17 Kasım 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

17 Kasım 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Küçü kilânlar Okuyucularımıza bir hizmette bu- lunmak gayesiyle bir “Küçük İlân- lar,, sütunu açıyoruz, Bu - ilânların #atırma beş kuruş Ücret alınacak- tır, Bir ay içinde gönderilen küçük ilânlar gazetemize parasız. konula- caktır. Gaziantepte değerli faaliyet gösteren zabıta memurlarımızın Cümhuriyet bayram: münasebetile çıkardıkları bir fotoğrafı dercediyoruz. Ortadaki zat Gazlantep Emniyet Müdürü Necati Beydir y Resmi dairelerde evrak kaybolur mu? Kadıköy — Kunduracı — Fethi Efendi diyor ki: | İki sene evvel Yugaoslavyas- | dan geldim. Vilâyete, ailem ve be- nim nufuslarım için istida verdim, Evrak Yugoslavyadan İskâna gel- di. Oralarda bir müddet kaldık- tan sonra Eminönü Kaymakamlı- | ğrna gitti. Bir müddette orada yattıktan sonra Beyazıt Merkezine havale edildi. Elimde numaraları olan evrakı aramak iç'n Bayezit Merkezine gittim. Fakat bir türlü kâğıt bulunamadı. Kaybolduğunu ve baştan istida vermekliğimi söy- | lediler. Elimde nüfus kâğıdım ol- | madığından bütün işlerim karma- | karışık ve yüzüstü kaldı. Ne yapa: cağımı bilmi yorum VA MÜSABAKAMIZ En güzel âşk mektubu hangi mevzuda olaca En güzel aşk mektubu için açtı- gımız müsabaka ve vadettiğimiz mü- kâfat üzerine gazetemize cevaplar gelmiye başladı. Ancak bunlardan bir kesmının yazılışıma ve yazanları- na bakarak anlıyoruz ki müsabaka bizim maksadımızdan aykırı bir ci- hat takip etmek üzeredir. Meselâ bizce aşk mektubunu yazmıyaâ öze- necek olanlar kendilerini — derslerine vermeleri lâzım gelen mektepli ço- cuklarımız - değildir. Gene meselâ bizim aşk mektubu müsabakamızın hedefi üstat Ahmet Ratim merhu- mun “Kitabei gam,, ları gibi gönül yazılarıdır. Satırlarında cinsi duy- gular titriyen yazılar değil... Aldığı- B mız bir kaç örnek, müsabakamızın bu maksattan uzak temayülleri kam- çıladığımı — gösterdiğindek — mükâ- fatlarını “olduğu gibi muhâfaza et- İl! mekle beraber, yazrlacak aşk mektu- bunun memleket sevgisi yanında her sevginin sönük kalacağını anlatacak bir mevzu olmasını daha üstün bu- luyoruz. Böylece müsabakamıza iştirak e- denlerin hududunu genişletmiş olu- yoruz. Eli kalem tutan, bir mek- tep sınıfında bile; bir kadın sevgisi- . pin çarpıntısını duymadan yurt sev- dasını duyan her genç açık açık bu BB müsabakaya girmek fırşatını bulmuş olaacktır. Müsabaka Sonunda elde edilecek eserde, bütün kıraat kitap- larıma girme: İiyatkatini - kaaznarak yaaşır bir edebiyât mahsulü olacaktır. SÜREYYA OPERETİ Balârköy Miltiyodi tiyatrosunda Pazar akşamı 20,30 da KIRK YILDA BİR Operet 3 perde Sah akşamı Şehzadebaşi Ferah tiyatrosunda KADINLARDAN BIKTIM iğına çok mem- | ları bu işleri burada yapacak Türk | | leri yüzünden biz işçiler açbiilâç ESNAF VE IİŞÇİ Kanun çıkarıldı- nunuz Fakat yinede ecnehi işçi kullananlar var | Salır izint'e Mevlânekapı cad desinde Yeniçeş me — mahallesi dört numaralı ev- de Mehmet Emin Efendi şunları söylemektedir: Bir sene evvel ee ğ ,.—Ajl» askerden çılmıı'ı,l 4053 san'atim — otomo - bılcılıkur Bunu ben Romanyada öğrendim, Lâyikiyle elde ettiğim bu san'ati Türkiyede yapmak üze- re oradan buraya — kadar geldim. Fakat ne yalan söyliyeyim. — Bir senedenberi yarı aç gezmekteyim . İstânbulda bulunan müesseseler- den bazıları ve hattâ bir çokları ecnebi- işçiye fazla rağbet göster- Bosta sokağında | mak çok güç “Edremitte belediye kalfalı- ğı yapan bir efendi vardır. Bu e- fendi maaşlı çalışır.. | Her hangi bir evin çatı - sının kiremit veya kiremit tahta- sı değişecek olursa, bu kalfa he- men bir plân çizer, üç lira ile ta- | miratı bitecek olan inşaata beş belediye rüsumu alır.. le birçok fakirler tamirat yaptır- miyorlar. Rica ederim, bu doğ- ru mudur?“ Edremit inşaat mühendisi M. Selim Lüks otomobillerden şikâyet Tophanede şoför thsan Efendi diyor ki: Eski işler Taksiler çoğaldı. Zaten çoğalması işi bozdu ya. Bir zamanlar gece- leyin b'r Büyükdere, yahut Sarı- tamamiyle durdu. mektedir. Acaba ecnebi işçilerin yaptık - sanırsınız? ki ecnebi işçi mevcut değil mi Biz de öyle işçi vardır işçilerin cümlesine taş çıkartır. Hükümetimiz bunun önüne geç.- mek için kanun bile çıkarttı. Fa- kat buna riayet etmeyip — kıyıda! köşede harıl harıl ecnebi işçi ça lıştıran müesseselerin bü prensip kalmakta ve tabii çoluk çocuğu - muz da bizim akibetimize uğra - maktadır. Lütfen şu maruzatımı gazeteni- yere gitmek için, 15 lira alırdık. Şmdi nerde?... Onun dörtte birini aldığımız zaman öpüp te başımı- za koyuyoruz. Ş'mdi başımıza lüks otomobil belâsı çıktı. Gıcır gicir. arabaları gelirip sok yorlar mı, Eh tabii yepyeni araba- | ları gören müşteri gelir de bizim- | kilere biner mi? Ne ise o da bir aramıza muü- | zaman içindir! O arabalar da bir müddet sonra renklerini değişti- rirler. O zaman bizim işler de ne kadar olsa düzelir... eacecesa. ze yazınız. Ait olduğu makamat okusun da toprağında doğup bü | çok iş erbabımım, ecnebi — işçilere kurban edilmekte olduğunu anla- yarık buna bir nılıı)et versin. yümüş ve sanat ıılııbı olmuı bir| Katalina adalarında yengeç yarışı yarığı zevkle seyreden iki kadınla bir Edremitte inşaat yap- liralık plân yapar. 137 kuruş ta | Bu sebep- | | | kıskançlık, kuvvet, Tefrika No. 89 Vahşiler, bu gürültünün ne ol - duğunu iyice anlamak için kendi - sine yaklaşmışlardı. Beyaz adamı iki aslaniyle görünce kıvırcık saç « ları dikilerek taundan kaçar gibi dört bir tarafa koşuştular. Aslan. lr adam, galibiyet zamanlarında olduğu gibi üç defa kuvvetli — ve tiz sesiyle bağırdı. Bu — bağırış bütün köyü ayaklandırdı. Kimse aslanlı adama değil yaklaşmak, o- na ok fırlatmağa, zıpkın atmağa bile cesaret edemiyordu. Abdullah, aslanlIr adamın bağı -| rışma kanter içinde koşarak ye - tişmişti. Aslanlı adam onu gö 1 rünce: | — Niçin geldin? diye sordu. — Bağırmadın mı? — Bağırdım, fakat seni çağır - mak için değil. Madem ki gel - din, yardım et bari bana.. Şu ka - pıyı açmak lâzım.. — Ya vahşiler... — Onlar bu dakikada canlarını kurtarmıya savaşıyorlar. Bora ile Fatma onların peşinde... Filhakika Bora, kaçmağa çalı - şan iki Rassiyi yere sermiş, birinin bağırsaklarını meydana çıkarmış- tı. Fatma ortalarda yoktu. Neden, sonra uzaklardan kükrediği du - yuldu. Aslanlı adamla Abdullah ka - pıyı kırmak için uzun zaman sar - fedeceklerini anlamışlardı. İşi bir an evvel halletmek üzere fili ge - tirdiler. Koca aslan ufak bir baş itişiyle A da ümitlerinin boşa gideceği un'li-v şesiyle kıvrandı ve bu üzüntü ile: moda 4ıİıııııxlur Kesimde tıııuıı bir | pısmdan iğilerek - girdi. lçerıde ları nereye şıklıd"“' çocuk görülüyor. dağ gibi kapıyı yere devirdi. Ab - ullah içeriye girince kendilerinin de burada hepsedildiğini anlamış- » Aslanlı adamı kolundan çeke- rek: — Gel, dedi, burasını tanıdım. Şu bölmeden sonra aradıklarımızı bulacağımızı ümit ediyorum. | du. Oraya saptılar. Ağaç parmak- lıkların aralığından içerisini îy'me' görebilmek için yaklaştılar. İçeri- si çok karanlıktı. Canlı bir mah - lükun bulunduğunu - hissettirecek küçücük bir emare bile yoktu. Abdullah bu vaziyet karşısın - — Kimse yok... dedi. Yazık.. | — Ümidini kesme, elbette bu - lacağız.. — Fakat nerede? — Nerede olursa... Göğe sakla- madılar ya... — Başlarına bir felâket gelmiş olmasın? Bizim geri dönmediği - dürmüş olmazlar mı? — Akla gelir.. Bunu da anlamak bizim için güç bir şey değildir . Aslanlı adam bunu söylerken parmaklıktan ayrılmış bulunuyor- du. Süratle dışarıya çıktı. Ortalık - ta filden başka hiç bir canlı gö - rünmiyordu. Yandaki kulübeye saptı. Ka- kimseler yoktu. Her parçası ayrı bir heyecanla olıuıucıi macera, aşk ve seyahat romanı ASLANLI HÜKÜMDAR SÜLEYMANIN OGLU v | yetini göstermiyerek olduğU | bana yol göster” iyşen i$1€ aslanlarını da gormeyııi' ye düşmüştü. Bunlar ğ sileri öldürmeye and iç! di ya Şimdiye kadar ö meleri icap ederdi. N mışlardı. Bunu anlamak ancak 0/ ğırarak alacağı cevapla V O da bu şekilde harektt ( Sesisinin bütün dehşetiyle ? nin sessizliğini sarstı.. ıı) İlk defasında cevap €a üç defa daha arka arki ğırdı, bağırdı. Neden sonff | zaklardan kopup gelen FW bağırışı aslanlı hükümdarıf larını tırmaladı.. Birdenbire bir deli gibi dı. Sesin geldiği tarafa "5 Ne olmuştu? Niçin aslanın ni beklememişti de, o da tu. Bir rüzgâr — gibi “koşup ken, solunda bıraktığı kuli den birinin kapısı önünde genin koşarak uzaklaşmı tığını hissetti. Hemen rıldı. Önünden kaçmıya çalışaf şiydi. Arkasından bir ok gi yetişti. Bu kuvvetli, geniş göğüslü baylu yerliydi. Zaten yakalandığını hi anda birdenbire durarak aslanlı hükümdara diz çöküvermişti . Aslanlı hükümdar kıvırcık | Jarınd>- tutarak ayağa kal başımı kendisine çevirdi: — — Nereye kaçıyorsun, df — Cevap versene be '/ Nereye? # O dilini yutmuş olı:)k",ıs tir titriyor, ağzından bir me bile çıkmıyordu.. —Aslanım nerede? O” beye sen mi kapattın? - Aslanlı hükümdar, asi V şından başımma bir felik'ı anlamış ve koşarken M lerden birinde onun işitmişti. J' Vahşinin belindeki dT BW kalıyarak onu ıılının b lunduğu kulübeye ka' ledi. Kapıya geldiği ”’ * | — Söyle dedi, y olsa B | lanıma parçalatırım. İ ,nlf' Vahşi kekeme bir ş . bi * cevap verdi: — Ben kapattım-. affedin... Soracaklarıma cev4! ap * diğif Tet di » Bi Burada iki beyaz ka' mi vıf) evE!

Bu sayıdan diğer sayfalar: