25 Mart 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

25 Mart 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

25 Mart İSÎO CUMHURİYET SON Kâdiseler arasında Dün Ren sahillerinde garib bir harb oldu! Almanlar beyannameler, oparlörlerle sulh taarruzuna geçtiler, Fransızların nihayet sabrı tükendi ve düşmanı yaylım ateşile susturdular! [Ba| taraf\ birinet ] Zaman kimin müttefikidir? üyük Harbde Almanyanuı müttefikleri vardı: Avusturya Macarittan, Türkiye, Bulgaristan. Hitler Almanyatı bugün eli silâh tutar bir müttefikten mahrum. Yalnız ekonomid ve politikada, Sovyetler Birliği, İtalya, bir kısım Balkan ve Uzakşark devletleri, ona açıkça veya elaltından yardım ediyorlar. Büyük Harbde Frantanın ve tngilterenin de 27 müttefiki vardı: Başta Rucya, J* ponya, ttalya, Amerika, bugünkü bitaraf lar.n ve gayrimuhariblerin çoğu. Şimd Fransa da, Ingiltere de, harbin bugünkv halinde yalnız birbirlerine tutunarak döğüşmeğe mahkum. Bitarafların bu ateşe sürüklenmeleri ümidi kesildiği gündenberi, ortada adı geÇen, topraktız, hükumetsiz, ordusuz, *ilâhsız, şekiltiz, buudsuz, başnz, sonsuz renksiz bir müttefik var: Zaman! İki muharib taraf da onun müttefiki olmakla oğünüyor. «Zaman bizimle beraber. Zaman bizim dostumuz, zaman bizim müttefikimiz.» Kimdir bu şanlı müttefik? Allah gîbi kader gibi, yeri, yurdu, silâhı, ordusu, biçirni ve maddesi olmadığı halde, göze görünmeden, eşyaya, mevcudlara ve hâdiselcre diledigi cereyaru vermek iradesin nereden alıyor? Sonra, iki muharib tarafın da hergün dostluğile öğündüğü bu şanlı müttefik, hakikatte kimin müttefikidir? Zaman, bir hâdise ile peşisıra gelen hâdise arasındaki müddetin adıdır. Kend başına, mutlak ve mücerred, onun hiç bir değeri yok. Bazan kualmatı, bazan da uzamaıı onu insana kazanduır. Bir sür'at yarı^ında zamanı kısaltan taraf, bir mukavemet yarışında zamanı uzatan taraf biı inci gelir. Sür'at yarışında zafer, zamanı kısaltan atikliğe ve çevikliğe, mukavemet yarışında zafer, zamanı uzatan sabıra ve tahammüle nasib oluyor. Sür'at harbinde zaman atiğin, mukavemet harbinde zaman sabırlının müttefikidir. Bugün bir sür'at harbinde miyiz, mukavemet harbinde mi? Rivayet muhtelif. Kimine göre Almanya sür'at, müttefikler mukavemet harbi yapmağa mecbur; kimine göre iki taraf da sür'at, kimine göre iki taraf da mukavemet harbi yapmağa mecbur. Alman plâru renk vermiyor. Hitler'in nasıl bir hesabla bu işe girdiğini bilmiyoruz. Fakat tngilterede ve Fransada, Uberal demokrasi an'anesile, gazetelerin hükumete karşı aldıklan vaziyetten anüyoruz ki bu iki memlekette de efkân umumiye sür'at harbi, hükumetler mukavemet harbi taraftarıdır. Daladier kabinesini bu ihtilâf düşürdü. Zayıf bir ekseriyetle iş başına gelen Reynaud kabinesinin önünde çıkan gazete münakaşalan da bundan. Hiç şüphesiz Fransada, millet ve devlet, herkes «enerji» arayor. Fakat milletin enerjiden anladığı şey sür'attir, atikliktir, Çevikliktirj devletin enerjiden anladığı şey de mukavemettir, sabırdır, tahammüldür. Bu ihtilâfın pratik ifadesi de şu: Taarruz mu etsinler, müdafaa mı? Davransınlar mı, beklesinler mi ? Neye karar verileceğini göreceğiz. Dostlarımız hesabına sür'at harbinin de, mukavemet barbinin de en güzel ümîdlerini deviren bu tereddüdün bir an evvel sona ermiş olmasını dileriz. Çünkü sür'at harbinde de, mukavemet harbinde de Zaman, kararını vermekte gecikmiyenlerin müttefikidir. RUH SIHHATI Genc kızlarımızın Psikolojik âlemi Bugünün moral buhranj içinde en fazla müteessir olan müessese, şüphe yok ki, ailedlr. Genc kızlarımızın bu sıcak gayeye ileri şartlar içinde yetiştirilmesi ve yannki aile tesislerinin sağlam ve bilgili bir esaca rnalik bulunması, memleket davalarınm başta geln vazifelerindendir. Genc kızlarımızın psikolojik âlemine tahlilci bir nazarla bakanlar için orada tahteşşuura hapsedilmiş çeşidli malzemeyle karşılaşmak bir itiyad haline gelmiştir. Geri ve müstebid cemiyet Yazan: sisteminden ileri ve medenî tesislere doğ ru giderken bugünün genc kızlanna acı ve o nispette önernli bir takım hususiyetler yüklenmiş haldedir. Inkılâbın bütün bir intikal devresini omuzlannda taşıyan bugünün nesli, şüphe yok ki bir çok sahalarda intıbaksızlığın ve aksini bulmamış duyguların tesiri altındadır. Genc kızlarımızın en çok muhtac oldukları jey, cinsî terbiyelerinin eski, emniyetli ve inandırıcı bir sistem içinde nemalandırılmasıdır. Bunun pek noksan ve kifayetsiz şekilde yapıldığmı aile babalannm zihniyetile karşı karşıya bulunanlar pek güzel bilirler. Terbiyede ve yetişmedc korkuyu, bilgisizliği ve realitelere tamamen yabancı afakî hükümleri arka arkaya sıralayan baskı terbiyesinin pek acı neticelerile karşılaşıyoruz. Büluğ sinnine gelen genc kızlarımıza, cinsî sahalardaki tereddüdlerini giderecek öğrenilmesi za rurî bılgileri, samimt ve açık bir lisanla analarının bahis mevzuu yapmalannı bugün bütün terbiyeciler, bir ağızdan haykırnıaktadırlar. Büluğun fizyolojik zaruretlerini, cinsiyet meselelerinin mahrem ve örtülü taraflarını koyu yahud sisli bir cehaletle «enelerin sırtında sürükleyen genc kız kafileleri, erkek hilesinin çemberinc herşeydn fazla müsaiddir. Buhranlı köpüklü »enelerin irşada ve idareye her zamandan fazla muhtac olduğu basit hakikatlerdendir. Büluğ sinnine eren kızlann ilk sosyeteîere girişine garblılar büyük bir ehemmiyet atfederler. llim de bu sahadaki hassasiyeti, klinik delillerile bize göstermiştir: tsterilerin pek çoğu, paradoksal dediğimiz cinsiyet teşevvüşlerinin mühim bir kısmı. gizli melânkoliler ve ruh çöküntüleri, ileri senelerin büyük muvazenesizliklerine ve asabiyetlerine zemin hazırlayan esas sebebler, hep büluğ çağının sarsıntılanna meıbuttur. Bu hakikati evvelden bilen aile analarının genc kızlanna ve ciğerpaıclerine her ihtimali açık, samimî ve emniyetli bir lisanla anlatmasından daha tabii ne olabilir? Bugün, genc kız » genc erkek münasebeti. başlıbaşına bir mesele haline gelmiştir. Genc kızlanmızın şehirli dediğinıiz ve münevver kabul ettiğimiz kütlesi, erkeğe tam bir itimadsızlıkla bakmaktadır. Arkadaşlarının aldanma hikâyeleri, hilelerini ve iptidaî ihtiraslarının illetlerini hergün gördükleri erkek kütlelerin hoyratlığı, onları, mukabil cinse karşı mutlak bir inansızhk havasına boğmuştur. Genc kız için sevmek bir ihtiyacdır ve ruhî esaslarında mevcud hutusiyet itibarile tek bir erkeğe bağlanmak onlar için mutlak bir zaruret halindedir. Erkeklerin avare ve çeşidli kadına hayran ruhları, genc kız psikolojisinde mevcud olan bu ince hususiyetlere vâkıf bulunmadığı için, ihtiraslaının tesirile söyledikleri yalanların ve evirdikleri dolablann nasıl bir neticeye ereceğini tayin edemezler. Bir çok erkekr tanırım ki, genc kızlann en hassas ve en zayıf taraflarının bir aile teşküinden ibaret olduğunu bildikleri için, teshir silâhlarını, herşeyden evvel bu nezih köşelere tevcıh etmişlerdir. Kâinatı yeşil, dünyayı hulyalı görmeğe pek meyyal bir genc kız ruhu için bu kadar iptidaî ve hoyrat bir hıyanet evvelden nasıl sezilebilir? Erkeklerin iğfal ağına düşo düşe diıien, yahud bu acı hikâyeleri dinleye dineye şuurlaşan genc kızlık âlemi, erkeğe timadsız ve ürkek bir nazarla bakmakta amamen haklıdır. Yirminci asnn en büfaciası, hislerde doğurduğu anarşidir. Hisliliğin, şevkler ve mustarib tecrübeler neticesinde bir gün en katı hissizliklere istihalesindeki sebebleri, realitelerin bu hoyrat âleminde aramalıdır. Fakat bu manzara, her şeyden çok, kurulacak aileler noktasından tehlikelidir. Kızlarımızın bu itimadsız zihniyetleri, aile rabıtalannın esasını teşkil etmek zaruretinde bulunan sevgi ve mütekabil inana ziyadesüe müessir bulunmaktadır. Bugün hemen hiç bir genc kız, iyi idare edildiği müddetçe devam edebilecek de Doktor ğerde olan vefalı bir sevgiye inanmıyor... Bir fartı hassasiyet, bir müvazenesiz tezahür halinden kurtarılarak karşılıkh fedakârlıklarla derinleşen meşru bir rabıta şekline konulduğu müddetçe erkeklerin de bütün hayatlannda özledikleri şey, ayni sevgidir. Ne yazık ki, bu bariz hakikat, genc kızlarımız için fena telkinler yüzünden uzak ve hulyalı bir kıyafete sokulmuştur. Erkeklerin bekârhk âlemi içinde hergün yeni maceralarla zevkten sermest olduklannı sanan genc kızlanmızı, bu dehkanlılık hayatınm hakiki sahnelerile karşılaştırmak mümkün olsa, ruh sefaletlerindeki manzaradan ürkeceklerdir. Erkeklerimizin hepsi. ihtiras oyunlannın batün tecellileri içinde, mes'ud bir hayaü özleyorlar. Bu saadeti ararken onun esas unsurları olan genc kızların dostluğunu kaybetmeleri pek ziyade acıklıdır, Bugünün genc kızlan, herfeyden evvel, izdivaca hazırlanır şekilde yetiştiriliyorlar. Ve bu, pek tabiidir. Ancak bu terbiveyi verirken, baba ve anamn daimî himayesini ona duyurmak ve bütün bir hayatın ayni himaye ve sahabetle geçeceği zehabım genc kıza aşılamak büyük tehlikelerle çevrilidir. Spencer, bunun içindir ki çok seneler evvel, Self gouvernement dediğimiz «Kendi kendini idare» usulünün hararetli bir müdafii olmuştur. Bir çok genc kızlar biliyorum ki, izdivac yemişinın. bir gün ebeveyinleri tarafından ağızlanna sunulacağına yahud başka bİT tavassuta evlerindeki gergefleri başmdan atiyen gelin odasına çağınlacaklanna ınanmışlardır. Bu inanca hürmet göster mek elbette lâzımdır. Ancak, genc kızla rımızın kendi kendilerini idareye muktedir olmak sayesinde bir erkek üzerinde nüfuz sahibi olmasını mümkün kılacak hu"rosiyetlere göre hazırlanmasına büyük bi itina sarfetmek de icab eder. Bunun ih mali ve terbiye esaslarındaki bilgisizlik yüzünden genc kızlarımızdan pek çoğu nun kendi saadetlerini istihsalden mah rum kaldığı mutlak bir hakikat halinde dir. Bütün ümidini, genclik ve idealini se vebileceği bir adamla geçirileeek devamlı bir münasebete hasreden genc kızın bu gayeye erişecek zek& ve irade kaynakla rile teçhiz edilmiş olması pek lüzumludur Bugünün genc kizı, terbiyenin esasındak bu kaynaklardan ekseriyetle mahrum bı rakıldığı için ziyadesüe ıstırab çekmekte dir. Bunun içindir ki, bizim sosyetemizde yaşıyan bir erkek, genc kızlık alemine, garbdan ve belki bütün dünyadan fazla •aygı göstermek mecburiyetindedir. Kü çük bir ihtiras hamlesinin, bir genc kızı bay.r asağı devirebileceğini bilmek, vic dan hükümlerini dinlemek için kifaye eder. NALINA M1H1NA Saçmahyorlar! Iman radyosunu, her zaman değil; arasıra dinlerim. Bu radyonun küfürbazlığına hayret ederim. Son günlerde dinliyememiştim. Muhterem bir zat, 1 6 ve 18 mart münasebetile bu radyonun, Ingilizlere ve Türk gazetecilerine bir sürü ağır spzler söylediğini ve bu kadar galiz bir lişana tahammül edcmiyerek radyoyu kapattığını söyledi. 1 6 ve 18 martın Almanlan bu kadar heyecana ve gayrete getirmesi, hele tamamile Türklere aid olan bu iki hatıranın, senelerce sonra, Almanlan alâkadar etmesi pek garibdir. 18 mart 1915 te, gerçi Çanakkale istihkâmlannda bir avuc Alman askeri de vardı ama onlardan bir kısmı ateş açmağa bile cesaret edememişlerdi. Buna rağmen, Büyük HaTbde, bizim cephelerimizdeki her zaferi kendilerine ve her mağlubiyeti Türklere maleden Alman zabitleri, muharrirleri ve tarihçileri, I 8 mart zaferini de, mütekaid Alman amirallerile iki tabyemizdeki bir avuc Alman askerine atfederlerdi. Halbuki Çanakkalenin deniz ve kara cephelerini deki bütün zaferler, halis Türk zaferleri* dir. Orada kendilerile döğüştüğümuz dünkü düşmanlarımız ve bugünkü müttefiklerimiz bizim bu hakkımızı, harbder» sonraki eserlerinde, o zamanki müttefikleriraizden çok daha ziyade, tasdik etmişlerdir. Onlar. Çanakkalede, Almanlarm değil. Türklerin aslanlar gibi döğügtüğünü, hastanelere, hastane gemilerine asla ateş etmediğimizi ve bu zaferlerin Türk zaferi olduğunu daima yazmışlardır. Bu» nu, 1935 te, Hamburgdan Berline gelirken trende tanıştığım bir lngiliz gazetecisi de, bir defa daha, söylemişti. Bu gazeteci, bizzat Çanakkalede harbetmişti ve Türkleıle süngüleşen bütün İngilizler ve Fransızlar gibi, Türkün merdliğine ve civanmtrdliğine o da hayrandı. 1 6 maTta gelince, 20 yıl önce vukua gc« len bu hâdise, bütün acılığına rağmen, millî mücadeleyi alevlendiren, sinirlerimızi çelikleştiren vak'alardan biri olmuştur. O zaman lngilizlerle dost değil, düşman» dık. Halbuki dost ve müttefikimiz Almanlar, 1918 de Gürcistandaki ihtiraslannı tatmin etmek için, orada bizimle muharebe etmekten bile çekinmemişlerdi. O musad«mede akan Türk kanlanna, her halde 16 martta, Şehzadebaşındaki şehid Mehmedciklerden daha fazla acımak lâzım gelir; çünkü bir düşmamn değil, bir müttefikin kurşunlarına hedef olmuşlardır. 16 mart hâdisesi, ilelebed lngilizlerle düşman kalmamızı mı icab ettirir> Biz fürkler, harbde kahramanca döğüştüğümuz kadar, sulhta da, o kadar merdce dost oluruz. Cumhuriyet Türkiyesi, harb •niği ve •tm*<liqi Vtiitün devletlejje Jost olmuştur. İstiklâl harbi biter bitmez, Yunanistanla en eamimî bir dostluk tesis ettiğimiz gibi, lngiltere ve Fransa ile de dost olduk. Almanlar da öyle yapmadılar mı) Bugün, dost ve müttefik oldukları ttalya ve Rusya ile senelerce harbetmediler mi? Düne gelinceye kadar, resmen barış halinde bulunduklan Sovyetler aleyhindeki Alnan neşriyatı, başta Hitler'in kitabı olmak üzere, en müthiş bir kin ve husumet edebiyatı nümuneıi olmuştur. Biz, harbi bitir'Jikten sonra, hiç bir zaman, doııt yaşadığımız devletlere ve milletlere böyle küfür etmedik. Aîmanya, bugün, lngiltere ve Fransa ile düşman oldu diye, dost ve müttefiklerimize, siz 16 martta lstanbulu işgal ettiniz, şöyle yaptınız diye mütemadiyen bücum mu edeceğiz? Böyle yapmak lâzım celirse bir defa birbirine kılıc çekmiş mil» letlerin ta kıyamete kadar boğazlaşmaları lâzım gelir ve Almanyanın Italyanlarla Ruslara da harb açması icab eder. Nazi radyosu yalnız küfürbazhk etmekle kalmıyor, gaçmahyor da. Londra 24 (a.a.) Polonyanm işgali esnasında Şimal denizinden geçerek bir lngiliz limanına' iltica etmeğe muvaffak olan dokuz Polonya balıkçı gemisinin Ren üzerinde aulh taarruza yardımcı mayin tarayıcı gemi haline koParis 24 (a.a.) Alman propaganda nuldukları öğrenilmektedir. •ervısi, dün Ren üzerinde büyük bir sulh İngilizler bir Alman vapurunu taarruzuna teşebbüs etmiştir. Sureti umubatırdılar rniyede bu nevi propagandalar tayyareler Kopenhag, 24 (a.a.) Dün gece şitarafından atılan bandrollarla, risaleler ve mal denizinde Toorminde açıklarında bir hoparlörler vasıtasile yapılmaktadır. lngiliz denizaltıtt 2 1 89 tonluk Hugo Dün hakikî bir propaganda taarruzu Stenne» Alman yük vapurunu torpilleyekarşısında kalınmıştır: rek batırmıştır. Vapur mürettebatı »an E»r yandan havadan risaleler atılmak dallarla Danimarka tahillerine çıkmışlarta, bandrollar ağac dallanna sanlmakta dır. Kaptan lngiliz denizaltısı tarafından vc Ren'in sağ sahilindcki duvarlardan kurtarılmıştır. »arkmakta idi. Hoparlörler her tarafta Danimarka matem içinde eulh lehinde propaganda yapmakta idiKopenhag 24 (a.a.) Politiken ve ler. Nehrin sol sahilindeki istihkâmlarda bulunan Fransızlar, bu faaliyete sinirlene Social Demokraten gazeteleri başmakalelerek fiddetli bir otomatik tüfek ve mitral rinde Danimarkada paskalya yortulannın yöz ateşi açmışlar ve propaganda levha Danimarka gemilerinin ziayı dolayısile bir larım delikdeşik etmişlerdir. Hoparlör matem şeklini aldığını kaydetmektedirler. lerde konuşanlar saklanmak mecburiye • Bu iki gazete batırılan vapurlardan hiç tinde kalmışlardır. Alman askerleri mu birinın Almanların iddiası hilâfına ola kabele ettiklerinden Ren'in her iki tarafı rak, bir kafileye iştirak etmediğini ilâve arasında fiddetli bir ateş teatieine başlan eylemektedir. Politiken gazetesi, Almanların hatalanrnıştır. nı tnlayarak ona göre hareket edecekleDiğer taraftan Fransızlar Siegfried mevrini ümid eylemektedir. zilerinin arkalanna keşif tayyareleri gönSocial Demokraten gazetesi, Hedderndennişlerdir. hein vapurunu torpilleyen lngiliz tahtel Fransanın şark kısmı üzerinde üç Al bahrinin evvelce ihtarda bulunduğunu rnan keşif tayyaresinin uçtuğu görülmüştebarüz ettirmektedir. Filhakika batan tür. Üç tayyare de lngilterenin cenubu vayurun mürettebatmdan 36 kişi bir Da•arkî sahilleri açığında görülmüştür. nimarka vapuru tarafından bir kişi de lnlngiliz tayyareleri de Şimal denizi üzegiliz tahtelbahri tarafından kurtarılmıştır. rinde uçuşlar yapmışlardır. vardır. Bunlar da hastaneye kaldırılmışlardır. Şimali garbî Almanyaya giren düçman tayyareleri dün gece Rottereoog Lingen hattı üzerinde Holandanın bitaraflığını saat 22,45 ile 2,45 arasında I 3 defa ihlâl etmişlerdir. Iki Fransız Potez tayyaresi Sarre iizerinde bir keşif uçuşuna teşebbüs etmişae de Alman hava müdafaası karşısında Vazifelerini yapmaksızın Fransaya dönmeğe mecbur olmuşlardır. ve mütekabilen uçuşlar yapmışlardır. Denizde bulunan tngiliz balonu Budapeşte 24 (a.a.) Bir Belçika balıkçı gemisi, Şimal denizinde bulduğu IngilL« hava müdafaa servisine aid bir balonu Zeebrugge limamna getirmiştir. Yardımet mayin gemiri yapılan Polonya gemileri Semih Sumerman tskoçya sahillerinde Alman tayyareleri Londra 24 (a.a.) Alınan bazı haberlere göre üç gün içinde üçüncü defa olarak Alman oldukları zannedilen bazı tayyareler dün Ukoçyanın şark sahiline yaklaşmışlardır. Tayyarelerin deniz nakliyatının vaziyeti hakkmda bir keşif yapm>k istedikleri zannedilmektedir. tngiltere de harb kabine$i itteyor Danimarka üzerinde uçan tayyare Kopenhag 24 (a.a.) Millî işareti müşterek merkezli üç daire olan bir tayyare, Nyminde sahili üzerinde pek al çaktan uçmuştur. Tayyare rnitralyöz ate?i açmJŞ ve tarlalarda dolaşan beş avcı kendilerine ateş edildıği kanaatine varmışlardır. Fakat hicbiri yaralanmamıjtır. Holanda üzerinde Am»terdam 24 (a.a.) Hüviyeti meçhul bazı tayyareler, dün gece eaat 23 ile geceyansı arasında Holanda üzerinde uçmuşlardır. Tayyareler bilhassa memleketin şarkında, Arhen Urk üzerinde ve bütün şimali Holanda eyaleti üzerinde görülmüştür. Tayyareler şarktan garba Londra 24 (a.a.) Observcr gazetesindc Ganvin şöyle yazıyor: Dcmokrasilerin harbde daha büyük bir azim ve daha genis bir görüf göstermeleri lâzımdır. Zaferi kazanmak için: 1 Hava kuvvetlerimizi artırmak üzeıe bir kaç milyon fazla kadın ve erkek ve bilhassa işçi kullanmakta istical etmeliyiz, 2 Hava hakimiyetini kat'î olarak ele almalıyız. Çünkü bu olmadan harbi kazanmağa imkân yoktur. Müttefiklere harekât teşebbüsünü hava hakimiyetinden daha müessir temin edecek bir şey yoktur. 3 Harbi iyi bir tarzda sevk ve idare için küçük bir harb kabinesi istiyoruz. Bu kabine, büro işlerile kat'iyyen uğraşmıya cak ve münhasıran harbin sevk ve idaresini düşünecek beş kişiden mürekeb olmahdır. Son acı dersler ve Avrupa milletleri araaındaki münasebetlerin aldığı cereyan velev geçici olsun, bu yüksek «iyasî ku manda heyetinin derhal kurulması lâzım geldiğini bize ispat ediyor. PEYAMÎ SAFA Uzakşark harbi Çin ordusu Pekîn önlerinde muvaffakiyet kazanıyor Şinking 24 ( a . a . ) Japon kuvvetleri Naning ile Yamçov arasındaki muvasa layı kesmeğc muvaffak olamamışlardır. Bu kuvvetler on gün süren bir muharebeden sonra garb istikametinde dağlara doğru ric'at etmeye başlamıştır. Fakat Çin kıtaatı bu kuvvetlerin ric'atine im kân bırakmamak için uğraşmaktadır. Şunking, 24 (a.a.) Çin kıtaatı Pekin civarındaki yerlerde tekrar büyük bir faaliyet gösterrneğe başlamışlardır. Yapılan bütün harekât hep büyük muvafra» kiyetlerle neticelenmiştir. Bilhassa bir Çin müfrezesi Pekine yakm bir maden merkezi olan Mentukof'u işgal etmeğe muvaffak olmuştur. Burada Japonlar baskına uğramış ve cüz'î bir kısmı haric olmak ürere Japon kuvvetleri imha edilmiştir. Diğer bir Çin müfrezesi de Vangfutang ve Nantsein'e taarruz ederek düşmana agır zayiat verdirmiştir. Pekin Hankov demirvolu bir çok yerlerinden t=»hrib edilmiştir. Hind Müslümanları Kendilerine istiklâl veren bir idare istiyorlar Lahor 24 (a.a.) Röyter: Hind müslümanları birliği icra komitesinin, birli ğin senelik toplantısına tevdi edilmek üzere kabul ettiği karar suretinde hüku met tarafından derpiş edildiği üzere müslüman vilâyetlerin mecusî vilâyetlerile birleştirilmesinin kat'iyyen caiz olamıyacağı ve esasen Hindistana uyamayacagı, ve müslümanların ekseriyet teşkil ettiği vilâyetleri ekalliyetlere her türlü teminat verilmek şartile müstakil bir hale koy mıyan hiç bir ana yasanın müslümanlarca kabul edilemiyeceği beyan olunmaktadır. Moskova Sofya hava seferleri başladı Sofya 24 (a.a.) Moskova Sofya muntazam hava seferlerinin ilk tayyaresi dün öğleyin Sofyaya gelmiş ve Rus mürettebat tayyare meydanında Bulgar hava kuvvetleri kumandanı General Boydef ve diger zevat tarafından karşılan . mıştır. ** Dr. Semih Sumerman Cenubî Amerika ile Japonyamn münasebetleri Tokio 24 (a.a.) Hariciye Nazın Arita, meb'usan meclisi encümeninde dün yaptığı beyanatta Japonyamn cenubî Amerikada hiç gözü olmadığmı söylemiş ve propaganda maksadile ecnebi mem leketlerden çıkan bazı haberleri reddet < miş veMemiştir ki: « Japonya ile cenubî Amerika hü • kumetleri arasındaki münasebetler tedricen iyileşmektedir. Japon hükumeti bu memleketlerle olan ticaret münasebetlerini inkişaf ettirmeye çalışıyor.» Papanın beyanatı Vatikan 24 (a.a.) Papa, paskalya münasebetile bu sabah yaptığı beyanatta bilhassa resmen akdedilen muahedelerin kısa bir müddet sonra ihlâlini ve sivil halkın katliâm edilmesini şiddetle tenkid etmiş ve sulh münasebetlerini bozan hudud bilmez fütuhat emellerine artık bir nihayet verilmesi temennisinde bulun muştur. Meksikoda bir kargaşalıkta 20 kişi öldü Meksiko, 24 (a.a.) Cuatzorapanı da çıkan kargaşalık esnasında 20 kişi öl« müş, 30 kişi yaralanmıştır. Bu kargaşalığın mahallî rekabetler yüzünden çıktığı söylenmektedir. f Fransada komünist meb'usların muhakemesi Rio Janeiro 24 AuJ gusto ile deVierira arasında(a.a.) ^gelen vukua tren çarpışması neticesinde 14 kişi ölmüş, birkaç kişi yaralanmıştır. Korkunc bir tren musademesi Almanyada çocuklara hap tevziatı hat ofisi, ilk mekteblere vitaminli haplar tevzii işile meşgul olmaktadır. Bu haplar, gıdasızhğa ve meyvasızlığa karşı çocuklara elzem olan antiskorbütik vitaminleri ihtiva etmektedir. Esasen pek yeknaşak olan gıdalara bazı kimyevî maddeler karıştınlmakta olduğundan bunlann zararJaponyamn dahili vaziyeti larını izale için bu haplann tevziine lüzum görülmüştür. berbadmış Pleetzinsee tevkifanesindeki mahpus Şunking, 24 (a.a.) Tanmmıj AmeIarda sarih iskorpit alâmetleri görülmüşrikan gazetecisi Marschall Japonyadan c önüşünde Hongkong'a uğramış ve yap tür. t'^ı beyanatta Japonyamn dahilî vaziyetinin çok fena olduğunu ve eğer gözleıile görmemi? olsaydı bu dereceıine inanamıyacağmı sövlemiştir. Japonya bilhassa şeker, tuz, kömür, benzin ve elbise Roma, 24 (Hususî) ltalyan Yuvokluğu hisietmektedir. goslav dostluk muahedesinin 3 üncü yıldönümü münasebetile Kont Ciano ve Yugoslav Hariciye Nazırı M. Markoviç aParî» 24 (Hu«usî) Telgiz telgrafın rasında hararetli tebrik telgrafları teati edilmiştir. Kont Ciano ayrıca Vrenıe gaf t bikında mühim rolü olan meşhur fizik zetesine bir mesaj göndererek iki memleâ'imi Brandy 94 yaşında olduğu halde ket arasındaki samimî dostluğu tçbarüz bugün vefat etmiştir. ettirmiştir. Alman hududu 24 (a.a.) Millî sıh Amiral Muren'in îzmirde tetkikleri Izmir 24 (Hususî) Pasif korunma teşkilâtı hakkmda tetkiklerde bulunacak olan Amiral Muren, şehri, bazı müesseseeri gezdi. Belediye tarafından şerefine bir ziyafet verildi. Amiral, yann tetkiklerine devam edecektir. Eskişehirde yakalanan esrar satıcıları Eskişehir 24 (Telefonla) Bugüa şehrimizde on iki esrar satıcısı yakalandı. Bnnlardan biri kadmdır. Civar köylerden esrar tedarik ederek şehrimjze getiren bu şebekenin beraberinde üç torba esrar bulunmuştur. Şebeke cürmü meşhud mahkemesine erilmistir. Italya Yugoslavya arasında hararetli tebrikler Branly öldü KomünUtlerin muhakemesinden inttba Paria 24 (a.a.) Komünistlerin muhakeme. miftir. Muhakemeye yarın sabah ve öğleden sonra si bugün de gizli olarak divanı harbde devam etgene gizli olarak devam edilecektir. Roma 24 (a.a.) Mussolini, Harbiya Nazın General Baldo ile General Ben sıayı kabul ederek ltalyan topraklannm ahva taarruzlarına karşı rnüdafaasına müteallik bazı meseleler hakkında goruş müstür. Mussolini'nin askerî müşavereleri

Bu sayıdan diğer sayfalar: