bu uğurda ( 1 760) lira 42 kuruş para sarfedilmiştir. 753 çocuğa giyecek temin edilmiş ve bu uğurda (1095) lira 75 kuruş para sarfedilmiştir. Dispanserimizde 3346 hasta çocuk muayene ve tedavi edilerek ilâçları parasız temin edilmiş ve bu uğurda (900) lira para sarfedilmiştir. Dikili zelzele felâketzedelerin çocuk Iarına (198) parça kumaş ve giyecek eşya gönderilmiştir. Çok çocuklu on beş aileye (122) parca giyecek eşya verilmiştir. İzmir Çocuk Esirgeme kurumunun faaliyeti CUMHURİYET Şehrimize gelen Çekler Abone şeraiti { f ^

Bu sayıdan diğer sayfalar: