6 Şubat 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

6 Şubat 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET lkî gün üstüste sabahlan kesif bir sis geçiren lstanbul dün sabaha karşı şim diye kadar görülmemiş bir sisle karşılaşmıştır. Beyoğlunda «Degüstasyon» da buluş evlenme dolayısile önümüzdeki şu iki üç Sis, dün gece sabah dörtte lodos tatular. Ikisi de şık ve temiz giyinmişlerdi. ay içinde dört beş bin lira kadar bir masTÜKKIYE KADYODİFÜZYON POSTAUVKI rafından gelerek bütün şehrin üzerini, Yakaları enselerinden geriye düşen ve rafım olacak.. Bin lirayı Ulviyeye ayırırDalga azanlagn: Boğazı ve Halici kaplamış ve sabahleyın Türklye Badyosa 1648 m. 182 Kc/s. 120 Kw. omuzları fazla bombeli ceketleri, yürii sam, öteki işlerim yarım kalacak.. Bir de, Şirketi Hayriye, Akay ve Halic vapurlan Ankara » T. A. P. 31.70 m. 9465 Kc/s. 20 Kw. dükleri zaman sağa sola sallanarak rüz öteden beriden bazı rivayetler kulağıma hareket edememişlerdir. Sis bütün kesa12,30 Program ve memleket saat ayan, gâr yapan pantalonları vardı. Yanlarında çalındı. Eş dost eksik olmasınlar, hemen fetile gündüz saat 10 a kadar devam et12,35 Ajarus ve meteoroloji haberleri, 12,50 konuştuklarına kulak misafiri olarak kim fısladılar: «Budalalık etme, dediler, Ul miş, ancak öğleye doğru şehir açılmışTürk müziği. Çalanlar: Vecihe, Reşad Eseyi istemiyorlardı. Yerlerini içeri tarafa viye senden koparıp artırdığı paralarla tır. rer, Ruşen Kam, Cevdet Kozan. Okuyan: yakın bir köşeye naklettiler. bir ev almak isteyor!.. Anlaşılıyor ki hiç Muzaffer Iltar. 1 Huseyni peşrevl. 2 Şehrimiz üzerinde ender görülen bu sis Suphi Ziya Hüseynî şarki: (Feryad ediBira kadehlerile, kavrulmuş patates ta de muhtac bir halde değil.. O hızla, yarısı ten sokaklarda beş metreden ilerisini /âyor) 3 Bimen Şen Hüseyni şarkı: (Bahbakları yavaş yavaş boşaldıkça muhabbet yeter, diye düşündüm. Doğrusu beş, yüz Holivud'dan yazılıyor: zıh olarak görmek mümkün olmadığın çemde lâle de var) 4 Yusuf Hüseynî de koyulaşa koyulaşa kıvammı buluyor lira tam iyidir. Avıupada harb başladığı zaman bü dan Seyrüsefer her türlü vesaiti nakliye şarkı: (Saçm bükümleri) 5 Refik Fersandu. Rıdvan, guçbelâ Galatasarayı bitir Anlattıklan gibiyse pek muvafık.. kazalarına mâni olmak için otomobille tün Amerikayı ve bu arada yeni dün>a Hüseynî türkü: (Bir kaçı birleşerek köyün dikten sonra «Türkofis» e girmiş, Anka Fakat sen öyle elâlemin söylediklerine rin ağır gitmesini ve fener yakmalarını sinema merkezini de büyük bir endişe isyiğidlerinden) 6 Reşad Erer Keman taktilâ etmişti. Amerikalıîar, Amerikanın da rada biraz para birıktirmiş, sonra da pek kulak asma.. Eğer dostça ayrılmazsa mecburî kılmıştır. simi. 7 Dört köy türküsü. 13,30 14,00 mücadeleye iştirak etmesinden korkuyormüteahhıdliğe başlamıştı. Nafiz talihsiz, nız sonra ileride başına belâ getirir, kaMüzik: Karısık hafif müzik (Pl.) 18,00 ProgDenizde sisin devamı müddetince du lar, Holivud"daki filim amilleri ise, mügadirden gadre uğramış, herkesin nabzına rınla bozuşursun!. ram ve memleket saat ayan, 18,05 Müzik: Bir konserto (Pl.) 18,40 Konuşma (Çiftçinin göre su veremedıği için bir türlii meziyet Merak etme, bir şey olmaz.. Bu ka ran seyrüsefer ancak saat 10 da başla esseselerinde çalışmakta olan Ingiliz arsaati) 18,55 Serbest saat, 19,10 Memleket lerini gösterememiş, masrafile kazancını dar ince eleyip sık dokumaya kalkarsak mıştır. Adalardan, Kadıköy ve Haydar tistlerinin silâh altına çağırılması ihtimapaşadan ilk vapur saat 1 1 de, Boğazdan lini düşünerek titriyorlardı. Çünkü onlar saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri, ucuca getirememiş, nihayet küçük bir bırakmaya karar vermekten bile insanın ilk vapur 1 0 da gelebilmiştir. Sis bilhassa tarafından çevrilmekte olan filimler ya19,30 Türk müziği: Ankara Radyosu Kadın maaşla bankalardan birine yerleşmiş mii gözü yılar! Kadıköy ve Sarayburnu açıklarında ke rım kalacak ve bu uğurda yapılmış olan Küme heyeti. İdare eden: Mes'ud Cerrnl. tevazı bir delıkanlı idi. 20,15 Konuşma (İktısad ve hukuk saati) sifti. milyonlarca masraf havaya gidecekti. Rıdvan, derdliydi. Nafizle görüşüp Aradan on beş gün geçmişti. Tramvay20,30 Türk müziği: Fasıl heyeti. 21,15 KonKaradeniz Boğazı haricinde de vaziyet İlk iki ay zarfında korktukları başlarıbiraz içini boşaltmak, ondan bazı nasi da karşılaştılar. Nafiz gripe tutulmuş, evser takdimi: Halil Bedii Yönetken. Müzik: hatler almak istiyordu. Çiinkü Nafiz, ha den dışan çıkamamış, Rıdvan da bir türlü ayni olduğundan öğle üzeri gelmesi bek na geldi. İngiliz «an'atkârlarından David Radyo orkestrası (Şef: Hasan Ferid Alnar)' 22.15 Memleket saat ayarı, ajans haberleri; yatın binbir kahrını göre göre yaman bir vakit bulup ona uğrayamamış, görüşeme lenen lzmir vapuru akşam gelmiş, Mu Niven, Richard ..,een ve Fransız aktörziraat, esham tahvilât, kambiyo nukud fılozof kesilmişti. Her yaraya merhem, mişlerdi. Rıdvan, nişan merasimini anlat danyaya 9,30 da hareketi lâzım gelen lerinden Charles Boyer askerî vazifeler Marakas 11,30 da, Sus 8,15 yerine 10 deruhde etmek üzere memleketlerine celborsası (fiat). 22,35 Müzik: Opera aryalan her hastahğa deva bulurdu. Kendisine de tı. Nikâh için kâğıdlar da asılmıştı. Fakat da hareket edebilmiştir. Karabigadan gel bolundular. (Pk) 23,00 Müzik: Cazband (Pl.) 23,25 23,30 iyi bir yol gösterip müşkülünü halledece Nafizin merak ettiği nokta başka idi: mesi beklenen Seyyar 6,30 da gelecekken Yarmki Droeram ve kapanıs. Cary Grant, Leslie Hovvard, John Loği muhakkaktı. Nasıl, diyordu, Ulviye ile beş yüze gelememiş, Ülgen Bandırmadan saat 6 der, Briane Aherne, Laurence Olivier, Rıdvanın ihtiyar annesi, ölmeden oğlu sulh olabildin mi? da beklenirken 8,30 da gelmiştir. )harles Maughton da hazırlandılar. Halk Opereti nnn mürüvvetini görmek istemişti. Bir Sorma, Nafizciğim halimi.. Daha orCharles Boyer bir müddet sonra kendi Köprü gene açılamadı Bu akşam saat 21 de bakıma bunda içlenecek, endişe edilecek tada nikâh ve düğün yokken sonsuz bir yaşındakilerin bırakılmış olması neticesi Richard Green LA MASKOT birşey yoktu. Fakat iş öyle dışandan hü masrafa battım. Hazırı bitirdim, gırtlağıSis dolayısile iki sabahtır açılamıyan tekrar Amerikaya döndü geldi. Ingüterekiim verilecek gibi değildi. Genc adam ma kadar borclandım. Ulviyeye nereden kcprüler dün sabah da açılamamıştır. BeUğurlu kız yan etti. Yalnız Eırol Flynn henüz muiki senedir beraber yaşadığı Ulviyeyi ne beş yüz lira bulup vereceğim.. Bari şöyle Iediye bunun için bu gece saat 3 te köp de ise ancak on dokuzla yirmi iki yaş aBüyük Operet rasında bulunanlar silâh altına alındığı amelesi tamam olmamış olduğu için onun yapacaktı? iki üç yüz liraya tek taşlı bir yüzük, ya rüyü açacaktır. 3 Perde için Richard Green de Charles Boyer'nin vaziyeti biraz şüpheliydi. Tanıdığı avukatlardan birinin yazıha hud bir çift küpe alayım, diye düşündüm. Müzik: Odreau akıbetine maruz kaldı ve diğerlerinin de Geceki sis Fakat bu gün vaziyet • yukanda da nesinde kâtıbe iken kızı ayartmış, yerin Ağzını aradım, razı oalacak gibi görünülngiltereye davete hacet görülmedi. ÇünSis dün gece saat 20 den itibaren tek kü bunlar alelâde erlerdi. Halbuki David keydettiğimiz veçhile tamamen aydm den etmiş, «Sıraserviler» de küçük, şirin yor. Y A R I N Ki Ianmıştır. Ingilterede yeni sınıflar silâh bir apartımana kapatmıştı. Gözü tok, fe Vallahi çok iyi kızmış Rıdvancı rar başlamış ve sis düdükleri harekete Niven ihtiyat zabitiydi. Onun için bu gün altına alınmadıkça Amerikadaki ingiliz Matinelerden itibaren dakâr, vefalı bir kadındı. Onu şimdi bir ğım.. Ben olaydım böylesini kabil değil getirilmiştir. İngiliz ordusunda subay üniformasile va artistlerinden hiç birinin askere gitmesine den başından silkip atmaya vicdanı razı bırakıp da evlenemezdim. zife görmekte devam ediyor. ihtimal yoktur. Filim amilleri de artık taolmuyordu. Ayrılırken ona hiç olmazsa Ne yapayım yavrum, annem her İki esrar satıcısı yakalandı Aslen ingiliz olduklan halde Amerikan mamen emin ve müsterfhtirler. bir iyilık etmesi lâzımdı. Nafize bunu da saat her dakika dırdır başımın etini yiyor. SINEMASI •^ Wallace Beery yeni bir küçük kızı Zabıta, dün iki esrar satıcısını suç üs tebaasına geçmiş artistler de asker olup nışacaktı. Rıdvan, garsona biralan taze Birşey değil, birkaç parça dükkân, han Fox 2 0 Centurl filim şırketinin olmıyacakları hakkında tereddüde düş daha evlâdlık edinmiştir. Bu kızcağız ilk tünde yakalamıştır. lemesini söyledikten sonra: var.. Onlardan beni mahrum ediverirse müşlerdi. Bunlann arasında George evlâdlığı Carol Ann'dan yaşça daha kü1940 senesi super filmi Bunlardan biri, Hasköyde kömürcü Brent, Victor Mac Laglen, Ray Milland Nafiz yavrum, dedi, bu işe bir çare ortada sipsivri kalırım. çüktür. lük yapan Kâmildir. Kâmilin, bazı kimse ve Claud Rains vardılar. Holivud'daki bulsan bulsan sen bulursun.. Biliyorsun Doğru, hakkın var.. jt Müteveffa Rudolph Valentino'nun lere esrar sattığı haber alınmış ve alınan ngiliz konsoloshanesi kendilerinin artık •*• annem beni evlendirmeğe kalktı. Ulviyeyi meşhur atı hâlâ sağdır. Bu hayvana «Flobir tertibatla Kâmil suç üstünde yakalanlngiltereye aid askerî mükellefiyetlerle rian» ismindeki filimde bir rol verilecekfeda etmek icab ediyor. Fakat ona karşı Uç gün sonra tesadüf Mahmudpaşada mıştır. hiç bir alâkaları kalmadığmı resmen be I tir. yapılması lâzım bir vicdan borcu var. oldu. Nafiz Rıdvanla selâmlaşır selâmlaşGalatada börekçi Ali adında biri de Hem de eşe dosta karşı haysiyetimi koru maz onu kolundan çekerek yokuştan yuesrar satarken yakalanmıştır. malı değil miyim? Vakıâ Ulviye öyle karıya sürüklemeğe çalıştı: kadın değildir ama, aklıma daha başka Gel gel, dedi, sen budaya budaya JTEŞEKKÜR şeyler de geliyor, bir gün karımla birlik iki yüze indirmiştin. Otuz lira da ben sana te iken bir rezalet çıkarması ihtimali de kazandırayım bari.. İşi yüz yetmişle bitiriOn dört senedenberi çekmekte oldumevcud.. Onun için dostça aynlmak, bi ver.. Daha ne istersin.. Çok talihli adam ğum mide rahatsızhğımm son günlerde raz para vererek kızın gönlünü hoş et mışsın doğrusu I. bütün şiddetile beni hırpalaması üzerine mek istiyorum. Ankaradan tstanbula gelerek tedavi çaRıdvan şaşkın şaşkın bakıyordu: Vallahi sen bilirsin, Rıdvan.. Amma da anlamamazlıktan geliyor relerini aradığım sırada tesadüfen AmeNafize ne sorulsa ilk cevabı mutlaka sun yahu.. Ne çabuk unuttun.. Tramvay rikadan avdet eden operatör Fahri AreBeşiktaş S U A D P A R K sinemasında ^ ^ " ^ bu olurdu. O beylık cümle ile düşünmek da görüştüğümüz gün Ulviyeye iki yüz, lin bence malum olan hazakat ve şöhreti için vakit kazanır, muhatabının ruhî hale üç yüz liralık bir küpe yahud yüzük alaca asilânesine sığındım. Gloria StuvartMlckael VVhalen tini derınden derine tetkik etmeğe fırsat ğını söylememiş miydin? Şimdi BedssAmerikan bankalarımn paralarını Menhus marazın bu ihtiyar yaşımda bulurdu. Nafizin bu huyunu pek iyi bilen taşıyan zırhlı otomobillerile ffangstevlid ettiği bircok mühim mecakii de Jean Onbln ve Mlrellle Balln TUrkçe SÖzlU Rıdvan tabii ümidini kesmedi. Sualini, yüz yetmiş lira fiat koymuşlar. Haydi bi hiçe sayarak Cerrahpaşa fakültesinde yapterler arasında geçen müthiş Seanslar 7 de Cezair Batakhaneleri 2,30 ve 8,30 da 2 filim bi irdeo I d^aha vazıh bir şekle sokarak ve biraz da raz hızlı yürüyelim.. Açıkgözler eksik de mış olduğu gayet üstadane bir ameliyat mücadele ve dehşet filmi ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ Telefon : 43143 sitem ederek tekrarladı: ğil; çabucak kapatıverirler. neticesinde beni taze hayatıma kavuştu Oğlum, niçin kendini böyle dirhem Tuhaf şey.. Rıdvan çok lâkayd görünü ran operatör müşarünileyhle gerek amedirhem satarsın. Sade ben değil, bir çok yordu. Bir iki dakika daha sustuktan son liyatta ve gerek sonradan benimle candan arkadaşlarımız başlan sıkıda oldu mu ra lutfen mubarek ağzını açtı: alâkadar olan değerli asistan arkadaşlagelir, sana akıl danışırlar. Sen de önce Nafile zahmet etme Nafiz, dedi, ben rına kalbî minnettarlığımın izhan için muhakkak böyle sudan bir iki lâkırdı ile işi hallettim. Geçen salı günü akşamı Ul muhterem gazetenizin tavassutunu rica atlatmak istersin. Ne dersin Ulviyeye bin viye ile beraber Maksime gitmiştik. Zâ ederim. lira versem a*mı olur? Emekli süvari yüzbaşı hir, artık benden tamamile ümidini kesHasan Erdoğmuş Bana kalırsa Rıdvan para az değil miş olacak ki orada oturduğumuz müddir. Fakat Ulviye, senden ayrılmaya bu detçe masa komşumuz kır saçlı birine parayı tercih eder mi, etmez mi, orası baktı durdu. Bunu vesile yaptım, mükemTarihin en yakın ve en heyacanlı • şüphelidir. Yoksa hayatına yeni bir cere mel bir kavga ettik. O vakittenberi de vak'ası olan.. Rus Avusturya har | yan verinceye kadar bu para ile idare gözükmedi. Eşyalarını da ben evde yokbinin en şiddetli günlerinde yaşaolur, gider. ken gelmiş almış.. Ne ise bu meseleyi de nan büyük bir aşkın rotnanı Esas kararlaştırıldıktan sonra mükâle kazasız, belâsız savuşturdum, anladın mı me dallanıp budaklanacak, tafsilâta giri yavrum.. şilecekti. Fakat ansızın içeriye giren iki Şaşırmak sırası bu sefer Nafize gelmişarkadaş yanlarına yaklaşınca müzakereye ti. Bir an arkadaşınm yüzüne bön bön En büyük Fransız dehakâr artisti devam edemediler. baktıktan sonra kendini topladı: #** Eyvah, dedi, bu işte gene ben yanFransızca sözlil Bir hafta sonra idi. Nafiz bankanın işi dım.. ilk defa olaıak beraber oynadığı HOLLYWOOD yıldızları kraliçesi için Ankaraya gitmişti. Dönüşte Haydar Neye sen yandın, anlayamadım.. paşadan vapura bindi. Hususî mevkide Neye olacak.. Ulviyeyi şöyle hür Kudıetile canlı bir tatih .. Rıdvana rasladı. metlice bir hediye ile çırak çıkaracakYıkılmaz bir kale oldu. E, dedi, seni görmeyeli vaziyette bir sın, ben de kabulleneceğim, diye ümid Günlerdenberi tekmıl lstanbul bu değişiklik var mı? Izdivac meselesi ne ediyordum. Heyhat, onda da talihim ile beraber yatattıkları emsalsiz bir güzellikteki san'at güneşini görmek için oldu? yâr olmadı! Annem dün söz kesmiş.. NURİ REFIK Âlâ.. Uğurlu kademli olsun.. Bir müddet ensesini kaşır gibi yaptı, Koşuyor. DOGUM düşündü ve ilâve etti: Programa ilâve: Ha.. Sahi.. Ulviye ile ne yaptın? Fabrika ve Havuzlar müdürü ŞemsedPerestış ettiği bütün ıhtiıas ve saadetleri tanıdığı kadının izdivac rabıtalan 1 • Dunyanın gözü kulağı Bin lirayı bayıldın mı? din Sinolun bir oğlu dünyaya gelmıştir. Paramunt Jurnal mÜnasebetile ayrı kalmış b r erkeğın şayanı hayret aşk romanı. Henüz vermedim.. Daha doğrusu Ebeveynini tebrik eder, yavnrya uzun 2 Renkli Mıkı WaltDisney~ Yarın akşam için yerlerinizi evvelden aldırınız. Tel: 42851 veremedim Nafizciğim.. Ölçtüm, biçtim, ömürler dileriz. Ayrılık hediyesi Sis devam ediyor RADVO Holivudda endişe zail oldu Bagunkü program ") Askere aluntalanndan korknlan birçok İıtgiIL artistleri Anerikan sinema raerkezinde kaldılar. Filia çevirmekte devara ediyorlar ALKAZAR Sehvet Kurban Cezair Batakhaneleri ğ Bağdad Bülbülü I FLORENCE RICE Görünmeyen Cani [ ESİR ^ Robert Taylor TUCCARLARI Yakında İPEK'te WALLACE BERRY OTEL EMPERYAL BOVER DUNNE Sü CHARIESJRENE ER SİNE YARIN AKŞAM ASI ısa Miranda Ray Millan'ın CHARLES BOYER'in İRENE DUNNE c LALE sinemasına SABAHSIZ BİR ASK GECESi Tefrika No. 18 Fakat beş dakikadan fazla meşgul olamadım. Şişin batıp çıktığı her delikle, Selim Sekban Beyin müstehzi tebessümü açılıyor. Kar topu muharebesinde mağlub ettiğim bu muamma adamın, bu yenilişe bile galebe manası verecek kadar mağrur oiduğuna şüphe yok. Yün ceketimi örerken hayal gözile gördüğüm bu manzaranın, yarın canlısile karşılaşacağım. Bunu düşündükçe, elimdeki işe devam . edemiyorum. Göz kapaklarımm kenarmda bir ıslaklık var. Ağlayor muyum? Evet, ağlayorum. Peki ama, neden? Selim Sekban Beyin kar topu sağnağı altmda, yerlerde yuvarlanışı beni o zaman güldürmüştü. şimdi niçin ağlatıyor? Son aylarda, yahud son günlerde sinirlerim fazla zayıfladı. Vara, yoğa, içimden ağlama arzusu geliyor. Orgüyü bir tarafa bıraktım, avunmak İçin biraz dışarıyı seyretmek istedim. Fencereden bahçeye bakıyorum. Kar, sabahtanberi, hep ayni şekilde, lâpa lâpa yağıyor. Gözlerim, Selim Sekban Beyle benim, yerdeki karlar üzerin Nakleden: HAMDI VAR06LU cerenin önünde kalmak isteyorum... Akşam yemeğine de inmedim. Büyük annem, merak etmiş, geldi. Beni yatakta zannettiği halde pencere önünde bulunca, aldığı derin nefesten, memnun olduğunu anladım. Bilse ki, ben, kendi hesabıma, yatakta olmayı tercih ederdim. Yatakta ve hasta olmayı... Hiç değilse, yatağımdar, de bıraktığımız derin izleri aradı. Koşu çıkmamak, aşağı inmemek benim elimde şup birbirimizi kovaladığımız yerlerdeki olurdu. Selim Sekban Beyle karşı karjıayak izleri tamamile örtülmüş. Yalnız, ya gelmek cesaretini buluncaya kadar okar topu yapmak için var kuvvetimizle damdan dışarı adım atmazdım; buna da, kazdığımız noktalar, dalgalı görünüyor. hiç kimse bir şey söyleyemezdi. Yağan kar, bu derin çukurları henüz taHalbuki şimdi öyle mi? En çok, yarın mamile örtememiş. Bu şekilde yağmaya sabaha kadar burada kapalı oturabilirim. devam ederse, yarın sabah, bu izlerin hiç Yarın, aşağı inmek, evvelâ nezaket mebirisinden eser kalmıyacak. selesi. Aramızda, dargınlığı davet eden Bahçeye baktıkça, sabahki sahneyi ha hiç bir şey olmamış gibi davranmak lâ lırlamamak kabil değil. lnsafsızca savur zım. Esasen, Selim Sekban Beyin mutlaka duğnm kar toplarının, Selim Sekban Beyin dağlar kadar azametli vakarında bı darılmış olması da lâzım gelmez. Belki raktığı izler de ,acaba yarın sabaha ka bütün bu düşündüklerim vehimden ibaret. Belki muallimim, kar topu oyununda,r silinecek mi? Buna inanabilsem üzüntüm azalacak. daki mağlubiyetini, oyun biteT bitmez unuttu bile. Belki, beni kar topu oynaFakat inanamıyorum. *** maya çağırdığı zaman, aramızdaki soAkşama kadar pencerenin önünden ğukluğu gidermek arzusile hareket etmişayrılamadım. Kar, durmadan yağıyor. ti ve oyundan sonra, bu arzusunun yerine Şimdi, bütün izler örtüldü. Ağaclar, ta gelmiş olmasmdan dolayı memnundu. hammüllerinden çok fazla bir kar yükü Belki, ama, buna inanmak içimden altmda, şekillerini büsbütün kaybettiler. gelmiyor. Selim Sekban Bey böyle düOrtalık yavaş yavaş kararıyor... Beyaz şünseydi, büyük annem, beni yoklamabir karanlık. Lâmba yakmadan, yerim ğa geldiği zaman, muallimimden iki keliden kırruldamadan, sabaha kadar bu pen me ile olsun bahsetmez miydi? Geceyi, karlarla dolu beyaz kâbuslar Teşekkür ederim, biraz üşümüşüm, lerim, bu camid şeklin yüzünü hayalen içinde geçirdim. Mütemadiyen bölünen dedim. görüyordu. Tebessüm, çehre hatlanndaki kısacık uykuların içinde, kendimi kâh Selim Sekban, tebessümüne ayni de yerini, abus ifadelere bırakmış; gözlerdebahçede, kâh köşkün selâmlık tarafında, recede samimî bir nedamet çeşnisi verdi: ki samimiyet, mutad soğuk bakışlar karSelim Sekban Beyle kar topu oynarken Çok üzüldüm, diye ilâve etti; buna şısında kaybolmuştu. görüyordum. Fırlattığım kar topları, kar ben sebeb oldum. Siz hanım hanımcık Salondaki sessizlik gitgide artıyor, şımda, en alaycı tebessümile, kollarını evde oturacaktınız, ben sizi bahçeye çı maddileşiyor, ezici bir yük kadar ağırlakavuşturup duran Selim Sekbanın yan karttım.... şıyordu. şeffaf vücudünü delip geçiyor, çarpıp da Zarar yok Selim Bey, mühim bir Yarım saat, belki daha fazla, bu vaziğılmıyordu. Attığım her kar topundan şey değildi zaten, geçti... sonra, kulağımda, onun keskin bir kah Selim Sekban, yerine döndü. Ben, gü yette oturduk. Gözlerim, elimdeki şişuı kahası çmlıyordu. Sonra, Selim Sekba rül gürül yanan sobanın yanına bir kol nereye batıp çıktığını farkedemiyecek nın vücudü birdenbire ortadan kaybolu tuk çektim. Ne de olsa, başımı dik tuta kadar kararmış, başım dönmeğe başlayordu ve ben, kar toplamak için eğildi mıyordum. Beraber getirdiğim örgü ile mıştı. Selim Sekban Bey hâlâ ayni hareket s ğim yerden, avuçlarım bomboş doğrulu meşgul olmağa başladım. yordum. On dakika sonra, büyük annem, sa sizliği muhafaza ediyordu. Nihayet, her şeyi göze alarak başımı Sabaha kadar içinde çırpındığım kâ londan çıktı. Ben gelinceye kadar, misabuslardan, şakaklarım terli, vücudüm kl firi yalnız bırakmamak için yeıinden kaldırdım ve onun bulunduğu tarafa baktım. rık dökük uyandığım zaman, bir gün ev kalkmamış olduğu anlaşılıyordu. velki endişeleri, hiç eksilmeden, yüreğimO gittikten sonra, odada, ağır bir sü Itiraf ederim ki, hiç beklemediğim bir de aynen çarpar buldum. kut başladı. Sobada yanan odunların çı manzara ile karşılaştım. Selim Sekban Çare yok, aşağı inmek mecburiyetin tırdısından başka, bu sükutu hiç bir şey Bey, oturduğu koltuğa, yatar gibi iyice deydim. Odamla salon arasındaki mesa ihlâl etmiyordu. gömülmüş, gözlerini kapamıştı. İlk ba feyi yürüyünceye kadar çektiğim yürek Selim Sekban Bey, odaya girdiğim za kışta, uykuda zannederdiniz. Yüzünde, çarpıntısını tarif edemem. man beni, hiç beklemediğim güler bir benim tahayyül ettiğim mana yoktu. ÇizBüyük annemle Selim Sekban Bey sa yüzle karşılamış olmasına rağmen şimdi gileri sükun ve istirahat halindeydi. londaydılar. Ben içeri girince muallimim susuyor, büyük annem çıkar çıkmaz odaDoğrusunu söylemek lâzım gelirse bu ayağa kalktı, bana doğru yürüdü, elıni yı dolduran sıkıcı sessizliği gidermeğe te uyku taklidi benim üzerimde daha fena uzattı: şebbüs etmiyordu. bir tesir yaptı. Onu, adeta kasden bana Geçmiş olsun, Leylâ Hanım, dedi. Yüzüne bakamıyordum. Pencereden tevcih edilmiş bu derin lâkaydlık içinde Onun bu muamelesi bana cesaret ver giren, karlı, çiy aydınlık üzerindeki koyu di. Yüzüne baktım. Gülümsüyordu. Ve gölge şeklini yan gözle seziyordum. Hiç görmektense, bir karış suratla, pürazamet tebessümünde, ilk defa olarak, gurur ve kımıldamayan bu gölgede, cisimlenmiş ve müstehzi çehresile görmeği bin kere tercih ederdim. istihfaf yerine samimiyet vardı. tçim biıaz inadın ve öfkenin katılığı vardı. ferahlar gibi oldu: İArkast var) Elimdeki örgüden ayıramadığım göz

Bu sayıdan diğer sayfalar: