8 Mayıs 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

8 Mayıs 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

B Mayıs 1934 HABER — Akşam Postası — 5 Hu Te e HALK MASALLARI Küçük kardeş ağabeylerinin intikamını nasıl aldı Nafıa vekili mecliste mü- him bir nutuk söyledi “Az zamanda milyoner olmak arzu- sunda olan birçok adamların olduğunu bizde biliyoruz, siz de bilirsiniz,, tir, gün gelmiştir, bu mesele in- Babaları ölürken oğullarına: “boyu kısa, sakalı köse, ismi Musa olan adamlarla iş yapmayın,, demişti. h”Bi' adamın üç oğlu varmış.. O- ; kik;îmn en büyüğü — yirmi, en 'if“v.de on beş yaşındaymış . lüm ,Sünadam — hastalanarak ö- '#eğine düşer ve oğullarını Na çağırarak: Y Bullarım der.. Ben artık ölü- T — Öldükten sonra bahçeye | q-ı"llııı. Kapının yanındaki in- day, denın dibini kazarsanız ora- t küp altın bulacaksınız. Bu | L;.'IC ticarete başlayınız. Yalnız tsa, sakalr köse ve adı Musa Adamlarla kat'iyyen âlış veriş | Ymız, ( l“')'ıı— adam bu sözleri söyle - A, ;" üç gün sonra öldü. Çocuk- Eruca bahçeye çıkarak ağa- bipitnr kazdılar ve hakikaten İ L—]ui'.’hk“u sonra bir küp al - p3”P çıkardılar. 'âlau;ll“ çocuklar daha pek genç Armdan nasıl ticaret yapa- #a he ":ı bilmiyorlardı. Birinci gün l..,d Sük oğul ceplerini — altınla k::'_'lk çarşıya çıktı. Fakat hiç . ;' adığı için bir $ey ya- 55!:2 Ak!un üzeri meyusane e- rken karşısına kısa boylu Sdam çıktı: yereye evlât . Öay, ©- — Ticaret yapmak için b".." çıkmıştım, Fakat hiç kim - kd.. lmadığım için bir şey yapa- x , Seri dönüyorum, . ş?_ Vıh.. Vah.. Bari paran var Srafı B kııe:"_ üç kardeşiz.. Babamız ö- | O Co ze İ?İr küp altın bıraktı 5—»,_ k iyi.. Ben büyük bir tüc - Riyş / “Mersen seninle beraber ti- İ Rhnlırn. Razımısın?. ıkş— '.. Acele etme.. Senin hem k xikf_'l. hbem de sakalın köse.. S öyler misin?. XA Uda., . üb"e ise ben seninle iş yapa- y Cünkü babam boyu kısa, sa- 5 © ve adı Musa olan kimse- ’::J'Dmımımı vasiyet etti. WNMMuu allem etti, kallem h !w"* delikanlıyı kandırma- fak oldu. Hat gu idiz *tesnasında hangi — taraf a g karşı taraf sırtından ri yüzecek ve bütün işe başladılar. Mu- Barasını alarak kendisine "[.k'i Bünü G ’y'"l ve bir okka — ekmek elikanlı bütün gün a- N Olduğundan çok acık- Nd“ha "q’eple dayanamıyarak l.. ttti Arisını yedi. Akşam üstü ı'l;%"hl Zaman bu hareketin- AA ki e“fı kendisini o kadar 'Ğ,'.ı hlh'I'klnlı dayanamadı: tahammül deemem Na y Yetetii AA A Kı."iiı' W Bunun üzerine — SÜeeş inin sırtından bir ça- Ü ve bütün parasını aldıktan sonra kendisini öldürdü. Ortanca oğul da ayni akıbete uğradı. Nihayet sıra üçüncü kardeşe gel- di. Küçük kardeş ağabeylerin - den daha akıllı ve daha kurnazdı. Koyunlarla ekmeği alıp ta — dağa çıktığı vakit koyunlardan birini gü zelce kesip pişirdi ve bununla be- raber yedi. Akşam üzeri şehre döndüğü va- | kit Musayı d&ha uzaktan görmez: — Ah bilsen ne kadar eğlen - dim, Evvelâ koyunlardan en iyisini güzelce kesip pişirdim. Ekmekle beraber yedim.. Karnım iyice doy- du. Bu hareketimden dolayı kız - madın, şikâyet etmiyorzun ya?, Musa bu sözler mış: — Hayır.. Bir şey değil.. Küçük oğul ayni şekilde altmış gün zarfında bütün koyunları birer birer yedi. Bu esnada Musa ne yapmış, ne hilelere baş vurmuşsa kücük oğlu bir türlü kandırıp halinden şikâyet ettirememiş . görür Koyunlar böylece bittikten son- ra bu sefer delikanlıyı yanına u- şak diye aldı. Kendisinin fevkalâ- de arsız ve terbiyesiz. küçük bir çocuğu vardı. Ona — bakmasını, o- nunla beraber gezmesini emretti . Çocukla bir kaç gün geçirdiği tak- dirde arsızlığına tahamül edemiye- rek şikâyet edeceğini umuyordu . Hakikaten çocuk — dayanılamıya - cak kadar terbiyesiz ve — arsızdı. Bundan kurtulmak için aklıma bir çare geldi. Musa nereye gitso ço - cukla beraber arkasından gidiyor - du. — Bu süretle çocuğun — yaptığı gürültü, patırdıdan Musada kendi- si kadar rahatsız oluyordu. Bir gün gene Musa çok ciddi bir işle meşgulken çocuklar yanına gitti veçocuğun kolunu bütün kuvvetiyle çimdikledi. Kücük fer - yadı basınca Musa dayanamadı — Canım sustur şu çocuğu.. — Susmiyor, ne yapayım?. — Ne yaparsan yap, — Kafasını kır da sesini kıssın., Rast gele söylediği bu söz üze- rine küçük kardeş orada duran bir sopayı yakaladığı gibi çocuğun ka- fasmma indirerek patlattı. Çocuk baygın yere düştü. Musa yerinden fırlayarak: — Ne yaptın?. diye bağırdı. — Siz patlatın dediniz, ben de öyle yaptım.. Ne 6, Yoksa kızdınız mı?. —— Hayır, neden kızayım? Ka bahat benim. Küçük kardeş o günden sonra yapmadığı — rezalet — kalmadı. Bunun üzerine bir gün Mu - sa ile karısı gizlice konuşarak bu belâlı delikanlıyı yok etmeğe ka - rar verdiler. : Bunun için bir vapur gezintisi yapacaklar vebir — münasip fırsat üzerine şaşır- | | saklanmış olan delikanlı bütün bu | leftir. Ayni zamanda asarı nafıa- | Fakat duyduğunu | nın yaptırılması ve onları dürüst | düşürerek kendisini denize atacak- lardı. Bunu kararlaştırdıktan sonra hep beraber seyahate çıktılar. Bir çok yerleri gezdikten sonra niha- yet bir deniz sahiline geldiler. O civarda da otel falan olmadığı için sahilde geceyi geçirmeğe mecbur olacaklardı. Musa bu fırsatı kaçırır mı? He- men karısını çağırdı ve —ona şu sözleri söyledi: — Bu gece ben ortada yataca - ğım, Deniz tarafımda şu belâlı ço- Nafıa Vekili Ali Bey Ankara, 7 (ALA.) — — Bugün, hizmetten ayrılan nafıa memur ve müstahdemleri hakkındaki kanu- nun müzakeresi münasebetiyle na- fia vekili Ali Bey Büyük — Millet kişaf etmiştir. Sonra diğer işlerde öyle vazi- yetler olmaktadır ki, dün daire- de amir ve memur olarak vazife yapmışken birisi iş başında müte- ahhit veya mütcahhide vazife ifa etmektedir. Ötekisi bunu da ar kadaş gibi teftiş etmek vaziye- tindedir. Buteftiş ve mürakabe meselesi iş noktai nazarından çok mühimdir. Çünkü meselâ bir bi- na ölçülecek, oda ölçülecek, öte- ki de ölçecek, buna ölçmek ve ya- hut bir toprağın metre mikâbını, şunu bunu muayene etmek çok na- zik bir iştir. Bunun üzerine biri- nin diğerine karşı söz söylemesi çok mühimdir. Nafıa memurları- nın mühendislerinin çok kıymetli cuk, öbür yanımda da sen yatar -| Meclisinde berveçhi ati beyanatta | arkadaşlarımız olduklarını da ge- İsın, “Tam gece yarısı beni uyan- dırırsın. ÖO zaman o uyumakta o- lur. İtiğimiz gibi kendisini denize | yuvarlar, bu suretle şerrinden kur- tuluruz.. & Tesadüfe bakın ki bir - tarafa sözleri işitti. kat'iyyen belli etmedi.. Akşam o - lup ta etraf kararınca denizin ya- nına yatağı serdiler — ve yukarıda söylendiği veçhile yattılar. Delikanlı kat'iyyen uyumıyor - du. Halbuki yorgunluğun tesiriyle onlar çoktan uyumuşlardı. Bunun üzerine küçük yataktan çıkarak on ları uyandırmadan yatağını yavaş yavaş baş tarafı ayaklara ve a » | yak tarafı başa gelecek veçhile çe- | virdi ve tekrar yatağa girerek yat- | tı. Biraz sonra ortada yatan Mu - sayı dürttü: — Saat on iki, haydi itiver.. Musa da uyku sersemliğiyle hiç bir şeyin farkına varmadan karı - sını iterek denize yuvarladı. Bunun üzerine delikanlı kahka - halarla gülmeğe başladı. Musa kendisine yapılan oyunu — anladı. Küçük kardeş: — Nasıl kızmadın ya? diye ken- disine sorduğu zaman: — Canım, böyle şaka olur mu? Elbet kızarım, diye cevap verdi. — Öyle ile dön bakalım sırtını. Musa artık bahsi — kaybetmişti. : | meyusane sırtını döndü. Delikanlı - da hemen bıçağını çekerek Musa- nın sırtından bir çarıklık deri yüz- dü, Ağabeylerinden ve kendisin- den almış olduğu paraları da geri- ye alarak bu suretle — ağabeyleri- nin de intikamını almış oldu. Gözlüklü adam Bir tavzih İstanbul, 7 (A.A.) — Bazı ga- zetelerde şehrimiz vali ve belediye reisi Muhittin Beyin bir haftadan- beri evinden çıkmıyarak — Esnaf bankasına ait dosyaların — tetkiki ile meşgul olduğu yazılmaktadır. Ankaradan — avdetini müteakip ye ıjlmiç ve pazar günü — sabahı şehrimize avdet etmiğtir. O gün bir müddet vilâyet ve belediyede Teşgul olduktan sonra eve gitmiş Ve gripten mustarip olduğu cihetle evlerinden dısarı cıkmamışlardır. bulunmuştur: Efendim, Devlet makinesinde nıfıa vekâ- leti memleketin imar ve inşası gi- bi bugün içiri en mübrem olan va- zifelerden birini yapmakla mükel- muntazam idare vazifesiyle mü- kelleftir. Cumhuriyet idaresinin ilânından sonra memleketin imarı için devletin ve milletin ne kadar fedakârlıklar yaptığını biliyorsu- nuz. Bu 10 — 12 sene zarfında hatırlarsınız ki, birtakım şayanı esef hadiseler de bu işler arasında oknuştur. Şimdi ben, nafra vekâ- letine geldiğim günden — itibaren gödüm ki, elân elimizde yüz mil- yon liralık demiryolları işi ve da- ha birçok işler vardır. Ayni za- mandada halkın, ammenin men- | faatine, işine taallük eden ve dai- 100 milyonliralık işler ve bundan tin mühendisleri müteahhitleri ta- rafından yapılmakta ve gene bi- zim nafıa vekâletinin, ayni mek- tepten ayni menşeden — yetişmiş mühendis!leri tırafından müraka - be edilmek mecburiyeti altında- dır. Bu vazifenin ne kadar mü- him ve nazik olacağını takdir edi- yorsunuz. Dün sırlarda arkadaş- lık etmiş olanlar, biribirine amir memur olanlır ve belki hısım ak- raba o'anlar karşılıklı bir vazife- yi ifa etmektedirler. Şimdi vazi- feye başladığım günden itibaren — belki benim taliim — olarak — şayanı esef bazı vakalara tesadüf | —| ettim ve bunlar üzerinde deruhte ettiğim vazifenin ulviyet ve kudsi- yetini takdir ederek — zannederim | ki adaleti biraz şiddetlice — tatbik ettim. Ve lüzumu olduğu gibi ifa etttim. (Yaşa sesleri) Belki ken- dilerini Hacı Mehmet Bey de bi- lirler. İstanbuldaki Naz:m — Bey ismindeki komiseri — değiştirdim, İstihbaratımıza nazaran vali bey| Mustafa Arif Beyi başka yere ta» | yin ettim, ondan sonra merkezde hasbelvazife Yalovaya ve Derince- | Yaşar Bey ismindeki birisini mü- | dürü ile beraber açığa çıkardım. Fakat bunlardan ikisi İzmir rıhtı- mr meselesi etrafında tahtr muha- kemeye almmışlardır ve muhake- meye tevdi — edilmişlerdir. Geç kalmakla beraber zaman gelmiş- i ma şikâyet edilmekte olan ıııfııl; işleri vardır. Bu şimendifer işleri | | ne bu noktadan şayanı şükran ol- mak üzere söyliyebilirim. Fakat para için ve zengin olmak için, belki de az zamanda milyoner ok mak arzusunda olan birçok adam- larm olduğunu biz de biliriz, siz de bilirsiniz. (Doğru sesleri) İşte takip etmekte olduğumuz siyaset ve iş bunlardan mülhem — olarak sırf milli vicdanımızdan — doğan milli bir gayretle bu kanunu yap- tık. Tarafımızdan uzun tetkikler neticesinde hazırlanan bu kanunu encümene getirdik. Encümende arkadaşları serbest bıraktık - iste- diğiniz gibi tetkik edin dedik. En- cümende bu kanun en ziyade han- gilerine şamil olsun, hangilerine şamil olmasın moktası üzerinde çok tevakkuf ettiler. Uğraştılar ve en nihayet bu çerçeve dahilinde ikmal ederek buraya getirdiler. Muhterem Sırrı Beyefendinin söylediği gibi bu kanunla müteka- itler istihdaf edilmiş değildir. Fa- sonra daha belki milyonlarca yap- | kat şunu da söyleyim ki, nafıa ve- tırmak istediğimiz işler memleke- | kâletinden mütekait olmuş bir şef şirketlerde dört beş yerde aza ve meclisi idarelerinin reisidir. Böyle tekaüt olmuş bir — adamı da dört beş yerde istihdam etmenin ne de- receye kadar doğru olduğunu vic» danınıza havale ederim, onun için milli maksat ve memleketin inki- şafı üzerinde düşünerek ve işin e- hemmiyetini takdir ederek bu ka- nunu teklif ettim. (Alkışlar),, Rusyadaki tay- yarecilerimiz Leningrat, 7 (A.A.) — Tas a- jansı bildiriyor: Celâl Beyin riyasetindeki Türk tayyarecileri buraya muvasalat et- mişler ve istasyonda hariciye ko- miserlikleri mümessilleriyle mülki ve askeri memurlar — tarafından istikbal — edilmişlerdir. Bir kıta, Peron üzerinde —mevki almıştı, Tren askeri muzika tarafından ça lman Türk milli marşı ahengi ara- sında yaklaşmıştır. Muzika müte- akiben marş — enternasyonali çal- mıştır. Türk tayyarecileri önle- rinden geçen kıtayı teftiş etmişler» dir. : Misafirler öğleden sonra şehri gezmişlerdir,

Bu sayıdan diğer sayfalar: