3 Mayıs 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

3 Mayıs 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABR'in hikâyeleri — Resmi 8 inci sayfamızdadır— İngilizler, Fransızlar, Danimar- kalılar, Portekizler, — Ispanyalılar, | ve diğer Avrupalılar dünyanın her | yerini, babalarından kalma m'ııııi gibi, aralarında, taksim ed'ıyorlır—l dı. | Bütün Afrika, Avusturalya, Âs- | ya, adaları, Hindistan, bu yıiııı—f ya maruz kalmıştı. ’ Gerçi, mukavemet görüyorlar- | dı, Fakat, toplara, tüfeklere karşı | yalın kılıç mukabele etmek müm- | kün müdür? Belki daha ileri git- miş medeniyetlere sahip bulunan şarklılar, garplılara mağlüp oluyor du. Hindistan, bilhassa, bu bedbaht ülkelerden biriydi. Orada yaşıyan Mihrace Süley- | man, kanıyle, canıyle, topraklarını | düşmana karşı müdafaa etmişti. | Oğullarından altı tanesi, muh- telif muharebelerde şehit düştü... Saraylarının hepsi, İngiliz askeri tarafından işgal edildi... Nesi var, nesi yoksa hepsi kapış kapış pay- laşıldı. Pek âdil, pek namuskâr bir hü- | kümdar olduğu için, tebaası, onu pek severdi. İstediği kadar asker verdi. Fakat, askerler de, imha e- dildi... Bir dağdan ötekine ricat... Oradan da daha geriye... Nihayet, | Himalâya eteklerine kadar çekil- | meğe mecbur kaldı Her gittiği yerde yeniden mü- dafaa kolunu bulabilmişti. Fakat şimdi artık, bütün arazisi işgal e - dilmiş bulunuyordu. Arkası dağdı... İçinde nüfus barınmıyan, ıssız dağlar... —— Maiyetinde ancak iki üç yüz as- Bunları topliyarak İngilizlerin | mükemmel ordularına karşı koy- manın imkânı mı vardı... Gerçi, hepsi de kahramancasına döğüşüp | ölmeğe razı idiler... Lâkin, bundan — da bir şey çıkmıyacaktı. — Mihrace Süleyman dağın etek- | — lerinde, askerlerini huzuruna — ça- | girdı. Kendisile birlikte ricat eden | zevceleri de oradaydı. Hepsine birden dedi ki: — Size son bir emir verece - ğim... Ne söylersem yapmağa ha - Zzır mısiniz? — Hazırız!... rüz... Emret ... Düşmanın ateşi altına yürüyelim... — Böyle söyliyorsunuz... Fakat, gene sizden o kadar emin değilim.. Haydi bakalım... Ne söylersem ya- | pacağınıza dair bana yemin edi-| niz... Bütün mukaddesatmız üzeri - — ne yemin etmenizi istiyorum... Her ne istersem yapacaksınız... | ç En küçüğünden, en büyüğüne, — kumandandan nefere kadar, erkek kadın herkes, mihrace Süleymanın önünden geçti: — Allaha kasem ederizki, ne söylersen aynen yapacağız! — Peki öyle ise, işte ben şu ka - yanın altında duruyorum! on kişi şuraya gelsin ve hepsi de yayına — birok takarak, kalbime nişan alsın Beni öldürdükten sonra, kafamı kesiniz... Bir mızrağın ucuna geçi- riniz... Bununla, düşmanın ordugâ — hma gidiniz. Onlara deyiniz ki: “ — Biz hepimiz bu mihracenin Senin için ölü- sen — aleyhinde idik ... Fakat, o, kendi menfaati için, bizi, sizlere karşı teş vik etti... Artık onu öldürdün... Si- ze itaat ediyoruz.. Nafile yere, köy Terdeki insanlara zulmetmeyiniz... Bize, kendi adamlarınız gibi bakı- — giz.. Çalışalım, getirdiğiniz mede- — HABER — Akşam Dostasi Kahraman mihrace niyeti öğrenelim... Bize mektepler açınız ... Yavrularımızı okutalım... “ Ve onların size öğrettiklerini öğreniniz.. Unutmayınızki ancak bu şeyleri öğrendikten, onlar gibi kuvvetli olduktan sonra, düşmanı memleketten atmak mümkündür... Sakm ha, bir gün, gene istiklâle ka vuşmanız İâzım geldiğini unutma yın... Çocuklarmıza daima bu tel - kinde bulunun!... “ Haydi bakalım, çocuklar... He pimiz birden öleceğine, yalnız ben öleyim... Böylelikle, İngilizlerin yaptığı katliamların da önüne ge - çilir... Yemin etmişlerdi. Geri dönemez lerdi. Mihracenin sözlerini yerine getirdiler, Yaylarına ok taktılar... Reislerini vurdular... Kellesini düş man ordugühına götürdüler... İki yüz asker ve istilâ altındaki köy- ler, katliamdan kurtuldu... Hindistanın bu noktasında, halâ Süleyman Hanın vasiyeti unutul - mamıştır. Hintli çocuklar, İngiliz üniversitelerinde tahsil ettikleri hâalde, ilk fırsatta alınması lâzım gelen şeyi unutmayorlar: İstiklâl! Fıkra müsabakası En iyi, en güzel fıkraları bize gön- dereceklerin yazıları; Burada neşredi- lecektir. Yalnız bu fıkraların uzun ol- mMaması, seçme olması ve okunaklı yazılması lâzımdır. 257 — Softa ile Derebeği Softanın biri para koparmak maksadiyle zalimliği ile meşhur o« lan bir derebeyinin sarayına gider. Kapıda yalmkılıç bekliyen nöbet- çi böyle bir hocanın pervasızca kapıya doğru yaklaştığını görünce bağırmış: — Dur.. dur.. Kıpırdama, yaka- rım, kimsin, nesin, nereden geli - yorsun?, Nereye gidiyorsun? Seni kim gönderiyor?. Ne yapacaksın?. Çabuk söyle.. Hoca allem etmiş, kallem etmiş, efendi hazretlerini göreceğim, ken disine dua edeceğim, demişse de | nöbetçi bunları dinlememiş ve ho- cayı tam öldüreceği esnada dere- beyi pencereden bunu görmüş ve hocayı içeri almalarını emretmiş: Hocayı ilkönce başka bir odaya almışlar, Biraz sonra derebeyi i- çeriye girince kendisini gözleri ka palı, elleri havada ve bir dua oku- yor bulur. Derebeyi softalığın müthiş aleyhindeymiş. Bu yapma- cıkları gördüğü halde ses çıkar - Hatice Süreyya vremecccercEnEN. Fransada 1 mayıs Paris, 2 (A.A.) — Havas A -| jansı bildiriyor: Gece yarısına doğru, taksi şo- förleri on üçüncü belediye dairesi garajlarında işe tekrar başlamış - lar ve şiddetli tezahürat olmuş -| tur, Polis müdahale etmiştir. Nümayişçiler binalara çıkmış - lar, barikatlar yaparak pencereler den silâh atmaya başlamışlardır. Sabahın saat ikisinde- mühim polis küvvetleri tezahürcülerin iş- gal ettikleri evleri muhasaraya başlamışlardır. Polislerden biri a- ğir surette yaralanmıştır. Evler sıkı bir muhasara altına alınmıştır. Muhasara altında bu - lunanlar sokak kaldırımlarını sö - kerek barikatları arttırmaya çalı - şırken polisin (gaz) müfrezesi ve itfaiye gelmiştir. Evlerin üzerine projektörler tevcih edilmiştir. Saat 3,30 da barikatlar zorlan- mıştır, Ve nümayişçiler kâmilen evlere çekilmişlerdir. Polis kuvvetleri, nümayişçile - rin merkezi olan Site Jan Dark'n önünde toplu bir halde bulunmak tadır. Tezahürcüler sığındıkları evler- den bu sabah çıkarılmaya başlan- mıştır, Paris, 2 (A.A.) — Nasyonal sokakta karışıklık — çıkaranların merkezi olan Jandark çıkmazımda sükünet iade edilmiştir. İlk silâhların atıldığı apartı - manlarda taharriyata başlanmış - tir, Polisler, usulen yaptıkları ih - bardan sonra kapıları kırmakta - | dir. | Polisler, her tarafı, hattâ mah- zenler ve abdesthaneleri de araş - tırıyorlar, Bir polisin omuzundan yaralan masma sebep olan kurşunun atıl- dığı (Brtitanya) otelinde yirmi ki şi kadar tevkif edilmiştir. Elinde bir ruvelver olduğu hal- de odalardan birisinde bulunan bir komünist tahrikâtçı tevkif e - dilmiştir. Mevkuf sekiz kurşun at- tığını itiraf etmiştir. Polisler yukarı katlarda, tavan aralarında ve damlarda taharriya- | ta devam ederek firari bir nüma- yişçiyi aramaktadırlar. maz. Yalnız hocaya: — Ne o hocam der. Gene dal- dm?. — Hiç.. Fakire bazan böyle gaflet gelir de bazı şeyler malüm olur. Meselâ şimdi Şap denizinde hacıların gemisi battı. Onları kur- tarmak için epey dua ettim. Neyse cenabı hak kulunun ricasını kabul etti de hepsini kurtardı. Derebeyi bu palavrayı yutmaz, fakat ses de çıkarmaz. Biraz son- ra ellerini çırparak kendilerine ay ran getirmelerini emreder. Der- hal koca bir kâse ayran gelir. De- | rebeyi ekmeğini içine doğramıya başlar, hoca da kendisini taklit &- der. Sonra yemeğe başlarlar. Fa- kat ikinci kaşıkta derebeyi bağı » rır: 5 — Hey hocam, dikkat et, benim doğradığım ekmekleri — yiyorsun. Bir daha yaparsan kafanı kırarım. Hoca derebeyinin cahilliğini meydana vurmak için: — Aman paşam, der. Hiç ayni kâsenin içine doğranan ekmekler farkedilebilir mi?. Bu sözler üzerine derebeyi: — Ulan hoca, Şap Denizindeki haçıları tanıyorsun da önündeki kâsenin içinde ekmekleri nasıl ta- nıyamıyorsun?. diyerek elindeki kaşığı kafasma indirir. Kız lisesi: Mihman “Gillebilecek eğlence yerleri SİNEMALAR : IPEK: — Vals muharebesi MELEK: Liti sinemacı ELHAMRA: Yavrum ve deli gönüli SARAY: SUMER: TURK: İnsan avcısı Uçan Şeytanlar Ankara Türkiyenin kal- bidir, ASRI: — Altın arayan kızlar ŞİK: — Kız misin, erkek mi? ŞARK: — Hayat budur. ALKAZAR: Vahşi orman esrazr HILAL: Çin geceleri ALEMDAR: Karım beni aldatırsa YILDIZ: — Sarışın rüya MILLI: — Tarzan HALE: (Udaktidar) BöBaziçi şarkısı KEMAL BEY: — Jİnsan avcıları, FERAH: — Ankara postası TAN: (Şişlide) Saygön İsyanı B. (V) Fiveş fifth *) lesson 5. (V) Fayiv; fifs leson 5. (V) beş, beşinci ders What is two plus three *) (2 3) ? Vat iz tu plas sri Ne dir iki zait üç Iki zait üç nedir? Hs the father a fifth ehild? Haz zi fazer e fifs çayıld Malik midir bana bir beşinci çocuk Babanın beşinci bir çocuğu var mı? No, he has only four children. No, hi haz onli for çildren: Hayır, © maliktir yalnız dört çocuklar Hayır, onun yalnız dört çocuğu var. dır. Who is his fourth child? Hu iz hiz forts çayıld? Kim dir onun dördüncü çocuk Onun dördüncü çocuğu kimdir? How many houses are there in the pic- ture? Hav meni havses ar zer in zi pikçar Kaç evler dırlar orada içinde resim Resimde kaç ev var. There is only öne house, Zer iz onli von havis Vardır. yalnız bir ev Yalnız bir ev vardır. There iş — vardır Is there © var mıdir Thereare — vardırlar Are there — var mıdırlar. How many children are there? Hav meni çıldren are zer Kaç çocuklar vardırlar Kaç çocuk var? There are four, Zer ar for Dört var, Henry says: “This is my father and Henrti seyz: Ziz iz may fazer end Henri diyor: Bu dır benim baba ve Henri diyor: Bu benim babamdır. He is your father too, Mary, there is a Hi iz yur fazer tu, Meri zer iz e O dir senim baba dahi, Meri vardir bir Ve senin de babandır, Meri, Boy in the garden, Boy in zi garden, Çocuk (erkek) de bahçede, That boy is my brother, Tom. Zat boy iz may brazer, Tom O çocuk dır benim birader Tom Bahçede bir çocuk vardır. O benim biraderim Tomdur. Mi parents are good to me, they are May perents ar gud tü mi, zey ar Benim ana babam dırlar iyi karşı bana onlar dırlar Anam babam bana karşı iyidirler, onlar, not they) Jane? Gud tu yu tu, arent zey — (ar not zey) Ceyn İyi karşı size dahi değil midirler on- lar — dırlar değil onlar Ceyn Sana karşı da iyidiler öyle değil mi? Ceyn. Yes, Henry, our parents are very good to us, Yes, Henri, avr perents ar veri gud tu as, Evet, Henri, bizim ana babalarımız dırlar pek iyi bize And so we İove them very much. End #o vi lav zem veri maç Ve böylece biz sever onları pek fazla Evet, Henri ana babalarımız - bize karşı pek iyidirler. Böylece biz onlı; pek çok severiz. What is Mary's mother doing? Vat iz Meri'z mazer duyin Ne dir Merinin annesi yapıyor Merinin annesi ne yapıyor? She is wörking in the garden, Şi iz workin in zi garden, O (mücnnes) çalışryor de bahçe O bahçede çalışıyor. Do you sce Henry's döğ Jack? Du yu gi Henri'z dogjak?. Görüyor musunuz Henrinin köpeği Jak Henrinin köpeği Jakı görüyor mu- sunuz? Henry does not (— doesn't) see him. So heasks his Henri daz not ( hi asks hiz dazınt) si him, So 38 Mayıs 1934 , Ingilizce dersleri Perşembe ve pazartesi günleri çıkar Müellifi: ömer Rıza — 5- Henri görmiyor böylece (bunun için) © sorar onun Henri onu görmiyor. Bunun için s$0- rar. Sister Jane this guestion: Where it Sister Ceyn zis küvesşen : Ver iz Hemşire Ceyn bu sual: Nerede dır. Hemşiresi Ceyn bu suali soruyor: | Köpeğim nerededir? My dog? Do you sce him? Jane an- swere; May dog? Da yu si him? Ceyn anserz Benim köpek görüyor musun onu? Ceyf cevap verir. Onu görüyor musun. Ceyin cevap veriyor: Yes, Henry, your dog is in the garden, Yes, Henri, yor dog iz in zir garden. Evet, Henri senin köpek dır de bahçe- de Evet, Henri, köpeğin bahçededir. Behind the tree. Bihayınd ze tri. Arka ağaç Arkada dır ağaç Ağacın arkasındadır. ı (ben) you sen he (müzekker) © | she (müennes) o, we biz | Me beni - bana, you seni - sana, him onu - öOna, her onu - ona, us bize - bizi Miy benim, yur senin, hiz onun, her © | nun, our bizim. | You siz, they onlar Yow sizi - size, them onları - onlara Your sizin ,their onların 'There is a boy in the garden (Bahçede bir çocuk var) There are boys in the garden (Bahçede çocuklar var.) To say: söylemek, he saysı o söyler they say: onlar söyler To: (1) Okuyunuz: Five, Jive, fouri fourth, ötür, your, wbo, no, &o, is, thif» has, us, he works, he plays, he asks. he answers, Öuestin, answer (2) — Cevap veriniz: Who döves his parcuws verymucnr (2) Wü€” re is Toms' mother? (3) With whodt 'Tom is playing? (4) Who is behind £ht tree? (5) Who seces him? (6) who do“ e8 not? (7) Who answers — Henry'f güestion? (8) Who is very good — t? l Jane? (9) Who loves her very mııch’j (10) Does &he Tove only öne of — hef ehildten? (11) Where are your pf renta, Mary and Jane? (12) Witb vwehom do you play? - (13) Who workf — for you? (14) Is there a man in thf — garden? (15) Who is tbis man' — (16) Who are bis daughters? (17) T? whom is he good? (18) Who ask$ * güestion? (19) What is the guesti. Good to you too, aren't they (— are | (70) What is Jane's answer. İ (3) — Şu cümleleri tamamlayını?' (1) Jane Saya: 1 love — parents, ” brothers, and — my sisters, ! love ” all and they love —. (2) Jane and | Mary say: — love — brothers and ” | lwve—., *) işaretliler peltek okunacak! (Daha bitmi Soruyoru? HABER'in Haziran — başınt' | yapacağı tenezzühün: t 1 — Ne tarafa yapılmasını tiyorsunuz? 2 — Beraberinizde kaç kişi ” tireceksiniz? 15 Mayısa kadar ccvdfy edi) rınızı HABER tenez m, memurluğuna gönder —M—fj Kaos d Ercüment Behzadın y& şiir kitabı,bugün çıkt? 40 kfı

Bu sayıdan diğer sayfalar: