16 Şubat 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

16 Şubat 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Genen eeeT YErErrE Te veremeLARErEEReLE YA ereecarrererEnLArAN” bir ada Gizli bir çete Pavrs isminde zengin g PO'is :”Eafivesi (X: 9 ) vurarak yatımı zaptediyorlar. Polis MM Türk matbuatında bir yenilik olarak sayılacak bu roman birınci x: 9 gelerek kadın kıyafetine girıı_ılş ı:ı:»'ı oddn “HABER,, de çıkıyor. Bu romanı bir sinema seyreder gibı takib — | Baldiyi yakalıyor. Polisler Baldiyi edecek, heyecandan heyecana düşeceksiniz. ' yorlar. vi eeei l İ dB AA Z i | CAKON VASTTASILE. VaLI leıaı_ıcsı;, ŞEFİ ANCAK OBİLİR VERİYORİ YHT aNÜ Va ga MT yazgasRN gaa şagedN a gAM ı Bi —e N &Ş ETTİM İÇÜNKÜ ŞEF, MENDİSİNI ELE VERECEĞİNDEN KORKUYORDU.. TERMAL ışıĞı OA NE KE um VAKINIZ! SİNİ TANIYOR! Ki gi _ıçiMızDıN' İKIMSEDİŞARI ÇIKMASIN! 7" BICAĞA DO> v KUNMAYIN. Y BELKİ ÜSTÜN - DE PARRMAK YERİNİZ . DEN KIMIL- DARSANIZ, ATEŞ EDERİM UŞIGI BEN YAKA- CAĞIM! HERKESİN PARMAK İZİ ALINIP ŞIMOİ HERKESİN PARMAK KAŞTIRILIYOR -. ! İZİ ALINIP. KARŞILAŞ. “TIRILACAK, MUTAHASSISI gağgt. PARMAKİZİ İZLER| TET- BIÇAĞIN İıS'jDNDEKı KİK EDİYOR.. ( BıçÇAKTA TO dudaklarını, kan çıkıncıya kadar, ısı- rıyordu. -—7 — PAPANIN MÜTHİŞ BİR FİKRİ Rozitayı demek Garkonyo kaçır- mıştı. Kaçırma emrini veren de Papa idi. Rozitayı Papanın emriyle Tivoli kö:küne götürmüşlerdi. Bu üç müthiş hakikat Ragastanın zihninde iyice yer etmişti, Kendi kendine, hizmetine gir- mek üzere Romaya geldiği Borjiya ailesinin ne müthiş haydutlardan mü rekkep olduğunu düşünüyordu. Fakat kızı ne maksatla kaçırmış- lardı. Akimma gelene inanmak istemi- yordu. Bununla beraber kulağına ça- linmış olan “Tivoli,, mükemmel bir ip ucuydu. Papanın yazlık köşkü olan bu binada geçen rezaletlere, sefahat ahnelerine dair Romada dolaşan de- di koduları şimdi birer birer hatırlı- yordu. Kendisiyle o kadar çabuk ve o ka- dar sıkı bir surette dost olduğu Ra- faeli düşündükçe titriyordu. Her şey- den evvel ona haber vermek Lüzım geldiğini düşündü. Gözleriyle nazarı dikkati celbetmeksizin dışarıya çıka- bileceği bir yer araştırırken yumuşak bir elin elini tuttuğunu hissetti. — Ne düşünüyorsunuz, güzel Şiö- valye? Lükres karşısındaydı, Ragastan, hissettiği korku ve nef- ret bissini yenebilmek için büyük bir 'garyret sarffetti. Gülümsemeğe mu- vaffak oldu. Uzaktan bu hali gören Sezar ses- lendi: — Orada başbaşa neler konuşuyor- sunuz? Lükres fısıldadı: — Bu gece saat onda “Şen Saray,r da... Sonra kardeşine dönerek — yüksek gesle: — Şövalyenizi size brrakıyorum.. Gene görüşelim Şövalye, PARMAKİLİ VAR. — j BORJİYA Ragastan heyecanımı gizliyebilmek için yerlere kadar eğilerek selâm ver- di. Lükres çekildikten sonra Sezar Borjiya Rakastana yaklaştı. Ragas - tanın koluna girerek sordu: — Nasıl Kız kardeşim cidden akıl- hı bir kadındır değil mi — Mükemmel bir nazır Monsen - yör! — Evet, günlük muamelelere hep hemşirem bakar, Gelen — mektuplara hep o cevab verir. Hattâ çok defa el - çileri de o kabul eder. Babam artık yorulmağa başlamıştır. İyi ki, aklıma geldi, Sizi babama — takdim etmedim değil mi Şövalye? — Gelin de takdim edeyim. — Monsenyör! — Bunu başka bir vakte bıraksak, daha memnun olur- rum. Çünkü Papanın huzuruna çıka- cak kılıkta değilim. — Sezar Rajgatsanın sözlinü kesti: — Üyle şeyler düşünmeyin! Tekel- lüfe lüzum yok, Babama sizden bah « setmiştim. Görmek istedi.. Baydi ge « lin! Ragastan Sozarı takib etti. Gördü- gü şeylerden dolayı nefreti son ker - teye gelmişti. — Fakat zorla kendini tutuyor. Güler yüz gösteriyordu. Bir dakika sonra müzakere sala - nunun hemen bitişiğinde ve bir. ku maş perde ile ayrılmış bir odaya geç- tiler. Papa altıncı Aleksandr bütün müzakereleri bu odada — oturduğu koltuktan dinliyordu, Bezar kendisini — Ragastan takib ettiği halde süratle bu odadan geçerek yanındaki Papanın dua odasına mah - sus küçük odasına girdi. Papa içeride büyük — bir koltuğa oturmuş, kendilerini bekliyordu. Yü- zünde tatlı bir tebessüm vardı. Ra - gastan İçeri girer girmez Papa derhal gözlerini kendisine dikti. — Bir anda içine girmek ve Şövalyenin nasıl bir BORATYA TI ——— aa adam olduğunu — bir anda anlamak istiyordu. Ragastan Papanın önünde diz çök- tü., Papa, hemen — elinden — tuttu ve büyük bir iltifat göstererek: — Oturun oğlum! Dedi. Ragastan ne cevab vereceğini bir anda kestiremedi. Papanın kendisine gösterdiği nezakete karşı nasıl muka- bele edeceğini şaşırmıştı. Papa devam ettiz — Sizi, Papa olarak değil, Sezar ve Lükresin babası sıfatiyle kabul edi - yorum., — Çocuklarım seni bana pek övdüler. Ben de bunun için sizi görmek istedim. Ragastan kekeledi: — Bana karşı gösterdiğiniz lâyik olmadığım iltifatlardan — dolayı çok mahcubum... Şaşkın bir vaziyetteyim.. Nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyo - rum.., Şövalye doğru söylüyordu. Haki - katen şaşırmıştı. Fakat bu şaşkınlığı Papanın iltifatından — dolayı değil, bir kaç graden beri başından geç- mekte olan karışık şeylerdendi, Kontes Almanınm öldürülmesi, Ro - zitanın kaçırılması, Fransuva Borji - yanın katilleri diye bir çok zavallıla- ra İşkence yapılması, Raftelin dayak yemesi, bunlar hep Borjiyaların yap- taıpları işlerdi. Ragastan — bu kadar içler — acısı €inayetler ve fenalıklar yapan Papa altıncı Aleksandrı bir İnsan şeklinde değil, bir canavar şeklinde tahayyül ediyordu. —Halbuki önünde bulunan Papa çok nazik ve çok muhterem bir insan hissi veriyordu. Papa Şövalyenin hayranlığını gö- rünce s d büsbütün tatlılaştırdı: — Çekinmeyin oğlum! Rahat otu- run! Eğer bana hoş görünmek lsiyor- sanız benimle bir yabancı gibi değil, bir oğul babasiyle — nasıl kenuşursa öyle konuşun. | Ragastan Papanın gösterdiği kol- tuğa oturdu: — Emirlerinize itaat etmeğe çalı şacağım! — Siz İtalyaya sırf oğlumun ya « nında çalışmak için geldiniz değil mif — Evet, bu arzu ile gelmiştim. — Burada daha başka iyi işler de bulabillrsiniz oğlum. Sizin gibi cesür ve kahraman bir silâhşoer, — bazı fenâ insanları iyilik yoluna sokmak gibi çok hayır ve iyi işler yapabiilr. Bezar atıldı: — Ah baba! Ragastanı Fransuvt” nın cenaze merasiminde — bir görmüş olsaydınız... Papa hemen: — Zavallı Fransuva! Diye söz€ başladı. Hem söyliyor, hem de gözler rini siliyordu: — Yazık ki, senin için bir baban'f dökmesi lâzım geldiği kadar göz ya$f dökemiyoceğim. Yazık ki, senin arkatf dan doya doya ağlıyamıyacağım. Pâ * palık, ve hükümet vazifelerim banâ mani oluyor. Ah Şövalye! Dünyadt büyük bir mevkie geçmenin ne büyük bir bedbahtlık olduğuanu bilmezsinit. Papa söyledikçe Ragastan ,-ürel:i' nin genişlediğini hissediyordu. Prim * veri ne kadar çılgınca sevdiğini söyle yince Papanm kendisine ııtıy:ıcli"“ ve sevgilisi aleyhine açılan bir hart'? kendisinin gönderilmiyeceğini üml ediyordu. Hattâ Papanın cesareti ve kahrf' manlığını takdir ettiğini görünce *” ki Primver gibi hakikaten yılma? * korkmaz bir kız hakkında merhamt, uyandıracağını — düşünüyordu. suretle ihtiyar — Borjiyanın halitt ve sözlerine aldanarak — nkılarzca V” hattâ budalaca bir takım — ümitleri kapılıyordu. Ve heyecanı son derect) varmış olduğu halde dedi ki: — Muhterem pederim! 1’6"?': kederinizin — kalbimin dcl’hılil(lılrl"ıı kadar sindiğini duyuyorum. — ÇÜN

Bu sayıdan diğer sayfalar: