16 Eylül 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

16 Eylül 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Abdü Göz lhamıt delerı Tarihi tefrika: 67 Evrakı muayeneye koyulmuş- lardı. Bu sırada Nuri Bey, kendi eliy- le, bir takım evrak bularak, sürat- le açtı.. Ve sayıfalara şöyle bir göz gezdirdikten sonra: — Aman efendim, dedi, bunlar define.. Define... Hele bakm şu ve sikaya., Ahmet Rıza Beyin imza- | sı. Ya öteki... Aman yarabbi! Şim- | di aklımı oynatacağım.. İstanbul- da bomba imalâtahanesinin bışl:ı bir yere naklini tavsiye eden birli kaç maddelik bir talimatname, Fehim Paşa cali bir alâka göste | rerek: — Boşuna kürek çekmemişiz, dedi, şunları iyice bir tasnif ettik- ten sonra, derhal Zatı Şahaneye arzı malümat edelim. Her şeyi el- de ettiğimizi söyliyelim. Bir haftadanberi devam eden takibattan hiç bir netice elde edi- lememişti. Ne bomba imalâthane- sinin izi bulunmuş, ne de gizli ko- mitecilerden biri elde edilmişti. Fehim Paşa gerçi ihsanlara gark olmamış değildi. Fakat, aradan günler geçince Abdülhamit tek- rar stnirlenmeğe, önüne geleni haş lamağa başlamıştı. Abdülhamit, Kâzımm evinde bulunan (evrakı muzmre) yi ©- kuduktan sonra, büsbütün - telâşa düşmüştü, Zaptiye Nezareti me- murları mühasıran (gizli teşkilât) ; meydana çıkarmağa çalışıyorlar Ha Saraya mensup hafiyeler de ge celi gündüzlü uğraşıyorlar, sağa sola saldırıyorlardı. Bu hâdişe, Yıldız Sarayındaki taş odalarda yatan (Necmiseher) in vaziyetini müşkülleştirmekten başka bir işe yaramamıştı. Paristen gelen mektupta ma- demki sarayda bir kadın parmağı- nım mevcudiyetinden bahsedili- yordu. Bu kadın Necmiseherden başka kim olabilirdi? Abdülhamidin gözdesi tevkif | edildiği günden beri hiç kimse ile | konuşmak fırsatmı bulamamıştı. | Nuri Bey Necmiseherden adama- kıllr intikam alryordu. Necmiseherin hayatı Nuri Be- Tefrika numarası : 79 Yazan: Ishak Ferdi yin elinde demekti. Kâzım Bey mevkufken Necmiseherin ona gön | derdiği bir mektup Nuri Beyin eli- | ne geçmişti. Bu mektup Necmise- herle Kâzım Bey arasımdaki müna sebet ve samimiyetin derecesini gösteriyordu, | NuriBeydeazfırsat düşkünü değildi. Necmiseherde zaten uzun zamandan beri gözü vardı. Böyle | güzel ve sevimli bir kadın bir da- ha onun eline nerden düşecekti? Fehim Paşanm Padişahtan il- | tifat gördüğü günden beri, Nuri Bey de zindanda Necmiseher ha« | mrmla meşgul oluyordu. Necmiseher padişah karısı ol- maktan çoktan vazgeçmişti. Bü - tün emeği zindandan kurtulmak - tı. — Hele şuradan bir kurtula - yım.. Yapacağımı ben bilirim. Diyordu. Necmiseherin yapacağı iş ma - lümdu: Saraydan kaçmak. Abdülhamidin sevgili gözdesi bunu aklına sokmuştu. Fakat, zin- dandan kurtulmanım çaresini bul - mak kolay değildi. Nuri Bey yola gelmiyordu. Necmiseher bu katı ruhlu işken- ceciye çok mülâyim ve müsaade- kâr davrandığı halde, Nuri Bey bunu kâfi bulmuyormuş gibi, du- dağını bükerek: — Biraz daha eğil bakalrm, kü- çük hanım! Diyor ve her gelişinde genç ka- dının izzeti nefsini kırryordu. ©O gün ikisi de taşkın ve taham- mülsüzdü. Nuri Bey Necmiseherin boynu - na sarılıp yanaklarından öpmek istiyordu. Abdülhamidin gözdesi de zindandan kurtulmayı düşünü- yordu. Nüri Bey kapının önünde dola- şan nöbetçiye: — Sen biraz ileride bekle!.. Diyerek, Arnavut askerini ba - şımdan savmıştı. Necmiseher © gün bu gözü dö - | nük adamın bakışlarını beğenme - mişti, — Tahliye iradesi mi getirdi - niz, Nuri Bey? | — Diyerek, işkenceciye şöyle bir iltifat savurmuştu. Nuri Bey gülü- yordu. AÂşk mı, Servet mi? Nâkili : “Onun sayesinde ailemizin kurtul- masma nasıl kail olabilirdin?.. Bu - mu istemiş olman bile, senden soğu - mama sebep teşkil etti. *“Fakat, çok memnunum: Ayrıldık- lamışam. Zira, bu parayı istemiyece - #ine dair, bir tolgraf çekmişsin.. Av - detimi düşündüğüne da teşekkür e - derim. Fakat, bu, kabil olmıyacak. “Acı tecrübeleri, beni akıllandırdı. Cemal Beyle burada uzun — uzadıya konuştum. Doğrusunu istersen, onu, hiç te eskisi gibi manasız bulmryorum. Bilâkis, çok ince bir adam... Kendisi- ni terketmeme rağmen, ailemden e - sirğemediği yardımlar, az centilmen - Kik midir?.. Doğrusu, hayran oldum.. *“Hülâsa, azizim, senden ayrılarak, Temal Beyle evlenmeğe karar ver - dim... Bana hak vereceğini umarım... Hem de sana tavsiye ederim: — Beni taklit etmelisin; — bir servet izdivacı (Vâ - Nü) * Fikret! Hattâ senden ayrılırken şöyle demiştim, hatırlarsın: “ — İyice düşün bakalım... Baş - ka bir yerden bu parayı bulman kabil “ Anlamamış olmana imkân görmi- yorum. Zira, nasıl olur da sana bun - ca vaitlerde bulunan — Şadiye Hanım aklıma gelmez.. Her halde, ona müra - caat ederek parayı bulmuş olacaksın... Eh, Allah selâmet versin.. Demek ki, ikimiz de seryete doğru koşuyoruz! * Maamafih seninki de fona değil.. İyi bir izdivaçtır. — Tavsiye ederim.. Zengin bir kadım, seni müreffeh eder. İzmirdeki o kokmuş evden kurtulur - sun! * Demek ki, benim yaptığımı sen de aynen taklit etmiş oluyorsun.. Ben, " Cemal Beyin servetine... Sen de Şadi- Çocuk Sahifesi bilmecesinde he- diye kazananların listesi 98 — Kadıköy Cevizlik 1 Nuri B. 99 — Üsküdar 21 Muamert — Hanm. 100 — Unkapanı 56 Cevdet B. 101 — Şişli iki Handan H. 102 — Büyükada Marsel B. 103 — Sultanselim Muzaf- fer H. 104 — Adapazarı 2 Reşat B, 108 — Ankara 7 Sami B. 106 — Lüle- burgaz 66 Adnan B, 107 — İstanbul erkek lisesi Mehmet B. 108 — Bey - oğla Katina H. 109 — Fatih Saltan- selim 2 Nuriye H. 110 — Karagüm - rük 89 Ahmet Suat B. 111 — Kan - dilli kız lisesi Nezihe H. 112 — Hey - beliada' 2 Sadi B. 114 — Haydarpaşa 120 Cevdet B. — 115 — Beşiktaş 61 Ahmet B. 116 — İstanbul 26 Feruh Mehmet B. 117 — Ferikör — Berber Salim B. 118 — Büyükada Hamdi A- dil B. 119 — Büyükdere 2 Melâhat H. 120 — Tstanbul İnkılâp kütüpha- nesi Kirkor B. — 121 — Üsküdar 26 Ekrem B. 122 — Beşiktaş 9 İlyas B. 123 — Mustafa oğlu Tsmail B. 124 — 12 inci ilk mektep — Cemalettin B. 125 — Zincirlikuyu 1 Hayrünisa Ha- mım, 126 — Tavşanlı Daktilograf E - min Sıtkı B. 127 — Fatih 1 Nuri Bey. 128 — Meyvahoş 69 Leon. 129 — Beyoğlu 14 Osman Bey. 130 — Aksa- ray 13 Süheylâ Nuri H. 131 — ragümrük 6 Covdet Bey. 132 — Ada- ma 10 Meliha H. — 133 — Samatya 3 Eleni H. 134 — Haliç Fener 2 Maz « har B. 136 — Kasımpaşa 5 Şükrü B. 136 — Fatih 37 Melâhat H. — 138 — İzmir Akif B. — 139 — Unkapanı 24 İsmail Bey, 140 — Beşiktaş 18 Mu - azzez H. 141 — Eminönü — Belediye polisi 1943 Cemal B. 142 — Üsküdar 22 Feriha H. — 143 — Beşiktaş 105 Salâhattin B. 144 — 24 Necmettin B. 145 — Aksaray 54 Şükran H. 146 — Kumkapı 29 Belkis H. 147 — Fener Şahizer Hamdi H. 148 İstanbul Cüm- huriyet orta mektep 275 Hüseyine H. 149 — Ortaköy 39 uncu ilk mektep 249 Viktor H. 150 — Beyoğlu 31 in- ci mektep 37 Nermin H. — Hediyelerimiz her hafta Per - şembe günleri matbaamızda tevri o - — O da olacak, sultanım! Bu - radan tahliye edilmek sizin eliniz dedir! — Sahi mi?.. Allah aşkma be - nimle alay etmeyiniz!... Ben bura- da ne vakte kadar farelerle koyun koyuna yatacağım?. Nuri Bey son sözü ilkönce söyle mekten çekinmiyen bir adamdı: — Benim koynuma gireceğiniz güne kadar, elmasım! Diyerek, zindanın kapısını ört- tü.. Ve içeriden kapıya dayandı. Şimdi ikisi karşı karşıya kal- mışlardı. Necmiseher birdenbire ağzını açarak bağırmak istedi. Fa- kat, bunun beyhude ve — mânasız olacağını çok çabuk anladı. *Devamr var) ye Hanımın.. İkimize de açık İlasmet temenni ederim.. “Maamafih, sana tekrariryorum ki, katiyyen sırf servet için Cemal Beye varmıyorum.. Söylediğim gibi, —senin aksaklıklarını gördükten — sonra sana karşı bağlılığım gevşedi, tavsadı. Şim- di onu, çok sevimli bulmağa başlıyo- rum. “Seni bıraktığım için üzülmiyorum da.. Çünkü, — Şadiye Hanımla teselli bulacaksın!... Onu sevmiediğini - oto - mobilde sizi dinliyerek anlamıştım. Vapurda gerçi bunun aksini isbat e - den bir manzara oldu. Lâkin, o da, her halde kendisinin senin üzerine düş - mekliği neticesi oldu. “ Eminim: Onu değil, beni sevi- yorsun. Lâkin, servet, aşkı - oyalar... Şadiye Hanmın parast da seni avuta - caktır. * Haydi Fikretçiğim, yene, uzak- tan uzağa birbirimizin saadetini te - menni edelim... Mektup bu tonda devam ediyordu. Eğer başka bir zaman olsaydı, deli - kanlının yüreği burkulurdu. Kendisi- ni epeyce tahkir ve istihfaf eden sa < 16 Eylül 1934 Mektebin bu seneki mezunlarından bir grup ve sergiden bir görünüş Veznecilerde Türk kadınları biçki ve dikiş mektebi sergisi Veznecilerde “Türk kadımları zun vermiştir. Bunlardan 140 1 bu Biçki ve Dikiş Mektebi,nde bu se- neki mezunların yaptıkları işler- den mürekkep bir sergi açılmış- tır. Dün saat 15 de bu serginin açıl- ma merasimi yapılmış ve aynı za- manda mektebin yeni mezunları- na diplomaları dağıtılmıştır. Me- | gün Maarif mekteplerinde mual- Hm, Sanat Evi sahibi, makastar, | terzi ve mektep müdürü olarak ça | lışmaktadırlar, Bu sene mezun — 0- lan hanımlardan ikisi de daha şim diden Yalovada bir terzihane aç- mak üzere davet edilmişlerdir. rasimde mezunlardan Semiha ve | — Saliha Hanımlar güzel birer nu- tuk söyliyerek mekteplerinin faa- liyetini, hizmetlerini anlatmışlar, | / y müessesenin müdür ve müessisi | Wj Nesibe Hanımla mnallimlerine te- şekktir etmişlerdir. Bundan sonra Belediye Reisi muavini Halük Nihat Bey kısa bir nutukla mezun- | © ları tebrik etmiş, kendilerine dip- | EN — lomalarını vermiştir. Müteakiben mezun hanımların, ğ her biri çok güzel ve zevkle işlen- miş birer sanat numunesi olan, e- serlerinden mürekkep sergi gezil- miş; beğenilip, takdir edilmiştir. Bu yıl mektepten 21 hanım dip- < loma almıştır; isimleri şunlardır: Semiha, Nebahat, Sebahat, Fat ma, Cemile, Kâmile, Cahide, Sali- ha, Bedriye, Fatma, Hatice, Seba- hat, Muazzez, Muzaffer, Nazike, Nezihe, Nimet, Münevver, Fatma, | Fevziye, Nebiye Hanımlar.. 1926 yılında kurulan bu kıymet K müessese şimdiye kadar 314 me- oh—ıklıhııhculıınul- Amerikada — iki yüz seneden beri ayni yerde oturan bir ailenin evi ya < nına belediyece bir tak yaptırılmış, bü suretle büu çok ceki aileye bir hürmet gösterilmiştir. Resim, bu aileye men « sup bir kızm, en küçük toronun, çi * çeklerle bezenmiş takın altından be * yaz bir ata binmiş olarak geçerken ar lınmıştır. “miz de ona vekâlet verelim.. Ben, hal” sız olayım.. Ne şekilde istersen ayrı * Talım...” diye mektubun içine nazikâ” me cümleler kattı. Bu mektubu gönderdi. Ayni akşam -r'mdı. bankadatt ı;*ı_ hııımlıkı işimden istifa ediP te İstanbula gitsem mi acaba?.. - diyf düşünüyordu. - Vakıa, başka bir İf buluncaya kadar buraka kalmağa ni * yet etmiştim. Lâkin, Türkân bile batf Şadiye Hanımı uvı'ye ettikten sonff mesele kalmıyor...” Bu esnada, ta yııılıhndı birâ * Nuri, yanıbaşındaydı. — Vicdan Buhranı ile kalbim yaf” yor. Siz, bana © kadar iyilik ettimif” Halbuki, ben, sizin kuyunuzu karm” ğa çalıştım. — — Zarar yok, zarar yok.. artık geçti. 5 — Hanımefendi ile aranız bozul madı ya... Ş — Ayrılıyoruz.. Fakat, siz »et den biliyorsunüz? (Devamı var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: