6 Eylül 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

6 Eylül 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-& İstakoz, deniz kenarlarında ırmak ve derelerde bulunur. Sudan çıkarılır- sa hemen ölmez. — Fakat biraz sonra boğulmak sguretiyle ölür. Şu halde bu hayvanın vucudu balıklarınki da yaşryabilecek bir şekilde yapılmış- tır. Bir istakoz alıp onu iyice tetkik edelim: Bir bakışta vücudünün iki kısma ayrıldığını görüyoruz; önde çok sert bir kabuk ile örtülü ve yekpare bir kısım vardır. Hayvanın baş ve güvde- si burada bulunur, Başınım iki tara - fında gözleri ve iki uzun (anetn) boy - nuz görüyorsunuz. Karnı bir çok hal. kalara ayrılmıştır. Bu halkalar alt yüz- zerlerine birbirine çok sıkı bir suret- te bağlı değildir. Ayakları beş çifttir. Önde ilk birinel çiftin her biri büyük bir kıskaçla nihayetlenir. Bunlar düş- manlarına karşı hücum ve müdafaa â. leti vazifesini görürler. — Diğer sekiz ayak yanlız ürümeğe hizmet eder. n Bundan: Sivrisinekler Btcafında bataklıklar — ve durgun su birikintileri bulunan memleketler- de sivrisineklere çok rasgelinir. Çün- kü bu hayvan yumurtalarını sakin su birikintilerinde ve bataklıklarda bıra- kır. Yumurtadan çıkan kurda sürfe denir. Resimde gördüğünüz gibi u- zündur, başları aşağıya gelmek üzere dik bir vaziyette dururlar, Kanatları henüz yoktur. Yirmi beş otur gün zarfında, büyür ve şekillerini değişti- rirler. Uçarken vızlarlar ve derimizin üzerine kondukları zaman — deldilderi deliklerden kanımızı emerler. Daha evvel hastalık bir kimsenin karından emmişlerse bu sefer onun mikropları- n bize aşılarlar. Biliyorsunuz ki, sıtmaya yakala - manlar sararır, solarlar, Nihayet za yıflarlar ve retiksiz bir tale Çenrer” O halde bu muzir böcekleri öldürmek ve yumurtalarını mahvetinmek lâzım - dır. Bunun için yumurtalarını akıt - mak kâfidir. Bunlardan başka havuslara ve su birikintilere gaz yağı dökerek yumur- taları mahvetmek — en iyi çarelerden biridir. Bizi mıran ve bilhassa sıtma mükrobunu aşılıyan, geceleri uçan dişi sivrisineklerdir. Bunlar bir yere kon- duklarr zaman baş aşağı konarlar. Şu halde evlerin pencerelerini — akşamdan güneş batmadan evvel iyice kapama- hıdır. Bu suretle sivrisineklere ısırıl - maktan kurtulmak ve sıtmaya yaka- lanmamak kabildir. Londrada geçenlerde yapılan muh- telif spor müsabakalarında Oksfort i Istakoz nasıl yaşar? İ | gibi su- A | getirmişlerdir. zeçi ne iyi bir şeydir. Bugün başımızı | gün devletimiz, kaldırarak, — göğsümüzü kabartarak | “Ben Türküm” diye bağırabiliyoruz. Ak ay yıldızlı karmızı / bayrağımızın | dalgaları altında ciğerlerimizi doldu - ra doldura soluk alabiliyoruz. Bugün W milletçe hürriyetimiz var. — Eskiden böyle değildi. Kimse “Hürüm" diyemezdi; hür- riyet sözünü ağzına alamazdı. Büyük muharebeden sonra, düşmanlar yur - | dumuzu askerlerine çiğnettikleri va - | kit başımız yere eğilmiş, şanlı bayra- Osmanlı hi — Tarlaların katı topraklarınır tlik damlalı yağmurlar 18- latırken, sert kollu rençberler, keskin demirli sapanlarını kazırlarlar. Sonra, kuvvetli öküzler geniş yerleri yorulmadan sü- rerler. İşi bitmiyen köylü kadınlar çiftçilerine azık hazır- larlar.. Daha sonra ambarda gümü bekletilen tobumluklar dışarıya çıkarılır, yemeğe kıyılamıyan seçme taneler yumu- şamış toprağa saçılır... Tarla ve tohum, gönülde eza duyulmadan gök ve gü- veşin eline bırakrılır. Yağmurların arkasından' yağan kar- lar erir ve kışın kalın bulutlarını baharın rüxgârı açar... Ye- Şil kadifeyi andıran ekinlerin kenarından çimenlerin geliş- tiği görüldükçe sevinç artar ve ümitler canlanır. Bereketi arttıran feyizli rüzgârların esişinden gönüller ferahlanır... — Dul, yetim, çoban, çerçi — herkes çiftçilerden fazla bu- lutlara bakar ve gök yüzünün sularını beklerken — sabırsız- lanır.. Londrada Ağustos içinde yapılan Rugby maçları pek hararetli olmuş - tu. Yukarıdaki enstantane bu gürültü- lü maçlardan birini gösteriyor. HABER Çocuk Sayfası Kuponu 6 Eylül 1934 | İngilizler sporda bir takım mari - fetler göstermekten hoşlanırlar. Fut - bolda bir çok muziplikler yaptıkları gibi, bunlardan bir tanesi de irtifa di- l reği üzerinde İstinatsız yatıyor. | Darülfününü — talebelerinden — dokuz — Bir at nalı | gçocuk ufak bir trapez üzerinde birbi- ri üzerine çıkarak bir piramit vücude İngilterede de — son günlerde beden terbiyesine fevkalâde ehemmiyet verilmektedi! nu unutmuştüm! İ Yazısız Hikâye; Türk hürdür. Hür olmak ne gü - | ğımız ayaıklar altında ezilmişti. Bu - yabancı bir sırada bulunuyor. Eskiden bir İn- giltere, bir Fransa devleti, istediğini metine yaptırırdı. Tür- | kiyede çalrşan bir hatırı — içinlimanlarımıza gönderirdi. Padişah hükümeti Avru - pa devletinin önünde Bugün en kuvvetli, en büyük devlet bile devletimizin işlerine Çünkü Türk hükümeti, Türk ordu - siyle, Türk donanmasiyle yurdumu - zu, miülletimizin hürriyetini koruyor. Türk devletinin ilk vazifesi, Türkün, — Ne yapıyorsun orada? ye verip leblebi alacağım. — BSahi.. Babanın baytar olduğu - Türk milletinin hüriyetini korumak - tır. Türk devleti her şeyden önce Bü- nun için kurulmuştur, devletlerle Her Türk te — yurdünu milletii hürriyetine korumaldır. in Bunun . için çalışmalı; bunun için sıra gelince öl - mekten çekinmemelidir. Hürriyet gü- Avwrupalı tüccarın zırhlılarını neş gibidir. Güneş nasıl yer yüzünü aydınlatır. Ekinlerimizi olgunlaştırır, bizi — sağlamlaştırır, güzelleştirirse, hürriyet te bizircanlandırır; bizi ça - tir tir titrerdi. | karışamaz. lıştırır; bizi sevindirir; bizi şanlandı - rır. Onun için hürriyetimizi canımız- dan çok sevmeli; körümalıyız. | Uzun saçlı başaklar görünlünce doğan yeni ümidi mel | temler büyütür... Artık harman yığınlatının köy — kenarın- | da gölgeleri hayallenmeğe başlar... Uzun saçlar kızgın güneşle sararır, yere doğru sarkık iri başaklar rüzgârla sallanırken rençbet'terpanımı biler, dö- ğenini diklerken işi biteriyen köylü kadın boş ambarı temiz- ler ve harmanın vereceği hediyeyi sakiryacak yeri hazırlar.. Nihayet ses gelen tarlaya gidilir. Aileler sıralanıp elle- rinde orağın dişine kaptırdıkları buğdaydan yaptıkları sır-i ma topu gibi güzel demetleri dizi dizi arkalarında bırakır- lar ve meşru bir katliğem ile ekinleri biçerlerken patikadan| geçen yolcu bu berekette kendi payının büyüklüğünü gö- rür, memnun olur.... Herkes yaklaşan harmanı, savrulan — tınazın buğdayı düşünerek neşelenir. İzmir — Karmca: vereceği Yusuf Mazhar Yukardaki resimlerden Istanbulan meşhur altı semtini bulunuz? lira ; veriyoruz : Doğru bulanlardan ayrıca 150 okuyucumuza da muhtelif hediyeler i i vereceğiz. Yüksek atlama , buldum.. Leblebici- Londrada geçernlerde yapılan muh- telif apor müsabakalarında — Burns is« yüksek Ww. . ersite talebesi minde bir | ) Buğday nasıl ekilir? Buğday kuvvetli — topraklarda? İ mahsul verir. Sonbaharda toprak Bl | relenir ve daha sonra — biT hut iki defa pulluk veya sapan ge$ rülür, tırmıklanır ve nibayet ekilir. Memleketimizde tohumlar M yetle elle serpildiği zaman — tarl bazı taraflarına da az tohum di olur. Büyük tarlalarda tohumlar kinelerle toprağa atılı.. — Ne kadaf seçilirse seçilsin, bazan hastala! Bunun önüne geçmek için tobu | ekilmeden evvel ilâçir su ile yık | hıdır. Sonbaharda ekilen buğdaylar, ' baharda yerden — çıkarlar. Mayı$'| Haziranda havaların güneşli $i le büyürler. Fakat bazı buğday taffi larında devedikeni, gelincik, ım—dıl' bi muzir otlar türer. Onları kopif makla buğdayların büyümesine Bif! met edilmiş olur. Hİ 4 Faydalı Malümat: Güneşin harareti ve elbisemizin renkleri Temmuzun en sıcak bir günü idki Ferhanla Fahir iki kardeş kır f zintisi yapmak istediler. Ferhan bi yaz elbiselerini giymişti. Fahir de ? ni yapılan lücivert elbiselerini giY' Evden ayrıldılar. Yollarda tesadüf | tikleri çiçekleri, “Tabiat dersleri” İf | yanlarında taşıdıkları kutuya yerlei tiriyorladı . —Havanıı /o -ercaklıkıi Fahir daha çok şikâyet ediyardu. | hirin çamaşırlatı terden — su gibi | bale geldi. | — Eve döndükleri zaman, Ferhan &| | maşır değiştirmek lürümunu bile d“*" ar nU sebebini l c ğ | rak ediyorlardı. Akşam babaları g€ lince ilk işleri bu meseleyi * “mak ©| du. Babaları bariği elbise ile gesmt | ğe gittiklerini sordu. Çocuklar bi nin beyaz, birinin lâcivert —elbise | dolaştıklarını söyledi. Bunun babalarr dedi ki: — Güneşin sıcaklığı cizimler Ü47 | rine gelince, koyu renkli - olanlar sıcaklığı emerler. — Halbüuki renkler, nasıl ki, bir ayna üzerine Bi geldiği zaman arkasına geçmyip_' sediyorsa, öylece sıcaklığı aksettii Bu sebepten, — senin Üüstündeki K0? | renkli elbise, vücudünü sıcaktan Kf | rumadığı için fazla terledin!.. Bunun ürzerine ertesi gün iki ) sühünet “mikyası l (" mormı oldu. rin/ciya dolu — olanr: — deposunu 4 | rekkeple boyadı. İkisini de — güf koydu. Boyalı ölân civa — daha g | yükseldi. Çocuklar bünidat *anfadi, y ki, koyu renkler harareti — emi' beyaz renkli olanlarla açık r':J ler, açıklıkları - nisbetinde, Har#' | aksettisiyorlar. | — Bundan sonraki gezintilerde î” | de, beyaz elbiselerini tercih cdi)'f’, lardı. Demek, ki, sıcak memleket #y, lisinin, bühassa Arapların beyağ " , ramlara Bürünmeleri, vücütlerini © cağın şiddetinden korumak içindir atlamada iki metre — kırk beş SOf ) istinatsız atlamış — ve şampiyoft , kazanmıştır. Resimde şampiyonu” ladığı görülüyor. Kendi etti, kendi bllld"!

Bu sayıdan diğer sayfalar: