October 12, 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

October 12, 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hançerli F Kadın Polis memuru Bediaya sordu; “Yavuzu çok mu seviyorsunuz?,, — Ne diyeyim, yavrucuğum? | — İsmimle çağırımız, canım! | Babiâli efendileri gibi, teşrifatla- mı konuşacağız? — Ah, bana ne kadar cesaret veriyorsunuz ! Bedia iki parmağını başmemu- run ağzına uzattı: — Sunuz, munuz da istemem, bir kişiye hitap eder gibi konuş. — Ah yavrum, sen ne sevimli, ne şeker mahlüksun böyle! Seni | benim karşıma çıkaran talihime o kadar medyunum ki.. Seni nasıl sevdiğimi izaha mukledir deği- lim! — Hiç inanamıyorum amma.. Bir kadeh rakı uzattı: — Hele birer tane çekelim de.. Bu kâfir şey malümya şişede dur- ,duğu gibi değildir. İkimizi birbiri- #âiZe çok çabuk tanıtmaya vesile olür. — Aman efendim, biz birbiri- mizi rakı masasında mı anlayaca- ğız? — Tabit değil mi ya!.. Rakıdan güzel mehenk taşı var mıdır? — Bediacığım, ben seni aşk sa- hasında tanımak isterim... Sen bir kelebek kadar ince, bir inci kadar saf ve temiz yürekli bir kadınsın! Seni görünce yüreğim koparcası- na çarpmağa başlryor. Dizlerimin kesildiğini duyuyorum. — Hayatta başka bir kadın sev memiş miydin? — Hayır.. İlk defa seni seviyo- rum! — İnahdayım mı? — Niçin inanmıyorsun? Gözle- rime bir bak.. Ben yalan söyliyen bir adama benziyor mıryım? Bedia sigarasını tellendirmişti: — Yavuzu yakından tanır mı- sın? — Yavuz Beyi bir gün bana u- zaktan gösterdiler.. (Bedia Ha- nrmefendinin kocasıdır) dediler. — Nasıl beğendin mi? — Kat'iyyen. Size hiç de lâyık olmıyan bir koca, Bedia önüne bakıyordu. Kerametin —gözünün ucuyla genç kadmı süzdükten sonra, sö- züne devam etti: — Yavuz Beyi çok mu seviyor- sun? — Ben kadın olsaydım, Yavu - zun koynuna girmemek için açlık- tan ölmeğe razı olurdum. Onun dışardaki fena şöhretini siz elbet- te benden iyi bilirsiniz! Bedia bir kadeh rakı içtikten sonra: —Size açıkça Ffikrimi söyledim, Keramettin! Ben bu adamdan | korktuğum için ayrılamıyorum, E- ğer beni ondan ayırabilirseniz, e - | bediyen sizin olurum. Ve emin o - lunuz ki, ben zannettiğiniz kadar fena bir kadın değilim. daha O akşam Bedia, Keramettin Beye söz verdi. Bir kaç gün sonra Yavuzu başlarından savup evle- neceklerdi. Bedianın Yavuzla nikâhlı madığı da anlaşılmıştı. ol- I ödım.., , O günlerde Istanbulda (Sihir- baz adam) diye tanınmış bir İngi- | liz polis hafiyesi faaliyete geç- mişti. Mütareke senelerinde mühim | hâdiseler ve cinayetler üzerinde yürümüş olan (Sihirbaz adam) | kimdir? Bu esrarengiz adamı okuyucu- larımıza tanıtmadan evvel (Benli Bedia) nın mütareke aktedildiği sıralarda oynadığı siyasi rolleri kısaca anlatacağız. (Sihirbaz adam) meşhur Ingiliz polis hafiyesidir. Bedia İngiliz polis hıfıyeıı!e | nasıl tanışmıştır? Bütün İstanbul halkmı velvele ve telâşa veren mühm bir cinayet- te kimlerin parmağı vardır? Yavuz ve Kerametlin nasıl çarpışacaklar? Bu kısımları öğrenmeden önce, kısaca mütarekenin ilk günlerini gözden geçirelim, ... Mahut mütareke şartları tesbit ve imza edilmeden bir gün evvel, (9 Teşrinisani 1334 gecesi) Mon - dros açıklarımda, bir İngiliz harp gemisinin güvertesinde iki bahri - bir şuyordu: — Türk — murahhasları ynrm | gelecekler, değil mi? — Evet.. — Mütarekenameyi aynen ka- bul veimza edeceklerinden emin misiniz? — Çok eminim.. — Bu emniyet bir tahmin ve kanaat mahsulü olmasın? —Hayır.. Hususi istihbaratı- mız da bu merkezdedir. Nihayet bir hafta sonra İstanbuldayız... Genç zabit ümitsiz ve mânalı bir tebessümle mukabele etti, Ar- kadaşmın bu vaziyetiden canı sı- kılmış olan bahriye zabiti, daha kat'i bir ifade ile, biraz evvelki sö- zünü teyit ederek: — Âzizim, dedi, Türkler bu | mütareke şartlarını bilâkayt şart kabul etmeğe mecburdurlar... | — Sebebi?... — Orasını şimdi izah ede- mem!!! ve | . » * (14 Teşrinisani 1334) günü ak- | şamı, İstanbulda Dolmabahçe sa- rayı önünde demirlemiş olan ayni | :ırhlıdı gene bu iki bıhnyı zabi- — Nasıl,. Dediğim çıklı mı? — Doğrusunu söylemek lâzım gelirse, cidden şayanı tebriksiniz? — Şimdiye kadar vaki olan is - tihbaratım arasında tahakkuk et - miyen bir hâdise yoktur, azizim! — “Entellicens servis,, sizin | heman ılıktır. Bazıları daha soğuk su- vücudunuzla ne kadar iftihar et- se azdır... Mondrostaki teminatını zın böyle kısa bir zamanda ve bu derece kat'iyyetle tahakkuku, be- nim indimde, memleketimin men- faatlerinamına yapmakta oldu- ğunuz vazifenin ehemmiyetini art tırmağa vesile oldu. İtiraf edeyim ki, bu hâdise ile, çok daha mühim bir şahsiyet olduğunuzu anla- K(Devama var), | tedaviye başlamıştır. Pratik at Bilgisi hakıl ve tercüme hakkı mahfuzdur Yazan: M. Gayur —Gi — Bakara BAKARA — Talih ve kumar öyün- Jarının en tehlikelisidir. “52” iskambil. lik bir, iki veya üç deste karıştırıla - rak oynanır. İskambiller sayılarını mu- hafaza ederler. Aso bir, — ikilik iki ilâh. sayılır. Resimler on hesap e « dilir. Bakarayı idare eden sağında ve so- lunda oturanlara iskambilleri dağıtır. Oyuncuların adedi mahdut değildir. Ve her oyuncu istediği miktarda “mixz” yapar; yani para kor., Oyunun oynanma sureti: Bankayı idare eden her iki tarafa iki defada dolaştırmak üzere iki iskambil verir. Kendisi de sıra dahiline — girerek iki iskambil alır. Bu iki iskambil ile yahut ele alınacak üçüncü — bir iskambil ile dokuz sayıyı doldurmak — yahut ona kabil olduğu kadar yanaşmak Lâzrm- dır. Ve kimse dokuz sayıyı — doldüra- | mazsa kim en fazla dokuz sayıya ya- naşırsa o kazanır, Dokuz sayı ne suretle yapılsa mak- buldür. Meselâ bir vale ile bir dokuz- lu, bir aso ile bir sekizli, bir ikilikle bir yedili dokuz eder. Suretler sıfır olduğuna göre elde i- ki sureti olanın sayısı sıfırdır.. Bunun oyunu “Bakara” dır denir. Bir sekizli ile bir üçlüsü olan yani on sayı çıka - rılımca bir tek sayı kalan kimse bakara olanın parasını alır. Banko ile oynandığı zaman “Baka- | ra 5 tablo” bankayu idare eden kimse | kendinden fazla sayısı olanlara miz keri miktarı öder. Kendinden az sayısı | olanların paralarını toplar. | Büyük kumarhanelerde bakara $ TaAbIS Bünkasu - ayıeren parar SEeNlerik safım alınır. Bu paranın pek büyük ye- künları tuttuğu olur. Banyo BANYO — Vücudün suya balı- rılması bünyeye göre başka başka te- sir eder. Sıcak su banyosu mesamatı temizler ve hiç bünyeye zarar vermez. Diğer banyolar ise vücudün — heyeti mecmuası üzerinde tesirini gösterir ve efalini tadil eder. Bazı kimseler için soğuk su fena tesir yapar, Bazıları faz- la sıcak suya tahammül edemez. Terli iken aslâ soyunmamalı ve ayak banyo- sunu bile yemekten bir, bir buçuk sa- at sonra yapmalıdır. Yemek yedikten sonra bir saat olsun geçmeden banyo yapmak son derece tehlikelidir. Soğuk banyolar: Çok soğuk — olan menba sularında, durgun sularda, için- de uzvi maddeler bulunan taşkın sa - larda ve sellerde banyo şdilmez, gü « zel havada irmakta banyo edilir. Yir « mi beş derecei hararetteki su hemen dan hoşlanır. (Devamr var) SARAY (Eski Glorya)| Sinemasında Raşit Rıza Tiyatrosu B. teşrin 16 Salı 17 Çarşamba Kendisinin Gölgesi Nakleden: Yusuf Süruri Bey Dekorlar : (d) grupu 15 B. Teşrin Pazartesi akşamı saat 8,30 da Kadıköy HALE Sinemasında Hedefsiz Buseler Doktor Hafız Cemal Bey geldi Bir mürdettenberi seyahatte | ve tıbbi tetkikatta bulunan Dok- | tor Muallim Hafız Cemal Bey av- | det ederek vazifelerine ve kabine- sine müracaat edecek hastâları | ŞAHİN REL 12 birinci teşrin V AKDENİZ KORSANİ | Büyük macera, aşk ve harp romanı l Baygın bulunan Şahin Reisi karga tulumba gemiye gotürd" Ahmet: — Öldü mü? Yaralı mı yoksa? Nasıl.. Çok mu ağır yarası?... Diye sordu. Çünkü arkadaşlarının asık su- ratları ona böyle bir şüphe vermiş ti. Fakat hayır.. Hiç bir şeyi yok - tu. Şahin Reis mes'ut bir çocuk gibi mışıl mışıl uyuyordu. Yeni- den kör Alinin kolunu yakaladı: — Ne olmuş, Neden uyandır mıyorsunuz?., — Sızmış.. Kadın elinden şarap içmiş.. Çok içmiş de sızmış!... — Kim demiş?... — Mal meydanda!... kâhyası söylüyor. Tabansızın gözlerinde bir şim- şek tutştu. Yeniden tahtırevanın perdelerini açtı. Reisin nefesleri- ni kokladı. Sonra arkadaşlarına bakarak çıkıştı: — Siz de buna inandınız mı be, koca aptallar!.. Eğer reis dün ge- ce bir damla şarap içmişse ben kendimi şu direklerin en büyüğü ne asarım.. Bunda bir arap oyunu. Bir kancıklık var.. Şeyh Ebüssaidin konağının bu- lunduğu yere doğru büyük bir kü- für savurdu. Şahin Reisi üç kişi ile karga tulumba ederek gemiye a- #eyhin. hamen uzaklaşan kâhyasma bağırdı: İşte şeyhin — Ulan marsık!.. Efendine söy- le, eğer Şahin Reise bir zarar ©- lursa dünyayı başma yıkacağız o- nun.. Ona göre hazırlansın!.. Bu sırada ilk sokağın köşesin - den iki parlak göz, orada geçenle- ri gözetlemiş, sonra kaybolmuştu. Kör Ali ile arkadaşlarının de- minki kırgınlıkları geçmiş, şimdi hepsinin de reislerine olan iman - ları eski halini bulmuştu. Şeyh Ebüssait Şahin Reise kı- zını vermemek ve onu kolaylıkla baştan savmak için yemeğe uyku ilâcı katmıştı. Tesirini gösterinci- ye kadar oyalamak istemişti. Fa- kat Şahin Reis acele etmişti. Bu- na rağmen şeyhin adamlarile olan savaş uzadığından ilâç nihayet o - na uyku vermişti. Şeyh bundan sonra Şahin Rei- sin intikamına meydan vermemek için, korsanlarını ondan adam a- | kıllr soğutmanın çaresini düşün - müştü. Bunun için kadın ve şarap masalmı uydurmuş, kör Ali ile ar- | kadaşları üzerinde istenilen tesiri | yapmıştı. Lâkin Tabansız Ahmet bu hileyi sezmiş, yoldaşlarının gö- zünü açmıştı. Seyh Ebussait Şahin Reisi — öl- dürmek suretile bu işi kökünden temizlemeyide tasarlamamış değil di. Fakat buna bir türlü cesaret e- dememişti. Uluç Ali Paşanın Ce- zayirde olmamasına rağmen, Şa - hin Reis gibi bütün Bahrisefit hav zasında tanınmış bir Türk kahra - manımın, Şeyh Ebüssaidin evinde ortadan kaybolması veya oradan ölü olarak çıkması, başına en bü- yük Ffelâketi açabilirdi. . & * KAFESTEKİ GÜVERCİN!.. Habibe iki kuvvetli adamın kollarında sürüklene sürüklene yüzü koyun düştüğü zamati yin mahvolduğunu hüngür hüngür ağlamıy& ; mıştı. Sütninesi onun sarsılan rını tutuyor, teselli vermeğt yordu: ; — Ağlama yavrum! neden üzüyorsun ! Senin 8"7 zel için koca mı bulunmaz: ” elbet daha iyi düşünür. Bu denilen serserilere güve Bugün seviyorum diye alır, ? esir pazarında satarlar... " dediğin geçici bir. hevestif: * geçmez unutursun!.. Habibe bu ihtiyar kadımt” büyük bir sevgi beslerdi. © henüz sekiz on yaşındâ ölmüş ve bu kadıncağızın büyümüştü. Eğer o olmasay?” hin gözdeleri bu öksüz havasız kalan bir kuş ııbl rürlerdi. Buna rağmen onun: ) — Çok geçmez, unuturf Bu korsan denilen serseril nılmaz! Demesine dayanamamışt! Yerinde doğruldu. — Nine! Sen daha erki iyisiyle kötüsünü ayırt eti s4 Karsanların benim gözümde birer dır, yoksa serseri değil... H hin Reis, dünyada eşi bulun | bir erkektir. Onu seviyorum- | dan başka kimseyi sevemem- " © ölürse ben de yaşamam. musun? Evlenme çağmna gi di sekiz sene oluyor, bir deft | sana herhangi bir erkeği bet ğimi söyledim mi? Ben işte "j bekliyordum, Buldum ve ”) de ona kavuşmalıyım, Anbıy?”| sun? Şimdiye kadar nasıl baf' anne gibi bakdımsa, destek ve arzularıma hizmet ettin$€ | dan sonra da öyle yapmanı derim, Bana yardım et, bett * yalnızım şimdi,. Babama larda bir şeyler olmuş. “şeni beğendiğin ilk erkeğtr olursa olsun, veririm.,, d de şimdi böyle yapmıyor. İhtiyar kadının boynuna “; mış, gözyaşlarile onun j boynunu ve ellerini ısla | varmakta devam ediyordu? | — Bana yardım et!.. den evvel haber ver, Şahifi | ne oldu? Öldü mü? Yoksa onu bundan sonra mı - öldüP| Allah aşkına! Biliyorum ” seversin, benden bunu esir$” 4 Ne yaparsan yap, herşeydef onun şimdi nerede ve ne Pf' | Guğuu bilmeliyim. Sonra kurtarmalıyım. Çünkü onu " 4 ben gönderdim, Buna bef ; oldum, Eğer onu sevdiğimi! | meseydim babamın yar' gelmiyecek ve bu hvl'ı“ mıyacaktı. Ah, o yenılec'l' değildi. Yüz değil, bin ki karşı koyar o.. Bir türlü rime inanamıyorum. K“'" cıgırıı çıbuk ondan... j © hareme atıldı. Döşemenin üstüne *

Bu sayıdan diğer sayfalar: