24 Ocak 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

24 Ocak 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

b "ENİC fae l lin modeli HABER — Akşam Postası Ti ——-——- APRA ve Papa altıncı Aleksandr On altıncı asır daha yeni baş- Tamıştı. Avrupa için yeni ve bü- yük bir saadet ufku olan Röne- sans daha henüz yeni beli- riyordu.. Rafael — şaheserlerini yeni yapıyordu. İşte böyle insanlık için büyük bir saadet başlangıcı olan Röne- sans “yeniden doğma,, esnasın - da Romada müthiş bir Papa hü- küm sürüyordu. Altıncı — Alek - sandr namiyle tanıman bu papa - nın asıl ismi Rodrik Borjiya i- di. Dünyahım en desisekâr, en hi - lebaz, —en gaddar ve canavar ruhlu adamı olan Rodrik büyük bir maske altında kendisini na « muslu ve dürüst bir papa gibi göstermeğe muvaffak olmuştu. İşlediği en büyük cinayetleri za- manında örtmeğe ve gizlemeğe muvaffak olmuştu. Papa o zaman yetmiş yaşında idi. Fakat dik bir vücudü, par - lak gözleri ve hayret edilecek ka- dar kırmızı yanakları vardı. Sent Anj kilisesindeki husu - si dairesinde oturuyor ve yirmi yaşında kadar bir delikanlınm kendisine gösterdiği bir tabloyu seyrediyordu. Birden bire yatdağı T “—'Afefin'oğlum Rafael.. Sen büyük bir ressam — olacaksın. Dünyanın hiç bir zaman unut - mıyacağı, unutamıyacağı büyük bir ressam. ü — Şu halde yaptığım Mer - | yemana tablosunu beğeniyorsu - | nuz, demek? — Elbette. Böyle fevkalâde bir tabloyu kim beğenmemeğe | cesaret edebilir? Çok güzel, çok güzel? Meryemi ne kadar ma - sum ve sam tasvir etmişsin? Ya kucağındaki İsa? Bundah daha mükemmel bir resim yapılmasına imkân yoktur. Şu imzaladığım kâğıdı al, vekilimize git. Ücreti- ni al. Lâkin kasamdaki bütün al- tınları versem emin ol ki, senin dehanı ödeyemem. — Beni, mahcub ediyorsunuz. ' — Hiç bir vakit.. Hakikati söyliyorum evlâdım, Sen İtalya- nın büyük bir şeref kazanmasına sebeb olacaksın. v Rafael o kadar memnun ol - muştu ki, bir anda ne diyeceği- ni şaşırdı. Kızardı, kekeledi. Yer- lere eğilircesine papayı selâmla- dıktan sonra tam odadan çıkmak üzere iken Papa bir işaretle ken- disini durdurdu: — Oğlum Refael. Böyle gü- zel tabloları çizmek için: acaba kimleri model tutuyorsun? Bu kadar güzel modelleri nerede buluyorsun? çirkin sesi ğh- dım, pederim. — Meselâ bir tablo için Mer- yemana yüzünü kim verdi? Şüp- he yok ki, kibar ve asilzade bir kadın. İşte bu kadını tanımak istiyorum. — Beni affetmenizi yalvarı - rım pederim, Fakat kibar ve asil- zade kadınlarda böyle masuma- ne yüz yoktur. Böyle — sadelik, saffet kibar kadınlarda buluna - maz. — Ya nerede bulunur? — Fakir insanlar arasında. — Ya? Demek bu Meryem a- na mödeli fakir bir kadın. — Evet pederim. Fakir bir fırıncı kızı. — Fırıncı kızı mı? , — Evet. Papa bir müddet düşündü: — Pekâlâ, haydi git oğlum Rafael. Genç ressam tekrar yerlere eğilerek Papanınm — huzurundan çıktı. Papa tekrar Meryem ana tablosunun karşısma geçti. Yal - nız bu sefer gözlerinde biraz ev- vel Rafaelin yanında iken gös - terdiği sahte saffet kalmamıştı. Tabloya hırsla bakıyordu: Gözlerini ayırmadan — kendi kendine söylendi: — Bu güzel fırmcı kızımı mut- laka görmeliyim. Yıllar geçirmiş ve kocamış kalbimi eşersem bel- ki daha bir kaç muhabbet kıvıl- ermı bulunabilir. Romanın bir kenarında fakir bir ev. Evin içinde tek odada ihtiyar bir kadınla yüsü kapalı bir adam karşı karşıya oturmuş- lar. Bu ihtiyar kadım o zaman bü- tün İtalyada sihirbaz kadın na - miyle meşhur olan Maga'dır. Sesinden ihtiyar olduğu anla. şılan adam sordu: — Benim kim olduğumu bili- yor musun? Sihirbaz kadın hiç cevab ver- medi. Sihirbaz kadın başını salladı. — Hakkında pek mahir oldu- ğunu söylediler. Seni bana met- ettiler. Ömrümde ilk defa olarak buraya geliyorum. Ayni zaman- da son defa olacağını da ümid ediyorum. Eğer arzumu yapar - san sana istediğini veririm; ne kadar para istersen, Sihirbaz kadım gülümsedi. — Ne güldün? Yoksa bana inanmıyor musun? — Sizin buraya gelişiniz ilk defa değildir. Bununla tam üç oluyor. ı.dM ürkerek geriye fır- VÇ — İlk gelişinizden şimdiye kadar çok zaman geçti. O sefer- ki gelişinizde benden kimsenin şüphe etmiyeceği şekilde, bir a- damı öldürebilecek bir çare is - temiştiniz. Bunun üzerine ben size küçük bir şişe içinde renk — siz bir su vermiştim. Şarab, adi su veya her hangi bir mayiin içi- ne bu sudan dört beş — damla damlatıldı mı — kâfi geliyordu. Karıştırıldığı şeyin ne rengini, ne de lezzetini bozan bu mayi, içeni sekiz gün sonra birden bi - re öldürüyordu. Siz bu ilâcı çok kullandınız ve memnun kaldınız. Evet işte birinci — müracaatiniz böyle olmuştur. Meçhul ziyaretçi — hiç cevap vermiyor, büyük bir hayretle sihirbaz kadının yüzüne bakı - yordu. sızlığa karşı bir çare bir deva a- radınız. Çok zayif ve dermansız- dınız. Adım adım ölüme yaklaş - tığınızı hissediyordunuz. Bu i - kinci ziyaret tam on sene evvel olmuştu. Bütün dünya doktorla - rınım bulamadıkları devayı o za- man size gene ben vermiştim. Ziyaretçi titriyor, sihirbaz ka- dın gülüyordu: — İlk defaki müracaatinizde adınızın Stefano, ikinci defa Fa- yeza olduğunu söylemiştiniz. Bu gün de Lorenzo olduğunu söyli- yorsunuz. Halbuki beıı biliyo - rum ki, bu isimlerin üçü de ya - lan, üçü de sahtedir. Nasıl müt- hiş ve tehlikeli bir isim taşıdığı - nızı ben pek güzel biliyorum. Ziyaretçi titrek bir sesle sor- du: — Nedir? Sihirbaz kadın yavaş bir ses. le cevab verdi: — Papa altıncı Aleksandr, yahud Rodrik Borjiya.. — Cenemmenin dibine bata- sı sihirbaz karı. Demek beni bi - neme göndermekten Başka çare Söki 4 Ziyaretçi bunu söyler söyle - mez belinden sivri bir hançer çı- kardı. Fakat sihirbaz kadın bir hareketiyle kendisini durdurdu: — Hayır ölmiyeceğim. Daha doğrusu beni öldürmiyeceksin. Ölüm vaktim daha gelmemiş - tim. Ne sen, ne de ben henüz öl- mek çağma gelmedik. Daha ya- pacak işlerimiz, — vazifelerimiz var, Ve sen beni öldürmiyecek - sin, öldüremiyeceksin. Çünkü sana ihanet etmediğimi bilirsin. Ve en mühim nokta, bana ihti - yacın var. Hem de çok. Ziyaretçi yavak yavaş hançe- |.. rini yerleştirdi. — Evet, hakkın var. Bana şimdiye kadar ihanet etmedin.. Beni ele vermedin.. Fakat ya bundan sonra yaparsan? İsmimi başka birisinin yanında ağzın - dan kaçırırsan? — Emin olun ki, — esrarmızı sizden daha ziyade gizli tuta - rrm. — Sana itimad edebilirim. — Şimdi bana emredin. Bi - rinci de benden hayatı kesen bir ilâç istediniz, ikincide hayatı u- zatan bir şey. Şimdi ne istiyorsu- nuz? Neye ihtiyacınız var? Han- gi derdinize derman arıyorsu - nuz? — Derdi aşka! — Derdi âşka mı? — Evet, derdi aşka. Sen hem hayat, hem de ölüm için çare bu- labiliyorsun. Elbette aşk için de bir şey yapabilirsin. İstiyorum ki, senin vereceğin ilâç hayatın en tatlı olan aşkını bana bir kere daha hissettirsin. Kanım damar- larımda gene gençliğimde oldu - ğu gibi dolaşmağa başlasın. Ben | Kaplanlarla a rın beklediği hazint Haydarabad mihracesinin kız: larının evlenmeleri nasıl oldu? Amerikada çıkan “American Weekly,, mecmuası dünyanın en zengin adamı namile maruf Hiııl-! li Nizam Haydarâbadın kızlarının merasimi şöyle anlatıyor: *“Nizam Haydarâbad dünyanın en zengin adamıdır. Malik olduğu pırlanta, inci ve diğer krymetli taşlardan mürekkeb hazinesi 75 milyar frank —2 milyar Türk lira sı kadar — değerindedir. Son zamanlarda Nizam Hay - darâbadım iki kızı, gene bir Hind racesi olan Nevvab Bahadırın iki oğlu ile evlenmiştir. Bu izdivaç merasimi hakikaten meşhur bin bir gece masallarında olduğu gibi cereyan etmiştir. Her iki damad da uzun bir Av- rupa seyahatinden avdet ediyor- lardı. Nizam Haydarâbadın iki kızı- nın da ismi gizli tutulmaktadır. E- sasen kendilerine isimleriyle an- cak babası ve annesi hitab edebi- lir. Hele resimleri şimdiye kadar hiç bir fotoğrafçı tarafından alı- namamıştır. Evlenme merasimi evvelâ iki genç kızın tartılmasiyle başlamış- tır. Bundan sonra kızların ağırlı- ğınca altın alınarak fakirlere da- ğıtılmıştır. Genç kızlar bunu mü- teakib kocaları ile birlikte Nizam Haydarâbadin mücevherat hazi - nelerinin / esrarengiz| mahzene gitmişlerdir. - Bu hazinenin bulunduğu yeri Nizam Haydarâbad bile bileme - mektedir. Bu sırrı yalnız Hay - darâbadın en büyük din adamı ve onun en sadık üç muavini bilir. Burada 13 üncü asırdanberi birik- miş olan servetin miktarı akılları durduracak kadar çoktur. Nizam Haydarâbad da hayatında buraya ancak üç defa gelebilmiştir. Di - yorlar ki her hangi b'r adam izin - siz olarak, büyük ve esrarengiz bür dağda bulunmakta olan bu ha- zineye yaklaşırsa muhakkak — su- rette ölür. Bunu söyliyenler, id- dialarını isbat etmek üzere bir çok misaller göstermektedirler. hayata, bon aşka doymadımı. Ü. lümümün gittil yaklaştığ hissediyorum ve hayatımdan kor- kuyorum, Bunu bana yaparsan eğer, sana ağırlağınca altın ve - receğim, — Söyle bunu yapacak sın değil mi? — Kolay. Yaparım. — Yalnız bunun için sevgilinizin kim ol - duğunu bilmem lâzım. — Onu ben de iyi bilmiyorum. Resmine bakarak âşık oldum. Bu sabah ta resmini yapanla bir- likte Sen Piyer kilisesine gel - mişti. Hemen locama saklandım. Uzaktan kendisini gözetlemeğe başladım. O kadar güzel, o ka - dar güzeldi ki, önrümde — aslâ beni bu kadar heyecana düşüren bir kız görmedim. — İszmi nedir? — Bilmiyorum. Yalnız fırın - larda çalışan bir kızmış. — Resmini yapan kim? — Rafael isminde genç bir ressam, Lâkin cevab vermedin? Bu ilâcı yapabilecek misin? Yapacağım. İzdivaç merasiminin ilk lH iki çift, Ganj nehrinden IGÜ"“ sularla ardır. Haydarâbad her ne kadar müsli man ise de eski Hind âdet ve 497 nelerini terketmemiştir. Bundan sonra çiftlerin bağlanmış ve hazinenin y: gitmek —üzere — yola çık'" lardır. İlk önce gizli bir kapıdi” girerek uzun bir merdivenden mişler ve büyük bir demir nın önüne gelmişlerdir. Başı kapıyı çalması üzerine kapt mış, içeride bulunan bir sürü lan homurdanmağa, üzerlerin€ tılmağa teşebbüs etmişlerse de zı memurların işareti üzerine muşlardır. Bundan sonra da bir ikinci / praçılmış, buraya girmişlerdi Burada da briçok zehirli ve t keli yılanlar bulunuyordu. Etrafta çok ağır, tahammül! insanı bayıltacak kadar pis koku duyulmaktaydı. Bundan $0? ra tekrar bir demir kapıdan ge$' | miş ve bir bahçeye girilmiştir. P" rada üç yardımcı rahib kalı başrahib yalnızca iki çiftle berf | ber ilerlemiştir. Nihayet bir odaya girmişi€” burada başrahib iki çiftin göz bâf' larmı çözmüş ve kendilerini *” Yük bir sandığın önüne getirmi metinde mücevherat, pırlı | elmaslar bulumuyordu. Evvelâ N zam Haydarâbadım iki kızı bu cevherler arasımdan kendileri birer kolya, damadlar da — birf kıymettar yüzük seçmişler ve ni şekilde hazineden ayrılmışl* dır. Nizam Haydarâbadın İf ları hayatları müddetince | dan başka mücevherler de alabi”| ceklerdir. Fakat öldükten bunlar tekrar hazineye iade ed cektir. b ÖL Evlenme merasiminin son ** | mı çok parlak olmuştur. Bin davetli gelmiş, bir orkestra ve ” Hindli çalgıcı misafirleri dirmişlerdir. ni — Bir ay. 4 — Pek uzun. Nasıl sabrede * ceğim? | — Başka çare yok. — Bari muvaffak olacak ©!" sın? T — Şüphesiz muvaffak olac” ğgım. — O halde bir ay beklerif* Fakat sakın ihmal etme. — Hiç merak etmeyin. Bir 8f sonra hazırdır. 4 İhtiyar ziyaretçi kalktı. Odü ” dan çıkmadan evvel sihirbaz WrŞ dımna yarı tehdit, yarı rica ile daha sıkı sıkı tenbih j sonra küçük evden çıktı. Ve di j şarıda kendisini bekliyan bir a damla Sent Anje doğru yürüt Bu maceranın sonu uf'î. etmeğe başlıyacağımız BOBJ X YA romanmda büyük bir Mü vaffakiyetle Mişel Zevako ? , fından yazılmıştır. Oradan İşi A kib edebilirsiniz. (-

Bu sayıdan diğer sayfalar: