23 Mart 1935 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11

23 Mart 1935 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 MART — 1885 ——.. — —— inhisarlar U. Müdürlüğünden; | | . Nümune ve şartnamesi mucibince Kzaş kilo demir tel satın alınacağın - Pazarlığa iştirak edebilmek için —3 935 Cumartesi günü saat 4) ea, 7,50 güvenmeleriyle Cibalide m yazım ve Mübayaat Şubesine müraca- 4 e Hilar. “1372, l a“ GKIMYAGER e a lee HUSAMEDDİN vw İdrar, kan, kazurat ve ticaret tah- ülleri yapılır. Eminönü, Emlök ve Eytam Bankası karşısında İzret bey hanı, Te Ni OXYMENTHOL m... rr yim NAKBAJZ Ankarada AKBA kitap &winin birinci şubesi modern a emi saçli dökülenlere o HABER — Mürem Postam Postası Daima genç Daima güzel yy SATiE de Bütün elektrik âletleri Veresiye Salıpazar, Topçular caddesi 428 — 436 Beyoğlu Tünel meydanı Metrohan - Beyazıt Elektrik evi - Muvakkitbane caddesi Kadıköy - Şirketi Hayriye iskelesi Üsklidar - Nizam caddesi 23 Büyükada ve Bnükei * İstiklâl caddesinde man geçidi mağazasile Şişlide Ahmetbey eği Şinasi, Beyazıt meydanında Hasan Fehmi, Kadıköyünde Altıyol ağzında Net ve Beşiktaşta tramvay durak mahallinde Begyan ticmretbanelerinde satılmaktadır. yy yy ga gg lay yay TN 0g gg yy yyl —— bir şekilde Maarif Vekâleti karşısında açılmıştır. AKBA kitap evleri her dilde kitap, mecmua, wazete ibtiyaçlarına Sevap vermektedirler. Gerek kitaplarınızı, gerek kırtasiyenizi *n ucuz olarak A KB A kitap »vlerinden tedarik edebilirsi- niz. Devlet Matbaası kitapları 7s VAKİT in neşriyatının An- karada salış yeri A KB A ki tap evleridir. AKBA Merkezi Telefon Birinci şube ” İkinci şube: Saman Pazarı GEN kiralık köşkler | ! 3137 1761 İngiliz Kanzuk Eczanesi Mustahzaratından Saç Ekdsiri Bakırköyünde — Kastaltepe Meşrutiyet caddesinde 13'diğe. | Komojen Kanzuk Yi ll numaralı vasi bahçeleri her Saçların dökülmesine ve kepek: tarafa nezaretli elektrik, (suyu | lenmesine mani olur. mükemmel biri 10 diğeri 6 odalı Komojen saçların köklerini havadar sanatoryom gibi köşk. | kuvvetlendirir ve besler, mii | Komojen saçlarm gıdasıdır, *r tamamen veya kısmen ayrı 8, , yi vene “Kiye oileğeğindes tabii renklerini bozmaz, lâtif bir yihası vardır. Galatada Kredi Lione bankası m Komiojen Kanzuk “sağ elini y Yanında Melek hanında 7 numa: | maruf eczanelerle; ıtrıyat mağa- d İsimli 2 şaheseri, bütün dünyanın İngiliz Kanzuk Eczanesi mustahzaratından KREM BALSAMIN KANZUK ile EKSiR BALSAMIN KANZUK günel; en mükemmel güzellik müstahzar- ilarıdır, Ötedenberi memleketimiz kibar âleminin takdirine mazhar ol - muştur, Krem Balsamin Kanzuk Kadın güzelliğinin sihrini terki - binde saklıyan en ciddi ve şayanı itimat markadır. Genç ve ihti» yar bütün kadınlar için zaruri bir ihtiyaçtır. Cildin letafet ve tara» velini arttırır, Eksir Balsamin Kanzuk Cildin daimi yumuşaklığını temin eder. Yüzdeki çil ve lekeleri alır Sivilceleri tamamen izale eder. Traştan sonra cilde lâtif bir se» rinlik verir, Umumi deposu: İngiliz Kan» YÜZÜM GENE | $ HARABOLDU gan KULLANMADIM Söfonadö Hill Ezim » Ankaralı Hitseyin Hile ; İzmir Hakkâk zade Rahmi - Mersin mam alan gr) a A ME Büyük Tayyare Piyangosu 18 inci Tertib 6.cı Çekişi 71.-Nisan 1935 dedir. Büyük Ikramiye : 200.000 Liradır Ayrıca 25.000, 20.000, 15.000, 10.000, 5.000 Liralık ikramiyeler ve 50,000 liralık mükâfat vardır. ) Taya müracaat. (4086) —. a a 4 rarak şeytanın açtığı deliği size gös- tereyim mi? diye sordu. Ragastan: — Bunu da görmeliyim,, pek merak ettim. diyerek lokantacının. arkasın- dan gitti. Lokantacı bir fener yakarak ) granitlerin arasından oyulmuş bir merdivenden inmeğe başladı. — Mahzeniniz burası mı? — Evet, burasını mahzen gibi kul) lanıyorum. Şarap burada daifaa 80-| ğuk ve taze kalır! Lokantacı inmekte devam ediyor- du. Kuyu gibi bir yere vardılar; Bu kuyunun ortasında. ihtimalki suların ağır ağır sızmasından husule gelen ve kayanın içine doğru giden bir de- lik vardı, Muntazam #urette kazılmış! yi çolan ba delik bir çatal veya süpürze| "sapı genişliğindeydi. Lokantacı korku İle karışık bir s6s- le mirıldandı: Bakınız, şeytanın catalı ile bura» prağa vurduğu belli değil mi? — Evet bellil, Ragastan bir taraftan da kuyunun içini deliğin yerini iyice gözden geçi- riyordu, Sonra kendi kendine gülüm- siyerek: — Evet. Çok tuhaf.. Şaşılacak şev.. diye söylendi. İ Lokantası sevinçle: İ — Dediğim doğru değil mi Senyür? deği. Gi Bundan sonra her ikisi de tekrar yukarıya çıktılar. Ragastan Monte- 9 doğru baklı.. Bu sırada ile üç dört atlmın dört nal- ii geldiğini gördü. Bir kaç dakika sonra bunlar lokantaya vararak atla- rından indiler, Jan Maletesta Ragas- i tanı selâmladı ve: | — Sizi bekletmiş olduğumdan dola | gi kusuruma bakmayınız! dedi, | — Merak etmeyiniz. Gerçi biraz er- a ken geldimse de vaktimi boş geçirmi- p yerek Cehennem boğasi ile Kafa 'ka- yasımın efsanesini öğrendim. da zalarnda bulunur. BORJİYA fümörilerde bulutür. Maletesta yanında bulunan atlıları göstererek: — Bu efendiler de düellomuzda ha- zır bulunacaklardır, dedi. Sonra sor- du: — Bu yeri nasıl buluyorsunuz? — Pek güzel, — Şimdi düellodan başka yapacak | işimiz yek. Ragastan cevap vermeden kılıcını çekip siper aldı. —ü SEZARIN ORDUĞARI Tivoli görüşmesinden biraz sonra, Serar Borjiya tepeden tırnağa kadar çelik zırhtan yapılma bir harp elbise- si giymiş olduğu halde kendisinin eli- le teker teker seçtiği ağır piyadeden mürekkep bir İsviere muhafız alayı ile erkânıharbiyesini teşkil eden yir- mi kadar Senyörü yanma alarak w- mümi hareket emrini verdi. Dağların geçitleri arasına yürüyen kıt'alar bir takım kıvrıntılar hasıl 6- den zırh kaplı bir yılana benziyordu. En önde — kısa boylu, sakallı, tıknaz, vahşi bakışlı kısa harbileriyle iki yüzlü kılıçları biribirine çarparak ö- lüm şarkıları söyliyen iki alay bulu- nuyordu. Bunların arkasından çevik Kalab- ralılar tarafından durmadan kamçi- lanan katırların çektiği taş gülle ve yanar paçavra atan toplar geliyordu. Bu toplarım iki tarafında iri cüsseli geniş sakallı Almanlardan mürekkep topçu efradı yürüyordu. Onların peşisıra ise Sezarın Flândr vilâyetinden topladığı mızraklı as- kerler geliyordu. Pek muhteşem olan bu kıt'a yapılacak harpten hiç telâş etmeksizin vakur ve' mağrur adımlar. la ilerliyorlardı. Bu kıt'anın arkasından Roma Ark: büzeü alayı bulunuyordu. Daha geri. den ise Monoton bir sesle İsviçre gur- kılurı söyliyen ağır İsviçre piyadeleri geliyorlardı ki Sezar at'tizerinde ol zuk eczanesi. Beyoğlu. e ya tacı korkak bir tavırla etrafına ba - kındı. — İşte gece oluyor. Bunları Karan-| lıkta anlalamıyacağım için derhal başlamalıyım. — Niçin karanlıkta anlatamazsı - mz? Lokantacı bir İstavroz ölme: — Çünkü geceleri şeytanm ismi söylenirse daima bir felâket, meselâ! adam ölmek, kan dökülmek gibi şey -| ler olur. Ragastanın tüyleri ürperdi. Kade - hini bir yudumda boğultarak : — Haydi bakalım. Başlayınız, de di, Tokantacı efsaneye başladı: — Vak'a pek çok zaman evvel, Al ma hanedanının üçüncü Kontu olan üçüncü Filip zamanında geçmiştir. Otuz, otuz beş yaşlarında olan bu a- dam güçlü kuvvetli ve cesur olup hüsnü niyet sahibi idi. Cömertliği yü- zünden herkes tarafından sevildiği gibi cesaretinden dolayı da çok tak - dir edilirdi. O zamanlarda müthiş eşkiya çete- leri memleketi kasıp kavuruyorlardı. ! Bunlara vergi vermiyen, haraç gön- | dermiyen bir tek Senyör kalmamıştı. ! Kont Filip bu ceteleri mahvetmeğe karar vermiş ve muvaffak olmuştu. Yalnız içlerinden bir çete kaçahilmiş- ti. Bu da kırmızı Jak çetesiydi. Ona bu ismin verilmesine sebep hem Saçı. nın sakalın kırmızı renkte olması hem de dötüğü hesapsız kan yüzün-| den ellerinin ilelebet kızarmış bulun- masıydı. Kontun bu çeteyi imha ten | ettiği bütün teşebüsler boşa gittiğin. den kırmızı Jak küstahlığı © gittikçe arttırıyordu. Bu esnada Kont, meşhur bir baro- nun gayet güzel bir kızı olan Beatris ile evlendi. Büyük bir düğün yapıldı. Bütün Monteforte ahalisi açıkta o ve- rilen ziyafete çağrıldılar. Yemeğin s#onüna doğru genç kontes bütün sof. i raları dolaşarak alkışlamış fakat son DAMON Elektrik çep fenerleri Yeni icat olarak garanti 400 metrelik mesafeyi ay- dınlatır. Fenerin tulü 23 santimetredir, Ağzında” Mi büyük cam yuvarlağı kristaldendir, :; Tursun Eşref . Samsun 197 | sofraya geldiği zaman hiç kimsenin tanımadığı bir adam birdenbire ayağa kalkmıştı. Genç Kontes, bu adamın bir istedi- ği var sanarak: — Ne İstiyorsunuz? diye sordu. Bunun üzerine meçhul adam : — Senden fevkalâde (hoşlandım. Eğer karım olmağa razı olmazsan Monteforteyi yakıp yıkacağım. Söz- lerini söyledi. Kontes Beatris korkusundan ba- gırdı. Kocasile etrafındaki Senyörler bu haydudu tepelemek için üzerine a- tılmak istediler. Fakat ayni zamanda elli kadar dağlı. bitişik sofralardan fırlıyarak bu küstahın etrafını sardı- lar, Hançerlerini çekerek hem onun kaçmasına yardım ettiler ve hem de: — Yaşasın Kırmızı Tak!. diye bağı- rakarak kendileri de kaçtılar. Bu hâdisenin verdiği heyecan he- nüz geçmeden bir gün uzaktan bir bö- ru sesi duyuldu. Bu komşu Baronlar- dan birinin gönderdiği bir haberciy- di. Konta eski Vizigatlara benzer bir sürü vahşilerin bütün şimali İtalyayı sardıklarını bunlara karşı her Baron ve Kontun askerlerini topladıklarını bildirdi. Kont da: nelu:g-ii hehrdi etaoi shrdlu mmmm — Pek âlâ haydi git, seni gönderen- lere söyle, yorm sabah şafakia bera- ber elli mızraklımla yola çıkacağım. dedi. Ertesi gün Kont Filip elli mızrak- lıdan başka kılıeclı askerleriyle bera- ber bin kişilik bir ordu ile yola erktı, Bir sene müddetle Po ve Adij ne- hirleri civarında dövüştü. Nihayet vahşiler dağlarım öte tarafma püs- kürtüldüler. Kont Alma da çoğu ölen askerleriyle beraber | Monteforteye döndü. Şehrin eski şatosuna sağ ve salim olarak varacağına çok sevini- yordu. Çünkü orada bulunduğu bir sene zarfında daima genç karısıyle

Bu sayıdan diğer sayfalar: