26 Kasım 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

26 Kasım 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 $ BÜYÜK DEN İZ ROMANI —— Şahin Yavrusu — Yazan: Ali, bircehennem hayatı sürdüğü Kadir Can meyhaneden kurtulmuştu Bu temiz hava, bu açık kırlar, hele karşısında onu çağırır gibi duran köpüklü, mavi ve ufukları kadar uzayan güzel deniz... O dakikalarda uçmağa hazır - lanan bir şahin yavrusundan fark- sızdı. Civani ona tatlı sesiyle ağır a- ğır şunları söylüyordu: — Sen akıllı, namuslu bir ço- cuksun... İlk görüşte hoşuma git- tin. Yanımda bir esir gibi değil, kendi öz yavrum gibi yaşayacak- sın!.. Göreceksin, karım da se- ni ne kadar sevecek... Belki ilk dakikalarda bundan on iki sene evvel tam senin yaşında iken ölen oğlumuzu hatırlayacak ve ağlaya- cak. Fakat sonra ona tekrar ka- vuşmuş gibi olacak... Ona çok ağladıktı biz... Sen teselli vere - ceksin!.. Burada rahat edeceksin. Pietrodan kurtulduğuna sevine - ceksin... Orada kalsaydın yazık olacaktı sana... Bizim yanımızda okuma yazma da öğrenirsin.. Civani bu çocuğun da bir an- nesi, bir babası ve akrabası ola - bileceğini —hatırına getirmiyor, durmadan anlatıyordu. — Ben, Kont Pirimi Hazretle- rinin kâhyasıyım. Kont Hazret- leri çok iyi kalpli bir adamdır. Bu şato onundur. Karısını çok genç- ken kaybetmiştir. Bir kızı var- dır; © da geçenlerde öldü. Bir kız çocuğu bıraktı. Bu yavruyu da şa- tonun havası güzel ve şehire ya- kın olduğu için buraya yollaya- caklarmış. Böylelikle büsbütün yalnız kalmış olmıyacaksın!... A- ra sıra şehire indikçe seni de gö- türürüm gezdiririm. Şatoya yaklaşmışlardı. Yüksek 'duvarları, mazgal ve kaleleriyle insana korku veriyordu. Etrafı ge- | niş ve derin bir hendekle çevril- mişti. | Hendeğin üstündeki köprü indi, ı arabayla beraber içeri girdiler. | Kocaman demir kapılar — gıcırdı- | yarak açıldı ve kapandı. Uzun mızraklı askerler baştan ayağa kadar zırh içinde Cirvani'. yi selâmladılar: Bona sera!... Bona sera!... — Eğer Civani ona: T — Ara sıra şehire indikçe seni de götürür, gezdiririm!... Demeseydi Ali bu kapılardan girmemek için her şeyi yapacak- tı. Çünkü buraya bir defa girenin bir daha çıkması mümkün görül- | müyordu. Şatoda günler iyi geçiyordu. Geniş avlusunda, fiskıyeli bü- yük havuzun etrafinda dolaşıyor, papas Efendiden ders alıyordu. Yalnız canını sikan bir şey var- dı: Papas Efendi ders esnasında fırsatını buldukça İsâdan, Hiristi- yanlığın yüksekliğinden, adını de- ğiştirmesinden bahsediyordu. Ali henüz bunlara karşılık ver- menin zamanı olmadığını biliyor, susuyordu. Kont Hazretleri ara sıra şatoya geliyor pek az kalıyordu. Senato la âza olduğu için Venedikten çokluk ayrılamıyormuş. Buna rağmen üç dört yüz kişi- yi bulan askerleri, uşakları, Kon- tun hususi kâtibi, hizmetçi kadın- ları ve zabitlerle beraber, şatoda oldukça kalabalık vardı. Lâkin bunların hepsinin yerle- ri ayrı idi. Yüksek mazgalların a - | rasında dolaşan mızraklı, miğfer- Ki nöbetçilerden başkalarını göre - miyordu. Meyhanenin pis havasında, ba- sık tavanları altında o kadar sıkıl- mış ve ezilmişti ki, burası ona bir cennet kadar güzel gelmişti. Ona yakası dantelli şık bir elbise giy - dirdiler. Madam Civani de onu çok sevmişti. Durup durup öpü- yor: — Senin adımı değiştirelim... Ne olur? Paolino koyalım. Eğer böyle çağırırsam kendi yavrumu bulmuş kadar olacağım, Zaten meyhanede gelenden gi- denden hakaret gördüyse bunların sebebi de onun adının “Ali,, ol- masındandı. Bu ismi ilk duyanın gözlerinde bir nefret ve korku seziliyordu. Halbaki, Ali, kendi a- dını o kadar seviyordu ki... Ali bu iyi kalpli kadının hatı- rını kıramadı; bu suretle başkala- rmın da ona fena gözle bakmıya- cağını düşünüyordu. — Elbet büyüyeceğim, kuvvet- Ni olacağım. Buradan kaçacağım ve babamı, kardeşimi.... Belki de anzie mi tekrar bulacağım... Diyordu. Böylece on gün kadar geçti. - Çarçabuk yüzüne kan, gözüne ışık-geldi. Şatoda en çok sevdiği şey, oda- sının penceresine oturmak, yük- sek duvarların, yalçın uçurumla- rın dibinde köpüren denize bak - maktı. ş Uzakta, yelkenlerini şişirerek giden gemileri gördükçe, kalbi heyecanla çarpıyordu. — Ah, onların içinde olabilsey- dim ve,... Bir gün akşama doğru Civani ile karırı: — Markiz Valeryo geliyor. Sen de görmek istemez misin?... Dediler. Ali Valeryo ismini duyduğu za- man birdenbire i-kildi. Bu gelen herhalde onun karısı — ormalıydı. Fakat şatoda işi nediı?... Yoksa Kont Perimi ile dostluk!'erı yahut akrabalıkları mı vardı? Acaba Marki Valeryo da yanında mıydı? Herhalde yoktu, çünkü onun adı - nr anmıyorlardı. Gözünün önüne tüylü şapkası, bol dantelli, kırmalı, şık elbisesi- le, kibar, zengin ve mağrur — bir kadın geldi. Valeryo gibi bir ca- navarın karısı da elbet ondan farksız olacaktı. Baskını, gemiyi, denize atılan- ları, meyhanedeki hayatı, bir an - da yeniden yaşamış gibiydi. — Markiz Valeryo mu?... ikinci amiral Marki Valeryonun... Sözünü bitirmek için vakit kal- madı. Aşağıdan boru sesleri geli - yordu. Trampetler de çalınmağa başlamıştı. Uzakta, yeşil ağaçla- | rın arasında kıvrıla kıvrıla uza- | yan beyaz yolda süvariler ve iki araba göründü. Civani telâşla cevap verdi: — Evet!... Fakat ne var? Mar - kiz Valeryo geliyor... (Devamr var) Su | HABER — Akşam Postasr Müelliti: ömer Rıza İngilizcede bir cümlenin mâna- sı, kelimenin tertibine, bu tertibin içinde her kelimenin aldığı vazi - feye göredir. Onun için, her keli - menin ne olduğu ancak — cümle i- çinde belli olur. Meselâ şu cümle- ye bakalım: 'The boy hit the ball (Zi boy hit zi bol) yani çocuk topu vurdu. Bir de şu cümleye ba- kalım: |- The boll hit the boll (Zi bol hit zi bol) yani top ço- cuğu vurdu. | — Birinci cümlede boy (çocuk) hit (vurdu) fiilinin failidir. (Fa- iD) in İngilizcesi Sudtect (Sob- jekt) tir boll (top) ise hit fiilinin mef'ulüdür. Mef'ul kelimesinin İn gilizcesi Object (objekt) tir. İkinci cümlede ise iş değişiyor. Ball, faildir, boy ise mef'uldür. | Fakat bir kelime fail olduğu hal- de başka yerde mef'ul, veya — bir yerde mef'ul olduğu halde başka bir yerde fail olabilir ve bu yi | şiklik geçirmez. Bunu onuün cüm - ledeki aldığı vaziyet gösterir. İngilizcede bir de ismin başka bir hali daha vardır ki ona izafet hali denir. Bu kelimenin İngilizce- si possesevie Case dir. (Pozesiv- kes) meselâ (Ahmedin doğum gü- nü) diyeceğiz. Bunu şöylece ifade edebiliriz: The birthday of Ahmed (Zi bersdey ov Ahmed) Fakat bu cümleyi kısaltmak ve kısaltmak yüzünden ifadesini ko- laylaştırmak mümkündür. O da şöylece olur: > Ahmed 's birthday — — — (Ahmed 'z bersdey). Bunun da mânası (Ahmedin doğum günü) dür. Burada bütün yaptığımız Âh- med kelimesinin sonuna bir apos- trophe (apostrof) yani şu (') işa- reti koyduktan sonra bir de (s) i- Tâve etmektir. Sayet (Ahmedin doğum günü) diyeceğimize (Ahmetlerin doğum gün5) : sözü şöylece yazarız: birthday) yani apostrophe (apos- trof) u S den sonra koruz. e Mlörek lagilizcede isimler çok işlenmiş | kelimelerdir. Yani bir tek kelime, /| birçok mânalara gelir.Meselâ ball | (bol) kelimesi yuvarlak top mâ- nasına gelir. Sonra herkesin top - | lanıp dansettikleri balo mânasına gelir. Sonra meselâ club (klop) soba mânasına geldiği gibi Türk - çede kullandığımız klup mânası - na gelir. İsimleri bu şekilde çalıştırmak ve türlü türlü mânalara getirmek | te kâfi gelmiyor. Onun için fiiller- den de isim çıkarmak mecburiyeti hâsıl oluyor. Ve bunlara - fiiller- den çıkarılma isimler - deniliyor. Fiillerden çıkarılma isimlere Ver- | bal noun (verbel navn) — denilir. Verd füil, demektir. — Verbal fiile | mensup demektir. Meselâ: “Running is a good excercise,, (Ranin iz e gud eksersayiz) ya- ni koşmak, güzel bir temrindir. Burada Running yani koşmak fa- ildir ve isimdir. SIFATLAR" Kendinizi tatilin birinci günün- de farzediniz. Birlikte hava iyi olursa birer bi- siklete binerek gezmeğe karar verdiniz. Yiyeceğinizi, içeceğinizi de birlikte götüreceksiniz. Sabah- leyin erkenden uyanarak şüneçîıı |Ingilizce derslerı | den o kelimenin kendisi bir deği- | Bir arkadaşmızla | Çocuk 7/11/934 tarihli bilmecemiz | ACI BADEM | idi. Doğru halledenlerden K. köy- de Cevizlikte Rana Aydın Alp H. birinci, İzmirde Beyler sk. İhsan Cemal B. ikinci hediyemizi ka- zanmışlardır. KAKOO KAZANANLAR 3 — Pangaltı S. Maide. 4 — Sultanahmet 188 Fatma, 5 — Ak- saray 58 Şükran. 6 — Sultanse- lim 19 Şadiye. 7 — Orta mek. 260 Feride. 8 — Cumhuriyet arta mek. 158 Nahide. 9 — Eminönü Kenan. 10 — Sultanselim 19 Han dan. 11 — İs. Feriköy 71 Rânâ, 12 — Bağlarbaşı Y34 Ayten. 13 — Orta mek. 154 Sadık. 14 — Pan- galtı 3 Belkıs. 15 — Erkek İisesi 1230 Muzaffer. 16 — 11 inci mek 99 Fitnat. 17 — Erkek İisesi 102 Gök Alp. 18 — Beyoğlu Ekrem. 19 — Heybeliada sanatoryomu Emine. 20 — Pangaltı Zafer sk. Fahrunisa. BIİSKÜİ KAZANANLAR 21 — Sultanselim 19 Sabbek. 22 — Şişli 20 Suzan. 23 — Fatih 16 Nuri. 24 — Çapa 11 E. Sabri. 25 — Pangaltı 5 Bedriye. 26 — Beyoğlu Musevi L. 442 Nisim. 27 — Posta müvezzii İhsan: 28 Teşvikiye 89 Osman. 30 — Balat 126 Musa. 31 — Beylerbeyi 23 Salih. 32 — Kara D. Şükrü Bey kızı Şükran: 34 — Çapa. 11 Aziz. 60 kurş Amerikada çocuk kaçıran çe - ” | teden birini, çocuk kaçırmak üze- reyken, bir polis plânile yakaladı- | lar Kaçırılmak üzere olan çocük 12 yaşındadır. Zengin bir gemi müessesesinin sahip ve direktörü Vesthayın isimli bir Amerikalının oğludur. Zengin Amerikalının ka- rısı Madam Vesthaym de, büyük bir moda müessesesine sahiptir. Çocuğu kaçırmak istiyen hay- dutlar dört kişidir. Bir çok defalar eve telefon etmişler ve muayyen bir miktar para vermiyecek olur - larsa, çocuğu kaçıracaklarını söy- lemişlerdir. p Mister Vesthaym polise haber vermiş ve polis, telefonların de- vam ettiği müddetçe evin içinde nöbet beklemiştir. Nihayet en nazik zaman gelmiş, tekrar çalan telefon, haydutların bir müddet sonra eve gelecekleri haberini vermiştir. Haydutlardan biri şöyle — sor- mu;iur: sevimli ışd(lırli ortalığı aydınlat- ' tiğını görüyorsunuz. O zaman içi- | miz açılrıyor ve: — Oh diyorsunuz, mavi bir se- ma, güzel bir sabah! Çok iyi bir yakit geçireceğiz! Bunları bir de İngilizce söyliyelim: — A blue Sky (e blu sky) yani bir mavi sema! (Devamı vaz) FHediye kazananlar isimlerini neşrediyoru — Üniversite talebesi Emel. 29 — î "_',”"”"İ—.' A haftası — |35 — Boğaziçi 26 Şükrü: $8 J3 Pangaltı 5 Malike, 37 — Kw | '64 Naci. . 38 — Kız BÜU mek. 116 Müzehher. 39 — İ lisesi 934 Ülviye, 40 — Bat 45 Şemsi. KİTAP KAZANANLAR 41 — Nuri Osman P: 167 riye. 42 — Türk kadınlar — © » mek. 28 Pervin. 43 — B* 22 Kadriye. 44 — Kız Hisest | Ergun. 45 — Beylerbeyi 24 | san. 46 — Eyüpsultan 32 zez. 47 — 27 nci mek. Ahmtl İal. 48 — Teşvikiyo 8 Haf — 15 inci mek. 3 ten Melâbtti : — 49 uncu mek. 17 Memnuf' | — Selçuk sanat mek. — Sa "!' 52 — Keçeliler 30 Vehbi. ’ 1 Harbiye koca B. A.1 M: 1 rI | | | | Ü — Süreyya P. Reşat. 56 — V dar 244 Ayten. 57 — Ku Demirkök mek. Irfan, 58 — * cü mek. 278 Nermin. 59 — y 48 Zekâi. 60 — Pangaltr S. 2 Perihan. D DEFTER KAZANANLAF 61 — Uzunçarşı 29 Ekref — İs. 22 Mahmut. 63 — * | debaşı 225 Salim. 64 — Ged? | 123 Despina. 65 — Edirmt| 27 Nesrin. 66 — Azapkapt VJf on, 68 — . . .69 — İs. 1417f ri. 70 — Küleli lisesi 1579 K met bey ve hanımlar. j (Sonu $ j "Bir çocuk kaçırm$. hadisesi | iki zabıta memuru yaraland! un atıldı —Evde kim var. Parayı 8" geliyoruz? Bu sırada ev içinde saklı polis, Madam Vesthaym'a cevap vermesin; emretmişti “— Evde benden ve o| başka kimse yok.,, j Kadın böyle söylemiş, b det sonra, hızla bir otomo?” Mösyö ve Madam Vest pısı önünde durmuştur. İçinden dört adam çık? kapıyı çalıyorlar. F Kapıdan içeri girer © birden kendilerini bir poli*| rezesi ve makineli tüfekle' sında buluyorlar, y 4| Haydutlar derhal u"’ w kiyor ve ateş ediyorlar: T Bu sırada polislerde” ralanıyor. Haydutlar, k’: şebbüs ediyorlarsa daâ, ga * rültülü bir mücadeledet — kalanıyorlar. Çocuk, hıyd"u”..:lfinl gi ce, polisin tavsiyesi Ü kult bir komşuya kl&—""ı-ıı rl': yordu. F li <edü d€ Haydutlardan dördü larak elde edilmiştir. şındâ Bu mücadele esnat | op ve haydutlar aratt” kurşun atıldığı yazılıf ” | İ İ K

Bu sayıdan diğer sayfalar: