September 9, 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

September 9, 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Pönmee BİTNEP Kİ T” Fire D ÜÇ DA d Abdülhamit e Gözdeleri Tarihi tefrika: 60 “Haremi Humayun,, kapısında patlıyan silâh sesleri herkesi telâ- şa düşürmüştü. Kadınlardan fer- yat edenler, yere düşüp bayılan- | lar çoktu. Silâh sesini Abdülhamit de işitmişti. Uzun yıllardan beri ku- lağma silâh sesi aksetmeyen Kızıl Sultan o gün korku ve heyecan içinde, sarayın neresinde sakla- nacağını bilmiyordu. İşin iç yüzü çabuk anlaşılmıştı. Fakat Abdülhamidin sinirleri o kadar gerilmiş, oderece asabileş- mişti ki.. Bu sırada önüne geleni haşlıyor, avazı çıktığı kadar bağ- rıyordu. Saray halkının rahatı kaçmıştı. Zaten bir akşam evvel esrarengiz bir şekilde ölen harem ağası Beşi- rin sarayda tevlit ettiği heycan | dalgası henüz — yatışmamışken, | şimdi de bir silâhşorun vurulması, Abdülhamidi çıldırtmağa kâfi gel Mişti. Ölen silâhşorun cesedini sürük- Kiyerek derhal ortadan kaldırmış- lardı. O günden itibaren nöbetçilerin silâhlarına kurşunsuz fişenkler ko nulması irade edilmiş ve bütün si- lâhlar muayeneye tabi - tutulmuş- tu. Abdülhamit Beşir ağgim ölü- mü etrafındaki dedi kodularla ya- kından alâkadar oluyordu. ; © akşam Ikbal Padişahım ya- onmda durürken, Abdülhamit sor- | du: — Yavrum, senin kulağın delik- tir! Beşiri öldürdüler mi? Yoksa hakikaten kendi kendine mi öldü? İkbalin bir şeyden haberi var miydi, yokmuydu? Bunu kimse bilmiyordu. Fakat, Abdülhamidin son göz ağrısı olan İkbal, bu suale çok mânalı bir cevap vermişti: — Beşir çok sağlam bir adam- dr, Arapların bu yaşta öldükleri görülmemiştir. O daha ellisinde bile yoktu. Yaşı kırktan fazla gö- rünmezdi. Ömründe bir defa bile diş ve mide ağrısı çekmemişti. — Midesinden sancılanmış di- yorlar, — Kim bilir, Şevketlim, belki de... Tefrika numarası : 72 Yazan: Ishak Ferdi Abdülhamit gözlerini açarak gülümsedi: — Zehirlemişlerdir demek isti- yorsun değil mi? — Öyle tahmin ediyorum, şev- ketlim! — O halde bir duyduğun var?. Hele şu dilinin altındaki baklayı çıkar bakayım! İkbal yemin etti: — Vallahi bir şey bilmiyorum, şevketlim! Hiç bir şeyden habe- rTim yok. — Pek âlâ, Diğer harem ağaları bu ölüm hakkında bir şey söyle- miyorlar mı? — Onlar da cariyeniz gibi hay- | ret ediyorlar, şevketlim ! Bu sırada Baş Mabeyinci Ce- lâl Bey telâşla huzura girerek: — Çok garip bir tehdit mektu- bu aldım, şevketmeap! dedi, tanbul postahanesinden kulunuz namına gönderilmiş. Abdülhamit yemek yiyordu. — Oku bakalım... Ne diyor? — Beşir ağadan bahsediyor da, şevketmeap! Bu sebeple efendimi ze arzetmekte istical gösterdim ! Ve gözlüğünü takarak, elinde- ki mektubu okumağa başladı: “,«Beşir ağanın ölümünden hiç kimseyi mes'ul etmeğe kalkışma- yınız! Onu, gevezeliğinin cezasını görmek ve diğerlerine ibret olmak | üzere, her yere serbesiçe giren elimiz öldürmüştür..,, T fi et Gi li eeeit — Abdülhamit, bu mektubu din- lerken, beyninden kaynamış sular döküldüğünü ve dizlerinin bağı kesildiğini duyuyordu. Birden ye- mek sofrasından geri çekildi: — Alçaklar., Hâlâ aramızdan uzaklaşmadılar. Bu (gizli el) kim lerin elidir Celâl? Diye bağırdı. Kızıl sultan artık çileden - çık- mıştı, Onu hiç kimse teskin ede- mezdi, İkbale: — Defol karşımdan.. Hiç biri- nizin yüzünü görmek istemiyo- | rum, Dedi.. İkbal yavaşça eğilerek geriye doğru çekildi.. Fokat, ker prdan çıkarken, tekrar Kızıl Sul- tanın sesi işitildi: Aşk mı, Servet mi? Nâkili: - (Vâ - Nü) " — Edemedim... Bir kaç gündür fazla meşğuliyetim vardı... . diye Fik- ret kekeledi. — Ellevce altm bulunacağı kuv - vetle tahmin edilerek bu aksionların şirketine ümit bağlanmıştı... Sonra, ümitler suya düştü... On dolarlık ak- siyonlar yarım dolara düştü... Şimdi i- Bün Hay aksti şeytan hay... öğrenemiyordu. Zira: içeri bir adam girdi, — Efendim, Fikret Beyi biri gör- Bir türlü Ha Bey omu görürse... Çekin verildiği- ni farkederse... Sanki serveti - elinden alınacakmış gibi, delikanlının ödü pat- byordu. — Bir dakika müsaade... Koridora fırladı. — Şu çeki aldığınıza — dair bana imza veriniz Beyefendi... Elleri titriyerek imzayı attı... Ek- ni cebina daldırdı.. Beşlik, tek, kaç parası varsa hepsini bahşiş verdi... Ne yaptığını tayin edemeden koş- tu.. Derhal — paraları kasadan aldı.. Sonra, kendi hesabına yatırdı... Kasadar: — Emanet... Emanet... - diye ke- keladi. Lâkin, aklını, mütemadiyen şu su- al kurcalıyordu: — Akşam Postası Çocuk Sahifesi bilmecesinde he- | diye kazananların listesi 85 — Aksaray 75 Merzuka Ha - nım. 86 — Büyükada 10 Fedon Bey. 87 — 1” İnci ilk mektep 4 Asuman Hanım. 88 — İstanbul kız örta mek- tebi Fethiye Hanım. 89 — Çengelköy Melek İsmail Hanım. 980 — Taksim 12 Rahi B. 91 — Yeşilköy 35 R. Yi- ya Bey. 92 — Beşiktaş 105 Sabahat - tin Bey. 93 — Topkapt 8 İzzet Ha « nım. 94 — Sofya 62 Memduh Bey. 95 — Samatya Ülkü Özen B. 96 — Bostancı ilkmektepten Naime Hanım. 97 — Kumakpı — 29 Bellis Hanım. 98 — İstanbul Sanatlar M. Musa Sü- heyl Bey. 99 — Kumkapı 24 Matma- zel Siyka Hanım. 100 — Fatih 11 Ce- mal Bey. 101 — Büyükada 15 Adnan Bey, 102 — Kadıköy 10 Maide Ha - nım. 103 — Ortaköy 29 Saadettin B. 104 — Kartal 46 Leylâ Hanım. 105 — Pangaltı saksı sokak 2 Mari Hanım. 106 — Büyükdere 92 Sevim Hanım. 107 — Sultanselzn SI Şadiye Hanmm. 108 — Pangaltı 8 Semra Kadri Ha — | nam 109 — Beşiktaş Dolmabahçe Sa- rayda odacı Mehmet B. 110 — Ka - ragümrük 39 Ahmet Bey. 111 — Bar- biye 20 Sabahat H, 112 — Kandilli kız lisesinden Leman H. 113 — Os « manbey 9 Suzan Hanım, 114 — Ka- ragümrük 93 Güzin Hanım. 11 — Bi- lezikçi sokka 71 Nezihe Hanım. 116 — Feriköy 25 Muazzez Hanım. 117 — Pangaltı 15 Kapıcı Cafer B. 118 — Ci- | bali 19 Todor B. 119 — Cibali 1 Hi- hali B. 120 — Galata Ayten Meral Hanım. 121 — Beşiktaş 18 Muazzez Hanım. 122 — Kandilli 12 Fehmi B. 123 — Pendik 12 Faruk Bey. 124 — İstanbul erkek lisesi 396 Burhan Bey. 125 — İstanbul Telgraf merkezinde Safer B. 126 — Fener 120 Bedriye H. 127 — Heybeliada 130 Fârük B. 128 — Adada Fatma Hanım. 129 — Samatya 141 Nuri Bay. 130 — Galata 3 Demir B. 131 — Feneryolu Reşat B. - TAKSİM BELEDİYE BAHÇESİ Bugün saat 17 de, gece saat 22 de gâayet zengin Varyete Programı (2401) — Buraya gel. Nereye gidiyor- sun? Beni yalnız bırakmayın! — Mabeyinci Celâl Bey mektubu okuduğuna pışman olmuştu. Pa- dişaha verecek cevap bulamıyor- du. t Abdülhamit: İ — Celâl! Arabı öldüren eli sen- den isterim! Diyerek Baş Mabeyincinin ya- kasına sarıldı. (Devamı var) — Acaba kaç misli fırlamış? Önün için, Nafiz Beyin — odasına girdi. — Ne kadar fırlamış dedinirzdi?... Merak oldu. “ — Zenginin parası fakirin çene- sini yorar” dedim ya.. siz de bu kal « deden kurtulâmadinir... Hattâ — sizin yalnız çenenizi değil, tabanınızı da yorüyor.. Hay Allah müstehakkını — versin... Şimdi; nükte yapılacak zaman mıy - dı?.. Şu Nafiz Beyin — ağzından, lâf, nasıl da dirhemle çıkıyordu... P Nihayet rakamı söyledi: — 407... Birden bire şaşkınlıkla: * — Nasil 407?.. - diye düşündü! - acaba bu 5200 liradan sonra, 407 lira daha mı kazandım?..” Yüksek sesle sordu: — Ne 407 si? — Allah allah... Cahil gibi soru - yorsunuz? Bu aksionlar dolar hesabi- le değil mi, beyim? İşte- beheri, altm menbamın bulunması üzerine, 407 do- Tara fırladı... r Fikret kavrıyamadı; gilizce dersleri 9 Eylül 1934 — , - B6 b ——— Müellifi: ömer Rıza The wishing Ring (1V) 'The years went on, — and still no wish had been spoken: Sornetimes his wife suggested 1) a wish, but he always replied that there was plenty ©t time. At last she saw that she could not persuade him, — and so she gave up 2) apeaking —about he ring altogether 3). — Though the farmer often looked at the ring and - turned it on his finger, he took care not to utter 4) a wish. Thirty, forty years had göne by, the farmer and his sor had grown old; thtir hair was white as snow, but the wish kad not yet been uttered. They both died in tbe same night. | Their ehildren and grand - children stood arocund 5) ihem weeping 6) Öne of them süggested that they Should take the ring from — the öld man's finger as a remembrance 7), but the eldest son said: *“No, let our dear father take this ring into the grave 8). —He always treaşured 9) — it; and mother uszed often to Taok at it too. Parhâps she önce gave İit to father, —when they were young.” | Sao the old farmer was buried with his wife, and ön his finger — was the | ring whiech — was supposed — to be a wisbing ring; but which was not, and yetit had brought him —as much happiness a man could desire 10) For you gee my dear children, —a poor thing in göod hands is better than a , fine thing in bad handı. The children —all thanked their grandfather for — his teryâ — and as the rain had neariy stopped, — Mary, Tom, and Henry put on — thiekboots 11) and went — shopping 12) — with Avnt Grace, Jane had to stay at home, becküse there was a biğ hole in söle of her boot. Aunt Grace had to get some meat at the butcher's 13), and a boof 14) of brend at ihe baker's; 18) and Tom took Jame's Hittla haati * to the 8) tö hüver them resoled, 16) he promised to send them wext day. “Pleare don't forget” said Tom, Then they went to the Post olfice 17), which was at the grover'e and bought some stamps and post - cardı 18). They also bought some coffee there and some suger. When they got homa it was nearly time for supper. Lügatler. 1) Suggested (saeceştted): etti. 2) gave up (gev op): vazgeçti. teklif 3) altogether (oltugezer): tama - men * kâmilen. 4) utter (ater): telâlfuz etmek. 5) arocund (aravdn): etrafımda. 6) weeping (vipin): ağlamak. 7) remembrance (remembrans): hatıra « yadigâr. 8) grave (grev): kız. 9) treasured (trezered): bir defi « ne gibi sakladı. — Peki 500 aksion kaç para e - der?.. — Darp ameliyesi bilmiyor musu- nuz? Zihni hesabınız zayıf ta değil » dir. 407 kere 500 ne eder? Küçük memurlardan biri, şeflere yaranmak için atıldı: — 203,500 dolar efendim.. Emreder- seniz Türk Brasına da tahvil edeyim.. Nafiz Bey, güldü: — Alişan Beyin meçbul müşteri « si kaç para kazandı diye hesap ediyor. sunuz galiba.. Bu sırada, Borsanın telefonu ça - Tındı; şef, kısa bir muhavereden son- rat — İşte .- dedi. * ayni aksionlar 407 den 423 dolara Fırlamış... Demek ki, merak ettiğiniz adam, bizim para ile yarım milyon lira sahibi oldu.. Artık, Fikret bütün - soğukkanlılı! ğını kaybetti. Ne Allahammarladık: ne bir şey... Ok gibi fırladı... Derhal Alişan Beyin yazıhanesine koştu: — Azizim... Kararımı — verdim... Satın... diye haykırdı.. | — “Çok'namuslu ve çok hayirhah bir | adam olan Alişan Bey: 10) desire (dizayor) arzu eder. T1) boots (buts) ayakkabı. 12) shopping: mağazalardan alihı veriş. 13) butcher (butçer) kasap. 14) loaf (lof) somun. 15) baker (beker) ekmekçi 16) resöle (risol) ayakkabıya pet” çe vurmak. sole (30l) tabam 17) Poatoffice (post ofis) — poslt dairesi, 18) Postcards (postkardı) — postl kartları.. Cevap veriniz: (1) Did the farmer utter any (2) Who stood around himaftef he died? (3) What did one of them sugi (4) What was tha — eldest son'” reply? (5) What is better — than a finf thing in bad hands. (6) Why did Jane not go out witf the others. (7) Where did Aünt Grace go? (8) What did they buy —at thf grocer's? (9) Which is heavler a pound öf feathers or a pound of goldi? (10) What — does a Joaf öf brend cost? (1) Wbhat does a post - card cost SARAY (Eski Glory_ı) sineması 12 Eylül Çarşsmba akşamı tam saat 21 de yeni mevsim İçin kapılarını âçıyor. İlk programda: Büyük artiet DOUGLAS FAIRBANKS'ın 1 Mary Piekfard'dan ayrıldıktan tmiş olduğu en büyük flmi olan ASRİ ROBENSON Mudzzam ve muhteşem filim;ni takdim. İnited artist filmidir. zevçesi sonra Çi hdi bele aa Liks balkon (2395) Ş T fotöy 30, Hüsusi - $0, 70 kuruş. 12 Eylül bu Çarşamba SUMER (Eski Artistik) sineması || Yeni sinema mevsimini LİLİ DAMİTA ve HENRİ GARAT Tarafından bir suret! fevkalüdede | temsil edilen | ÇALINAN ADAM Gayet orijinal ve muhteşem | filmi ile açılıyor DIKKAT: Fiyatlardaki bü- yük tenzilâttan istifade etmek isteyenlerin sinema gişelerin | | müracaatları lâzımdır. - (2470) — Hay Allah razı olsun.. - dedi” zira, asabiyetimden — ölecektim.. ı:, aksionlar, nasıl böyle yıldırım ıi!f'- tiyle çıkarsa ayni suretle de düşebi Kr.. Telgrafı çekiyorum.... Vakıa mi fiat 423,12 amma, benden 415 istediler... Fırsat fevtetmiyeceğim- Fikret, istifini bozmadı: — Sat, birader... 3 Hattâ, kaydi ihtiyatla ilâve etti — Acaba satmasak mi dörsiniz? Alişan Bey: — Yapma Allahını mır—-M! Hüar Speğirn... Beni esabiyetten Ü, / receksin... Vallahi, kaç gecedir V' * kum kaçıyor.. Ha düştü, Yarım milyon liranız oldu... istiyorsunuz? Allahtan belânız! "ı"' Kulunuz, köpeğiniz olayım satım- ,' tik, bu aksionlar bundan fazla çek Mi ) Zaten bu kadara çıktığı da gayri "” idir... Mutlaka bir aksi tesir MWE Cidden büyük bir altın maden! Yak y muş bile olsa, geve 416, 420.00 YÜ g sek bir yekündür.. < Fikret güldü: ı —Elı.ıîıiıı-lnlhıımınıd', rim milyona razı olayım bari« Ç " we).

Bu sayıdan diğer sayfalar: